26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
P. Souvestre M. Allain F A N T O M A S E R İ S İ Hlçbir polisiye kitabının raJup olamıyacağı maceraları I .. FANTOMA 2 „ Jüve karşı 3 Inükamı 4 .. Casus 5 Asılıyor 6 .. Kızj 7 Arabası 8 ~ Kruvazörü 9 .. Yakalandı 10 .. elbisesi II „ Juvü öldurüyor 12 .. İş başında 13 Fandora karşı 14 M Düğünü 15 .. Aşklan 16 .. Haydut polls 17 Evleri soyan hâkim 18 .. Hapsetti ği kral 19 .. Kurbanlan 20 » Ölünün syakkabıları 21 .. Yine Fantoma 22 .. Kaybolan tren 23 .. Oğlu Her biri 5 liradır. İNKILAP ve AKA KİTABEVLERİ Öâncıhk 90402587 umhuriye KTJRUCUSÜ: YUNUS NADt ARASI ROMAN ARMAGANI nı alan eser: erika'run en büyüJs eseri için şöyher ülkediktatorün ülkelerinde eserse vıtkitap olur». Dağıtim: BATEŞ (Feza : 937/2551) 43. yı! soyı 15308 Telgraf v e mektup adresi: Cumhuriyet Telefonlar: 2 2 4 2 9 0 2 2 4 2 9 6 Istanmıl Posta Kutusu: tstanbul N o 246 2 2 4 2 9 7 2 2 4 2 9 8 2 2 4 2 9 9 Pozor 12 Mort 1967 Yerli ilâç şirketleri ve doktorlar cevap verdi: Siyasal Bilgiler Fakültesi de "Temel Hak ve Hürriyetler Tasarısı,, karşısmdaki üzüntü ve kaygısmı belirtti 1 Yabancı sermaye kamıı oyunu yanlış yöne sevketmektedir" ŞEHİR HABERLERİ SERVİSt Demirel:"Neymiş1959,58? Biz, tehditten korkmayız,, dedi i «••«••••••••••••••••»••I«•»••••••«•«•••••••«•»••«•*«••««••••*•••••••! 2*•••••••••••••••••••••••••«•••«•••••««••••••••••••••«••••••••••••••• •• <•••••••••«•••>••••••»••••••«•••••••••••««•••>«*•••««•*••««•••••••• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hastalanna, ortak olduklan şirketlerin ilâçlarını yazdıkları yolunda Parlâmento'da yapılan ve basında yer alan iddialara ilgili çevreler, diin cevap vererek olayı; «Yabancı sermaycnin, kamu oy'ıınu yanlış yöne sevketmek için düzenlediği bir tertip» olarak nitelendirmişlerdir. tSTANBUL TABİBLER ODASI KONGREStNDE VERİLEN CEVAPLAR AP Gençlık Kolları Genel Merkezı lokalinin açılışında jjjj \ ^ 5 l"^r ^m ttnht Balkik Bir Dünyanın illc B'leri yaşamadı MKXİCC> (Dış Haberler Servisi) Meksikah genç bir kadın, önceki gece bir hastanede, 8 çocuk dünyaya getırmış; fakat bunlardaıı ilk dördü gece yarısı, diğerleri de dün ölmüştür. Dört erkek çocukla 4 kız dünyaya getiren 21 yaşındaki anne Maria Teresa Lope: de Sepulveda'nm sıhhatı ise, yerindedir. Kendinden 3 yaş büyilk kocası, İşçi Sigortalannda çalışmaktadır. Genç çiftın biri erkek 2 çocuğu vardır. (Arkası Sa. 7, Sü. 2 de) ••M 1 ff^yf 1 • YQll J ^* J *•"™ emel haklan koruma gerekçesi ile Anayasanuı sağladığı biitün hak ve hürriyetlerin birer birer (rahmeti rahmana) kavuşturulmak istendiğini sezinleyen uvanık çevreler vakit geçinneden hep bir ağızdan (eryadı bastılar. Yazarlar yazıyor, çizerler çiziyor, profesörler bildiri yayınlıyor, öğrenci kurullan sinirlilik belirtileri gösteri\or. Bunu yapanların ortaklaşa tek amacı, henüz imkân kapılan tamamiyle kapanıp kilitlenmeden önce hfikümeti uyarmak ve 27 Mayıs devriminden bu yana adım adım yerleştirmeye çalıştığıraız A nayasa düzeninin yeni baştan çıkmaza sokulmasını önlemek. Fakat nedense Sayin Başbakan vc Sayın Adalet Bakanı uyanık çevrelerin bu yerinde kaygısuu gereksiz sayar görüniiyorlar. Nedir bu patırtı? Niçin telâş ediyorsunuz? Ortada fol yok, yumurta yok. Tasan şimdilik hazırlık safhasında. Daha hükümete bile verilmedi. tlkin orada görüşülsün, sonra Grupa verilsin, son şeklini alsın, o zaman gözle görülür, elle tutulur bir baz (temel) üzerinde rahat rahat tartışıhr! diyorlar. Sayın Başbakana ve Sayın Adalet Bakanına haddimiz olmıyarak söyljyelim ki kopanlan gürültü hiç de yersiz değildir ve kaynafını «sütten ağzı yanan ayram üfliyerek içer» atasözünden almaktadır. Özgürlükleri korumak bahanesi fle kaşla göz arasında özgürlüklerin nasü yok ediliverdiğini bu millet yakın tarihinde çok gormüşlür. Özgürlük rejiminden rahatsız olduğu için özgürlüklere kasteden iktidarlar. şimdiye değin hiç bir zaman niyetlerini açıkça ortaya koymatnışlar, ım tersine ber defasında özgürlükleri korumak bahanesinin arkasma sığınarak özgürlükleri boğazlamaya kilkışmışlardır. Oysa demokrasi, her şeyden önce bir açıklık rejimidir. Bu temel ilkeye yan çizen iktidarlardan hiç biri, ne bizde ne de başka ülkelerde uzun ömürlii olamamış. iş başında bulundueu kadar da hem kendini, hem .atandasları huzursuz kılmaktan başka bir sonuç elde edememiştir. Yıllardır bir «aşırı akımlara karşı savaş» lâfıdır edip duruvoruz. Aşın akımlara karsı en çüclü silâh demokrasinin kendNi olduğunu nasıl da unutuveriyor iktidara geçer geçmez bizim lâfazan politikacı takıraı? Dnnyanın neresinde bir aşın akımın demokratik yollarla iş başına geldiği ve orada yerleşip keyfince oturduğu görülmüştür? Ama seçimle iktidar koltuğunu ele geçirdikten sonra demokrasiyi korumak bahanesi ile demokrasinin jnrtlağına yapışanlar çok olmuştur. Bunlardan da hiç biri kıırulduğu koltukta iki dakika rahat neTes alamamıştır. Anayasamız aşın akımlara parti kurma, örgütlenme ve gelişme imkânlannı zaten yasaklamıştır. Bu yasağı uygulayan kanunlar dün olduğu gibi bugün de yürürlüktedir. Ama Sayın Profesör Münci Kapani'nin geçenlerde çok güzel belirttiği üzere siyasal alandaki örgütlenme özgürlüğü ile düşünce özgürlüğünü birbirine kanştırmamak gerekir. Toplumun jç yapısı gereği bir kısım fikirlerin aksiyon haline gelmesi sakıncalı görülebilir. Nitekim bizim Anayasamız da bu sakmcayı dikkate almış ve aşırı akımlara örgütlenme kapılannı kaparaıştır. Ama bunu yaparken düşünce özgürlüğüne en küçük bir gölge vurulamıyacağını da (Arkası, Sa. 7, Sü. 4 de) Istanbul Tabibler Odası kongresinde konuşan Oda Başkanı Dr. Naci Buçukoğlu, «Terli sanayiin baltalanması için doktor, basamak yapılmak istenmistir. Saglık problemiyle yakından ilfloktorIlnj küçük tag U İ0 , a n sarrufları ile yerli ilâç sanayiini desteklemek istemesi kadar Dr. gelismesini anlattıktan sonra, sunlan söylemistir: «Gâye, psikolojik bir baskıyla hekimlerin reçeteleri konnsunda halkta güvensizlik yaratmak ve hekimin, yerli ilâç firmalannı desteklemesini önlemektir. Tabancı Sermaveyi Tesvik Kanunu hazırlanırken, Türkiye'deki yerli llif satışı. yüzde 65'ti. Bu rakam, 1965 yılında yüzde 20'ye düşmüstür. Çünkü, sahısların kurdugn yerli sanayi, yabancı rekabetine karşı koyamamıştır.» Kongre Başkanı CHP Milletvekili Suphi Baykam da, «Tabancı seraıayenin, tröst seklindeki çalışmasını yürütebilmek için böyle bir oyuna girdiğini» sovlenıistir. BASIN TOPLANTISI Senato'daki «on tartışmalarda adı geçen D.E.V.A. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Yonetim Kurulu. dun bir basın toplantısı duzenleverek. «İlâç sirketleridoktor iliskileri seklinde gösterilen mesele, aslında petrol dâvası kadar önemlidir ve olay yerliyabancı ilâç sirketleri mücadelesinin yeni bir safhasıdır» demişlerdir. (Arkası. Sa. 7, Sü. 2 de) Gümrüklerde 15 vagon porselenin sahibi bulunamıyor Bir olel için ikibuçuk milyon lobok gelmiş Duvarlara «zam» yazan öğrenciler tstanbul Ünıversıtelerine men sup bır grup öğrencı, önceki gece geç saatlerde şehrın kalabahk semtlerınde, yerlere ve duvarlara «ZAM» kelimesini yazmışlardır. Öğrencilerden dördü nezarete götürülerek ifadeleri alınmıştır. Daha sonra serbest bırakılan gençler, halkm zamları kaldıramıyacak durumda olduğunu, bu yüzden böyle bır harekette bulunmak ihtiyacını hıssettıklerini sövlemislerdir. OLAYLARIN ARDINDAKİ Mali Polis'in turistik tah•isle jetirilfn 50 vagon eşya üzerinde gümrük depolarında yaptıgı tesbit sırasında kumlacak bir otel için 2,5 milyon tabak, 250 bin kahve fincanının getirildigi snlaşılmıstır. Verilen bilgiye göre, getirilen tabak ve fincanlar büyük bir otelin yüx elli yıllık ihtiyacını karsılamaktadır. Ayrıca, yine tesbit sırasında getirilen malların yekununu artırabılmek ıçın dü.şük fiatlı fatura alındığı da ortaya çıkmıştır. tlgılıler bir duzune tabağın 60 cents 5,5 lira, bir duzüne fincanın ise 31 cents 280 kuruş olamayacağını söylemişlerdır. öte yandan, arama sırasında Gülhane ambarlarında 15 vagon tutannda baska firmaya ait porselen eşya bulunmuştur. Etruska Travel adına gelen malların sahibi Gümrük İdaresinın ve Malî Polis'in soruşturmalarına rağmen ortaya çıkmamıştır. Ilgililer, Istanbulda böy]e bir firmanın bulunmadığını söylemektedirler. Mali Polıs ve yetkilıler dün de Zeytinburnu anbarlarında arama ve tesbite devam etrnişlerdir. sert bir konuşma yapan Baş • • •• bakan Süleyman Demirel, kanun yapma yetkisinin yalnız ve yalnız Türkıye Büyük Mıllet Meclisine ait olduğunu belirterek, «Anayasada Meclisin nasıl kurulacafı, kanunlann kimler tarafından nasıl yapılacağı ve nasıl yürütüleceği yazılıdır. Bu yetkiye hiç kimse doknnamaz. Bu, millet tarafından verilen bir yetkidir. Ama gelgelelim Türk milletinin vasisi olduğunu zanneden bir zihniyet bu yetkilerin tfimünü kendisinde zanneder. Siyah Afrikada dahi kabîlelerin kendi mnkadderatlannı kendilerinin tâyin ettîği günümüzde, Türk vatandaşının iradesi üzerinde mfinakasa yapılması sayanı teessnftür.» Başbakan, bu konu etrafındaki sözlerine söyle devam etmiştir : «Şimdi, bu konusmadan sonra birçok kimse, bana yaylım atesi açacaktır. Ne y«pıyorsunuz? Şu kanun çıkarsa, Anayasa Mahkcmesi karsısına çıkar, oradan da çıkarsa, Türk milletinin direnme RÜCÜ karsı çıkar diyeceklerdir. Bu ne demektir? Kanun devletine inanmamaktır bu. Bir kanun isinize gelmeyince, arkanıza milleti alıp yürüyecek misiniz?.. Dönün bakalım arkanıza, millet var mı? Milletin direnmesini kime karsı kullanıvorsunuz?.» (Arkası. Sa. 7, Sü. 5 de) $ 1 HÛİÛİ BEŞB HISYAN U N M "Göreceksinîz bir şey değişmiyecek" Parti seçimi kazandı ve iktidara geldi. üıun zaman iş başında kalmış bir tek parti iktidarının yerini alan Demokrat Parti. sadece oyların çokluğ^ınu değil, mev cut kuruluşlann büyük çoğunluğunun da sempatilerini kazanmış bulunuyordu. Basın, onlan tutuyordu. Ordu, İsmet Paşaya olan büyük güvenine, rağmen, yeni hareketi kuşkusuz karsıhyordu. İdare ve adalet cihazları tarafsızhğa dikkat ediyorlardı. Aydmlar, demokratik hayata geçişi bir bayram havası içinde kutluyorlardı. Ve memnunluk, sevinç, sempati, basında kendini açıklıkla gösteriyordu. 1QBf| mayısmda I 9 U U Demokrat «Bunun arkasından baskı ve şiddet rejimi gelir» ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerı ve öğretim üyesi yardımcüarı dün bir toplantı yaparak «Temel Hak ve Hürriyetler» konusundaki gelişmelen gözden geçirmisler ve bir bildiri yayınlamıslardır. Bildiride, ri yay «Toplnm sorunlarının serbestçe ve korkusuzca tartışılmadıth bir :ktan düzen, demokratik r :»ktan ve . ie bnlnnAnayasa çerçevesi i. maktan uzaktır» soyledir • (Arkası. Sa. 7, Sü. 7 de) • FAİK AILMET BARCTÇU Kanun tasarısınm Mecliste görüşülmesi sırasında şu konuşmalar ılgı çekicıdır : ADNAN MENDERES „ Memleket, muhaIefetin, bellibaşlı muhalefet partisinin açtığı top ateşinin altında, türlü hücumlara maruz kaldı. Türlü maksat erbabının tahrik sahası haline geldi. Ticanî harekete geçtı, komünistler harekete geçti. Namus, şeref ve baysiyetlere tecavüzler yapılıyor. Size surasını arz edeyim ki, bir iktidar ve bir hükumet hiçbir memlekette komünist partiler tarafından dabi bu derece terzile yeltenilmemiştir... Bu derece ağır, bu derece terzil edici, bu derece tahkir edici neşriyata bir iktidarın, bir hükumtin dayanmasına ihtimal ve imkân mevcut değildir. FAİK AHMET BARUTÇU Demokratik bir nızamda muhalefetin varlığına, fıkirlerıne, tenkidlerıne tahammül etmek ıstemezsen bu reııme ıntıbakın çok güç olur Menderes! Siz böyle bir kanun çıkanrsanız, serbest tenkıdi öldürmüş olursunuz. Bu kanun çıkarsa, 9'uncu Büyuk Mıllet Meclisının memlekete son hediyesı olan hürrıyetlerı lüzumsuz yere sınırlamış olacaksınız. Böyle bir kanunu huzur içinde kabul edemezsiniz. Etseniz bile, evinızde rahat uyuyamazsınız OSMAN BÖLÜKBAŞl Arkadaslar, havsiyet ve serefleri koruma parolası altında muhalif gazeteleri dize getirmek maksadı ile bu kanun tasarısı getirilmistir. öyle gazeteler gördük ki, iktidarın dümeni, iktidarın tesvikine raazhar, hükumetin vardımına raazbar.. ve o gazetelerde yazı yazan. kalemini kiralamıs birtakım insanlar. sütunlar boyunca bu memlekette senelerce seref ve namus cellâtlığı yapmışlardır. BAHADIR DÜLGER Demokrasi, hürrıyet bu mu? Bizim ıstedigimız basın hürriyeti bu mudur1 Gazetenin dpmokratik bır rejımde sade tenkıri edici bir rolü yok mu? Onun yanında bır de terbıye edici, yol göstericı rolü olması ve yol gö=;termesı lâzım gelmez mı? Tahkır, tezyif eriıci vazılarla namu^ından, şahsıyetinden, serefınden şüphe edi'ecek hale getirmekle gazetecilik olur mu? tste bu tasan gazete sütunlarında bu nevi yazılann neslini temizliyeceği için CEMAL REStT EYrBOCLU Sizin Zafer'de yazdığınız vazıları da.. CEZMİ TÜRK Dört senede bu zihniyet neden değıstı'' Niçin genve dönulmekte ve rıcat edılmektedır"' 195()'de demokrasıye doğru. düz bır yol takıp edıvorduk. bııgün dolasık. karmaşık bır vola «apılmıstır ve demokrasımız maalescf deforme olmaktariır Hürrıvetleri hudutland'rmaktan. hiirriveilerin tahd{t«dllmesınden çok bahsedilmege haslandı Fakat korkanm ki, «öz hürriyetı. fikır hiirrivetı. nesir hürriyeti, beyan hürnyetinin hudııtlajrtnı çızelım jerken kafataslarımızın kalebend.edılmesı gibi bir netice ile karsıla^acağız > Bul karayı al parayı Türkiye'de bir porselen rezaletidir gidiyor. Aslında sadece porselen degil, tamamen yağma Hasanın böreği denilebilecek ithalât rezaletinin bir bölümüdür bu. Istanbul'daki züccaciye mağazalannın vitrinlerinde yığılı görülen bu kadar eşya Türkiye'ye nasıl sokulur u nasıl piyasaya çıkarılır? Gerçekten meraka değer bir konudur. Zira yerli fabrikalar ıhtiyacı karşıladığı için porselen ithali yasaktır. Ama yine de milyonlarca dolarlık mal vagon, vagon, vapnr \apur gümrüklere gelir. Oysa tertip basittir ve iki yolu vardır: 1 Turizm BakanlıŞı emrine verilmis bulunan turistik tesisler kotasının dağıtımı, 2 Yabancı sermaye yolu. Turistik eşya ithâli için otel, motel, restoran sahipleri Bakanlığa müracaatta bulunurlar, tahsis isterler. Alınan tahsisler çokluk, öylesine yüklüdür ki değil, bir otel, Türkije'nin bütün otelleriııe yıîlarca yetecek eşya Türkiye'ye gelir. Meselâ Ankara Palas için 64800 kahve fincanı getirilmistir. Bu miktar otelin 'am 100 yıllık ihtiyacıdır. tstanbul'da Piyerloti Oteli le Hotel Boçazici adına verilTiiş müsaadelerle Philco n.arka 246 adet ev tipi havagazı ırını yurda sokulmustur. Hesaba göre, malı getiren otellerin fınnları odalara yerlestirdikten sonra artık mii.şteri almamalan eerekmektedir. Ayrıca yine Ankara Palas için yapılan porselen ve cam eşya ithalâtı incelenirken, ithalâtçının 12240 cam tabak ve tuzluk, 82800 su bardağı, • •• (Arkası. Sa. 7, Sü. 3 de) Ege teskilâtı* 8'lerin derhal ihracını istedi İZMİR C H.P. Ege iller toplantısında konuşan üyeler 8 lerden ve CJîJ. nm gerektiği gibi muhalefet yapamadığından yakınmışlar ve 8 lerin disiplin kuruluna verilerek 46. maddenin uygulanmasını ıstemiştir. Açış konuşmasım yapan Ibrahim Öktem, toplantının maksadırun ortanın solu politıkasının halka nasıl indırileceginin plânlanması olduğunu belirtmiş, «Maale«ef iç anlaşmazlıklan tasfiye edemedik. Fakat her sey yoluna girecektir» demıştir. Bütün il baskanlan 8 lerden şlkâyet ederek şövle demişlerdir: •Her yerde halk tütünden. pamuktan çok 8 lerı sormaktadır. 8 ler C.H.P. ye büyük zarar vermek tedir. Bu kangren olmuş parçayı bir an önce kesip atmak lâzım dır.» ECEVİT: Anayasa'ya dayanarak, bu kanunu çiğneyeceğiz,t " ADAPAZARl, (Bülent DİKMENER Bildiriyor) CHP Genel Sekreten Bulent Ecevıt, dün Oüzce ve Adapazarı'nda «aracıiar» konusu üzerinde durarak kooperatıfçiliği savunmuş, Tenel Hak ve Hurrıyetler Kanunu Tasarısına da değinerek, «Anavasa'ya dayanarak, bu kanunu •içneyeceğiz» demıştir. Tütün, fındık ve pancar üreti•ilerinin mahsuUerinın aracılar tarafından ucuza alındığını ve böylelikle aracılarm büyük ve haksız kazançlar sağladığını belirten Ecevit, bu konuda şunları söylemistir: (Arkası, Sa. 7, Sü. 8 de) YLSUF ZİYA ORTAÇ (.Turk Basınının büyük kaybı) Yusuf Ziyo Ortaç da vefat etti 0 VÂ NÛ'NUN CENAZESİ KALDIRILDI Türk edebıyat ve basın dünyasının ünlü kışilerınden biri olan «Akbaba» dergisı sahip ve başyazarı Yusuf Zıya Ortaç, dün sabaha karşı vefat etmiştir. Ortaç'ın cenazesi, yarın öğle namazından sonra Şişli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu Mezarlığındakı ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir (Arkası Sa. 7. Sü ' ae) BİLDİRİ Toplantıdan sonra yayınlanan bildiride, 8'ler hakkında, bıran önce parti suçlusu olarak karar almması, AP'nin milletin mutluluğunu ve kalkınmasını baltaladığı, tütün ve pamuk üreticilerinin perişan edildigi. malî buhran yüzün(Arkası. Sa. 7. Sü. 4 de) Stalinin kızı SVETL&NA, şimdilik İsviçre'ye yerleşti (Dış Haberler Servisi) BERN tsviçre hükumeti, dün Roma'dan Cenevre'ye gelen Sta hn'ın kızı Svetlana'ya «Isviçrede dinlenmek üzere geçici oturma müsaadesi» vermiştir. Isvıçre Adalet Bakanlığı, Svetlana Stalina'nın Cenevreye vardığı anda yayımladığı bir bildiride, şöyle demektedir: «Son olarak Hindistanda bulunan ve Sovyetler Birligine dönmek istemiyen Bayan Svetlana Alliluyeva geçici olarak Isviçre'de dinlcmtiek Ü < r oturma 7 >c izni istemiştir. (Arkası, Sa. 1, Sü. 1 de) • ••a •••• BÖLÜKBAŞl >' lh Şubatında, yanı aradan dört yıl geçtıkten sonra. Başbakan Adnan Menderes, kısa bir yazı ile, Büyük Mıllet Meclisı Baskanlığına bir kanun tasarısı sundu. «Nesir yoluyla veya radyo ile •şlenecek bazı cürümler» hakkındakı bu kanun tasarısı, Demokrat Parti iktidarının Basın'dan, yanı «fikir, söz, yayın» hak ve hurrıyetlerının kullanılmasından şikâyetçı olduğunu ortaya kovuyordu. Aradan geçen dört yıl, ıktidan, do^tlarından, desteklerınden ayırmağa yetmıstı. Sonradan, 7 Mart 1954 Pazar günü, bu tasannın görüşülmesine geçıldiğı zaman, Menderes soracaktır : Niçin bizi top atesi altında, türlü hücumlara maruz bırakmışlardır? Niçin bizi rahat çalısamaz hale getirmislerdir? Bölükbaşı, oturduğu yerden şöyle bağınyordu : Menderes, bu mevzuda çok dertlisin, bir kanun çıkar da rahat et! Rahat etme yoUarı O ört yıllık ıktıdann «Nesir yoluyla veya radyo ile işlenecek bazı cürümler» hakkındakı kanun tasarısı, kamu oyunda, Bölükbaşı'nın dediği gibi, «rahat bükumet etmek» yollarının arandığı kuşkusunu açıkca uyandırmıştı Iktıdar muhalefetten şikâyetçiydı, basfndan sıkâyetçiydi, memurdan, hâkimden, öğretme|)den. aydmdan şikâyetçiydı ve «niçin bana karsı çi; kıyorlar?» dıve ateş püskürüyordu Maksadı saklama çabası B dnan Menderes, muhalefetten gelen ıtırazJJ lar ve uyarmalar karsı^ında. asıi maksadı •• saklama zorunlugunu duyuvor ve garıp savıntnalara kalkısıvorriu tktıdarın basına snre, (Arkası Sa 7, Sü. 1 de) *4»» •»••*<*«»»«ta*«f*9* lll(Mlll1llllllllll NADİR NADt •••••••••»••••»•••#•
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear