Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİPE tKt 27 Ocak 1967 CUMHURİYET Siyasi eğitimi Mükerrem TAŞCIOĞLU ^ O *«nesinde Ls Haye Şövalyeler SaO ' W lonunda Prens Bernhard beynelmilel bir konferansı açıyor ve toplantıya iştirâk eden Avrnpa parlâmentolanna dahil partiler gençlik temsilcilerini selâmlıyordu. Memleketimizden, parlâmentomuzu temsilen bir heyetin ve bu saürların yazannın katıldığı toplantıda, siyasi, iktisadi. içtimai ve kültürel > öııleriyle Avrupa Birlifi fikri tartısılıyor ve birtakım kararlara vanlıyordu. ikİBCi Cihan Harbinin bitisinden yedi sene lonra, yenenler, yenilenler bir araya gelraişler, Biriesmis Milletlerde, İktisadi Isbirliğinde ve NATO'da yeni bir dünyada, yeni bir nizam içinde ve bir arada barıg içinde yaşamaııın yollarını aramakla meşgnllerdi. Bu hedefe varabilmek için yapılan çalısmalann, temele inilmek suretiyle yürütülmesi zanıreti, yani, değil sadece milli piânda, bevnelmilel alanda dabi fikirlerin e\velâ gençlikte yerlestirilmesi zanıreti. süphe götürmez bir hakikat olarak kabul edilmiş olmalı ki, ynkarıda zikredilen, siyasi gençlik kurnluşlarının Istir&k ettiği La Haye toplantısı organize edilmiftl. Y. Mühendis TMTF Kurutru Üyesi debllmeleri, medenî Slemde söz sahibi olabilmeleri, gençliğinin, ince besaplar neticesi meydana jetirilmis bir siyasi eğitime tâbi tntulması ile mümkündiir. En basit kahve köselerinden Meclislerimize, en nfak sohbetlerden gazete ve mecmna sütunlanna kadar, alabildiğine cazip şekillerle, cümlelerle, nutuklarla memleket meselelerimizi acı acı tenkid edenlerin, biraz da bunlann nedenlerine değinmesi bir vatan borendur. Demokratik kalkınmamıza paralel olarak izhar olunan tenkidlere şöylece bir bakacak olursak, daima, iktidarda bnlunan bir zümre ve hattâ bir kiside kusur aramak, her seyin, o kimsenin alaca6ı tedbirlerle düzelecefı veya yıkılacağını farzetmekte oldu ğumnzu göriirüz. O kadar ki, yakın tarihimiz, senelerle değil, falancanm veya filâncanın devri diye anılır. Sanki kabîle devri yasanmaktadır, sanki yirminci asrın modern, bilgiye dayanan, plânlı. ilmî idare dfizeni ile alâkamız yoktur. Garp âleminin, en az elli seneden beri, titiziikle ele aldıgı siyasi eğitim ve bunun neticesi olan siyasi kadro mefhumu bizde daha yeşermi« bir filir dahi değildir. oltaire'e atfedilen söz şndur: «Peteği içinde an dışında sadece bir sinek olmamalıdır». Kendi mesleklerimizde verimli birer an olabilmemizi sa^hyan Sğretimin yanı sıra, genç vatandas olarak, siyasi bir egitirae tâbi olabilseydik; vüzlerce, binlerce, on binlerce meslek adamının irinden, memleketinin meselelenni derinliğine bilen, yakın vzak komşularını ve dâvalannı tanıyan. siyasi, iktisadi. içtimai akımları bilinçli yollardan hazmeden, tarihinin tfirlü karakterdeki olaylannı deierlendirebilen. bevnelmilel meseleler ve kumloslar hakkında fikir sahibi. kendi dinini ve difer dinleri bilen, memleketinin realitelerini bütiin çıplaklığı ile gören, okuyan, durmadan okayan kiraselerin arasından, sahsî kabiliyetleri ile aynca temayüz eden, bir gençlikten, ileride elene elene, eleklerin en fistünden kalanlardan mütesekkil bir siyasi kadro teskil rdebilseydik, medenî âlemin kabul ve tatbik ettiği yola çirmis olurduk. Alman maliye sihirbazı Dr. Saht. senelerce evvel Irana davet edildiğinde, hiçbir is yapamadan geri döndü. Amma Almanya Dr. Şaht'sız mağlup çıktığı harbten sonra en zengin devlet oldn. Çıplak hakikat odur ki, tarihin tarif ettiği sahıslara bağlı devirlerin verine. büyfik ve giiclü kadrolann kaderlere hâk:m olduğu millet hayatlan. artık bu asrın icabıdır. Her münevverin. her siyasi teşekkülün, her gazetecinin. her düsünürün, ikaz ve tenkidlerini yaparken, bu hakikate değinmeleri insaf sartıdır. GENÇLİGİN SJS! •*•• •••• • ••• • ••B :::: jiiü Suçlulann azaitılması ve suçlulann ıslahı dev severlık içinde yetiştınlmesı için ister temel, ister okul dışı halk eğitimıne büyük vazıieler düşmektedır. Temel eğıtimde okuldan önce ailemn vazıfesı, çocuklannm ileride herhangı bir intıbaksızlıkla karşılaştıklannda ve bu intibaksızhgın zorunlu bir neticesi oiarak kendılerinde bir davranış dengesizlığı meydana geldığınde bir suç ışlemelerine meydan vermemek için şımdıden ağır sorumluluklan yüklenmek mecburiyetındedırler. Yavrusunu iyi yetiştırmekten dolayı bir aılenin duvduğu onur ve mut luluğun yerini hiçbir sey dolduramıyacaktır. Muhsin HESAPÇIOGLD A. Ü Eğitim Fakültesi Tılsımlı kelime Masallarda tılsımlı kelimeler vardır. Hani Ali Baba, Kırk Haramilerin mağarası önüne gelip seslenir : Açıl susam açıl! Ve gıcır gıcır açılır kayalar. Bir mağara ki, içinde uğrnların hazinesi; altın, gümüs, elmas, yakut, kürk, inci, gerdanhk, bilezik, yüzük» Buna benzer daha baska sihirli kelimeler var. Çoğuniukla gece kulüplerinde, gazinolarda numara yapan hokkabazlar kullanırlar: Estepata mestepata, abra kadabra, elemtere fis, soyundan« Bu kelimeler telâffuz edildığinde olmıyacak seyler olur. Seyircilerin gözleri bağlanır. Artık ondan sonra silindir şapkadan tavsanlar çıkar, su bardağından renk renk bayraklar fıskırır.. koskoca herifleri bir anda vok etmek, karpuzu kesip ortasından san lira çıkarmak, cep saatlerinin ayarını bozmak, görünenleri yok edip yok edilenleri var etmek, ve uslu akıllı manzarayı seyreden seyircilerin gözlerini boyamak isden değildir. Türkiyede memleketi yönetmek sevdasına çıkmış birtakım hokkabazlar şimdi buna benzer bir sihirli kelime bulmuşlar. Doğrusunu isterseniz kelimenin tılsımı da adamakıllı isliyor ha!. Estepata mestepata, abrakadabra der eibi bir hokkabazlığa baslamadan önce «komünizm» dediniz mi tamam.. Herifin oglu banka kredilerini kökünden yürütüp otuz milyonu de\e yapacak değil mi, daha önce ortarnı hazırlamak için bir siyasi demeç çekiyor : Komünistler hürriyetlerimizi tehdit etmektedirler. Gelsin arkasından yolsvzluk, ve soysuzluk.. Bir baskası, çıkariannı yabancı knmpanvanın çıkarlariyle birlestirmis. Yabancı kumpan\aları kontrol altına alacak millî uyanışı baltalamak için aynı tılsımlı kelimelere başvuruyor : Komünistler ihtilâl yapmaya hazırlanıyorlar! Daha ötede üç kâğıtçılıkla zengin olmuş bir hokkabaz, fırsatı ele çeçirdiğinde vatanı tümüyle satmaya hazır; ama şimdi peyderpey pazarlığı içinde.. ve bası sıkıştı mı tılsımlı kelimelere yapışır : Amaıı dikkat, komünistler geliyorlar! Bir diğeri. Atatürkcu oğretmenleri. millivetci memurlan aşağılık hcsnplal... >iininıesine engel sonıyor. Ne yapsın ayaklarını kaydırmak için nâmuslu kişilerin? Sihirli kelimelerle iurnala başvuracak hemen: Komutıizm propaçandası ><ıpnorlar. Vc şu koşedc millctin kanını yabancı kapiUlistle ortaklaşa sömürüp lı.ıram paralannı ts\icro Bankalanna istif eden komprador, kurdusu tezgâh bozulacak, nâmussuzluk kumpanyası ortaya çıkacak telâşıyla avnı sihirli kelimeye >apışmış: Komünizm gclip bizi viyecek. Yabancı usaklığından başlavıp ne kadar soysuzluk, kredi vurgununHan başlıyarak ne kadar >olsuzluk varsa hepsinin kahramanlarında sebebı mâzeret: Komünlstler eelse daha mı iyi? Ila> Allah! Yahu şu kahrolasıca komünizm gelse ne kötülük yapardı şu yoksul ülkcmizdc? Horlıalde yirmi milyon Türkü okulsuz. i'ikMi doktorsuz. hastahanesiz. alfabesiz bırakırdı: Anadolu toprağmı d.i colleştirirdi. Diinyanın en yok«ul en geri on iilkcsi arasında bırakacrk biçimde engellerdi Turkijeyi.. V..' \atana bundan daha bu>uk kötülük yapılabilir mi? Pekı bizim komünizm tııccarlnri ne yapmışlar? Koınunistlerin yapacajını iddia ettikleri tüm kötülükleri yapmıslar > > u vatana. Ve riaha da se\ircilerin gözlerini bağlıyan hokkabaz gibi, estepatamestepata derecesine komünizm.. komünizm.. Ondan sonra da vur vurgmıu 'oıraır memleketi, sat \atanı. >a heyyyy! Do«tlnr bu oyun bu kadar orta>a çıktı mı sürmez artık; hokkabaılığııı da bir haysiyeti \ardır. /952,/966 Türkiyesi ynı tarihlerde, lstanbul Vilâyet Konağında, de\rin Millî Eğitim Bakanı, bir basın toplantıtında, talebe temsilcilerine sert bir eda ile çıkışıyor, irtica konusundaki ithamlara «mesele İ7am ediliyor, Türkıyede irtıca yoktur, murteci vardır» diyordu. Karikatfiristlere konu olabilecek iki tablo ile karşı karsıyaydık. Bir taraftan, harbin yaralarını dahi sarmağa fırsat bulamamıs Garp dünyası gençliğinin beynelrailel plândaki fikirleri etrafında toplanması, beri yandan, sanki 1952 yılında değil de. Kubilây hâdisesinin yasandığı de\iriere dönülmüşcesine. o günleri yasatnakta direnen bixim dünyamız. Daha, millî plânda muayyea bir politik ortam sevivesine ulasamamıs, bir memlekette, elbette, meseleler, yasadığımız diinyanın raeselelerini geriden, amına çok geriden takibe mecburdo. Bunun içindir ki, o toplantıya istirâk eden arkadaslardan özür dileverek söyliyelim, Tfirk delegasvonnnu. La Haye konferansı pek ilgilendirmemisti. Gene bunun içindir ki, malî kısıntılar icabı, merkezi Paris'te bulunan, Gençlifin Avrupa Kampanvası adlı ve Avruna Birlifi fikrini >a>maea tnatuf teskilâttan. Türkiye 15 Avrupa memleketinden en evvel ihraç edilen metnleket olmustur. Bizzat çalıstığımız bu teşkilâtın yöneticisi Belçikalı devlet adamı Paul Henri Spaak, suni bir üzüntü edasiyle «Türkiye için bu fikir daha erkendır, binaenaleyh tasarruf gayesiyle üye sayımızı azaltmak mecburiyetimize oradan başlıyoruz» dediği fünü, hâli bfitfin dehsetiyle hatırhyoruı. • >•• •••• • ••• A !••• Gençlik kollarmm görevi •jry artilerimiz gençlik kolları, böylesine hedefi •*• olan birer mektep olmadıkça, liderlerimiz, bu gayeye erişmek için, kendi yarınlarının kadrolarını hazırlama yoll»nna tevessül etmedikçe, çok sarklı bir metoda, tesadüflere, kadere. geleceğimizi ve geleceklerini terketmis olacaklardır. Memleketimizin en eski ve oturmuş bir partisinin. kırk sene sonra birden kendine yön aramasındaki durum ile, yazımızın basından beri, b.iHsHfi|imiz, yerlcsmis siyasi fikirler etrafında etltim 5apilması. Te seneler senesi, bu e|itim çerçevesinde genç kadrolar yetiştirilmesi arasındaki tezat hazindir. Garp ve medeni âlemde. partilerin kuruluslanndan itibaren, esaslı siyasi, iktisadi ve içtimai görüsleri vardır ve hattâ bunlar, partilerinin vticut bulma sebepleridir. Partiye alman gençler, bn flkirlerle yetiştiriiir, eğitime tâbi tutulnr. Bizde ise kırk yıl sonra, bir fikir istikamet!ne bütün kadrolar döndüriilür. Maksadımız bir siyasi polemı'Se girmek ve adı geçen partiri tenkid degildir. Sadece Tiirkiyemizde işlerin nasıl tersten ele alındığına değinmek istiyoruz. Bu yolda alman netice de, parti kavramı ile tezat halinde tezahür etmektedir. öyle ki, biz gençlerin, bir fikir ve göriiş manzumesi etrafında toplanacak sekildt, eğitilmesi tezinin faydalarını sıralarken, kırk yıllık partilerin, değil gençleri, eski başkan vekîlleri ile yeni genel sekreterlerinin, birbirilerine karşıt fikir cepheleri teskil etmekte olduklannı hayretie müsahede etmekteyiz. Hiç değilse, Atatürk sonrası parti çalısma ve anlavıslannda. srnç kadrolann siyasi eîitimi ele alınmıs olsaydı, partiler arasında defil, avnı parti içinde dahi bu kadar zıt fikirlerin çarpısması gibi garip bir durumla karsılastnazdık. Bn hnsus «adece, bahis konusn partivi ilgilendirseydi. korumuzun dısında kaldığı cihetle, burada üstünde durmazdık. Amma ne çare ki, demokratik ni7am icabı, memleketimizin kaderi hâlâ bu gerçeği anlamamıs görünen, bu partilerle ve sadece onlarla ilgilidir. •••• ayın Dr. Ziya Akkaja «Suçluların azaltılması ve suçlulann ıslâhı» adlı vazısında suç ve suçlu sayısının artmas.na etki yapan faktörîeıı. suç ve suçluların muhtelif yılîar. yaşlar ve mahale göre tfağınşını açıklarken bu konuda alınacak tedbırlerı gozler önüne serıyor. Detaylardaki acı gerçekler konuya tutulan ı^ıkla ddha belirli bır şekilde goruumektedir. Genellikle, sayın yazann goruşune katılmakla beraber buna ben de bazı katkılarda bulunmak ıstıyorum. Memleketimizde suç ve suçlu sayısının artmasına sebtp olan amıllerden bın de; ferdın du^unce bakımından yeteısiziiĞi, fakirlığı ve ınsan oıarak yaşarnanın bilıncine sahıp olamamış clmasıdır. O, ister bedeni büyumesinin. ister bedeni büyümesınin gereği olarak yaptığı aavranışların; yahut ruhi yapısının her tur lu ıç ve dış etkiye gereği gıbi cevap verebilecek, duygular alanından tamamen sıyrılmış, kışıliğıni bulmuş bir insan olsun ki memleketimizde suç ve fuçlu sayısı azalabilsın. Sayın Akkaya yazısının bır yerınde suç ve suçlu sayısının art masına sebep olan faktörlen sıralarken şöyle demektedır: «lapılan reform ve inkılâplarla getirilen yeni ve ileri sosyal miiesseselere, değişen bayat telsefesinin kıymet hükümleri ve jargılanna intibak edemeyeo bır çok kişiler intibaksızlık sebebiyle suç işlemektedirlerj. Bütün bunlar bıze göstermektedir ki, herşeyden önce almacak tedbır temel eğitim ile okul dışı halk eğitımini bıran evvel yurdumuzda geregı gıbi uygulamak zorunluluğudur. Zannımca egitım sahasına yapılacak yatınmlar dıger yatırımlann ıçmde en kazançlısı olacaktır kı, bunlann sonucu olarak, kişînin cısmanî ve rranevi varlığı davranış ve düsünce yönunden geliştirilsın; ona çevrenın sosyal gereksemelenne intıbak gücü kazandırılsın. S Petrol Ofıs grevındeki gerçekler B ene 1966. Türklye, kısa zamanda, büyuk tecrfibeler geçirmiştir. 1952 den bu yana, ihtililier dahil. çok partili hayatımız, bize göre büyük merhaleler katetmiş, hürriyet rejimi, söz götürmez bir şekilde, sadece Anayasanın teminatına bağlı olarak kalmamış, bilfiil icraatımızda da yerleşmiştir. Türkiye, bütiin kuvvetiyle, »*ütün ctphelerde, medenî filemle olan ara mesafeyi kapatmağa çaba sarfetmekte. pHUtlar yapıl' makta. en safdan en sola kadar, her förflff sfysVI, iktisadi, içtimai görüşlerin ışığı altmda haklı haksız tenkidlere tâbi tntnlmakta. gönüllerde, lleriye, daha ileriye gitmenin özlemi ve atesi yanmaktadır. Herkes, vatanı en çok sevdiğini iddia etmekte, en iyi fikir ve yolun sahibi oldnğunu ispata çalışmakta, iktidarlar insafsızca yerilmekte, sağ akım, sol akım, din, raezhep, tarikat, ilerici, gerici ffirlü türlü sıfat sahipleri, siyasi hayatımızda cepheler teşkil ederek mücadeIe etmektedir. Şükürler olsun ki kapıları ardına kadar açık bir hürriyet ve demokrasi rejiminde, bütiin bu akımlar, zararlı dahi olsa, serbestçe faaliyetlerine devam etmektedirler. Yazımızın başında bahsetti|imiz bevnelmilel faaliyet ve fikirlere kncak açnuş teskiiâtlarla olan alâka derecemiz ve bilhassa umumi efkârımızın bunlarla mânevi uzaklığını, bir kenara bırakalım, kendi millî plânımızda, yannımızı emanet edece£imiz gençlerimiz nezdinde, ne gibi bir siyasi egitim çabasındayız? esleklerin en zorn, en tecrübe lsteyeni, en çok bilgf ve eğitime muhtaç olanı. devlet adamlığımn, Tttrkiyemizde bir çıraklık devri yoktur. Çogn saman. sivasi eğitim vollarının dısında birtakım olavların konjonktüründen devlet adamlarına sahip olmaktavız. Bazan, sans, kader yfizümüze gfiler de, siyasi hayatın mnhtaç olduğn anlayıs, sezis, bilei çibi birçok faktörleri nefsinde toplamıs zevat isbaşına eelir ve isler nispl bir «iyi idare düzenine» kavusnr. Ingiltere jribi, dünya siyasetinde hemen hemen daima ilk plfinda olan bir memlekette. Çörçil gibi bir ustanın vanmda bir öraür boyn çıraklık yapmış bir Kiyaset adamı. Eden, 58 yasinda Süvevş meseipsinde hata vapabilir ve bundan dolayı siyaset hayatı son bnlursa. Devlet Adamlığımn lorluğn sadeee, bn misalle dahi çok ivi anlasılmıs olmaz mı? Fertlerin, sahsî hayatlanmn idarp ve idamesi için. jeceyi ründüze kattıkları bir dflnyada, milletlerin refah ve kultür bakıraından bn kadar çok fark arzettikleri bir devirde, vuvarlak masalar etrafında oturnp, milletçe esitlikten bahse İşsizlik meselesi S M Sonuç ster sağda, ister solda, ister ortada v e y a ortanın muhtelif yerlerinde olan partilerimizin yöneticileri, Gençlik KoIIarını, m e r a s i m l e r e istirâk eden, seçimlerden secimlere aktif olan, m ü samerelik birer k u r u l u ş olduğu fikrini, zihinlerinden silerek, yalnız kendi partilerinin değil m e m l e k e t i n geleceği için d e en m ü h i m bir siyasi kadro m e m b a ı v e ekolü o l d u ğ u n u bilmeleri v e bn noktadan hareket ederek, gereken e b e m m i y e t le meselenin üstüne eğilmelidir. t • •• uç ve suçlu sayısının artmasına sebep olan amillerden bın de sayın yazarın yazısının bir yerınde kısa olarak bahsettığı «İşsizlik meselesi» dır. Insanlar ışsız, guçsuz, başıboş, âva re olunca ıç dünyalarında bir ezıklık, bır sıkıntı, bir karamsarlık ve çevreye, olaylara, ınsanlara karşı bır isyan duyarlar. Bu sıkıntılanndan kurtulmak isterler; kurtulmak ısterler ama bu kurtuluş şahsiyetmın ve ınsanlığmın ona sağladığı düşünce ile değil, hısierin, duyguların tesirıyle bır kurtuluştur. Dolayısiyle sosyal çevrenin ve değişen değer hukümlerının tesırı altında fert, şuurunda meydana gelen fızyolojik, psikolojık ve sosyolojık çatışmalarla suç ışler. İstatıstikler bıze gostermektedır kı suç işleyen çoculdarın " / • 30 unun normâl, °o 70 ının de dağılmış aıle çpcukları olduğudur. Bu günümıizde ve geçmışte taşrada oturan aüelerın temel egıtıme gereği kadar önem vermemesını yahut temel eğitimin anlaşılnıamış olduğunu gosterır. Bu arada şunu da belirtmek ıste rım: Sayın yazar suçluların ıslâhı konusunda Türk Ceza Kanunu'nun çeşıtli hükümleri ile, 647 sayılı «Cezaların tnfaıı Hakkında Kanun» dan sözederken sertleştırılea kanunların suçu ve suçluyu azaltacağını savunuyor. Mamafıh bu kanunlann etkinlığinı küçümseyemeyız. Fakat şıddete başvurma, korkutma, cezalandırma yolu ile, davranışlarla doğrudan doğruya ilgısı olmıyan çarelerle suçluları sındırmek. onlara tesir etmek acaba ne dereceye kadar olumlu neticeler verır? ilindiği gıbi Petrol Ofisi lstanbul depolarında 21 aralıkta başlayan grev devam etmektedir. Sendika başkanının ga zetenize verdiği cevapta. hernekadar, bu grevin 225 kuruşluk zam için yapıldığı ilerı sürülüvorsa da, asıl sebebin bu olmadığı aşikârdır. Bugün okuma yazma bilmeyen bir kirase, ışçi olarak Ofıs'e 12,85 lira yevmiye ile girmektedir. Bu ücretten başka, günde 3 lira yemek parası, yılda 2 ikrami ye, çocuk zammı, yazlık ve kışlık elbise iki çift ayakkabı, gömlek, kravat. deri ceket, avcı yeleğı, eldıven, palto venlrnekte ve işçı evinden ışyerıne Ofis'e aıt servis otobüsü ile gıdıp gelmektedir. Bunlar da Ofis'e aynca günde 2530 lıralık bir külfet yüklemektedır. Diğer taraftan işçi 2 senede bir otomatikman terfi eder. Lise raezunu bir kimse ise memuriyete ılk girişte 350 lira ücretle işe başlar. Görülüyor ki okuma yazma bilmeyen bir isçinin durumu, lise mezunu bir memurdan daha avantajlıdır. Yabancı petrol şirketlerinde çalışan ışçilenn asgarî 19 lira yevmiye aldıklan kabul edilse bile, bu şirketlerde 100 kifinin gördüğü işı, Ofisde 400 kışı g5rmektedir. Siyasi baskılarla kadrolar sişirilmiştir. Bütün gün hiç bir iş görmeden oturan işçiler oldukça fazladır. Bütün bunlar maalesef, devletçilığin, kapıtalıst bir hükumet elinde ne hallere gırdiğini isbata kâfidir. konusu Danıştay Sararım dıkkatle okursak işin aslının hiç de anlatılroak ıstenilen gibı oJmadığını gorürüz. Zira Oanıştay ka rarmra* tetkikinde eenellikle «Otomatik oyun makınelerinin» değıl sadece «Otomatik rulet makinelerinin» kumar âletı olarak kabjl edildiklen görülür. tçısleri Bakanlığırın 4.3.1965 gün ve 21383 sayılı vazısı ile yurdun bn çok yerlerinde, Kahvehanelerde ve oyun saionlarında bulunan otomatik oyun makınelerının kumar âletı olup olmadıklan konusunda Danıştay t) ıııcı Dairesımn 10.12.1963 gun ve 1963/7586 1963/ 10408 sayılı karar.nda bunlann kumar âletı vasfında bulunduğuna karar verihnış, aynı daırenin aynı oyun tıakınelen hakkmda verdıeı 24 ıl 1964 gun ve 19S4/2216, 1964/81'^ sayılı kararında ise Dunların kumar âletı olmadıgı yolunda Karar vermıs olması sebebıyle jynı ış hakkında ıkı ayrı karar tesıs edıldığınden Danıştay Içtınadı Bnleştırme yoluyla bu aysırılığın çıderılmesı temın edılmıstır Bu bakımdan kararın kapsamıoı çck genış bir <ınlamı olan otomatik ovun makinelen seklınde ımış gıbi mütalâa edip kanun dışı ıdarenın varlığını one surmek doğru değıldır. Zıra otomatik oyun makinelerinın ıçınde bugun Langırt facidsınnı cereyan ettığı belırtilen salorlarda bulunan elektrıkh .\merikan bılârdoîarı, otomatik nışan alma makıneleri, futbol oyun makinelen elektriklı teleskopık fılm makıneleri v.s. gıbl kumarla ilgısı olmayan oyun âletlen bulunmaktadır. Buna tnuka'iıl Danıştay kao rannda zikr dildı5ı gıbi kumar âletı olarak kabul edilen otoma tık rUlet r.ıakınelerl bu s^îonlarda mevcut «itiıldır Yahut olmaması gerekır. Para atıp karşı lığında şansa, talıtıe baglı ola i ı n n m m n ı n n m n rak para veren otomatik rulet makınelerinden fğer bu salonlarda varsa ^abıtanın bahıs konu su karar gereğınce tedbır alması şarttır. m nm ••mmmııiMHK İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan 1 Şubat Çarsambadan İtibaren S Çok mânidardır P etrollş Sendıkasmın, T.H.Y. nın akaryakıt ikmalinın Mobil yerine Petrol Ofisı tarafmdan temın edılmeğe başlandığı sırada greve gıtmesi de çok mânidardır. Amerikadan yılda 3,5 milyon lira yardım alan bır konfederasyonun raensubu olan Petrollş Sendikası idarecılerinden başka türlü bir hareket esasen beklenemezdı. por, kültür salonları açılamadığı surece boş vaktı olan gençlerin bu oyun salonlarına devamım sun'î tedbırlerle önlemenin imRânı yoktur Sağ lık şartları vonunden gerekli kontroller bir ana kanaatırnızce bu gıbı verleri «Facıa» ile vasıflandırmak ınsafsızlıV olur * Aksı haitie sayisız kahvehanelçrın de ayni yolla açık bulundu rulmaları mündkaşa konusu Jabilir. Içlerınrie kumar aletı sayılan bir tek makıne bulunma>an böyle yerlen esasa hıtap etmeyen polıs tedbırlerı ı!e 6nlemeye kalkışmak hayâl olacaktır İşin esasma .nraeden sadece rulet makınalarını Kumar âletı sayan bır Danıştay kararına dayanarak sanKi Sutün oyun makınelerı kumar aletıymış gıbı bı; tefsırle hâl voluna gitmeyi ıstemek ve tenkitlerde bulunmak doğru değildır. Nejat AKYCZ Karaköv tstanbul TEPEBAŞ! TİYATROSUNDA HİSSEİ ŞAYİA Temsıl gunleri: Pazartesi Carşamba Cuma Pazar saat 2] de. . " ;• Biretler satışa arzedilmiştiı. " •*"* 9~* 6 (Basın 10785'963) Kiralık büyük DEPO Topkapıda 3 blokdan müteşskkil yekpare depo ayn ayrı veya bütünu ile kiraya verilecektir. Saat 15.00 1700 arası Büvük Tarabya Oteli 318 numaralı odaya telefonla veya bizzat müracaatları rica olunur. Cumhuriyet 343 Petrol Ofisde greve gıdılmesi için sendika yönetıcilenne bır takım maddi menfaatler temın edildığı iddialannda bir hakikat payı aramak raumkundür. Esasen Petrol1? Sendikası Başkanı olan zat Mobilden çıkarak Ofise giren ve 21 Mayıs'dan sonra da bazı yolsuzlukları tesbıt edildiği için Ofis'den aynlan bır şofördür. Dığer taraftan, Hılton'da yapılan grevi memleket menfaaüenne aykın olduğu gerekçesı ile onleyen hükümetın, tamamen millî bır kuruluş olan Petrol Ofısı'nın bu grevde yalnız bırak ması da çok mânıdardır. :::nn:::::::::::: !•••••••••••••••••••••••••••••«•;••••• ıllıııııııııa N Sonuç Sonuç etrol Ofısı yonetıcılerine âcızane tavsıyemız şudur: 225 kuruş zam yerine daha fazla zam yapmak, buna mukabil, şişkin olan ışçı kadrolarını, siyasî baskılardan çekiomeden yan yarıya azaltmak. Bunun için de bir lasım işçilerin tazminatmm ödenerek is akitlerinin feshi icap edecektir. I Ofıs vönetıcılerının cesaretle \ bu kararı almalan lâzımdır. Ak1 sı hâlde yegâne millî akaryakıt tevziı müessesesı olan Petrol Ofisi'ne yazık olacaktır. Kemal KOÇAK Ünıversıte ögrencisi KADIKÖY ••••••••••••••••••••ı etice olarak şunu söylemek I istenm ki; yarının idarecısı I olacak gençlenmizın kötülük lerden annmış, gerçekçı bir 6 P ŞfM Aylalc M u s a Kl BÜTÜN ÇOMACUR MEP AVNIBlLMEDEM tUBES itibaren Sayıı Hizmetindedir.1» Borunco Aylık 6ellr PIKKAT AZGIH KÖPEK DIKKAT AZGIK KÖPEK Langırt faciası ayın Alp KURAN'ın (Langırt faciası ve kanun dışı iriare) bashklı yazısını dikkatle okudum. Esannı Danıştay Içtihadı Bırleştirme Kurulunun 24.6.1966 tarıhınde almış olduğu karara dayandırılan ve adına Langırt faciası denilen hususun tetkıkının yapıldğı ve bu karara uymayanların vazifelerını yapmadıkları, suç işledıklen, suça katılmış oldııkl<trı belırtılmektedir. Danıştayın sözü geçen karannın 29 7.1966 tarıhnrle Resmi Gazeteae neşredılmış olmasına ve aradan altı ay gıbı bır 'aman geç mış bulunmasına rağmen ne Sav cıtıkların ve ne de Valıliklerın veya Kaymakamlıklsrın bu yolda önleyıci bir tedbir almamış olmalarmdan dolayı yakınılmıştır. Sayın vazann »ıılatjş şekline göre h»klı olduğunu ksbul ete imkin yok. Aacak babiı S Nimbiis Iportmon Oıirelerf I6İN PARA Ikrmniyelerl Vodesiı 100 ilrolık bir rınız, ftesabımz çogaltfflit. TÜRKİYE BANKASI (Basın 10609 A. 936)