Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHÎFE AJLT1 12 Şubat 1966 CUMHURÎYET Rahmimn rnerakı Kahveye yavaşça girdi.. gttlerck: Merhaba yahular!. dedi. Eczacıbaşı gözlüğünün üstiinden baktı: Merhaba Rahmi Efendi oğhım! dedi. İmam Efendi tesbihini çekmeye devam ediyordu.. Ahmetle Nuri de konuşuyorlardı.. bakıştılar.. Rahmi aynı açık gözlülükle.. Burada yok değil mi?.. Kim?.. diye sordular. Konsolos!.. Recep seslendi.. Daha gelmedi.. dün de geç geldi. Onun bir işi var ki... Ahme:t Uzatma da söyle!.. Söyliycam; ama Konsolos'un knlağma gitmesin!. Nuri: Fena birşey mi yaptı?.. Orasım Allah bilir... Şimdi.. Tersane varya!... Hengi tersane?... Unkapanı köprüsünün ba> şında... Var... Ben oradan geçiyordum.. bir de baktım ki.. bizim Konsolos Bey, yanmda bir madama ile gidiyorlar.. Ne biliyorsun? Madama oldnğuntı... Hristiyanca konuşuyorlardı.. Ahmet: Ulan Rahmi Hristiyanca diye dil var mı?... Türkçe konuşmuyorlardı ağabey!.. Ne büeyim ben.. arkalarından gittim.. bizim Konsolos bey.. camileri gösteriyordu.. birşeyler söylüyordu. Vallahi ağzının suyu akıyordu. GünahıKonsolos Bey?.. Hayır.. yabancı misafir.. İstanbulu görmeye gekniş.. bir hanım . Hannn mı?.. Madam mı?.. Hilmi Beyefendi.. ne zaman danberi lisaniyata merak buyur dunuz.. Şimdi orasmı bırakın da Konsolos bey! Madamı hanım diye bize yutturmayın! Konsolos birdenbire kızardı.. Hilmi Beyefendi! Müsaade ederseniz bu konuşmayı burada keselim. Çünkü zatıâliniz bazı kelimelerin mânasım lâyıkiyle idrak buyurmuyorsunuz? Değil mi Ahmet Beyefendi!. Ben otuz beş senelik kariyerden sotıra Hilmi Beye ne yutturabilirim? Bu ne mânasız bir söz. Ahmet: Konsolos Bey.. hiddetlenmeyin onu demek istemedi. Rahmi.. sen de lâfım bil yahu! Hanım da bir madam da. Ama Hristiyana hanım denmez.. Konsolos: Onu siz öyle bilirsiniz.. ben kime ne deneceğini sizden daha iyi takdir ederim.. müsaadenizle ben gidiyorum.. Nuri: Aman Konsolos Bey!. Bu serseme kızıp da nereye gideceksin? Gel otur.. Ahmet: Konsolos Bey.. oturun, an : = : latsın.. bakmız ne kadar eğleneceksiniz.. bir hikâyesi yar.. Ama monşer.. Yok doğrusu sizin Rahmiye kızıp kahveden gitmeniz yaEE kışık almaz.. o cahil çocuk.. siz ^= olgun bir zatsmız.. Haftanın Filimleri Ural BIRAND YIL^ÖNCE 12 Şubat 1927 tarihli Cumhuriyet'ten •••• :::: Kar tipisi devam ediyor ,Üç gündenberi Istanbulda kara hasret çekenlerin arzularını tatmin edecek kadar kar yağıyor. Yağan kann tipi hâlinde oluşu bâzı nâhoş hâdiselere de sebep olmuştur. Rasathaneden aldığımız malumata göre, dün akşama kadar 78 santünetre kar yağmıştır. Rüzgâr dün şimalden saniyede 17 metre süratle esmiştir. Dün 2 derece olan suhunet (ısı> bugün tahtelsıfır (sıfırın altında) 2 dereceye kadar düşmüştür. İki gün önce limanımızdan Trabzona müteveccihen hareket eden Ankara vapuru lncirli limanma geldiği sırada tipi yüzünden karaya oturmuştur. mıştır. Keşide sırasında maalesef bâzı nâhoş hâdiseler zuhur etmiş, istiab haddini aşan salona girmek isteyen bir takım kimseler zorlukla dışan çıkarümışlardır. Dünkü keşidede en büyük ıkramiye olan 40 bin lirayj 26710 numarah bilet kazanmıştır. Bu biletin sahibi, Kasımpaşada suculuk ve tütüncülük yapmaktadır. Keşideye bugün de devam olunacaktır. •«•• •••• •••• • ••a :::: •*•• •••• •••• Rahmi gülerek... Var, var.. dedi.. Kimse aldınş etmedi.. Rahminin pek Ugi çekici haber vere ceğini kimse beklemezdi. Onun için kimse birsey sormadı... Rahmi biraz boşaldı.. masanın başına oturdu.. Hey gidi dünya hey!.. dedi. Yine kimse aldırmadı... İçini ama.. •••• «••• Düyunuumumiye Son günlerde Istanbulda bulunan Düyunu umumiyenin lâğ\'edileceği hakkındaki rivayetler Umum Müdür M. Morel tarafmdan tekzip edilmiştir. •iaa Gizli kalan cinayetler •!"• •••• :::: (Denizde İsyan» filminde başardı oyunlar veren Marlon Brando ve Trevor Howard cadığı paraya yazık. Görünlü ve oyun fakiri Tory Donahue'nun yanında Suzanne Plehette de yanıp kayboluyor. Bu tip filmlerden hoşlananları bile bezdiren bir oyun ve konu. | DENİZDE İSYAN «fMutiny on Bounty» Harris, Hugh Griffith, Tarita. Senaryo: Charles Lederer. Fotoğraf: Robert Surtees. Müzik: Bronislau Kaper. Yönetmen: Lewis Milestone. Renkli. YENİ MELEK . Fİ TAŞ SİTE'de. çekti.. masaya bir yumruk vurdu.. elinin kemiği mermere gelince: Luf! dedi. yine aldıran yok.. Recebe: Bana ne vereceksin Recep!.. Ağabey danlmazsan bir selâm veririm. Yetmez mi?.. Recep! Sen bana öyle hor bakma!.. Ben kimscye hor bakmam, Rahmi bey.. sen sordun da hani ne verirsin diye, sözün gelisatı öyle oldu da ben de selâm veririm dedim.. Verirsin ya! Ben de sana selâm veririm, selâm, aleyküm selâm.. biz o kadannı da biliriz.. biz daha neler biüriz.. bu> gün Konsolos geldi mi?.. Gelmedi dedik ya!.. Bir kere daha söylesen ne olnr?. Dilin mi aşınır.. Yok ağabey! Ama bir lâfı insan bir defa söyler.. gözünü seveyim.. Biz burada dolmuş çıgırtkan degiliz ki; lâfı tesbihe dizelim.. Ben sana dolmuş çığırtkanı sın mı dedim? Ahmet lâfa karıştı.. Kes Rahmi!.. Saçmabyorsun!.. Ahmet ağabey.. sen de bir defa olsun benden tarafa çıksan günaha mı girersin?.. Ne olursun be! Ben bir yetim çocuğum... Benim kimim kimsem yok!.. Şunun şurasmda ekmek paramı kazanmaya çalışıyorum.. Siz de hep birden bana çatıyorsunuz.. Nuri: L'lan Rahmi.. sen benim kaynanama döndün be!.. Sana bir lâf mı ettük... Ha şurada Ehmetle gonuşuyduk.. sen patırtı ettün! Ehmet yavaş ol dedusa'a.. Ben bilirim Nuri ağabey.. Siz beni çekemezsiniz.. çünküm berifm kimseye eyvaUahını yok!. Herkesin de, evelallah falsosunu bilirim.. Ahmet: Benim nemi bilirsin be?.. Ağabey benim sana lâfım yok!... Nuri: Bana mı lâfın var! Yok, sana da yok... Eczacı beyi mi yakaladın? Yok benim.. burada olanIara lâfım yok!. Nuri: Haaa! Konsolosu onun için sıkı sıkı sonydi... Nesi var imiş?. Pırlanta kibi adamdur.. Sen o kadar bilirsin!.. Ahmet: Naaapmış Konsolos? Sen Konsolosu nereden tanırsın? Avrupadan mı? Asyadan mı?.. Ağabey, elbette ben de bir sey biliyorum. na girmiyeyim ama ben hallerini beğenmedim... Neden beğenmedin!.. Ağabey.. yürüdüler, yürüdüler.. ben de arkalarından gittim.. Saraçhaneye kadar geldiler... Oradan Belediyenin önüne kadar yürüdüler.. Konsolos o madamayı bir arabaya koydu.. arabaya binmeden evvel de şapır şupur öptü... Neresini öptü?.. Elini öptü, ağabey!. Kadm da hani yaşlı değil ki; Konsolostan genç görünüyordu... Ahmet: Oğlum, ecnebilerde adettir. Kadımn eli öpülür. Ama ağabey.. pestil yalar gibi de.. Uzatma!.. Başka birsey biliyor musun?. BUmiyorum ama Konsolos bekâr değü mi?.. Bekâr.. Galiba metres yaşıyonnuş diyorlar.. Kim söyledi? Hüseyin.. Hangi Hüseyin?.. Bakkahn çırağı... Eve de bir kadm geliyormnş... Recep: Sus be!. Oıyı ben buldum. Çamaşır, ütü falan yapıyormuş.. sobacı «Karabet» in ahbabı.. yahu; nereden nereye?.. Nuri: Bekâr adamdur.. keyfinin kâhyası misun. İstediğini yapar. Sen bekâr değil misin? Ben bekârım. Ama nah şu nimete kör bakayım.. Hangi Nimete?.. Yani lâfın gelişatı.. gözüm kör olsun eğer harama uçkur özdiysem. Ne yemin ediysun.. senin uçkurundan bana ne?.. Yaniya!.. Bekâr olmak.. Ahmet: Rahmi be!.. Senin işin mi yok!.. El âlemin kiminle gezdiğini gözetliyorsun? Sen hafiye mi oldun?. Ağabey! Ben hafiye değilim; ama şehir uşağıyız. Yani uçan kuştan nem kapanz. Onun îçin siz benim dediğime boş vermeyin!.. Görürsünüz.. Bunun altmdan neler çıkar.. Anlaşıldı mı? Ben bir kitap okudum.. Ne Eczacı Bey: Mirim.. Ahmet Bey doğru söylüyor. Hiddete mahal yok!. Malumu zarafetiniz, öfke ile kalkan zararla oturur. Bakmız kıp kırmızı oldunuz. Tansiyonunuz çıktı.. Hakkınız var Eczacı Beyefendi.. elimde değil.. affedersiniz.. Rahmi: Ver elini öpeyim Konsolos Bey!.. Benim içimde fenalık yok... Ben sizi TJnkapanmda gördümdü de... Ne münasebet?.. Gördüm Konsolos Bey.. dün öğle üzeri.. bir madama ile Köprüyü geçtiniz.. Saraçhaneye geldiniz.. sonra Belediyenin öniinde onu bir arabaya koydunuz.. Koyarken de kadımn elini şapır şupur öptünüz.. ben de bunu gördüm.. Konsolos ağzı açık.. etrafına baktı.. herkes susuyordu.. sonra Rahmiye sordu: Pekâlâ, sonra?.. Sonra siz Koskaya doğru indiniz, ben de Cnkapamna dön düm.. Evet?.. Yani? Yani.. işte o kadar.. Konsolos yine etrafına bakarak: Acaba ben mi anlıyamadım.. Hilmi Bey biraderimizin bu hikâyesinde ne gibi fevkalâdelik var. Nuri: Konsolos Bey!. Bu Rahmi gözü açümamış bir çocuktur. Sizin ecnebi bir kadımn sokakta elini öpmenizden huylanmış... Hani acaba bir hovardaük mı yaptımz diye şüpheye düşmüş.. Konsolos gühneye başladı: Aman Hilmi Beyefendi!. Nerede o günler.. ama bizden çoktaaan geçti.. O hanım, benim ecnebi dostlarımdan birinin karısıdır. İstanbula turist olarak gelmiş. Haber aldım.. kendisini biraz gezdirdim.. yoruldum da... Monşer bu ecnebiler ne kadar çok yürüyorlar. Belediyenin önünden Ayasofyaya git mek istedi. Ben dayanamadım.. bir arabaya koydum. Aynlırken de tabiî elini öptüm. Rahmi: Adet midir böyle kadınlann elini öpmek. O sizden daha ^z: Oynayanlar: Marlon Brando, Trevor Howard, Kiehard ^^ := ^^ Z^Z = = ^^^ ^= ~ = = ^^ ^^ ^^ tasma vardırdığı bekleyişten sonra darbe tam yerinde inıyor. Bir hipodromun soyulması; hazırhk .uygulama ve sonuç olarak gerekli ilgıyi uyanık tutarak anlatıhyor. Gerek oyuncuların seçimi, gerekse yönetimi yönunden, Stanley Kubrick'in gorulmesi gereken bir çalışması. Bir izalei bikir, bir kürtaj ve çocuk düşürme dâvası olarak etrafında tahkikata girişilen bir mesele münasebetiyle Aksaraydaki bir evin bodrumunda yapılan kazıda evvelâ üç aylık bir cocuk kemikleri meydana çıkarılmış, bunu takiben de birbiri ardından birçok çocuk cesedi ve kemikleri ortaya çıkmıştır. Müstantık Hikmet bey bu bodrumun adetâ bir çocuk mezarlığı halini almış bulunduğunu söy lemiştir. Tahkikat derinleştirilmektedir. Bir şehzade Alınan haberlere göre, Kıbrıs* ta sürgün bulunan Kral Hüsevin'e Osmanlı şehzadelerınden Ziyaeddin efendi bir mektup yazarak para istemiştir. Portekiz'de isyan çıktı Evvelki akşam Portekizde bir isyan başlangıcı olmuşsa da hükumet kuvvetlerinin müdahalesiyle durdurulmuştur. Cesetlerle dolu sokakların temizlenmesi ameliyesine dün sabahtan itibaren başlanmıştır. îsyan sırasında tahrip edilen kablolar yüzünden muhaberat müşkülâta uğramaktadır. Tayyare piyangosu Tayyare piyangosunun keşidesi dün Darülfünun salonunda büyük bir kalabalık önünde yapıl*'«••••«•••< '»•••••«««••«••«••«•••«••«••••««•«•••««•M* ••••••••••••••••• ••••••••••••••••• »•••••••••»••M«HII>l»*t(MMI<*IMa«*l(>* ZAFERE DOGRU «A Distant Trumpet» Oynayanlar: Troy Donahue, Suzanne Pleshette, Diane Mc Bain, James Gregory. Senaryo: John Twist Fotoğraf: Wflliam Cotbier Müzik: Max Steiner Yönetmen: Raoul Walsb Renkli, ATLAS'da Troy Donahue Suzanne Ples hette ikilisini Amerıkan seyırcısine yerleştirmeye çabalayan kötü mü kötü bir Kızılderili A.B D. çekişmesı. Neresinden bakars\nız bakm, ığretı, \apma cık, anlamsız bir film. Önce stud yonun, sonra da seyircınin har «Man's Favorite Sport» AGEMİ BALIKGI 1 234 5 678 9 ~~ tıldığı konuyu bu kez perdede sey rediyoruz. A n c a k h e m e n b e l i r t m e k gerek ki, r o m a n ı n akıcı v e o k u y u c u y u saran h a v a s ı s e y i r c i y e v e rilememiş. Bounty'nin y o l c u l u ğ u kısa z a m a n d a i k i değişik karakterdeki i n ' sanîn d e n i z d e n ç o k b i r b i r l e r i y l e savaşı şekline dökülür. Kaptan (Trevor H o w a r d ) yalnız, a m a n .Bounty*de İsyan» çok okunmuş bir kitap. Denizi, denizin ken dine özgü kurallannı, bu kuralla ra karşı gelenlerle nasıl boğuşulması gerektiğini akıcı dille anlatan bir kitap. Bounty adlı yelkenli geminin 1787 yılında başlayan uzun yolculuğunda birinci ve ikinci kaptanlarının kişiliklerinden doğan derin çatışmanın anla ^^ !^^ ^^ ^^ ^ S ^^ = Oynayanlar: Rock Hudson, Paula Prentiss, Maria Perschy. Senaryo: Steve Mc Neil Fotoğraf: Rnssell Harlan Müzik: Henry Mancıni Yönetmen: Howard Hawks Renkli, KONAK'da ömründe hiç balık tutmamış unlü bir «Bahkçılık» uzmamnın zorla yarışmaya sokulması, fikir olarak iyi bir komedi dayanağı olabilir. Ancak yaşlı yönet men Howard Hawks artık iyice tukenmiş. Çahşacak enerjisi kal mış olsa bile, Rock Hud«on gibi bir oyuncuyu harekete geçirmesi gene de pek kabil olamazdı. Sıkıcı bir film. 1 4 5 6 9 l• ~~* =^ ^= : ^ ^= ~~ ^= ^= ^^ ^ = ZZZ Z^Z ^ = ^S siz derecede sert bir insandır. Denizi yenebilmek için önce emrindeki insanları yenmek gerektiğini ta>faları tam bir disiplin altmda tutabilmek için de gözünü kııpma dan ânında ceza vermek gerektiğini savunur. Ancak bu adam za manla anlaşıldığı gibi işkence etm e k t e n âdeta zevk alan bir s a disttir. Amaca ulaşmak için insan l a r m y o k olmasına aldırmaz. î k i n ci kaptan (Marlon Brando) ise tam aksi karakteri temsil ediyor. S o ğukkanh, bilgili, kibar, insancıl, gemi kamaralarından çok şık s a lonların adamı. Zaten i l k karşılaşmalannda görünüşlerindeki farktan birbirlerine u y m a y a n t ı p ler o l d u g u anlaşılıyor. Kısa bir s ü re içinde onlar da b u n u n farkına varıyor v e önce sessiz, s o n r a l a n da rak ve sancak (Divan edebıyatında), flu değil de açık görünur durumda. 4 «Suçluyu darağacına çeken kişı» anlamma iki söz. 5 Binası yıkılmış kendi perişan hale gelmiş arsalar bu haldedır. b Felsefede «fikir» karşılığı kullanılan yenı terimlerimizden, Peygamberimizin annesinin adı. 7 Bir harfin okunuşu, çevnhnce cgeçmişte» mânasına bir soz ve bir tâkı belirir. 8 Erkek sahne artisti, bir zaman parçasının, tersi. 9 cÇok mükemmel dağ SOLDAN SAGA: kovuğu» karşılığı iki söz, tamnmıs 1 Cumhurbaşkanımız bu mak Alman hestecilerinden (adı bizde söylendiğı gibi yazılmîştır. YUKARIDAN A Ş A G H A : 1 Yalnız Ramazan gecelerinde kılınan namaz. 2 «Temel çaye» anlamma iki söz. 3 Affedersiniz barsakların bir çeşit bozulmasına doktorların verdiği isım, «baş» ın yansı. 4 Boğa döğusii meydanı, eski Türk Imparatorluklarmdan. 5 ik 1 B satla Amerka seyahatıne çık:>or, Konut. 2 Savaşta düşman askeen ele geçiren (ıkı SÖZ)L 3 Bay BU AKŞAMDAN İTİBAREN ~~ ^ ^= ~~ ^= açıkça savaşmaya başlıyorlar. Bu çatışma, tayfalardan birinin (Richard Harris) sesesiz etkisi ile büjüyecek ve sonunda «Bounty îsya nı> patlak verecektir. F ı l m i n ana fikri o l a n disiplin, bu disiplinin u y g u l a n ı ş ı v e insan KERVANSARAYoa YEMEK ALAKARTTIB. YEMEKSİZ KONSUMASYON 35 TL. HER PAZAR 16 • 19 ARASI TENZİLÂTU MATİNE BEZERVASYON TEL: 47 16 30 31 « E s a s ana yurduna geri git!» mânasına iki sözlü bir emir. 6 îclaCHI3S5 R re bölümterımız l den, bir maden cinsi. 7 Bir maddenin e l e oanfctJ Biıun»auııı> mentlerini ayınp meydana çı karma işi (kimyasal terim). 8 «Kendisine çok güvenilir valde» mânasına üç söz. 9 Bir türküde adı «Erzıncan» la birlikte söylenilen bir kasabamız. 123456789 ALMANTCA DERS ~~ ^^ r= S^^ ^ ^ = idaresi o kadar dağınık bir şekilde anlatılmaya çalı^ılıyor ki etkisini kaybediyor. Ayrıca isyan başarıya ulaştıktan sonra ikinci kap tanm bu kez tek sorumlu olarak yönetimi ele alınca karşılaştığı güç lükler ve sorumluluğun verdiği ezici y ü k y e t e r i n c e a ç ı k l a n a m a m ı ş . Karşımızda g ü z e l fotoğraflar v e H o l l y w o o d tekniğinı bir kere da Orta ve lise öğrencilerine Almanca ders verilir. Müracaat saat 20 den sonra telefon: 48 34 33 Cumhuriyet 1517 Reklâmcüık 616/1528 ~~ • ^^ ^^ ^S na sahneleri var. Bir de Trevor Howard ile Marlon Brando'nun öl çülü oyunları. Anlatmak istenilen çok uzatılmış. Bu da seyirciyi ister istemez sıkıyor. ha ortaya koyan inandırıcı fırtı Nerede • Ne zaman • Ne var SINEMALAR BEÎOĞLU ATLAS: (44 08 35) Zafere Doğ ru (R. Ing.). EMEK: (44 84 39) Etoacı Kadın (G. Ford). TİTAŞ: (49 01 6€) Kahramanın Sonu (J. Stewart). Kız (T. Gursu). BULVAR: (21 35 78) Çiçekçi Kız (T. Gursu). RENK: (21 15 25) Acemi Bahkçı (R. Hudson). ' MARMARA: (22 36 60) Yaylalar Kartalı (E. Sommer). ¥ENİ: (Şehzadebası) (2258 92) Denizde isyan (M. Brando). TINAZTEPE (Bakırkoy) • 1 Altın Eldiven (A. Quin), 2 Belâlı Beşler (R. Hood). TIYATROLAR i AKSARAY KÜCÜK OPKRA: (Tevhit BUge • Vabl ö z ve arkadaşlan) (22 57 22) 00077 Azml Kont (Ahretten sevgilerle) pazartesi 18 de her gece 21J5. NEJAT ÜYGUR VE ARKADASLARI: Kır Atıma Bineyim Yar Yoluna Gideyim. Heı gün 18, pazartesi 21.15 de. AKSABAY HALK Tiyatrosu Avni DÜUgi) Top. (21 2119) cKIRMIZl FENERLERy Heı gece 21.15 te çarsamba cunartesi v e pazar 16.15 de. ARENA: (49 84 19) ŞARKIC1 KIZ (Salı baric, h e ı gün 18 ve 21J.5 te). AZAKTÎYATKOSD: (22 62 46) Gönül Ülkü • Gazanfer Özcan. «Ceza Kanunu» (Her gece 21.15 t e v e çarsamba 16.15 v e 21.15 te). «Evdeki Pazar» (Cumartesi, Pazar 16.15 ve 21.15 te). | = 3^ ~~ ^= = == ^= = = •~~ ^ ^^ ^= = ^^ =Z ^= ^= ^^ = ^H = «The Killing» SON DARBE Oynayanlar: Sterling Hayden, Marie Windsor, Coleen Gray, Vince Edwards, Elisha Cook Jr. Senaryo: Stanley Kubrick Fotoğraf: Lucien Ballard Müzik: Gerald Fried Yönetmen: Stanley Kubrick Siyah Beyaz. ŞAN'da. Ne bilirsen de pakayım!. İnsarun arkasından lâf etmek yakışmaz.. Yakışmaz da sen Ahmet polis hafiyeleri var.. dünyada.. ağabeyim için neler söylüyorİğne deliğinden dünyayı... sun! Tam o sırada Konsolos kahveden içeri girdi .. Nuri: Ben söylerim. Yüzüne kar Dünyayı sonra görürsün şı da söylerim.. ne dedimse söyRehmi, şimdi Konsolos Bey lerim.. Ha bu Ehmet katı bir geldi.. adamdır. İşe aklı yatmaz. direk Konsolos: gibidur.. Bonjur çocuklar.. oh.. hava Bir şeyden anlamaz demedm mi?.. Daha dün.. Toto oy da ne kadar.. ağır.. bugünlerde biraz yorgunnm.. narken... Rahmi Nuri'ye göz kırptı.. Öyle demedim.. Te yazdıy • Çok yürüyorsunuz galiba saa tersi çdayı dedum.. yine Konsolos bey.. de söylerim.. Öyle oluyor Hilmi BeyefenAhmet gülerek: di!.. Biraz dolaştım.. Rehml saçmalama!.. Çok dolaşmaym, kördüğüm Hepiniz bir oldunuz! Lâfı olursunuz... afgnna tıkıyorsonuz.. benim de O nedem?.. Ahmet Beyebir Mldlğim var elbette! fendi? Hilmi Bey biraderimiz galiba bir espri imal ediyorlar.. Eczacı bey: Canım, bırakın şu çocnğu Öyle olacak, Konsolos Bey.. da söylesin bakalnn.. Nasılsımz bakalım.. birkaç gündür geç geliyormuşsunuz.. Rast Hah! Allah ran olsun Ecsscı Bey.. Hfirriyet yok mu layamadık size?. yahu? Evet!. Efendim bir misafirim var da.. kendisiyle meşgul Nuri: oluyorum.. Habire!. Sen de bir gösteri ynriiyüsü yap bakahm.. Rahmi gülerek.. Nah! İşte bırakmıyorlar Tann misafiri.. değü mi Nuri: genç görünüyordu... Hilmi Beyefendi! Bizim meslekte kadına hürmet başta gelir.. diplomasi böyle başlar. Bir çok şeyler bu yollarla öğrenir ve beceririz.. defil mi efendim. Onun için kadına hürmet ederiz. Avrupa sosyetesinde kadınm daima eli öpülür... Rahmi: 1 Bizde de öpülür Konsolos Bey.. ama haminnelerin eli öpülür.. Devam buyurun Hilmi Bey efendi. Yalnız sorabilir miyim??. ZatıâlinİTİn bizim peşimizden geuneye, bizi takip etmeye ne hakkınız vardı?.. Rahmi bocaladı: Ben.. şeye gidiyordum.. sonra... Şeyden vazgeçtim.. Nuri: Rehmi, sen biraz dolaşsan a! Hava alır, açılırsın!.. O da var ya!. Eh bana Allah ısmarladık. diye çıkarken.. ülan enayi Rahmi.. nenc eerekti elâlemin işi... Sen kendi işine baksana! diye söyleniyor du. 1955 yılında çevrilmiş bir filim olmasına karşın «Son Darbe» omuz silkilecek bir çalışma değil. Bir soygunun mozaik işler gibi ıtina ile hazırlanışmdaki gerilımi daha filmin ilk dakikalarından itibaren duyuyorsunuz. Senaryoyu da Kubrick'in hazırlamış olması gerekli atmosferin verilmesinde önemli bir rol oynuyor. Seyirciyi ilk yanda soygunun bir an önce gerçekleşmesini bekleyen bir havaya ustalıkla sokuyor. Hareketin başlarnasmdan önce gerekli sabırsızlığı yaratması, süresi iyi ayarlanmış konusmalarla beslenmiş. Böylece en yüksek heyecan nok GÜREL: (47 03 94) 1 Çiçekçi Kız (T. Gursu), 2 Son E AD IK Ö £ Tren (N. Koksal). CEP: (36 06 82) Aşk Oyunu (G. Ford). KERVAN: (48 04 23) Vahşi Gelin (T. Şoray) ÇELIKTAŞ: İstanbuldakl ADÜNYA Sıneması: Macera dam (S. Coscire) KADIKÖY: (36 49 24) Dünya Kadını (S. Loren). Pavyonlarında. KONAK: (48 26 06) Acemi REKS: (36 01 12) Denizde İsBahkçı (R. Hudson). yan (M. Brando). LÂLE: (44 35 95) Çiçekçi Kız SÜREYYA: (36 06 82) Fakir (T. Gursu). Gencin Romanı (F. Akm). ,EVENT: (63 55 35) Çiçekçi Kız (T. Gursu). SINEMA 63: Dehşet Ülkesi LÜKS: (44 03 80) Dağ Çiçeği (John Wayne) R. îng. (T. Yiğit). SUNAB (Ostüdar) (38 03 69) SARAY: (44 16 56) Mataharr> Vaylalar Kartalı (E. Som(J. Moreau). mer). RÜYA: (44 84 39) Sihlrli Kıhç (R. Ing.). SITE: (47 77 62) Denizde İsyan (M. Brando). ŞAN: (48 67 92) Son Darbe (S. Hayden) İng. TAN: (Pangaltı) (48 07 40) 4 Dev Adam (R.T.). YENİ AR: (49 64 72) 077 Llzbonda (R. İng.). YENİ ATLAS: (48 65 02) Çiçekçi Kız (T. Gursu). YENİ MELEK: (44 42 89) Denizde isyan (M. Brando). VILU12: (BeşUrtas) (47 63 421 Rio Macerası (P. BelmonJo) BÜLVAB TÎYATROSTJ: (Aziı Bastnacı • Kenau Buke (21 48 92) Kart Horoj (Komedi) pazartesi hariç her gece 21.15, çarsamba, cuKARACA (44 54 0 2 ) : CibaU martesi, pazar 16.15 v e 21.15 Karakolu (Pazartesl haric de. her gece 21.30) Cumartesi, pazar 18 Cumartesi matine, OOHMKN TÎTATROSO : cuma suare tenzilâüı. 44 97 36) ÇTPLAK AYAK (Ko medlı pazarteffl narlç b e ı gece 21.15 carsamDa. oumaıtesı. CMLZ&I 19 d e FATİH TİYATROSU: Cimri her gün 21, pazar 15.30 da. AR: cAb Biz Esekler» tSTANBUl, TÎYATROSD: ( H hamra) (44 22 36) Seytan BunuD Neresinde (Komedi) pazartesl harie her gece 21. çarsamba, cumartesl, pazar 15 te. KENT OYUMODLARl (Darmen riyatrosu (44 36 83) PEMBE KADINoazarteHl 18 v e 21.15. çarsamba hartç her akşam 18. de. GEN KÜÇÖK SAHNB: 0 1 , , O r a z Tiyatrosu (49 56 52) cHABABAM SDJIFU ( p a pazartesl harlç hergün 21.15 zartesl öarlç) her güD 18 v e çarsamba 18 ve 21JS. cu21.15 de. martesi pazat 15 ve 21J5. ORALOĞLD ItSATHOSD: (LA te v e AJev Orsloğlu) 49 49 35 ÇOCUKLAB VZ B Ü Y O K L E R • Oyun) taJı c ıms 18 çarsamba. eumartesL paıaı ı j , perşembe aiJO. KIRA1JN KISRAĞ1: Salı, euma 21.30, farsamba IS ve 21.30, per5«mb* 18. eumartesL oazar 18 v* rEPEBAŞl rtTATHOSD » (44 21 57) «Oppenheimer» pazar, pazartesl, cargamba. cuma 31, paıar 15^0 da). O S K C D A B TtYATHOSUNDA Her gün 21, pazar 15^0 da da ÇATtDAKl ÇATLK. ELMACJ GÜZELİ (Caıgamba 14.30, pazar U de). VENt TİYATRO: (44 04 09) Pazartesi, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar 17.30 da lEşeğin Golgesi» 21 de" ..ChaiUottaki Delij. ZEYTİNBUBNT) Tiyatrosu: Her gün 21 de Çil Horoz. GÜLRİ2 SORURİ ENGİN CEZZAB TOPLOLDÖÜ: Istanbul Tiyatrosu (44 22 36 > «TKNKKE» çarsamba hartc ber gün 18.15, laı. cuma 15 pazartesl 21.30. Doktor Tarsk Z, ^srbakan Oeıi Sac ve Zfihrevt Bastahklan MOtehassnı tstlkiaı Caü PBrma&Kapı Na 88 rel: M 10 73 İ S T A N BÜL ALEMDAR: (22 36 83) Dağ Çiçeği (T. Yiğit). KULÜP: (22 71 83) Çiçekçi (Devlet DemlryoUan Haydarpasa 36 04 75). Strkeci: 27 00 50). Denlzyolları: (49 18 90) (TatU günleri: 44 02 07) Şehir Hatlan: «4 42 33), Tttrk Hava Yollan BUet Satiji: M 47 00) (Danışma: 44 02 96), (Hava Alam: 78 83 40 73 84 40). Ükyardım Hastahanesl: (49 30 00) Numune Hastahanesl(36 05 65) Gureba (21 65 00), Haseki (21 28 80), tşç) • Samatya (21 62 50) Belediye Santralı (23 45 60), Belediye Zabıta MOaurlügfl (23 87 74), Meteo roloj) (73 86 84) rratüc sikayet 44 16 67 tstanbu) tttalyes) (21 42 22). NÖBETÇİ ECZANELER BAKIRKÖY: Hilâl. Yeşilköy Merkez, A>dm. BEŞIKTAŞ: Altınay, Gül, Boğaziçi, Levent. BEYOĞLU: Rebul, Denizel, Şifa. EMİNÖNÜ: İstanbul, Babıâli, Nişanca, Küçükparar, Görgü, Gençtürk. EYÜP: Islâınbey, Sagmalcılar, Ümlt, Sağhk. FATİH: Atikali, ülupınar, Güven, Numune, Hayat, Fazilet. GALATA: Merkez. GAZİOSMANPAŞA: Merkez. KADIKÖY: Vlutaş, Moda Cevizlik, Pelin. Feneryolu, Erenköy Aflyet. KASIMPAŞA: Azim. SARIYER: İstikamet. Emirgân. ŞIŞLİ: Şişli, Büyük, Ankara, Mecidivekoy. ÜSKÜDAR: Ömer Kenan, Çiçekçi, Kuzguncuk. ZEYTINBURNU: Yeni Doğan.