Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE DÖRT CUMHURİYET 19 Kasım 1966 flTHTURK Hava kararmıs, arabamız Besiktaştan Serencebey yokuşuna doğru çıkmaya başlamıştı. Bundan sonra Yıldız Sarayının dış kapısından girdiğimizin farkma vardım. Vaktiyle Mehmet Ali afabeyimle aynı kapıdan bir kere daha girdiğimi hatırladım. Acaba bu sefer de o kapıdan kolaylıkla çıkmak mumkiın olabilecek mi idi? Eczacıbaşı Refik sarayda, beni Kabasakal Mehmet Pasanın odasının yanındaki odaya bıraktı. Koprüde neden arabasına binmiştim, bin defa nadim oldum. Fakat artık iş işten geçmişti. Refik: Arabada söylediklerimi unutma. sonra sen zararlı çıkarsın. Diverek çıkıp gitti. Bir süre odada yalnız kaldım. Yanımdaki odadan bazı sesler ve güriıltüler geliyordu. Belki benden önce gelen veya zorla getirilen arkadaslara zulıim yapıyorlar diye düşündiim. Acaba bunların arasında Mustafa Kemal de var nu idi? Gürultuler sona ererken içeriye bir perde çavuşu girdi, selâm vermek lüzumunu bile duymadan: Buyurun paşa hazretlerinin yanına gideceğiz. Dedi ve yürüdü. Ben de yürüdüm. Acaba bu paşa hazretleri le kimdi? Birden kendimi Kabasakal Mehmet Paşanın huzunında buldum. Beni derhal tanıdı. îsmail Fazıl Pasanın oğlusunuz, dcğil mi? Diye sordu ve sonra ilâve etti: Bundan dört bes yü evvel ağabeylnizle bir defa daha buraya gelmiştiniz. O vakit masum olduğunuz anlaşılrruştı. Fakat bu defatd hldise çokmühlm. Her se yi olduğu gibi anlatacağınızı PadJşahımız Efendimize olan sadakatinizden beklerim. Dedi. Benden evvel Ahmet Refik Paşa Ile konuştuğu muhakkaktı. Gözlerimin içine sert sert bak maya başladı. Cevap Termedim. Daha doğrusu verflecek cevap yoktu, sustum. Sordn: Niye anlatmıyorsunıu, nlye hakikatleri saklıyorsnnaz? Hiikümdara karşı Akademinin fiçüncü sınıfı tarafından hazırlandığı ileri sürülen suikast tertibinin hakikatle en ufak bir ilgisi olmadığını, bunu her suretle ispata muktedir bulunduğumuzu söyledikten sonra, yapılan iftira nın tamamen uvdurraa olduğunu, para toplama meeslevinin hainane bir surette değiştirilmesinden ileri geldiğini Uâve ederek dedim ki: Hiç birimta, Padisahımız ve Başkuraandanımıza karşı sadakatten gayri bir sey düşünmüyoruz. Se söylesem boştu. Sözlerimln yelpaze sakallı Paşa üzerinde hiç bir etkisi olmadıfını görüyordum. Zaten beni fazla konuşturmadı: Doğruyu söyliyecek misiniz, söylemiyecek misiniz, önce buna cevap verin. Yoksa ben şiddet kullanmasını da biltrün. Israr ettim: Yapmış olduğum sadakat yemininden asla inhiraf etmeden tekrarlıyorum. Söylediklerimin hepsi dogrudur. Bunlardan gayrisi yalandır, iftiradır. Cerabım sert, fakat askerce olrauştu. Bunun tizerine Paşa, oturduğn masadan biddet ve şiddetle kalktı, zile bastı. İçeriye unın bovln, rüçlfl kuvvetllfldperde çavuşu girdi. Ben ne olacak diye bakıyordum. Kabasakal Meh met Pasa masanın altından uzun bir değnek aldı ve çavuşlara: Yüzbaşıyı çeviriniz, darp cezası tatbik edecefim. Perde çavuşlan üzerime yflrörken biitün gücUmle karşı koyarak bağırdım: Padişahımızın da tasdik Iııı yurdukları ceza kanununda bir asker, askerlikten tard edilmedikçe ve üniforması üzerindcn alınmadıkça hfikmen darp cezası tat bik edilemez, siz, Başkumandanıtnız ve Padişahımızın sarayın da onun tasdik ettiği kanuna karşı gelemezsiniz. Eğer gelirseııiz ben de onun bana verdiği bu şerefli rütbenin hakkını var kuvvetimle müdafaaya kalkanm. O vakit hakiki suçlu ben değil. sız olursunuz. Işte bu kadar. Kabasakal Mehmet Pasa. biraz duraladı. Önce bir şeyler söylemek istedi. Sonra vazgeçti. Perde çavuslanna: AIın yflzbası efendiyi götilrün. Emrini verdi. Önce sarayda muhafaza altında kaldım. Ertesı çunü Harb Okulundaki zabitan tevkifhanesine göndcrdiler. Bir çun sonra Mustafa Kemalin de orava getirildiğini öğrendim. Resmen ihtilâttan menedilmiştik ama, temas çarelcrini aradım buldum. Arkadasımın da tevkif sebebnıı öfrendim. Onu ve diğer arkadaş Darp cezası tatbik edecegim,. devam etmeyi düşünüyorduk. A kademide iken işitmiştik. Harb O kulunun üçüncü sınıfında okuyan Yusuf Akçora ile arkadaşı Ferit Soğukçeşme (Cumhuriyet devrinde Içişleri Bakanı ve büvükelçi Ferit Tek) hafivelerin hış mına uğramışlar, okuldan alınarak Divam Harbe verilmişler ve sonra da Fizana sürülmüslerdi. Galiba yıl 1896 idi. Yani biz Harbiyeye ginneden üç sene evvel. Fizana gitmeden önce Trablusgar be uğramışlardı. Burada Recep Paşa adında mert, namuslu, hıirrivet âşığı bir kumandan vardı. Sürgünlcri Fizana göndermez. Pa disahın iradesine rağmen Trablusearptaki askerin talim ve terbiyesi için orada alakor, onlaria yakından alâkadar olur, yardımını esirgemezdi. Reeep Paşa, Yusuf Akçora ile Feridi de himaye etmiş, onların Avrupava kaçmasını yalnız göz vummakla kalmamış, kolaylastırmıştı. Eçer Fizana sürülürsek, Recep Te\ kifhaneden kurtulmuş olmaPasava müracaat etmek aklımıza mıza rafmen huzursuzluk devam geldi. Paşayı tanımıyor, fakat oedivordu. Her gün başka bir ri nun söhretini biliyorduk. vayet çıkıyordu. Kâh sürgüne Mustafa Kemal: gönderilecegimiz, kâh askerlikten Paşanın himayesine mazhar tardedileceğimiz söylenivordu. Eolursak, biz de Avrnpaya kaçaİer surgün edilirsek. Avrupava rız. kaçmayi ve mücadelemize orada Diyordu. Rerep Paşa 1908 Meş rutiyet inkılâbında tstanbula celerek Harbive Nazırı olmus. bu makamda bç bes gün kaldıktan sonra ölmüştür. Korktuğumuz başımıza gelmekunyası, gumuş (eskı terıra) 9 di. Ne tard edildik ne de sürçüne «Ince halat ulaştır'» karşılığı gönderildik. Bunda zamanın Serıkı sozlu bır emir, nota. askeri Rıza Paşa önemli bir rol TUKARIDAN AŞAGlYA: oynamış, duruma bizim lehimizde 1 lllerimızden birı. 2 A müdalıale etmişti. \ JÇ ıçı ortası, bır kişiye sonraMakedonyada kanşıkhklar blrdan takılan ad. 3 Bır çeMt blrini kovalıyordu. Tam ve mutspor aracı, Bursadakı bır camıılak hir âsayis olduğu iddia edilemızın adı. 4 Tersı askeri tomezdi. Sırp ve Bulrar çeteleri renlerde çahnanlardandır, çevdaglara çıkıror. Müsluman köyle rıhnce Anadoludakı kasabalarırini basıyorlardı. Arna^ııtluktaki mızdan bırı behrır. S Eskı \e durum da pek iyi sayilmazdı. Ordahı bır bestecımız, bır zaman du birlikleri âsayişl korumak. esparçasının tersı. 6 Yuksek fakiya çetelerini tenkil ile upraşıkat dumduz yordu. Harb Akademisini bitiren o v a g | b l a l a n kurmav subavlarla. Akademide o7 ~ ' B ' r a d a " kudugu halde kurmay olamıvan m m olumunden sonra bı miimtaz yüzbasılar, bu bölgeye sönderilivordu. Mustafa Kemal iraktığı esas mal ve mulk» le ben merkezi Selânikte bulunan 3 üncü ordaya verilecegimizi Uhkarşılığı ıkı soz. 8 Çev min ediyorduk. rılınce bır ernır DUnkü bulmacının olur, olçulcrhalledılnu} şekU den. 9 Aleni olarak memur tayin etme» mânasına ikı soz. lanmı, acıyarak evlerine aldıklan ve yardım ettikleri askerlikten matrut Fethi ihbar etmişti. Meğer bu zat, Askerî Okullar Nazırı Zülüflü Ismail Paşaanın casusların dan biri imiş. Benim gibi onun da sorgusu sarayda yapılmıstı. Sorguda Kabasakal Mehmet Pasadan başka Mabeyın Haskâtibi Tahsin ve Zülüflü İsmail Paşalar da bizzat bazır bulunmurlarriı. Ben hapishanede virmi gttn kadar kaldım. Bayramı müteakip serbest bıraktılar ve dediler ki: Istanbuldan bir vere ayn>mavınız, hakkınızda vapılacak tebligata intizar ediniz. Mustafa Kemal iiderdi ve benden bir hafta on gün sonra serbest bırakıldı. Söylediklerimi unutma, sonra sen zararlı çıkarsın,, Artık Setânikte b«ıs mi»flr olursun. Diyordu. Tevfik Selânik bana bir oda verilecegini söyiüyordu. Evinin bahçesindeki meyva ağaçlannı sayıp döküyordu. .Biı kendi kendimize gelin güvey oluyorduk. Başka bir yere gönderileceğimiz hiç aklımıza çelmiyordu. Bir müddet sonra bizi o zaman ki adı Erkânı Harbiye DairesJ olan Genel Kurmaya çağırdılar. Ve müidevi verdiler. 2 nci ordo Ue 3 üncü orduya gönderilmemis kararlaştınlmıştı. tkinci ordunun merkezi Edirne idi. Askeri bir he ret. genç subaylara kur'a çekileceğini, fakat subaylar efer aralarında anlaşırlarsa. buna lüzura kalmnacaeını bildirdi. 4rkadaslar göz göze geldik. Mustafa Kemal, bana gavet vavas: 3 üncü ordu, dedi. Arkadaşlar başka bir odada top landık. Bir iki dakika içinde aramızda bir taksim yaptık. Ben, Mustafa Kemal ve diğer üç kurmav subay arkadaş 3 üncü, dlgerleri 2 ncl ordaya talip olduk. Fakat bu bir kaç dakika içinde uvusuvermemiz, şüphe uyandırdı. Ertesl çünü bizlere bir kısrrumı7in dördüncü ve bir kısmımızın da merkezi Samda bulunan 5 inci orduva tâvin edildigimizi bildirriiler. Sarayın. olava müdahaie ettiği acıktı. Her ne kadar Serasker Rıza Pasa: tkinci ve üçüncü ordularda bövle ivi yetişmiş erkânı harb ve mümtaz cabitlere daha çok ihtlyaç vardır. Dive diretmek istemiş Ise de teklifi kabul edilmemişti. Otaydan çok vıllar sonra Serasker Rıza Pasanın otlu Sürevva (rahmetli Sflreyya tlmen) Pasa bize. Babam. çok ısrar etti ise de, söziinü sarava dinletemedi. Bunda Zülünü tsmail Pasanın menfl bir rol ovnadıj^ı muhakkaktır. Sarav »izlerden şüpheleniyordu. Demiştir. Ke için fiumeli'ye gönderilmedik? 123456789 Buyükelçl Ferit Tek Dişi Bond MODESTY BUAISE ftHSOOOIKfU flÇ ^JJ/CS OTBLidR > VE SJUM A 4 S y/£GAS B l B " ^ ^ SuMA UvuUN MEEOE SOLDAN SAGA: 1 Izmır şehnnde bir semt (karma soz). 2 Bırının baştan çıkmasmı sağlayan. 3 Bır ılımızin halkmdan. 4 Bıri tarafından somurulm^k. 5 Aşağı kısım, Verdı'nın tanınraı? bır operasmın adı (aslında olduğu gıbi yazılmıştır). 8 «Geçmıs»m yarısı, konut. 7 Eğıtım ve ogretım yerı, delinmış elbıse yerlerıne konulan. 8 Hamam ta YARIN Kuzffuncukta Geçirdiğimiz Son gece İKTİBAS VE TERCÜME EDtLMEZ RAKAMLI BULMACA tSTAKBUL 6 25 Açılıj 8 30 Türkuler geçldl 6 45 Konujma 7 00 Koye haberler 7 05 Sabah melodllerl 7 30 Haberler 7 45 tstanbul'da bugun 7 50 Stödyo G'den 7 55 Küçılk Ilânlar 8 00 H«fıf müzik 8 20 Sabah şarkıalrı 8.40 Pıynno soloları 9 00 Sorunlarımız 9 15 Armonize edılmi; folklorik dan» mu1» 55 Küçuk ilanlar 20 00 Neriman Tüfekçı'den turkuler 20.15 Sizln seçtikler!ni7 20 55 24 laatın ol»ylarl 21 00 tki oyun • tki kon\ık 21 30 Turk müziğl konserl 22 00 Reklâm programları 22 45 Haberler 23 00 Gençlerle başbaja 24 Kapanı; İST4VBt7t tL KADYOSO 1155 Açıh» 12 00 Si7ln !cln 7iğı 9 30 Çocuk bahçesl 0 45 12 30 Ögle konseri 13 00 Tatil meMüzıkll çocuk oyunlan 10 00 Mıılodileri 13 30 Konçerto saatl zjk kutusu 10 15 Mıtolojide kadın sarkılar 14 15 10 25 Turkuler 10 40 Arkası 14 00 Fransızca yarın 11 00 Kısa haberler 1105 Vslsler v e polkalar 14 30 Caz dunvası 15 00 Kuçuk konser Sabah konseıi 11 45 Darvas ve arkadaşları 12 00 Bu hafta dtnli 15 30 Gençler icm 16 00 Cumaryeceklerlnlî 1210 Küçük IlSnUr tesl konseri 17 00 Cay saatl 17 30 Karışık sololar 18 00 l y i ak 12 15 oyun havaları 12 30 İki samlar 18 30 Sonat saati 19 «0 Türk sanat müzlgi sollsti 1100 Hafif mözlk 19 10 A«ya Yayın B ' ' Haberler 13.20 Stüdyo G'den liîl Etnlk müzik festivall 19 30 13 30 Reklâm programlan 15 00 Aksam konserl 20 15 Gençlerin Gençlik ^aati 15 15 Cumart»sl kon sevdikleri 21 00 Onlu ses sanatcıserl 15 40 Sııheylâ Gürsse'ten sar lan 2130 Her ülkeden halk sarkılar 16 00 Maç yayını 16 4"> kıları 22 00 Hafıf muzik 22 15 Radyo dans orkestraları 1715 Geee konseri 23 00 Caz topluhı?" Kısa haberler 17 20 Yurdun >!C":i 23 30 Sevilen melodıler 24 00 17 50 HeklAm proeramları 19 00 Diskotekten ^ecmeler 00 30 Hafıf Haberler 19 40 Stüdyo G'den müzik 1 00 Kapsnıj. S y i u GOSTEE tSI 4O6O OOnrO oıılmarBnır »•ıl«!Jimı« «^«t TIFf ANY JONES SE.VM KJE tşl VA12 O G U Z E J . BO*>4U NUz:OA? NASIL HALLEJJlLECEKÎ Yakarıdalü nkamlı oaimacada «adec* ( taoe «nahtaı (Iporn; ve a tant «ooot fmnİM Bo» alao U kareato (Ctne I den I • kadar arrun biret rakam koynrab »e toplama can>ma cıkartnta. Dölme ljare«lerln* dlkkaı ederek foldao «*» »t rnkandao asagıya bnlmaeada gosterılen «onnclan tiulıınuı Btraı vaktlnln t l o ımm» hof »nkflnijti hn^cn cpelrmlj nlnr«ıınn* ANKARA Makina ve Kimya Endöstrisi Kurumu Genel Müdurlöğünden TIFFAMV 3DMES C A S P A E >*MEKlSCI, 3Ü MalkOÇOğlU | konu veresim: AYHAN BAŞOĞLÜ { | KIZIL KULE 1 Kurumumuz, Ankara Etımesğut Uçak Fabrikasında mevcut 93 adet motorsuz santrıfüj su tulumbası kapalı zarfla teklıf almak suretıyle satılacakUr. 2 Tekhflerm 12/12/1966 pazartesı gunü saat 15.00 e kadar Kurumumuz Makina Satış Mudurlüğüne verilmış olması şarttır. Postada vâki gecıkmeler nazarı ıtıbare almmaz. 3 Bu satışa aıt şartname Kurumumuz Makina Satış Mudurluğunden temin edılebılır. 4 Kurumumuz 2490 sayılı kanuna tâbi olmayıp, malı kısmen veya tamamen satıp satmamakta veya dıledığıne satmakta serbesttir. (Basın 23130 A. 14846/13474) 6 25 Açılıs 6 30 Günavdın Haberler 19 40 Kuçük ilânlar 7 00 Kove haberler 7 05 Şarkılar 19 45 Erkekler toplulugundan turku 7 30 Haberler 7 45 Sabah mu ler 20 00 Uykudan önce 20 05 ziğ! 8 00 Ankara'da bugun 8 05 Meral Armağan'dan şarkılar 20 25 Her telden 8 40 Kucük Ilânlar Müzik dunyası 2100 24 saatın 8« Alıye Akkıhç'tan turkuîer o'avları 2105 Çesitll muzik 21 35 Sanatçımız ne sövlüyor 22 05 9 00 Sorunlarımız 9 20 Sabah konseri 9 35 Kısa haberler 9 40 TBM.M. saati 22 25 ttalya'dan Arkası yarın 10 00 Sarkılar muzik 22.45 Haberler 23 00 Sızın 10 20 Keman sololan 10 50 Bugün seçtiklerinlz 23 45 Gece varısına • çın seçtıklerımız 11 15 Çocuk doğru 24 00 Kapanış ANKARA tL RADYOSD bahçesı 11 30 Konser saati 11 58 Açıhs 12 0» Los Mere12 00 Öğle mıızığl 12 15 Kıbrıs saati 12 25 Kuçuk ilânlar 12 30 cumbe» 12 30 Öğle konseri Semahcıt Ozdenses ve Gdneri Tecer. 13 00 Çeşitll muzik 14 00 Küçuk Springfıeld den şarkılar 13 00 Haberler konser 14.30 Dusty 13 20 Kayıp mektupları 13 25 Ka soyluyor 15 00 Konser saatl 1« 00 Dans muziğı 17 00 Cumardınlar toplulugu 13 55 Haftanm programı 14.00 Çocuk bahçesi tesl konseri 18 00 Hafıf melodiOda muziğı 19 20 14 15 Reklâmlar 15 15 Kısa haber ler 18 30 muzik 19 30 Haftanın ler 15 20 Muazzez Turüng'den tur Çeşitl! kuler 15 35 Gençlik saati 15 50 topluluğu 20 00 Muzlkseverlerle Sevım Suer'den sarkılar 1610 ları 22 00 Sonny Stitt caz topluDılek kutusu 16 55 Kısa haberler l u i u 22 30 Gece konseri 23 00 Dıskoteğimızden seçmeler 24 00 17 00 Çocuk saatl 17.40 Çocuk Gece \ e muzik 1 00 Kapanış korosu 17 50 Reklâmlar 19 00 Rıza'nın da gozlerl dolmuştu. Boğulur gıbi bır sesle bırseyler soylemek ıstedı, yapamadı: «Suçukujorum, suçukuyorum komşular » dedı. Ö'tle kaldı. Beş on kışı ağlamağa başladı kalabalıktan. Kadmlar gozyaşlarını sıldıler. / Hıçkırıklarla, boğulmalarla bır süre geçti. Rıza bıraz açılır gibi oldu: «Ben hep eyi olsun deye cahtettım, heç boyle olmasını istemedım Muhtarımızdan, uyelerımizden, Bektas'tan hosnuduz Herhalda ıçimizden kimsenin taksıratı yok bu işte. Abbas emmı kocalığıyla kalktı gitti. Sız de gıttıniz. Ben suçukup duruyorum. Izın venrseniz torbamı takmıp bır de ben gıdeyım. önce Sarıkızh'ya varıp Hamdi beyi bulayım. îznıniz olursa kor yun muhürlerıni alaj ım. Gereâirse Ankara'ya gideyım. Olur ki kanunların bir maddeciğı bızim bağlardan yanadır. O maddeciğı buldunır, bagları kurtarırız. Eğer bu bağları batınrsak. gavrı ben buralarda duramam. Ya gıder bir dağda eşkıva olurum yn da atarım kendimi Buğra kavasmdan ırmaga 77 kaplumbağalar fakir baykurt bır duygu ıçlerıni dolduruyoryuvarlanır giderim.. » «Eskıyalığın nuzumu yok In du. Soluk almadan öyle bakıza!» diye bağırdı Battal. «Ken yorlar, duşünuyorlardı. dinı ırmağa atmak da bir şeyı Battal kalktı: düzeltmez. Bızler cahalız, bızım «Ben bir Abbas emmiye vara onumuz sıra bu lâfları etme. E yım!» dedi. «Ne duşunuyor, ne limızden gelenı yapalım. ötesm edıyor...» den onlar utansın. Komşuların Sallana sallana yürüdü gitti. iznıyle ben muhürlerı vereyım, Koyluler hâlâ oturuyorlardı. torbanı takm, Sarıkızh'ya var. Horu ebe kalktı: Gereğırse Hamdi beyı de al, ka«Fazla tasalanmaym yavrulasabaya git, Ankara'ya gıt. Har rım yavrularım'» dedı. «Gun ge cını, masrafını çekelım evı kotü. çer, bun geçer! Yarm bunların Ekinin, orağın için de gamlan hepsıni unutursunuz. Bağlar ma. Çokaşır biçerız » farısa bile gıne eyi olursunuz Kalkıp giden yoktu. Bir ölü hokümetle. Heç tasalanmaym olmus gibi acıhydılar. Kıpırda > avrularım. Kasım ayları gelınmıyorlardı. Sıcak guneşin altın ce ak karlar yağar, ıçınizı dı^ıda kızgın toprağa oturakların nızı yur, pampak eder hepinızın. dan yapısmış gibıvdiler. Bovle Sanırsmız kı, heç boyle bır şey bir ısm başka bır köyun ba'i geçmemis. Gökvüzünden bu kar 9 na gelebıieceğinı sanmıvorlardı. ların yağması neden Dertlılere Hiç ıımmadıkları, beklemedıkle şıfa vermesmden. Kalkm, kalkıvenn yavrularım ışlerınızm ri bir durumdıı bu. Kanunların kanuncuların ışi gucu bırakıp başma Bu ışte sızın hepinızın <=ade kendilerine, kendi köyleri aslanlar gıbi gayrat ettiğinizi ne bu kotuluğu yaptıkları gıbi ben biln orum Yarın ölup gıde ceğım nasıl olsa, Allah dedemıze, Hazretı Alı bubamıza, Hasan Hüseyın efendımıze varıp hirem bırem anlatırım bunları. Bu çektıklerınızı tevterlerınıze yazdırır, ote dünyada çekeceklerınızden çıkartınm. Kalkın ba kayım. şurada Kasıma bır şey kalmadı kı...» Önce Kel Bektaş kalktı: «Sen bu ağızları sunnülerden mi ögrendin Hörü ebe?» dedı. «Tobe de, tbbe d e ' . Yüreğımin tâ dibınden sövlüyorum. Kar hepimize şıfa getirecek ..» «Bos versene sen' Kar eyi bır şey olsa Mekke'ye, Medine'ye, Kerbelâ'ya yağardı .. Bu bağlar hakkında aklının erdığı başka lâf varsa onu söyle sen. Yoksa kes...» «Bıldiğimi söyledim yavrum, Bektaş'ım, daha ne söyleyım'» «Kes öyleyse!» dedi Kel Bektas, elini salladı, tarlasına yurudü. Ardından karısı kızı da kalktı lar. Rıza. Döndü'yü, Nacıye'yi, Hu sevin'ı kaldırdı: «Yarın yolculuk var madem, şu eğneli kurtarahm » dedı, tarlasına yürüdü. (Arkası var)