02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT CÜMHURtTET 11 Kasım 1966 flTDTÜRK Evimize f Ik defa gelmişti Annemizin Fransaya gittiğinden kat'iyen haberimiz yoktu. Geçen perşembe günü akşamı izinli olarak büyük valdemiz Ayşe Hanımın Salacaktaki evine gitmiştik. Hattâ Pirlepeü AIi Fethi ile Mus tafa Kemal de vapura kadar gelip bizi uğurlamıslardı, çünkü okuldan çıktıktan sonra beraberce Beyoğlunda biraz dolaşmıştık. Salacaktaki evde annemizi bulatnamıştık. Ancak geç saatlerde, vaktiyle bize mürebbiyelik yapmış olan yaşlı bir matmazel ile gelmişti. İkimizi de öpmüş, bir arzumuz olup olmadığını sormnştu. Bu gece teyzenizin evinde kalacagını ertesi günü de miihim bir iş için İstanbula ineceğini söylemişti. Haftalıldanmızı da o geceden vennişti. tizüntülü bir hali vardı. Fakat madmazeli de yanına alarak çıkıp gitmişti. Bir daha yüzünü görmedik. Mehmet Ali ağabeyim, olayı olduğu gibi anlattı. Fakat Paşa tatmln olmadı. tnanmıyorum, dedi. Nasıl olur da bir anne, artık gençlik çağına gelmiş olan çocuklarına yapacağı işler bakkında malfimat vennez. Olmaz öyle şey. Afabeyim aynı şeyleri tekrarladı. Paşa türhı sorular soruyor, allemiz içinde bu seyahatten malumatt olan kimse bulunup bulun madığını öğrenmek istiyordu. Nihayet: Peki, dedi, anneniz bu seyahate neden lüzum gönnüş olabiUr? Baklayı ağzından çıkardı. Annemiz, babamıza Trabzonda yapUan muameleden dolayı çok müteessirdi. Kaç defa ağlarken görmüştük. Belki de Avrupaya gitmesine en büyük âmil bu teessiirü olmuştur. Biraz duraladı. Hâdiseyi o bizden daha iyi biliyordu. Babam Albay tsmail Fazıl Bey, Erzincan daki 4. Ordu müşiriyetinden izin alarak atmemi vapura bindirmek üzere Trabzona gelirken, Baybnrt'ta önfine çıkan bir süvari müfrezesi tarafından tevkif edilmişti. Buna sebep babamın Avrupaya kaçacağına dair saraya verilen bir jurnaldı. Alaylı Paşa. bu hâdiseye dair bizimle konuşmak istememişti. Bir sualitn daha var, dedi. Annenizin Avrupaya gideceğini size haber vermemiş olmasını ne ye hamlediyorsanuz? Bunun cevabı bazirdı: Paşa Hazretleri, babalarına reva görülen haksız muamelelerin oğullannın da başuıa gelmemesi için saklamıs olacak. Sorgumnz bu minval jzerine bir hayli sürdü. Paşa. bizi bir aralık yalnız bırakarak dışarıya çıktı. Döndüğü zaman memnun göriinüyordu. Son bir teklifi olduğuna söyledi. Vapur İzmire hareket ediyordu. Annemize müşterek imza ile şu anlamda bir telgraf çekecektik: «Bizi yalnız bırakarak haber bile vermeden yabancı bir memlekete gidiyorsun, Çok üzüldük. İzmirden dönmeni rica ediyoruz». Razı olduk, istediği telgrafı derhal ve orada yazdık. Annem nasıl olsa, bu telgrafı tazyik sonunda yazdığınuzı anlıyacak ve yolundan dönmiyecekti. O gece Sarayda kaldık. Bize rnevkuf mua melesi yapmadılar. Sabahleyin mükellcf bir kahvaltı getirdiler. Tekrar Paşanın huzuruna çılrtık. Padişah Efendimiz Hazretierine sadakatte devam edîniz. O nun şefkat ve tnerhametine sığınırsanız, gerek sizin ve gerekse ailfniz icin iyi olur. Dedi, yaverlerden birini çağırarak: Efendiler, Harbiyei Şahaneye gideoekler. Hazır arabalardan birivle voliavınız. Emrini verdi. Padişaha beylik dualardan birini etmeyi ve Paşaya da teşekkürü unutmadık. Bu konuyu biraz uzatraamın sebebi, Sultan Hamit devri ve o devrin garip zihniyeti hakkmda genç nesle bir fikir vennek içindir. Harb Okuluna döner dönmez Mustafa Kemali buldum. Boynuma sanldı, gözlerinden gece uyumamış olduğuna anladım. Vefakâr arkadaşım beni beklemişti. Ne oldu? Ağabeyini de götürmüşler. Dedi. O gece hiç uyumamıs, sabah namazında agabeyimi aramış, bulamayınca onun smıfında bulunan Diyarbakırlı Kâzun Efendiye (rahmetli General ve milletvebili Kâzım tnanç) sormuş, o da gece nöbetçi subayı tarafından uyandınlarak nizamiye kapısma götürüldüğünü ve bir daba dönmediğini söyleyince telâşı artmış, Pirlepeü Ali Fethi ile bütün ihtimalleri düşfinmüşler. Kendisine Sarayda yapılan sorguyu olduğu gibi anlattım. İnsallah hayırb olur. Dedi. Dediği çıktı. Annem telgrafı aiınca; bunu Sarayın tesiriyle yazdığınuzı anlamış ve yoluna devam etmişti. Bir bafta, on gün sonra da babam serbest bırakılmış, rütbesi mirli.alığa (generalliğe) yükseltilerek Genel Kurmay Dördüncü Şubesine tâyin olunmuştu. Enincandan bize vol ladığı mektupta yakında istanbula geleceğini yazıyordu. Bu yıl Mustafa Kemal, Selâniğe ananesi Zübeyde Hanımın yanına sılaya gitmişti. Döndüğü zaman yanında bir arkadaşı da vardı. Bana tanıştırırken: Sana Selânikli Mustafa Nuriyi takdim ediyonım. Benim Selânik Rüşdiyesinden ve Manastır dan arkadaşımdır. Çok iyi bir çocuktur. Dedi. O günkü bu genç Harbiyeli, Cumhuriyet devTİnde milletvekilliği yapmış olan Nuri Conber'dir. Mustafa Kemal, döndükten son ra bir sey dikkatimi çekti. Kısa denecek bir sürede fevkalâde gözel vals öfrenmisti. tleride kurmay subay olduğumuz takdirde ki bütün gayemiz, emelimiz bu idi dansın da bilinmesi lüzumlu şeyler arasında oldupunu söylüyordu. Teneffüslerde sınıf arkadaşlanmızdan istiyenlere ve bu arada Arife (Ayıcı lâkabı ile maruf olan Albay Arif Beydir. Suikast olayinda idam edilmiştir.) de dans ögretivordu. Birinci sınıfta oldijn gihi hiz ikinci sınıfta da aynı sıradaydık. Ben on sekiz, Mustafa Kemal on dokuz yaşlarmda idik. kadasımı sabah vapur iskelesinde bekledim. Buluştuk ve vapurla karşıya geçtik. Vakit SğleydL Salacaktaki evimizin kapısma gel diğimiz zaman kendisini biraz mütereddit gördüm. Her halde Paşa tarafından nasıl karşılanacağını diişünüyordu. Müteazzım insanlardan hoşlanmadığını biliyordum. Felegin çok kahrmı çekmiş olan babamın mütevazi bir asker olduğunu sövledim. önce büvükannemin. sonra da babamın elini öptük. Ayşe Hanımın: Maşallah, Harbiyeli elbiseleri de nf çiizel yaraşmıs. Dediğini biç unutmam. Babam da yüzünü hafifçe oksadı: Fuatla kardes gibl geçiniyor muşsunuz, memnun oldum. tnşallah meslek hayatmda birbirinizden aynlmazsınız. Arkadaşım mahcup blr gençH. Büyüklerin vanında bu mahcubiyeti daha da artardı. Yemekte biraz açıldı. O genis ihata kudreti ve keskin zekâsiyle bazı sorulanna verdlfi cevaplar babamı bir an için şasırtmıştı. Her ikinizi de erkânı harb zabiti olarak prörürüm. Dedi ve biz bir kaç yıl sonra birer kurmay yüzbası olarak Harb Akademisinden mezun olduğumuz zaman en çok sevinenlerden blri de kendlsi ohnuştu. Annem Zekiye Hannn henüz Paristen dönmediği için Mustafa Kemali görmemişti. tkindiden sonra okula beraberce dSnmek fizere evden avrılırken, babam arkadasıma çok iltifat etmiş: Seni çok sevdhn oğlum. KuzruncuJrtaki evimize de beklerim. Muhakkak gelinlz. Demişti. Sonra bana dönmüs: Sen! de tebrik ederim, böyle değerli ve iyi bir çençle arkadaşlık kurmuşsun. Okul sıralann da başlıyan arkadaslıkla^ kolay kolay sarsılmaz. Yakında Salaraktakf kira erinden çıkarak Kuzguncuğa nakledecektik. Babam, büvükannemin bir kısım emiâk ve arazi«iııi satmış, elde ettifi para fle Kuzgnneukta veni bir köşk yaptırmaya başlamıştı. Harb Okulunun ikinci smıfında t'mumi imtihanlara, derslerimizi iyice pişirerek girdik ve başa> rı gösterdik. İkinci sınıfa geçtik. Mustafa Kemal yedi yüz küsur kisilik sınıtın dokuzuncusu iken bu sefer altmcüığa yükseunişti. Ben, dışanda sınavla okula girdiğim için sınıfın en sonlanna kaydetmişlerdi. Bu sefer ben de yirmi beşinci oldum. Kolnma da onbaşı şeridi taktım. Memnundum, askerlikte bir rütbe bir rüt bedir. Ağabeyim Mehmet Ali, okuldan iyi derece ile mezun olmasına rağmen kurmay sınıflarına aynlmamış, teğmen rütbesiyle önce Cidde'ye redif taburuna gön derilmek istenmiş, sonra da Topkapı Askeri Rüşdiyesi Fransızca öğretmenliğine tâyin edilmişti. Mustafa Kemal I evimize ilk defa gelmisti Mustafa Kemal Harb Akademisini bitirdiği zaman NAMIK KEMAL Dısi Botıd MUO&9TV B4AISE 1 23456789 ^^ ı U 11 1 2 ^^ 3 4 ^^ ^^ 6 SOLDAN SAGA: 1 Her ülkede yabanı memleketlerle olan münasebeti düzenleyen Bakanhk (karma soz ve lık ve alfv saçoğul). 2 llk parasütçülük yaçandır, ıdare bo rışmalannda ş»hit olan genç kılumlerımızden. zımızın adı, Istanbulda Beyoğ6 Yaptığı bir lunda bir sokağın adı. 3 Bir ı , ~ f suç veya hareerkek ismi, ıskence. 4 Çiftçiketi üzenne allere verilebilinecek bir emir,' u7un sureli uzuntü ver«cek sıkın Dttnktt bnünacanm mamakta dirsnme hareketi. 7 tılı durum (osmanlıca). 5 «U halledUmij şekll Tatlı istek ve umut besleme faktefek ıhtıyaç maddesı» anlaisi, gırtlak. 8 Çevrilince sanamına gelecek karma bir sözun yide kullanılan yağlardan bır ıkmcısi (bırıncisı «ote» dır), bir çeşidi belırır, herhangı bir kurul harfın okunuşu. 6 Tersı «çıft mensubu. 9 Meryem'in oğlu, defa ve kez» demektir (iki soz). bırçokları doğacak çocuklarının 7 Bır işin yuzde ellisıni yapıp orta yerine gelmek. 8 Çevri bovle olmasını ısterler. l iE ^ u n ^ 9 j i Babam tsmail Fazıl Paşa, tstanbula geüp Genel Kurmay Dördüncü Şubesinde göreve başladıktan bir mfiddet sonra benden smıf arkadaslanm hakkında bilgi Istedi. Yakrn arkadaşlarmu sor du. Bu, onun âdeti idi. Daha ben Erzincan Rüsdiyesinde iken öğ1 lince ckavrayış» kuvveti mey retmenlerden ziyade arkadaslarıdana çıkar, illerimizden birinin [ nu sorar. bilgi alır ve bazılarını adı. 9 Mahkemelerın verdiği yemeğe çağırmamı söylerdi. Teen ağır ceza, bır emir. reddiit etmeden: Çavuşum Mustafa Kemal SeYLKARIDAN AŞAGlYA: Iânik. 1 Vaktıyle bızde şövalyelik J Dedim ve emrederse, hir hafta çağına benzer devırdekı ağalara verılen ısım (karma söz). 2 tatilinde kendisini alıp gelebileceğimi söyledim. Vaktivle Erzin«Uzakta bulunan buyük toprak parçaları» mânasına ıki söz. 3 cana yazdığım bir mektupta da Kuçuk parça etler buna geçıri ondan bahsettiğim için isün yabancı gelmemişti. lerek pışirilir, tersi «toplayıp Getir, çok memnun olurum. bıriktirip düzene koyar» karşılığı bır çekimdir. 4 «Tepesinde Ona da sSylemissin, buyükannen susu uzun değıl» anlamına ikı de merak ediyor. söz (bazı kanatDedi. Ertesi hafta sdzlestik. Ar1 2 3 4 3 6 7 8 0 ı, hayvanlar i*Bjü|yK<iME|M<M.'l Ç l n kullanılır). YARIN HARBOKULU İKİNCİ SINIFTA İKTtBAS VE TERCÜ5IE EDİLMEZ İ S T A N B U L «25 Açılı» 8 J 0 Gönaydın 14 05 Eğitlm radyonı M.00 Ka. 6 31 Kur'an v e Türkçe açıklaması panı». 6.45 Saz eserleri 7.00 Köye ha16.55 Açıh? 1740 Kemal Gülejberler 7.03 Türküler geçidl 7 30 oğlu orkestran 17J0 Kadınlar Haberler 7.45 Istanbul'da bugıra faslı 17J0 Reklâm programları 7 50 Shid.vo G'den 7 55 Küçük 19 00 Haberler 19 40 Studyo G'den ilânlar 8.00 Bu sabah slzinie 19.55 Kuçuk Ilânlar 20.00 Ha8 01 Hafif mtizik 8 20 Nesrin mazan Şenıesten türküler 20.15 Sipahi'dfn sarkılar 8 40 Kemna Muzlk ve hikâye 20J5 Tulin soloları 9 00 Biz biîe »01 YakareeHkten şarkılar 20.55 24 Sonınlarımız 915 Darvas vr ar saatin 21 00 Yuvarlak Masa 21.40 kadasları 9 30 Cocuk bahçfsl Kuçiılc flâriar 21.45 Saz eserleri 945 Trafiğe dikkat 9.50 Cocuk 22 00 Reklâm programları vavmları 10 00 Bizden size 22 45 Haberler 23 00 Her zaman 10 01 Müzik kutusu 10 15 Bozkır istenen plaklar 24 00 Kapanı;. riizRârı 10 25 Kemal Koldas'tan turkuler 10 40 Arkası y a n n tSTAVBUL tL KADYOSÜ 1100 Kısa haberler 1105 Müzik 16 55 Aeılıj 17.00 Sizin için kusağı 1106 Sabah kcnseri 11.40 Mantovan! orVestrası 12 00 17 30 Küçük konser 18.00 tyi akValsler 1215 Giiiseren Güvenü' samlar 18.30 Senfonüc müzik den şarkılar 12.30 S»lih Dİ7er"den 19 00 Ceşitli melodiler 19.30 Ak5am konseri 2015 Gençlerie beşarkılar 12.45 Neriman Tüfekçi. den Hirküler 13.00 Haberler raber 21.00 Oda müzliîi 21.30 13 20 Studyo G'den 13.30 Bir Gokkusağı 22 00 Gece konseri RekJâra 13.40 Nadir Hilkat Culha 23 00 Caz müziği 23.30 OpereUer dan sarkılar 14.00 Hafıf raüzık 24.00 Çesitli mOzik 00 30 Hafi f muzlk 1.00 Kapanış. RAKAMLI BULMACA 3111 3JXİ2İ|2|~ A N K AR A 6 25 Acılış 6 30 Kur'an v e seçtiklerfmiz 17 00 Yurttan sesler Turkce açıklaması 6 45 Fatma 17.30 Kov odası 17.50 ReklâmTurkândan türküler 7.00 Köye lar 19.00 Haberler 19.45 Oshaberler 7.05 Günavdm 7.30 man Türen'den türküler 20.00 Haberler 7.45 Hafif müzik Uykudan önce 20.05 24 saatin 8.00 Ankara'da bugün 8.05 Her olayları 20.30 Gece konseri telden 8 40 Küçuk ilânlar 8.45 21.30 Turhan Toper v e Sevirn DerAliye Akkıhç'tan türküler 9 00 an'dan şarkılar 22.00 Kemal Ka. Sorunlanrmz 9 20 Sabah konseri rasüleymanoğlu'dan türküler 22 15 T.B M.M saa« 22 35 Hafif 9 35 Kısa haberler 9.40 Arkası muzik 22 45 Haberler 23.00 Hafyarın 10 00 Eğittm radyosu tanın bestecisi 23 45 Gece yarısı10 55 Hafif müzik 11.15 Cocuk bahçesı 1130 Konser saati na doğru 24.00 Kapams ANKARA a RADYOSD 12 15 K ı b n s saatl 12.25 Küçük 16.55 Açıhs 17.00 Sevilen v o ilânlar 12 30 Beraber ve solo çar. kılar 13 00 Haberler 13.20 Hafif kalsiz melodiler 17.30 Orkestra kor.seri 18 00 Hafif melodıler muzık 13 30 Reklâmlar 14 00 18 30 İkl konçerto 19 00 Cbarlie Cocuk bahçesi 14.15 Selâhattin Parker orkestrasından caî 19 30 Erorhan'dan türküler 14.30 GünGünün melodilerl 20.00 Akşam eri Tecer'den şarkılar 15.00 Eğikonseri 21.00 Dilek pınarı tun radyosu 15 55 Kısa haberler 22 00 Opera saati 23 00 Dunyamn 16 00 Müzik dınliyelim 16.20 dört bucağından 23.30 Gece >aKüçük flânlar 16.25 Meral Arman s ı n a doğru 24 00 Gece v e müğandan şarkılar 16 45 Bugün için zik 1.00 Kapanıs. NASIL HAIXEl)tLCCEK7 Tokandakl raluunlı 6nlm»e»d» • Cao« anaiıtaı (Ipacoi »• t tan* «mo« vardu Oo* aiao U karanls Içtne I den ( a kadaı OTRTID btreı rakam koyarak «f toplama earpm& Cikartma böime ı»aretleruic dlkksı ederek «ıldan «4» vt rnkandaD M»tıy» bulmaeada gosterıleo «onuclan Dulanux Btraı raktlnlal aln *mfnn bns vaktlntrt hmrı> errtrmf; konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU KIZIL KUIE DENİZGIUK BANKASI T.A.O. DENİZYOLLARI İŞLETMESİNDEN: 25 Kasım 1966 cııma gününden itibaren MUDANYA ve BANDIRMA Sür'at postaları kış ayları müddetince KARAKÖY rıhtunından hareket edeceklerdir. Muhterem yolcularımıza saygı ile duyurulur. (Basın 22929/13168) 69 Oradaki boş bir kanapeye oturdu. «(Aynan yazdıracağım. Götürüp vereceğım eline. Alıp işleme koyacak. Tarih numara verecek. Kimbilir kime havale edecek! Belkim koyacak dosyalarm arasına. Ha pı yuttun Tozak köyü! Belle bil ki bağlann gitmiştlr! Emme, aldık mühürleri, geldik buraya. sattık ku zuyu; yazdıralun bir dilekçe. Yazdırmazsak olmaz... Yazdırmadı demesinler...)» Nice sonra tdris efendi elindekl Işi bitirdi. «Olup olup olup olup ..» Ak kâğı dın üstünü kara yazılarla doldurmuştu... Kır Abbas'a donüp bakma dan dışarı çıktı, fınndan yarım ek mek aldı, dukkândan biraz helva.. Bir de çay söyledi. Çabuk çabuk yedi içti. Sonra eski makineye bir kâğıt taktı: •Anlat bakalım baba!» dedi. «Sen anlat da ben toparlayıp yazayım...» Kır Abbas: «Benimkı toparlanmış hazır kafamda.» dedi. «Ben anlatıp sen aynan yazacaksm. Kaymakam yerindeki taş kafa öyle istiyor. Yaz baka lım Idris efendi. Bizim Tozak köyümüzde...» Sekiz sayfa yazdılar. Eski minareden ikindi ezanı oku nup geçinceye kadar uğraştılar. Damga pulu yapıstırdılar, muhürle ri bastılar. Arzuhtlei Idris 25 lira üstüne? Kızların bir lâfını mı duydun?...» «Yok ıkı gözüm, kımınle ta • kışacağım? Kım suç ardacak? Kızlarımın ne iâfını duyacağım çok şükür? Altın parçası benım yavrulanm... fakir baykurl Kahvesını ıçıp bitirdi: «Efendım, bır kbylü dayıcık dan 20 liraya zor indi. «Beyim dilekçeyi yazdırdun!» de Ama nasıl yaşlı, nasıl yaslı! Kır Abbas 20 lirayı verip çıktı. di. «Damga pulu beyim, aynan...» llâveten, nasıl kır pas içinde, Koşar adım hükumet konağınaTahriratçı bey başım çevirıp bak yöneldi. Merdivenleri uçar gibı çık tı usulca, sol elini havada salıadı: sefıl!.. Yamalar, vırtıklar ama ne kadar eski!..» tı. Boş koridorlan geçti. «Paydos oldu baba! Yarın daıreLutfıye hanım, ellerinı dizleGöbeği tabancalı jandarma: ye getır dilekçeni' Haydi yaliah!..» rıne çarpa çarpa dınlıvordu f «Hayrola amca, daireler paydos 11 oldu!» dedi. Tahriratçı Sırrı Bey, dık. kas çınden de, «(Ah Sırrı neeeey, yüreğımı hoplaftın şankı veni «Dilekçe yazdır dedinizdi ba katı adımlarla, ana cadcieyı bı görüyorsun vamalı kövlu'erı! ..)» tirdi, kendı sokağına saptı. Kna?» kocasının yüzü • vine doğru tatlı bır yokuş var dıyordu. Sonra 7» dıye soruyor«Tahriratçı bey çıktımı!..> n« bakıp «Eee dı. Her gun bu yokuşu ağır ağır du. • Ne olacak şimdi?» çıkardı bu saatte. «Yarın vereceksin.» «Efendim, çıktı geldı bu! SaSırrı Bey, o gün de h»r günkü Kır Abbas, kendi kendine: na anlatmadım. Bu dedıâım öğ«fDur!)» dedi. «(Belki yolda yaka gıbi. süzüldü girdi bahçe kapı leden önce oluyor. Çıktı şeldi sından. larım. Koşayım!..)» Koştu. Karısı, tıkırtısına koştu. Ce ıçen Titrer Allah tıtrer Konuş Merdivenleri uçar gibı indi. Çık vızın altmda, sapkasını. ceketini dersm konuşmaz Konusmaya tı dışan. Sokaklar... çıkarttı. Kuyudan su çektı. eli baslar susmaz Bır «tıp» adam Tahriratçı bey, camiyi geçmiş, ni yüzünü yudurdu. Pıcamalan hasılı Efend.ım bu adam. su van kasap dükkânının önünden, fötü nı, şıpıdık terlıklerini getirdi, lardan, sosa üstü köylerın birınrunü kaldıra kaldıra, çarşı pazan giydirdı.» den. Tozak d°ve bır köv Bıliselâmlaya selâmlaya, evine gidi«Ah hanııum... bugün âsabım rim, tezek toprak bıı kfivdür. yordu. Adımları dikti. Katı, kas bozuldu. Kahnmdan terim çık Özel tdare'de çalısırken bır git katıydı. tı şu ufacık yokuşu tırmanır mıştım Sıtnra bır sefer de galiba «ofis buğdavı» mesel^sinde Ko?tu Kır Abbas. Dallarına ço ken.» «Aman Sırrı beeeey. Anlat gitmiştim. Efendim, konusmağa cukların çullandığı bir dut sğacınm denginde yetişti Tahriratçı be Allahaşkına, binleriylen mi ta basladı bu başladı bu dayıcık (Arksn var) kıştın? Bir su; ardan mı oldu ye. Hiç çekinmeden sokuldu: kaplumbağalar
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear