25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8AJÜFE t K İ Î7 Ocak 1966 4 TTMHURÎYET ATHENAGORAS ve PATRİKHANE Av. Dr. Ziya AKKAYA olmaz nu? gibi görünen yüzünü eleştirdiler. Halbuki, bizim için mühim olan noktalar: «Patrikhanenin bu teşebbüsten ve gerçekleşirse sonucundan umduğu göze görunmiyen gerçek amaç. ne olabilir?» ve «Patrikhanenin böyle bir teşebbüse, mevcut hukuk düzenimiz içinde hak ve yetkisi var rrudır?» sorulannın çözütnüdür. Konuya girmeden önce, bilinen bir gerçeği tekrarda fayda vardır. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Sultan Fatih Mehmetten bugüne kadar; din maskesi altında açık veya gizli, fiilî ve siyasî faaliyetleriyle, Türk ulusu vc vatanı aleyhinde bulunabildiğine ve ağır zararlar verdiğine tarih şahittir. Yüzlerce olaylar silsilesi, bn Jnunkuma yerinin Türklük aleyhinde çalışan bir sabotaj yuvası olduğunu tescil ettinniştir. Yunanistana istiklâlini kazandıran «Megalo îdea» ülküsünü durmadan körükliyerek, o devlete topraklarıımzdan bir çoğunu temin eden, ve yine Büyük Yunanistan emelini gerçekleştirmek yolunda çalışan ve çabşacak olan, işte bu Ortaçağdan kalma Bizans artığı ocaktır. Eğer, Megalo İdea'nm genel kurmay karargâhının Patrikhane olduğunu söylersek, sadece bir gerçeği ifade etmiş oluruz. birleşme teşebbusü, gazetelerde tartışma P atrikhanenin, Papalık 11ekonusu oldu. Fakat, yazarlar daha ziyade bunun, mümkün olur ınn?, kendisinl ilgüendirir görünsün. Hal böyle olunca, dinî bir kuruluş olan Patrikhane ve onun başı Patrik Athenagoras, Papalık ile giriştiği bu siyasî işlemler ve fiilleri sebebiyle, başta Anayasa ve diğer kanunlanmızı flüâl etmişler, ve agır suç işlemişlerdir. Bu suçlular, âmme makamlannca mahkemeye verümeli ve aynca da, haklarında idari kovuşhırma açümahdn*. Hll |İJİİ||İiii||^İİiİİIiiİİİ:İİ:!İiİpiİ;İi İİfj{jJKJjjjjj;jj:j;;jJİİjy;j| Amerikah dostlarımıza hatırlatma Olayları oldnğn gibi ve olanakları ölçüsünde bireysel bir yorumdan kaçınarak okuyucnya veren, yargıyı onlara bırakan Yılmaz Çetiner"! «Batıya Goç» röportaj serisi için içtenlikle tebrik ederiz. Yılmaz Çetineri tenkid eden sayın Söylemezoğluna, son sozumuz, Doğan Avcıoğlunun şu guzel sözü olacak: «Birbirlerine söylemediklerini söyletmek ve söylenmemiş sözleri cevaplandırmak gibi basınımızda sık sık görülen bir egilime hiç değilse gençJerimiz kendilerini kaptır masınlar.» le kutlamıştı. Şimdi çok daha iyi durumda bulunan Türk Silâhlı Kuvvetleri aym şeyı tekrarlıyabilir. Bunun içm tek şart Onurlu bir dış politika gütmektir. l nutulmasın ki sıkıvı gördiığü an saklanacak delik arıyan kalleş palikarya dostlarının kanatları altına girmeye vakit bularoıyacaktır. Yeter ki Hükumet ve muhalefet elele versin, bn milli dâvâda birleşsin, taviz vermesin ve en küçük olay karşısında kayıtsız kalmasın. Ana vatan olarak yavrumuzu kaybetmek istemiyorsak, bağımsız. dış politika takip etmeli, büyuk komşularımızın gücenmesine ve hatta muhalil davranmalaTina aldırmamalıyız.» l.Ü. Hukuk Fakültesi A Aynı konuda öğrencı ömer VELÎCANGlL'den aldığımız mektupta özellikle şöyle denmektedir : «Sayın tlhan Selçuk'un «Hiç Olmazsa» baslıklı fıkrasının Johnson'un mektubuyla ilşili kısmım dikkatle okudum. Yazar iki gün önceki fıkrasmda da bu konuya değinmiş, CHP'nin tutumunn överek mektubun halka açıklanması fikrini gavunmuş, bu fikre katılmamalannı Adalet . Partili idarecilerin Amerikanofilliğine yormnştu. Oysa, hatırlanacağı üzere, bu mektup CHP iktidardayken gelmiş ve yine Halk Partisinin isteğiyle halka acıklanması sakıncalı görülerek gizli bir otnrumda okunmnştur. Hal böyle iken, CHP'nin daha ilk günde mektup meselesiyle ortaya çıkması ve sayın yazann aynı paralelde görünmesi ne dereceye kadar hakça bir davranıstır?» NATO'suz ve CENTO'suz Stalin politikasımn bize ne kadar pahalıya mikoldugu jün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Türkiyeyi bütünüyle yimerikan uydnluğuna itmek isteyenler, Stalin'in lânetlenecek talel>lerini kendilerine pek mükemmel bir destek gibi kullanmasını \ iimişlerdir. Bir yabancı devlet Boğazlarda üs istedi diye, ve eı;e menlik haklarımızdan vazgeçme pahasına bütün Türkiyeyi bir başjka yabancı devletin üslcriyle donattık. Rus peyki olmamak fikrinde elbette Türk nlusS son ferdine kadar kararlıdır. Ama Ras uydusu olmamak için /fnerikan uydusn olmak zorunda değildik. 1945'ten bu yana Türk, Rns, ve Amerikan ili îj kilerinl Incelediğimiz zaman Türkiye dış politikasında ne kadar lüzumsua adımlann atıldığını açıkca görmek mümkündür. Bugün j ;ü ftkranuıd» bu işi yapacağız. Ama daha önce kesinlikle bir nok 8 iyi belirtmek isteriz : Türk ulnsunun yeryüzünde bağımsız olarak ^assmsk kudretine sahip olduğuna inananlardanız biz... tlle de bir büyük devlete yaslanmak gerektiğini iddia edenlerin tam kars 4İ andayıı, Atatürk çağında hiçbir büyik devletin koltuk altına sıgimmadan şerefle yasadık. Gene de aynı gücü gösterebiliriz. Ameı:îkayla olan ilişkilerimizi tenkid ettiğimiz zaman : Ne yapalım? Rusya'ya mı sığınalım... diye lılere tek sözfimüz yoktur. Sığıntı gibi yasamaktan baska şey dttşü jıemiyen beynl yıkanmışlar, cevaba lâyık olmıyanlardır. Dış politika gerçekleri, Türkiyede çok geniş İ ur propagandayla işlendiği gibi değildir. 194ö'te İkinci Dünya Savaşi sonunda Sovyetier 1925 dostluk ve tarafsızlık anlaşmasını uzatmajl c istemediler. Zira İkinci Düny3 Savasında ve Numan Menementîo|lu'nun Dışişleri Bakanlığı sırasında Altnan savas gemileri Boğ) ızlardan Karadenize çıkmışlardı. Montreus anlasmasına aykırı ola n bu tutum üzerine Rusya tedirgin olmuş, Türk Hükumeti de AE nan ısvaş gemilerinin gizli olarak Karadenize geçtiğini kabul etı niştl, Menemencioğlnnun istifası ile biten olay, Sovyet Türk ı^\ünaMbetIerinln gerginlesmesine yol açmıstı. 1945'te Sovyetler 1925 anlasmasının yeniden g£dlen geçlrilmesi Ifizumunrt Türkiye Hükumctine Selim Sarper eliylt fcildirdiler. Boğazlar üstündeki talepler mesele«:i böylece ortaya ' çü'.mıştı. Daha sonraları iki Rus profesörünün Kars ve Ardaban \kt (rt^nsundaki iddialan da Türk ulusunun haklı tepkilerine gebep rjldn. Haysiyet ve şerefini her seyin üstünde tutan bir millet oldn| tomrtrn Atatürk liderliğindeki Millî Kurtulus Savaşı ile ispatlamıstıKK M3iğımsıl yaşamaktı Cumhuriyetimizin temel ilkesi .. Atatürk'ür.'. kesi'n parolası «Ya istiklâli tam, ya ölüm» idi. Talep nereden gelîrse ı gelsin, ister bir dev, ister hir cüce olscn hiç kimseye boynumnau ?, tmez, bir karıs topraçımız üstünde eçemenlik hakkımızdan i'az^eçe merdik. Ama bu kutsal dnvgularımızı sömürenler, Türkiyeyf bağımlı bir devlet durumuna düsürmüslerdir. Bngün yabancı H)i^, devlete egemenlik haklanmızdan vazşeçme pahasına Csler verıhiş <fve topraklanmızdan, küçük de olsa, bazı parçalannda devlet tmizj !n yetkilerinden vazgeçmis bulunuyoruz. Ne yapalım, bn davranışımız kaçınılmazdı . diyerilerti eevabımız kesin olacaktır. Rusyanın talepleri 1945 yılınds WK ^'e biz bn taleplere «Hayır» dedijimiz zaman ortada ne NATO 'Eariiı, ne CENTO İkili anlasmaların adı bile yoktu ortada.. Bi* Stalin'in taleplerine «hayır» deditimiz zaman ortada Türk Amerikan *4ostluğu ve ittifakı yoktn, tersine Amerikan Rns dostlugu ve UU fakı vardı. , Stalin'i Türk nlusuna ve sınırlanna sayçılı olma.Va .«orlıyan Amerika değildir, Türk milletinin basını dik tntması, lia^siyetine titiz, ve serefine yapılacak tecavüzleri defetmek için top"ye'kun kararlı olması idi. Düsünelim ki Türkiye NATO'ya 1952'de girmiştir. TJ»»V! Stalin taleplerinden yedi yıl sonra... Yedi yıl gibi uzun bir sünpde biz.i NATO korumadı. «NATO'suz ya^ıyamayız» diyenler tarihinıizin erl kritik ça^ında N'ATO'snz yaşadıçımızı nnutanlardır. ,; Amerikayla NATO dısında imzaladıSnmız ikili anlasmalar Ist daha da beter bir hikâyedir. 1955'te Bandunç Konferann topl^nıyor, Üçüncü Dünya tescil ediliyor, yeryüzü milletleri yenl bir u>tks yöneliyor. Kruçef, Sovyet iç ve dn politikasında destalinizasyon hareketine girisiyor. MiIIetlerarası ilişkilerde yenl bir döneme. yol açılmıstır artık... 1 Ve eller Mersine giderken biz tersine gidiyor, Amerika lle". birbiri ardmdan ikili anlasmalar imzalamaÇa baslıyoruz. Karâıltk. içinde'bir Türkiye, Amerikan nydnsu haline dösürülmek için me • gerekirse o yapılıyor: 1959 yılı askeri ikili anlasmalar yıiıdır. » 1945te Stalin talepleri... 1952'de NATO... 1959'ds askert ikili an f laşmalar... 2 Yalnız bn kronoloji bile Türk dış politihasının dünya gerçek S Ierinden ve kendi gerçeklerinden ne kadar nzak oldngnnu güster • meye yeterlidir. Iküi anlasmalar Türkiyeyl korumak Içln değ\l, Amerikanm Türkiyedeki çıkarlarını kornmak için yapılmıstır. Nitekim böyle olduğu Johnson'un mektubund» da tescil edümiştir. Diğer tedbirler O Patrik Athenagoras, Amerikada bir papaz iken, ilgili küiselerce Patrikliğe seçilerek, Türkiyeye gelmiş, ve makamma oturabihnesi için de, Türk vatandaşhğına geçmesi icap etmiştir. Geldiğindenberi milletimizin dâvalarına Türk vatandaşı olarak, samimiyet göstennemiştir. Kızü Papaz Makarios'un Türkleri katliâmını, dünyanın bellibaşlı Hıristiyan çevreleri ve kiliselerl yerdiği veya protesto ettiği halde, Patrik kıhnı bile krpırdatmamıştır. Bahis konusu son tutumu da dikkate alınarak, kendisi sonradan kazandığı Türk vatandaşhğından çıkarılmalıdır. O zaman, kendiliğinden Patriklik sıfatını da kaybedecek, ve ehveni şer bir diğer Patriğin seçümesi temin edUmiş •lacaktır. 0 a) Patrikhaneye Cemiyetler Kanununun 39 uncu maddesi uygulanmah, böylece Patrikhane, bir tüzük ile faaliyetlerinin ve amaçlarımn nelerden ibaret olduğunu açıkça belirtmelidir. b) Patrikhanenin vakıf malları ise, Patrikhaneden ayrümah, ya Medeni Kanun hükmüne göre bir tesis şeklinde, veya Vakıflar Kanununa göre, eskiden kurulmuş bir vakıf olarak disiplin ve kontrol altına alınmalıdıı. Geçen yülarda Patrikhanenin, Türk makamlarınca yapümak istenen malî denetime karşı direnmesi hatırdan çıkarılmanıalıdır. c) 1965 içinde de, Patrikhanenin bir çok gayrimenkuller (taşınmaz mallar) elde etmesi için, binlerce dâva açtığı da, dikkatle değerlendirilmeli, altında yatan maksat araştırıhnahdır. d) Dünya kamu oyuna Patrikhanenin içyüzü devamh snrette aksettirilmeIi, çeşitli vasıtalarla anlatümalıdır. Plânlı oyun atrik Athenagoras ile, idaresindeki Patrikhanenin cüretkârane, tehlikeli ve plânlı oyunlan, 1962 yılında Papabk ile karşılıklı ziyaretler ve temsilcilerin gidip gelmesi şeklinde başladı. 1964 yıhnın ilk aylannda Athenagoras ve Papa VI Paul Kudüste hac vesilesiyle buluşup konuştular. Bu ikinci adım, iki kilisenin banşması ile sonuçlandı. 19S5 yılında ise, Patrikhanenin Papalık ile birleşr tcşeb'oüslerinde bulunduklannın üânı olayı, bu < n üçüncii ve ileri bir adımı oldu. NEDEN BİRLEŞMEK tSTEBLER? Katolik küisesinin merkezi Papalık, elbette' bu birleşmeyi ister. Çfinkü, mevcut dinî ve siyasî nüfuzuna Ortodoks kilisclerini de katarak, biraz daha güçlenecektir. Patrikhaneye gelince, kuvvetli Batı kilisesine (Papalık) sırtını dayıyarak; Türkiye dahilindeki zayıf ve sevimsiz durumunu kuvvetlendirecek, ve Megalo İdea yolunda daha rahat yürümenin yolunu bulacaktır. Bu bakımdan Patrikhane için, birleşmenin gerçek amacı dinî değil, dinî maske altında yurdumuzda yaşıyabilme ve devara edebilmeyi, bugün ve yarın için garanti altına almak çabasıdır ve tamamen politiktir. Şimdilik Patrikhane bilhassa bu konuda, Türk kamu oyundan gelecek tepkiyi tetkik etmektedir. Eğer, bu tepki olmaz ise, veya kanunlanmıza karşı olmasiyle, aym zamanda suç olan bu teşebbüslerden kendüeri Türk otoritelerince men edilmez ise; bu paralelde bir müddet sonra, yeni hamleler yapacak ve belki de beklediği hedefe ulaşacaktır. P Ocak 1966 günlü gazeteler, Türk Hükumetinin Fener Patrikhanesi hakkındaki tu tumunun Amerikan Senatosunda bir yazılı »oru konusu olduğunu bildiriyor. Amerika Dışişleri Bakanlığının Türkiyenin politikasını «esef verici teşebbüsler» diye tanımladığı da bildirıliyor. Tanınmış hikâyedeki, kuzuvu yemeğe kararîı kurt gibi hiç bir hakikati anlamıyan Amerikah dostlarımıza, her ne kadar bir fayda vereceğine inanmıyorsak da, şunu tekrar etmek isteriz: Bizler, bn ynrdn vatan bilenlere ve kendilerini dini, dili, ırkı ne olursa olsnn ba vatanın ve milletin bütünlügüne adayanlara hiç bir sey yapmayız. Ama, bi • zantinizm, emperyalizm, veya komünizm veya modası geçmis haçlı zihniyeti veya diğer her hangi bir amaç uğruna bu memleketl ve milletl bölmek. başkaıın3 peşkes çekmek veya esir etmek gibi düsüncede olanlar veya ba şekilde âüşünenlere yar dım edenler bizim can düşmanımızdır 4 MÜRSEL ENGtN Öğrenci # Aym konuda tartısmaya katılan Seyhan F.kşioğln adlı öğrenci de Yılmaz Çetinerin röportajlarım yakmdan izlediğini, bu sayede yurttan uzakta çalısan \'r çilerimizin durumundan haber dar olduğunu belirttikten sonra şu soruyu yöneltmektedir. «Toplumlarından örf, âdet ve geleneklerinden uzakta, bambaşka bir ortamda çalışmaya gön derdıjiniz kişilerin sorunlan ile gereği kadar ilgileniyor muyuz?» Baki ÖZİLHAN Hatırlatma U endi öz memleketlerinde her " dilden ve her ırktan millet lerin kaynaşmasına uğraşma lanna rağmen, diğer memle ketlerde aynlıklar yaratma politikasından Amerikalılar vazgeç mek zorundadırlar. Vatana ve millete hiyanet bir kahramanlık olsaydı, her şeyden evvel meşhur Hürriyet Anıtının yanına karı, koca Rosenberg'lerln heykellerinin dikilmesini teklif e derdim. Kişilerin olduğu kadar devletlerin de iç ve dış riüşmanlarına karşı korunmaları doğal haklardandır. Unutmasınlar ki, 1860 1865 iç harbi, milyonlarca Amerikalının diğer milyonlarca Amerikalıya knrsnn sıkıp öldürmeleriyle bitmistir. Bunun izleri aradan uzun yıllar geçmiş olmasın» rağmen hâlâ memleketlerinde görülebilir. Bu harbin amacının bölünmeyi önlemek oldugunu hatırlamıyorlar mı? Bu yüzden kendi vatandaşlarını öldü ren Amerikalılar, barbarlıkla suç Iandınlabilir mi? îkinci Dünya Harbine girdiklerinde Japon asıllı v'atandaslarının hepsini, suçlu, suçsuz ayırmaksızın, toplama kamplarına sürmediler mi? Memleketlerine giren yabancılann kötü maksatla gelip gelmediklerini, anlamak için yaptıkları uzun polis araştırmalan nedir? Hoşlarına gitmiyenleri, memleketlerinden atmıyorlar mı? Kendi birliklerini korumak için yaptıkları, baska lan için neye gayrimeşru sayılıyor? Amerika, büyük bir devlet o"labilir. Ancak, kendisi nasıl kendi işlerine, kimseyi karıştırmıyorsa, kendisi de başka mil • letlerin islerine karışmasın. In sanhk menfaatine gibi bir takım maskeleyıci sözler arkasına gizlenmesi de doğru olmaz. Çünkü, insan haklannın uygulanması ba kımmdân, Amerika bugün bü tün dünyada en az knsurlu devlet olduğunu iddia edemeı ve ispatlıyamaz. Amerikan devlet adamları, diğer memleketlerdeki vatandaşlar arasında gerek misyonerleri ve gerekse politikaları ile bugüne kadar, hattâ Türkiyede de yap tıkları gibi ayrılıkları ve kanuna karşı gelmeleri teşvik etmekten kaçmmalıdırlar. Bu politika yalnız ve yalnız Amerikanm ve onun yardımcılarının işine yarar, kendilerine yaramaz. Birinci Dünya Harbinden önce de Rns ya ortodoks küisesinin koruyucu luğunu üzerine almamıs mıydı? Amerika da gizli gizli bazı ce maatleri yaldızlı projelerle cesaretlendirmedi mi? Nçtice ne oldn? Ve kime yaradı? Türk milleti bütün savaşlardan zaferle çıktı. Bin yıldanberi bu Türk vatanında Türklerle beraber yaşayıp kaynaşmıs, fakat bu aldatmalara uyup Türklerin boğazla nna yapışanlar bugün gurbette ve akılsızlıkları ile ölülerine ağlamaktadırlar. Insanlar bogazlaştı, kimi öldü, kimi kaldı, kimi yollara düştü, yerinden yurdundan oldu. Daha fehası insan insana düşman oldu. Ama bütün bu acıklı durnmlarda dışarıdan parmağı olanlar hiç snçlanmadı. Saf kişiler gene onlara inanıyorlar, birbirleriyle kaynaşacaklarına gene boğazlasmak için onlara sığınıyorlar. Hiç olmazsa üksek öğrenim gençlıfi olarak yaptığımız mitinglerin, dikkate ahnmadığım toplum olarak müsahede ettik. Kıbrıs sorunu üzerine açüan genel görüşme Millet Meclisınde önemli bir karara bağlanmadan, bütün gerçekier ortaya' çıkarılmadan sona erdi. Iktidar muhalefet', muhalefet iktidan suçladı. Genel görüşme bu suçlamalarla, sen, ben kavgasıvla kapandı. Şimdi ne olacak. Kıbrıs için ne yapılacak? Şayet hükumet Karar almamakta devam ederse Sayın llhan Selçuk'un «Hiç olmazsa» başlığı altındaki yazısında belırt tiği gibi, sayın iktidar'm (aym derecede muhalefetin de.) Kabrıs h vatandaşlarımıza dönüp Bizden size hayır yok arkadaş demeleri lâzımdır. O raman hiç olmazsa yeni yıla doğru bir hareketle girmiş olurlar. Sayın yazarın bu hitabı acı fakat gerçektır. Atatürkün vasiyeti demeç vermistir. Muhabir Atatürk'e «Halifeüği kaldırchğınıza göre, Patrikhaneyi de kaldırmayı düşünüyor musunuz?» şeklinde bir soru sormuştu. Atatürk verdiği cevapta: Hilâfet gibi, Ortodoks Rum Patrikhanesinin de kalkması lâzımdır, demiştir. İlâveten de, bu teşkilâtın nasıl yabancılara âlet olduğunu izah ettikten sonra, «Herhangi bir Batı devletinin, bu duruma ne kadar tahammül edebileceğini sorarız» demiştir (1). Atatürk, kararlanm yürürlüğe koymak için, uygun zaman ve dururalan beklerdi. O, zamanında bir çok devrim hareketleriyle meşgul olması, ve uygun bir zaman ve durumun gelmemiş bulunması aebepleriyle, Patrikhaneyi kaldırma fikir re karannı yürürlüğe koymaya fırsat bulamadı. Atatürk, sağlığmda Patrikhaneyi kaldırma fikir ve kararmı kamu oyuna açıkladığına göre; bunu, Atatürkün sonraki nesilleT için yapılmış; yerine getirilmesi gereken bir direktifi ve vasiyeti olarak telâkki etmeliyiz. Bu ilham ile, bir gün, Bizansın bütün hrurnazhklanna, bütün kötülüklerin tecrübesine sahip, sabırh, şuurlu, bu ezelî ve ebedi Türklük düşmanı, Megalo İdea'nm histeri nöbetleri ile yanıp tutuşan, bir sabotaj yuvası Patrikhaneyi, Ata'nın deyimiyle «KALDIRMALIYIZ». O zaman, Rum ve Yunan halkı aleyhimize kışlartıhmyacaklar, yeni Hıristostomasiar, Makarioslar yetiştirihniyecekler; Megalo İdea'nın kalbi ve beyni de ölmüş olacağından, Elen halkı, bize yönelen Idn illetinden ve büyüme titopisüıden (hayalinden), Türk halkı da, küçiik, fakat güçlü bir düşmandan daha kurtulmnş bulunacaktır. (1) Bak: Atatüık'ün Söylev ve Demeçleri, c. III, s. 73, Ankara, 1954; aynca: Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, 4 Mayıs* 1924 günlü nüshası. kaldırUmasından sonra, Atatürk 1924 H alifeliğinİstanbulda 3birMayıs iki aygünü New York Herald gazetesinin muhabirine uzun bir Y Athenagoras ve Patrikhane suçludur atrikhane ve mensuplan yabancı uyruklu olmadıklarma göre, herhangi bir diplomatik muafiyetleri yoktnr. Kaldı ki, yabancı elçiliklerin ınuayyen görevlileri hariç, bütiin yabancılar da bilhassa suçlar konusunda Türk mahkemelerine tâbidirler. Bir kere, Patrikhanenin Papalık ile giriştiği yaklaşma ve birleşme teşebbüsleri dinî oltnaktan ziyade, siyasî bir işlem ve fiil sayüır. Çünkü, Papalık müessesesi, Romada Vatikan topraklarmda, İtalya devleti dışında müstakil bir hükümet ve devlettir. Diğer devletlere elçi gönderir, onlardan gelen elçileri kabul eder. Bu sebeple, dünyaca dinî vasfı yanında, onun siyasî bir kuruluş olduğu da bütün devletlerce kabul edîlmiştir. Türk kanunlarına göre, Türkiyede hiç bir özel tüzel veya gerçek kişi, yabancı devletlerle, müzakereye girişmeye, birleşme teşebbüsünde bulunmaya ve birleşmeye izinli sayılamaz. İsterse konu, tamamen Affa biz de karşıyız orgu hâkimi Sayın Mehmet Doğan'ın gazetenizde yaymlanan «Affa biz de karşıyız» adlı yazısını okudum. Yazann görüşlerine katılıyor ve bu konuda bazı ilâvelerde bulunmak istiyorum. Hükumetlerin güven oyuna baş vurmalan gibi hemen af meseleleriyle uğraşmaları ne dereceye kadar doğrudur. Hükumet adalet mekanizmasınm dejenere edilece ğinden hiç endişe etmiyor mu? Anayasamn hükümleri arasındadır diye af müessesesinl »uiistimal etmek hiç de doğru olmaz. Mahkum etmek, tekrar affetmek (itiyat haline getirmek) ancak aşiret reisinin sorumsuzluğu ya da saltanatın otoritesini ispat iddiası kadar gariptir. Bu durum milletin devlete olan güvenini sarsar. Neticede, ef var diye baba kaatilinin gezmesiyle tahrik olunan vatandaş cinayet islemekt* bei» görmez. Ve diyoruz ki, bu af olacaksa, olmasma devam edilecekse, baba kaatilini öldüren, malı gasbedilerek mağdur olan, yahut kansına tecavüz edilerek bedbaht edilen vatandaşın yukandaki düşüncelerle yaptığını suç saymamalıdır. Kanunun körükörüne tatbikçisi durumur.a düşen hâkimlerin bu şayialarla af kanununun yürürluk tarihinden evvelinde kararlaş mamış.dâvalan ileri tarihlere tahk ederek nasıl olsa afiın sümulündedir, hüküm verilirse suçlu• nun nazannda adalete güven duygusunun azalmasını nispeten önlerim, kendime de mânevi bir sorumluluk yüklenmem demelerinl r 'lumlu karşırar, bunu protesto olarak nitelemelerini de candan alki'lanz. S P Ij ceğiz cağız |:SC :!:: ::;; :!:: :::: jjjj :;:: ;•;: ;!;! :H: ş::ş üij Karışmasın BİNKMARIH SERHAYE KREDİ DURUMURI Faruk AKER , ankaları; Devlet bankalan, özel bankalar olarak kuruluşunu sağhyanlar bakımmdan bir ayırıma tâhi tutabiliriz. Kuruluşları, Devlet tarafından özel kanunlarına göre düzenlenmiş ve sermayesi Devlet veya Devlet teşekkülleri tarafından konmuş olanlar biriaci grupa, bunun dışmdakiler sermayesi özel şahıs ve müesseseler tarafmdan konmuş ve kurulmuş bankalar ikinci grupa dahil bulunur. Sümerbank, Etibank, T.C. Ziraat Bankası, Türkiye Emlâk ve Kredi Bankası v.s. birinci grupa, İş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Garanti Bankası v.s. ikinci grupa dahil bankalara örnek teşkil ederler. Bankalar bir de iştigâl konularına göre gnıplara ayrılabilirler. Yatırım bankaları, ticaiet bankalan, emlâk bankaları, ziraat bankaJarı, esnaf bankaları gibi. Fakat bizde. özel sektöre dahil bankaların hemen henıen hepsi ticaret bankaları hüviyetindedir. Smaî kalkmma bankası ise, yatırım bankası niteliğindedir. T. Öğretmenler Eankası Genel Müd. irleşmiş Milletlerin aldığı hukuk dışı kararlardan sonra bütün sert tepkiler ...ceğız, ... cağızla geçiştıriliyor. Sayın Dışişleri sözcusünün Müdahale hakkımız var, gerekırse kullanacağız şekhndeki beyanı sevındirici, îakat ....cağızla IOna eriyor. tki seneden beri hep bu ... ceğiz, ... cağızlarla vakit geçirdik. Bu yı}zden de şeref ve hay siyetini hayatından kıymetli tutan TÜRK MİLLETİ Yunan basını tarafından blöfçü olmakla itham edilmeye başlandı. Yine Yunan basmımn Kısa bir zaman sonra Türkiyede bugünku sert tepki sona erecek, gürültüler kesilecek demesi, bunun bir devamıdır. B TÜRKİYE KREDİ BANKASI BİRİNCİ Son Para Yatıfma Tarihi 20 Ocak 1966 1 &det 4 adet ladet 1 adet 3 adet 1S66 IKRAMİYE PLİNI Paranın Kalacağt Çekiliş Tarih Tarihi 21 Mart 1966 6 Nisan 1966 B neticesidir. Devlet bankalannda da aym usuller tatbik edildiği halde bankaya dönmeyen paraların bir gün Devlet bütçesine yük olacağı tabiidir. Devlet parasmın lüzumlu, lüzumsuz bir şekilde ticari ve sınaî piyasaya dağıtıhnası plânlı ekonomi ve kalkmma fikrine aykın düşmektedir. Bunun için, Devlet bankalanmn ticari hayatla ilgili olanlannı ayınp bir disiplin altında toplamak, diğerlerini kendi sahalannda çalışmaya sevketmek gerekmektedir. Memleketünizde faaliyette bulunan 45 bankadan; 11 i, özel kanunla kuruhnuş resmi sektöre dahil bankalar, 5 i, yabancı bankalar, 6 sı, mahalli bankalar, 23 ü, diğer millî bankalardır. Sermaye, 'mevduat ve kredi ermaye, mevduat ve kredi bakımmdan tahliller yapüacak olursa, Devlete ait bankalar grupunun başta geldiği anlaşılır. 000 sıfır ilâvesi ile okuyunuz. (Türkiye Bankalar Birliği yavmları No. 25.) thtiyat ve Bankalar karşıhklar sermayesi Verilen Ticari Tasarruf krediler ruevduatı mevduat 4.304.387. 2.918.490. 883.059. Millet, ayakları altında defalarca ezdiği Yunan emperyahzmini ve Yunan Palikaryasım bir daha ezmeğe kara'rlıdır. Bunun göz yaşartıcı örneğı, yaşlı bir Türk Anasının Hürnyet Meydanından Taksime kadar devam eden mitinge katılması ve «Ordu Kıbrısa» diye bağırmasıdır. Millî hisleri galeyana gelmis Halk, sayın Hükumetten emir bekliyor. Gençlik emir bekliyor, Ordu emir bekliyor. Hepsi, herkes bütün Türk Milleti «Tekdir i!e uslanmıyanm, hakkı kötektir» diye düşürüyor. Bu köteği at mak için de sabırsızlamyor. Sabırsızhğında haklıdır, Çünkü; Kıbrıs katliâmımn Il.yılmı da ge ride bıraktık. Bn iki yıl içersinde Yeşil ada, Ynnan askeri ve silâhlanyla doldurnldu. AntlaşmaI3r tek taraflı olarak fesbedildi. Çocnk ve kadınlar hunharca katledildl. Camiler ve evler bazukalarla dövüldü. Mucahitler tamamen lanldı. ÖMER KARAHAN Banka memuru Kayseri 6 adet 10 adet îOadet 20 adet S Tâvize paydos ütün bu saydıklanm Türk Milletinin sabnnı taşırmaya yetecek nedenlerdir. Şunu da önemle belirtelim ki Türkler yalnız kalmağa alışmış, tek başına bütün düşmanlarına karşı kah ramanca savaşmış, zaferini; yunan palikaryasmı denize dökmek Yeniden düzenlenmeli B Dr. KEMAL ÇAĞLAR tdrar Solları ve Tenasfll Hastalıklan Mütehassısı Galatasaray, Turnacıbaşı Sok No. İJ üğur Apt. Saat 10 lî ve 13 18. Tel: 44 14 38 Öâncılık: 666/585 40 adet 150 adet 50.00030.000 25.00010.0005.000 2.5001.500 ^ 750500200100 karşüamak Ü finansman ihtiyacmıbir teşekkül üzere Devlei Yatırım Bankası adiyle kurmuş bu evlet, bankacıhk alanında resnıi yatırımların 15.000 lira 15.000 lira 15.000 lira 7.500 rrra 10.000 Hra 8.000 lira 15.000 lira 290.500 lira 50.000! a 120.000 üra 25.000 ıira 10.000 a lunmaktadır. Ancak; diğer Devlet bankalan ise, öze) sektöre dahil ticaret bankalan gih; çalışmaktadır. Bunlar. lcuruluş gayelerinm dışına çıkarak özel sektör ticaret bankalanmn yaptığı muameleleri aynen vapmaktadırlar. Meselâ: Sümerbank, Etibank, T. C. Ziraat Bankası, Türkiye Emlâk ve Kredi Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, özel kanunlarındaki işleri yapmakla beraber ticaret bankacüığı da vapmaktadırlar. İller Bankası ise sadece konusunu teşkil eden işleri yapmakla bunlara istisua teşkil etmektedir. Devlet, ekonomik hayatın düzenlenmesinde hütün kuvvet ve iktidarı elinde bulunduran yegâne varlıktır. Ozel bankaların kârlı sördükleri işlere ve şahıs^ara kredi açması tabiîdir. Fakat Devlet bankalanmn ise. ekonomik kalkmmaya yararlı işlere kredi vermesi, plân fikrinin tabiî bir neticesi olmahdır. Detlete ait bankaların esas görev ve gayelerinîn dışma çıkmaması gerektiği gibi. ticaret bankacüığı sahasında Devlet hangi iş ve teşebbüslere kredi açılabileceğini de biran önce tesbit etmeli ve yeniden düzenlenmelidir. •pj uçün Devlet bankaları. özel bankalar gibi •** kredi arnıakta ve uyçun gördüçü her şahıs ve teşel;kü!e borç para vermektedir. Özel bankalann risk emniveti bakımından krptlüer üzerinde dikkat ve hassasiyetle duıması kâr gayeM'im bir 4^02.760. 2.704. 434.092. 7.518.046. Devlet sektörü Özel sektcr Mahallî Yabancı 234. 196^41. 2.420.528^3.630.000. 320^50. 3. 13. 3.950J66. 3^72.131. 336. 569.421. 8.166575. 977.027. 318.149. ' 674. 53.874. 1^49.724. HAYDAR AYHAN Mühendis Vadell her 50, llraya, vadesiz her 1OO. liraya bir kura numarası vejrilir. Batıya göç S Bu tablodaki rakamlara, resmî ve ticarî me. duat dahil değildir. tncelenmesinden de anlaşıla cağı üzere, Devlet bankalan resmî mevduattan da faydalanmaktadır. Sonuç ermaye ve öıtiyatlaruıa oranla özel bankalar daha çok tasarruf mevduatı toplamış ve bunu azami derecede ticarî fcredilerde kullanmıştır. Ziraî krediler tabloya dahil edilmemiştir. Ziraî kredilerden; Resmî sektörün verdiği 2590.761. milyon TL., özel sektörün verdiği 21.052. milyon TL. dır. Bu kısa incelemeden de anlaşılacagı üzere Devlet bankalannı ticarî krediler konusunda bir teşkilâtlanmaya tâhi tutarak kalkmma plânına dahil etrnek suretiyle çahşma sahalarım tesbit etmek çerekmektedir. S ayın Yılmaz Çetiner'in röportajlarmı ve sayın Hârika Söylemezoğlunun tenkidinl okudum. Söylemezoğln, «Dört Türk kızını yabancı erkeklerle danset tiği için sadistçe cezalandıran Turan Tiğitin bn hareketini Tılmaı Çetiner, âdeta teşvik t«d«» bir anlatı ile yazıyor...» Bir öyküden iki üç sahife o kumakla. o öykü hakkmda ger çekçi bir yargıya varılatnaz. Ve o öykü içinde söylenmis sözler, yorumlar da ancak yazının tü münün çakıl taşlarıdır. Bu çakıl taşlarından birini ele alarak rengi, ?ekli iyi değil diye öykünün yazannı tenkid etmek kisiyi çok k^z yanlış bir yargıya sürükler. Hârika Söylemezoğlu da aynı hataya düsmüş. Kaldı ki, Yılmaz Beyin röportaiında bövle kötü bir çakıl taşına biz tüm \ /;'a rını yeniden okuduğumuz halde rasthj'amadık. İSTANBUL BANKASI Bugün hizmete girdi Bu Şubemizde hesap açtıranlar TÜRKİYE KREDİ BANKASI Üâncılık: «1 584' TAKSİM ŞUBESİ liratık Hususf Ikramiye çekilişine Aynca Umuml tkramiye çekilişlerin© Iştirâk ederler 50.000 Türk Ticaret Bankası A. Ş. Usküdar Subesi Telefon ' olarak değiştiğini Sayın müüterilerimize bildiririz. Reklâmcılık 205/531 İSTANBUL BANKASI Eeklâmcüık 129/533
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear