01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE tKt CUMHTJRITET 5 Mayıs 1965 ••••••••••«•••'9 AVRUPA BIRUGI ugün, Avrupa Konseyi adını alan Avrupa birliği hareketinin başlamasının 15 inci yıldönümü. Hızla akan dünya olayları içinde onbeş yıl kısa zaman değil. Fakat, ortak bir Avrupahbk anlayışımn kurulmasında, bir Avrupa birliği ruhunun yerleşmesinde, Avrupa Konseyinin gerçekleştirdikleri de az degil. Onbeş yıl içinde Bessiz ve mütevazi, fakat devamlı çalışmalarla birçok adımlar atılmış. Avrupa Konseyinin üyeleri olan milletler arasında, Avrupa birlifi ruhu İçinde, küçümsenemiyecek bir yakınlaşmayı sağbyacak değerli gelişmeler kaydedilmiştir. Bugüne kadar üyeler arasında çeşitli konularda 51 anlaştnanm imzalanmış olduğunu söylemek, herhaldo btr anlam ifade eder. Bütün bu faaliyetlerde gö•e çarpan iki özelliği belirtmek gerekir. Bir defa, Avrupa Konseyinin, Avrupa birliğinin şeliştirilmeBi ve gerçekleştirilmesi çabalan, hükümetlerin resmî seviyesinde bırakılmayıp, bu çabalann biiatihi miUetlere, halk yığınlarına kadar indirilme•ine onem verilmiş ve bunun için de, üye memleketler parlâmentolarının temsilcilerinden meydana gelen ve «İstişari Meclıs» adı verilen bir Avrupa parlâmentosu kurulmuştur. İkinci özellik tse, birçok milletlerarası siyasal kuruluşlann aksine, çimdiye kadarki çabalan ile Avrupa Konseyi'nin •osyal, ekonomik ve kültürel ortak meselelere Sncelik vermiş olması, çalışmalannı bu konularda yoğunlaştırması \e bu suretle de Avrupa halklannın ortak dertlerine çözüm bulmaya çahşmasıdır. er kuruluş, geçiş devresini arkada bırakıp belirli bir olgunluk seviyesine erişince, karşılaştığı meseleler de büyük problemlerin niteliğini kazanır. Bu sebeple, biz burada Avrupa Konseyinin onbeş yıllık başarılannı saymayı bir yana koyarak, bugiin karşısında bulunduğu problemlere kısaca değinmcye çahşacağız. •••• PATRIKHANE Kim Novak'tan Dominik'e... Bir Türk gazetecisi: Ben, Amerikanın ellerini, ayaklaruıı öper, kulu kölesi olurum... Çünkü, Amerikalıiar gittikleri yere özgürlük götüriirler... diyor. Bir milletin bir başka millete özgürlük götürdüğü var mıdır tarihte? Okul kitaplarmı açıp yeniden okumak mı gerek? Yandl o millet ki. bir yabancı milletin ihsanında kendi hürriyetlerini arar! Amerika, Dominik Cumhuriyetine özgürlük götürmüş. Hem de deniz piyadelerinin namlularında taşıyarak... Ve Dominik'li vatanseverlerin cesetlerine basarak .. Johnson: Washington'un hed»fi mümkün olan en kısa zamanda demokrasi, hürriyet ve sosyal adaletin kurulmasıdır . diyor. Biz Tİirkler. Santo Domingo'nun işgaline benzer hatıralan bundan kırk beş yıl önce yaşadık. Telgrafçı Manastırlı Bamdl efendi, makinesinin başında Anadoluya haber veriyordu: Şehzadebaşındaki karakolu İngilizler bastı. Düsman, Irtanbulu işgal ediyor. Berayı malumat arzederim .. diyerek. Ne yazık Dominiklilere ki. şimdi bir Mustala Kemalleri yokrnr. 1920 de düsman, Türklyeye de medeniyet ve hürriyet gerirdiği iddiasındaydı. Biliniz ki yabancı kuvvetler nereye girerlerse girsinler, hürriyet, medeniyet. demokrasi getirdikleri iddiasuıdadırlar. Ve bu iddialannı destckliyecek satılıkları da bulmakta zorluk cekmeıler. Millî Kurtuluş Savasında tngiliz muhipleri ve Amerikan mandacılan az mı idiler?. Ve Güvenlik Konseyinde «öz alan Amerikan deleged Adlal Steveoson: Komünizm, Dominik Cumhuriyetinde ve bütün dünyada yayılıyor, önüne geçmek istedik .. diyor. Kim bu Adlai Stevenson? 34 «y önee Birleşmiş Miltetlerm fotirahat salonlarında görmüştüm. Kendisini ilk bakışta becerikll bir lj adamına benzetebilirdiniz. O sıralar. Kongo olaylarının heyeeanlı kesimindeydik. Stevenson, bu dâvada önemli söz sahibiydi. Ayni günlerde ünlü Le Monde Dipiomatique, Ste\enson'ın kişiliğini sa satırlarla açıklıyordu: ... Şimdiki Birleşmiş Milletler Delegesi Adlai Stevenson'ın başkanı olduğu 'Tempelsman and Son» firması, 1962 yıhnda Adoula hükümetinden, Katanga elraas yatakları işletme imtiyazını almıştır. Dominik. bütün oteki Lâtin Amerika Cumhuriyetlerl gihidir. Wall Street'teki büyük kapitalistler. kendi cıkarlarına göre, bu ülkelerin başındakileri değiştirirler. Çünkü iktisadi duruma hâkimdirler. Bu az gelişmiş ülkelerle bir kedinin fare ile oynadıklart gibi oynarlar. İşlerine gelen rejimleri desteklerler, işlerine gelmiyenleri yıkarlar. Lâtin Amerikanın gerici orduları ve sırma apoletli subayları, Amerikan iş adamlarına satılmışlardır. Amerikan iş adamlarının en büyük korkulan ba milletlerln uyanmasıdır. Dominik Cumhuriyeti. diktatör Trujillo'nun otuz yıllık iktidannda Amerikanın tam çiftliği idi. Trujillo'nun oğlu, memleketinden sağılmıj paralarla Hollywood'ta (ink »tar, playboy'luk oynardı. Bu hikâyelerin en parlak yıldızı, sarışın Kim Kovak'tır. Kim Novak'ın erkek kolleksiyonunda Şark prenslerinden, kapltalizmin milyarderlerine uzanan bir zenginlik vardır. Bu zenginliğin en nâdide incilerinden biri de küçük Trujillo'dur. Baba Trujillo, memleketini Amerikan iş adamlarına satar ve oğlu küçük Trujillo da Kim Novak'a paha biçilmez otomobiller hediye edip milletlerarası sosyetenin dedikodusuna katışırdı. Trujillo devrildikten sonra, Amerikayı bir kuşku sarmıştır: Ya yeni gelen idareler, Amerikan çıkarlarıııı layıkiyle korumazlarsa?. Ve Trujillo'nun otuz yıllık diktatörlüğünde Dominik'lilerin özgürluğü, aklının köşeciğine gelmiyen Amerika, şimdi demokrasiyi götürmek için Dominik'i işgâl ediyor! Bizler de Kim Novak'tan, Trujillo ya ve oradan Wall Street emperyalizminin para babalarına kadar uzanan bu oyunu gazctelcrde okuyoruz. Johnson, cDemokrasi, sosyal adalet, özgürlük» diyor... Elmasçı Stevenson. .Komünizm tehlikesi» diyor .. Sarışın Kim Novak. .Ben bu işlerden anlamam, aşktan anlarım» di>or. Bizim Türk gazetecisi. .Ben Amerıkays hayranım» diyor. Biz de, «Ben sana hajran, sen cama tırman» diyoruz. Prof. Dr. Fahir H. ARMAOĞLU 1 ££ • ••• B birliğini bir ortak değer ve idealler düzeninden çıkarıp, kuvvetler dengesinin oyunlan içinde yer alan tüm siyasal bir kombinezon haline getirecektir. Siyasal menfaat ortaklığının yanında, en a ı onun kadar, ortak kültür, ekonomi ve sosyal yapıya dayanmayan birleşmelerin ise, siyasal mücadele ve çatışmalara dayanma gücü az olur ve kıasa sürede dagılma ve çözültne tehlikesi de fazladır. Sadece askerî bir ittifak niteliğinden kendisini bir türlü kurtaramamış olan NATO'nun bugün geçirmekte olduğu buhran budur. Patrikhaneyi iyi tanımıyorlar ^F ^F Birleşmenin siyasal yönü illetler srasında birleşme hareketlerl bir milletlerarası düzen içinde cereyan ettiğine göre, Avrupa birleştnesinin siyasal yönünün ağırlığını da ihmal edemeyiz. Bu gerçek bizi, Avrupa birliğinin savunma meselesi ile karşı karşıya getirmektedir. Bu savunma meselesi, Avrupa ile Amerikanın münasebetleri hikâyesini ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu olan özellikle nükleer güçtür. Avrup» kendisini Amerikadan kopararak, kendi nükleer gücünün kurulmasına hemen gidebilir mi? Mevcut işaretler bu soruya olumlu cevap vermeyi güçleştirmektedir. Şu halde, Avrupa daha bir süre, nükleer güç bakımından, ya NATO vasıtasile veya doğrudan doğruya Amerikaya bağlı kalmak zorundadır. Fakat bu bağülıktan, mümkün olan en kısa sürede kendisini kurtarması da gerekmektedir. ö t e yandan, Avrupanın Amerikaya olan bağlılığının bugünkü smırlarını belirli ölçüde daraltmak da mümkündür. Avrupa, ekonomisi, kültürü, sosyal yapısı ve bütün değerler ölçüleri ile kişiliğini bulmuştur. Amerika ile olan zorunlu bağhlığın dışında, bu kişiliğini milletlerarası politikası ile de gösterebilir. Amerika ile Sovyet Rusya arasında ve diğer kuvvet merkezleri içinde, hağımsız bir ağırhğa sahip olabilir. Fakat bu herhalde Fransanın kaprisli liderliği altında olmamalıdır. Fransa bir yandan Amerikan etkisini Avrupadan uzaklaştınrken, bir yandan da Avrupayı kendi etkisi altına sokmaya kalkarsa, biz Avrupa üyeleri için değişen fazla bir şey olmayacaktır. M • ••• >••• H • •a Problem Avrupa hirliği hareketinin ekonomik alanda gerçekleştirdiği en büyük başan, şüphesiz ki Ortak Pazarın kurulması olmuştur. Yalnız, bu birlik hareketi içinde beklenen, Ortak Pazar gibi ekonomik tamamlanma ve bütünleşme teşebbüsünün de türn birlik çerçevesi içinde yapılmasıydı. Lâkin bu olmamış, bu ekonomik işbirliği kuruluşu ancak altı üyeyi kapsamıştır. Bu şekilde, geniş birlik içinde sınırlı ve tekelci bir kuruluş ortaya çıkmıştır. Ortak Pazarın, üyelik bakımından, bir takım esaslı ekonomik ve teknik şartlan gerektirdiğini ve bu şartlar gözönünde tutulmazsa, istenen ekonomik Kelişmelerin sağlanamıyacağım kabul ediyonız Fakat tutum itibarile bazı çelişmelere ve bu çelişmelerin doğurabileceği siyasal eakıncalara değinmeden de geçemeytz. Bir defa, Ortak Pazar, daha haşlangıçta tekelci bir tutumla ele alındığı için, rijid ^artlara ağırlık verilmiştir. Daha yumuşak şartlarla daha çeniş ve sağlam düreyde tedrirı bir gelişim, kasıtlı olarak tercih edilmemiştir. Bu ise, Ortak Pazarı kapah bir kutu yapmıs ve altıların yanında bir yediler grnbu ve bunun dışında da diğer devletler grnbu ortaym çıkmak suretile, parçalanmış bir görüntü belirmiştir. kinci olarak, İngilterenin Ortak Pazar dışında bırakılması ve bunda De Gaulle Fransasının baş rolü ovnaması, Avrupa birliği için olumltı bîr sclişme sayılamaz. Bu durum nzun bir süre (le\am ettiği takdirde, bunun, siya*al bakırrrdan olumsuz sonuçlar doğurması beklenebilir. BütUn tarihi itibarile Avrupanın kaderine bağlanmıs olan İngilterenin, devamlı olarak Avrupa dışında bırakılması \e öte yandan da, yine Fransanın Amerikayı Avrupadan uzaklaştırma çabalan, Avrupanın yanında, bir Anglo • Sakson bloknnun kurulması sonucunu verebilir. Böylece Avrupa, kendi karşısına koyduğu bir Anglo • Sakson bloku ilc. Avrupa birliğinin bütün mânevî değerlerini yıkma amacı güden bir Sovyet bloku araBinda sıluşabilir Her ne kadar General de Gaulle, Atlantikten l'rallara yayılan bir Avrupa tasarlanıakta ise de, Rerçekçi olanlar için bu fikrin yanbşlığı bir yana, bizatihi ortak ve geleneksel değerlere dayanan bir Avrupa tikri ile bunun ne derece çelişme halinde bulunduğu da meydandadır. Atlantikten Irallara kadar Avrupa fikri, Avrupa Paris Büyükelçimis Sayın Bülend Cşaklıgil 26 Nisan'da Pariste Vluslararası Politika Akademisi'nde Patrikhane ile ilgili önemli bir konuşma yapmıştır. Aşağida, bu konuşmanın genif bir özetini yeriyoruı. i f p ener Patrikhanesi bir Millî Türk Müessesesi olarak Türk Kanunların» hartiyen riayet sartiyle Türkiyede kalabilir.» Bu gerçeği iyice kavrayabilmek İçin önce Türkiye'nin dünya barışına ve Birleşmiş Milletler Anayasasma olan bağlılığuu gözönün de tutarak, bunun ışığı altında; Ortodoks Kilisesinin HristiyanUğırt kuruluşundan Istanbul'un Türkler tarafından alınışına kadar geniş tarihçesini incelemek ve sonra Fener Patrikhanesi ile Turkiye arasındakl münasebetleri yakından izlemek gerekmektedir. Çünkü herşeyden önce, Turkiye ile Patrikhane arasındaki ilişkilerin dışarda iyi kavrarulmamış olduğunu ve yanlıs bilgilere daya nıldığmı görmekteyiz. Turkiye dış politikasınm temel prensipleri ve amacı uzerınde kısaca duralım: F tmn belirmesine yol açıyor. Doğu ve Batı Irnparatorluklarının ayrılması şeklindeki Devlet içindeki bölünme Kiliseyl de ayni yola itiyor. Böylece Hıristıyanlıkta «Allahın birliğine inanmış olan Arianisme» mezhebi doğuyor. Konstantin zamanında (325) de AnadoVu ruhanl meclisi Arianisme'i afaroz edlyor ve bir süre Devlet ile Kilisenin tekrar birliğini lağlamağı çalışıyor. 395'te împarator Theodosus'ün ölümünden önce Imparatorluğun bölünmesiyle Dinde de Büyük Bölünme başgösteriyor: Ortodoks ve Katolik Kiliseleri tamamiyle blrbirlerinden ayrüıyor. HristiyanUlrta ayrılıkçı akjmlar süregeliyor: 431 de Efez Ruhanl meclisinin mahküm ettiği «Nestorianisme» (tsa'da beşeri ve ilftbi olmak üzere ikl varlık), «Munophysme» (tsa'da tek ilâhl varlık) ve «Monotheisme» (tsa'da tek üahl irade) kabul eden bu çeşitli dinl akımlar, birbirleriyle mücadele ediyorlar... ö n e m l i nokta: Îstanbul Patrikhanesi Türk Devleti ile olan münasebetlerini aydınlatma bakımından Kilise tarihind» «Kilise Devlet» ilişkilerine etki yapan bu ayrılıkları gözden geçirmeic laydalıdır: Görülüyor ki, tstanbul, îskenderiye, Antakya, Kudüs Patrikhaneleri arasındaki arüaşmazlıklar (451 de) Boğaz Patrikhanesinin araya girişiyle çözülüyor. Böylece Kilise şefleri 5'e çıkıyor: tskenderiye, Antakya, Kudüs, Roma ve Îstanbul. Bizans împaratorlugu içmde DOĞU KİLÎSESİ'ni temsil eden Patrikhaneler ise şunlar oluyor: 1 îstanbul P. (Anadolu ve Trakya), 2 Antakya P. (Surıye Irak Toroslar), 3 Kudüs P. (Filistin), 4 İskenderiye (Mısır). Bizans Kilisesi ile Roma Kilisesi'nin tamamen ayrılması (484 518) üzerine; VI. Yüzyılda Imparator Jüstinyen zamanında ve sonra dinl ayrılıklan bertaraf etmeğe ve Kilise ile Devlet birliğini tekrar kurmağa çalışüıyor. Bu birlik hareketi içinde tstanöul Patriğine «Evrensellik» ünvapı (ökumenık niteliğinde) tanınıyor. Işte bu ânden itibarendir ki, Îstanbul ve Roma kiliseleri artık ayrı a y n gelişiyorlar Doğu Kilisesi izim Avrupa ile ilgimiz ve Avrupa birliği içindeki yerimiz, daha Millî Mücadelenin en sert rüzgârları içinde Batı ile mücadele ederken bile Büyük Atatürk tarafından gösterilmiştir. Atatürk'ün düşüncesinin temel noktası, millî Türk varhğını Batıya kabul ettirdikten sonra, yeni bir münasebetler çerçevesi içinde Batıya dönmek olmuştur. Batı ile anladığı ise, Avrupanın maddi ve mânevî değerler sistemiydi. Türk toplumunun Relişmesini ve ilerlemesini, bu değerler toplamının benimsenmesinde görmekte ve Batılılaşma fclsefesini buna dayantlırmaktaydı. Bütün Atatürk devrimleri de bu düşüncenin bir yankısıdır. Bu sebeple, bizim Avrupa ile bağlarımızın yönü Atatürk tarafından çizilmiş ve yeni anayasamız ve rejimimizle bu yön kesin çizgisini almıştır. B Atatürk'ün yolunda olan Îstanbul Kilisesi Devlete bag lı kalıyor. Bu sebeple Bizans İmparatorlan tstanbul Patrikhanesinin işlerine karışıyorlar. Baü Kilisesi olan Roma Kilisesi ise, Devletin oto ritesine karşı bağımsız kalıyor. Ve hattâ Papalık bağımsız bir devlet olarak nüfuz ve hâkimiyet sürebilı yor. Bu bakımdan Devlet* bağlı olan tstanbul Patrikhanesinin, Devlet za yıfladıkça, nüfuzunun da azalacağı âşikârdır. Demek ki, €Batı ve Doğu Kiliseleri (daha doğru deyimle) Katolik ve Ortodoks Kiliseleri arasındaki esaslı fark; Doğu Kilisesi (Ortodoks luğun) Devletin yönetimi ve sultası altında olması; buna karsılık Ba tı Kilisesi (Katolikliğin) kendini Devlet Otoritesi dışında gönnesi ve sonunda bizzat devlet halin» gelişidir. Devlet, nt zaman zayıflaınif ve evrenselüğini kaybeünişse tstanbul Patrikliği de sıfıra inmiştir. Ancak, împaratorluğun başkentinde bulun duğu için, Îstanbul Patrikliği, teorik de kalsa, bir üstünlüğe sahip olabilmiştir. Şu halde; Patrikhane ile Türk Hü kümeti arasındakl iliskileri iyice kavrayabilmek için, özellikle Doğu Kilisesi (Ortodoksluğun) Devletin Sııltasını kabul etmiş olması olayı üzTİnde önemle durmak gerekmek tedir. T Sonuç ugün Batının değerler sistemi bir muhafazakârlıkla itham edilmektedir. Gerçekten, bazı toplumlarm kuvvet zoru ile girdikleri âni değişmelerin yanında, Batı ststemmin gelişimi ağır yürüyen veya statik bir görüntü vermektedir. Lâkin geçmişin uzun zaman süresi içinde bakıldığında, Batının değerier sistemi de devamlı bir gelişme ve değişiklik, hattâ bir dinamizm içindedir. Ve bu gelişme ve değişiklikler, zamamn çeşitli tecrübelerine karşı daha dayanıklı ve sağlam sonuçlar vermektedir. Aksi halde, Avrupanın yakın devirlerde üstfiste uğramış olduğu çöküntülerden kendisini kısa zamanda toparlaması mümkün olamazdı. Kimse inkâr edemez ki, temelini Avrupaya dayandıran Batı sistemi, bugün bütün kişiliğine ve ağırlığına sahiptir ve hattâ, günümüziin çeşitli toplum ve uygarlık anlayışlarına bile yine esas kaynak olmakta devam etmektedir. Şu halde, bir düzen anlayışı, bir değerler sistemi olarak Batıya bağlanmakta ve bu amaçla da Avrupa birliği içinde yerini almakla, Turkiye yanlış bir yol seçmiş değildir. • ••• • ••• • ••• • ••a I " B tirkiye'nin dış polıtilsasırtın temeü Atatürk'ün: «Yurtta Barış, Dünyada Bans» prensıbidir. Birleşmiş Milletler Anayasası da, dış politikamızın bu ana pren sibini, başka deyimlerle tekrar ele almakta ve belirtmektedir. Buna göre, Türkiye'nin dış politikasının amacı da: Atatürk prensiplerine ve Birleşmiş Milletler Anayasasına bağlı olarak, «Barış, özgürlük, adalet ve bütün uluslann esitlik haklan fizerine kurulu sfireli bir duny» düzeninin gerçekiejmesi» esasına dayanmaktadır. Jeopolitik, kültürel, ekonomik ve moral faktörler sebebiyle Türkiye'nin amaçlarından biri de; sınır ülltelerıyle iyi kömşuluk münasebetleri kurmaktır. Nitekim, barışın ve güvenliğin korunması için, Birleşmiş Milletler prensiplerine bağlı olarak NATO üyesi olmamız, Avrupa Konseyi, OCDE, Avrupa Ekonomik Birliği ve Ortadoğu Savunma teşkilâtı gibi organizasyonlara katılmış bulunmamız, Türkiye'nin uluslararası münasebetlerde dar görüşlere davanmadığını göstermektedir. Şimdi bu açı altında îstanbul Patrikhanesınin Türk Devletı içindeki durumunu inceliyelim: Bizansın çöküşü ve islâmiyet edinci yüzyıldan itibaren, Doğu ve Batı etkileri arasında zayıflayan Bizans, Doğudan gelen ye ni bir güç karşısında kalıyor. Hırıs tiyanhk, «hem Aliahın bİTİiğini ka bul eden. hem de evrensel olan ve Himalayalardan, Pirenelere kadar yayılmağa başlayan tslâmiyet» karşısında mücadele edebilmek için •Ehlisalip» kurmağa ve kilisenin birliğini sağlamaya çalışıyorsa da başaramıyor. Y IX. Yüzyılda Türklerin Ort« Asyadan gelerek Anadoluya yerleşme leri ve Malazgirt Savaşıyla Bizans cöküsü, Îstanbul Patrikhanesinin, di ğer kiliseler üzerindeki nüfuzunu da sadece lâftan ibaret kılıyor. •••••••••••••••••••••••••••••••••••••aaaaıId YARIN PATRİKHANE : DÜN ve BUGÜN SUN RESTORAN YENIKÖY Fener Patrikhanesi ve Turkiye HD AI PERDE ARALIGINDAN ••••••••••••••••••••••••••••••••*••>••••• ••••R>aaa>«•••••••••••••••*••••••••>•••* B ACI KAYBIMIZ Merhum Hacı İzzet ve Sıdıka Gure'lin oğulları merhum Melek GureVın eşı, Ismet Gultekin Gurel'in ve Suzan Akbayarın babaIarı Hacı Mehmet Gürel, Hacı Kemal Gürel ve Fatma Ünyay'ın kardeşleri merhum Ruhl Akbayar, Melek Gürel ve Gungor Gurel'in kayınpederleri, Haluk, Incl, Galip, Melih Gurean ve Hâkamn dedeleri, Zekâi, Azmi, Suat Sezai, Sahha Zehra, Muallâ ve Gülserenin amcaları, Türkân, Yılmaz, Öztekin, Selâhattin'in dayıları eski Zonguldak Milletvekillerinden 4 5 1965 tarihinde âni olarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesl 5.5.1965 çarşamba günü Kadıköy İskele Camiinden öğle namazını müteakıp kaldırılarak Sahrayıcedit aile kabristanıns defnedilecektir. AILESİ İlâncıhk: 6609 İ857 Kose Raif Paşanın torunu, Hünkâr yaveri Fuat Köseraifin kızı, Hasan Refik Paşanın geüni, Hünkâr Yaveri merhum Ismet Salahoı'un eşi, Nesteren Kakmacı, Gülseren Çürüksulu, Orhan ve merhum Erol Köseraifin ablaları, Kısmet İpekçi ve Yük. Mim. Murat Salahorun anneleri, Veronica Salahor ve Yük. Müh. Lemi İpekçinin kayınvaldeleri VEFAT NiLÜFER SALAHOR (Hammefendi) vefat etmijtir. Cenazesi 5 mayıs çarşamba günü öğle namazını mütaakıp Şişli Camiinden kaldırılarak Feriköy Kabnstanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Reklâmcıhk 1S08 4861 AHMET GÜREL Paıarhk Suretile Satış liânı İSTANBUL DEFTERDARUGINDAK: Cinsi Osomobil marka 1953 rr.odel 8 silindirli Rokct cmsi motorlu 40436 plâka No. lu 4 kapılı lüks binek oto. 1 44 22 70 No. lu telefonun intifa hakkı Galata Vergi Dairesine olan vergi borcundan otürü haciz altına alınsrak Karaköv N«catibey Caddesind3 Kâin Galata Vergi Dairesı binasına getirilen yukarıda cins ve miktarı gdsterilen mallar 6183 sayılı âmme alacaklarmm tahsili usulü hakkındaki kanun hükümlerine tevfikan l î / 5 ' 1965 tarihinde saat 14 de pazarlık ve peşin para ile satılacaktır. Fazla malumat almak isteyenlerin Galata Vergi Dairesi Müdurluğüne müıacaaüan ilân olunur. (Basın 6810'4843) Adet 1 eş yüzyıldanberi Türk topraklarında yerleşmiş bulunan İstanbul Patrikhanesi hakkmda yabancı ülkelerde doğru bir bilgı edinilememiştir. Bunun sebepleri; O Biz Türklerin, Patrikhane konusunda yeterli yayınlarda bulunmamış olmamız, O Yabancı yazarların. dün olduğu kadar bugün de, yapmış oldukları etüd'lerin taraisız olmayışlandır. Günümüzde aktüel bir konu haline gelen kıliselerın sorunu ve birleşme durumlarım, tarihsel yönden inceleyerek, birbirini etkileyen Kilise ve Devlet muesseselerı üzerınde durmak; Fener Patrikhanesinin tarih içinde ve Türk Devleti karşısında işgal ettiği yeri gerçek açıdan belirtmeğe yarayacaktır. Îstanbul Patrikhanesinin tarihteki yeri. Osmanlı Imparatorluğu karjısındaki durumu ve Turkiye Cumhuri yeti içinde bugünkü yeri nedir? Bu soruları cevaplandırabilmek için bu konunun kaynaklanna ine rek, kronolojik sırayı tâkip eden şu esaslı noktaları kısaca izlemek gerekiyor: ÖÜ YUK ASANSORU SATIN ALINACAK Mannesmann SÜMERBANK Boru Endüstrisi T. A. Ş. den «••••••••^•••••••• • • • • • • • • •• • • • • • • • « tzmitteki fabrikamızın sosyal binası için 350 Kg. kapasitede yük asansörü yerine monte edilmek kaydiyle satın alınacaktu:. Bu işe ait şartname aşağıda adresi yazılı İst^nbul Büromuzdan temin edilebilir. Tekliflerin en geç 20 mays İ96ö tarih saat 17 ye kadar Izmitteki Şirket Merkpzine tevdi edilmesi lâzımdır. Şirkeümiz ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. BflSKI ÇIKTI Genel Dağıtım: BATEŞ Çağaloğlu Tel: 27 38 07 İstanbul Büromuz: İstiklâl Cad. 324 Yeni Han Kat 1 BEYOĞLU Reklâmcıhk 1788 4848 •••••••••••••••••••••••••••••••••••••ınaikBaaı A T A K 6 Y T İML O j 1 I YAZLIK SİNEMASI KİRAİ'A VERİLECEKTİR j Talipler »artnamemizi şirket merkezinde görebilirler. || Tekliflerin kapalı olarak 7/5/1965 gününe (saat 17.00 ye) 1 kadar verilmesi rica olunur. = tstiklâl Cad. IS1185 ı u.,.». <• •. ^mw<y^.n,,„ ~* (Basın 6285/4844) j TEŞEKKÜR j : CÂZI M • : GEMALMAZOĞLU'nun : ; Z ; Ş • ! • S ; 2 • • ; 2 • ! Sevgill eçim, • oğretmen babamız emekli ; ; O ROMA EVRENSELLİĞİ VE KATOLİK HRİSTİYANLIK Bugün: içi, dışı 5 renkli, ilâveli •••«»•••«••••••••••••••••••••••••••" ••••••• 5 12.500 TonKi! Naklettirilecek 1. tstanbul Sarıyer Kazasma bağh Uskumru köyündeki ocaklardan 12 500 ton bağlama kilinin müessesemize nak11, kapah zarfla eksıltmeye çıkanlmıştır. 2. Eksiltme 14 Mayıs 1965 Cuma günü saat 13 30 da FU • yos'ta Müesese binasmda vapılacaktn. 3. Nakliye isi ile ılgili şartname Müessesemiz Ticaret Şefliğinden ve İstanbul'da Sirkeci V. Vakıt han altındaki Sümerbank Beykoz Derı ve Kundura Sanayil Müessesesinin Irtibat Bürosundan bedelsiz olarak temtn edilebilir. 4. Müessesemiz ıhaleyi yapıp yapmamakta veya dılediğine yapmakta serbesttir. hastalığı sırasında yakın ilgileri ! ni esirgemiyen Dr. SENGÜN j ALYANAK hanıma ve Ord. Prof. ; Dr. SEDAT TAVAT, Dr. Salih i Osmanhoğlu, Dr. Fazıl Dikmen'e, ; hastalığı suresince ve cenazesin : de yakın ügi gdsteren, acımızı ; paylaşan akraba, kotnşu ve dost 2 larımızla îstikâm ve Levazım j Okullan komutan. subay ve assu ; baj'larına minnet ve şükranları • rnızı sunarız. 2 Eşi, Çocukları, Damadı 2 Cumhuriyet «54 • • \ n ! Slümü İle ebediyete erişen ; pek savın ve melekhaslet 2 TEŞEKKÜR İ Bn. NECMİYE İçgören'in j vefatı dolayısiyle catni ve kab ! ristana kadar gelmek, çelenk j göndermek, eve gelmek, telgral i ve telefonla başsağlığı dilemek • suretiyle acılarımıza içtirak eden 2 akraba dost ve meslektaşlarımıza ; candan şükranlarımızı sunarız. ; Merhumentn eçl: Röntgen ; »Jütehassısı Pro'. Dr. ; K\ZIM NUBt İÇGÖREN : ve Çocukları Cumhuriyet 4855 ilise ile Devlet arasındaki ilişkileri «evrensellik» açısmdan in celediğimiz zaman, Roma Imparatorîuğunun son genişleme çağında tek ve kutsal amacınm «evreııscllik olduğu görülür. Böylece Akdenizdeki uygar dünya ülkeleri ni «tek bir İmparatorluk halinde birlestirmek ve tek bir barış düzenini <Pax Romanai hâkim kılmak.. Tarıhin bu süreleri boyunca, Hı<i«tiyanhğın «monotheiste katoliklik» ile «Politheiste Roma dıni» ile ve diğer taraftan •Jııdaisme (Müse vilik) ile mücadeleleri; Hıristiyanların Romada yokedilişleri ve niha yet Konstantin'in Imparator oluşuy ia Hıristiyanhğın tekrar dirilerek •zafer ve özgürlük çağı içinde Kilise ve Devleti evrensellik>te birleştirmesi olayları geçmiştir. 1. Theodore zamanında Hıristiyanhğın resmî din olarak kabul edilişiyle aynı zamanda kilise ile millet arasında tam bir birlik meydana geliyor K Haftanın en önemli başyazısı: Haftanın en güzel hikâyesi: Siyasî Hiciv hikâyesi: Fikretin Çınarı! YUSUF ZIYA ORTAÇ Millî Dâva! AZIZ NESIN Doktorlara Yuuuh! ADNAN VELI O ROMA İMPARATORLUĞUNDA AYRILIKÇILIK VE HRİSTİYANLIK KİLİSESİ İÇİNDE BÖLÜNME. Devlet yapısındaki her değişmenın Kilise'nin üzerinde ayni şekilde etki yapması, Roma tmparatorlugundaki bu merkeziyetçi otoritenın zayıflamasıyla bırlikte Kılis» içında d« bolücü bir alo Necmi Rıza, Semih Balcıoğlu, Cafer Zorlu, Mehmet Polat, Bülent Şeren En güzel karlkatürler: Yurt dışuıdaki Ermeniler, Yurt içindeki Ermeniler.. Çelenk.. Uyuyan Bakanhk Ermeni votandoşloı! İ SÜMERBANK Filvos Ates Tuğlası Sanayii Müessesesi (Basm: 6 € « ) 4837 Haftanın bütün olayları 3 d a . . Beş renkli, ilâveli! Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear