23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE tKÎ CUMHURİYET 19 Nisan 1965 CON, HAFİYE ve KONÜNİST DANGASI Baha ARIKAN kinci Mesrutiyeti, Erzincanda bir llkoknl talebesi olarak idrak etmiş idik. Ancak, Sultan Hamit idaresini tamamiyle anlayabilepek bir yaşta değil isek de, evde konasnlan »özlerden bir •eyler çıkarmaya, sezinlemeye çalışırdık. Erzincan. o zamanlar Dordüncü Ordn merkezi bnlunduğu ve Sultan Hamidin mntlak itimadını kazanmış olan Müşir Zeki Pasa, Orda Kumandanı olduğu için, «muzır hareketleri görülen» bir çok generaller, albaylar, Erzineandaki orduya tâyin edilir, gözde memnriyetle bir nevi sürgün vaziyetinde bulnnnrlardı. O zamanlar işitip de bir türlü mânasını anlayamadıgımız tâbirlerden birisi de •Con» kelimegi idi. Erzincana sürgün edilerek gelenler için, «Conlarla münasebeti varmıs» denilirdi. Daha sonraları ogrendiğimize göre bu «Con. tâbiri, genç Tnrkler drtnek olan «Jon Turk» ün başındaki <Jön> ün halk diline intikal etmiş bir şekli idi. Millî Savunma Politikası • ••• .•«•• • >•• • ••• I B. Mületlerin damgasını ve manevi etkisini taşıyor rabozucu Plaza'nın raporu karşısında Kıbrıs Rumları ile Yunan Hukumeti, gizlenmıyer. bir hoşnutluk göstermişlerdir. Yalnız, guya selfdetermination hakkının kullanılmasınm sınırlanmış olması, tek hoşnutsuzluk sebebini teskil etmektedir. Gerçekte bu hoşnutsuzluk bir taktik amacını gütmekte olup, samimiyetten çok uzaktır. Çunkü, Plaza'nın, ileri sürmüş olduğu tekliflerle enosis kapısını genış ölçüde açmış olduğunu, aklını biraz kullanan bir insanm anlamamasına imkân yoktur. Bu sebeple, bundan sonra Kıbrıs Rumlarınm ve Yunanistanın, Plaza raporunu kendilerine kuvvetli bir destek yapacaklarına şüphe etmemelidir. Zira, geçen şubat ayında Plaza'nın Ankara temaslarmda Türk Hükümetinın kendisine ihtar ettiği gibi, rapor, Türkiye ister kabul etsin ister etmesin, Birle=mis Mületlerin damgasını ve mânevi etkisini taşımaktadır. Bu ise, Birleşmiş Milletler çerçevesi içinde Yunanistan lehine bir şartlar düzeni yaratabilecektir. I • CON Gerek lise ve üniversite devremiıde, gereks* daha sonraları Sultan Hamit zamanına ait eserleri okuduğumuz zaman anladık ki, garp medeniyetini metheden, garba iştiyak dnyan, battâ Avrnpada bir ısık varmıs, düğmeyt çevirince bu ışık yanarmıs şeklinde elektriçi özleyenler bile bu Con» damjasını yer, herkes onlardan nzaklaşırmıs. tkinci Meşrutiyetin önemli bir kısmını, tstanbnlda lise tabsilimize devam ederek geçlrdik. Bn devrin belli başlı iki siyasi partisi vardı ki, iktidarı elinde bulundnrana tttihadı Terakki Fırka81, muhalefeti temsil edene de Hürriyet ve îtilâf fırkası denilirdi. Bu devrin tel'in damgasını ise, cHafıye» kelimesi teskil etmektedir. Nabza göre şerbet vermiyen hemen herkese bn damga vnrnlnr, •vaktiyle Sultan Hamidin hafiyesi imiş» denilirdi. hürrlyetlerin Anayasanın özüne ve ruhnna uygun olarak ancak kananla sınırlanabileceğinl âmir bulunmaktadır. Komünizm bakkında bu sınırlamayı vücnde getiren hüküm ise, Ceza Kannnnnnn 141 ve 143 nci maddeleridir. Şu halde komünist damgası vorulabilmek için, bir kimsenin hangi sınırları asması lâzım geldiğinin bilinmesi lâzımdır. Bu maddelerin nugünkü sekli, 5844 nnmaralı kannnla degiştirilmis olan şeklidir. Bn maddelerin metinleri ve metinlerinin açıklanması için, yine bn sütunlarda çıkmıs muhtelif yazılanmıı olduğn için. bn maddelerin gerekçesine dokunmak kfifidir. Gerekçede deniliyor ki, cMüesses nizama komünizm, tamamiyle avkırıdır. Marksist siyasî doktrinin esası. tahakkümdür, yanl dıktatörlüktür. Tahakküm ile hürriyet bir arad» mütalea edilemiyeceğine göre Marksist siyasl akidenin de gerçelc demokrasi ile münasebeti kurulamaz.» IIIIIIIIIIIMIIIIMIIIIMIIMIIIIIlllllMIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIİIIIIIIIllllllllllllllllllllllllllllllllMIIIJIIIMII o Prof. Dr. Fahir H. ARMAOGLU NATO'nun, Kıbrıs anlaşmazlığının çözümlenmesı için hangi hizmette bulunduğunu sorarsak, her halde kolay kolay cevap verilemiyecektir. Mayıs ayında yapılacak NATO Konseyi toplantısmda, üyelerin bu nokta üzerinde düşünmelerinde, NATO'nun geleceği bakımmdan büyük fayda vardır. Bugünkü Ortadoğu gelismelerınden cıddi bir endişe duyrnakta olan NATO memleketlerinin, duyguları kırılmış bir Türkiyeyi bır zorlamaya itmemeleri son derece önemlıdır. Türkıye için başvurulması gereken bir diğer yol da, arabuluculuk sisteminde ısrarda devam etmesidir. Bunun için de, eskisi gibi tek arabulucu veya kollektif arabuluculuk yollan tercih edilebilir. Bununla beraber, yeni seçilecek tek arabulucunun, Plaza ra. porunun etkisi altında kalması tehlikesi daima mevcuttur. Kollektif arabulucu ise, bu raporun etkisi altında kalmasa bile. ortaya atacağı formüllerin etki ağırlıâı daha fazla olabilir. Türkiyenin haklılığını yeteri kadar gözönüne almıyan bir formül halinde, bizim için tehüke ihtimali daha fazladır. Fakat bu mahzuru önlemenin yoîu vardır. Bir defa. arabulucular heyetinin tesbitinde. hakemlik komisyonlannın veva hakemlik mahkemelerinin teskilınde uyaulanan yol izlenebilir. Ikinc^i. arabulucular hevetinin NATO üyeleri içindsn seçimidir. Tabiî burada önemli olan nokta. kollektif arabuluculuk me«ele=inin bizatihi NATO tarafından ele ahnmasıdır A !••• Sonuç Demek olnyor ki kannnnn menettigi ve eezaiandırdığı komünistlik, sosyal bir sınıfın diger soıyal gınıflar üzerinde tahakkümünü, yani dikta toryasını tesis etmeye veya sosval bir sınıfı ortadan kaldırmaya matnf komünistliktir. Daha açık söyleyelim: Kanonnn yasakladıgı hosus, komünizm doktrininin mütalcası. münakaşası degil, bilfiil harekete çeçerek diktatoryayı kurmak, sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmak keyfiyetidir. Kezalik kannnnn yasakladıgı propaganda ise, bilfiil harekete geçerek tahakkümu, yani diktatoryayı kurmak ve böylelikle sosyal bir sınıfın ortadan kaldınlmasını Sven bir propagandadır. tste bn fiilleri Isledigi kesinleşmiş mahkeme hükmü ile sabit nlan kimseyedir ki, «komünist» damrası vurulabilir. ikir, fikir olarak kaldıkça, gerekcenln yukarıya aktardıŞımız parçasında söylendiji gibi, tahakkfîmü ve diktatoryayı telkin ederek bir sınıfın ortadan kaldırılması ozlemini ileri sürmedikçe 141 ve 142 nci maddelrrin çerçevesi içine girmemektedir. Sn halde memleket realitelerini dile getirenler, açlık ve sefaleti canlandıranlar, maden knynlarındaki işçilerin haklarını savnnanlar, kanımıza göre, komünist propagandası değil, bir memleket vazifesi yapmaktadırlar. Bn kanımırın ranlı bir Smefini, Isviçre Federal Mahkemesinin, yüz yıl evvel, 3 haziran 1864 te verdigi bir kararla perçinlemek istiyornz. Bir îsviçre mahkemesi birden fazla kadınla evlenmeyi metheden bir yazarı, müesses nizamı bozmak snçnndan mahkum etmiş idi. Federal Mahkeme bn mahkümiyet kararını: «Bahis konusu yazı. Federal Anayasanın 55 inci maddesinin himayesi a'.tında yazılmış bir yazıdır. Âmmeyi ahlâk dışı fiillere teşvik mahiyeti bulunma, maktadır. Yazı, yalnızca yazann şahsî fikrini aksettirmekten ibaret olup suç konusu mevcut değildir> şeklinde bozmnştnr. (1). Geçmlşte «Con» ve «Hafıye» damgalarının vnruldnfcn gibi, bugtin de, «komüni=t» damgasını vnrnrken, Federal Mahkemenin, yüz yıl önceki bn kararını hatırlamak, hem hnknkî hayatımız, hem de sosyal bünyemiz için çek hayırlı bir hareket otacaktır. tehdıdı altında, Türk cemaatının Rumlarla müzakerelere gırişmesini beklemek sakat bir düşüncedir. Türkiyenin Plaza raporu karçısında başvurduğu bir başka yol, meseleyi CENTO'nun son Tahran toplantısına getirmesi olmustur. Çünkü bu seferki.CENTO toplantısı. NATO'nun yakın ilgısinı çekmiştir. Çünkü, gerek Ortadoğudaki son gelişmeler, gerek CENTO" nun benimseme eğıümmde bulun duğu yenı yönler, NATO'cuları endişelendirmiştır. Bu sebeple, Türkiye bu havadan yararlanarak Kıbrıs meselesini CENTO toplantısının anatomi masasına yatırmak istemıstir. Fakat sonucun tamamen basarıh olduğu söylenemez. Yaymlanan bildiriden anlasılmaktadır ki, gerçek dostlarımız Pakistan ve Iran bu sefer de ke.'in olarak yanımızda yer almışlar; müttefikimız olduğu soylenen Amerika ve Ingiltere i^e yine yan çizmişlerdir. Yalnız. Plaza raporundan sonra meçelenın Tutumları ne olacak? Yunanıstanın ve papaz Makarios'un Kıbrıs meselesindeki durumları bu raporla önemli derecede güclenmiş olduğuna göre, bundan sonraki tutumları ne olacaktır? ilk akla gelen ve bizim kanımızca da manfıkî görünen yol, her ikisinin de bundan sonrası için bir bans kampanyası içine gırmeleri ıhtimalidir. özellıkle Makarios'un, iki toplumun bir arada yaşıyabileceğini göstermek için birtakım iyi niyet gösterilerine ve propagandalarına girişmesi ve bu suretle dünya kamu oyuna kendisinin ne derece barışsever olduğunu ispata yeltenmesi beklenebilir. Eylül ayına kadar izliyeceği yatıştırıcı ve yumuşak bir politika ve davranışla, Birleşmiş Milletlerde kazanacağı sempatiye dayanarak, Genel Kuruldan kendi lehine bir karar çıkarmak için çalışması normal bir ihtımaldir. Makarıos'un politikası bakımmdan akla gelen ikinci ihtimal de, Plaza raporunun Rumlar lehine yarattığı bugünkü atmosferden yararlanarak, Türk toplumuna karşı yeni olupbitti teşebbüslerine girismesidir. Biz bu ikinci ihtimali zayıf görmekteyiz. Çünkü. bir defa, girişeceği olupbitti tesebbüsleri Türkiyenin tepkilerine sebep olacağı için, kendisini haksız bir duruma düşürebilir. tkincisi. böyle bir yolun Yunanistan tarafından engellenmesidir. Şu bir gerçektir ki, Makarios'un sert politika?ı Yunanistan tarafından her zaman desteklenmemektedir. Nihayet. bpklenmesi eereken son bir durum da, Kıbrıs meselesının çözümü için Plaza raporunun dısında yollar arıyacak olan Türkiyenin bu çabalarının, gerek Kıbrıs Rumları. gerek Yunanistan tarafından kösteklenmeye çalışılması ve bunlann, çözüm çabalarını daima Plaza raporu üzerine yöneltmek istiyeceklerınır. ürkiyeye gelince : Plaza raporunun mııletlerarası çevrede Türkiyenin aleyhine bir durum yarattığını kabul etmeliyız. Plaza'nın ıkı yuzlü beyanlarla yetkilerini çok aşmış olduğunu ve mılletlerarası hukuk kurallarının da buna cevaz vermediğini milletlerarası kamu oyuna anlatmak kolay değildir. Bundan dolayı, eylül ayındaki Genel Kurul toplantısına kadar Türkiyenin birtak:m politık tedbirlerle Plaza raporunun maddi sakatlıklarım ve hakhlığımızın temel unsurlarını kabul ettirmesi önemli bir gerekliliktir. Bunun da tek yolu, rapor dışındaki bütün yollan ve usulleri işletmeye ve harekete getirmeye çahşmaktır. Komünist Cnmhnriyet de\rinın lânetleme halkası ise ckomunı^* damgasıdır. Sermayenin bölünüş tarıı hususundaki tezini müdafaa eden üniversite profesörü. komünisttir. Devlet teşkilâtındaki her hangi bir suiistimali meydana çıkarmak için yazı yazan muharrire vurnlacak damga, komünist damgasıdır. Açlıktan, sefaletten bahseden, bn sefaletin panoramasını çizen romancı, taş kovnklarda oturan ailenin fotoğrafını nesreden gaıete, cami önünde dilenen dilenciyi tasvir eden ressam. milyonere bu milyonu nasıl kazandığını soran yazar, sosyal adaleti savunan fıkracı, hatt* paçavralar içerisindeki bir çoruja lokanta yitrinini seyrettirrn karikatürist birer komünisttirler. Halka öylesine genislemistir ki, münevver, hcrhaıısi bir eser yaratabilmek için, bn damgahın korkusu içine düsmekte. yaratıcılık kabilijetlerini âdcta felce nfratmaktadırlar. Muhtelif devirlerdeki bu damga vurma hastalığının sebebini biz, fikre karşı fikirle mnkabele edememek âcizlifcinde buluyoruz. navasamız temel haklar bölümiinde, hürriyetleri sayarken düsünce. inanç bak ve hürriyetlerini teminat altına almıs bulnnmaktadır. Bunun içindir ki, bir kimsenin komünizm bakkında fikrini söyleyebilmesi, doktrinini iıah etmesi tamamiyle Anayasanın rnhnna uygnn bir harekettir. Anayasanın on birinci maddesi, temel bak ve F Sonuç ıbrıs meselesi bugünkü safhasında, Kıbrıstaki Türk varlıJının korunması yanında, milli gurur ve prestijimizi de dörtyol açzına itmektedir. Bizim için söz konusu olan, artık galip gelmek değil. yenilmemektir. Durumun çıplak göruntüsü btıdur. Kitlelerin millî gururu zedelendiği zaman doğacak tepkilerin yönünü hicbir hükümet de£l$lî:f"£nxez.Türk kamu oyunun bu s«uTVı»ya getirilmemesi, özellikle mutFen lerimizin yararmadır. Türk milleti. kontrolunun dısında kalabilecek yollara zorlanmamalıdır. Şunu hiçbir arka düşünceye kapılmaksızın hatırlatalım ki. Birleşik Amerika başlar.gıçta Castro1 nun davasmı anlamaya çahşmıs ol«aydı, bugün burnunun dibinde bir komünist ü«sü teşekkül etmez di. Busün Türkiyede kimse bir şantai politikasını düşünmemektedir. Fakat bu millet kendi millt menfaatierini de düşünmek zorundadır. K A (1) Regıme de la prtSie. M. Potulıckı S. 22, not 1. 1964 YILI TİCARET DENGESİ Yılmaz ULUSOY Ticaret Bakanhğı Müfettışi VP resimlerin iadcsini öngören 261 numaralı kayüı ticaret dengesi kafi rakamlan. Devnun, bilhassa mensucat sanayiinde tesvik edici rol İet Istatistik Enstitüsü tarafından neşreoynamış ve Uerideki yıllar için, bu maddenin UJdilmiş bulunmaktadır. Ekonominin dış raç ihtimalini çoğaltmıştır. dengesinin, en önemli iki kalemini teskil eden Q Temmuz 1964 de mer'iyete konan. dış ticaret 1964 yüı, ithalât ihracat miktarlariyle, bunlar ararejiminde, başlıca ihraç maddeleri tescil ve lisans»ındaki menfi farkın tahJiliııe geçmeden önce. e\taıı çıkarılmış ve ihraç fiyatlarınm kontrolu yövelki yıllar dış ticaret rakamlanndan kısaca bahnündcn tam bir serbestiye gidilmiştir. Ancak kısa •edUmesi faydalı görülmüştür. Dünya ticaret konjonktürüuün yüksek bir sc bir müddet sonra, değer fiyatlarınm altında satışların başlaması, tesbit olunan taban fiyatları aşaTİyede bulunduğu 1953 yılı, başlangıç olarak kağıya çeken ristrun muamelelerine tevessül olunbül edildiği takdirde, 1963 sonuna kadarki on yılması, yeniden fiyat kontroluna dönülmesini zolık devrede, memleketijniz ihracatı 1953 seviyesini runlu kılnuştır. bulamamıştır. Bu devTede, en yüksek ihracat raO 1964 yılı ihracatının diğer bir hususiyeti de, kamına 1962 de 381.3 milyon dolarla ulaşıüruştır ilk defa bir kısım yeni maddelerin, ihraç imkânı H, bn bile, 1953 ihracatından 14.9 milyon dolar dabulmasıdır. Bunlann arasında bazı yunlü mensuba noksandır. İbracattaki değişmezliğe karşılık, cat, kimya ve ilâç sanayii mamulleri, cam sanayii İthalât rakamlan, bilhassa 1960 dan sonra devamlı mamuHeri, dikiş makineleri, dokuma makineleri artış göstermiş ve 1963 de G8".6 milyon dolarla en pibi, geleneksel tarım ürünlerinin dışmda sanayi yüksek seviyesini bulmuştur. tthalâtuki yüksekmamullerinin bulunması ihracatımız yönünden üUk, ticaret dengesi açığının 1963 yılında rekor semit verici olmuştur. Tlyeye ulaşmasına sebep olmuştur. vahim bır şekil aldığınm kab'ilü ve ozellikle Amerikanın da. Turkıyenin Plaza raporunu kabul etmemesi dolayısiyle, meselenin uzayacağını kesin olarak anlamış olması," bızım l^himize kaydedi]ecek noktalardır. Bunun yanında Türkiyenin, çabalarını, Türk Yunan ıkilı gorüşmeleTİnin sağlanması üzerinde yoğunlaştırdığı ve bunun için de tekrar NATO'ya döndüğü görülmektedir. Geçen aralık ayında yapılan NATO Konseyi toplantısmda lehimize gayet belirli bir hava mevcuttu. Plaza raporunun bu havayı da etkilediği mıişahede edilmektedir. NATO üyelerinde, meselenın uzamasmdan ve Türk Yunan münasebetlerinin bozulma sından dolavı bır bıkkınlık sezılmektedir. Lâkin, bir bütün olarak Türkiyenin Millî Savunma dâvası önemle incelenmeğe muhtaçtır. Yeryiizünde her gün yeni silâhlar ve yeni buluşlar ortaya atılmakta, büyük devletler arasında başdöndürücü bir yarış sürmektedir. Bu silâhlanma yarısının ortalık yerinde bir Türkiye, kendi gerçeklerini düşünmeden dıs etkilerin baskısı altında bir Millî Savnnma politikası tntturmuştur. Bu politikanın şimdi millî gerçeklerimize aykırı olduğu ortaya çıkıyor. Şöylece çıkıyor : Yapılan hesaplara göre NATO'ya baglanan knvvetlerimizin NATO'nnn plânladıgı güce erişebilmesi için 40 milyara yakın bütçe dısı bir fazla masrafa ihtiyaeı oldnğrı tesbit edilmiştir. Bn masrafı. Anadolnyn Dofn ile Batı arasındaki bir savaşts ilk hedef haline çetirenler göze alamamışlardır. Şu halde NATO'nun icapları yerine getirilmiyor. Ve bnna rağmen Türkiye NATO'nnn en nç kanadında bir ileri karakol haline getirilivor. Tehlikenin ağzında tutuluyor. Bn tehlikeye karsılık, Türkiyenin güvenliğini saglıyacak askeri tedbirleri almak lüıumn mali imkânsızlıklar ileri sürülerek gerçeklestirilemiyor. Biz Amerikalı dostlarımıza memleket içinde hesabını kamu oyunun bilmediği ölçüde arazi vermisiz. Onlar isgal ettikleri bn arazilerden zaman zaman 1>Î casus nçaklarını Sovyet Rnsya Bstüne doğm nçnrmuşlar ve istemedigimiz halde bizi müskül dnrnma dfişfirmüslerdir. Millî Savunma bütçemiz incelendiği zaman görülmektedir ki, ordumuz için yapılan masrafların yansından çofn daima millî bütçemizden, yani fakir halkımızın kesesinden çıkmıştır. Ordnmnz NATO'nun emrine eirmiş, ama masrafları milletimizin fedakârhğına dayanılarak karşılanmıştır. Bu konnda bir fikir olarak birkaç yılın Millî Savunma bütçesi rakamlannı sıralıyalım : 1956 yılı : (Milyon olarak) Milli bütçeden: 784.878. Amerikan yardımmdan: 466.338. Karşılık paralardan: 91 520. NATO'dan: 101.920. Toplam: 1.444.656. 1961 yılı : (Milyon olarak) Millî bütçeden: 2.252 872. Amerikan yardımmdan: 1.198.722. Karşılık paralardan: 363 000. NATO'dan: 160.121. Toplam: 3.611.715. 1962 yılı : (Milyon olarak) Millî bütçeden: 2.555.864. Amerikan yardımmdan: 1.286.218. Karşılık paralardan: 449.647. NATO'dan: 13.356. Toplam: 3 855.436 Millî Savunma kadroları yıllardan beri Amerikan yardımlarma gflvenilerek sişirildikçe sisirilmis, fakat bnnnn üıücü sonnçlan ortaya çıkmakta gecikmemistir. Ve Türk halkı kendi iktidarı yönetlminde olmıyan bir kalabalık ordunun bütçesini omnzlamak dnrnmunda bırakılmıştır. Nitekim birlikleriraizin tümünün NATO emrinde bulunmasının yarattığı endişe, Meclis kürsüsüne kadar getirilmistir. Millî Savnnma politikamızın millî gerçeklerimiz besapianarak ayarlanmadıiı konusunda baska Brnekler de vardır : Londra ve Zürih Antlaşmalarından sonra Papaz Makarios'nn ve Yunanistanın, Kıbrıstaki soydaslarımızı ezmek plânlannı içten içe hazırladıkları belli idi. Bu antlasmalara göre kullanacafımız müdahale hakkı, Kıbrısa çerekirse bir çıkarma yapmak imkSnım bize veriyordn. Böyle bir eıkarmanm icabı olan araç ve gereçlerin antlaşma irazalandıktan bn yana sa|lanması, zamanın iktidarlarınca düşünülmflş müdür? Elbette böyle bir çıkarmanın askerlik bakımmdan gereklerlnl, VZ casus uçaklarını railletlerarası anlasmalara aykırı olarak topraklarımızdan uçuran Amerikalılar düşünmiyeceklerdi. Ama bizler, Eçe Denizi ve Kıbrıs üstündeki hesaplarımızı kendimiz yapraalı ve buna göre davranmalı idik. Bütün bunları düsünmiyenler. bir yandan da subaytanmın yılIarca geçim bakımmdan en Tor sartlar altına düsürmüsler, ve millî savunma polilikamızı Türkiyeyi iktisaden çökerten bir yönde snni olarak yürütmüslerdir. Son vıllarda ordnda yapılan nice ıstırap verici tasfive, vaktiyle atılmıs sorumsuz adımların sonncndnr. Biz Amerikaya göre deiil, Türkiyeye göre bir milli savnnma politikasına mnhtacız. Bn politika Tfirkiyenin sosval ve iktisadi yapısına nygun olmalı, kapitalist devletlerin çıkarlanndan çok bizim milli çıkarlarımız hesaplanmalıdır. Böyle bir politikayı da ordnda bol miktarda bulunan Amerikalı uzmanların bize tavsiye edecekleri kanaatinde dejiliz. tktisadrn knvvetli olmıyan bir ülkenin ordnsunu yabancı ve snni asılarla knvvetli tutmak imkânsızdır. Şüphesiz Atatürk Ordnsa omnzlarına ödev aldıfı anda her tflrlü eksikli|ini «Türk insanı» malzemesinin tarihî ve geleneksel kndretiyle kapatmasını bilecek v e görevini her ne pahasına olursa olsun yerine «etirerrktir. Ama niçin insanlarımızın insanüstü fedakârlkklajuu» bel baflamak? Türk Ordusn, Türkiye, içinde iktisaden yapıcı bir yönde pekSlâ geliştirilebilir. tç ve dış tehjikelere karsı da W<ıW<Tımıt^Witine göre düzenlfnebilir. Millî savnnma politikasında köklü bir reforma muhtacız. Rucün Batı revreleri CENTO'yn bir «yaşayan ölü» ve NATO'yn da Reforma muhtaç bir kurulus» olarak görmektedirler. Bn konnda en son nyanan gene biz mi olacajız? SON Resimli Bilgi • Bugün 69. sayısı çıktı. • Eski sayılan azalmakta olduğundan eksiklerinizi süratle tamamlayinız, İSTEME YERI . Blt«» B.yilik Tefkilitı CiJaloJIu • ittanbul. 196] T ARI BEBE B İ S K Ü İ L E R İ besleyici kuvveti büyük kalorisi bol, ve çocuk hazım organlarına en uygun gıdadır. Bu bisküileri Türkiyede yalnız ARIimâleder Bateş Reklâm No. 56/4299 AKSARAY VATAN ve MİLLET CADDELERİ ARASINDA SELÇUK SULTAN CAMİİ YANINDA SELCÎJK PALÂS APARTIMANININ KALORİFERLİ, PARKELİ ÜÇ ODALI BİR DAİRESİ Anneler : Yavrunuzun mamasını hazırlarkenTAPİOKALIARI Bebe Bisküisinl papara yaparak ilâve ediniz. Böylece mamanın besleme kudretini bir kat daha arttırmış olursunuz. İlâncılık: 6166 4276 Diğer memleketler 1964 Ithalâtı 1963 yılı sonu itibariyle, memleketimizin ihracat rakamlariyle, diğer memleketlerin ihracatlarının karşılaştırılması ilgi çekici sonnçlar vermektedlr. İGEME tarafından, Kasım 1964 de yayınla«.n «thracatı Geliştirme Merkezi Kanun Tasansı» nın gerekçesinde, 1953 yılı «100» kabul edildiği takdirde, 1963 yılı sonnna kadar, muhtelif memlekeüerin ihracattan elde ettikleri döviz gelirleri endeks halinde gösterilmiştir. Dış ticaretleri liberal veya tamamen devlet elinde bulunan memleketleri" içine alan, bu endeksdeki rakamlara göre, 1963 yılı sonunda, Yunanistan 218. İtalya 341, Yufoslavya 440, İspanya 149, O.E.C.D. topluluğu 220, E.E.C." topluluğu 263, E.F.T.A topluluğu 179, Afrika memJeketleri 152 ve nihayet dünyadaki gelişme ortalaması 184 seviyesine ulaşmıştır Memlekeümizdeki ihracat miktan ise, 1953 yüz emsaline r, 1963 sonunda 93 rakamına düşmüştür. 1964 yılında. ihracattakl artışa mukabil, ithalâtta azaİma olmuştur. İthalât 1964 yılı için, 640 milyon dolar olarak plânlanmışken, bu miktar 102.6 milyon dolar eksiği ile, 531.4 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıl» ve plânlanan miktara nazaran ithalâtın azalmasmda, teminat hâdlerinin arttınlması sebep olarak sö'ylenebüeceği gibi, 1963 ydında, Ereğli Demir Çelik TJV. S. ithalâtının da, o yılın rakamlannı kabarttığını kabul etmek gerekir. 1964 yılı ithalâtının en bariz hususiyetlerinden biri de, ithal olunan madde gruplan itibariyle, tüketim maddelerinde azalma olması, buna mukabil ham madde ve yatınm maddelerinin büyük kısmı teskil etmesidir. İ! Amerikan.n eseri f 56.000 Tl. ye Satlllktir. Türk Hükümetinın bu amaçla şimdiden bazı yollara başvurduğu görülmektedir. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük'ün son demeçlerinden de görüldüğü üzere. Plaza'nın raporunda ileri surmüş olduğu, Kıbrıs Türk ve Rura cemaatleri arasmda ikili müzakerelerin yapılabilmesi için önemli bir önşart ileri sürülmektedir. Bu da, silâhlarm gölgesinde ikili müzakerelerin yapılmasma imkân olmadığından, bu çeşit müzakereîerin yapılmasından önce, Kıbrısta bulunan 10 bin den fazla silâhh Yunan askerinin | Adadan çekilmesidir. Bu şartta rol oynayan önemli bir sebep vardır. Bütün işaretleri ile anlaşıl»n odur ki. Plaza, raporundaki tek, lifleri ileri sürerken, Kıbrıstaki fıill durumdan hareket etmistir. Keza, gerek Ingiltere ve gerek Amerikanın da. bjgünkü Kıbrıs politikalarını bu fıilî duruma dayandırdıkları anlaşılmaktadır. Gerçekte. bugün Adada aleyhimize olan fiili durum, aynı zamanda Amerikanın eseridir. Suçluluk , bakımmdan, Amerika en az Yunanistan kadar suçludur. Ameri J kan «ilShlai ile donanrrns 10 bınd«a i«ui« VUHLO Mkerinin sil&h Müıacaat aynı apartımanın A Blok No. 3 e 28.000 Tl. Peşin, 28.000 Tl. 48 ayvâdeli Reklâmcılık 1555/4277 TTTTTTTTTTVTTTTTTTTTTTTTT Kiralık Yazıhaneler ÇİFT ASANSORLÜ Telefonlu Kalorifferli Müracaat: Doğubank îshanı No: 120 y» •. Sonuç 1964 yılı ticaret dengesi açığı 126.6 milyon dolarla, son senelerin en düsiik seviyesine inmiştir. Bu rakam 1962 de 238^ milyon dolar, 1963 de ise 319.5 milyon dolardır. Açığm küçülmesi daha çok, ithalâtın mühim bir miktarda azalmasmdan doğmuştur. Gelişen milll ekonomilerde, ticaret dengesi açıklannm bulunması normal görtilmektedir. Ancak. artan ticaret hacmi içerisinde, ihracat miktannın, uzun yıllar hep aynı kalması. ekonomik inkisafın devam ettiği hususunda şüphe yaratacağı tabiidir. 1964 yılı ticaret dengesi rakamları, bu bakımdan fimit verici olmuştur. Bundan sonrası İçin mühim olan, ilerideki yıllarda, bilhassa ihracattaki gelişmenin devam ettirilip ettirilemlyecegidir. PERSONEL ALINACAKTIR Devlet Personel Dairesi Başkanlığından: Dalremlzde açık bulunan kadrolara, Memurin Kanunu nun 4. maddesinde gösterilen nitelikleri taşıyan, yabancı dil bilir, Siyasal Bilgller, Hukuk, tktisat, Ortadoğu Telcıik Ünl versitesi tdarl tlimler Fakültîleri İle tktisad) ve Tıcarl tlim ler Akademisi mezunlan arasmdan yarışma sınavı ile ila uz man yardımcısı ve iki raportör alımcaktır 1 îsteklilerin gerekli belgeleri ile müraacatlbn 21 Ni san 1965 çarşamba günü saat 17 ye kadar Kabul edilecektir 2 Yanşma sınavlan 3 Mayıs 1965 pazartesi gtlnU saat 9.30 ve 14.30 da Dairemizde yapılacaktır. 3 Daha fazla bilgi almak istiyenlerin Genel Sekreterlifimlze nüracaatlan ilftn olunur. (Basuı 5477 A. 3166/4285) 1964 Ihracatı Nihayet 1964 yüı sonunda, on yıllık fasit daireden çıküaıak, ihracat miktan 410.8 milyon doları bnlmuş ye 1953 emsali, 103 rakamına ulaşmıştır. Yüın başında çok ağır Kelişme temayülü gösteren ihracat, bilhassa Eylül aymdan sonra, süratle artmış ve ihracatın yarısından fazlası dört ay içerisinde gerçekleşmiştir. Ayrıca son aylarda, yapılan ihracat, aylık ithalât rakanılarını asması baknnından da bir rekor teskil etmiştir. Genellikle 1964 yılı ihracatında şu hususiyetIBT dikkati çekmektedir: 0 Sanayi mamullere ihraç gücü kazandırmak gayesiyle, bunlaruı ihraç fiyatlarındaki vergi, harç r Reklâmcılık 1546/4278 MEMUR ALINACAK \ Askerlik görevini yaprruş, lise m'ezunu, daktilo bilir, büro ' işlerinde çahşacak bir memur aramyor. « E L E M A N J rümuzu \ ile P.K. 246 tstanbul adresine müracaat edilmesi. ; Cumhuriyet 42SM ; 11H • 11 u M I I I I J I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear