25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE İKÎ CUMHURtYET 18 Mart 1965 İŞÇİ HAREKETLERİ VE SOSYAL SİYASET Dr Nihat TÜREL onguldak Kömiir Madeni Işletmelerinde raeydana gelen müessif olaylar, işçi ve sosyal siyaset meselelerini ön plâna getirmiş bulunuyor. Pozitif hukuk, suç ve suçluluk bakımından, hareketin tetkik yeri hiç şüphesiz mahkemeler olacaktır. Konunun bu yönü üzerinde deliller toplanmadan ve tam bir değerlendirmeye gidilmeden tartışma açtnak hem yersiz, hem de faydasızdır. Bağımsız Türk hâkiminin meseleyi hukuk yönünden aydınlatacağından şüphemiz yoktur. Fakat büyük bir heyecan ve Ugi ile takip edilen olayın sosyal veçhesi çeşitli yorumlarla tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışma gerekli ve faydalıdır. Ahsüagelmiş bir itiyatla, Türkiyede sosyal bubranlar ve olaylar, bazı maksatlı çevreler tarafından sun'î ve gerçek dışı bir takım nedenlerle lzah edilir; görülmiyen ve mevhum bir takım ellerin kundaklamasma bağlanır. Bu çeşit yuzeydeki kandjrıcı ve bilim dışı izah denemelerinin meseleleri halletmediği ve hiç bir olumlu işe yaramadığı geçmiş olaylarla sabittir. Son olaylar sebebiyle de toplu sözleşme ve grev düzenini bir türlü hazmedemiyen, bu düzeni getiren ve tutan politika \e devlet adamlanna pcrvasızca ve çirkin ithanılarla saldıran bazı çevreler, görüşleri sanki teyid edilmis gibi, bilgisiz Te sorumsuz bir feryat kampanyasına girişmiş bulunuyorlar. Bu çeşit davranışları, yüzeye yeni çıkmıs sosyal meselelerle henüz karşüaşan yurdumuz Için doğal kabul etmek gerekir. Türkiyede ilk defa olarak işçi ve işveren ilişUlerini bir kanunla düzenlemenuı gerektiğinin düşünüldüğü yıllarda, hâkim olan görüş, gelişmiş endüstri ülkelerinin başlangıçta geçirdikleri sınıf çatışmalanndan, kanlı boğuşmalardan ve bunların toplumu zedeliyen sonuçlarından yurdumuzu korumak amacına yöneliyordu. Sosyal siyaset dediğimiz şey. politik anlamı fie, bir toplumsal denge meselesidir. Ve bir tarih gerçeğidir ki, gelişmiş ülkelerde, çok gecikmiş olarak büyük bir ihtiyaç halinde ortaya çıkmıştır. Vergi ve toprak reformlan, sosyal güvenlik ve •osyal sigorta sistemleri, ücretler ve ücret meselelerinde «achelle mobile des valeurs» uygulamalan, çalışma hayatının çağdaş ilkelerle tanzimi, grev ve toplu sözleşme gibi sosyal politikanın değişik ve genel çarcleri son çaçların ve büyük sosyal problemlerin zorlayıcı, itici ve makul sonuçlan olmuştur. Bu çarelerin gerçek \e acele bir ihtiyaç olarak kabullenilişine kadar, bugün gelişmiş dediğimiz ülkeler, nice köylü i.şyanlarına, toplu ve kanlı işçi hareketlerine sahne olmuşlardır. Ama gene hepimiz biliyoruz ki, o gelişmiş ülkelerde, bu kötü ve lstenmiyen olaylar, artık üniversite kürsülerinde okutulan birer tarih malzemesi haline, sosyal giyaget tedbirleri ile gelmiş bulunuyorlar. Gecen yüzyılda idrâk edilmeye başlanan sosyal siyaset meseleleri, dengeli bir toplum ve kalkınma istekleri, birbirine zıt iki düşünce akımımn tepkisi ile karşılaşıyordu. Bunlardan birisi, ekonomik anlamda aşın fer«liyetçi Mancherterizm akımı, •diğeri de aşın toplumcu Marksist akım idi, .1 Mancherterist'ler, ekonomik ve sosyal konular da, uzlaştırıcı ve koruyucu devlet müdahalelerine kesin şekilde karşı koyarak, tabiatta kuvvetIlnln zayıfı ezmesinin doğal bir ilke olduğunu, fert GEÜR VERGİSİ BtYANNAMZLERİNİN büZENLENMESİ tas Vergi ayı olan marfta kimlerin ve nasıl beyanname dolduracaklan ile çelir vergisinin mekanizması bu yazı dizisinde anlatılmaktadır. T. SADI TINAZTEPE Z lerin tabii düzene uygun tam hürriyet lçinde hareket etmelerinin gerekli olduğunu savunuyorlardı. nlara göre, kuvvetli ile zayıf arasındaki bu serbest çatışma determinist bir gelişme ile âhenkli ve doğal bir toplum yaratacaktır. Marksitler ise, sınıf tezatlan karşısında, devlet müdahalesinin sınıf bilincini uyuşturacağuu, gerçekte bu müdahalelerin ve tedbirlerin kapitalist düzeni korumak amacın» yönelen birer hile olduğunu söylemekteydiler. Dünyadaki sendikalist gelişmeler bakımından da, buna benzer ihtilâfların geçen yüzyılda ve içinde bulunduğumuz çağın başlannda, yer aldığını görüyoruz. Toplu sözleşme düzenine, sınıf şuurunu yok edici gerekçesi ile karşı koyan ve toplum düzenini sert ve sarsıcı davranışlarla sınıf açısından değiştirmek istiyen ihtilâlci sendikalar gibi, toplu sözleşme, meslekî grevler ve diğer sosyal tedbirlerle tolumu reform düzeylnde islâha yönelen «Legianist» sendikalar da sendikalist gelişmenin birer realitesi olarak tarihı merhalede yer almışlardrr. Derhal belirtelim ki, sendikalarımız, sosyal hayatımız içinde, ideolojik kuruluşlar olarak değil, tamamen meslekî ve reformcu organizmalar biçiminde yer almış bulunuyorlar. Duygusal ve maksatlı yorumlan bir tarafa bırakırsak, Türk sendikal hareketlerini ve bunların ortaya attıklan politik ve sosyal istekleri bilimsel kriterler süzgecinden geçirdiğimizde, genellikle yurdumuzdaki işçi hareketlerinin, zorlayıcı değil, reformcu karakter taşıdığmı tereddütsüz söylemek miimkündâr. BEYANNAHE M ali yılın başlangıcı olan mart ayının vergi mükellefleri için önemli bir yeri olduğu malum dur. lçinde bulunduğumuz ayda gelir vergisinin ve bunu takip eden yılın diğer aylarında çeşitli vergilerin beyannameleri verilecek ve vergileri yatırılacaktır. Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kannnunda 1960, 1963 ve 1964 te yapılan değişiklikler bütün mükellefler için bilinmesi ve uyulması gereken yeni esaslar getirmiş bulunmaktadır. Bu tâdillerin her mükellefçe takibi ve bilinmesi kolay olmamaktadır. Ayrıca, bu yıl gelir vergisi mükelleflerinin dolduracaklan beyannamelerde de önemli değişiklik ve yenilikler yapılmıstır. Türkiyede, 1963 yılı rakamlarına göre, 348.000 beyannameli ve 374.000 götürü usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefi mevcut olduğn düşünülürse bn kannn hükümleriyle ilgili zümrenin genişliği anlaşılır. nı nasıl tanzım edeceklerıni inceleyeceğiz. (Mallye Mufettişi) O Ticari kazançlara ait beyanname: Her türlu ticarî ve sınai faaliyeti olan mükellefler bu grupa girmekte ve bu çeşit kazancı olan 270 000 mükellef yıllık beyanname verenlerin 0/o77 sini teşkil etmektedir. Ticari kazançlara ait 27/1 No. lı beyanname iç yaprağı 7 tablodan muteşekkildır: 1. Tablo: Kazanç elde edilen isın nevi ve adresi ile ortaklık ise hissesi ve mükellefe düşen kâr veya zararın yazıldığı bu tabloya yatırım indirimine ait bilgüerın de dahil edilmesi gerekir. Bilânço esasına göre tesbit olunan tıcarî kazanç sahibi müteşebbislere mahsus yatırım indirimi hakkında G. V. K. nun ek 1 6 maddelerinde yeterli açıklama mevcuttur. S. Tablo: tşletme hesabına göre defter tutan mükelleflerden perakendeciler ve imalâtçılar tarafından doldurulur. Perakende satış, satılan madde veya malzemenin tekrar satmayıp kendi kullanacaklara satılmasıdır. Bu satışların faturalı olması perakende satış vasfını değiştirmez. Bu yıl doldurulacak beyannamelerdeki bu tablonun hasılat sütununda perakende ve toptan satışlar ayrı ayrı gösterilecektir. Ortalama kâr hadleri tatbikatı bakımından, mükellefin, eğer varsa toptan satışlarını ayırıp göstermesi önemli ve lüzumludur. 3. Tablo: Emtia üzenne ış yapan ticaret erbabı ve ımalâtçılarca doldurulur. İlk sutuna yazılacak «emtıanın nevi» ıçın Malıye Bakanhğınca hazırlanan «ortalama kâr hadleri çizelgesıne. bakıl SON OLAYLAR u yüzdendir ki, üzücü ve düşündürücö nitelikteki son olayların değerlendirilmesinde, Türk işçi hareketlerinin yukarıda tesbit ettiğimiz uzlaşıcı karakterini gözden uzak tutmamaya mecburuz. Gelişmek için sanayileşmenin şart olduğu artık basit bir iktisat ilkesidir. Sanayileşmek ve dolayısiyle toplumun belirli oranda işçileşmesi önümüze bir takım sosyal meseleler çıkartacaktır. Kalkmmadan vazgeçmedikçe, çeşitli sosyal problemlerin dışında kaunak münıkün değildir. Bu yüzdendir ki, çapı büyük bu çeşit konuları göğüsliyebilecek sosyal tedbirleri, dengeli ve âdil bir toplum yaratabilmek için, sabırla ve ısrarla bulmak ve uygulamak zorundayız. Toplum meselelerine sosyal devlet ilkesl ve insan haysiyeti açısından bakmaktan başka çaremiz yoktur. Bu alanda, hükümetlere, devlet kuruluşlanna ve sendikalara düşen büyük görevler ve •orumluluklar vardır. Sessizce önlenmesi mümkün Zonguldak olaylannda, hükümetin, işletme personelinin ve mesleki kuruluşlann iyi puvan almadıklan ortadadır. Bu çeşit ihtilâflarda, eksikliğini gördüğümüz çağdaş sosyal espri, ihtilâfın çözümünde değişmez ana faktör olmalıdır. Türkiyede kannnlar hâkimdir. Ve böyle olmalıdır. Fakat, çafımızda. kanunlar» hâkim kılmanın yolları ve esprisi, geçmiş çağlardakinden. çeçmiş yıllardakinden çok farklı bir nitelik taşıyor. Yani, artık Türkiyevi jnnetmek, ancak çağdaş bilgi ve ehlivetle mümkündür. B Bu yazı serisinde, ticaret ve sanat erbabı, ziraatçiler, doktor, avukat ve benzeri serbest meslek erbabı, faiz ve kira geliri elde edenler... Ve diğer kazanç gruplarından her birinin bu ay gelir vergisi beyannamelerini düzenlerken nazarı dikkate alacaklan husnsları belirteceğimiz gibi gider beyanı, ortalama kâr hadleri, vergilerin ilânı, beyanname verilmiyecek haller, verginin 5denmesi .. gibi müşterek konuları da ana noktalariyle belirteceğiz. Nihayet, serinin sonuna yılın her ayında mükelleflerin beyanname verme ve vergi ödeme görevlerini gösterir bir tablo eklemis bulunuvornz. malıdır. Bu bilgi vergi dairelerinden alınabılır. 4. Tablo: Bılânço esasına gore defter tutanlarca doldurulacak bu tablodan başka beyannameye bir bilânço ile kâr zarar cetveli eklenecek ve bunlara 10 ve 2.5 lirahk damga pulu yapıştırılacaktır. 5. Tablo: İşletme hesabına göre defter tutanlardan otel, lokanta, bar, gazıno, bahçe gibi eğlence ve istirahat yerlerı isletenler ve naklivecıler tarafından doldurulur. İşletme gıderlerınin neler olduğu iç yaprağın dördüncü sahifesinde sayılmıştır. Ortalama kâr hadleri tatbikatı için bu gıderlerin genel gıderlerle karıstırılmıyarak ayrı gösterilmesi önemlidir. 6. Tablo: Yukarıda sayılan işle uğraşan her çeşit mükellefçe doldurulur. Işın nevi ve sınıfı ile tasıtın nevi ve istiap haddi için yine O. K. H. çızelgesıne bakılmahdır. 7. Tablo: Tanzimi ihtiyari olan bu tablo O. K. H. tatbikatı içindir. Bu cetvelde görülecek gayrisâfı kazanç bir evvelki sütunda gosterilen ortalama kâr haddi "osinden düşükse ve fark 1000 lirayı geçiyorsa mükellef isterse beyannameye bir yazı ekleyerek bu düşüklüğün sebeplerini açıklar. (Bu konuda izahat ve sebeplerin nevileri için bakınız: Cumhuriyet 11 ocak 1965). Bu yıl genis ölçüde tatbik edilen bu hükme göre mükellefin kendiliğinden veya 6 ay içinde dairenin istemesıyle yapacağı açıklama kabul edılmezse, mükellefin beyan ettiğı kazanç yerine O. K. H. nde tesbit olunan nıspet uzerinden cezasız vergi salınacaktır. IARIN: DİGER MÜKELLEFLERİN BEYANNAMESÎ 1Kimler yıllık gelir vergisi beyannamesi verecek? Gelir Vergısi Kanununun 2. maddesinde yazılı ticari, zirai. serbest me^lek kazançlariyle, ücret. menkul ve gayrimenkul sermave ıradı ve^air kazanç ve irad elde edenler, 1964 yıh içinde elde ettiklerı kazanç ve iratlar üzerinden bu vergıve tâbidirler. Esnaf kuçuk çiftçılerden vergi dışı bırakılanlar G. V. K. nun 914 maddelerinde gösterilmiştir. Gelir vergisi mükellefleri bazı hallerde yıllık beyanname vermezler; bir kısmının da beyanname vermeleri arzularına bağlı bırakılmıştır : Türkiyede işçi bareketleri yeni yeni göz doldurmaktadır. Gönül ister ki, bu davranısların tümü de kanun çerçevesinde olsun. Batının sanayilesme kesimindeki tarihini, Türkiyede yeniden yaşamak düsüncesi imkânsızlasmıstır. Avrupa ve Amerikada sanayilesme evrimi, binlercesi kanlı yüzbinlerce grevin hikâyeleriyle doludur. O zamanlar, kanunlar isçiye bak tanımıyorlardı. Polis ve asker, su katılmamıs kapitalist iktidarın elinde zorbalık ve tedhiş silâhı idi. Aklın alamıyacağı kadar kötü şartlarla yüzlerce yıl çalıstırılan insanlar, insan gibi yaşamak için birlikte harekete geçtiler mi elde ettikleri ücret kan ve ates oluyordu. Büyük mücadeleler sonunda grev bakkı Batı demokrasisinin gelistifi ülkelerde sağlandı. Kanunlastı tsçiler ve işverenler zor yollarını bir yana bırakıp müzakere yolunu seçtiler. Ve yüzlerce yıl emeklerinden çok asağıda ücretle çalıstırılarak Batı kapitalinin birikimine hizmet eden isçiler sanayilesmiş toplumda kendilerine düsen refah payını almaya bagladılar. Bu refahı yaratan neden'lerin basında sömürgelerden ve az gelişmiş ülkelerden emilen değerlerin bulunduğu da bir gerçektir. Türkiyemiz ıse büsbütün baska bir evrim içindedir. Bizim işçi hareketlerimi7in tarihi pek cılızdır. Çünkü sanayilesme yolunun baslangıcındayız. Bugün bile örgütlenmis işçi sayısı tüm çalısanların yanında devede kulak kalır. Grev hakkı kanunlaşmadan yapılan çrevler Batı ülkelerine göre yok denecek kadar azdır. Grev hakkı kanunlastıktan sonra kanunsuz grev yapılması ise bir çelisme gibi görünür. Ancak bütün isçi davranışlannın da kanun formalitelerinden geçirilerek yürürlüğe girecegini nmmak hayal olur. Türkiyedeki grev hakkının bir baska özelliği bir ihtilâlle re ordu eliyle desteklenerek Anayasava girmesidir. Demek olnyor ki, Batı ülkelerinde greve karsı çıkan gerici ordulardan farklı olarak. Atatürkçü ordu, Türkiyede grev hakkının bekçisidir; çünkü Anayasanın bekçisidir. Sendikalar, Grev ve Topln Sözleşme hnkuku tepeden inme bir biçimde Anayasaya oturtulmnştur. Bo demektir ki, Türkivede isçi örçütlenmesi asafıdan yukarıya deçil. yukandan asağıya gelen etkilerle palazlanmıstır. Iste bu durutnda Türkls gibi Türkivenin en büyük Isçl tesekkülünün basında bnlunanların çok dikkatle ve haklarını temsil ettikleri kütleye bir kelimelerinde bile ihanet etmeksizin konnşmaları gerekir. Zongnldak olayları patlavıp da ortalık birbirine girince, TürkIs'in Baskanı Seyfi Demirsoy'un : Bu işde komünist tahriki vardır .. diye konnstuğunn gazeteler yazdılar. önce buna inanmak istemedik. Ama bueüne kaflar tekzlp edilmediğine göre dogrnlanmış sayılıvor. Seyfi Demirsoy'nn işçi düşmanı çevrelerle • daha olayın dumanı dağılmadan ağızbirliğine düsmesine üzüldük. Bu tutumun çok tehlikeli gelişmelerini hesaplıyarak kendisini u.varmak isteriz. Söyle ki : Seyfi Demirsov sendikacıdır. Sendikacılar arasında bol maaslı ve Szel otomobilli baskanlık koltuklannın atesli mficadelesi vardır. Bu mücadeleye katılmak hepsinin hakkıdır. Aneak, bu mücadele kesiminde bir sendikacının öteki sendikacıyı komünistlikle itham etmek gibi bir yola sapması Türkiyede işçi dSvasına ihanetten baska bir sey olamaz. Bövle ithamlann kapısı mahkemedir. Onun ötesinde agız aemak ispatlanmamıs ithamlan öne sürmek olur. Bazı seviyesiz işverenlerin dislerinde çijnenmis sakızları sendikacılarımızın agzında görmek istemivoruz. Zonguldak olaylarında. askeri. isçinin karsısına çıkârmak isthenlerin yarattı^ı rahatsızlık ortada iken bir de isçiyi işçinin karşısında mı göreceğiz? Bîr uyarma! Temiz bir çilt için en emin yol " •«( Turne Münasebetiyle Yalnız 4 HAFTA UYANDIRMA BAKANI Politik Oyun 3 Perde Nakili: Beliğ SELÖNÜ Reji: Orhan ERÇİN KOAIİSYON VEOIESI Dr. A. ÜLKÜ AZRAK • ••• *«•• • ••« Karaca Tiyatro Clldinlz klrllml? O hılde bir ji)« SCHERK alınız Blr pamuk parçuını SCHERK ile ıslacıp. • ••• • ••• •••• •••• O mrü bir yıl süren C.H.P. hükümetini, sosyal ve iktisadi reformlar konusunda enerjik olmayan politikasma karşı çıkmak suretiyle değil, sadece hazırladıfı bütçe tasansma karşı açıktan ve aktif bir davranışla istifaya yönelttikten sonra iktidara gelen, A.P., Y.T.P., C.KJM.P. ve M.P. dörtlüsü, alelacele bir koalisyon protokolü ve bunun hemen hemen bir tekrarından ibaret olan bir hükümet programı kaleme alarak parlâmentoya ve kamu oyuna sunmuş, pek büyük olmayan bir farkla güven oyu da almış bulunmaktadır. Son günlerin en önemli siyasi olayı görünüşte böyle cereyan etmiştir. Gerçekte, iktidar değişikliğine yol açan \e yeni hükümetin çahşmalarını ileride de etkileyecek olan bazı faktörler vardır ki. bunların aydınlıça çıkanlması, Türkiye'nin geleceği bakımından çok önemlidir. Bir kere şurası açıktır ki, şimdiki koalisyona katılan partiler, C.H.P. hükümetinin bütçe tasarısı vesilesiyle değiştirilmesine kadar gerçek bir sosyal ve iktisadî reform konusunda belli bir yönde açık bir anlaşmaya varmış değillerdir. Tek hedef, bu reformları kısmen gerçekleştirme konusunda zayıf ve bir takım çelişmelerin etkilediği bir çaba gösteren C.H.P. iktidarının değiştirilmesi ve I. Cumhuriyetin kuruluş jıllarından sonraki anlamda bir Devletçiliğe dönUs ortamını hazırlamağa çalısan çevrelerin tamamen etkisiz bırakılmasıydı. İste muhaletet ^artilerinin. bazı aracı gruplar vasıtasiyle. üzerinde birleştikleri noktalar bunlar olmustur. imdi karşımıza, koalisyona katılan partilerden hiç birinin bundan önteki tutumlarına uygunluğu iddia edilemejecek olan ve sosyal adalet, Sosjal Devlet, reform gibı pınltılı sözlerle süslenmiş, fakat Türkiye'nin acele ihtiyaçlarına nasıl, ne voldan ce\ap verileceğini, önemli sorunlann ne şekilde çözümlenecefini açıklamaktan adeta kasten kaçınılarak hazırlanmış bir hükümet programı çıkraış bıılunujor. Bunun da dört parti arasında gerçeklestirilen bir uzlaşmaya dayandığı iddia ediliyor. S Bilindiği gibi, hızlı kalkınma zorunluğu ile karşı karşıya olan \e bunu, demokratik • parlömanter siyaset düzeni içersinde yürütmek yolunu seçmiş olan ülkelerde, varlıksız halk sınıflannı varhklı kdmak. toplumsal adalet prensibini toplum hayatının her kesiminde gerçekleştirmek ve kalkınmanın yükünü sadece belli bir ya da bir kaç suııfın omuzlarına vüklememek için. toplumıi teşkU eden smıflann menfaatlerini uzlaştırmak zorunluluğu vardır. Böyle bir uzlastırmanın yapılabilmesi için de her şeyden önce. belli sınıflarm istek ve menfaatlerini temsil eden. savunan siyasî partilerin bulunması gerekir. Bizim parlâmentomuza bu açıdan bakıldıçında. böyle bir manzara ile karşılaşılmamaktadır. Emekçi sınıfın fikir ve menfaatlerini temsil eden T.I.P., bir süreden beri parlâmentoda sandalyeye sahip değildir. Geri kalan siyasî partiler ise. parlâmentoda temsil edilmekle beraber, toplumu teşkil eden bütün sımflann menfaatlerini gerçekleştirmek gibi hiç de realist ve samimi olmayan bir iddia ile ortaya çıkmış bulunmaktadırlar Başka bir deyişle, parlâmentoda temsil edilmekte olan siyasi parti'lerimiz, «adetâ bir tek parti sayılabüecek sekilde. tekmil vatandaş k'tlesine istinat ve hitap etmek iddiasında olan ve öyle görünen polyv* Unt partilerdır» . Bunun böyle oluşu, geniş halk tabakalarının oylarına sahip olmak istek ve gayesiyle açıklanabilir. Aslında bu partiler, sadece iktisaden kuvvetli sınıfın menfaatlerini korumak ve gerçekleştirmek hedefinde birleşmektedırler. İşte bugün koalisyon ortaklan olan dört parti de bu yapı ve zihniyete sahiptir. Oysa aynı sınıfın menfaatlerinin savunulabilmesi için, bu menfaatlerin savunucusu olan partiler arasında bir koalisyon yapılması pek de zorunlu değildir. Çünkü koalisyonun dayanağım teşkil eden bir komprominin, uzlaşmanın yapılması için, bir kere tamamen zıt olmasa bile birbirinden çok farklı görüşlerin karşı karşıya gelmiş bulunması gerekir izde böyle larklı sımflara dayanan siyasî partilerin bir araya gelmesi bahis konusu plmadığına göre, koalisyonun ortaya çıkışında meselenin siyasî taktik yanı ön plânda gelmektedir ki, o da Bakanlık sandalyelerinin dört parti arasında paylaştınlması suretiyle, parlâmentoda hu partilerin hükümet kararları karşısında da olumlu davranmasını garanti altına almaktan ibarettir. Hükümet programı, bütün bu gerçekler karşısında, pratik bir değer taşımaktan uzaktır. Esasen, ıçi boş bir çerçeve ya da muhtevasız bir kalıptan ibaret olan program, ne yana çekilse gidebılecek niteliktedir. Bu bakımdan, bu programa verilmiş olan beyaz oylar, açığa atılan birer imzadan farklı değildir. Gerçek şudur ki, sözü edilen çerçeve ya da kalıp, koalisyon ortağı olan partilerin kamu oyunun hiç de vabancısı olmadığı tutumlanyla doldurulacaktır. Nitekim, hükümet programında plânlı ekonomiye sadakat prensibi, pek parlak sözlerle belirtilmiş olmasına rağmen, Prof. Tinbergen'in ileri sürdüğü görüşler vesile ittihaz edilerek, A.P. ve Y.T.P. başkanlarının S yıllık plân uygulamasmın başansızlığuu, bu başansızlığm plânlı ekonominin kaderi olduğu zehabını uyandıracak şekilde, adeta bir ağızdan iddia etmeleri, bu partilerin plânlı ekonomi hakkındaki eski tutumlarının devam etmekte olduğunu göstermektedir. B a Goçmen ve multecı sayılanlar bir yılda elde ettikleri kazanç 6000 lırayı aşmıyorsa beyanname vermezler. Bunu aşarsa bu fazla kısmı için beyanda bulunurlar. b Yazar. ressam, heykeltraş ve bestekârlann bir yıl içindeki telif kazançlarının Türkiyede elde edilen 10 000, yurt dısında 40 000 lırası vergiye tâbi değildir. c Gayrimenkullerini kiraya vererek bir yılda kiracılarından tahsil ettikleri para 5000 lirayı geçmiyenler beyanname vermezler. Bu miktan aşarsa tamamı bevan edılır. d Banka ve diğer yerlerden alınan faızlerın her banka çubesi için 200 lirası vergiye tâbi tutulmaz. e Sair kazanç ve iratlarda, 81. maddede sayılan şekilde. gayrımenkullerin satışından 10 000, menkullerden 2000, hakların dev rınden elde edilen 5000 lirayı aşmıyan kazançlar vergi dışıdır, beyanname verılmez. f Ücretler, hizmet erbabımn geliri sadece ücretten ibaret ise veya ücret yanında götürü usulde vergilendirilen ticarl ve meslekî kazançları varsa beyanname vermezler. A Yıllık beyanname verilmiyecek haller: Bu harikulâde espirili Siyast Oyunu takdim etmekle şeref duyar. NOT: Her akşam 21,30 Çarşamba Cumartesi Pazar Matine 17.00 de (Çarşamba Cumartesi tenzilâtlı) Telefon: 44 54 02 Cumhuriyet 3056 ELEMAN YuzOnüzü temizJc/inlz Pjmuk kırlenerek Yuzünüz tamamtn tcmlzltneccktir. ARANIYOR Ofset Fotolitograf Yetiştirilmek Üzere Resme İstidatlı Ba/anlara ihtiyaç vardır Isteklilerin cumartesi, pazar hariç her gün saat 9.00 18.00 arası Divanyolu Klodfarer caddesi No. 7 DOĞAN KARDEŞ MATBAACItlK SANAYİİ A.Ş NE başvurmaları Bateş Reklâm No. 36'3058 YUÎ teravetınız ıçın muntazaman SCHERK yüz losyonu kullanınız. bu şekilde yuzuntızun tamamen temizlenmiş olduğunu görecek, daha taza ve daha genç bir yüze sahip olacaksmız. Temız. taze görünüşlü bır yüz temın etmek ıçın SCHERK yüz losyonu kullanmak en emın yoldur »Şerk okımura BirAvrupa Kosmetigidir llâncılık: 5041 3061 DESİ SATIŞI Tnrk Hava Knrumu Ankara Şubssinden Toplayacağımız kurban derileri 22 mart 1965 pazartesi günü saat 14 de Kurum Genel merkezinde açık artırma ile satılacaktır. Şartnameler: Şubemizden, İstanbul, İzmir. Bursa, Uşak, Aydın; Denizli; Eskişehir; Konya; Çankırı; Gerede; Kayseri; Balıkesir; Mustafakemalpaşa ve Bandırma Şubelerinde görülebilir. (Basın 3534 A. 1957/3051) TÜRKIYE IŞ BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN B Yıllık beyanname verilmesi ihtiyari olan haller: Sonuç yonu da belli sımflann farklı ve çok defa birbirine zıt menfaatlerini savunan partiler arasında bir uzlaşma değil, gene bir siyasî taktik kullanılmak suretiyle hâkim sınıfın menfaatlerinin ön plânda tutulmasından ibaret bulunduğu için, şayet soleu luk ithamına muhalefette, iktidarda olduğu zamankinden daha kolayca hedef tutulabilecek olan C.H.P., bundan korkmayarak, insanlık haysiyeti ni, sosyal adaleti ve refahı özleyen sıhhatli halk labakalarının menfaatlerini gereğince savunmak yerine, 195060 yılları arasında da görüldüğü üzere, sadece siyasi ve teknik bukukî konularda aktif davranarak. gerisiyle ilgilenmemek gibi tutarh olmayan bir yol izleyecek olursa, Türk kamu oyunun, önümüzdeki günlerde, iyas! tercihlerı ıhtiva eden ür,t yapmın, toplumdaki üretici kuv vetlerin teşkil ettigi alt yapıdan daha da uzaklaş masına şahit olması kuvvetlp muhtemeldir ki, 1961 yana iktidara sahip çıkan koalisyonlarda cördüğüS onuç olarak denebilirC.K.MJ». veden bukoalismüz gibi. A.P., Y.T.P., M.P. İİ:iİiü:liiiÜİii!İiiüü:Usüi:i:iuüiüüüüiüüii Î5SÎÎΣ£fİEllİllSSÎlllllf""£lİ!"! III» a Vergiye tâbi yıllar kazanç ve iratlarının toplamı 10.000 lirayı aşmıyanlar, bu kazanç ve iratlarından tevkif yoluyla vergisi kesilmis bulunanlan beyannamelerine dahil etmiyebilirler. Götürü kazançlarla ücretler bu 10.000 lirahk haddin hesabında nazara alınmaz. b Götürü vergiler: Kendi işinde çalısıp isyerinin yıllık iradı 180 lirayı aşmıyanlardan iş hacmi 48. maddede y«zıh hadlerin altında olan ticaret ve «anat erbabı beyanname vermezler, karne alır ve götürü usulde vergilendirilirler. Bunlar, alımları 30.000. satışları 36.000 lirayı asmıyan küçük esnaf ile yıllık hasılatı 6000 lirayı geçmiyen sanat erbabı ve yalnız 1 nakil vasıtası olup senelik hasılatı 11.750 liradan aşağı olan vasıta ıahipleri... gibi ticaret erbabıdır. Yine ebe. sünnetçi, «rzuhalcl.. Sİbi serbest meslek erbabı da defter tutmaz ve beyanname vermezler, götürü usulde vergilendirilirler. Bu grup mükellefler, vergi dairelerine martta beyanname vermiyecekler, nisan ayında müracaat ve karnelerini ibraz ederek vergilerini tahakkuk ettireceklerdir. Mütkakıp yazımızd» bu »y yıllık gelir vergiıl bey«nn»me«l veı w ı k •lanlan T» b«yuın»m»l«rt Müfettiş muavini alınacak B.nkamıı Tefüş Heyetine; Hukuk, İktisat Siyasal Bilgüer, OrU Doju Teknik Üniverjitesı Idarl hlmler Fakültesi, Iktlıadl v« Ticarl himler Akademilerı (Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulları), Robert KoleJ Yüksek Kısmı tş tdaresi ve İktisat Bölümunden veya bunların yabancı memleketlerdekJ Milll Eğitim Bakanlığınca tanınmıs muadillerinden mezun olanlar arasından totihanla lüzumu kadar Müfettiş Muavini alınacaktır. 1 İmtlhana gırebilmek için 8 mayıı 1965 tarihlnde otuz bes yasından yukarl olmamak herhangi blr dalre veya müesseseye karsı hizmet taahhüdü altında bulunmamak, askerlik hizmetinl yapmıs olmak, sağlık durumu Türkiye'nin her tarafında vazife görmeğe ve teftij icaplarından doğan »eyahatlere elverişll olmak lazımdır. 2 tmtlhanlar yaıılı ve sözlü olmak üzere iki kısımdır. Yazılı imtihanlar 8 mayıs 1%5 cumartesi ve 9 mayıs 1965 pazar günlerl yapılacaktır. Cumartesi gunü Kompoziıyon ve yabancı dil imtihanlarına, pazar günü ise diğer mevzuların imtihanlarına tahsis edilmistir. Yabancı dil imtıhanında ortadan aşağı not »lanlar. diğer imtihanlarda muvaffak olsalar dahi kabul edilmiyecektir. 3 İıntlhan mevzuları. programı ye lmtihan» (irecek olanlardan istenilecek vesikalar ve imtihanı kazanarak Bankaya intisap edecek olanların alacaklan maas yevmiye. ikramlye ve istifade edecekleri sosyal yardımlar, emeklilik mevzuatı ve sair hususlar hakkında bilgi edinmek lstiyenlerin Ankara'da Tüıkiye U Bankası Teftis Heyetl Reisliğine sahsen veya mektupla müracaat etmeleri veya İstanbul'da Galata ıubemizin bulundugu ts Hanının 7 nci katındaki Basmüfettişliğe, Izmir'de Izmir Merkez Şubemiz Müdılrluğune. diğer sehırlerde ıse o mahall<Tdeki Türkiye İ? Bankası Şube Müdürlüklerine bizzat mürocaat etmeleri rica olunur. İLÂN TICAKET BAKANUĞI İÇTtCABET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 7397 sayıiı Sigorta Şirketlerinin murakabesi hakkındaki kanun hükümleri uyannca, Türkiye dahilinde hayat sigorta branşmda çalışmak üzere ruhsatname almış bulunan, İstanbul Bahçekapı Germanya Han No: 34 de mukim «Lö Feniks Espanyol Hayat Sigorta Şirketi» bu defa Bakanlığımıza müracaatla Türkiyedeki muamelâtını tasfiye edeceğını bildirmiştir. Keyfiyet 7397 sayıiı kanun hükümleri uyarmca ilân olunur. (Basın 1408 3049) TÜRKİYE YE ORTA DOGU ÂMME JDARESJ ENSTİTÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Knstitümüz öğretim, araştırma, derleme ve yayın faaliyetleri için yanşma sınavı ile tercüman ve asistan alınacaktır. Sınav tarihi 26 mart 1965 günü saat 10,00 dur. Fazla bilgi edinmek istiyen isteklilerin adı geçen Genel Müdürlüğe müracaat etmeLri ilân olunur Adres: . Bankacı Sokak No. 15 Akay ANKARA Tel: 17 71 75 17 87 18 Telra(: TODÂİE ANKARA (Basın 3541 A 1933 3067) Yeni Ajan» 1181/3060
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear