28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE ÎKf 20 Kasım 1965 CUMHURİYE1 KADINLARIN EĞİTİMİ Ğİİ Zerrin TÜZUN Ekim feçimlerlnden mnrs kBralmnş olan Hükümet, güven 0711 almış ve vazifeye başlamış bnlunuyor. Kendilerine yeni görevlerindo başaoılar dilerken, temelden sağlam bir kalkmma duzenine girmenin tek yoln olarak gördüğüm Milli Eğitim konnsunda, Hükümet proğramının eksik buldugum önemll bir noktssına değinmeyi görev S3ymaktayım. Gerçi proğramın Milli Eğitimle ilgili kısmını Incelediğimde eksik veya yetersi» baldnğum başka hususlann da mevcnt olduğunu görmüş bolunmaktayım. Meselâ: öğretim ve eğitimden bekledigimiz faydalı ve istikrarlı sonnca varmak için lüzumlu olduğuna inandığım bir hnsusa, (Millî Eğitim politikamızın temel prensipi ile bunu realize edecek sistemin ne olacağına) dair açık bir görüşün getirilmemesi; millî eğitimin bütününü teşkil eden çeşitli kollardan hangisine öncflik verileceğinin, yani, öğrenim dalları itibariyle ajırlık noktasını teşkil etmesinde fayda görülenin belirtilmemrs olması. memleketin sosyal, ekonomik ve sınaî kalkınmasında etki yapacak yegâne öğretim dalı olan meslekî ve teknik 5ğretime çerekli önceliğin verilmemiş bulunması; bn eksik veya yetersiz buldnğum bususlara misal olarak gösterilebilir. Ancak bn konular üzerinde zamanı geldikçe daha etraflı olarak duracağımdan bngün sadece millî varhğımızla ilgili gördüğüm bir ana dâvaya değinecegim ki bn da kadınİ3rımızm eğitimi konusudur. »••• :::: Toprak mı, yoksa Tarım reformumu? ayın Hilım Ozgen toprak reformu sorunu makalesinde biz tanmcılardan yukandaki sualinin cevabını arıyor. Bugüne dek toprak reformundan bahsedenlerle, tanm refonnu diye bazı şeyler söylemek istiyenleri kınıyor, hele tanmda sosyalizm konusundaki tezine utopik fildrlerdir diyen «Bilgiç ziraatçUeri» ise yeriyor. Şurasını peşin olarak kabul edelim ki Hilmi örgen'in makalesinin sonuç kısmında işaret edilen likirlerine katılamıyacak bir tarımca olacağına ınanamıyorum. Büttinü ile belirtilen bu yolun Tiir kiyenin tarımdaki hamlesinin tek kurtuluş yolu olduğuna da inanan bir kimseyim. Bugiin Türkiyede bu iki fikrin anlamını iyi bilmeye ve bılmiyenlere öğretmeye ihtiyacımız \ardır. Tarun reformu derken kim neyi kasdediyor? Biz tarımcılar ciyoruz ki tanm reformu toprak reformunu tamamlıyan bir bütüncür. Yalnız başına hiç bir huküm ihtıva etmez. Tanm reformu ile eger, iyi tohum dağıtımı, gübreleme, fidan, fide, makine ve araçlarla çiftçinin donatımı ve nihayet teknik bilginin ve finansman kaynaklarının kbylülere açık bulundurulması kastedüiyorsa buna reform denmez, denso dense tanm siyaseti denilebilir. Biz Türk tanmcüan böyle anlıyoruz. Yine biz Türk t&nmcıları sadece bir toprak reformunun da bir hü küm ihtiva etmiyeceğini biliyoruz. Toprak reformundan kasit sadece toprak dağıtımı ise biz bu tedbire de karşıjnz. O halde bizim göruşümüz nedir? Toprak reformnna temelini dayayan bir tanm reformu. Yani topyeknn tanm kalkınması. Bir lspanya misalini, bir İtalya tnisalini hattâ bir MOIiyetçi Çin misalini Türkiyemizde yaratamıyacak tarım kültürünün bulunmadığım asla kabul edemiyonız. Bekliyoruz... Geçeıüerde bir yazar, 'Atatürk istismarcılanndan yakınıyordu. Gerçekten en sağdan en sola kadar herkesin dilinde Atatürkün adı bayrak gibi dalgalanmakta... Herkes kendi canımn çektiği tepeye dikmek ister bu bayrağı. . Bu yolda unkânlar da bulurlar. Çünkü Atatürk bir bilim adamı değildi. Bir eylem (aksiyon) adamı idi. Zaman zaman birbirinin zıddına görünen sözler de söylemişti. Üstelik söylemediği sozleri de Ataturke söyletmek küstahlısına erişen yazarlanmız var. Atatürkün sofrasma üişebümek unkânına kavuşanlar Atatürk bir gün bana demişti ki . diye baslayıp kahvehanede sohbet edercesine Atatürk adına konuşmayı yürütüyorlar. Bn tutum en hafif tâbiriyle lâübaliliktir. Ve Atatürk'e saygısızüktır. Atatürk bir birey (fert) idi. Ama Türk Millî Kurtuluş Savaşı ve devrimi bir sosyal olaydır. Biz bu olayın anlamını büimsel açıdan değerlendirdiğimiz gün, Atatiirk'in anlamını da, Atatürkçülüğün ne demek olduğunu da en kesin biçimde ortaya koymuş olacağız. Büyük ibtilâllerin anlamı gibi .Anadolu ihtilâlinin de bir anlamı var. İşte Atatürkçülük Atatürkün tek tek sözlerinden değil bu büyük hareketin bilim göziiyle vorumlanmasından çıkacaktır. Bnnniı içindir ki lüzumlu lüzumsuz: Atam izindeviz diye ba'nrmanın bir anlamı yoktur. Atatürk «Bilımci ve akılcı» idi diyoruz. Gerçekten de öyle idi. Demek ki Atatürk: Benim izimden gitmeyin, b'limin ve aklın izinden gidin, ben de öyle yapmaya çahştım. . diyor. Üstelik bilimcilik ve akılcılık yolunun 1965 yılında tartışılmaya açık bir yani da kalmamıştır. Afrika toplıımlan bile bu volda yürürîerken bilimci ve akılcı oltluqumuzu ve Atatürkçü oldujumuz için bu yolu seçtiğimizi söylemek bir avıp « caçdışl bir davranış ounu• > yor mu? k* Bizim üniversitelerimize ve üniver te dışı bilim adamlanmıza düsen, Türk Millî Kurtuluş Savaşı ve ihtilâlinin bilim açısmdan anlamını ortaya koymak ve bu konuyu politika çerçevesinden dısanda ele almaktır. Gerçekte bu işi başarabildiğimiz gün, Türkiyede bir çok aldanışların önüne çeçmiş olacağız. Kurtuluş Savaşımız üstümien 45 yıl îeçmiştir. Bu 45 yıl içinde Türk devrimini ölçrr.eye yarıyacak bir çok olav tarihin büyük lâboratnvarlanrda denendi. Bilim adamı. bu olavlan inceden inceye çözden geçinp hükümlere vararaktır. Madcnlerin ısındığı zaman genişledıkleriııi biliriz. İstediçimiz anda bu olayı lâboratuvarda denemek elimizdedir. Ama sosyal olaylarda böyle bir imkân yok. Yalnız Türk bilim adaır.larına tarih büvuk fırsatlar hazırladı, Atatürk ilıtilâlindrn sonra yeryüzünde zincirleme kurtuluş savaşları başladı. Bu savasiarın ve ihtilâllerin ortak yanlan vardır. Bu konuda Vietnamla b^im Kurtuluş Savaşımız arasındaki paralele bir daha göz atalım Şöyle deüller göreceğiz: 1 Her iki kurtuluş savaşı da kapitalizmin emperyaliımine karsı .. • 2 Her iki kurtuluş savasında da kukla hükümet istüâcılarla beraber.. 3 Her iki kurtuluş savaşında da ihtilâl hükümeti ilk hedef olarak diişmanı memleketten kovmayı tesbit etmiş .. 4 Her iki kurtuluş savasında da ihtilâlciler yurdu kurtarmaya çalışırken kukla hükümet tarafından vatan haini ilân edilmişler... 5 Her iki kurtuluş savaşuıda da memlekette iki yönetim hâkim. Ve kurtuluş savaşçılan yalnız emperyaüstlerle değü, emperyalistlere satılmış olanlarla da mücadele etmektedirler. Şimdi iki sosyal olay arasmda şöyle bir elde akla çelen bu kadar ortak nokta bulmak bir bilim adamını pek çok ilgilendirmelidir. Yalnız Vietnamda değil. az eelişmiş ülkelerin bütün ihtilâllerinde aynı ortak noktalara rastlanabilir. Cezavirden Kübaya kadar önümüzdf «ıra sıra olaylar vardır. Ve bu olavları tarafsız olarak incelemek gerekir. Ama üniversiteniı. petrol kürsülerine kariar para kuvvetiyle «irmiş oîan yabancı etkiler. Türkivcde tarafsız inceleme yapmak im kânlannı kısıtlamıslardır. Bunun içindir ki kürsülerde öğrencilere ders vermeye kalkanlar Türk Millî Kurtuluş Savaşı konusunda karanlıldar içindedirler. Oysa Atatürk, istp bu çalışmalar sonunda Jstismarcılann açzın dan kurtulacaktır. Çünkü liderliçini yaptığı büyük hareketin anlamı, Atatürkçülüğün anlamı demektir. Bilim adamlarınıızdan, hocalarımızdan beklediğimiz. bu anlamı araştırmalarıdır. Fransa ihtilâli üstüne cilt 'cilt eser okumak ancak Türk ihtilâli üstüne bir cilt vazabilmek yeteneğine ulaşmakla • değer ifade eder. Yoksa oku oku kürsüden naklet dur... O kadarını yapmak için profesörlük pâyesine lüzum yoktur. M SENATÖR kndretine inandınnak, kendi kendin e saygı dnymasını sağlamak, sonra da kazandırması beklenen kıymet hükümleri hakkında tam mânasiyle mücehhez bale getirmek şarttır. Zira bir insanın kendi benimsemediğini başkalarına benimsetmesi, kendi bilmediğini başkalarına göstermesi mümkün değildir. Esasen bnnnn içindir ki, sosyal gelişme halindeki toplnmomnzda bagün bir çok çalkantılar meydana gelmekte ve devrimlerimizin bir çoğn kâğıt üzerinde yazılı hükümler olmaktan ileri gidememektedir. S Küçük bir aıınlık fa ydalanabiliyor ««•• •••• agün. kadınlanmıza tanınmış olan sosyal ve siyasî haklardan, ancak küçük bir azınlığın faydalanabildiği bir hakikattir. Kıyafet devrimine rağmen çarşafla gezmeye zorlanan, 222 sayılı kannna rağmen okula gönderilmiyen kadınlarınuzı ve kızlarımızı görmemezlikten gelmemize imkân yoktur. Medenî Kannnumnzdaki tek kadınla evlenme mecbnriyeti de bugünkü uygnlama ile deferinden hayli kaybetmis dnrnmdadır. Bugün sadece k5y ve küçük ilçelerde defil, en büyük şehirlerimizin kenar tnahallelerinde dahi kızların bir ticaret metaı gibi, para kavsıIığı kocaya satıldıklan bir vâkıadır. îste böylece, şahsiyetsiz ve zavallı bir dnruma düsürülmüş olan kadından, yarınlarımıza ışık tntacak, aydın fikirli ve benlik sahibi evlâtlar yetiştinnesini beklemek elbette ki mümkün değildir. Bütün bnnları önlemenin ve şiddetle ihtiyaoplumu teşkil eden ailenin temeli ve yarıncımız olan sosyal gelişmeyi tağlamanın tek yolu larımızın teminatı dediğimiz çocnklarımızın ise şüphe yok ki kadınlanmızı belirli bir eğitiilk ve tabiî öğretmeni olan kadınlarımızın eğitimi konusuna. hükümet proğramında bir ke me tâbi tntmaktır. özemediğimiz bir çok meselelerimize ancak lime ile yer verilmemiştir bn snretle bir çözüm yoln bulabileceğimize Sosyal bünyenin teşekkülünde ve yükselmeinandığım içindir ki, 1965 bütçe görüsmelerl sinde, diğer bir deyimle toplnmların millet basırasında, bn konuya önemle değinmiş ve «yurt line gelmesinde kadının büyük etkisi oldnfu çapında uygulanacak bir kadın eğitimi seferberinkâr edilemez. Ancak çok çeşitli yönleri bululiğine girişilmesini, Millî Eğitim Bakanlığının nan ve her biri ayrı ayrı sorumlnluk ve önera bu teklifimi kendilerine sunulmuş bir dilekçe taşıyan bu görevlerin belirli bir eğitim ve öğre>larak kabul edip konu3"u benimsemelerini ve timden geçmeden gereği gibi basarılraasına da işin orşanizasyonu için lüzumlu araştırma ve elbette ki imkân yoklur. Kadının kendinden bekleneni basarması ancak belirli dozda bir ge incelemelere girişmelerini» rica etmiştim. nel kültürle birlikte verilecek iizel bir kadın eğitimi ile mümkün olabilir. Bu bakımdan; kadın eğitimini genel eğiagün yine aynı görüs ve inams içinde, proğtimden tamamen ayırmak mümkün olmamakla ranun bn Snemli eksiği üzerinde durmayı ve beraber, tamamen genel eğitimin içinde mütaevvelce yaptığım teklifi de hatırlatarak, d a lea etmek de mümkün değildir. Ve kadınlanmıha fazla ihmale tahammülü olmıyan bn önemli zın, büyük bir çoğunluğunun böylesine bir eği konoyn bir an önce ve gerekli sekilde ele almak tinre olan ibtiyacı da meydandadır. lüzumuna Hükümetin bir kere daha dikkatini Her şeyden evvel kadını, kendi knvvet vo çekmeyi bir memleket ödevi saymaktayım. B •••• ••>« • • • « •••• •«•• Kağıt üzerinde kalıyor •••• ••«• •••• lunmıyan. yani Elen emperyalizminden şikâyetçi olmıyan komşusu yoktur. Arnavutlukla Yunanistan arasında Epir, Yngoslavya ve Bulgaristan ile gene Yunanistan arasında Makedonya meseleleri vardır. Sofya, Yunanistandan aynca, Akdenize çıkış kapısı koparmak peşindedir. Adı geçen ülkelerle, hepsinin de komünist olmalarına rağmen, Atinanın muhteris Bizansı diriltme emellerini zincire vuracak bir çeşit ortak cephe kurabiliriz.» Şu acı gerçekleri kabul edelim ve aldanmıyalım ki: Yunanistanda hangi rejim, hangi parti ve hangi hükümet iktidara gelirse gelsin, Elenler «Idee Megali» denen hayali büyük Yunanistan yani Bizans İmparatorluğunu diriltme sevdasından vazgeçemiyeceklerdir. Buçün Kıbns, yann Adalar, öbür gün Trakya ve İstanbuldan dem vuracaklardır. Ve bir gün, Lozan antlaşmasının da tâdilini isterlerse, hayret etmiyelim!.. Şımank paiikaryaları yola getirmek amacıyla yeni bir Balkan antlaşması yerındedır. Tam zamanında ortaya atılan bu fikir diger devletlerle yapmış olduğumuz askerî, siyasî, iktisadî anlaşmalara aykın olmadığı gibi, aksine onlan tamamlayıp takviye edebilecek nitelıktedir. kında ilgililerin doğru dürüst malumat vermelerinı temin etmesüü istemenın, ve bunu futtjol takımı tesis etmekten çok daha önemli bir iş olduğtmu hatırlatmamn Türk umumî efkân hesabına bir vazife olduğunu sanıyoruz. Mükcrrem AYBEK fiSiSTfiN HEIÜMLER Kasım 1965v tarihli gazetenizin O^y 1 3 1 e Görüşler sütunundaki Dr. Turgay Atasün'ün fikrıne katılmamak kabil değil. Gerçekten FullTime'a tâbi hastahanelerle cn ağır yük üzerlerinde bulunan asistanların tazminatın dısında bırakılmaları büyük noksanlıktır. Asistanlık, hattâ mesaisi sınırsız bir çahşma ortamıdır. Sayın yazar 3 4 günde bir geien nöbet hızmetının dışmda sorusunu hocanın direktifi ile kaç gece sabahladığuu hüsnüniyetlerinden ötürü kaydetmemişlerdir. Neyliyelim ki memleketimizde nice noksan kanunlar ve sosyal a > daletsizlikler üzülerek ifade edelim ki mevcuttur. ömeğin: Türkiyede birisi Gülhane As. Tıp diğeri As. Veteriner Akademisi olmak üzere iki Akademi mevcuttur. Gülhane As. Tıp. Akademisi asistanlan, asistanlık tazminatrrun üstüne bir de 645 sayılı kanunun kapsamına girdikie rinden bundan da yararlandıklan halde As. Vet. Akademisi asistanları değil 645 sayılı kanundan yararlanmak asistanlık tazminatı dahi alamamaktadırlr Kanun yapıcılannın bu konulara titizlikle eğilmeleri, derinliğine inceleme yapmaları gerekirken bilemediğimiz sebepler vüzünden kanunlanmız kimine kürk, kimine kolsuz yelek bağışı kabilinden olmak tadır. Bu dönem parlâmentonun bu ka bil aksaklıklan gözönüne alması ve emeğin mutlak karşılığını gözetmesi icabedecektir. Necip ALPAN T C ŞEKER flASTALIGI S Sonuç İspanya örneği B N UNUTMAMALISINIZ tedir Ömeğin tspanyada yapılanlar tek parti idaresinin ve tam bir sağ ortamın yaptığı tanm reformundan kısaca bahsetmek yerinde olacaktır. İspanya nın 10 senedenberi tatbik ettıği tanm reformu sahalarından sadece bir badajoz projesini isterdim ki bu konuda konuşan herkes görmüş olsun. Ciddî bir plân ve mesai mahsulii olan bu proje 129.000 Ha. dır. Burada bulunan ve 125 Ha dışındaki bütün araziler kamulaştırmaya tâbi tutulmuş ve yine proje sahasmdaki devlet arazileri de katılarak bılgiç tarımcıların elinde bu topraklar ilk önce tarıma elverişli hale getirilmişlerdir. Bu arazilerin kurulan serl barajlarla elektrifikasyonu % sue ' laması yapümış, elektrik ve su tarla başına kadar götürülmüştür. Bölgenin bütün yolları ikmal ".dilmlş ve bir plâna uyularak merkezî sistem köyler kurulmuştur. Tarıma elverişli sulu olan yerlerde 4, 5 Ha. itibarı ile arazi taksim edilmiş ve kurulan köyün bütün sosyal ihtiyaçlan, televizj'on salonuna, okuluna, kilisesine varana kadar tamamlanmıştır. Sonra tarımcılann belirttigi siyasete uygun olarak köylüler seçilmiş bir kooperatif örgütü altında plân lı, nöbetleşe sistemli bir tarımcılar kitlesi yaratılmıştır. Arzulanan istihsal plâna uygun olarak kooperatifler kanalı ile uygulanmaktadır. İşte bizim kasdettiğimız toprak reformu bu, tarım reformu bu. Kim neyi nasıl düşünürse düşünsün, yukanda izah ettiğim proje sahasmdaki işler yapılmadan köklü bir reform yapılamaz. Yapüacaklar olursa ki Türkiyede 4753 sayılı çiftçiyi topraklandırma kanunu tatbikatı yapılmıştır, su yüzünde kahr ve neticesi hüsran olur. ürkiyemizde artık bu sorunlara kesinlikle cevap verecek, Ifcı konuda çıkabilecek bütün problemleri kısa zamanda hallede bilecek bir tanmcılar kuruluşu ha zır ve görev beklemektedir. Saym Özgen'in işaret ettiğinin aksine teknik tarun müdürlüklerinde 8.000 tarım mübendisi tahta masalarda oturmuyor. Saym yazar belki 4.000 e yaklaşan mevcudumuzdan 40 ile 50 sini böylece görmüş olabilir. Geri kalanlar memleketin tarım dâvalarının başında ve bilgilerini köylümüze ulaştırabilecek yoldadırlar. evgıli gazetemizde (şeker hastalığı) başlıgı ve Dr. thsan Ünluer'm ımzasiyle çıkan makale serismi dıkkatle okudum. Bızdeki şeker hastalıgı artışmı, A merikan yardımı sayesinde refah seviyemizin yukselişine baglamak gibi gayri ciddi pasajları da bulunan bu yazıların tıbbi taraflanru tenkid etmek bana düşmez. Benim şikâyetim, bu makalelerde ağabeyım rahmetli Profesör Dr. Muzaffer Şevkı Yener'in eseri olan Türk Diabettıkler Cemiyeti hakkında ve ayrıca (Muzaffer Şevki Yener Diabet Merkezi) nakkmda verilen yanlış malumatla gösterilen kasdi unutkanlıklardan doğmaktadır. Yazar bu yanlış ve unutkanlıklan Türk Diabetikler Cemiyetinin bugünkü idarecüerine atfetmektedir ki bundan ayrıca derin bir teessür ve teessüf duymamak elde değildir. Orhan ÖZKUL NİFflKÇILflR !>•••••§•••• umhuriyet gazetesinin 16 Eylül 1965 tarihli ve 14773 sayısuım şehir ve yurtta sütununda; Alâettin Bilgi; «Doğu çıkarcıGazetemizde çıkan ve Cemiyetin laruı elinde bugünkü duruma düşGenel Sekreterine atfedilen beyamüstür» diyor. Yazar milli varlınatta: «Türk Diabetikler Cemiyeti 1955 ğumzı kemiren gerçek bir dâvaya parmak basmış oluyor. Ve yazısın senesinde diabetikler ve diabetik olmıyanlar yani şekerlilerle şeker da «Atatürk devrinde ağza alınmısizler tarafından kurulmuş ve ce yan bir «Alevi Sünnî» sorunu şu anda Erzincanda ıriinün konusumiyet bir Muzaffcr Şevki Yener dur. Bütün politik meseleler bu Diabet Merkezi açmıştır» denmekaçıdan ele alımyor. Birisi bir partedır. tiden aday nu olmuş, tek sorulan Türk Diabetikler Cemiyetini kuran ağabeyim rahmetli Prof. Mu soru şu «Alevi mi? Sünnî mi?» diyor. zaffer Şevki Yener'dir, ve onun Bu acı gerçek ve ayrılık yalnız aziz hâtırasmı yaşatmak için 1961 seçim esnasmda olmuyor. Milletide bir Diabet Merkezinin kruulmizin günlük yaşayışmda da mevmasmı ve Cemiyete bir lokal tecuttur. Bu fıkri eken; aga, şeyh. minini sağlıyan da benim. Cemiye bey, efendi ünvanlannı taşıyan tin kuruluşundan on sene ve Diakimselerden bazılan milletin bu bet Merkezinin açıhşından 4 sene Eonra hakıkatleruı bugün aynı cezaa'Eından istifade ederek kendi miyet ve merkezi, idare edenleri fıkrinin etrafında milleti toplamak tarafından böylesine tahrif beni arzusunu gütmektedirler. Bunlarm fazlasiyle üzmüştür. milletimizi böle gelen bu kötü ananeji gıdalandırmaktan vazgeçme Cemiyetin bugünkü Başkanı mektedirler. Bu zehirleyici fikirProf. Dr. Celâl Oker'in Tedavi Kliler, zaman gelecek bütün bünyeniği futbol takımı kalecisi oldumizi zaptedecek ve bizı birbirimiz ğu ve yazarın Cemiyetin ziyaret den ayrı koyacaktır. günü, antrenmana gittiği için kenVarhğımız için oldukça önem ta dısiyle ^örüşülemediği, yerıne Genel Sekreter Doç. Dr. Fikret Bi şıyan bu konuya; vatamnı, milletini seven her Türk vatandaşının yal'in malumat verdiği ifade edilmektedir. Futbol meraklısı sayın dikkatini çekerim. Başkandan Cemiyetin mazisi hakAktas SARIKAYA C SOSYAL SİGORTALAR KÜRUMU İslanbul Salınalma Süidürlüğünden: Kurumumuz İstanbul Sağlık Tesislerinin bir yıllıfc ihtiyaçlan için 62500 kilo pırinç idari ve evsaf şartnamesi esaslan dahilinde kapah zarf usulü ile satınaluıacaktır. 2 Satınalma işi: 3 Arahk 1965 cuma günü saat 15.00 de Bevoğlu Balıkpazan Ks'yoncu Kulluk Caddcsi Mallı Handaki Müdürlüğümüz 2 No. lu Satınaîma Komlsvonunda yapılacaKtu. 3 Mevzuubahis ihtiyaca ait şartnameler her gün mesaî saatîeri dahilinde Miidürlüğümüz 2 No. lu Satınalma Komisyon Başkanlığından bedelsiz olarak temin edilebilinir 4 Idari sartnameye göre hazırlanacak kapah zarfların en ge; ihale saatinden bir saat evveline (saat 14.00 de kadar) makbuz mukabili 2 No. lu Satınalma Komisyon Baskan'ığına verilmesi veya belirtilen saatte Komisyonda bulunacak şekilde posta ile İadeliTaahhütlü olarak gönderilmesi, 5 Postada vâki gecikmeler kabul edilmez, S Kurumumuz artırma. eksiltme ve ihale kanununa tâbi olmadığmdan ihaleyi yapıp yapmarnakta veva diledığine yapmakta serbesttir. (Basm 21832'14100) 1 Çiftliğiniz için ekonomik, etkin ve birinci sınıf makinalar mı almak istiyorsunuz; Sovyet yapısı tarım ve yol inşa makinalarının tek ihracatcısı olan V / 0 TRAKT0R0EXP0RT ile temasa geçin. V/0 TRAKT0R0EXP0RT 54 Beygirden 300 beygire kadar çeşitli güçlerdeki mükemmel Paletli Traktörlerini piyasaya arz etmektedir. Bu makinaların, en modern bir şekilde techiz edilmiş özel tesislerde imâl edilmiş olmaları kusursuz kalitelerinin ve uzun hizmet hayatiarının garantisidir V / 0 TRAKT0R0EXP0RT müşterinin talebi özerine, sattığı traktörlerin yedek parçalarını derhal teslim eder. Ayrıca teknik bakım işlerinde ve Sovyet yapısı Paletli Traktörlerin çalıştırılmasından sorumlu mahalli personelin eğitiminde en geniş yardımı sağlamaya âmade bulunmaktadır. T adet muhtelif tip yağ keçesi imâl cttirilecektir. EREGLİ KÖMÜRLERI IŞLETMESINDEN: Şartnamesine göre kapah zarfla teklif alınmak suretiyle 8199 adet muhtelif tip ysğ keçesi imâl ettirilecektir. Teklif zarflan 14 aralık 19S5 salı günü saat 12 ye kadar E.K.İ. Ozel Büro Şefliğine verilmiş olacaktır. Şartname Zonguldakta Ereğli Kömürleri İşletmssi Ticaret Müdürlüğünden, Ankarada Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünden, İstanbulda Beyoğlu Piremeci sokak Baro Han 2 nci katta Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu İstanbul Satınalma Müdürlüğünden, İstanbul, Bursa, Izmir Ticaret ve Sanayi Odalarından temin edilebilir. Firmalar hususî evsaftaki yağ keçesi nümunesini T.K.İ. Kurumu istanbul Satınalma Müdürlüğünde görebilirler. Işletmemiz artırma ve eksiltme kanununa tâbi olmayıp ihaleyi yapıp, yapmamakta veya kısmen veya tamamen dilediğine yapmakta serbesttir. (Basın Z. 34521965'13975) (Basın Z. 34521965/14097) 8199 PROPAGANDA ŞEFİ ARANIYOR Yabancı bir ilâç firması propaganda teşkilâtını yönetecek bir idareci aramaktadır. İyi İngiîizce bilenler ve bu işte tecrübesi olanlar tercih edilecektir. İlgililerin, nl'ropagandai) rümuzuyla, P.K. 350 İstanbul. edresine müracaat etmeleri nca olunur. İlâncılık: 9939'14125 uayındırlık Bakanlığından Bakanlığımız Demirj'ollar ve Limanlar İnşaat Reisliği Elâzığ Van Hudut Hattı İnşaat Bölge Müdürlüğü Van Hudut arası demiryolu inşaatında çalıştırılmak üzere 4 (dört) adet inşaat Yüksek Mühendisi veya Muhendisi ile 1 (bir) adet Makine Yüksek Mühendisi aknacaktrr. Isteklilerin mezkur Reisliğe en kısa zamanda müracaatlan rica olunur. (Basuı 22135 A. 14417/14099) 2 2 1 65 AK TO Istekleriniz için müracaat V/OTRAKTOROEXPORT Moscovv G200 USSR. Telex : 135 O E X POI Yunan emperyalizmi ve Balkan Paktı 1. Turgut DÜNDAR *** 1 L A y İstanbul Tekel Bira Fabrikası Müdürlüğünden 1 Fabrikamız ihtiyacı için 2778 Grose Kutu 19/20, 2778 Grose Kutu 20/25 numaralı havşa başlı ağaç vidası numunelerine ve şartnamesine göre satın alınacaktır. 2 Pazarlığa 29/11/1965 pazarteâ günü saat 10 da Fabrikamız Satınalma Komisyonunda yapılacaktu. 3 Geçici teminatı 2100. lira olup isteklilerin ihale saatinden evvel teminatlannı nakit, tahvil veya Banka mektubu olarak Fabrika veznesine yatırarak makbuz ve Ticaret Odası belgelerini Komisyona ibraz etmeleri. 4 Komisyon ihalejn yapıp yapmamakta serbesttir. 5 Şartname ve nümuneleri her gün Fabrikamız Satınalma Komisyonunda görülebilir. .7 (Basın 22187/14106) ' " İstanbul 4. üncü Sulh Cezo Hâkimliğinden ESAS KARAK DÂVACI MAZNUN No No : : (Basın 19903/14104) APİKOGLU KARDEJlERın MUHAKKAK OLSUN !. Dr. Ziyaettin Maktav Kulafc BurnD Boğaı flHSt.ıiıtrl»n vt T e l g . NAMLISUCUK Bâncılık; 3866/14115 Ağn Çene SirürHsl Mütehassun Seyehatten avdet etmıştir. laJtsıra Keceppaşa C i/1 «8 30 98 *m ayın Kayhan Sağlamer, 9 Kasun 1965 günlü «Cumhuriyet» gazetesinde kayda değer şu yorumda bulunmaktadır: «Kıbrısı kursağa indirmekle Elen emperyalizminin kamının doyacağuu sanmak hatalıdır. Daha sonra, sıra İmroza, Bozcaadaya, Trakyaya, hattâ İstanbula ve Batı Anadolnya gelecektir. «Derhal NATO*dan aynlıp yarm da askeri bağımsızlığunızı ilân edelim» demek aklımızdan geçmez. Sadece dış politikamızı nzun vâdede Atinanın yayılma siyasetini gemlemek hedefine yöneltmenin zaamnınm, kafamızı avuçlarımızm arasina almanın zamanmın çeldiçine dikka S SUÇ TARİHİ suç 1963/965 1964/115 EK H. A. Emin Çakar Balat Bostan sokak 22 No. Hırsızlık 21/10/1963 Çiçekli Husızlıktan maznun Emin Çakar'ın sabit plan fül ve hareketinden dolayı T.C.K. nun 491/ilk, 491/son R2 522.55/3 inci maddeleri uyarınca üç ay on altı gün müddetle hapsine 20/2''964 tarihinde karar verildiği ve fakat sanığın adresinin meçhul kaldığından tebliğat vapılamaması sebebüe 7201 sayılı tebliğat kanunu hükümlerine tevfikan ilânın yapıldığı tarihten onbeş gün sonra tebliğatın yapılmış sayılmasma karar verildiği ilân olunur. Başkâtip 11/8/1965 Hâkim 9772 (Basın 22281/14108) tî CPkrnpk is*Tvrsni7 Yunanistanın toprak ihtilâfı bu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear