25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE ÎKJ İS Kasnn 1965 CUMHTJRİTET AÇIKTA KALAN ÖĞRENCİLER ÖĞ Prof. Kemal KARHAN undan ylrml yıl evvel, Hseyi bitiren bütün ögrencıler Yüksek Mühendis Oknln ve Sivasal Bilgiler Okuln dısında butun yuksek öğretım mfiesseselerine devam etme şansına sahıp bulunuyorlardı, Sadece adı geçen ikl yuksek oknl giris imtihanı açıyor, biri liselerin Fen Şnbelerinin, diğeri Edebiyat Şubeierinin en iyi mezunlanmn yarısma sahnesi oln\ordn. Üniversitelerin bütün fakültelen, Yuksek Zıraat Enstitüsü ve tstanbnl Yüksek Tıcaret Oknlu gençlerın meslek heveslerine göre kolavlıkla yazılıp tahsillerıni tamamlıyacak müesseseler halınde idı. Burs bulmak veva parasız yatılı olmak basit bır raüracaatla temin edilebiliyordu. •••••••••••••••• Aydm kişilik Kelimeler B Atatürk Ünıversıtesi, Trabzon Karsdeniı Teknık Üniversitesi henuz başlama çabası içindedirler. Tine aym yıllarda kanunlaşan Ege Üniversıtesi gelişme yolnnda ise, bunnn nedenini Izmir'in böyle bir kurulnsn yaşatabilme nlteliğinde aramak gerekir. Hal böyle iken, yeni kurnlacak üniversitelere yakın bir gelecekte bel bağlamak fazla hayalperestlik olur. üstüne C Ikili öğretim Açıkta kalan öğrenciler probleminin &cil ve radıkal çozumu, mevcut müesseselerın yukünü srtırmaktır. Eğitim hayatımızda ilk öğretimden meslek öğretimine kadar nygulanan ikili öğretim yuksek oğretıme de teşmil edilmelidir. Bnndan an vıl evvel Mıllî Egitim Bsksnlıgınc* bn yol öne surulmüş fakat üniversitelerin tepkisi ile karsılasmıstı. Karsıt fikirlerin baslıcalan, finiversıte oğretim üyelerinin sadece ders vermekle yıikümlü olmayıp arastırma ile de görevli bnlnnmalan ve esasen sıkışık bnlnnan lâboratuvar imkânlarının fazla zorlanamıyacağı güıi hnsuslardı. Halbnki geçen zaman aynı elemanların özel okullards unıversitelerdekinin birkaç mlsli ders verdiklerini ve aynı lâboratuvarlann posta posta birkae misli öğrenciye yeter olduğnnu bize fiilen göstermistir. 22 niversitelerimizin Sğretim fiyeleri yabaneı llmemleketlerdekilere kıyasla çok ax ders ver** mektedirler. Amerikan üniversitelerinde haftada on saatten az derai olan hocaya nadiren raslanırken bizde ikl saatten fazla okutan parmakla gösterilmektedir. Aynca bizde öğretim faaliyeti ilgili bilim kolunnn çok dar alanına inhisar etmekte ve Sgretim fiveleri mesleğin ihtisaslanna yakın konularmda ders verememektedirler. Bu mahzur ise yaygın bir program yapma imk&nlannı tahdit etmektedlr. Yukandakl açıklamalar finiversitelerimizde ikili öğretlmin kolaylıkla uvgulanabileceğini gostermektedir. Bnna katılacak öfretim iıvelerinin hizmetlerini değerlendiricl tedbirler üniversitelerin desteğini temin etmenin pratik yoludur. •••• •••• • ••a • ••• • ••• •••• •••• Bizde durum Lise mezunlarının artmasına karşılık viıksek Cğretimın gelişmesinm plânlanamaması zamanla Tıptan baslıyarak butün fakulte ve yuksek oknllarda bir sıralama nizamının tatbikini zorladı. Bir süre lise mezumyet dereceleri esas alındı ve kısa zamanda bunnn yetersizlı|i anlasıldı. Her müessesenıo kendi anlayısına göre tertipledıği giris imtihanlan da bırtakım mahzurlar doğurduğundan, bunların birkaç istisnası ile tevbidi yoluna gıdıldı ve gunumuzun test sistemi olarak adlandırılan nsnlu ıhdas edıldı. 22 îretımi vapılan mesleğin niteliklerl Ile test I I ieğerlerının ne dereceye kadar bağdasabildiği tartısılabilir. Tfiksek öğretim müesseselerimızın gırış sırası ile mezunıyet sırası çoğu zaman büvük farklar göstermektedir. Avnca genis bir alanda vapılan testler, alısmamanın sakıncalan bir yana, öğrencileri belırli bir meslek hevesine yönelmekten de yoksun bırakmaktadır. Ziraat muhendıshfıne özenenler, kendılerinl Filolojide bnlabilmekte, Huknkçu olma arznsa, Tibbiyeye alısma gayretine zorlanabılmektedir. Fakat şuragını itiraf yerinde olnr ki, talep ve imkânlar aragındaki fark azametini mnhafaza ettikçe problemin en ivi çözumü, güçluk ve çaresizlik içinde kalmaktan kurtulamıvacaktır. • ••• • ••• •••• « •••• •••• •••• •••• >••• •• •• • III ••Erdal Atabek'ın 31 Ekım II11965 günlu Cumhunyetta çı•»• kan «Aydın Duşunce ve Temel Sorunlar» baslıklı değınmesını ılgı ve dıkkatle okudum. Aydın sozcuğunun gume gıttığı ve de okur yazarlık la eş anlama kullanıldığı apaçık bır ger çek gunumuzde Alfabeyi sokebılen her kımse kendısıni aydın aşamasında goruyor . Çevrmıı hep boylelerıyle dolu. Aydın kışınin en onemll niteliklerinden bıri surekli okumak, çok okumaktır Çunku okumak, bır kafa ışletme, duşunce kazanma ve akıl vurutme ışıdır Avdın dı\ebıl«ceğımız kımse, once akhnı kullanmak, akıl yolundan davranışlarına von ve anlam ka zandırmak zorundadır. Duyarlıklar ne denlı kutsal, ne denh insancıl goruntülere burunurlerse burunsunler, akıl ve uslamlama dısıphninden > oksun kaldıkça ılkelhklerını aşamazlar Okur • yazar olmak, su ya da bu okulu bitirmiş olmak, hiç bir zaman sydın kişi olmak için yeter kanıtlar değildir. Aydın kışılığın olumlu bir temel eğitimden başlayarak oluşacağını inkâr etmiyoruz. Ama bu temel eğitim, kişıye, lnanç ve duyarlıklannı akal yürüt me yöntemleri ile ımırlandırabile cek bilgi, beceri ve davranışlan kazandıracak guç ve nıtehkte olmazsa, tum okul biürmeler, tum okur yazarhklar askıda kalacak, dıplomalar gostermelık olsun dıye çerçevelenıp camlanacak ve çalışma odalarınm, evlerın komşu çatlatan yerlenne asılacaktır. Yanımız, yoremız, hep gunebakan mancmda kışıler, bugun ak dedığıne, ertesı gun, hıç çekınmeden hıç sıkılmadan kara dıyen, guçlü belledıklerıne boyun büken, zayıf lara kafa tutan.tekme atan, karsılastıklan kımselerm sıyasal ya da yurutme gucune gore renk değıştıren sorumluluklarını ya da kişilik lerıni hep adamına gore, havasına gore ayarla\an kımselerle doluysa, hemen herkes ınançlı gıbı gorunujor, ınançsız davranıyorsa, he men herkes başkasma saygıdan, haktan, hukuktan soz edıvor, fakat jen geldığınde başkalarınm hak ve hukukuna saldırmakta, ken dı ozel yararlan ve çıkarları ıçm ulus ve ulke yarar ve çıkarlaruu bıle kullemenın yollannı araştırı yorsa, hemen herkes sorumluluktan soz edıyor doğruluktan, nâmusluluktan soz edıyor fakat, butun gucunu ve okumuşluğunu sorumluluktan kaçınmaya, ezıyetle rı başkasına yukTemeye, nımet'en kendısı kapmaya harcıyor, doğnı duşunceyı, nâmuslu davranışı ken dı çıkarına ohnadıkça benımsemıyorsa, ortada tek bır Htnık vardır: EGİTİM. bağlı ise; insanlığı teşkıl eden fert lerın, zumrelenn, Einıfların, mılletlerin, devletlerin huzur, güven lik ve refahlan da bütün ınsanhğrn huzunı, güvenliğı ve refahı oranmda gerçekieşeceği meydandadır. Eğer insanlar, jaşadıklan sürece ve mılletler, dun>a durdnkça devam edecek ve gunden guna ge lişecek bir huzura, guvenliğe ve refaha ka\usmak lstiyorlarsa; ben cıl içgüdulerin ve körd ve zararlı abşkanlık ve inançlarm eslri ve kurban olup durmaktan kendilerini kurtarmalan gerekmektedır. Elbirliğiyle insanlığı huzur ve gü venliğınl toptan ve devamlı olarak sağlamak için kurulması gereken butun teşkilâtı ve kurumlan blr an once kurmakla zorunludurlar. Gerçek ve muspet ahlâk, gerçek ve muspet siyaset ve dlplomsst, gerçek ve muspet hıkmet ve uzağı gorurluk. gerçek ve muspet vatan ve mıllctseverhk budur! Haluk Necdet DOĞAN Sosyoloji öğrenciai flSİ GENÇL1K • ••I ••• ••• • II aaa • ıın •tı a«a ••1 S Batı ne yapıyor Lise mezunlarına vuksek öğretimde imkân sağlavamama sadece memleketimizin problemi Cniversitelere fazla öğrencı almanın diğer bir değildir. Gelişmış Batı filkelerinde de avnı sıkınyoln da yılda iki yerıne üç somestır vapmaktır. tıya sık sık raslanmaktadır. Tüksek öğretim için Amerikan üniversitelerinin hemen bepsınde yaz konan müsabaka imtihanlan, derece kayıtlan tae eğitimleri son zamanlarda yaz sömestri olarak men her ulkenın çdzum yollarıdır. Batı Almanya tanzim edilmeğe baslanmıştır. Yaz sömestri, oğgıbi memleketlerde yuksek öğretım tasfiyesi orta renci savısını vüzde elli artırmakta ve öğretim oğretımın ılk yıllanna kadar inmektedir. Teter ders esasına gore olduğundan, programlar ıhtiyabasarı gosteremıyen oğrenciler yuksek öğretime ca göre tanzim edilebılmektedir. öğretim üyelerilhtivaç gostermeven mesleklere yöneltilmekte ve nin yıllık tahsisatlan ıkı sömestir ders vermek bo\lelıkle mesleksız ınsan sayısı dnlenmekte ve karşılığı olduğundan, vaz sdmestirlerınde kendılnsan gücu verimli bir sistemle sekıllenmektedir. Bizde de, böyle bir sistemin bir an evvel kurul lerine munzam ücret ödenmekte, birçokları yaz masını, Millî E|itim politikamızın temel unsnrla avlarını baska üniversıtelerde ders vermekle geçirmektedirler. Üniversitelerimizde yaz sömestırnndan bıri olarak görmekteyız. lerinln ihdası hem fazla oğrenci kaydını gerçekbzmekle zornnlu bulunduğumuz dâva â*il bir liyecek, hem de hoca mfibadeleleri ile yuksek öğmahıyet gostermektedır. Her yıl universiteleretim faaliyetımize yeni bir çesni getirecektir. re giremiyen on binleroe mesleksiz genç gelecek yıllarda kencHIetine katılacaklarls birlikte yeni sans denemelerlnin bekleyişl İçinde bos dolaşmaktadırlar. Bunlara yer hazırlamak için yeni Skili Sğretim ve üç sömestir sıstemleri ile açıkiıniversiteler knrmak akla ilk gelen çözfim yoluIta kalan öğrenciler probleminin önemlı ölçude dur. Tecrdbeler gdstermektedir ki, kaliteli yuksek 'çözilleceğine inanıyoruz. Üniversitelerin \e Bğretim müessesesl knrmak kolay bir is değildir. hükuraetin karsılıklı fedakârlıklan dâvanın azaKurulnş kanunlan çıkalı on yılı eeçen Errnrnm mcti vanında önemsenmıyecek hususlardır. 2 yerine yılda 3 sömestir •aaa •••• •••• • ••• •••• • ••• • aaa ••a a •••• •••r >••< •••1 •••1 Ç Sonuç YERLİ ROMANUR Türker ACAROGLU # ADSIZ ŞEHIT (1965). Romancı Etem Izzet Benicenin (doğ. 1903) romanı, Inkılâp ve Aka Kitabevlerınce yayınlandı (240 S., 750 krş.) Çok okunan romanlann yazarı, önsuzunde: Ben size bu romanımda bir sonbahar ve bır ruh hâdisesinin rurlu sahnelerini bir tarih devresı ve zemini içinde derlemeve çalışacak. hem de masalını anlatacağım» divor Sekiz bolumde anlatılan olay, Birinci Dunya Savaşmda başlajıp Izmlr'ln Yunanlılardan geri almışı>la sona erıjor Geçen yıl kaleme ahnmış olan eser, daha çok, filme çekilecek bir senaryo niteliğmdedir. # AYLÂKLAR (1965> Ozan, denemecı, oyun yazarı Melıh Cevdet Anday'ın (doğ 1915) ılk romanı, Remzı Kıtabevının Ofenı Turk vazarları serısunde vajmlandı <271 s, 750 krş), Geçen yıl gazetemızde tefrıka edılen eserın konusu ıkı bolumde anlatılmaktadır. Dış kapakta eser şoylece tanıtıhyor. .Aylâklar» bır Abdulhamıt paşasının kurduğu bır Istanbul aılesının hıkâ>esıdır, ıstıbdat devrınden başlayıp gunumuze kadar gelır ve bu sure ıçmde dort kuşağı kapsar. Bu dort kuşağm macerası, bır bakıma Leman Hanım'm konağının macerasıdır. Işte romanın butun kışılen de konakta ve konakla bırlıkte tanıtırlar kendi lerıni ve konak yıkılmcava kadar onun kaderıne ortak olurlar Leman Hanım konagı, hazır yıyıcılığın yıktığı bır aıleyı barmdırmıştır Burada herkes ışsızdır, aylâktır ve geçımınm nasü, nerden sağlandığı hakkında hıç bır bılgıve sahıp değildir Dışarı atıl dıktan sonra da Muammer'den baska merak eden olmaz bunu Iste <Aylâklar.m ıkıncı bolumu, ılk bolumde karşıdan bakılan kışılerın, Muammer'ın gunluğunden gorunusudur Toplumda kazanmadan jaşamanın varattığı avkırı bır durumun tek ınsaırn ruhunda vaptığı vıkıntılar, bır aı'e tarıhınm da bır devnn mırası ve sonucu olarak belırır >a Boylece ıkıncı bolumde sadece olaylar zmcırı sur mekle kalmaz, ılk bolumde verılen gorunurden derın bır kesıt ahnmış olur » « BEBEKTE AKSAM OLDU (1965). Tarıhçi ve gazeteci Samıh Nafız Tansu'nun (doğ. 1905) ilk romanı, Inkılâp ve Aka Kıtabevlerince bastırıldı (264 s., 5 lira) «Dunya gazetesinde tefrıka edılmış olan eser ıçın, yazarr Onu vıllarca dujarak, duşunerek. ıstejerek vazdun: okul hâtıralarımı bıraz değıştırerek >aşadım» demektedır Kavtan bı>ıklı Istanbul bevleıınin, uzun kırpıklerın, guzel endamlarm uğruna, fayton arkalannda kol gezdiği fes ve ferace çağuıın sevgilerinden biri var, bu romanda • BÎR FILIZ VARD1 (1965 > Daha çok b>r hıkâvecı olan Orhan Kemaı'ın (dog. 1914, asıl adı Mehmet Raşıt Oğutçu) romanı, Varlık Yayınevımn (Buvuk eserler kıtaphğı) dızısınde çıktı (291 s, 4 hra) Yazar, eserde •duşmuşluğu içinde sai kâlmış btr genç kızla onu kurtarmak ıçın kendını çıkmazlara suruklıven yaşlı âşığının'maceralarını. kıvrak u=lubuvla anlatmaktadır # GULYABAN1 (1965). Halk romaneısı Huseyin Rahmi Gurpınar'uı (186419«) romanı, doğumu nun yuzuncu, olumunun jirminci yıldonümu dolayısiyle yavınlanan ozel bir dizi içinde. Atlas Kıtabevınce yeniden bastınldı (144 s., 5 Hra). Eser. bundan once dort kez basılmıştı (1912, 1938, 1944, 1960) Son basımm ozellıği, Zahir Guvemll ellyle bugunun dılıne aktanlmış olmasıdır. Onsoz yerine gecen *• •şlaniıcta bır hanım nınenin mektubuna verdığı cevapU yaıar dıjor kı: «Basm alanma blr gulyabani de ben salıversem, zaten siyaset ve kriz patırdılan içinde yorgun duşen okuyucularımın zihinlerini busbutun karıştırmıs olmaz mıymı?... Masalı şimdıki romanlar derecesine çıkarmaya, yahut romanı ozunu değiştirmeksizin masal derecesınde sadeleştirmeve uğraştım Roman bir ga riplik toplamı olmakla beraber yirminci medenijet yuzyılının zihinler için seçtiği akla uygun suıır lar içinde son bulacak.» # HEP O ŞARKI (1965). Günümuz romancılarından Yakup Kadrı Karaosmanoğlunun (doğ. 27 mart 1889) romanı, (Varlık buyuk eserler kıtaphğı) dızısmde yenıden basıldı (184 s, 4 lira). îlk ba sımı 1959 da yapüan eser, bır eskı devır hanımmın deftennden notlar, anılar biçımmde kaleme alınmıştır. Olay, geçen yuzyılın ortalannda geçmekte dır. «Burada hayahni yetısmedığı çağlara kadar uzatarak, temız bır eski zaman aşkının çerçevesınde artık busbutun tarıhe kanşmış bır çağm huzun lu şıırını bize duyurmaya çalışıyor. Ama bu çok şahsı>eth eserm bır başka cephesi daha var: O çağı yaşamış olan kadınlarunızın nasıpsizlığini ve bahtsızlığını da bize kuvvetle duyuruyor.> # KADDfLAR TEKKESİ (1964). Rahmetll romancı Refik Halid Karay'm (1888 1965) romanı, yazar adına duzenlenen bir (Kulliyat)m altıncı eseri olarak, Inkılâp ve Aka kitabevlerince yeniden bastırıldı (4124 s., 10 lira). Dkin 1956 da ikl cılt halinde yaymlanmıştı. Yazar, baştarafta: «Goreceksıniz, diyor, memlekette din hâlâ ne mükemrrlel cer vâsıtasi oluyor, ne enrrikalara âlet edlliyor! Hem de munevverler muhitinde, yuksek sosyetede » Aynca, romanın esasınm blr gerçek olava dayanmakta olduğunu belirtiyor. • NİMETSINAS (19651. Hüseyin R. Gurpınann romanı, Atlas Kıtabevınce yenıden yayınlandı (168 s, 6 lıra) Eser, bundan once eskı harflerle uç kez basılmıştı (1901, 1902, 1927). Bu basımda roman Tahır Nejat Gencan elıyle bugunun dılme aktanlmış Kıtabm başında, >azarm rahmeth annesme bır hıtabesı var. 1901 de yazılan bu hıtabenm sonunda >azar, annesme şoyle seslenıyor: < Ilk tath sozlenni senden oğrendığım bır dılle yazılmış bu değersız esen sunujorum Kadmlığa seref verecek ıkı gencm nâmus alanmdakı yanşmalarını anlatır. Tath soydaşlanndan bu ıkı nârras kahiaTianınm fedakârlıklarmı tasvırde Havva kızlarından bır ıkı=ıne kadınlığın yucehğını beğendırerek birkaç damla yaş dokturecek kadar bır başarı gosterebılırsem, kendımı mânevı takdırme hak kazanmış sayanm Beni vücuda getirdığm bo•» gıtmemıs olur » > = • SONUNCU KADEH (1965;. Refik H. Karay'ın romanı, kendi (Kulliyat)mm yedinci kitabı olarak. Inkılâp ve Aka Kitabevlerince yavrnlandı (187 s, 5 lıra.) Eser, 1962 de Esentepe'de yazılmıştır. Eski aşkı tâzehyen modern blr kızm, kırk yıl süren bır aşkın hikâvesi dort bolumde anlatılır; olay 1957 müjıs ortasında sona erer. • • SIPSEVDİ (1965). H R Gurpınar'ın romanı, Atlas Kıtabevınce tam metın halınde yeniden ya>mlandı (420 «,125 hra). Eser, bundan once eaki ve yeni harflerle olmak uzere, ikl kez basılmıştı a911, 1946) Bu basım, Zahır Guvemli eliyle bugunun dilıne aktanlmıs, Romanın asıl adı: «Alafranga» îstıbdat çağınm sansürü bunun adım değıştirmij. Romanın bu hikâyesmi ve alafrangalık çeşıtlerını jazar, 1908 •arıhli onsözünde uzun uzadıra anlatıyor. Eğitim gitlm, bir ulusun oluşumu, U çindlr. Eğıtım, bırevı (ferdı), tum yetı (meleke), vetenek ve becenlenyle toplum ıçın hazırlar. Toplumda toplumsal yarar vardır, eğıtımde de toplumsal yarar olacaktır, toplumda tutum (ekonomı) ve tutumsal (ekonomık) davranma vardır, eğıtımde de tutum ve tutum sal davranma olacaktır, toplum ken dı kendını akıl jurutme ve matematık davranma ıle jonetır, oluşturur Toplumda kişisel çıkarlar uste tutulur, yonetim duyusal yon temlerin elıne geçerse o toplum çozulur, ya donuşume gider ya da başka bir topluma yemlik olur. Eğitimde de ba boyledir, bir eğıtim duzeni kendisini toplumdan ayınr, ayırmakla da kalmaz, çağdaş oluşum ve gelişimlere ayak uy duramazsa, okulculuk duzeni bozulur, ilkokulu başka, orta oğretimi başka, yuksek oğrenimi başka hav a çalarsa, proğramlar, >ontemler eskır, toplum rurumu, toplum matematiği yontemlerden çıkanlırsa, okullardan eğitilmiş aydınlar yerine, diplomalı yararcılar, diplomalı sornmsuzlar çıkar. Bız de oturur a^dm kimdir, sorunIan nelerdır gibılerden bos laflarla zaman oldururuz. E aym Hâlıs özgü'nun «Âsi Genç lık» baslıklı yazı dızısıni okuduk. Gençlenn âsılığe yonelme nedenlerım dort kısunda inceliyen olumlu bır yazı bu. Yalnız sayın yazar, klnuyu gene] olarak incele miş, toplumumuzu ilgılendırecek noktalara değınmemış Oysa kı Turk toplumunu, bu gençlerl bu davranışlara hangı yaşam kojulla nnrn ıttıği fazlaayle ilgılendirmek tedır Bugun, Turkiyede âsl gençlik vardır denılemez. Yalnız bu yone gençlenn kaydıklarmı veya kaymak ıstedıklermi goruyoruz. Bu jone kavma toplumumuz gençlerinde jazarın belirttıği gibi <Yaşarr.larını gerçeklik prensıbıne gö re değıl de haz prensıbıne gore değerlendırmeğe çalışmalan» değıldır Yapacak 1 bulamadıklarından 5 kısaca ileri uygarlığın doğurduğu âsı gençlıktir. Oysa Id ulkemizde açlığm, sefaletm, okulsuzluğoa gençleri oyalayacak tesislerin (krutuphane, smema, tıyatro, spor tesısleri) olmayışın doğurduğu veya getireceği bır âsi gençlik bahis konusu olabilir. Bu noktaların bılin mesınde, gençük sprunlsnjnın çözumlenmesı yonunden fayda vardır Aynca yazar, 3. bolumde aıle çevresınuı âsi gençlığın turemesındeki önemı belırtıyor. Yalnız bu bolumde «anne» ile ılgıli olan hulusun açıklaman bizc* yetersiz bırakılmıstır. Toplumumuzda kadın, ailenin egıtıcı ve oğretıcısı olarak odevıni yapmamaktadır. Çocuklar aşm maddıyatçı, toplum duzenlerine ve ahlâk kurallaruıa boyun eğmıyen şekılde yeüşmekte Bu nedenle ba bayı çalışıp kazanan ve kazandığl nı eve taşıyan bır gelır kajTiağı olarak gormektedırler. Kısacası, kadmlarımız gençlerın yeüştınlmelerınde sorumluluklarını kavramahdırlar. Kadının sevgı sının bencılhğıne kapılması, ortaya âsi gençlik dıye toplumun başına dert olan gençler çıkarmakta Kelimelere önem veriyorum. Yazarlık mesleğini seçmis bir kişinin başka turlü dusünmesi, zaten beklenemez. Ama «kelimelere önem venjorum» derken anlatmak ıstedığim, kehmelerın ıfade ettıkleri kavramlara verdığım onemdır. Yoksa düpedüz kelımecilik sanatının değerini savunmu? olnrnm. Son Meclıs konusmalarını radvolannda dınliyenler, bazı kellmelerın mılletvekıllerı çevresinde böyuk gürültüler kopardıgını gördüler. Meselâ «ışgal» kelımesi Meselâ «zavallı» kehmesi . Vaktiyle de Meclıste bazı kelimeler üstüne bfiyük fırtınalar koparılmıstır. Bunlardan biri Recep Peker'in knllandıçı «psıkopat» kelimesi idi. Recep Peker bazı politıkaeüann psikopat oldnklannı dır. Kadmlarımız her şeyden ön kürsuden ıma edınce salon karısmıs; muhalifler : ce gerçek anne olmahdırlar. «Ka Sözünü geri al !.. diye bağırmışlardı. dına en çok yakısan mucevher anZaman geçti. Recep Peker'in dogrn konnsmn? oldngu »nlasıldı neliktlr.. Psikopat olduğu ima edilen politikacılann «onradan ortay» çık«n marifetleri eski Basbakana hak verdirdi. Radyolanmızın basında son Hükumet programının tenkidlerini dinlerken : « Türkiyenin baıı toprakları Amerikan IşgaH altındadır » •Szunün karşılastıgı tepkının nğultulanvle karsılaştık. Am» »ynı fikrın bir başka biçimde söylenmesi insanlan kııdınnıyor. tlle de işgal kelimesini »öylemiyeceksın. Bn yuzden lon günlerde bır moumhurijet'de saym Fıkret Otda çıktı ortaya : yam'm seri roportajlannı ilgi îsım var, beni isgal etme dediniz mi . ıle ızledık. Kaderlenne terk Sözunü tavzib et !.. dıye çıkısıvorlar adama. edılmiş ınsanlar arasmda hayatını tehlıkeye atarak hazırladığı incele İşgal kelımesi niçin kızdırıvor bizlen? Çunkü milli bağımsıılımesinden dolayı kendısıne içtenlikğa saygılı ınsanlanz. Mıllî bağımsıılığımmn gölgelendığmi de içile minnettarlığımızı sunanz. mızden duvuvornz. Ama içinde bulunduğumnz durumun böylesine Turkı>ede mutlu azmlık ve mut ağırlastıncı bir kelımeyle ıfadesı bizlen yaralıyor. Hani Padişahın suz azmlık dıye bir ayınm yapmak gozbebeği gibi sevdiği bir atı varmts. Hastalanmıs. Padisah kederli : mânâsızdır dıyenlere en ıyı cevap Her kim kısrağımın öldfiğünfi söylerse kendini yok bilsin !. tır bu roportaj. Tavaye olunur boy demis. lelenne Kısrak öteki dünyava göçmüs. Ama kimse cesaret edip haber Otyamm incelemelerindekl. safinsanlann konnşmalarmda, biz bir veremiyor. Yalan da soyhvemıyorlar. Padısahın musahibi huznra ulusun karakterıni ısürablaruıı bul çıkmış : duk. Bu temız kalbli • ijl dusun Sultanun sizin kısrak bır tuhaf, demış, njuyor ama dort ay»celi msanlarrmızm dudaklarmdan ğı ds havada içtenlikle dokulen kelimelerde, en Bre öldü desene şuna ! umitsiz anlannda Fikret Otyama gosterdikleri yakınlıkta Turkıin Hemen eteklemış musahip : tum olanaksu koşullara ragmen Ben söylemedım efendimız, siz söylediniz ! «yedi duvele» karşı koyarak duşma Herkesin bildiği bu unlü fıkradakı sultan gibi bir raltan yatını ulusundan kovmasınm mucizeyor gönlümüzde Birinin kalkıp konusması gerek : vi nedenlerinden onemll parçalar Memleket içinde öyle toprak parçalan var ki, bizim polis gibulmak mumkun. Turk koylusu remez, hâkim giremez, savcı giremez, subay giremez, Bakan gireöylesine çetin hayat koşullan Imez, kanunlanmız giremez . çinde yasamıs ve yoğrulmustnr ki lnsanca jaşayabilmenin pek müm Ulan snnn kıgacs söylesene ! kun olmadığı bu koşullar içinde Sayın milletvekilleri bir de kürsuden istttikleri czavalh mıllet» jaşayabilmektedır. Ve senelerdir sözfine çok kızdılar. Tavıihini istediler. O"ysa Atatürk czavallı» keonun ulusunu «Dunyanm en geri limesini ne kadar çok kullanmıstır o Meclıs kürsüsünde : 10 devletinin birincisi bile yapama mışızdır» An olduğu kadar da Efendıler bız yaşamak ıçın çalısmağa mecbur zavallı blr halgerçektir bu. kız; mahıyetımızı bılelım diye defalarca konuşmuştur. Turk koylusu esasında iyidır. Ça Ama yeni Mecliste bn kelimelere karsı duynlan yeni tepklleri lışkandır, vefalıdır, ıyilıksev erdır de tabiî karsılamak gerek. Çünkü simdıye kadar Meclis dısında kalOnu bugun ıçın bu meziyetlennde mış kelimeler, kavramlar, fikirler kürsüye çıkıyor. Bunlar yadırbıraz olsun uzaklaştıran kendısı deganacaktır, çürültüler kopacaktır. Şimdiye kadar hiçbir sey söyleğıl, jetenekh ve sorumlu kışılerın meden saatlerce konuşan sampivonlann sesleri dnynlnrdn Meclisvazıfelerını yapmajnşlandır. Turk te Bunların sesleri gene duvuluvor. Ama onların yanıgıra konuşkoylusu ışlenmemış bır Fırat gıbıtuğu zaman bir sey sövlıjenlen de dinlivoruz. dır Bazan duıgun durgun akar ba zan coşar. Manjınal favda sağlaHer seve rağmen bız gene de kelimeleri çok dikkatli seçerek mak ıçın ise hemen hemen hıç bır konusmak gerektığini savunuruz. Buna bir ölçü bulmak gerekirse şey vapmıyoraz. Ve sonra «Kojludıyebılırız kı : muz tembel. 365 gunun >ansını kah Gerçekleri ne fazla abartarak söylivelım, ne de kullamlması vede geçiriyor, kumar oynuyor degereken kelimeleri de pekingenlık vüzünden feda edelim. Mesele riz. Hep suçlulanz onu. Ama olay fıkrimizi en etkili ve en doğru biçimde anlatmaktır. Kelimeler bu ları sebep sonuç munasebetlerl hizmete girmelidir. çerçevesı içinde ıncelemez, gönneyız. Doğuda «kıble»yi bıle şeyhler tâyın edıyor «Millî birlik sebekesi» gıbı teşkılâtlı modern eşkıya çetelen halkı somurmektecur. Ama yıne de Fattum nine kendısine pa••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••••! ra vermek ısteyen Fıkret Otyam'a şoyle ağıtlanır «Sen bana perra verırsin, garip oğuuul, ben bunu allrim garip ogul, hakaret bana can oğul hakaret bu, dertli oğuuul, gfl nahtır; garipten perra alınır? Ben perra için gelmedim yanma? Vah oğul vah • Ve gece bahçeye harkdan su sal mak sırası kendıne gelen altı yaslarmdakı çocuk, bır kucak dolusu çalıyı hıç bır şey demeden Fıkret Otyamın yanına bırakır ve karan lıkta kaybolur. Sevımlı Recep ağa bır Turk yazarının sorumluluğunu yuklenmesmı bıhr. Bu jnızden de birkaç kere olumle burun buruna Bir Gün Anlarsın gelır. Gerçekçı yazar da Fıkret Otyam gıbı temel yurt sorunlarını Unutamıyornm ele alarak onlan sebep, soruç mü Çigan Gözler nasebetleri ıçmde korkusuzca ince ler. Tekrar teşekkürler Fıkret Ot Çağnşım yama . 0Y FIRflT ÂSI FIRAT UMIT YAŞAR Mürsel ENGİN \ öğrenci Bir Ateşim Yananm TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ^ •Şiirlerini Ankara Radyosunda Bu akşam 18.35 de sizler için okuyacak. Ali DÜNDAR HEKİM ve HASTA a>ın Burhan Felek, 6 kasım ta rıhh Cumhunyette çıkan': cHekım ve hasta» baslıklı yazısmda bıreycılığı savunarak: «Toplum dedjğimiz cemivet, fertlerden murekkeptır. Sonunda is gene ferde dajanır. Toplum onun kurduğu ka labalıktır.. fert ne kadar beşerl ise toplum o kadar nazaridir; hatt? lussidir» diyor. Oysa toplum, asla «nazan», •hi' .!• değ'l; «beşer ferdı.ru, akıl, fı kır ahlâk, kultur, medenıyet, ıl.r»\ s teknık sahıbı bır <msan> vapan gerçek \e etkılı bır varhktır Eğer ınsanlar toplum ıçmde dunvaya gelıp toplum ıçmde, bırbınjle munasebetlerde bulunarak ya=i masaydılar, onlar mânevı, hatta rraddi varhklara sahıp olamazlardı Fert, mânevi ve maddı butun var lık ve zengınlığını toplum sâyesmde edındığı gıbı; o varlığm değerli ve kendısme yararh olabılme sı de yıne toplum içinde yaşamasi ve toplumla devamlı münasebet lerd* bulunması liyesind* mumkün ohnaktadır. Snsan ferdı, <kisılik> lahibi bır I varlık olmakla beraber, b z • toplumu birçok «hücre>lerden v* «organ.lardan tesekkul etmıj bir canlı yaratığa benzetebllırız Çünku o canlı varlığı tetkıl eden hücrelerın ve organlann sağlıklan va lyillklen, nasıl o canlı varhğın MAARIF DUYAR SAATLİ AKBANK (Reklâmcıhk 4359) 13806 S TAKVİMİ Pek yakında bayilere tevzi edüecektir TOPTAN Şatış Yeri: İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ Cağaloğlu Yokuşu No. 38 İST. AKBANK AYDIN ŞUBESİ 15 Kasım 1965 Pazartesi gününden ıtıbaren DİKKAT BAŞKA ŞÜBEMİZ YOKTUR Ilâncılık 9634/ 137i HİZMETİNİZDEDİR Bu şubede hesap açtıranlara 50.000 LIRALIK İ L AN HUSUSİ ÇEKİLİŞ AYRICA Şile Belediyesinden Beledıvemiz fen ışlennde çalıgtırıhnak üzere mımar, mfihendıa veya fen memuru aranmaktadır. Aylık ucret 100000 TL. n olup ıstekhlerıa 22/11/1965 tarihina kadar Beledıyenuze muracaatları. İBRAHİM ÖZDEM0S Beledlye ReM (Baatn 0156/13778) omumi çekilişlerde Jazanma şansı AKBANK Reklâmcılık 4518/1J786
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear