23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖRT CUMHURÎYET 10 Ocak 1965 t< Eee... işler nasıl gidiyor!..,, « Işler nasıl?»» dıje sormuş ve esnemış... Maymun gulmüş, sonra «pışt!> der gibi parmağıyls göz kapağını çekerek : • Çok iyl, çok iyi» demış. «Artık maymanan gösü acıldı.» Boksör Clay'ın möslüman harekelinden çekilmesi isteniyor Bostoa (Masjachusettı), 9 (AP) Noel Yortusu gunu Zencı Muslümanların taarruzuna uğradtğını iddıa eden ağır siklet boks şampiyonu Cassius Clay'ın basın sekreteri Leon Ameer dün, Zenci Müslüman hareketinden çekileceğıni ve Clay'a da aynı tavsiyede bulunacağını söylemiştir. Ameer: «Clay, Zenel Müslümanların befenmediği bir şey yaparsa onu da döverler» demıştir. Ameer, 1956 dan berı Zenci Müslüman o! duğunu bildirmıştir. Ameer'i döven dört kışı yakalanıp mahkemeye sevkedılmiştır. Polis, bu şahısların Zenci Müslüman olduklarını bildırmıştir. Dayak atma hâdısesinin Zenci Muslumanlarımn «prensıplerı» ile ilgili olduğunu söyliyen Ameer, meselenin sebeplerıni mahkemede izah edeeegini belirtmiş ve: «Olay dan Clay'a bahsetmedim. Onnn halen balayını geçirmekte oldn£unu 6grendim» demiştir. Clay'ın sekreteri, yedığı dayak tan kaburgalarının zedelendiğini ve bir hafta hastanede vattığını söylemiştir. •nı •••• :::: HAFTÂNÎN SÂKALÂRL Soguk nevâf Yazan: Burhan FELEK Tok, o benum emicem olur. Hep bir soydan desene!. î a sen ne arayursun burada.. tmam efendiye bir sey soracağım. Ahmet lâfa karıştı: Rayika Hanım teyze.. camide sorsanız daha iyi olur. Burası kahve.. imam efendi. Biraı istirahat ediyor. İmam da siizük gözlerle kaduıa bakı yordu. Ne soracaksın hatun? İmam efendi, kadından imam olur mu?.. tmam gözlerini açıp sakalını sıvazladıktan sonra: Zükuret şarttır, dedi. Hcpsi birbirine baktılar. Konsolos da baktı.. Rahmi de: Anladın mı Rayiha teyze? Amaan soguknevfi! Sen sus! Ahmet lâta karıştı.. Erkeklik sarttır.. demek ıstiyor imam efendi.. A, a! Neden?. Bizim nemn eksik.. Rahmi: Teyze! Zeynep Hanım hastanesine gitsene!.. A, a] Hâlâ konaşuyor.. a>ol ımamlık için erkeklik sartmıs sen ne karısıyorsun? Soguknevi.. Görenler Allah için söylesın.. haneimiz soguknevâ?. Ben seni bilirim.. çocukken bizim evin ineir ataçlarını çatır çatır kırardınız.. bir de kasabın çıragı vardı.. Ha!. Hüseyin teyze o simdi zengin oldu.. Adam olsun zengin olacagına.. Otursana teyze!. Bak bizim konsolos bey var burada.. Avrupa, Amerika, Aferika Ahmet: Afrika desene sana:. Dümanı doğrn çıksın atabey!. Teyzem, o kadarını anlar.. teyze ornçlo musun? Hamdolsun.. ben otuz Ramazan tutarım.. tyl be!. Konsolos bey! İKittinıı mi. Neyi monşer.. madamı mı?. Kadın icerledi: Ben madam degilim.. Taaa' Demek matmazel?. Bo ya»ta?. Ahmet gülmeye basladı: Rayika Hanım, konsolos bey Avropada çok dolasmıştır da bsnımlara madam der» Oyle mi?.. Memnun oldum Ramazanla aranız nasıl konsoloı beyefendi.. Rahmi: Tres bien: Fransızca ıdylüyor teyze! Sen anlamazsın! Sen anlar mısın?. Ben anlamasam da gene de anlarım ba. ha!. Biz alıstık konsolos beye.. Siz nerenin konsolosusunuz?. Istanbulun mu, Avrupanın mı? Konsolos gülmeye başladı. 'mn> Hanfendi, bendeniz mütekaidim.. Istanbulda da Tiirkiyenin konsolosn yoktur.. Rahmi: l'nutma Rayiha teyze.. Amaan.. bıktım bo oglandan da.. bir türlü adımı beceremez. Ahraet lâfa karıştı.. Konsolos bey bekârdır. Rayiha hanım! Taa! Neden acaba?. Ogrenebilir miyim?.. Konsolos birac asabî: Bu, tamamen sahsi bir meseledir sanırım Abmet Beyefendi. Hanımefendiyi alâkadar etmez. Amma, konsoİM bey» hanımefendi de seyyibedir. O da beni alâkadar etmez.. yalnız imam efendinin beyanatına göre kendileri imam olamazlar.. Nuri lâfa karıştı.. Pantalon giyerse de olamaz mı?. Ahmet: Fransa'yı tehdit eden büyük tehlike: KARA CEKERİLER Paris 9 «Bır kaç yıl evvelin» kadar 2030 kişilik çeteler halind» dolaşırlardı. Şimdi ise «n çok 4 kışılik gruplar halinde faaliyet gösteriyorlar. Fakat gruplar küçuldükçe cüretleri 'v« zararlan bü yüyor. Suçlu çocuklar ve çocuk suçlariyle uğraşan zabıta ve »dlıyenin mesulleri kara ceketliler hakkında böyl« diyorlar. Bu küçük serirlerin Noel ve yılbaşı devresinde çıkardıklan olaylar hem zabıtayı, hem terbiyecileri, h»m de bunların tecavüzün» uğramış veya uğramak tehlikesi • ne maruz Fransızlan tekrar kara kara düşündürmektedir. Fransa, nüfus ıtibariyle gençles mekt» olan bir memlekettir. İkinci Dünya Savaşını takip eden devrede doğumların çok olması, genel nüfus içınde yirmi yaşından g^nç olanlann yüzdeıini 1960 tanberi durmadan arttırmıştır. Istatistiklere göre, bu hal 1966 ya kadar devam edecek ve o tarihte yirmi yaşından daha gençlerin genel nüfusa nisbeti "/• 34 ü bulacaktır. nkarada gunun konuları : Süleyman Demirelin ismi etrafında söylenenler, Sovyet Parlâmento Heyetinin Türkiyeyi ziyareti ve milll bakiye tasarısı... Ankarada günün hikâyesi : Çok eski zamanlarda bir «Maynunlu Mağaza» varmış. Dukkânın bütün işlerini maymunlar çekip çevirirmiş... Bir gun bir akıllı «dam, mağazaya gelmiş ve kasanın başında oturan maymunun karsısına geçerek : « Eee... daba ne var ne yok?» demis. Sonra esnemiş. Maymun gülmüş : « lylllk» demis ve esnemis. Adam tekrar sormuj : • îsler nasıl?» Sonra yine esaerais... Maymun yine esnemis ve ceVap vermis : • Tıkınnda. » Kasa başında oturan maymun, adam esnedikçe, esnermiş. Nihayet maymunun esneye esneye uykusu gelmiş. Ve uyumuş... Açıkgöz adam da kasayı »oyup, kaçmıı... Aksam, maymunlu mağazanın aabibi gelince kıyamet kopmuş.. Çünkü o kadar satısa, kasada para yokmuş!.. Kasadaki maymun, ezıle büzüle : « Efendim...» demiş. «Bugün bir müşteri geldi. önce hatır Bordu, ionra esnedt. Ben de esnedim. Sonra yine esnedi, ben de esnedim. B8ylece uyumuşum. tşte kasanın hikâyesi bu.. » Ve esneye esneye uyuyan maymun bir güzel dayak yemis.. SEBEBİ ANLAŞILDI Yılbaşı gecesı saat tam 24 te TRT Genel Müdurü Adnan öztrak, Türkiye radyolarının programını keserek tam 10 dakika süre ile bır konuşma yaptı Bu bulusun sebebini öğrendik Aynen naklediyoruz : « TRT programlarını ıslah lçin Ikinci Müdür yönetiminde bir beyet dışarıya tetkik gezisine çıkmış. Gittikleri memleketler de sunlarmıs: Avustralya, Kongo, Pakistan, Hindistan ve Endonezya..» •••• :::: 1 KISJL. RISACIK... • Almanlar 1963 64 yılı ıçinde adam başına 114 litre bira içerek, dünya rekorunu ellerinde tutmuşlardır. Bira içmede 36 litre ile Fransızlar ikinci, 31 litre ile Holândalılar üçüncü bulunmaktadır. Alman bira fabrikalan 196364 yılları içinde 7.1 milyar litre bira imal etmişlerdir. Bunun 100 milyon litresi ihraç edilecektir ve Alrnanların en iyi müşterisi Birleşik Amerikadır. Kruçef Noskova yakınlanıtda oturuyor İÜİ :: :: • ••• • ••• >••• Moskova, 9 (AP) Komünist kaynaklarının ifadesıne göre, sabık Sovyet şefi Kruçefin halen Mos kova yakınlarındaki karlarla kap•• 13 ağustos 1961 de Doğu ve * lı bir yerde, sessiz sedasız yaşadığı Batı Berlini ayıran duvann insanılanaktadır. Bu kaynaklar, üç Aradan günler geçmis .. Bı şasından sonra 21.200 ki.şi Doğuay evvel âni olarak azledılen Kru îim açıkgöz adam yine maymun dan Batıya kaçmıştır. 1964 yılınçefın iyi sıhhatte olduğunu belirtlu mağazaya gelmiş ve kasada da bu uğurda ölenlerin sayısı mektedirler. ki maymuna : ıse 150 kişidir. Bazı diğer kaynakların Kruçefin Moskova sokaklarında göründuğü, Hazırhyan: T. AYTUL kansiyle birlikte Moskovada bir apartmanda oturduğu ve sıhhatinin çok kötüye gıttiği yolunda çıkarılan haberler yalanlanmıştır. Kruçefin evvelce de işbaşında ol duğu sıralarda dinlenmek üzere çekildiği bir evde oturduğu söylen mektedir. 1leri sürüldüğüne göre, yeni Sovyet liderleri, halk arasında çok popüler olan ve bir anda Bankanuzın İstanbuldaki müstahdemleri için kışlık elbise kalabalığı etrafına tophyabilen Kruçefin Moskova sokaklarında yapünlacaktır. Şartname KaraJcöy Osmanh Bankası Levagörünmesini istememektedirler. nm Servisinden temin edileMKr. Kruçef'in damadı Aleksi Acubey Teklif mektuplannın en geç 20.1.1965 tarihine rastlayan iimdi «Sovyetler Birliği» adlı reçarşamba günü saat 1730 a kadar Osmanh Bankası A.Ş. Umum imli magazinin ikinci editörüdür. Müdürlüğü Levazım Servisinde bulundurulması lâzımdır. Pos17 lisanda basılan bu magazin dış tada vâki geclkmeler kabul edilmez. Bankamız ihaleyi yapıp memleketlere gönderilmektedir. yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. Acubey, Kruçef azledilinceye kadar Sovyet Hükümetinin organı oYILDIZ 95/421 lan tzvestia gazetesinin editörüydü •• • • •••• ••*• ii OSMANLI BANKASI A.Ş. ÜMÜM MÜDÜRLÜĞDNDEN: s:: •••• • •a* I Malkoçoğlu iKonu ve resim: Ayhan Başoğluı PRENSES nlar kararmıştı. tmam efendi I kabvesini içiyor, eczacı bty narI gilesinin ateşini düzeltiyor, Nuri dişlerini karıştırıyor, konsolos gazete okuyordu. Meyzin Ali, ke uarda ratsı namazı için imamı gözetli • yor, Recep de Ramazan için boyattığı kahve ocajının toznnn alıyordn. Rahmi içeri girdi. Doğrn imam efendiye gitti. Elini öptü. Ramazanınız mübarek olsun imam efendi! dedi. fmam da: Çok yasa! Mübarek Ramazanlar olsun evlâdıtn, dedi. Ondan eczacı beye gitti. Onnn da elini öpmek istedi, müsaade etmedi. Konsolosa geldi. O da tokalaştı. Nuri de: Uğurlu olsun.. nasıl oruç misun?. diye sordu: Rahmi: Işallah* dedi.. o aırada vatandas Ahraet Efendi kapıdan girdi.. Merhaba beyler dedi.. Rahmi kosup onun da elini öpmek istedi: öpücaaam agabey'. Vallahi hatırım kalır. Ahmed de onun yanagından öptü.. Ne kokuyorsun be?. Ağabey! Hacıyağ sürdiim »üzüme. Sevaptır Ramazanda.. Nuri: Kokunun sevabı, günahı olur mu?. Olur, sen anlamaısın? Benum dedeme Oflu hoca derlerdi.. Sen Oflu musun.. Tok! Biz Rizeliyüz! Amma hocanın makbulü «Of» tan çıkar idi.. ona da Oflu hoca derlerdi.. biıim soyumuzda hoca vardır. Soyundan sana ne? Biz mübarek soydanız.. Ahmet çüldü: Nuri, namazın sartlarını söylesene!.. Konsolos beye «orsana; ben taşaronum.. Rahmi: Tasaronlar namaz kılmaz mı?.. Sen karışmasan olmaı mı?... Allahın kâhyasi misun.. tövbe, tövbe iıısanı dinden imandan eder, ha böyieleri» Rahmi : Ben Allahın. . derken Ahraet: Kes!. dedi.. Rahminin burnu uzadı, kaşları yukarı kalktı, çenesi ıleri geldi.. gnstu sonra birdenbire gülerek: Konsolos bey, oruç nasıl? diye sordu: Konsolos bey, basını gazeteden kaldırıp: O, maşallah Ahmet Beyefendi? Keyifler nasıl? Teşekkür ederim konsolos bey, siz de afiyettesiniz.. Mersi efendim.. Hilmi Bey bir şey mi buyurdunuz?» Oruçtan ne haber dedim.. Pek mi merak ettiniz? Ettim ya!.. Biz fakir fıkara tutu • yomz, aiz konsolossunuz» paıonuı mu var omç için. . Hilmi Beyefendi, ne kadar vfikı • fane konnşoyorsunuz.. Benim Vakıf hanla lsim yok.. diye cevap verirken birdenbire: Ahmet ağabey.t. SojuknevS teyze geliyor.. hapı ynttuk, dedi» içeriye, ellisini geçmis, saçları lepiska, uzunca boylu, başında bir örtü, strtmda sahte bir kürk, ellerinde renkli yüıükler, bir kadın girdi.. Merhaba hoca efendi!.. A, başkaları da varmıs.. nasılsınız Ahmet Efendi? Siz, aktar Ahmet Efendi değil misiniz? Rahmi: Aktariye tüecarı desenize! Rayiha hanım teyze.'.. Rayıba değil, Rayika! Nuri atıldı: Yıka. Rehmi! Ona da baktı.. Kim bu semis adam?. Tammadın mı teyze hanım!. Abdurrahman kalfa var idi. Sizin evnn damını aktanrdı.. Aaa! Sen misin o?. Sus be Nuri!. Dedenin rnhu muazzep olacak.. bilmedigin şeylere karışmı.. Rayiha Hanım konsolos beye bakarak» Beyefendi, cariyeniz İmam olamam.. amma, siz olabilir misiniz?. Evvelâ Ramazanda oruç tutuyor musunuz? iıen e Hayır hanımefendit Bua» » " sap vermeye mecbur olduğumdan dolayı değil, mürailik etmemek için söylfiyorum.. Neden tutmuyorsunuz?. Masallab turp gibisiniz.. Affedersiniz.. bendeniz turp gıbi degilim. turp, pek makbul sebzelerden defildir. Hele yiyenlere gaz yapması ba kımından. Rahmi lâfa karıştı: Amma, fındık turpu fena degildir. konsolos bey. Ufak tefek, kıpkırmuı... Hayır, Hilmi Beyefendi. Zatıâlini re söylemiyorum, hanımefendiye hitap ediyorum.. benim Ouodonumda Slserim var. Aç duramam. Nuri: Adamın çamaşırlarında sakatlık >ar imis ha?.. Ahmet: Nuri, gene pot kırmaya başladın.. Eczacı bey.. On iki parmakta karbası varmış. Oruç tutmıyabilir.. Rahmi: Eczacı bey.. siz ne söylüyorsunuı yahn> insanın ön iki parmak kargası olursa oruç tutmaz mı?. tmam efendi ne dersiniı?. tmam: Aliiü. Tatsıyı okn!. dive seslendikten sonra: Lâyalemül'gaybe illallah!.. dedi. Rahmi de: Amin!.. dedi. Sonra da: Anladın mı teyze.'.. Anladım.. oruçsuzun biri.. Ahmet: Teyzet Konsolos beyın midesinde yara var da» onun için oruç tutamıyormuf.. Amaan! Bunların hepai babane» turp gibi» Hâlâ turp gibi demekte ısrar eder •eniz hanımefendi, ben de size mukabeleye mecbur olacağım. Rahmi: Gördün mü teyze? Adam mukabe le oknyacak» Ahmet, imam, eczacı gülüyorlardı» Nnıi de gfildü» Rahmi de ona icerledi» l'lan Nuri, hadi Ahmet agabeyim falân güldüler» yani sen ne anladın da gülüyorsun? Ne gülmiyeyim?.. Bunlar başka dil konuşiiy» sen başka dil konuşiysun.. ha bu bacı da başka lâf edeyi... Kadın hiddetle Neden bacı oluyormuşum . Benim annem sütbesüt Çerkes idi» Eyi ya» bacı demek kötü lâf mı? •""" Baf ı jüye bizde siya^. Arajrfara öyl« miii?» Ha bunu yeui ögrendum» effedersun hanım teyze sen bacı değilsnn» oldu mu? Kadın, imam efendiye selâm verip çıktı .. Kapıyı da küt, diye kapattı. Nuri sordu: Kim bu bayan?. Ahmet: Recep bilir» kahvenin arkasındaki evin sahibidir. Buna soguknevâ Rayika derler. Üç kocadan boşanmıştır» istersen sana basgöz edelim» Sen onu konsolos beye söyle» ben halimden memnunum» Konsolos da gülümsedi: Fena defil, Ahmet Beyefendi; fena defil, yalnız buyurdufcunuz gibi çok Frijider» Ha, ha!. Rahmi gülerek: Bunu anladım konsolos bey. Buz dolabı demek istiyorsunuz.. Biz. çakarız o kadarını! Masallab Hilmi Beyefendi.. sizde büyük progre var, devam buyurun! drdikten sonra gözlü|flnü düzelterek ga NOEL VE YILBAŞI OLAYLARI Pariste bu gibi küçük suçlulsrın emanet edildikl^ri merkezler vardır Bunların başında çok kere bir papaz bulunmaktadır. Bu merkez lerden birinde 24 J. V. (genç serserı) papazı kandırarak kı; gporla rına gittiler. Dönüşte yılbaşı yemeğini Lyonda yemek ıçin rtirettiler. O zamanedek uslu durdukları ıçın ve Lyon'da çok güzel y<mek yendiğini bitdıginden, muhte rem ruhani buna razı oldu. Bir güzel yiyip ıçtikten sonra lokanta lardan çıkan derbederl^r etrafa ol dukça reklifsi7 şekılde iyi yıllar dileyerek otobüslerine doğru ilerlerken bu sefer Lyon'lu bır J. V. grupu ile agız dala?ına tutuştular. Az sonra bisıklet zıncirleri, çivili tahtalar fora edıldı. Bilânço: Ikisi polis olmak üzere 8 yaralı. Pariste yılbası gecesı Clichy'de [iki çete karşılaştı. Bilânço: S agır yaralı. Kuzey garında tren memurları ile pohsleri yaralıyan iki çete karakolda da komisere hücum etti. Apartmanın bütün camlarını ve perdelerını açarak anadan doğma hora tepen bir sarhoşu, komşuların şikâyetı üzerine, bu danstan vazge çirmeğe gelen polısler keza takviyeli bir J. V. grupu ile karşılaştılar. Çocuklar sarhoşun tarafını tutuyorlardı. Çünkü onlar naza rında toplumu hıçe sayan her hareket mubah ve hatta makbul bir davranıştır. tşin sonunda kapısıl dı. Bilânço: 3 yaralı. Aynı çete iki aksam evvel bir sinema önünde, çok şık bir palto gıymış olmaktan başka bir kabaha ti olmıyan bir lise öğrencisını 16 gün çalışamıyacak hale getirmıştı. Yine o gece diğ»r bir güruh, bir gece kulübünü basmaya yeltenıp ve kaçanlardan birkaçını tutarak yaralamıştır. J. V. lerin en korkunç tarafı, polisten çekinmemeleridir. Çünku, bir çoğu ya velilerinin kefaleti ile serbest bırakılıyor, yahut da cezai mesuliyetl'rinin kifayetsızliği yüzünden işi hafif savuşturuyorlar. Çareler Çare olarak herkes eğıtimden bahsetmektedır. Gerçekten, Fran • sa, bugünkü zengınliğine rağmen, eğitım meselesini halledememiş, bu nu bütün vatandaşlara lâyıkıyle yayamamıştır. Bu arada polisin da ha sert davranmasını istıyenler r*e vardır. Fa,kat polis mesullerıne go re, zabıta eldeki kanuni imkânla • nn müsaade ettiğı kadar sert dav' ranmış, bu ıse sadece büyük çtte\ lenn kuçuk gruplara ayrılmaları netıcesini doğurmuştur. Genç serseriler evvelden biraz taşkınca, fa kat vasıflı suçlardan nisbeten u zak çeteler teşkil ettiklerı halde. simdı üçer dörder kisilik gruplara ayrılarak hakiki serırl«r halıne gelmislerdır. Bunda çalıp çırpmadan elde edılecek ganımetın mumkun olduğu kadar az eller ara^ında paylaşılması fikrinın de y«rı vardır. Bu arada kılık kıyafet de degısmis, çok kere kara ceketın yerını enı konu sık kostümler almıştır. J. V. lere katılan kızlann ro!u de ışın mahıyetine gore bir gelısme gostermıştir. Eskıden kızlar sa dece oğlanları coşturmakla vetı nirl^rken şimdi fiiliyata bizzat ka tılmaktadırlar J. V ler derdinı herke? kendi fıkır ve mızacına gore tahlıl etmektedir Asır hastalığı. ^efkatten mahrum çocuk ısyanı vesaıre dı yenler vardır Fakat bu ızahlar devam pde dursun. Adalet ve İçısleri Bakanlıklarının muştereken hazırlaroakta oldukiarı özel bır kanunu yakında Meclise sunacak lan bildirilmekt«dır. :;; '" • i miRiııı • n • **•••• • « • • ! •• • • '» • • • » • • • • •• « ::;::::::::::::::::::::::::::::::::::;::;:::::;::::::::::::::;;:::::::::::::::n::::n:::::::::::?j: ::::::::::::::::::::::::::::::.t:::.:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::!!?!::;::::!î: İnşaat Eksiltme İlant Türk Oemir Dökiim Fabrikaları A, Ş. Umum Müdür.üğünden PtJ^ECE ÜMİT EPS2İ/VV 1 Eksiltmeye konulan ış: Silâhtarağa, Ahbey Köyü yolu No. 31, müessese sahasında, (929.921,71) TL. (yalnız dokuz yüz yirmi dokuz bin dokuz yüz yirmi bir lira yetmiş bir kuruş) birinci keşif bedeli (40.946,87) TL. (yalnız kırk bin dokuz yüz kuk altı lira seksen yedi kuruş) geçici teminatlı Umum Müdürlük idarî bina inşaatıdır2 Eksiltme şekli: Birim fiat esası üzerinden ve kapalı zarf usulü iledir. 3 Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin Umum Müdürlüğe müracaat ederek «İştirak Belgesi İsteme Formunu» doldurup 20 ocak 1965 günü akşamı saat 17 ye kadar iade etmeleri lâzımdır. 4 Eksiltmeye girebilmek için Umum Müdürlük tec «İ§tirak belgesi» alınabilmesı şarttır. 5 Umum Müdürlük 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya dılediğine yapmakta serbesttir. Tel: 21 66 00 »OLDAN 8AĞA: 1 Yenl Adalet Bakanının »oyadı, birşeyin sivri ve nihayet noktası. 2 Rusyada komünistlikten dnce baft* bulunan hükümdarların sülâleıi. 3 «iki oturumun ortasında varılan hüküm» anlamına İki sbz 4 Üniversitelerın ogrencüere öğretmek üzere aldıkları esas konu, bir çeşit ılnlr haıtahğı. 5 Besi maddelerinden, vücudumuzun esas karakteri için bazan bu kelim» kullanılır. 6 Etlerin sinlrılz ve kemiksiz yerieri, tersi «otuı gunlük zaman parçasını» belirten tkl eözdür. 7 İstenilen yere erememe. S Karaderüz kıyısı halkının kullandıkları bir çeşit taz, bir harfin okunusunun teısi. 9 «iki yerin oıtasına konmus dört ayaklı ev esyası» karsılığı iki soz. rUKABIDA.N AŞAĞIYA: 1 Kıbrıs meselesinde Ekvatorlu diplomat Galo Plaza'mn o işteki vazifesi icabı kendisine verllen sıfat (iki soz). 2 İtalyadaki bir sehrin halkından. 3 Emeller (eski usul çoğul), berkese lâzımdır ama mutlaka da mutluluk getirmez. 4 Bır edat, Yugoslavyada bir dag. 5 «Esas eksltro* maddesi» anlamına iki soz. 6 «Adam akıllı kuvvetsiz bırak'» mânasın» bir emir, eksiksiz. 7 Satılan bir malın cins ve değerinin üzerine yazıldığ] Dnnkn bulmararun kâğıt. S Çevhailedtlmlf SfkU rılince «sLjmanl«r» karsıllSl W çekim belîrir. 9 r Btr nı«t Ukııı «oldukça hırt» anl«mına Ur *6s T« bir adat. Faal 442/387 4O Haricıye Vekiümız Tevfik Rü|tü Bey dün Büyük Millet Meclisinde Musul meselesi etrafında izahat venniştir. Hariciye Vekilimiz sunlan söylemiştir: « Arkadaşlar, biz daima uzlaşmak istsdik. Bunun için müsbet fedakârhklarda bulunarak çok makul tekliiler yaptığımız halde tavassut kelimesinin ifham Ittiğj en genis mânaya dahil olabilecek hiçbir muameleden heyeti murahhasamız malumattar olmamış ve hiçbir teklif karşısmda bulunmamıştir. Yalnız şu var ki, meselenin esasını teşkil eden arazide iki tarai için kabul edilebilecek uzlasmaya varmak başlıca emelimizdir» Tevfik Rüştü Beyden sonra bu mevzuda konuşan tek hatip Gkrem Rize İngilizlerin ihtirasları yüzünden Cemiyeti Akvam'tn vaziyetini ve Avrupa devletlerinin dış siyasetlerinde istiklâl sahibi olmadıklarını belirterek demiştir ki: t Beş senelik yorucu bir harbi mütaakıp elinden tek silâhına kadar aldıkları zaman O, kendisine karsı birleşmis olan devletlere karşı durmuş ve üzerine taldırdıklan en muntazam vesaitle mücehhez bir hasım ordusunu ezip imha etmis ve aleyhinde tanzim edilen muahedeyi yrrtmıştır. Şimdi hür ve müstakil bir Türk Cumhuriyeti bütün teskil&tı ile, muntazam ordusuyla düne nispetle maddeten ve manen çok kuvvetlidir. Bana Al Tevfik Rüstü Bey dün Mecliste izahat verdi 10 Ocak 1926 tarihli Cumhuriyet'ten Bu SltSAPA MAL KOÇO&UJ Tevfik Rüştü Bey Ekrem Rize Bey man ve Avusturyalüar, eski bir Türk vilâyetini görmek için Musula gitmek lâzımdır, demislerdir, bu hakikaten böyledir.» Vezüv indifa etti Napolidcki Vezüv yanardağı birden bire faaliyetini artırmış ve 1705 senesindeki andıran bir feveran şeklisi almıştır. Lâv tabakalan krateri pek ziyade yükseltilmiş bulunmaktadır. Bır İsviçreli, Belediyeye müracaatla bir Alman doktoru tarafından imâl olunan «müshil ekmek» lerin şehrimizde de imâli için izin talebinde bulunmustur. MüshH ekmekler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear