25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 Temmuz 1962 CUMHÜRİYEI BEŞ Ete geçen .yefii vesihaların işığmda Abdülhamid'in kiiap sansürü Fatih'in kitaplığında baş köşeyi alan Dante'nin (Cehennem) i Adülhamid'in iradesi ile toplattırılmış, ayrıca memlekete sokulması ve tercümesi yasak edilmişti Yazan: Bir Japon âliminin arkasından, simdl detiçIngiltz bilflnl «nıdyoaktif ftrotonium» vutmay» basladılar. Maksatları ba maddenin vücudnn nerelerine islediğini keşfetmek. Işe yaramaz olan bobreklerin yerine böbrek asılandığı gibi, kalb de aşılanabilecek. Gorki üniversitesmde Prof. Sinitsine, hayvanlarm uzerinde bunu basardı. • Sineklerin erkek ya da disi olma sı artık insanlann elinde. Urbana (tllinoi) Cnlversitesi bilginlerl larvaların içinde \aşadıkları ısıyı desistirerek, buna muvaffak oldular. • Lız Taylor «Kleopatra» fılmindekı o şahane kırpiklerın sırnnı a çıkladı: Yanm metre kadıfe kordele, bir jilet, rımel. Jıletle kadifevı kazıyınca parlak, siyah Dir toz dokülüyor. Bu ince toz rımelin ustune serpiliyor. • Vaz sünlerinin küçücük düsmaııından kurtulmsk yolu bulnndu. Hem de çok hos bir «,arr: ¥ata|ııuzın başncnna lavanta çiçeti asaraksınız. Sinekler bu kokudan feua halde nefret ediyorlar. • Hastahk, sakathk yuzünden bır yana atılmaya mahküm ınsanları ıse yarar hale koymak. cemıyete kazandırmak ıçın medeni memleketlerde hemen her gun yeni bır adım atılmaktadır. Bunun yakın oır orneğıni daha gordu dunya : tngıltere'de, sarahlar ıçın bır «Gunduz hastanesı» açıldı. Hastalar burada bır ış oğrenıyorlar. Çıkardlkları işe göre de para alıyorlar. • Japon çaybanelerınin meshur çe>salan bundan böyle gelenek müzikleri ile defil. cazla dans edecekler. Bu büyük defisikHğe pek sasmamak çerek. Çünkü gevsanın ödevi çayhaneye eelcn mü$teri\i bir ev sahibinin misafiri ajırladıpı gibi atırlamaktır. Zevkler böylesi ne de|isir, caz bir salgın fibi diinyayı sararken Japon çayhanesini de tedirgin etmeden durur mu idi.. • Almanya da bır sıvı ıcadedıldı Bıldığımu hortumla sıkılan bu sıvı bitkilerı soğuk havada donmaktan koruyor. • Modern yaşayıs bir bakıma gunden eüne eüçlesirken bir yandaıı kolaylasıyor. Bunun son, küçük orneklerindtn biri de^erkek sömleklerinin toz, kir tutmaaını önliyen bir kola. Bildifimiz kola çibi, ütttlerken sürülüyor. Hem diktatör, hem operatör 2 X 2 = 4 Yalancı nâzikler Bîr dertien kurtulduk Aranırsa bulunur Dürüstlüğün c ezası Yalan diinya Hem diktatör, hem operatör de, Akisçi Metin Toker Endonezya hakkında verelim: Haydi, gelinCakarta'danbiraz malumatdostumuıa Efenöım, grlen bir baberc göre, Cumhurbaskanı SuUarno'ya, geçen giin üniversitece «Beyiıı Ccrrahisi Kumandanlıgı» (bu kumandan lâfıııı anlıjamadım. Herhalde bir tercüme hatâsı olacakı pâyesi verilmiş. Böylece diktatör Cumhurbaskanının bu cins pâyelerj altıya yükselmis. A>rıca, bir de «Milletin Kurtancısı» unvanını taşımakta imis. Ister Cumhnrbaşkanı, ister Fübrer, ister Kaudillo, ister Duçe, yahut takındıkları sıfatlar ne olursa olsun, diktatörler böjletiir. Alâyişe, gösterişe bayılırlar. Stalin'i, ve>a, Mussoüni'yi unuttunuı mu? Mübareklerin, gö^üslerindeki nişanlardan, ceketlcrinin rengı görülmezdi. Fek merak edenler, arkaya geçip sırtlanndan bakmalıydılar. Anlaşılan Endonezyanınkı de aynı yolda tidiyor. Fakat, ne de olsa. bunda yine de bir münascbet \ar. Herhalde, öylesine maharetli bir be>in ameliyatı ile, Endonezyalıları (şiradilik) bir uyutns uyuttu ki, kendisine bu pâyeyi vermek farz oldu. Efer öyle ise, netne l&sım, adamın hakkıdır doŞrrusu. *** kuyruk olur, otobüsler Beşiktasa kadar sıralanırdı; ama hiç aldırmazdık: Nasıl olsa köprü yapılacak. Bunun çaresi ,yok mu? Elbette var. Meselâ bir kaç yeni vapur almak. Fakat ne diye, boş yere, raasrafa girelim: Nasıl elsa köprü yapılacak. O kadar ki, Anadolu yakasında, arsa speküIfisyonlan bile başlamıştı. Aman, simdiden ueuza kapatalım: Nasıl oisa köprü yapılacak. Dahası var. Bir sürfl bakımlardan avnldıklarımız yetmiyormuş gibi, koskoca memleket, bir de «köprücüler» ve «tünelciler» diye ikiye bölünmüstü. Deniz altından tünel mi, yokss, üstünden köprü mü mflnakasasıyle birbirimize giriyorduk. Köprü. veya, tünel ben ikisinin de Tflrkiye için bugün tamamiyle Iflzumsuz bir 'ülfet (malum >a, en azından 50 milyon doiar lazıra) oldu}una inananlardanım. Onun için Amerikaiının be\anatı bir müjde gibi geldi. Buyuron hakalım, işte, ne köprü, ne tünel. Simdi oturun da, bu işin hallini başka türlö tedbirlerde arayın. *** • Hasan Âli Ediz Tanzıtnattan bu yan» yavaş da o'lsa, gelişmeye baslayan dü şunce hayatımızın en karanlık devri. hiç şüphe yok ki Ikincı Abdülhamit lamamna rastlar. Gerçı, basılacak dergi ve kı tapların basılmadan önce kontrollerinı hedef tutan ( Matbaalar Nizamnatnesı ) daha 1857 yılında, Abdülmecıt zamanında çıkmıştı Bu nizamname Abdülâziz zamanında da yurur lukte kalmıştı. s Kuruian sansiir Ama Ikıncı Abdülhamit, da ha tEhta çıkar çıkmaz, bu mzamnameyı yetersiz bulmaya başladı. 1877 yılında, yeni kurulan Bırıncı Mebuslar Mechsıne, çok sert hukumler taşı\an yeni bır Basın Kanunu tasaruı sundu Bırınci Mebuslar Meclisı. Abdülhamid'in onem verdığı ve uzerinde durduğu bırçok maddelerı kaldırarak, ya da hafifleterek bu kanunu kabul etti. Bu durum. Abdülhamidın hiç de işine gelmedı ve bu yüzden bu kanunu vurürlüğe bile koymadı. Buna karşılık 1881 vılında. Maarif \ezaretine bağl: olmak uzere * Encümeni Teftiş ve Muayene » adlı bır sansur bürosu kur riu. Birçok kışilerden kurulu olan bu büronun görevi, basılacak kıtapları. banlmadan önce incelemek. emrindekı matbaa mufettişleriyle, devam Iı olarak matbaalan ve kıtapçı dükkânlarını kontrol etmekti C) Aranırsa bulunur 2X2 =4 denecek. Çünkü bir »eyi Peki, ne yapalım? zaman, ne yapılmasınımoda. tenkid ettiginlz istediginizi de söylemeniz şart. Bu da yeni liithiş bir Matbaacılar Kanunu Işte Abdülhamit, çalışmalarmı adım adım takip ettiği bu buro vasıtasiyle, tam 30 yıl memleketin düşünce hayatını sıkı ve şiddetlı bir baskı altında tuttu. Zaman zaman ya;ımladığı yeni kanunlarla «Tef tış ve Muayene Encümeni» nin \ etkilerini günün ihtiyaçlanna uygun olarak devamlı şekıîde genişletti. ' Nitekim 1888 de yeni bir Matbaalar Kanunu yayımlandı. 1888 ve 1894 yıllarında, şiddet bakımından eskı kanunları gol gede bırakan yeni kanunlar çı kanldı. Bu yeni kanunlara göre basılacak kitapların kontrolunden başka, matbaalar da sımsıkı bir rejirne bağlanıyordu. Matbaalar, ancak örel bir izinle açılabilecekti. Her matbaa. baitığı kitabın sayısım da bildirmek zorunda idi. Matbaalar çalısırken, matbaa kapıları yalnız bir zenberek ile kapalı olacak, matbaanm iki yanında binaîar varsa, matbaadan bu bmalara pencere, kapı gibi geçitler olmıyacaktı. Dantc'nin (Cehennem) için Teftif ve Muayene Encümeni paizekkeresi (yeni harflerle yazınin içindedir) matbaa ambannda bırlkılmış dördüncu ve altıncı ciltlermın de tamamiyle ambardan ahnarak Maarif Nezareti ambarma teılim edildiği tnlaşılmaktadır metnı Tarifi clmıyan suç Işın en korkunç tarafı. bu ni zamname veya kanunlarm hiçbırinde hangı kitapların seroest çıkabıleceğıne, ne çeşit ki tapların basılamıvacağma daır, belirlı. açık hukumler bu' luıvmanıası idi. Bu kanunların hemen hepsinde sadece «zihinlerı karıştıran ^ararlı yaymlar» dan soz edılıvordu Ama. ne çeşit yayınların zihinleri ka rıştırabilecegı, zaıarh yayınların neler olduğu belirtılmiyordu. Bu ınce ış. yayınları in<elemekle gorevlendırılen Teftiş ve Muayene Encümenınin çoğu cahil ve tlar görüşlu uyelerının takdırıne bırakılnordu Bu üyeienn takdir haklarını nasıl kullandıklarını. en masum okul kıtaplannı bile na <°ı( «zıhinlerı Karıştıran zararlı vayınlar» olarak sa>dıklarım. aşagıda bazı orneklerını vereceğimiz rapor'.ardan anlamak kaabildir. Yine bu raporlardan d^ğıl yalmz Dante, Voltaıre, Koussesau, Racıne, Corneille, Shakespeare Hugo. Zola gıbı Batılı klâsiklerın. ayrıca yaban cı dıllerdekı gramer, tarih. coğ rafya kıtaplarının bile yurt içı ne «okulmadığım, sokulmuş olanlar varsa toplandığmı anlıvoruz. lîte, asılları Topkapı Sarayı Muzesinde bulunan ve sayıları bınleri geçen Teftiş ve Muavene Encümenınvn Maarif Nezaretıne verdiğı raporlardan 6 mart 1893 (13091 tarih ve 151 numarahsından şunlan öğren:yoruz • « Be\oğlu sergicilerinden Nı ko'.ı ve Kirkor nam şahlsların 'ergilerir.de görülup kütübı muzırreden olduğu anlaşılan bölâda esamı;ı muharrer 14 parca müstamel kitap bilmüsariere takdım olundu : 4 adet fransızca müstamel gramer t 1 tane fransızca müstamel histuvar: 1 tane fransızca müstamel coğrafi. 8 tane fransızca müstamel histuvar » . Evet «zararlı kitaplar» dan olduğu kaydiyle toplattırılan bu kullanılmış 14 fransızca kitaptan 9 u tarih 4 ü gramer, 1 i coğrafya kitabıdır. Müsadeceler Yine Teftiş ve Muayene Encümenınin Maarif Nezaretine verdığı 27 Ocak 1892 (1308) tarih ve 85 numaralı raporda ay nen şöyle denilmektedir: Bu olup bıteıjlerin çoğundan Ikinci Abdulhamidin haberi ol madığı ıddıası da doğru olma sa gerek. Çunkü musadere edi len kitaplardan «bırer nüshasının Mabeynı Humayunu mu lukâne. ye gönderildiği. Teftiş ve Muayene Encümeninin Maarif Vekâletine yazdıgı 7 Aralık 1893 tarihli ve 1618 sayılı müzekkeresınden anlaşılmakta dır Zaten. Rüsumat Emanetınin bir yazısıyle ılgılı olarak Tefti? Ve Muayene Encurr.enının yazdığt 6 T«mmuz 1893 tarih v* 745 sayılı muzekkeresı âe bunu açıkça gbstermektedır Müîekkere aynen şöyledir « Rüsumat £manetı Cehlesınin 29 zılkade 310 tarihli ve 56 numaralı melfuf muîekkeresinde tzmir Rüsumat Nezaretince tevkif edıüp tzmir Ceneral Konsoiosluğu tarafından Ingiltere'ye ladesı ıltimas olunan kitabın gönderildığinden bahisle ıcravı ıcabı istifsar olunuyor. Mezkür kitap Dante nam ttalyan şaın meşhurunun Cehennem nam manzu«neı meşhuresı ıngılizce tercümesi olup aslı ve tercümelerinin imran bi Iradeı senivye kat'iyyen memnu ıduğüne binaen ne in« Teftiş ve Muayene Encütne tişarı ve ne tngilterey'e iadesi nı s nin, 23 arahk 1892 tarih ve kabil olamıyacağından tevkıfı 68 numaralı raporunda, Alman lâlimeden görülmüş olmakla tebeasından kıtapçı Vays ve keyfiyetın cevaben iş'arı.. » kitapçı Vafiyadıs'ın dükkânlaIkinci Abdulhamidin ıradesı rında yapılan aramada topyeile aslının ve tercumesinin kun 58 «zararlı kitap» bulunmemlekete sokulması yasak eduğu ve bunlann müsadere dilen bu esere, Fatih Sultan edildiğı belirtllmektedir. Bu • zararlı» kitaplar arasmda Zo Mehmedin büyük bir ılgi gösterdiğını. kitaplığında yer ala'nın «Germinai» i; Loti'nın lan Yunan ve Roma klâsikleri • Azâde» sı; Mılton'un «Kayarasmda bunun bas köşeyi isbolmuş Cennet» i gibi romangal ettığinı bilhassa kaydetlarla beraber. «Avrupanın fızımek ısterız. ki coğrafyası» «Asya». «AvruBütun bu müzekkerelerın alpa Coğrafyası» gibi coğrafi etında, Teftiş ve Muayene Encü serler, birçok tarih kitapları, almanaklar, lugatler de var meni üyeleri olduju anlaşılan dır. ve zaman zaman sayıları azalıp çoğalan Vaîir, Ahmet Ha1857 yıhndan başlıyarak 1896 rem, Mustafa. Şakir. Osman yılına kadar yayımlanan buTevfik, Vehbi, Salâhı (meşhur tün basın kanunları. kitap ve Salâhi Dede Lugatınin yazarıi dergilerm basılmadan önce Aanı, Ishak, Seyfittin gibi im kontrollerını gerektirdiğine go zalar görülmektedir. re. satışta, kontrolden geçmeIncelenmek üzere kendisine mış. yânı baskı ıznı alınmagönderilen telif eserler hakkm mış hiçbir eserin bulunmaması da Teftiş ve Muayene Encüme lâzımdır, Buna rafmen. zaman ninin verdıği raporlar çok d»zaman birçok türkçe eserin ha ilfi çekicidir. Şunu da sby müsadere edılmesı, \apilan ba liyeüm ki, Teftiş ve Muayene zı ıhbarlarla bu çeşit eserlerin Encümeni yalnız kitap konusu \asak edilmesı voluna gıdildıile de yetinmemiş. daha başka ğını gostermektedir. Nitekim. 14 arahk 1892 tarih ve 64 sa konulara da el atmıştır. Bu ko nularla ılgilı olarak Encumeyılı Teftiş ve Muayene Encunin verdıği raporlar da bir dev menı raporu, Mahmut Bey rin zihmyetini gostermesi bakı Matbaası ambarlarında bulumından ayrıca dikkate lâyıknan Murat Bey tarihının dör tır. Gelecek yazılanmızda, Enduncu cildinden 966. beşincı cil cümenin gerek telif eserler dinden 1240, altıncı cildinden hakkında, gerek diğer konular 1028 tanesinin musadere edıldıüzerine verdiğı raporlardan ba ğını, bunlardan yalnız beşincı zı örnekler sunmaya çalışacacıldinin tamamiyle iki sandığa ğızt. konularak Maarif Nezaretı am banna götürülüp teslim edildi çini, diğerlerinin ise, istenildi(•) Tanzımattan bu yana Mat Şi zaman alınmak üzere mu buat idareleri ve bunlann stahürlenip matbaa ambannda bı tuleri hakkında daha fazla bürakıldığını bildirmektedir. gi edinmek ıstiyenler Server Iskıt'in « Türkiye'de Matbuat İda Aynı raporun »ltında 16 mareleri» adlı eserıne başvurabıyıs 1898 tarihinde yazıltnış bir lirler. H.A.E nottan, Murat Bey tarihinin « Dunku çarşamba gunu Fahri Efendi refakatı ve Beyoğlu Mutasırnflığı tarafından celbettırilen Yunan Konsoloshanesı memuru huzuriyle Yunan tebeasınd«n Kristatulos ve Mos yo Depâsta'nın kütüphanelerınde icr« edılen teftifat ve ta harriyat netıcesinde ele geçırilen bâlâda esamisı muharrer kütübi muzırre ve memnua ile merkum Kristatulos kütuphanesınln bır köjesinâen zahıre çıkarılan tesavirl tnuzırrayı havi on kıta levhalar bilmüsadere kaldınhp bu kere takdimı huzuru âlıi cenabı netaretpenahileri kılınmı? olmakla olbapta...» Bu rapord» müsadere edildığı bildirilen kitipların sayısı (111) tanedir. Bu kitapların a rasında Victor Hugo'nun «Sefiller» i. Miltnn'un «Kaybolmuş Cennet» ı; Chataubriand'ın «Parıs Kudüs Yolculuğufransızca Kur"an» tercumesı; «Avrupa», «Asya» adlı coğrafya klUpları ve meşhur olmıyan daha bırçok romanlar bulunmaktadır. Raporda adı geCen «tesaviri muzırrayı havi on kıta levha» nm ne olduğunu anlamak, tabii kaabil olamamıjtır Ancak raporu yazanlann da bu tablo'.arın ne olduğunu pek anlamadıkları. «tesavirı muzırra » dan önce « eşkâlı acıbe » tabirıni kullan malarından. 3Onra bunu beğenmeyip çizmelerınden anla;ılmaktadr emeli atılalı, ben diyeyim cekiz sene siz deyin on sene, oldu. Tarabyadaki otelin inşaatı, efer hesaplar tutarsa. daha ıki sene sonra ancak tamamlanabılecekmış. sö>li>e sö.iliye dilimizde tüy bitti: 1 Bu otel çuzelinı Boğazın biç bir başka yapısına benzemediği için manzara>ı bozmaktadır. 2 lîu otel, para getırmek sö>le dursun, masraflarını bile karijilayamaz. Çünkii, Istanbulun sadece 3 4 aylık, yaıında isler. Kışın kimsc oraja ?idip de oturmaz. 3 Bu otei lüks olacakmış. Zaten tutumu orle. Lüks. luks dıye âdeta iftihar tc'iyor. llalbukı, bu^ünün turısti, tam tersıne, lüksten bucak bucak kaçmaktadır. 4 Bu otelin müsterisi, verdiği oda parası kadar. sehre inmek iıın taksi masrafı ödiyecektir. Bunu. umumiyrtle, bir yabancı göze aîamaz. Verlisi de alantaı. Vesaire, vesalre Pekiyyjyyyj, Boğaza otel yaptnıyalım mı? Klm diyor yapmıyalım di>e. Elbette yapmalıyız. Valnız otuz odalı. 40 odalı, küçük ve mütevazı, fakat temiz. rahat \e ucuz oteller yapmalıyız. A\rupanın me\siınlik yerlerjnde, ve şehirler dışında, şimdi hep ben le otf ller yapılıyor. Hattâ eskiden kalma büiükleri, apartıman halfne çevrilip, daire daire satılnor. Ama kime anlatırsınız? Dünraya akıl dağıtılırken. bizimkiler. neredeymiş acaba? Merak4 değer bır şeydir. * ** T Meselâ bir «Hamlet» temsiline dokunacak olsanız. insana «çık sahneye de, sen oyna» diyorlar. Elden ne gclir? Modaya ••mak Itam. Söylece aklıma geliveriyor: Meselâ. Anadoluya giden otobilslerln Üsküdardan kalkıp yine Üsküdara gelmeleri temin edilemez mi? Elbette, hem de çok kolay, edilir. Ve araba vapurlarının yükü epeyce bir mlktar azalır. Kaç kamyon tasiyabiliyorsunvı? Diyelim 50 kamyon. Bunlan evvelden sıraya koynp 51 Inci kamyonn bir fün aonraya bırakmak olmaz mı? Elbette. hem de çok kolay, olur. Bu da, zannederim, agirlıgı bir haylı hafifletir. Daha neler, neler yapılabilir. Dediğim gibi söylece aklıma feldi de yazdım. Fısıltı halinde dahi olsa «çaresini de söylesene bakalın» diye meydan okunmaıın. Dürüstlüğün cezası Bir Şlsli meydamnda 40 Iştelirabakın: nevevatandas orafcabıtasına teslim bnlmus, fötürüp etmis. Fakat arayan var. ne soran. Kimae or Yalancı nâzikler Padişahın haberi olmaz olar mu? Firovunun mezarı Yazan: H. V. TutAnkAmon'un mezarının kapısında şoyle bir yazı vardır: «Fraunu tedirgin edene ölümün kanatları degecektır.» Mezarı bekliyen vrili ufaklı heykelcıklerın bırınde de şu jazılar okunur: «Bu mezarın kumlarla drtulmesine engel olan benım. Kotu nıyetlı her kişıyı, çolun vakıcı soluğu ile uzaklaştıran benım. Ben bu mezarda. TutAnkAmon'u korumak ıçın bulunuyorum.» Bu Fraunun mezarını açan Lord Carnarvon, hıç beklenme dık bır zaman ve şekılde olduğü vakıt ortava çıkan bır sinek tarafından ısırılarak olüm riva yetınin dayanağı bunlar olmuş tu. Halbuki. eskı Mısırlıların kutsal bır hajvar olarak belledıklerı akrebın ısırması daha akla yakın olurdu. Carnarvon. can çekışırken, hezeyan halınde. hep TutAnkAmon adını söylüyordu. Bir aralk aklı basma ge'.mış ve şöyle demışti : Artık tamam ! Çağırıyı duydum, hazırlanıyorum ! Aynı anda evdekı butun ışık lar sonmuştu. Hastabakıcı kadın dehşet ıçınde odadan kaçtı. On dakıka sonra donüp geldiğı zaman Lord Carnarvon olmüştü. Henüz ellı vedi yaşındaydı. Aradan allı ay geçti. Lordun kuçük kardeşı Albay Aubrey Herbert de bldu. Biraz sonra hastabakıcı kadın da ölmüştü. Bunlann bir tesadüf olması ıhtimalı ne kadar fazla ıse, fellâhların için için gulerek söyledıklerı gıbı «Fraunun bedduası!» olması ıhtimalı de o kadar kuvvetlıdır. Bunlardan sonra olum sırası, Cartetr'in kâtıbi. Lord Westbury'nın oğlu Richard Bethell'e gelmıştı. Üç ay sonra da babası onun peşinden gittı. Hattâ bu olüler listesine bir de Carterin kanaryasını ekliyebili m. Carter yalnızhktan bıktığını ileri sürerek bir kanarya satın almıştı. Yerliler, bu kuşun uğur getireceğini zannettikleri için, Fraun mezarına « Kuşlu mezar » adını bile takmışlardı Derken bir hâdise oldu. Bir ga rıp hâdise. Kanarya. Carter'in barakasının önünde, bir taş yığını üzerine oturtulmuş olan kafesinde, her zamanki gibi, ne şeli neşelı şakıyıp duruyordu Bir gün, birdenbire sustu. Carter'in oda uşağı sessizliği fark edip yaklaşınca. korkunç bir manzara ile karşılaştı. Kafesin onünde, koskoca bır Kobra yılanı vardı. Kanaryayı yemekle mesguldü. Fellâhlar. Avrupalıları bir kere daha uyardılar, kars\laştıkları olum tehlikesını hitırlattılar. Birkaç gun sonra Carter'in candan dostu olan Profesor La Fleur. Luksor'a gelmişti. Calısmalara birka; hafta katılabıldı, sonra, anlaşılanııyan bir sebeple öldü Ondan sonra Carter'n yakın çalışma arkadaşı oılgin Arthur Mace'e sıra geldi. Arthur Mace olu odasının duvarını delmekle meşgrl oldu ( ğu sırada ansızın ba>gnlık ge çirmişti. Yatağa daştü az sonra oldu. Carter'in yakın ark.<daşiarın ı dan biri daha vardı t'nlü Arkeolog Dr. Evelyne Wlite. O \ lu odasma ilk gırenler'len birı ( o olmuştu. Oradan çkarken bir fenahk hissettı. O gunden sonr* sinir buhranları geçirme \ ğe başladı. Birkaç gun sonra f kendisinı astı; intihar etîı. Yazdığı veda mektubunda • • Bir bedduaya uğradım Kendımi yok etmeye mecbur olcium » . diyordu. TutAnkAmon'un m ımyası Kahıre müzesine konu,Tiadan evvel. Mısır hükumeti arkeologlarmdan Archibald Dougla^ V Reed, tçinde yabancı ciimler bulunup bulnnmadıgı snlaşılmak uzere mumyanın radyografisini almaya memur fdüdi. Reed işe koyuldu. Hemrn ertesi günü bır fenahk ge>;irdi. Son derece sıhhatli bir insan olduğu halde birkaç gün sohra ölmüştü. Mısır hükumetinin nufuzlu adamlanndan biri. bu esraren gız olum vakaları üzerinde ken di hesabına ıncelemeler vapmak üzere, yanına meşhur Yı \( lancı Musa'yı da alarak vâdi^e gitti. Çalışmalar sırasında. tabutun boşalan yerinden iki tane yılan çıktı. Bu yılanlar nereden gelrniş olabilirlerdi. Araştırmalara devam edildi. Fakat birkaç gün sonra o nüfuzlu zat fenalaşıverdi tşi bırakmak zorunda kaldı Fraunun bedduasına o da ınanmaya başlamıştı. Fakat iş Işten geçtikten sonra. Birkaç gün sonra o da öldü. Profesör Douglas Derry ile âlim Garries Davis de bu esrarangiz şekilde öîenlerin en sonuncuları oldular. Ölen âlimlerin sayısı on yedı •ı buldu. Bunlara, Ledi Carnarvon'u da ilâve edebiliriz. Fraunun Iâhdi bulunduğu sırada, ölü odasma vaktiyle hır^ızlar girdiği onlaşılmıştı. Bun iar, orad» mevcut birçok kıymetli eşyayı alıp götürebilecekleri halde yerli yerinde bırakmışlardı. Bunun da bir sebebl olmak icap ediyordu. Oaridge'de çalışan Amerikalı bilginler, eski Mı=ırhların: atom sırrını keşfetmiş olduklarını ıddia ettiler. Bu nazariveye göre ölü oda<!inın duvarlarma radyo aktif maddeler verleştirilmiş bulunmak ve bu maddelerin ışınları binlerce Mİ tesirlerini muhafaza etmiş o'maları gerekmektedir. Yalnız bir mesele var. Fraunun bedduası neden yalnız 6limlere ve Fraun mezarıyla uğ raşan hükumet memurlarına te «ır emiş d» aynı i«de çalışan Fcllâhlara tesir etmemıştir? Beddua ve ısın ıddialarını çü rııten diğer bkr nokta da Frau nun mezarını keşfeden Dr. Car ter'ın uzun seneler pür sıhhat yaşamış olmasıdır MERAKLISAHİFELE \fMEB >ahut. Türklerin pohpohlanmaktan hoşlandıkla* nı rını bildiklerinoen, Tfirkiyeye gelen yabancılar bizi sık sık methederler. G«len kadınsa: «Türk erkekleri dünyanın en >akışıklı erkekleridir», erkekse: «Türk kadınlan ı.anyanm en güzel kadıolarıdır> gibi lâilart* bızim gbgsümüzü ve koltuklarımızı kabartır. giderler. (Halbuki, gittikleri yerlerde, neler s6ylediklcrini ben bir kaç defa duydum!) Bunlann arasmda bazan öyle tuhaflan olu> or ki. hani. insan «yalan da olsa söyle, hosuma çidivor» bile diremiyor. Meselâ tzmire tflen bir Alman (üstelik lıera profesBr. hem de ekmek mütehassısı imis!) bevanatta buiunarak «Turk ekmeklen dünyanın en lezzetli ekmcçidir» demiş. Al on paralık da bundan. Belki öyle idi. Fakat çnktan tarihe karıstı. Biz. eski ekmeklerin tadını unutalı seneler \e seneler oldu. Sims'iki ckmeklerin haü malum. Renşi malıım. Halitası malum. Hilesi malnm. Tadı degil de, daha ziyade. eksiliji malum. Fırınlarımız ve pisirme usullerimiz malum. Bunlar hep ortada>ken bövle lâf edilir mi? Sopa ve sa>ı hikâvesinde olduçu ?ibi, biç siiphesiz. bu adam va kendi memleketinde ekmek yememiş, jahu» da. atrzının tadını bümiyor. kendilerine «mcmleketımizi nasıl bulduY*nuz?» kabilinden suaMer sordutjumuzdan, Yalan diinya tava çıkıp «40 Hra kaybettim» demiyor. Ne yapalım, bu 40 Iirayı, simdi? Zabıta dtisünmüs, tasınmış. gazet« ile ilân etmefre karar vermis. ve öyle de yapmı». Ama, gelgelellm. ilfin parası 19 lira. 40 Iirayı kaybedfn adam. zannederira. artık bütün bütün meydanda görünmez. Çünkü, 40 lirasını alacak ama, 70 Hra ilân parası ödeyecek. O halde? Bir tarafta 40 lira, bir tarafta 70 lira. lklsi de açıkta duruyor. Alın size zabıtanın basına bir belS. At atamazsın. tut tutamazsın. Galiba. en iyi hal raresi. «öyle bir sev olor411 liravı bulup çetiren o dürüst vatandaM bulmalı (insaallah adresini almiBİardır) ve «neden hizim basımızı derde soktun?» diye 40 liravı jreriye vermeli, ondan sonra da. 70 lira ilân parasını nlmalı. Bu acayip hesap. başka türlü, kapanmıyacaga benziyor. *** Bir dertten kurtulduk kurtulduk : Boğaza köprü yapılmasından vazgeOoooooooh. çok sükür, bir dertten bâriçalışmaçilmis. Bu kararı, Marmara plânlaması larına katılan, Amerikalı şehircilik mtttehassısı açıkladı. Hay Allah razı olsun. Beş, altı senedir lâfını etraekten çenelerimiı yorulmuştu. Valnız cenelerimiz yorulsa yine iyi de, nasıl olsa köprü yapılacak diye, âdeta elimizi kolumuzn kavusturmus, bekler bir halimiz vardı. Otomobiller Kabataştan Karaköye kadar «Arapça değil mi? uydur nydur söyle» diye bir lâf vardır. Galiba Tarih de öyle. Yani «Tarih ue|il mi? uydur uydur anlst» demek de kabil. Simdi size sarayim: Neron kimdir? Cevabımzı biliyorum: Astığı astık. kestiti krstik kan \e kadın âsı^ı bir Roma tmparatoru. Rritaniküs'ü zehirletmis. annesi Agripin'i, karısı Oktavi'yi SldürtmUş, Romayı atesc vermiş, hıristivanları vahşi hayvanlara parçalatmış, üstelik de, bütün bu facialar olup biterken, lir çalar ve sarkı söyiermis. Tamam. Lisede bu imtihanı verdinizse. biç süpbesiz, tam numara almıssınızdır. Ama, simdi, aynı imtihanı \erirseniz, yine hiç süphesiz, kocaman bir sıfır alacaksınız. Çünkü, tanınmıs bir Fransıı tarihcisi (Figaro eazetesinde okudum) yeni çıkardığı bir eserinde Neron'a dair bütün bu rivavetleri reddediyor, ve senet sepet ttun tersini ileri süriiyor. Meğcr Neron çok iyi kalbli. çok müsfik, çok muhterem bir adammıs. öldürfmek r'eğil kan görmefe bile davanamazmif. Hadi bakalım. ömür törpüsü ögrendiftmiz şeylerden, böylece, biri daha güme gitti. Evet, dün «böyle», bugün «s5yle», yarın «öyle» eibi bercai bir ilim olur mu? Yazık kafalarımıza. kîtapları yasak Diinya nelere gülüyor YAZISIZ YAZISIZ h VL \ JmrfVıf'tF YAZISIZ Bu hayvancıklar sana ne yaptılar da bu kadar nefret ediyorsun? S lllıııııliMllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllMlllllllllllllllllllllllllimilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear