Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İKt inııııııııınııııııınımııııı CÜMHURÎYFT SOMartlMZ Anadoludan Notlar Çanta elinde, gelir doktorunt. Yazan: HalÛk BESEN O'nu, 6nee sdma düzülen türkülerde tanıdım. Bir tanesi çok hoşuma gitmişti «Çanta elinde Relir doktorum Ba sjm ağr;sa uzanır yolum Oy doktorum, doktorum» gibi bir şeydi simdi hatmmda fcjldığına EÖre. Gerçekten, ilk karşılaştığımızda »linde çantası vardı. Bir daha da hic bımktıjrını görmedimBir Anadolu kasabasında tarııd'm doktor K^mali.. Uzunca boylu. znvıfça. eözlüklü. neş»li bir genç doktordu. Amma her şeyden önce tek özelliŞi Atntürk gencil olmasında, yani ide^list bulunma* sındavdı. Yolda karşılastık O'nun. la. Kaymakam takdim etti: «Hükümet doktorumuz Kemal Bfv..» Elimi hararetle sıktı. Bizimle gelemiyeceğini, çünkü acele bir* gitmesi frerektiçini sovl lerti. Hi'Iı arhmîarîtı syrılarak eitti.. de Istiyerek kaldıra burada. Karım il merkezinde oturur. Çocugumuz biraz hasta. Dalml bir çocuk doktorunun bakımı altında bulunması gerek. Onun için evimiz ildedir> ııifnıiMiııııiiiııııııııııuıı GÜNÜN KONULARI HEM Testi htranlar adirli Kaymakamına, kadrini bilmeyenler tarafından rev» görülen moamele, bir kaç ağadan baska herkesin yüreğini sızlattı. Hizmete kargı yönetilen haksızbğa isyan etmeyen kalmadı. «Niçin siz de ile gitmlyorsunuz? Ya görevinizi oraya naklettirin, ya da istifa ederek serbest çalışı nız? Mademki çocuğunuz hasta, sizin de baknnınıza muhtaçtır.?» cOlmaz. Çocugum meslekdaşla*11 ile 1 yaşları arasında 15 genç nımın bilgill bakımlanna terkedilmiştir. O yandan pek endişem şehirde muhteliı suçlar işledikleri vok. Kanm da babasının evinde. için polis ekipleri tarafmdan yakoğuşturma O da emniyette sayıhr. Ben ise kalanıp haklarında burada faydah oluyorum. Atatürk sçılmıştır. Cumhuriyet] gençlifte emanet 13 yaşiarındaki ö m e r Karaer, derken onu bsr şevi ile verdi Tufan Tunçel ve Ali Filiı muhteKelime o'.arak degil. Vataniyle. lif semtlerde kapı önünde duran haikiyle, köylüsüyle biitün va" bakır kazanları çaldıklan için ya lıkları ve unsurlarivle. ?u haide alanmışlardır. : vafanın bu köşesinde de ben, bir 11 ile 15 yaşiarındaki Hasan KoAtatürk çocuğu oîarak kalıp, vacaoğlu, Hüseyin Kocaoğlu, Halil tanda$lanmın dertlerine care bul• ** Kestaneci, Salâhattin Vural ve Tnalıvım. Üç saattir yanımdasımz Bir giin sonra Kemal Bcyi. dail Aydoğan, Bakırköy Kattaltepe'de Yorulmadım mı? Elbetteki yorulresi önünde bir köylüden dinl»j hurda demir ve bakır çaldıkların dum. Ama görüvorsunuz ki hic şidim: dan dolayı görülüp yakalanmışkâyetçi deSilim. mesleîimi sevi«Ahh. beğ. ahh. Bizim duktor begi lardır. yorum. vatanda?!anmı seviyorum. çok iyidir. Gönlii gani bir er kiçiJ 16 yaşındaki Yahya Çetinkaya dir. Nefesi de hızhdır haa.. Bir gen Tıirkiveyi seviyorum.» se Kurtuluşta kadın roeselesinlir hastaya, şüele bir bakar. Sonra» Kapı açıldı, odacı girdi içeriye: çlini eline ahr, durur bir süreJ «Doktor bey. bir hâmile var sı den 15 yaşındaki rakibi Pandeli Hacıandon'u kasığına tekme atÇantasından uzun saplı bir şeyler] kıstı diyorlar.» mak suietiyle, kardeşini korumak çıkarır, hastaya koyar, dinler iyi.' Ben dışarı çıktım, hâmileyi i isteyen Yorgo'yu da çakı ile yara ce. Dilini çıkartır, ağzını açtırır,, gozlerine baiar. Saatlerce uğraşırr çeri aldılar. Kapıdan girerken sa ayıp kaçmıştır. acıdan kıvranan da duktor beğ bıktım demez bir rarmış yüzlü. Ortaköyde seyreden otobüsde bir genç bir kadın gördüm Koluna şahsın cebinden 55 lirasını çalan kerem.» Yaşlı köylü de hastalanmış, onu. en az onun kadar sarı yüzlü genç ve 18 yaşında olmasına rağmen bir adam girmişti. Sonra o da çık polisde 21 sâbıkası buiunan Fikda Doktor Kemal iyileştirmiş. tı odadan. lkimiz de kapı önünde ret Bilgin suçüstü olmuştur. Doktor Kemalin dairesinde otu dolaşmaya başladık. tkimiz de me Sanıklar Çocuk Bürosu tarafınruyorum. Beyaz önlüğünü giymiş rak içindeydik. Ben. doktor Kedan da fişe geçirilmiştir. Çocuk s a hem hastalarını dinliyor, hem re malin nasıl doğum yapacağını, genıkların ebeveynleri Büroya dâçete yazıyor, hem de bana o anda rekli malzemesinin bulunup buodada buiunan hastayı tanıtmaya lunmadı*ını merak ediyordum. et edileçek ve çocuklarının duçaiışıyor. Ne de çok biliyor Kemal Genç adam ise baba olma heyeca rumlan hakkında görüşülecektir. Bey! Hastanın hastahğı yanında nı içinde meraklı idi. Konuştum kimin akrabası olduğunu, daha ön kendisiyle: Belediye Zabıtasının ce geçirdiği hastahklan da sayıyor. «Doktora üveniyor musun?» faaliyeti Onunla şakalaşıyor.. «Güvenlyorum beğ. bizim duk300 bin nüfuslu Fatih ilçesinin Az sonra kapı açıldı. Odacısını tor ustadır. Kimleri ivileştirmedı, Belediye hizmetlefri, mevzuatın da lâborat yapmış doktor. O da be kimleri doğurtmadı ki?» boşluğuna rağmen Belediye Zabıyaz önlüklü, tertemiz. tçeri bir ya«Ebe yok mu burada?» ralı soktu. Genç bir adam. Sağ etası tarafından yürütülmekte ve «Hayür beğ, ebe yoktur bizim ka linden kanlar akıyor. Silâh tepbilhassa bütün sehrin akın ettiği miş. Av sırasmda silâhı kendisine sabada. Duktor beğ yapar o işi.» tor beğ y p Fatih pazarında gösterilen çalış«Amma b dgı bir oyun edivermiş Hüsmen'in.. doktor bey ebe degıl malat müspet netice vermekteKemal Bey Hüsmen ile epeyce uğ ki?» dir. Bir hafta içinde Fatih ilçesi raştı. ö n c e kanı durdurmaya çalış«Olsun. Duktor beğ her şeyi ya çevtesinde 758 müessese ve esnaf tı, başardı da bu işi.. edilmiş, 200 üne ihtar, aK ar. Onun o çantası yok mu? Her kontrol Sonra eli temizledi. Alkolle yı bir âlet vardır içinde. Bizim dukıkta gıda maddesi satan 161 kiçi kadı, yarayı pensle sıkıştırdı, en tofr beğ çantasını bırakmaz eline de pesin para cezası verilmissonunda da bir güzel sardı. Kolu den. Demek ki o çantada bir iş ir. •skıya aldı, Hüsmenin sırtını okır..» Bu arada Çarşamba pazarında sadı ve neler yapacağını da tenKonuşmamızı, bir yeni hayatın Belediye yasaklarına riayet etmibih ederek uğurladı onu. Aşağı sesi bıraktı yarıda. Az sonra kapı en 161 pazalrcıya da para cezası yukarı üç saate kadar Doktor Ke açıldı. genç köylünün gözleri can esilmiştir. mal'in yanında kaldım. Hiç boş lanmış, yüzündeki sanlık gitmişGümriiklerden çekilraiyen bir dakikası olmadı. Dınledı, yaz ti. Odacı çıktı içerden, gülerek: dı. muayene etti, ilâç dolabından mallarla ilgili kararname «Hadi, hadi örkek evlât babası ilâçlar verdi, nasihatler etti, sar oldun» dedi. Sahipleri tarafından gümrükler dı, sarmaladı. Oturdu, kalktı, faKöylü, o asil Türk köylüsü he den çekilmeyen mallatın bir defa kat bir defa «of» demedi. Hayremahsus olmak üzere çekilebiltimi gizlemedim. Söyledim bunla men elini cebine attı ve odacıya mesi için bir sürediiTicaret, rı kendisine, güldü. cevap verdi: müjdesinin karşılığım vermek isümrük ve Tekel Bakanhkları içeri «35 yasmdayım. On bir yıldır dok tedi.. Amma odacı çoktan emsilcilerinin yapmakta olduktorum. Subayhğımı da askeri has girmişti bile.. arı çalışmalar sona ermiştir. "tahanede yaptım. Yedi yıldır bu Birkaç dakika daha geçti araBu husustaki kararnamenin bu ilçedeyim. Hem de severek, hem dan, bu sefer odadan Kemal B e y afta sonlarına doğru yayınlanaçıktı. Elindeki lâstik eldivenlerle cağı tahmin edilmektedir. oynayarak köylüye takıldı: «Ne koyacaksın adını bakalım?» Dış piyasalardan şeker «Kemal koyacağım duktc* beğ» NÜKBET TUNÇH.Lİ talpleri artıypr «Ohh, burada bütün çocukların İle ismi Kemal olacak sonra» Bu günlerde dış piyasalardan Maklne Y. Mühendisi Doktor Kemal'de çok şeyler gör şeker talepleri başlamıştır. AldıHOSNÜ VAROL düm daha. Amma burada anlatma ğımız bilgiye göre Suudi Arabisya kalksam sütunlar yetmez. Yüz tan, Lübnan ve Kıbrısh firmalar NİŞANTAŞ 29.3.962 lerce genç doktorun yaptıklatını bu yıl da memleketimizden şeker yapıyor o da.. Adına türküler dü almak için Istanbul Ticaret Odaına müracaat etmişlerdir. zülüyor, büyük bir şey bu. Cumhuriyet 3824 •"•nlırken otobüsüfl ka 10 lira çalarken yakalandı pısında Kemal Bey elime bir zajf Sabıkalı yankesicilerden Hüsaverdi: mettin Arslan, Eyüp pazarında «Size zahmet olacak. Bunu ilden MUhendis Ata tlalan ve Lelış veriş yapan Şadiye isimli bir postalarsanız daha çabuk gider. man llalan'ın pek sevgili oğulkadının mantosunun cebinden 10 Uzun süre bekletmiyeyim, cevabı l»n, Aykut tlalan'ın biricik lira para çaldığı sırada yakalankardeşi. Haccr tlalan ve Seninı çabuk vermeliyim de..» mıştır. Sabıkalı yankesici emniha Güçyener'in torunlan. BasZarfın üzerine baktım, Ameri yette «Bari suçüstü yakalandığıma rl ve Nimet Boranın yeğenleri ka'da bir hastahaneye gidiyotdu. göre büyük bir para olsaydı. Şim AYDIN ÎLALAN Kaymakam ne demek istediğimi di hapishanede benimle meslekanlar gibi ben sormadan cevap daşlanm alay edecekler» demiştir. duçar olduğu amansız hastalıktan kurtulamıyarak 28.3.1962 verdi: çars,amba günü akşamı Rakkih «Doktorumuzu Amerikadan isterahmetine kavuçmuştur. CenaMART 30 ŞEVVAL 23 diler amma o bizleri tercih etti..» zesi 30.3.1962 günü cuma naDoktor Kemal'in elini, onu bifc mazını mütaakıp Teşvlkiye Ca* c kat ddha severek sıktım. mtinden kaldınlarak Merkezc a Kller gördüm Anadolu'da... efendl kabristanına defnedileO < cektir. Lâstik eldivenli, incecik eller . Aileti Bir hayat veren, hastaları iyi V. ] 5.46 12.18 15.51 f 18.31l20.04 4.02 eden eller. E. 111.16| 5.«[ 9.21 12.00! 1.33ı Cumhuriyet 3832 Onlan sevdim... 1118 yaşları arasında 15 çocuk suç işler ken yakalandı «* Bix bu lütunlarda, bir kaç hafta danbtri, «Gerçek» üzerinde duruyoruz; daha. da duracağız. Bundan ön Gençliğin terbiyesi K mevcut, müşterek Cahit Tanyol ceki bir yazımızda boş kahplann bir kuvvet anlıyoruz. Kanun dışı kavgasını yaptığımızı söylemiştim. tahriklerde onları âlet olarak kuldevrimin «Gerçek» yürür, kalıp çürür. Nite lanıyoruz. «Hürriyetin, kim de öyle oluyor. Kavramlara bekçisi sensin» diyerek sırtını sıbir takım dokuoulmazlık yüklüyo vazhyor; kitaplarını, defterlerini ruz. Bizde gençlik konusu da ha okul sıralarmda bırakmalarını sağ vada ütopik bir kalıp haline geti lıyarak, habire onlan sokağa çağırilmiş. Gençlikten bahsetmek, o rıyoruz. Yıllardanberi siyas! parnu tenkid etmek son yıllarda bir tiler gençleri, kanun dışı kuvvetnevi «Tabu> halini aldı. Gençlik ler için az mı istismar ettiler. Ben dedik mi coşuyoruz. Devrimlerin yine bu sütunlarda, zaman zaman koruyucusu o, hürriyetlerimizin memleket evlâtlarını sokak politiönemli olın tosiumun csza.anbekçisi o... Bütün gözler Atatür kası içine atmanın tehlikelerinden dırması değil, redıletmesidir. Mem kün idealize ettiği. yetişmesini ar bahjettim. Politikacıların buna leketimiz gibi Ortaçag değerJtunzuladığı bir kuşak veya kuşaklar hakları olmadığını yazdım. Çünkü den yeniçağ değerlerine geçmek peşinde. Atatürk'ün hayalindeki istesek de, iftemesek de bir gün çabasından olan air toplamda elgençliğe hitap etmişti. Cumhuriye bu devleti de, bu memleketi de on bette bir takım yıkılışlar, buhti, devrimleri, millet ve memleke ların ellerine teslim edeceğiz. Gün ranlar olacak. Türk gençliği elti onlara emanet etmişti. Bu yetiş lük ve yalnız kendi hayatımız i bette ki Batıdaki yaşıtlarından irilmesi gerekli bir 'deal, bir kav çinde sınırlı bir ihtirasa memleket daha güç bir durumdadır. Dışanramdı. Bizler de ;<envlıği t e p o çocuklarını vasıta yapmıya; kim da değerler, çözülmüştür. O halgözle görmek istedik. Gözümüz senin hakkı yoktur. Biz ihaneti de okul, dışarıdan hımaye ve deshep uzaklarda idi. Yanımızda, e v l hep dışanda arıyoruz. Fakat yaşh tek görmekten uzaktır. Dıçarıda mizin içinde, sokakta yaşıyan, o nesillerin, mem'eketin yannına yaşh nesiller ferdi menfaatlerin kula, Üniversiteye giden bir de yapmış olduğu kötülüğü ihanet sosyal faydanın üstünde olduğunu Gerçek Gençlik kitlesi vardı. Biz saymıyoruz. «Gençlik» kavramına telkin eden bir atmosfer içİDde onların öğretim egitimine gerekli y8rı ürküntülü, «dokunulmaz» bir yaşamaktadırlar. Bu durum karşıitizliği veremeden, onları sadece mâna verdik. Bir bakıma elbet sında, yeni nesiüeri, ancak kökîü Atatürkün ısıttığı ocak içinde ha teki gençlik dokunulmaz bir gele ve esaslı bir idealizm kurtarabilir. yal ettik. Şimdi «Kade; vapuru o cektir. Fakat bu dokunulmazlık, Okullanmız ise çocuklara ancak layı» ile uykudan uyanmışa benzi gençliği, içinde yaşadığı çağın ih birer «inkılâp muskası» verebilyoruz. tiraslarına vaktinden önce atılmak mektedir; ve öğretmenin eli kolu Demek istiyoruz ki, bir gerçekte tan korumak mânasınadır. Yoksa bağlanmıştır. Okulun mutlak otogençlik var; bir de idealde. Her kendi kin ve ihtiraslarını talebe ritesi ortadan kalkmış bulunuyor. şevde olduğu gibi bunda da ger teşekküllerinin harimine kadar so Çocuk öğretmenine ücretli bir mefekten kaçtık. Yalnız gerçekten karak oralannı bir zorba yatağı mur gözüyle bakıyor. Okulların ka kaçmakla kalmadık, zavallı mem haline getiren kimsenin hakkı yok pıları, sıkı sıkı dışarıdan gelecek lcket evlâtlarını çeşitli tahrik ve tur; olmamalıdır. Gençlik, politi her türlü müdahaleye kapah kalTürkiyesi mahdır. öğretim ve eğitimın her istismarlara âlet ettik. Onları so kanın dışında, yarının kak poütikacılarımn tuzağından için fikri hazırlıklannı tamamla kaderaesinde şiddetli bir düzen ve kurtaramadık. Gerçek ortaya çı makla ödevlidir. Devrimler genç disiplin terbiyesine ihtiyaç varve Türk dır. tîniversitelerimiz dğrencilerikınca herkes sucu birbirine atıyor. liğin değil, kanunlann Ve sanıyoruz ki Kadeş rezaleti g« milletinin himayesindedir. Talebe ne sahip olmahdır. tfniversite holip geçici bir olaydır. Gençler bel teşekkülleri, bugünkü tutum ve ca • talebe bütünüdür. En ateşki bazı hallerde, yaşlannın icabl, manzarasiyle, zararlıdır; ve daha li, en romantik devirlerinde ünibazı taşkınlıklar gösterebilirler. da zararlı olacaktır. Siyasi parti versiteye giren gençlerimize ünitehlikelidir. versiteyi bir ideal tapınağı haline Fakat «Çanakkale şehitleri» için lerin gençlik k o ü a n olacaktır. getirmek gerekir. Fakat politikacı yapılacak bir törende bu olamaz ve daha da tehlikeli dı; olmamalıydı. Çünkü vatanın Demokrasi ve hürriyet, bir mem Iar talebenin yakasını bırakmadık hakiki sahipleri elbetteki Çanak lekette, kanun dışı her türlü bas ça üniversite bu fonksiyonunu il* kalede uyuyan Meçhul Askerdi. kıyı reddeder. Bizde siyasi parti edemezdi. Bir mü'min için Kur'ana hakaret ler, kanun dışı bir takım tahrikBurada, beni günlerce düsündüne ise, bizim için de olay ondan lere gençleri âlet ,etmek itiyadın ren bir olaydan bahsetmek isterun. aşka bir sey değildir. Gençlik, dan vazgeçmelidir. Bundan dört beş yıl önce idi. Ügençlik, evet anlıyoruz; ama Ata Toplum, her şeyden önce düzen niversitenin açıhş töreninde, tatürkün hayalindeki gençliğin belli ve disiplindir. Tab'iat »narşiden lebeye söz verilmiyor, diye gençir yaş imtiyazı değil. belli bir dü nefret eder. Çocuklanmızın ruhun ler Mnrmara lokalinde a y n bir ünüj, belli bir ahlâk ve fazilet da düzen ve disiplini bozacak her açış töreni yapıyorlardı. Bu tösembolü olduğunu da unutmama telkin, isterse bunun adı hürriyet renlerden birisinde ben de bulunmız gerekir. Geceleri bar basan, olsun, roilletleri felâkete götürür. dum. Üniversite dışı bir takım elindeki sustah bıçakla, ustura ile Düzen ve disiplin hürriyetten ön kimseüer yumruklarını sıkarak etrafa saldıran, Yeniçeri azmanı, cedir. Onsuz hürriyet olmaz, anar gençliğin hukukunu savunuyor, medrese bozuntusu kopuğa Ata şi olur. Çocuk dünyaya tabiat ha hocalara, üniversitenin idari matürk gençliği adını verecek olyr linde bir takım yetilerle (kabili kamlanna hücum ediyor, alkı» top lak, «Çanakkale şehitleri» ne reva yet) gelir. Onu bu tabiat halinde luyordu. O arada iki telgraf geiai örülen hakareti Atatürk için de iken harekete yönelten kuvvet haz ve okundu. Birisi ievrin Başbakalazırlamıs oluruz. Tarih bize Sul ve elemleri, iştiha ve içgüdüleri nından, diğeri de siyasl bir parti tan Mahmut devrindeki «Talebei dir. Bunlar insanın hayvanî tabia liderinden geliyordu. Üniver.iteUlum» hareketini hikâye eder. tine ait özelliklerdir. Terbiye, ki nin açıhşını tebrik ediyorlardı. evdet Paja tarihinde bundan bah bu toplumun müyterek olarak inan Bir memlekette devletin sorumsederken «Ellerinde kitaptan baş dığı kaide toplamıdır, çocuğun iç lu şahsı ve siyasi iktidara talip ka her şey buiunan, balta ile, ka güdülerine, eğilimlerine bir takım bir siyasî parti Hderi, üniversitenin ma ile tokak başlarında kavga e freoler koyar. Bunlara sosyal fren açıhş yıldönümünde, rektöre gönen bu talebei ulumun bazı hal denir. Nasıl bir arabanın fren lâs dermesi gerekli telgrafı talebelere erde. Yeniçerilere rahmet okuta tiği patladığı zaman arabanın ida gönderirse artık orada düzenden, cak kadar işi azıttıklannı» söyler. resi soförün elinden çıkar»a, top aisiplinden, saygı değer kaidelerSon aylarda bir çok yerlerde hâdi lumun bu sosyal Irenleri de tut den söz açılmaz; bunun sonu elbet se çıkaran talebelerin önü alınmazsa, eski Talebei Uluma rahmet okutacaklarını söylemek hata olmaz. Kendimizi aldatmıyalım, gençliğe hakaret, gençliğe iftira demagojilerini bir tarafa bırakarak gerçekleri görmiye çalışalım. Bunlar bizim çocuklarımız. thmalimizin. kötü ahlâkımızın, sorumsuzluğutnuzun somut örnekleri. Doğduklagündenberi çevresinde menfaat, ihtiras ve saygısızlıktan başka örnek bulamıvan bu çocuklan bugün suçlamaya hakkımız yok. înîan «ne ekerse onu biçer». Onlara yi örnçkler verseydik elbette böy le olmıyacaklardı. Bir taraftan kötü terbiye, yanhş bir öğretim, diğer taraftan sokak adamlarının devamlı tahriki onlan şımank, küstah, sosyal frenleri patlak acayip bir yaratık haline getirdi. Her evde bir eşkiva yetiştiriyor, gerçekle re sırtımızı çeviriyor, sadece şikâyet ediyoruz. Gençlik denince bundan, tahrikler için (aydalanılacak sorumsuz ve hattâ ürkutücü madı mı lerdi dizginliyecek baş te ki Kadeş vapuruna gider. ka hiç bir kuvvet mevcut değildir. Artık o, Iştihalarımn, ihtiraslannın azgın «eli içine düşmüş deSATILIK mektir. Toplum kurallan, çocuğa, hayvanî tabiatının dışında ve üştünde bir «sosyal tabiatin» olduğu nu telkin eder. Ahlâk dediğimiz KULLANILMAMIŞ hareket kaideleri gökten inmez, onlar sosyal tabiattan ferde geçer. Tel: 48 77 83 Sabahlan 814 Bu sosyal frenler, ahlâk, din, âdet, hukuk gibi toplumun inandıCumhuriyet 382S ğı müşterek düzen ve disiplin kaideleri toplamıdır. Her insan bu sosyal frenler sayesinde ahlâki SATILIK şahsiyetini tamamlar. Toplum düzeninin bu değerlerini, yaşh nesiller, hem örnek olar.l" ve hem Fontanella de telkin suretiyle yeni nesillere 4 ses, 37 tuş, 96 bas. aşılarlar. Bizde ise görülen manTel r 22 90 63 zara, bu sosyal frenlerin artık işlemediğini gösteriyor. Üstelik yaşlı nesiller, yeni nesillere örnek (Cumhuriyet 3829) olmak şöyle dursun, ccları kendi ihtirasları uğruna harcamaktan sa kıntnıyorlar. Hayâsızhk, ahlâksız'hk, iHetsizlik gibi kavramlann mânası nedirîî Bu, bir toplumda Nüshası 25 Kuruş Türklj» Hartel Lira Kr. U r a Kr. (fnHiiiiıııifirffflflflflflIIIIIIMIfllfllIiri^ saygı değer kaidelerin dışına çıkmak demektir. Bu saygı değerler kaideler aşınırsa, cezal müeyyidelerle onları geçer hale getirmeye ımkân yoktur. Çünkü bu saygı değer kaidelerin polisi de, mahkemesi de, hapishanesi de ferdin bizzat ıçındedir. Her toplumun az çok, kead'iıe göre bir sosyal düzeni, kendınî goıe saygı değer kaideleri vardır. Fert bun ın dışına çıkamaz. Çıktığı zaman top lum onu ya c e z a l a i h ır veya red aeder .J . Ama bu arada bir noktayı unutuyornz. Her türlü idarecilik mantığma, her türlü vicdanî davramşa, her türlü hakka aykın olan bu nakil muamelesi, bir tek seye. değiçmez bir tek kaideye. toplum şuurunuza nasılsa ezelden beri yakıjtırmış bulunduğumuz bir tek davranıja çok uyuyorSırası sık sık geldiği için en fazla kullandığımız gtasözlerimizden bir tanesi sudtır: Suyu getiren de bir, testiyi knan da. Kadirli Kaymakamı, omuzlanna aldığı vazifenin memleket ve vatandaş ölçüsünde büyüklüğünü tam mânasiyle kavramış, yetkilerini kullanırken vicdanından, suurundan ve idareci s o rumluluğundan bajka hiç bir kay»ı tanımayan, dünyanın hangi köşesinden olursa olsun bag tacı edilen sayılı devlet memurlarmdandı. Ama baktılar ki, testiyi kırmak söyle dursun, bir damlasmı bile dökmeden boyuna su tajımaktadır, onun kırmadığı testiyi bajkalarj kırdı. Bizim memlekette yalnız kendi taşıdıklan testiyi kıranlar değil, başkalannın ta$ıdığı testilere de böyle göz dikenler çoktur. Kadirli Kaymakamından çok evvel gelip geemiş,, tarih sahifelerinde unutulup kalmı*. nice su tasıyanlar, ueradıklan nankörce muameleler karşısında, testi kırmanın su ta$ımaktan yeğ olduğunu görüp bu yolu tercih etmişler, babadan oğula miras kalırcasına, bünyenuze bu sistemi asılanıışlar diyesim geliyor. Başlanan bir i$i, basan ile sonuna kadar götürmek, o ise başlamaktan daha zordur. Birincisi yalnız iyi niyet ister. ama ikincisi azim, sebat, çeşitli güçlüklerin hakkından gelebilmek kudreti gibi meziyetlerin eserîdtr. Onun için, ise koyulurken sırtı sıvazlananlar, işi vürürürken, o sıvazlayan elin yumruk haline geldiğini göriirlerse ve bu usul, memlekette bir alışkanlık haline eelirse, her söz, edebiyattan, yaldızdan, bile bile söyIenmij yalandan, bilemediniz, iyi niyetli insanlann kendilerini avutmağa çalıştıkları bir kuru teselliden ibaret kalır. Memîekerin iyi çalışacak koilara, iyi düşünecek kaialara, ne yaptığmı, ne istediğini bilen düriist ve azimli insanlara şjddetle muhtaç bulunduğu böyle bir devirde, o kaialara yumruk indirmek, o kollan kırmak, enerji hamlelerini baltakunak, bir yandan şu veya bu menfaat endişesiyle hareket eden kişilerin ekmeğine yağ sürerken, öte yandan da, memleketi, bizmetlere nankörlükle mukabele etme şohretiyle lekelemek olur Bu memlekette harcanan nice gayretlerin, bu yurda edilen nice yararlı hizmetlerin hep fedakâr, kendini mijlete vermiş, sorumluluktan korkmayan kimselerio jahsi Uamlelerinin eseri olduğunu unutmayahm Onun için, Kadirli Kaymakamına lâyık görülen muameleden sonra, su getireeekleri yerde testi kıranlann çoğaldığuu görürsek, şajmamalıyız. Hamdl VABOGLU VEFAT Asker! Mühendis merhum tsmail Hakkı Beyin ve merhume Naciye Hanırnın oğulları, Orhan Tüfekçi, Şükran Yücel'in ağabeyleri, Suzan Tüfekçi'nin kıymetli eşi, Suna Üter ve Suha Tüfekçi'nin babalan, dis doktoru Metin Üter'in kaympederi Türiüye 1] Bankası A. Ş. Umum Müdürlüğü tnsaat ve Emlâk Müdurfl Yük. İnş Mühendisi NÜZHET KEMAL TÜFEKÇİ âni bir kalb krizi neticesi vefat etmistir. Cenazesi 30/3/1962 cuma günü (bugün) Erenköy T«lli Kavak sokak 10 No. daki evinden kaldınlarak, Zihnl Paça Camiinde öğle namazını mütaakıp Erenköy kabristanına defnedilecektir. Eşi: SUZAN TÜFEKÇİ Faal 1943/3857 VEFAT Safranbolu Yörük köyü eşrafından merhum Yancı tade kmail Beyin oğlu Serra, Cezroi, Azmi'nin babalan Ayje Kıcanan, Alican Apaydın, Sedei, Akif, Cem, Pamir; Yasemin Yacı'nın büyük babalan; sehrimizin maruf is adamı uncu Bej Viıon Elol VEFAT AKIF YAZICI 28 mart 1962 perşembe sabahı Hakkın rahmetine kavusınuştur. Cenazesi 30 mart 1962 cuma günü Teşviklye Camiinden kaldırılıp Yahya Efendi Aile Kabristanına defnedilecektir. Tanrı rahmet eylesin. Cumhuriyet 3828 Doç. Dr. İlhan F. AKIN'ın AKORDEON a 1 J DEVLET DOKTRINLERI çıktı. Bu kitapta Eflâtun'dan Marx'a kadar bütün politika düşünür CUMHURİYET lerinin Devlet görüşleri incelenmekte L İ B E R A L İ Z M , ^Mlllllllllllllllllllllllll 111111111 ŞCUMHURİYET'in Tefrikası: llllllItllflIlllllllIIllIIIIIIIIIIlllllIiJIIIIIIIlllinillllMlJiılJijjfij,,,,,,,,.!,,!,..,,!!.!.,,.,,,.,,,,,,,^,.,!,.,.,!,,, 86 | i n jnşalUh, birkara bulut ç5kmflgJı | SOSYALİZM, Ş IZM MARKSİZM ve FA A^ACI ^ jş Ş E ~ E E E ~ E = E 5 E E S E E E E E E = E E E E E = E E E E E S Liste tamamdı. Şimdi, avu. katmdan bir gün görüşmek üzere söz alacaktı. Telefona gitti, Stieger'in numarasını çevirdi. Stieger'in kâtibesi açtı. Isviçreli kızların okulda öğrendikleri lngilizceyc verdikleri makamla «Maaleset, Mister Morî, Herr Stieger Münib'te!» dedi. «Ne zaman gelecek?* «Cumartesi sabahı. Ama, pek önemli bir iş içinse, kendisine telefon ederira.» David çabucak bir düşündü. «Cunıartesiye olur. Sabah saat onbir için yazıverin.» «Hayhay, Mister Morî. Ken dilerine ben de söylerim.» David telefonan başmdan b u Ia bir geri döndü. Boş bulnnmnştu, sırtının acısından yüzünü buruşturdn. Stieger'in bulunmayışı canu nı sıkmıştı. Her şey çabucak olsnn bitsin istiyordu... Evet, çabucacık. Başlaneıçta kendine karşı dnyduğu o derin eüvcn, coşkun sevince yakın hal tavsamıştı. Talnız, Kathy gözfinde tütüvordu Dudaklarının tadını, cesaret verici o tatlı bakışlarını öyle özlemişti ki' Kendi basına yaşamaktan (evk alan bir adamdı; onun için, simdi tek basına kalmaktan hoşlanmavısma sasıyordn. Bari Frida ^tmeseydi... Ae biı yük yardımcı oluyordu bn k v dın ona, şu gıkısık dnrnmda. Tek basma lofrada otnrnp ye mek yemek hoşnna gitmedi. Sonra, o gece erken yatsa iyi oInrdu. Artnro'yn çağırdı, Bir tepsi hazırlarıp ynkarı, kütiiphaneye getirmesini söyledi. Daha sonra sırtını oğacagını da haber verdi. onra, yıjın yığın kitap paketlerinin arasından geçerek, radyoyu açtı, BBC'nin akşam yayınını buldu. Son günlerde, kendi işlerine o kadar dalmıştı ki hic haber dinlemcmisti. Bn sefer de, geç kalmıstı. Bir ses: «Haberlerimiıin okonması bit(i» diyordo. Söylenerek, radyoyn kapadı, yukarı çıktı. Çıkarken de: «Cnntmıyayım, vitamin hapları da alayım» diyordu. XVI Ertesi sabah saat tam onda kapı çalındı. Artnro her zaman kinden daba şasırmış gibi bir halle, Frida'yı otarma odasına bnynr etti. David Moray, Danimarka işi camlı dolabın Snündeki divanda otnnnuş, Çin isf tabak, fin can takımlannı dalgın da}gın seyrediyordn. Frida'yı selâmlayıp. kalkama «Hangi toplantıya?» «A, biliyorsun ya, Leonora'nın toplantısınaj» «Hiç haberim y o k ^ «Seni de çagirmıştır elbette. Biz hep gidiyoruı, bütün b(zim takım. Seni anutmuş olması yanlışlık olsa gerek. Sen de, benimle gelirsin, ha?» David dudağım kemiriyordn. Gider ayak, toplantıya çagınlmamış olmasına alınmıştı. Demek, daha şimdiden öltffi sayı yorlardı o n a ! IIHUJIftlfHIIfliI|IHfIIIIIIIfnMn.(fIlfll(l.lIfM.I(IJJIfJIIIUirrillll.HfMlfilir((lflliUlf(iin((HilflIlllfIIIIIIIIIIIIIIIl|inill dıfı için de Ször diledikten fonra, elini Heri doğnı savnrnp parmaklannı açarak söylendi: «İnsanın malı başına dert «Gidemem, çok isim var» olnyor. Bütün bnnlar sarılıp dedi. «Zaten, buradaki toplantı sarmalanacak. Her biri halis benim ayrılık türkümdü. LeoKıhang Hsi işi. Bnnları alırken nora'mn delişmenlikleri benl ne sevinmiştim! Sonnnda baştaçmaz artık.» ma böyle bir belâ olacağı biç «Kusura bakma, azizim aklıma gelmemişti.» Şimdi anladım senin için bura «Yoo, bir şey yok* Frida: «Ben sarayım» dedi. da artık her sey sona ermiş buSoruyu geçiştirmek istediği Pek sakin konnsnyordn. «O za lunayor; toplum hav^tını artık sesinden belliydi. man baş belâsı falan olmaz. o gittiğin yerde anyacaksın, o.. Vakit kazanmak için Frida Yalnız, sen daha önce söyle bayabani insanlann arasında eğer ögle yemeğine kalmıya r a a olkayım: Sırtın nasıl?» bnlabilirsen.» mnştu, birllkte hafif bir *ey «Gene öyle, diin gece pek David, sert bir tavırla: «Wil yîyeceklerdi M nyuyamadım. Yalnız, şimdi bir lie ile kancığım bnlnnacak ya «Hiçbir sey yemıyorsun» de topallık çıktı başıma.» nımda» dedi. «tşim de, o insandedi. «Şn salatadan vereyim ml l a n ilerletmek olacak.» «Topallık mı?» biraı?»' . . «Sağ bacağımda, ynrürFrida onu yataştırmak ister «Hayır, teşekkur ederım^» ken.» gibi bir tavırla: «A, evet, çok «Bir dilim rosto?» mesut olacaksın elbette» dedi. «öyleyse hemen bir çare «Artık yiyemiyeceğim, iis«Valnız, buradaki gibi seni bu sine baktır.s. teleme, n'olur! Bugün pek işkadar saran bir çevreye alıştıkDavid bnna yanaşmadı: tıhım yok.» tan sonra, üç kişi az gelir sana. «Yoo. Pek merak edileçek «öyleyse, işin bittiyse, gel Neyse, kapatalım bunu, senin bir şey değildir. Hele bir giin biraz taraçada otnrnp dinlene bundan başka .iüşünecek daha daha bekliyeyim de.» lim. B u sırada güneş pek kuvbir çok derdin var. Ben şimdi Başını çevirip bakınca Frida'vetlidirj» fideyim ?u kitaplann işini bitinııı öyle acayip, (asalı bir baDışarısı bayağı sıcaktı. Wıl reyim. Başka bir gün de, belki kısıvla karşılaştı ki irkildi. helm de karlan kürelemiş, bah yarın, tabaklarla, çanaklarla çe sandalyelerini çıkarmıştı. «Bir şey mi var, Frida?» uğraşırım.» Göklere yükşelen Alplara kardive sordu. şı otnrdular. Frida. zorla gülümsiyerek, Frida, kütüphaneve gitmek flFrida alçak sesle: «Isviçrenin hemen «Yo, yo» dedi. «Yalnız, zere odadan çıkarken David. en güzel manzarası bnrada, esırtının ağrımasını. ayafının to«Ne var bunda bu°nn?^ diyorpallamasını düşünüyordıım da. dn. «Dün pek neşelî, pek can vin karşısında» diyordo. «Daha doğrusu, toputopu bir kaç gün Bngünkii toplantıya gelebilirIıydı; bnçün o sarı için daha.» «Arkası varı Kadının halinde, tavrında anIıyamadıfı bir degişiklik se*iyordo. Çok önemli bir hesapla nğraştıği halde, Sğleye kadar bir kaç kere masasından kalkıp kütüphaneye «itti... görfinfişte, Frida kitaplarını bağlamayı bitirdi mi diye bakmıya gidiyordu ama, gerçekte, acaba keyfi düzeldi mi diye merak ediyordn da ondan. Düzelmek şöyle dnrsnn, daha beter olmnştn. En aonunda: «Senin kafanın İçinde bir seyler dönüyor, Fridaj Frida, en alt rafın Bnünde, bir dizinin üzerine çBmelmifti, doğraldn »ma, David'e hiç bak madan. 75.00 15000 «0.00 80.00 22.00 «4İ» Basan ve Yayan Cumhuriyet Hatbaacılık ve GazeteciUk Türlt Anonlm girketl Cagaloglu Halkevl Sokak No. 3941 Sahlbl Tan l^lennı fiilen idare edea Mesul Müdür Senelik 6 aylık S «ylık bilira açışından ele alınmaktadır. Cumhuriyet 3837 DÜNYA Gazetesi idare hanesinden temin edilir. NÂZİME NADİ Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünden GazetemUe gSnderüen yaular konulsun, konulmaun lade edilmez. tlanlardan mesuliret kabul olunmaz. * Abone ve «an lslerl İçin, zarfın Ustüne cAbone» veya ttlln Servlslı kaydının konması lâzundır. * BU GAZETE BAStN AHLAK YASASINA UYMAY1 TAAHHÜT ETMlŞTtK. VECDİ KIZILDEMİE * Dondurma Külâh ve Ku.usa Yaptırılacaktır j Müessesemiz ihtiyacı için şartnamesindeki esaslar dahilinde 600.000 adet tahta kaşıklı dondurma külahı ile 50.000 adet 1000 cm3 lük karton dordulrma kutusu 11/4/1962 çarşamba günü saat 15 de kapah zarf eksiltmesiyle yaptırılacaktır. Bu miktar külâh ve karton kutu için muhemmen bedel 60.000. lira olup muvakkat teminat 4.500. lira katî teminat ise 9.000 liiradır. llgililerin teminat makbuzları ile Ticaret Odası vesikasmı ihtiva eden teklif mektuplannı 11/4/1962 çarşamba günü saat 14.45 e kadar Müdürlüğümüze vermeleri frica olunur. (Basın: 4048 . A 2269) 3838 VEFAT Bankanuzm Emlâk ve Ingaat Müdürii, kıymetli mesa! arkadaşımız NÜZHET KEMAL TÜFEKÇİ'nin 2S/3/1962 perşembe günü, âni bir kriz sonunda vefat ettiğini derin teessürlerimizle bildiririz. Cenazesi 30 mart cuma günü (bugün) öğle namazını mütaakıp Erenköy Camiinden kaldırılarak ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Kederli ailesi efradına ve mesaî arkadaşlaruıa baş sağlığı dileriz. TÜRKİYE İŞ BANKASI UMLM MÜDÜRLÜĞÜ Faşl 1328/384? IIIIIIIIIIIIIIIII