02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKİ CUMHURİYET Arahk 1960 NALINA r Amefika HEM MIHINA TELEVİZYON =haberleri Gider vergilerinde yapılması Sundan bundan Bilmeciicjimiz .Tânımadığımız iA nıı=ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııtııııııııııiiiııııııııııııııııııııııııı=ıııı | MALÎ MESELELER | ıııı|ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı=>><ı Yazan: Nüzhet Baba Aramıza gireli henüz on yıl olduğu halde, diğer ya^ın vasıtalarını tam mânasiyle yaya bırakan televiz,yonun sahneyı, sinemayı ve nihayet radyoyu da gerilerde bırak tığı malumdur. Çünkü televizyon, bir düğmeyi çevırmekle evınızde rahat koltuğunuza yayılarak tiyat royu, operayı, filimleri ve haberleri en rahat bir şekilde seyretmek ımkânlarını sıze bahşetmektedir. Hattâ zahmet edip düğmeyi çevirmeğe de hacet yoktur, elektronik kuçük bır âletle muhtelif kanallardan verilen programları bile oturduğunuz yerden değiştirmek kabil olabilmektedır. İlk çıktığı günlerden renkli hale gelınceye kadar televizyon büyuk istihaleler geçırmlştır. Başlangıçta televizyon bır derece iptidai idi. Resimler net olaıadığı gibi hareketlerde de bir mekanık hali vardı. Bugün ıse sinema ile aralannda hiç bir fark yoktur. Hat tâ tenis maçlarını yerinde seyretmektense, televizyonda seyretmek daha zevklıdir. Oyunun seyri muh telif zaviyelerden alındığı için tenis maçlarını goz yorulmadan en ince teferruatına kadar seyretmek kabil olmaktadır. Basketbol maç ları da keza. Boks derseniz caba. çünkü New York'takı merakhlar San Francısco, yahut Chıcago'da yapılan afır sıklet bir boks müsabakasını sanki ringin kenannda imis gibi bütün teferruatına varıncaya kadar seyredebilmektedir ler. Televizyon şirketleri büyük rad yo şirketlerınden ayrı bir teşekkül değildirler. Amerikada mahalli yüzlerce istasyona ilâveten milli Network tâbır ettıkleri ve mem leketin her tarafından seyri kabil televizyon şebekeleri N.B.C., A.B. C. ve C.B.S. radyo şirketleri tarafrndan kurulmuştur. Esasen artık radyo, sınem» ve televizyon arasında bırbirinden ayırt edilecek bir h«l de kalmamış gibidir. $imdi lik 15 ve 30dakikalık ve bir saatlik progı»wılar gösterilmekte ise de pek yakında 90 dakıkahk hattâ daha uzun müddetler ihdas edilecek ve bu suretle büyuk fılmlerin seyri bıle kabil olacaktır. Şimdi sizinle şöyle gündelik televizyon programlarma bir göz atalım: Televizyonunuzun duğmesi etrafında birden on ikiye kadar kanal mevcuttur. Bunların bazıları uzak olduğundan tam olarak görmek kabil değıldır. Meselâ Washington'da ikamet ediyors«nız 4, 6, 7 ve S uncu kanallardan istifade etmeniz lâzımdır. Fakat bunlann üçü millî Network olduğundan tıpkı radyoda olduğu gibi garp sahilinden, Hollywood'un her neresinden verilirse verilsin mevcut rih.azlanmızla alabilirsiniz. Televizyon sabahm saat altı buçu ğundt başlıyarak gece yarısından sonra saat ikiye kadar devam eder. Yani mütemadî olarak 19 saat neşrıyat yapar. Televizyonun sabahın karanhğında başlaması da Amerikahların çok erken kalkmalarından ileri gelmektedir. İlk neşriyat ziraat prograaııdır. Ondan sonra sıra duaya gelir. Daha sonraları yemek pişırme ve ev işleri gibi prog ramlar vardır. Daha sonraları mek tebe devam yaşından küçuk çocuklarin saati başlar ki, küçükleri yaramazlıktan kurtarmak ve annelerin ev işlerine daha rahat bakabılmelerıni temin bakımından ev kadmiarının son derece işlerine gelmektedir. Sıra ev saatine gelince, bundan da bilhassa anneler biİTÜk ölçüde istifade edebilmektedirler. Öğle olmadan televiz yon şirketleri araya bir de kısa film sıkıştırmakta ve tam on ikide bir varyete gösterisi ile sabah programmı tamamlamaktadırlar. Bu programlar arasmda beşer dakikalık üç defa haberler de verı!mektedir. Saat birde kadsnlar tiyatrosu. ikide yine bir fılm ve bundan son ra mektepten donen küçüklere ya? lanna ve tahsil derecelerine gore programlar. yine haberler ve daha sonra spor gösterileri vesaire. Saat yediden gece yarısından sonra bir veya ikiye kadar i,se eğlence varyete, boks maçları, ba'ketbol maçları, komedyalar, filmler, basın konferansları, polisiye piyesler, dünya haberleri, ha va raporları ve daha bir çok çeşitli programlariyle televizyonun en civcivli saatleridır. Bu program çpşitliliği televizyon şirketlerine her bakımdan pahalıya mal olmak tadır. Meselâ tek bir programı 15 . 20 milyon vatandaş seyrettiğinrten progra.Tiın mevzu bakımm dan fevkalâde olması zarureti vardır. Muharrir. artist. sahne dekoru, velhasıl bir tiyatro için bir araya gelmesi mutlak şart olan, bütün hususların programda mükemmel surette birleştirilmesi lâ zımdır. Bu ise büyük para sarfını icabettirir. Bugün çok az istisnası ile sinemanin birinci sınıf artistlerini televizyonda seyretmek kabildir. Siyaset âleminde de televizyon büyük tahavvüllere yol açmıştır. Meselâ seçım kampanyası esnasında her iki parti Cumhurreisi namzetlerinin aylarca haftada bir kaç defa televizyona çıktıklan ve yarım saatlik bir nutuk için televizyon şirketlerine 75 bin veya daha fazla dolar ödendiği bilinmektedir. Bunun haricinde. herhangi bir zamanda olursa olsun. Amerika halkınm dış meseleler üzerinde tenvir edilmeleri icabetti mi. derhal televizyona müracaat edildiği de görülmektedir. Bu programları belki de 100 120 milyon Amerikah takip etmek tedir. Tahminlere inanmak lâzı.n gelirse, geceleri Amerikada televizyon seyreden vatandaşların sayısı vasati 60 70 milyon arasmdadır. Televizyon Amerikada radyo gibi sırf reklâmdan kazandığı varidat ile yaşar. Bu cihetle seyirci alâkası ilin verenın alâkası ile çok yakından ılgilidir. Bir programın seyircisi ne kadar çok olursa reklâmdan elde edilecek kazanç da o derece büyük olur. Maamafih te levizyon reklâmlarının bazan sıkıcı bir tarzda tekerrürü seyircileri rahatsız edecek dereceyi bulmaktadır. Amerikada son rakamlara göre 38 milyon evde televizyon vardır. Bunlar arasında renkli cihazlar henüz ender denecek kadar azdır. Televizyon şirketlerının programlarını her şeyden evvel yine halk tesbit etmektedir. Verilen çeşitli programlar içinde hangilerinin daha fazla tutulduklarına dair yapılan anketler tam mânasiyle kat'iyet ıfade etmemekle beraber, az çok halkm nelerden hoşlandığını göstermeğe kâfi gelmektedir. Şu cihet de unutulmamalıdır ki her sahada olduğu gıbi televizyon sahasında da şirketler arasında müthış rekabet vardır. Bu cihetle programlar daha cazip olması için gayret sarfedilmektedir. Şehre bol yiyecek maddesi geliyor tasarlanan değişiklikler Y A Z A N T Istanbul Beledıyesi Hâl Mudurü, müstahsil ve istıhsal kooperaüfleri ile yenı Hâl Kanunu hakkında görüşmek üzere dün Niğdeye hareket etmişlerdir. Bundan bir müddet ev\el Bursa ve civarı, güney ve batı bolgelerinde yapılan temaslarda çok müspet neticeler alınmış ve İstanbul Hâl'ıne daha bol miktarda mal gönderilmesi sağlanmıştır. Şehir Tiyatrolarında iki yeni eser Belediye Şehir Tıyatrolan Dram kısmında 20 aralık salı gunünden itibaren saat 18 matınelerinde Johannes Maria Simmel'in yazdığıSenıha Bedri Göknil'in Turkçeye çevırdıği «Mektep Arkadasları», Yeni Tiyatro'daki saat 18 matinelerinde de 21 aralık çarşamba gününden itibaren Ben Hecht ve Charles Mac Arthur'un yazdıkları. Nuvıt Özdoğru'nun Turkçeye çevirdiği «Bas Sayfa» komedisinin tems'I'ne baslanacaktır. Belediye Zabııa Teskilâtı son altı ay ıçınde 252.4Ö1 esnaf ve müesseseyi kontrola tâbi tutmuştur. Bu kontroller neticesınde 87.329 yer normal görulmüş, 93.564 müesseseye ıhtar verılerek, 25.073 esnafa da ceza zabtı tu'ulmuştur. 6 ay içinde zabıta ekiplerınce alınan peşin [iara cezası da 34.018lıradır. Bu arada 2775 tesbit zabtı tutulmuş, 67 dilenci kampa gönderilmiş, 799 dukkân muhurlenmı?, 238 yerin de mühru açılmıştır. Belediye Zabıtası yine aynı müddet zarfında Encümen kararlanna uyarak 12İ6 kaçak inşaatı yıktırmıştır. Istanbu! Teknık Ünıversıtesi ile Bırleşmış Mılletler Yardımlaşnıa Teskilâtı «UNESCO» tarafından Teknik Üniversıtesinde açılan «Gezegen olarak dünya» sergisi, gcsterılen umumî alâka üzerine bir hafta daha uzatılmıştır. Belediye Zabıtası 6 ayda 252.401 kontrol yaptı Gezegen olarak dünya sergisi bir hafta uzatıldı Bilindiği gibi, Oi der Vergileri Kannnu, maamele vergisınin yerine (tstihsal Vergisi) adiyle bir \erşi getiren ve aynı zamanda akar\jkıt, elektrik, havaşazı, glikoz. Uahve, bira, tabiî köpiiren şarap. viski, kibrit gibi çeşitli istihlâk maddelerınden, kannnlan gereğince ayrı ayn almmakta olan vergileri aynı kanunda toplıyan, ve nakliyat verçisini, posta hizmetlerinde aiınaıı MiHi Savunma vergisini yine kendi içine alan bir kanandur ve 1957 martındanberi yüriirlükte bulunmaktadır. Bu defa Maliye Vekâleti bo kanunun tatbikatında görülen eksiklik ve aksaklıkları tamam lamak ve düzenlcmek maksadıvle bir tâdil tasarısı hazırlamıştır. Yeni tasanda esas hükümlere dokunnlmamıştır. Yapılan tâdillfr sadece 1) Tasanda yazılı vasıta, âlet, makine ve cihazların kurulup işletilmesinde kullanılmak üzere temin elunan verçili esas ve yedek parçalardan memleket dahilinde kurulup isler veya kallanılır hale getirilen yine aynı âlet ve vasıtalann miinhasıran montaj ve tamir dolayısiyle \ergiden istisnası ve müessesece bizzat itnal edilen ve yedek parçalar ve malzetnenin maliyeti ile sair giderler toplamının, tamir ve montajı yapılan vasıta, âlet. makine ve cihazlarının maiiyetinin >Ü7de otuz besinden fazla olmamak kavdiyle aynı istisnadan faydalandırılması, 2) Istihsal vergisinde matrah ücret olduğu takdirde \erîinin >ine matraha ithal e4ilmemesi. 3) Ilurda demirlerin ıerçisi verilmiş pik demir karıştırılarak eritilınesi halinde hem ilk maddeden, hem de mamul demirden olmak üzere iki defa verçi alınmasını önlemek için, ilk maddeden ne kadar verçi alınmışsa banun götürü olarak değil, gereek miktannın indirilmesi veya mahsnp ediimesi. 4) Kamyonetlerle v«pılan yolcu tasımalannın verçiy* tâbi tatalmaması. 5) 300 ve daha asağı rüsum tonilâtosu hacrnindtlfi îbrahim Yalal isimli bir vatandaş, Beyazıt meydanında 28 Nısanı sembolize edecek Hürriyet Anıtını yalnız başına yaptırmak ü zere tstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne müracaat etmiştir. Rektörluk, bu teklifi memnuniyetle karşılamış, fakat Anıtın şart namesi henüz be^4,,Qİmadığı için Televızyon artistleri de, film kati bir karar vermemiştir. artistleri gibi büyük para kazan Muhtelif kaynaklardan şehre maktadırlar. Steve Allen adındaverilen sular ki artistin senede 700 milyon doSular Idaresi. Vakıf Isale servilardan fazla para aldığı söylen sinde bulunan Kırkçeşme, Taksim, mektedir. Yalnız bu paranın en Halkalı, Hamidiye, Kayışdağı, Kanaz yüzde altmışınin vergiye kesil lıkavak, Alibaba. Küçük Çamlıca diği de unutulmamalıdır. menba suları ile mevzii tesislerini Televizyonun eğitim sahasında daimi kontrol altmda tutmakta. âki şimdiki rolü küçümsenemezse rızalarını derhal gidererek sulann de, istikbaldeki geniş imkânları ziyan olmasını önlemektedir. Kasım ayında Kırkçeşmeden da ölçülemıyecek kadar büyüktür. Daha şimdiden bazı eğitim saha 75.010, Taksim'den 72.484, Hamidiye' larında kullanılmağa başlanteı te den 39.930, Kayışdağından 5460. Kan levizyon belki de yarının bu yol lıkavaktan 550. Alıbabadan 310, K. Çamhcadan 585, Halkalıdan 17.200 da en büyük rehberi olacaktır. Mu mevzii sulardan 159.300 metrekup hakkak olan cihet, televizyonun su alınmıştır. Bu meyanda Hacı heTiüz başlangıcında olduğumuz Osman tesislerinden şehir şebekedur. Deniz aşırı televizyon prog sine 63.388 metrekup su verilmısra'mlarının uzak olmadığı iddia e tır. dilebilir. Meselâ İstanbulda otuÖte yandan Sular Idaresi tarıhi ran bir vatandaş.n New York ya çeşmelerden Emırgân. Nadirbey ve hut Washington'da cereyan eden Çarşı çesmelerinin onarımlarını hâdiseleri cıhazının önünde seyret yapmış. Zeynep Kâmil Hastahanesi mesi, uzak sayıltıamaktadır. yamndaki tarihi Dıvitçiler çeşmesıni yeni yol seviyesine çıkarmak için faaliyete geçmıstir. «Hürriyet Anıtı» nı yaptırmak istiyen vatandaş NIRDAN \e OGl Z ŞEHÎRLİOGLI Bir kız çucuklarının dunya\a gelmış olduğunu (İpek Sehirlioğlu) akraba. dost ve ar' kadaşlarına müjdelerler. | 16.12.1960 Ut. Eyüp FRİDA YAHYA ve DAVİD HABİF Nişanlandılar Beyoğlu , 18.12.1960 T E Ş E K K Ü R Vefatı bıze derin auıKır \eren kıymetli aile büyüğümüz Emekli General HALİS ÇEKİRGE nin hjstahğı ısnasmda ıhtımam ve alikalan bizleri mütehassıs eden Dahiliye Mütehassısı Miıcoliâ Dür^n't, baçta degerlı Org^neral Muzaffer Aiankuş almak üzere eenaze nierasimını hazırlıyan Kara Ku\r\'et]erir.e. Onum ailesine. mi'rasıme iştirak erten. Çelenk gönderen ve aeimızı bizzat. telefon veya telgrafla paylasan bütün akraba do«*t ve yakınianTnıza tc^ekkür ve minnetlerimizi a>rı. a>n bildimıeye acımız mâni olduğundan gazetenızin tavassutunu rica ederiz. AİLESl icabedermis. Bundan ötürü ipek ipliği müstabsilleri vergiden istisna edilmış. V e r g i konnlmasında meselesi makine ile müteharrik »emilerle böylc tek ölçü, giiçlük yapılan eşya ve 18 ve daha aşağı esas teşkil edebilir mi? Bu yela rüsum tonilâtosn bacmindeki deniz şidersek bir çok vergi mevzuları nakil \asıtaları ile yapılan yolcu nı, alınması çüçtür diye vergiye tasımalannın nakliyat verçisinden tâbi tutmamak ve vergiden fedaistisnası, 6) Suni ve *entetik elvaf kârlık etmek lâzım gelecek. Ver tan vücude getirilen ipliklerden \e gi konusunda kontrol ve tahsil bunlann bitim işlerinden de vergi güçtüğü. gözönüne alınacak bir alınması gibi triikümlerin tamam nokta teşkil edebilir. Fakat tek lanmasına ve glikozun beher kilo ölçü olamaz. Vergi alınması kolay sundan almmakta olan 30 kurus is olandan vergi almak. güc olandan tihsal vergisınin elli kurnşa çıka hiç almamak di\e umumi ve su rılması gibi, ihtiyacın telkin ettiği [ mullü bir kaide konatnaz. Kaldı bazı hnsuslars ve sçıklamıya muh tüç görülen bazı noktaların aydın ! ki ipek ipliği meselesinde bu güçlatılmasına taalluk etmektedir. Mu lükten kaçınmak da mümkündü. amele vereisinin esasında genis öl Vergiyi, ipek ipliğinden değil. cüde deçisiklik vapan ve bu ver pekli dokumalardan. başka bir 4egiyi. bir çok hnsuslarda mamul \ iınle ipekli dokuma fabrikalarınmadde üzerinden kaldırarak ilk dan almak kabildi. Muameie vermadde üzerine nakleden ve bir çok gisinin vürürlükte bulunduğu zamamul madde imal eden fabrika manlarda olduğu gibi. Fakat o za vergisi, törleri vergi dısırKla birakmak su tnan deniyor ki istihsal retiyle vergi yükiinü ve külfetini muameie vfcrşisine benzemez. Mu ilk madde müstahsil veya âmille amele verıisi mamul maddelerden ilk rine yükliveıı istihsal vergisinin alınırdı. tstibsal vergisi ise esasına ilisilmemistir. Dünyanın hiç maddelerden alınmaktadır. tstibbir taraftnda istihlâk vergilerini sal vergisinde. vergi miinhasıran mamul madde yerine ilk maddeden ilk maddeden alınır dive kat'î bir alan bir vergi bulunmadığı halde. kaide ve esas yoktur. Kanunun bir zümreyi tatmin etmek maksa ikinci ve dördâncii tablslannda diyle, hizzat Gider Vergileri Ka yazılı maddeler mamnldBr. ilk nunu çerekçesinde ifade edildiği madde değildir. Böyle iken bıit»gibi nevi saksma münhasır bir e lardan vergi alınmaktadır. Ayn sas ihdas eien istihsal vergisınin saretle dahilde imâl edilen ıptkli bünyesine ilismedikten haska her dokomalardaıı da alınabilirdi. Fatürlü tabii ipekten iplik imal \e>a nunlarııı bitimi i.şi ile iştigal eden kat bıı takdirde Bursa sevmenJeler vergiden müstesna tutulmak rinin nüfuzlu bir unsurunu teşkil suretiyle hem dahilde imal eelileıı eden Bursanın ipekli dokuma fabıpek ipüfcini, hem de ipekli doku rikalarından vergi almak ieabedemaları vergi dısında bırakan eöze cekti. Işte bu, eski idarenin «St •»at*n bir mnsflik mohafıza edil tüğü maksada göre caiz olamazdı. Isterse bu muaflık bir haksızlık mistir. ve raüsa\ atsızlık pahasına olsun. ÎPEK İPLİGİ İLE İPEKLİ DO Çünkü güdülen maksat. ey avcılığı idi. Hak ve raasavat değildi. KUMALARIN \ERGtDEN tSTÎSNASI Devletin malî idaresini de dePamuk ipligi, yün ipliği vesair iplikier kıvmetleri üzerinden yüz jenere eden bu zihniyete ne kade 20. yüzde 36 gibi yüksek bir dar acınsa yeridir. Bu bir devlet vergiye tâbi lutuldugu halde. ipek idaresi deiil, çadır idaresi idi. ipliği neden dolayı vergiden istisYine tahta sanayii. deri sanayii na edilmiştir? Hakikatte \erei, de istihsal vergisi dısında kalilk maddeden. \ani pamuk ipliü. maktadır. Bunlann muaf tutulma yün iptiği gibi ilk maddelerden a sı için ileri sürülen sebepler de, lınıp ba ilk maddelerden dokunan tahtada/> lüks eşya imâl eden mükumaşlar vergi\e tâbi olmadığına esseseleri ve kundara imâl eden göre dafailde ipek ipligi vergiden müesseseleri bazı kayıt ve şartlar istisna edilince, ipek ipliğinden la vergiye tâbi totmak saretiyle dokunan kumaşlar da vergiden bertaraf edilebilirdi. Böylece i » kurtulmakta ve hem ipek ipliğin tihsal vergisi denen vergi, maameden, hem ipekli kumasiardan ver le vergisi gibi (nmıımî bir istihgi ahnmamaktadır. tstf gider lâk vergisi) olmak yerine (kısmî vergileri kananu içinde yer alan bir istihlâk vergisi) olmaktan knr istihsal vergisi bize böyle garip tulmus olurdu. Malivemizin bu bir hüknm getirmis fealunuyor. nektalar üzerinde de durmasını Pamukla ve yünlii giyenler, pa dilemekteyiz. ntnk ve yün ipltklerimn vergiye tâbi tatulması yslayla istihsal ver gisi vermekte iken ipekli ksmaş TEŞEKKÜR givenler, hem ipek ipliÇinin. hem de dokumasının vergi dısında bıYazma ve tülbent tüccan rakılması dolayısiyle îstibsal \erMEHMET Muradoğlu'nun gisi vermemektedirler. Halbuki vefatı dolayısiyle cenazesine ve ipekli kuması kimler giyer, pamukevimize gelmek. telgraf yollalu dokumaları kimler giyer? Bunlar mak. telefon etmek »uretiyle dan hangisi muaflığa daha lâyıkacımızı paylaşan akraba. dost tır? Çoğunluğu pamuk dokumave meslekdaşlanna tesekkür ları giyen refahsız zümreler mi? ederiz. Yoksa ipekli kumas giyebilen ve Oğlu: Osman Muradoğlu. hal \e vakti yerinde olanlar mı? Kızr Süveyda Muradoğlu. , >»«phesiz birineiler mnafiığa ve Ka.vtnbiraderi Ş.ükrü Tez< r [ korunmağa, ikincilerden daha muh taç ve lâyıktırlar. Fakat istihsal vrrgisinde is tersine olmuştur. Esat TEKELİ 1 ramvaylara sinen bir saygısırtıkt»n fcaasetmiştim. O, bir vatmanın savgısıriıjı idi. Bir *e tramvmym ken4i saygısızlığı var ki, süttınumda yer müsait olmadığı için sığdırıp yazamadımdı. SaygTsız tramvay »lar m« «yecefcsi»U. <Mar, «ri« •kurlarım. Saygısız tramvay olur. Hem de, tâbir caizse, doğuştan saygmedır bu tramvavlar. Ot«matik kapılı tramvaylar böyledir. Vatmanın sol tarafında bir manivelânın sapı varaır. Vatman bu sapı çevirince, kapı »çı lır, kapaııır. Ama öyle bir hısımla, öyle * • öfke ile açılır ka •> panır ki binivorsanıı dısarıdan iceriye, inivorsamz ieeriden dı sanya. ton ağzından çâlle fıriar gibi kendiniei atmazsamz. kapı sizi kapar. Bir iki gün evvel, Taksimden tramvaya binen bir genç ço cuğun elini. bu kanılardan biri övle bir kaptı ki, yavrucak, HST biye've geünrive kndar kıvrana kıvrana oğundu. Bkıip" inme&e de hacet voktur. Tramvavın icindeyken bu kap«B«ı arkasın*» durmafa da gelmez. Acıldıgı 7aman. hızla •îeri «elen kanadın arkas.nda pestil gibi ezilir kalırsınız. ftnüne geleni kaoan ardına sreleni tepe« ba sirret terbiyesir sav^s.z kapılar. bi' de «fkeli vatman eline gecti mivd,. sehır leki savinsı?l!<dar ordusunun öncüleri arasında yer alıyor. BİImem dikka< ediyor rnnsu nqz. son günlerde. sehirde dilen c\ hiç kalmadı «ibi bir şey. tyi ki dftsik idare lamMiınaa «Ima d! bu iş, v»ksa rtî'pnoilifi fl» ^ kaldırdı*. dive fa7İa bir ov*nwf vasıtası bulmus olurlar. adını refah kovrtuklan hayat pahalılı 5ı hir de bn eseri ile bvmeîf kalkarlardı. Oerçekten de. galiba bu di lencisizlik, bayat pahalılıgınır eseri. Dilencinin tarifi on para ile olur. Eski para Sleüsüne göre '•övlenmis olan «avueuna on para kov sözü. dilenciyi hâlâ gözimüne «etiren tariftir. Ama »n nara ile ise baslanns olan bu vatamiss Mı»#n virroi bes knrusa burnn bükivor. Yirmi hesten f37lasına kıvısacak babavigit d< vok. nilencilik mesleği de bbylece ortadan kalkmafa vüz tutmustur. Evet. eidenler. belki banun4a da övüneeeklerdi. Ama insai etsinler. Naeredrfin hocanin keciboynuzunu tarif için dediği gı bi. bir dirhem bal almak için hir çeki odun da yenmeıdi ya! * Hazır ilâtlar ooğalalıberi eczacılık bir nevi perakendecilik • Imu.stn. tlâç fabrikaları da. malı sattıranuı vitrin ve a«bal:.i ol duğu hakikatini kevfedeli beri bire r ambaTâ.j fabrikası haline gel diler. Kendisi kırk kurus. ambalâjı vüzden vukarı ilSclar var "^37! ilâc amhalâiları övlesine pahalı ki. ilâcı bittikten sonra. lıa oahalılıkta elbette bir hikmet vardır diye. insanın, amhalâ jı da vutaeağı gelivor. Artık, ilârları ucıızlatmak için. pahalı amhalâ.jların kaldırılmasına karar verilmi* fihi hir sSvleııti çıktı. tnsallah d»fer»d«r Pire tozu satan adamın. pirevi tattaktan sonra ezer «ldürürim diyen mnşteriye «8vle 4e yapsan »lur» cevabını verişi gibi biz de «ilâcı ambalâjsız da yutsak olur» diyebiliriz. Hamdi VAROĞLÜ Romatizma üzerinde Amerikada New York Üniversitesinde 3 yıl ^ üzerinde incelemel erde bulunup yurda aavdet eden  Dr. HasUlannı Muayenehane: Saat: 15 19 NİHAT kabale DİLŞEN yani 243/2 Hast. 2122 73 \ f j) başlanıştır. Osmanbey Postahanesı Telefon: EV 214513 1 Kişiye ÜRA RECEP TURGAY Acaba sebebi nedir? Nüshası 25 Kuruş Gider vergileri kanunu gerekçeBasan ve Yayan sine bakarsanız şöyle bir sebep Cumhurıyet Matbaacılık ve ileri sürülmektedirr îpek ipliğin Gazetecilik Türk Anonim Şırketl den vergi alınırsa. sayısı çek ve Cağaloğlu Halkevi Sokak No 3941 kontrol ediimesi güç olan küçük Sahıbi müesseseleri vergiye tâbi tatmak NÂZİME NADİ Yazı işlermı fıııın ıdare eden Mesul Müdür Gazetemıze gonderılen evrak ve yazılar neşredilsin edilme=ir. iadt edilmez tlânlardan mesuliyet kabul edilmez * Abone ve ilân ışlerl için. zarfm üstüne tAbor.es veya «tlân Servlsi); kaydmın konması lâzımdır. * BU GAZETE JA5IN AHİ.AK YASASINA UYMAYI TAAHHÜT ETMİŞTİR. CUMHURİYET 1961* CEMAN ARALIK 20 RECEP 1 X S I 1 € a. Gelir Vergisi Kanunu ve Tatbikatı Muaddel şekliyle kanunun şerh ve izahı. teblığ. tamim ve 1450 adet en yeni emsa] içtihat kararlan. beyanname tanzimı esas!an, tâdıl kanunlan ve ılgili hususi kamı nlar vergi cetvelleri. Kitapçılarda satılmaktadır. 964 sahife. Fiyatı 65. Ciltlisi 75 lira. Taşra siparişîerinin îstanbul. "iıîdız. Ihlamur Nardenk Sok 58 adresıne yapılması. ŞAHİN PERESE 150 0.0 0 0 ••• • • . •. • URA VERMUTU şintdi de Türkiyede ° 1 1 • * V. E. J 2,39 c I s* 1 c * * İlâveli İkinci Bası * »?•/>• / OSMANLI BANKASI • ] 7.221i.12 14.3116.43,13.22 5.34 7 28< 9.43 12.00 1 39 12 51 İilllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllir/A edebi tefrikası: 28 İO.ÜOY F4KIP. BAYKUKT ^ = = S = = ;ş S Ş = = = S S = ^ = 2 = ^ S E S Ş = = S de voktu tabii. . iyi!» İkindi olmuştu. «Bu peskir de Duranâ'nın Duranâ, atını güneşe çıkarakh» mış, tımar ediyordu. Pire kızı«Asiye'yi geri mi almak istinı koc» kapıda gerünce >'•«" yani?» «Gel ulaıı ufak kancık!» deEğitmen çiğnini çekti: «Bildi. «Görünmüyorsan ne zaman m'm.. dedi. dır! Gel şöyle! öfretmen: «Bana kalırsa, DuOkuntu mu getirdin?» ranâ bizim duruşumuzdan yıl«Hem gız evinden, hem eğ^'» dedi. «Mahkemeye düşmek lan evinden. .» dedi Pire. «tkide istemivor » sinden de peskir var!..» «Bilmem.» «Bizi hir sfirü masrafa sok «Bir de, bütan kaylayü datun yine!. ögretmeninkini de rılttı. Bizimle bari barısık k'alverdin mi? mak istiyor. Boznm etmiyecePek daından düşme bir soruyğimizi bilse, yemeğe de çağıdu. Pire şaştı: «Verdirn. dedi. racak . «Okulda mı verdin.» «Duraııâ çok politikacıdır, «Okulda verdinı.» Hoca'., «N'e vapıyordu?» *** «Çocukları dersliyordu. BekPir e kızı, köy içini bitirdik ledim, çıkınca verdinı ..» ten s^nra evine varıp torbayı «Peskir mi?» bnsalttı. Oradan hemen Sarı «Peşkir.» EHez'in mahallesine yürüdü. «Efeitmene ne eitti?» Sarı Ellez'Ierde bir dügün te«Ona da peskir.. yo! peşkir lâşı Kıı tarafıriın okuntuları değil. . Eğitmene san yağlık! nı alıp Üç Damlar'a, yani Du«tmama?; ranâ'nın mahallesine gecti. K17 «Ona da peskir.» evinın okuntusu fazla değiMi Duranâ, durdu. tki yakasına Her eve yoktu. Hele düğane bakındı. Karılarının ikisi de vu gidecek «minasip» bir avrat yok karda, odadaydı. Sayvanın altı sa, o eve hiç yoktu. öğretmene siperdi. «Az beri gel hele Pire! Gel sana bir şey diyeceğim.. » Pire bir darda. «Aha ben burdayım. ne diyeceksen de!..» dedi. «Korkma gız! Kötü bir sey edecem mi sanıyarsun, eşşek! Beri gel!» «Ordan de!» «Suuust! Hemi de yavaş ko nuş! Gtz beniro iki dene karını var. fışkı! heç sana bakar mı yım?, «Karıların basında parçalan sın! Bana bakmazsın da bu kör gözlerini niye belertirsin? N;yr har har solarsan? Daraııâ zorla gflldü: «Deii mi sin? Yoğsam çocuk musun? Gı; beri gel. valla kendim üçün de âil, Ögretmen üçün konuşac? fıniS Pire Kızr. tuhaf oldu. titredi «(Hayırdır inşallah!)» dedi. Biadım attı «Konus bakalım!» Duranâ, bir kütüğe oturdu. E linde gehre. Pire Kızı da dire ğe vaslanmıs. Koltuğunda bo< torba. «Bak. bu sezümü kimseye demek vok!» «Peki, de bakalım.» «Bir sen bileceksin, bir ben..» «Peki dedik ya! Çabuk söy . isim acala! «Şimdi eyi kulak ver..? «Oooof!. Ne ağzında gevele ip duruyorsun! Açık söyle Öğretmen bekâr, de.. Ara sıra uğra da keyfini çattır, de.. lşte sana eevabım: İki deoe karın var, en gencini y»llayıver!..» Duranâ, pancar gihi kızardı «Gız orasbı 11!..» dedi. «Sea neler karıstırnorsnn? Ben sana bunu mu diyeceğim?» Pire Kızı: «Ne diveceksen onu de! Çok uzattın!.» diye bağırdı. Duranâ. bir kalktı, bir oturdu: «Sabırlı ol birez!» dedi. «Na sıl her evin bir kapısı varsa. lâ fın da bir kapısı vardır. Kapı dunırken bacadan girilmez. Sen sanıyorsun ki ben öfretmene merhimet ediyorum. Tehh!. Eümden gelse kanmı içeceğim! N'e merhimeti? Eliıvden gelse vaglı ka/ıklara oturtacağım! Be ııim üçün demis ki orda burda, bu Duranâ bir kenedir. Damalı köyünde de is yoktur. cünkü tu tup başını ezmiyor!. böyle de miş Esitiyor musun?. Hey gi li! Ulan al için söylenecek lâf mı şu? Tam benim başım No lıut Deresinden köylüyle belâ va girmis. en telâsalı bir zama nımda, tutmuş, Asiye'yi okal.istiyor! >Iâkem?3e vereceğim diye de takaze ediyor! Hemi de. Hemi de, Muhtar olacak çata' buynuzla kafa kafaya vererekten, günaşırı kapıma bekçi yolla makta olup, canımı çok sıkıvara, taşa taşa vurmak, kanlayorlar . Onun üçün merhimet nnın aktığını, etleriin taşladeğil, kati kızıyorum yani! ra yapıştığını görmek istiyorSen diyorsun ki, bekârdır! Ne du. Sonra da ağzında biriken yapalım bekârsa? Bassın para acı salan suratına tökürmek... yı evlensin! Paraları ilçenin «Sonra, sana istdeiğin kadar pangasında biriktirmesi değil ı>ara! Hattâ, tertimiz bir ellie! Emme dur, ben onu nasıl ol'ik! Ondan sonra da. drehal e sa bir duzağa düşüreceğim. Şinı lendim, mekân şayitleri filân.. di sen bana yardım et. Yani ki.. verdik n i mâkemeye, gözleri bak emme, eğer bir kötü niyete ni mapus damında açar! tlçesöylüyorsam, gören gözüm görde filân baktnazlar bunun ma mez olsun! yani ki, bir akketnesine Pire! Bunu doğrnca samüstü, bir is sebabıyla seni Huldur Ağır Ceıasına kaldınr okula yollamıs olacağım. Yani lar. !>ie«.lcKten atarlar. Ayrıca ki. çocuğuna izin istemek gâyaelin bir nâmuslu avradına ta sıvla . Birez ovalanır gibi yapa sallut ettiğinden, yedi yıl da caksın orada. Bak Pire, heç yü cezası bökmolunur. Bilâkis bu künü yüce\e yığma, sel gider, fiili okulda islediğinden, bir gum galır gızım. Yarın cehensebep letil ederek. cezası iki nera olup gittrgi zaman gine biz nvsline farkeder. Dolayısiyle, biribirimizle kalacağız . Insan flamalı köyü de kurtulmus u nsana her daim möhtaçtır.. lar » Ilaa, bu iş ne zaman olacak bi Pire Kızı. bohçasını açıp iki liyor musun? Tam okul tehne\ iî>e'1iir çıkardı: ken. Döller dağılmıs.. Eğitmen «Biri Eseıı Alı'nin, biri San de evine gitmek üçün yola dü Edtz'in..» dedi. «Bahsışımı ver. /ülmüs.. Tam sen orada oyala r.ıdeyim » nırken biz de dört bes adam Duranâ, peşkirleri alıp kütii»•enet vaptırmak gâyasıvla oku îe koydu : la gelelim. Y'ani ki bizi görüıı «Kandığııı kadar bahsıs sace seniıı bir gözel fervat için •la!» Teleğinin cebinden bir ke de bağırmanı rica ediyorum • e çıkardı, iki jirmibeslik buKurtann, kartarın müslüman 'up uzatlı: «Sana benim para lar, beni kurtarııı! Bn kada .ırım helâl olsun! Para ne ki?..» rı kâfidir. ötesine heç karıs Pire Kızı, paraları knşagına ma.. Orası bir resmi dayiredir *okup yürüdü. Hesmi mazifesi sırasında böy«Peki, bir cuvap vermediıı 'e bir alçaklığa tenezziil etti emme?» ..mden. anasının sammı göürü.> Pire Kızı, durdu: «Ne cavaPire Kızı, direğe dayalı, put »11?» «Bu iş üçün..» gibi, dinliyordu. Su kamçı bov Çabuk çabuk söyledi : lu kara dikeni boynundan ku«O isi ben yapamam. öte malağından kavrayıp, duvara du hallede Ziııet gızın var, hazır tece gelin, o yapar bu isi . » Yürödü. «Dar gız birez.. Sana lif diyecefim gıuıt!.j» Pire Kızı, koca kapıyı çarptı çıktı. «Gördün mü kancığın yaptı ğını? Sekiz dokuz yıllık fâşa, değirmende kapandıkıarını filân unutuverdi! Benim eskerdeki oğlanm emeklerini nnutuverdi. Ben olmasam sîmdiye Denizli umnmhanesine vollanmıstın sen emme. neyse! Hele su eflan bir gelsin! Gör sen » Hem gidiyor, hem sokurdanıyorda : «Gızını yolla diirzül. Avradıııı yolla.. Gök Sultan'ı yolla!.. Serrfrı kokar gızın kurban olsnn ona! Altın gibi gız ister o! Bu köyde heç dengi var mı onun? Ona eli ayağı temiz, südü pak, boyu bosu yerinde, gözel bir fakir gızı ister. Gözcl diyorum emme, gözellik asa katılma? pek gözel olmasa da olar.. hnyu gözel Senin kokar tızın kurbanlar elsun!.. Pire Gizı, çocuklu bir kan.. Bir al lahlık kocası var.. Neylesin «ı heni? Gız olsaydım belki.. G17 olsatdım kendim varır kapaııır dım. Bir aycık tercübe et, der dim. Beğenirsen nikâhla da ya sa benimle, derdim. Oldugum gibi sana knrbanım. ne kadar canım varsa hepsi senin, derdim Şimdi neylesin beni? Dün ya.. dünya Gözün kör olsun dünya!. AHaha duam, dengini bulsun! Hafız'ın Meyrem gibi. benim gibi, datlı bir kancık... Kancıktır adamı adam eden. Kancıktır adamın yüzünü güldüren, ya da eğdiren ..» Çocuklar dagılmışlar, evleri ne gidiyorlardı. Eğitmen, Urkiye'nin tarladan asağı sallanıyor da. Tek ardıcın yanından, Dana Memedin dereden, Altıparmağın bahçenin oradan, yokusa ağdı. Oknl dolaylan ıssız. «(Evde bari olaydı.)» dedi kendi ken dine.. Salon kapısına bastı. Pabuçları dışardaydı. Vurmadan girdi. Yatağının üstündeydi. Dzan mıstı. Ceketini çiviye asmıştı. Kitabı elindeydi. Sobası gene yanıyordu. Tencereyi yere indirmişti. Odunlarını hazır etıııişti, Pire Kızı: «Caaan!» dedi. Doğruldu. Kitabını masaya bıraktı: «Buyur Pire bacı.» dedi. «Can!.» «Söyle Pire bacı..» «Öğretmen can, sana diyorum!» Gözlerinden su gibi vas akıyordu. Yatağa varıp. göğsünüıı üstüne kapandı. Sonra hr men geri çekildi. Ağlıyordu : «Dünya ileş! Dünya kokmus! Kendini eyi tanı! Ataşın içindesin! Seni bir gayadan atacak lar, seni parça pine edecekler! Sakın Daranâ'nın yanlanna yanasayım deme! Duranâ'dan ken dini sakın! Kopatıca datlı dille rine aldanma » «Ne diyorsan Pire bacı, dane dane söyle!..» Arkası var i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear