17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÎKÎ .ııııuııiHHiıiHnınııııaıınımmıiııı • ••«••IIIIMIIMIIII. •••ırıifMiıiMlııııııımıı = Asker Göziyle ntMiııııuııuııııııııııııııııııııııııııııııı: f Demokrasi Yazan: Amiral Afif BÜYÜKTUĞRUL 1923 senesinde Demokrasi yolc luğuna çıktık. Rahmetli Adliye Ba kanı Mahmut Esat Bozkurt Ün versite inkılâp tarihi dersinde b ğırıyordu: cYüz seneyi geçtiği ha de Fransa fikir ada.nlan bile demokrasinin ne olduğunu bilmemektedirler. Halbuki halk Sivas kongresinin kapısında demokras isteriz, diye bağınyordu.. Böylec 1960 senesine geldiğimiz zaman bir de arkamıza baktık ki; bir arpa beyu mesafeye ancak gelmişiz Şimdi tekrar sağa sola bakıp demokrasiye kestirmeden gidecek bir yol aramaktayız. Düşeceğiz, kalkacağız fakat bu yolu bulacağız. Yol o ne kadar çetin olurs olsun, bizi rauhtelif hedeflere ulaştırması lâzım: a) Yaptığr.nız in kıUplarda bugüne kadar aldığımı neticeler zedelenmiyecek ve dah; ileri gideceğiz. b) On senedir va tandaşlar arasında yerleşen düş manlık hislerini ortadan kaldırac ğız. c) Fen ve ilim sayesinde yabancı devletlerin seviyesine yükseleceğiz. d) Genç ve yürekleri demokrasi üe yanan talebelerimize okuma disiplini vereceğiz. e) Mem leket ekonomisi istikrarh bir istikamet alacak. tisinin kendi lideri kadar oıuhalefet Iiderlerine de kıymet vermesinde, millete istikbalde kendini idare edecek büyükleri tanıtmak bakımından, büyük faide vardır. Halbuki Türk milleti on senedir bir büyük adam tanıyamadı. Nu1860 yılında Tür tkinci protokol YAZAN tuklara göre her büyük adamın kiye ciddî dış meda, kuvvetlerin bir binlerce kusuru vardı. Seçim müselelerle u*raşmak arazi imtivazı talep cadelesi esnasmda mukabil parti zorunda kalmıştı. etmi\ ecekleri, her0 liderinin kusurlan ortaya döküle Bir yılda 1301 kişi öldü, 7573 Osmanlı Impara hangi hususi bir bilir. Fakat seçimden sonra: «Tritorluğunun bir emuameleye tâbi vatandaş da yaralandı kopis'in kılıcmı kumandan değil, yaleti olan Sırbistan'da ayaUIan manınin geldiği anlaşılmaktadır. tulmalarını istemiyecekleri, ticarî onbaşı aldı!». «kızlar oynattı!» ah«Katliâm haberleri Avrupada bü vesair münasebetlerde diğer mil Haber verildiğıne göre 1959 se malar olmuş, Lübnan'daki isyan, lâkından şüphe edilir» gibi lâflar nesinde vuku bulan yol kazala Snriye'nin vaziyetini nazik bir yük bir infial uyandırmıştır. tn letlere tanınan haklardan başka olamaz. nnda 7573 kişi yaralanmış 1301 ki safhaya sokmuş ve hâdise kısa za giliz gazeteleri, hâdiselerin teker üstünlüklere sahip olamıyacakları şi ölmüştür. Vâsıtaların bu yüz manda Milletlerarası bir mahivet rüriine karşı tedbirler aiınması belirtilmektedir. «Fuat Paşa ve Amirallerin Snriden gördüğü hasar 9 müyon 671 almıştı. Babıâli, bu dış meseleler teklifini ileri sürmektedir. RusyaDevlet otoritesine gelince; Debin liradır. karşısında büyük gayretier sarfet da. halk arasında büyük bir öfke yeye gelişinden beri Beyrut ve ci mokrat partinin ikinci bir unarifemiş, bilhassa Lübııan hâdiseleri. hüküm sürmektedir. Yunanistanda varında, yavaş yavaş sükfinetin av1958 yılında yol kazalarınd ti de rey avcılığı yüzünden devlet 6636 yarah 1202 ölü olmuştu ve vâ Keçecizade Fnat Paşanın dirayet bir yardım kampanyası açılmış ve det etmekte olduğu görülmekte otoritesini kırmaktı. Merasimler sıtaların gördüğü zarar 6 milyon ve kiyaseti ile müspet bir hal şek beş Sırp gemisinin ilâç, doktor, er dir. de, istikballerde ve teşebbüslerde 539 bin lirayı bulmuştu. Esasen, bütün muhabirler Fuat line sokulmuştu. zak ve para ile Suriye sahilleriııe gerek Cumhurbaşkam. gerekse Kazalar daha ziyade şehir dışla. 1860 yılına ait Illustration mec hareketi kıral Othon tarafından Paşanın memuriyetinin vereceği Başbakan, programları bir tarafa rında vuku bulmuştur. muası Türkiyenin bu dış mesele emredilmiştir. Almanya'da da he neticelere pek az itimat etmekte bırakıp, yakaları, paçalan yırtılmüttefiktirler. mak uğruna, kendilerini halk ara Sosyal hizmetler kongresine leri hakkında dikkate şayan ha] yecan daha az değildir. Fransız Bir kaç gün önce aldığımız bir berler neşretmiştir on günden beri bir hal i kabinesi sına atarlar, propagandaya girişirkatılacak 16 Amerikalı «Osmanlı devleti ile Sırplar ara çaresi aramaktadır. Babıâli ve Rus! t e I S r a f h a b e r i de, eğer Hurşit Palerdi. Tayyare kazasından sonra sındaki ihtilâfın gittikçe genişle ya tarafından iki teklif ileri sü şa Suriyeye iade edilmişse bunun şehrimizde Menderes Ankaraya geçerken tzanlaşılmaktadır. rülmektedir. Babıâli Fransız heye Avrupa devletleri mümessilleriTürkiyedeki sosyal çalışmalar mekte olduğu mit istasyonundaki merasime ben nin enerjik protestoları neticeıinde katıldım. Nizam, intizam, pro hakkında bilgi almak ve değişen Hür fikirlere sadakat politik;sın tinin Türk komiseri Fuat Paşa ile de olduğunu bildirmektedir. Esadünyada sosyal hizmetler kongre yürütmekte olan Miloş, yalnız müştereken harekete iştirak tekli tokol diye bir şey yoktu. Itile kasen, hâdisenin bu şekilde cereyan ** kıla halkın arasına biz de girdik. sine iştirak etmek için 16 Ameri Sırplar arasında değil, Bosna ve fini ileri sürüyor, Rusya ise Türk ettiği, bugün her tarafta teyit ekalı dün şehrimize gelmişlerdir. Rumelide de bazı hareketlere gi topraklarında vukua gelecek karDoğru yolu tayin edebilmek, ar ö y l e bir protokol ki kumandanlar dilmektedir.» kamızdaki yolun iğrilerini, çukur dan sonra kurbanlık sığırlar ve ko Türk Amerikan Üniversiteler rişmiş olmakla ithara ediimekte • easalıklara. ecnebi devletlerin mü Birliği bugün misafirlere bir kok dir. Bu hareketler karşısında Ba dahalesine taraftar görünüyor, bu «Birliklerimiz Beyrut'a gelelibelarını, mânialarını gö'rebilmekle yunlar geliyordu. tnümkündür. Diktatörlükte bir te Bir sefer de zorla donanma ku teyl verecek ve bazı ilâç fabri bıâli bazı tedbirler almak zorun iki nokta üzerindc anlaşmafa va ri Suriye sakin bir durumdadır. rılamamıştır.» Fakat, Osmanlı tmparatorluğunnn minat yoktur. Nihayet bir adam mandanının davetine gelmek isti. kaları, verem mücadele merkez da kalacaktır.» «Osmanlı tmparatorluğunu teh çıkıp «Memleketi ben idare edece yen ve fakat kabul edil.niyen par leri, ve diğer sosyal hizmetlerle «Karşilıklı notalar teatisi, mü. bu kısmında küllenen ateş, başka &im» demiştir. Fakat halk kandı ti ilçe başkanını Cumhurbaşkanı ilgili müesseseler gezdirilecektir dit eden ciddî hâdiseler nazarlan zakere ve konferanslar tertibiyle bir eyalette yeniden alevlenmiş Ocak ayı içerstnde yapılacak o şarka doğru çekmektedir. Duru rıldığı için, Demokrat partiye rey yine zorla getirtmiş ve bu hâdise geçen üç haftadan sonra. Avrupa bulunuyor. Hersek'te de katliâm vermistir. Liderler de bu arada ik donanma kumandamnm emekliye lan bu kongreye başka memleket mun ne kadar korkunç olduğu nın büyük devletleri nihayet an başlamıştır. Merkezi hükümet bu de temsilcilerin gelmesi mali sıkıntıya rağmen asker mik kargaşalıklara son vermek için bir tidarda kalmak için sağda solda aynlmasına bir sebep teskil etmişlaşmışlardır. tedbir almağı düşünmektedir.» tarınin arttırılmasından da anlaverdikleri nutuklarda dini istis ti. Bu yüzden halk, devlet otori bekierjmektedir. Moniteur, gecen pazartesi yayınTahlisiye gemilerine telsiz şılmaktadır. Babıâli vaziyete mü mar etmekten geri kalmamıslar tesini tanımaz olmuştu. En büyük «Son Suriye haberlerine göre, Iadığı iki protokolda Sultanın, Sudahale etmekten hakikaten âciz dır. Bu konuda vakıf olduğum bin tehdit «Partiye sikâyet ederim» telefon konulacak riyede kan dökülmesinin derhal ve Fuat Paşanın enerjik hareketi ve b i n rak'anın blr tanesini anlata lâfı idi. Gemi Kurtarma Teşkilâtında kul durumdadır. Avrupanın, eğer mu en müessir şekilde önüne çeçece askerlerimizin gelmesi dolayısiyle yım. Romaya farfara bir genç gel lanılan gemilerin, uzmanlarla daha vazenenin bozulmasını istemiyor ğini ve bu hususta, Avrupanın kendilerini tekrar emniyette hismişti. Bu gencin kelioıelerini bile çabuk irtibatlarını sağlamak gaye sa, işe müdahale etmesi çok muh büyük devletlerinin kendisine yar seden Hristiyanlar kafileler halinInkılâplara hizmet etmek en büsiyle, telsiz telefon cihazlariyle temel görülmektedir. Şark mesetakip etmek güçtü, o kadar hızla dımcı olmasını istediğini, bildir de yurtlanna, ocaklarına dönmefe yük vatanseverliktir. Avrupa, bizi, teçhiz ve takviyelerine karar ve lesinin vahim neticeler doğurması konusuyordu. miştir. Netice olarak, Avrupalı başlamışlardır. Şama giden asker Beyefendi dedim: siz neden inkılâp yaptığımız için sevmiştir. rilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak, beklenebilir.» lardan müteşekkil 12.000 kişilik lerimiz önceleri, müslümanlar için înkılâplanmiz, Türkiyeyi, Avru «Imroz» kurtarma gemisinden son «Sırbistandaki durum, Osmanlı lnebus olmuyorsnnuz? bir kafilenin Suriyeye gönderil bir korko ve öfke konusu olmuşpada hak ve hürriyeti ugruna kit ra, «Hora» kurtarma gemisine de hükümetini ciddî şekilde meşgul Meğersc Antalya mebusu imiş mesine karar verilmiştir. Bu birli tu, şimdi ise bir tecessü» mevzuu le halinde mücadele eden yegâne takılacak olan bu kısa dalga rad edeceğe benzemektedir. Bir ordu Anlattı: ğin kumandanı Babıâli Komiseri haline gelmiştir. devlet olark tanıtmıstır. yo alıcı vericileriyle, bir aya ka birliği Manastırdan hareket etmiş ile işbirliği yapacaktır. Ben, bilmem hangi dedenin «Bir Beyrut mektubu, bir çok Vatandaşlara eşit muamele tat dar 300 mil mesafeden irtibat kur Sırbistan ile Montenegro arasında ahfadındanım. Demokrat partiye Sahil mıntakaların korunması i Türk subaylannın muhakeme edibik edilmemesinin 27 Mayıs 1960 mak mümkün olabilecektir. karargâh kurmuştur. Sırp veliahrey vermezseniz dedemin ruhu mu nkılâbını hazırlıyan en büyük seti Prens Mişel, tstanbul hüküme çin de gerekli tedbirler slınaeak lip kurşuna dizildiklerini bildirMensucat ihracatı azzep olur. mektedir. Bnnların arasında Müşir bep olduğu hatırdan çıkanlmamaHaber aldığımıza göre, Ticaret tine ödemesi mutad olan vergiyi tır. Britanya deniz kuvvetlerine Alımet Paşa da bulunuyor.» mensup Agamemnon isimli gemi hdır. Halk bir taraftan hürriyet Bakanlığından alınan tâlimat ge ödememekte israr etmektedir.» Yabancı gözü ile, yüz yıl evvelMemlekete demokrasi vaadefcniş ararke n diğer taraftan da «biri «Rusyanın, Türkiyeye müteallik Beynıt limanına gelip demirlemişregince mensucat ihracatiyle ilgiolan Demokrat partinin içinde v e er, diğeri bakar> darbı meselinin ki dış meselelerimiıi bunlsr teşli olarak Istanbul Ticaret Oda meseleleri görüşmek üzere bir tir. Rus gemileri de Cronstadfda ruhunda demokrasi yoktu. Demok tesirinden kurtamlmalıdar. Maaş, kil etmekte idi. sında bir teknik heyet kurularak konferans teklifi tngilterede ha teçhiz edilmiştir. rasi perdesi altında öyle bir züm ücret hizmet mukabilinde verilkikî bir endişe doğurmuştur. tnçifaaliyete geçmiştir. re istismarcılığı doğmustu ki; doğ meli; aşırı harcırahlar vazifelerSümerbank tstanbul Satış Şube liz hükümetinin böyle bir teklifi rusunu söylernek lâzım gelirse den; bir kaç meclis idare âzalığıreddetmiyeceği, Türkiye'nin de tek partili idareye bile taş çıkırı nı aynı kimseye yaptırmaktan, A si Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi muhtariyetini ihlâl edecek heryordu. Meselâ durumu parlak ol danada Bösterilip de Ankarada ça. Odalan selâhiyetli tetnsilcilerinin hangi bir teşebbüs karşısında dercnıyan bir fabrika idarecileri par ıştırarak ek görev tazminatı ver vücuda getirdiği bu heyet ihraç edilecek mensucatı kontrol ede hal müdahale edeceği tahmin e•••••«««•*«•••••*•••• tiye şirin görünmek için asıl tnes mekten kaçınilnıalıdır. Müteahhit dilmektedir. Rusyanın bir müdalek sahiplerini kapı dışan ettiler kârları, akılları durduracak nis cektir. halesinin, bütün şark meselesini İcra ve İflâs Kanununda Yerlerine işten anlımaz çiftçileri pette olmamalıdır. yeniden doğuracağı ve Avrupanın getirdiler. Bu konuda Demokrat yapılacak tadilât huzurnnnn haleldar olacağından parti Genel başkanı ikaz da edilBorçlanm ödemekte fena niyet korkulmaktadır.> di: vermemek Türk milletinin en büyük silihı, gösterenlere meydan «Lübnan'da vukua gelen şayanı Bey«fendi çiftçilere, çiftlikler op tüfek değil, millt vahdettir. ve piyasada yeniden itimadı tesis de i; bulunsa daha iyi olmaz m ı ' Bundan dolayıdır ki milli vahdeti etmek maksadiyle İcra ve İflâs teessüf hâdiselerin teferruatı HaVerilen cevap şu oldu: ekrar tesis etmek en büyük ihti Kanununda tâdilât yapılacağı mâ riciye Vekâletine gelen raporlardan anlaşılmaktadır. Bunlardan yacımızdır. Gelecek seçimin parti lumdur. Tiirkün o kadar büyük kabiliBu hususta çahşmalarda bulu öğrenildiğine göre, Dürziler, dağyeti vardır ki, çiftçi de olsa bir lefi, demokratik sarüann tesisini dakikada en mükemmel bir işçi evvelâ kendi partilerinin içinde nan şehrimiz Ticaret Odası, vücu da yasıyan Hristiyan halkı imha da getirdiği tâdil tasansında pro etmeğe karar vermişlerdir. Bu hahaline gelir. aramak suretiyle, millî vahdeti testo edilern tüccarın veya esna ber karşısında, medenî Avrupanın, Ama fabrikanın randımanı dü saflıyacak bir propaganda ü e sefın malını satamaması ve borcu bilhassa Fransanın, şark barbarhşüyor; iş çıkmıyor! ime katılmahdırlar. Son teerübe nu ödemeden tekrar mal alama ğının bu icraatına müsaade edip Onu siz düşünün... îs çıkar ler zümre diktatoryasının şahısla| ması gibi hükümler koyduğu bil etmiyeceği merak mevzuu oldu ve mak sizin vazifeniz; Demokrat ra ve millete verdigi zararlan gös dirilmektedir. ayni zamanda, Fransa hükümetipartiye rey toplamak da benim teroıiştir. Asker olan bitaraf bir Böylelikle piyasada itimadın nin, iki buharlı gemiyi Suriye savazifecn... göz durumu böyle görür. teessüs edeceği kuvvetle umul hillerine sevkettiği öğrenildi.» Halbuki memlekette iş kudretimaktadır. «Suriye haberleri, günden güne ni yükseltmek de demokrasi ka«Necip İpar» gemisi servise endişe verici bir durum almaktadar mühimdi. tşte bizi 1950 den dır. Deniz kumandanlığı emrine, girecek 1960 a getiren demokrasi prensipDeniz Nakliyat Işletmesine, Toulon'dan bir miktar topçunun leri. Nüshası 25 Kuruş «Yeddi Adil» sıfatiyle verilen gönderildiği söylenmektedir. 9 tem Cumhuriyet Matbaacılık ve «İpar» firmasına ait dört gemiden, muzda Şam'da da hareketin başBizi hakikî demokrasiy» götüre Gaıetecilik Türk Anonim Şirketl «Necip Ipar» gemisi, servise ko ladığı tngiliz, Fransız, Rus ve Yucek en emin ve kısa yol, memle Cağaloğlu Halkevl Sokak No. 3941 nulmak üzere, Istinye tersanesin nan Konsolosluklarının soyulup kette birlik kurmaktır. Partiler de de havuza ahnmıştır. yağma edildikleri bildirilmekteSahibi kendi kendilerini kontrol ederlerdir. Türk makamları, her yerde NÂZİME NADİ 931 ton ithal malı geldi se, millet çerçevesinde de.nokrasiŞehrimiz limamna dün, 5 yaban olduğu gibi, Şam'da da âciz duYazı iflerinl fiilen idare eden nin kurulması çok kolay olacakMesul Müdür eı bandırah gemi ile 931 ton ithâl rumda bulunmaktadırlar. Umumi tır. mah gelmiştir. Gelen bu ithâl kanaat, Osmanlı hükümetinin bn VECDİ KIZILDEMtR Partilerin yapacağı demokrasimallan arasında, kaynak makina katliâma mâni olamıyacağı mernin dört unsuru bilhassa mühim îazetemize gönderilen evrak ve lan, sütkostik, otomobil ve kam kezindedir. Harekete geçmek zaazılar nesredilsin edilmesin lade yor bulunmaktadır. dir. edilmez. Ilânlardan mesuliyet 1 Millete büyük adamlanmızı kabul edilmez Kahve ithali işi tanıtmak; înhisarlar Idaresi tarafından Arahk 14 Cemaziyelâhır 25 2 Devlet otoritesini sevdirmek; Beyrut'a gönderilen kahve heyeti 3 Varılması lâzım gelen inkı Abone ve ilân işleri için, zarfın burada mübayaa edilecek kahve lâp hedeflerini asla gözden kaçır ustüne «Abone» veya «İlân Servisi» bulamadığından» Italyaya gitmişkaydının konması lâzımdır. mamak; ir. 4 Vatandaşlara eşit muamele * Ancak alâkalılar, heyetin Italtatbik etmek. V. ] 7.18|12.O9jl4.29jl6.41!18.2O[ 5.30 Ş»i*fe3t hst 100 t>r>sy»> yirfeiii Her BV GAZETE SASIN AHLAK •adan da kahve alamıyacağını ve ÜYMAY1 TAAHHÜT 2.371 7.271 9.47 12.00 1.39 12.49 Brezilyaya kadar gitmeye mecbur Kısaca ızah edelım: Iktıdar par YASASINA ılacağını söylemektedirler. Eİiaberleri Tabaıtcı göziyle 1860 ıııtEıııııııııııııııiMiıııııııiHiııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuııııııııııııııııııııııııİıııı Sehir CUMHÜKÎYET 14 Araîık I TARİHÎ BAHİSLER f HEM NALIN MIHINA Yol kazalannda ölenler Lâftan gümrük ünler geçtikçe, devirler değiştikçe, yalnız insanlar, hâdiseler, örflerâdetler değil, bizzat tarihten gelmiş darbı meseller de tarih oluyor, tarihe dönüyor. Kökü nerede olduğu bilinmiyen bir atasözü daha, işte tarihe intikal etmek üzere. «Lâftan gümrük alınmaz» diyen atalarımız, başlarını kaldırsınlar da görsünler. Hikmet diye söyledikleri, doğruluğuna bizleri asırlarca inandırdıkları bu söz meğer ne kadar çürük, ne kadar asılsız, ne kadar yanlışmış. Meğer lâftan, bal gibi vergi alınırmış. tşte çiçeği burnunda bir haber ki, «lâftan gümrük alınmaz> atasözünü bir çırpıda hallacın pamuğu gibi fırlatıp atıyor, iler tutar yerini bırakmıyor. Haber şu: Türk Dil Kurumu, ilgililere baş vurarak, dilimize yabancı kelimeler girmesini önlemek için bir «Dil gümrüğü» kurulmasını istemiştir. Kurum idarecileri bu konuda dikkati çekerek, bilhassa son zamanlarda sayıları çoğalan teknik araçların, memleketi mize girerken, yabancı kelimeleri de beraberlerinde getirdiklerini ve yabancı kelime bolluğuna biraz da moda eşyasının sebep olduğunu ileri sürmekte imişler. Kurum idarecileri bunu önliyebilmek için, her gümrük kapısınta bir «Dil gümrüğü» bürosunun kurulması ve ithal edilen eşyaların veva araçların Türkçe karsılıklarının bulunarak faturaların bu isimler altında tanzimini istivorlarmış. Türk Dil Kurumunun bu teklifini hükümet incelemeğe başlamış. Haberi gazetede gördüğüm şekilde aynen aldım. Çünkü bu garibeye evvelâ kendim inanmak ihtiyacındayım, sonra da sizleri inandırmak. «Dil gümrüğü» tâbirine dilimi ve kafamı alıştırmak için kendimi çok zorladım. Ama Dil gümrüğü dedikçe, aklıma hep «davul tozu» ile «minare gölgesi» geldi. Ben kovdukça, uzaklaştırdıkça bu iki maskara musallat, uzaktan dillerini çıkararak hep sırnastılar. Dil gümrüğünün eteğine yapıştılar, onu da kendi içlerine aldılar. Darbı mesel kalabalığı içinden atılan «lâftan gümrük alınmaz» deyimi, şekil değiştirip «Dil gümrüğü» olarak, başka bir küçük kafile içinde kendine yer buldu, atasözlerinin kapısı önflnde bekliyenlere karıştı, havaciva şeyler mânasına gelen bu çifte soytarı. iki iken üç oldu. Artık, kollanmızı gere gere, davul tozu, minare gölgesi, dil gümrüğü diyebiliriz. Hâfızam zayıftır, şimdi birdenbire hatırlıyamadım. Yarabbi, demişti birisi, sen beni dostlarımdan esirge, düşmanlarımın bakkından, kendim nasıl olsa gelirim. Ben Dil Kurumunun yerinde olsam, modern araçlarla beraber dışarıdan gelen lâflardan değil, evvelâ Içerden gelenlerden, araçsıi maraçsız sellemehüsselârtı sokulanlardan vergi almak için, gümrük değil, oktruva servisi kurardım, bütün «*ünyanın tersine, makinelere isim aramağa kalkmaz, yani akıntıya kürek çekmezdim. Hem, dışardan gelen araçlara Türkçe isim aramakla işe başlarsak. bunun sonu nereye varır, bilinmez. Hani bir misal var dir. Herşeyi yaptığı işe göre isimlendirmek icabetseydi, iğneye diken, dikene batan, kazana kizan demek Iâzımgelirdi, derler. Dile ille de yabancı kelime sokmıyacağız diye, kapımızdan giren frenkçelere Türkçe ad aramağa bir kalktıkmıydı, önüne gelenin takacağı acaip adlarla günün birinde bir de bakarız ki, meselâ radyo, böğüren; otomobil, bağıran; buz dolabı uşüten; radvatör, uıtan olmuş. Hos, bunlar, gümrük kapısından çıkarken, J>v takma lsimleri, eğreti birer esvap gibi, içerde bırakıp piyasaya yine kendi isimleriyle çıkarlar; Dil Kurum una da su dövmüş olmaktan ibaret bir zahmet kalır ya, o da başka. Yalnız ne var, arşivlerlmize, bugünkü dil keşmekeşini daha etraflı anlatan bir fazla vesika bırakmış oluruz. Hamdi VAROGLU da dış meselelerimiz Haluk Y. Şehsuvaroğlu J CDMHURİTET Ağustostan itibaren keşidelere konmuş olan bu fevkalâde lüks ve yüksek gelirli dairelerden birini kazanmak için Hayret edilecek kadar mükemmeî!... •><•• JTj|ir HBMEN MAPAÇINIZ! : Dairelerin değeri 110.000 ve 120.000 Liradır. 22 «Adımm Ismail olduğuna inandığım gibi inanıyorum ama o kadar fidanı nereden bulacağız?» «Teeeh!.. Okulun bahçesindekileri ne yapacağım diye düşünüvorum. Yonca gibi sık benim fidanlarım. t ç yaşına basanlan bu yıl şaşırtacaktım. Altı sandık da katlama var. Bahara onlar da yetisir...» Pehlivan deli gibiydi «Lzun Savlar'ın ortasına bir kulube yapıyorum arkadaş! Kötü avradı da kandırıp oraya göçüyorum. Yaz kış orada kalıyorum. O senin katlama dedifin usulden komsulara da yaptıralım. Aşılamayı da hepsine belletelim. Çıkahm kövcek. kan kız, henimiz hütiîn fidanlan aşılayalım. Krfl'ibevi knrduktan sonra aralardi dolaşırken ben de yaparım. öf be! Gei yavu, içeri girelim. ben şimdi yıkılacağım valla!.. Su ayafım tek iki seet için sağlam olmalıydı da sen beni görmeliydin şimdi! Kapılan vnmruklavıp nasıl daIıyordum evlere. daleamızı inceden inceye nasıl anlatıvordum!..» Otretmen, Pehlivan'ı kolundan çekti. «Agır ajır.j. dedi. «Zamanımız var biraz. j . Dışarlara gene karanlıklar çöküyordu. Fakat Pehlivan'ın içi rahattı. Rahat uykulara kavuşacağına inanıyordn. «Bana bak HocaN dedi birden. «Bu akşam burdasın arkadas! Beni bu kadar sevincin ortasında yalnız koyup gitmek yok! Gidersen valla ben deli olurum. yalnız.. Canım hep konuşmak. anlatmak, canım doyasıya baş ağntmak istiyor!..» «Gideyim de sonra gene görüsflrüz.» «Gözünü seveyim.. gurban olayım.. ? «Tann ders var. Müfettiş de plânların gününde yapılmasını istiyor.» «Müfettisin ocağı sönsün, otur hele! Bek ben de senin üçün camiden vazgeçiyonım » «Orası senin bilecefin iş..» Asasını alıtj hışındı: «tTlan otur!. Otur diyorum sana!. Valla şimdi kafanı patlatmm..» Öğretmen sesi kesti. Pehlivan rahatladı. «Şimdi bir dıfan bnlgur aşı furdnra ^ıtıııllııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınıı cağım. Bir çanak da ilâna turşusu!.. Bana o Tonan sokaklarını dolaşıp herkese soru açan herifi anlat.. Bir daha anlat ki, kafama eyice yerleştireyitn, nasıl «orarmış da milletin aklını erdirirmiş? mnlat...» «N'ohut Deresi bozuluyor. Muh tar, üyelerini almış, Duranâ'nın buğday ektiği yeri sürüyor!..» Sabahın ilk vakitleriydi. Haber köyün içini çalkadı. Adam lar ağızlarına ikişer lokma sokup çıktılar. Yokuşu indiler, ça yı geçtiler. birer ikişer Nohut Deresinde belirmeğe başladılar. Kayaların arkasmdan. çalılann arasından. sel çukurlanndan, ça mnrdan çökeklerden çıkıp geldi ler. Bir düzlük yer lTn gibi oturmus toprağı var. Derelerin, kaya ların arasında sıkışıp kalmıs bir koyak Sürülen kısmı, gün vur dukça tiitüyor. Bulut gibi bir bu&u çıkıyor... Muhtar, üst baştan evleklemiş. Altıparmak öküzleri kaka lıyor. Ali Veli, 15 Osman. avrı ayn birer çizi tutturmuşlar. Sabanların ardı sıra gidip geIivorlar. Gelenler, düzlüğün çevresine dizildiler. Elleri kuşaklannda, bakıyorlar. Kırk yamalı giysiler içindeler. Bir iplik çek sen, bütün yamalan dökülecek. Gözleri parlak. Bakıp ba kıp yutkunuyorlar... Birkaçı sokulup: «Guvat ola!» dedi, «çiftçiler»le gidip gelmeğe başladılar. «Gelmeseniz eyiydi.» dedi Mnhtar. «Tâni adam bir puştluk edecek olursa sizi de döker yollara. Eyi kötü biz gider gelir dik. Nasıl benim öküzler? Yâni toprak da tavlı değil mi? Hooo ha!» «Anca beraber, kanca beraber.» diyordu adamlar. «Üzüldü ğü yerden kopsun, nolacaksa!.» «Yaz gününe rastlr/tır, işten avara eder sizi. Arpa uçar. Çavdar. deneyi döker. Bırakıp yolla ra düzülmek olmaz » «Niye olmasın? Bir hava almış oluruz.» Aysa Gayası'nın başından Ali Gede bağırdı: «Muhtaaaar! Benim burda löbetçi dikilmeme nü züm kaldı mı?» Bekçinin elinde tüfek «Dikil ulan Gede, ahırda buzan mı bağırıyor?» Elinde tüfek «Bak yavu Yavu bnrada patlıvofm! Geüp iki lâf da ben konusavım Köy Iünün hepsi burda, daha ne küsümleniyorsun?» «Dikeeeeel!. Dikel orda!» Adamlar. Ali Gede'vi matraŞa aldılar. Yerden vıırruırta bü^ük liiîünde tasları toparlayıp hep hir ağızdan «Nis^ıaan!» diye bağırarak Pstiine üstüne savurmağa başladılar. Ali Gede, tetiği kanırdı: «Valla hepinizi fururum! Atmajm! ..» dedi. «Bakm, tüfeği de boş sanmayın: tçind> domuz kurşunu var. Hepinizi sererim yere. Bir kuruş da ceza geyme'm, işin meunda «nefsi müdafa» var...» Ali Veli'nin yanı sıra gidip gelenler onu kızdırıyorlardı: «Süremiyorsun, ver bize biz sürelim... Şöyle dur hele...» «Hep lümere! ..» dedi Ali Veli. «Sürecektiniz de niye eli boş geldiniz ulan yüreksizler!...» Bir de baktılar, çalılann arasından seke seke Topal Pehlivan da geliyor! Kalıbı bozuk silindiri gene başında. Gene ak doncak. Canlı canlı yürüyor. Bir yekinmede birbuçuk, iki metreyi alıyor . «Şu Topal şeytaı/l bakın, o da geliyor!» dediler. «Yâni ki, kambersiz düğün olmaz imiş..» Pehlivan. en uçtaki adamın yanında durdu: «Baktım, köyün içinde kimsecikler kalmamış. Dediler, böyle böyle. Yörü düm ben de... Şimdi sen bana cuvap ver bakalım: Sen bir akıllı ada molsan. meyveli ağacı mı seversiıı. meyvesiz ağacı mı?» Adam. Pehlivan'a yan yan bak tı .. «Cuvap ver!» dedi Pehlivan. «Deli mi. ne? Ulan helbet mey veli ağacı severim.» «Eferim.. Gine cuvap ver: Süt lü keçi.vi mi seversin, sütsüz ke çiyi mi?» «Sütlii keçi.vi. sütlü » dedi adarn. «l zatma » «Lâfm nereye varacağını anla madaıı ne kızıyorsun?» dedi Peh livan. «Sen gine cuvap ver: Sen bir eyi ileşber olsan, sulu tarla yı mı seversin, susuz tarlayı mı?» Adam, kalkındı: «Yavu kafa sişirme! Deli deli...» I'eblivan, asasını kaldırdı: «Şa nu kafanda kırarım, cuvap ver!...» Adam güldü: «Susuz tarlayı severim, bir diyeceğin var mı?» «Allah belânı versin! Kafa yok Allah belânı versin! Kafa yok ki! Tüüüüh!...» Bırakıp başkasına geçeceMi, geçmedi: «Yok yok, sen doğru cuvap ver...» «Yavu Pehlivan, sana ne oldu bugün? Bu da sorulur mu? Helbet sulu tarlayı severim. Şurda iki karı var, biri kocamıs buruşmuş, biri de teze, ya nakları yanal almalar gibi.. Söyle bakalım, sen hangisini seversin?» Pehlivan: «Eferim.» dedi. «Helbet tezeyi severim. Yâni ki gözeli. Çirkin ile bal yenmez. gözel ile taş taşı. Gözelin kahrı çekilir...» «tste bu kadar yavu!. Sen adamı akılsız yerine koyup, öyle sorular sornyorsun ki, hemi de diyorsun ki: Sen bir akıllı adam olsan!. Get yavu get. » «Kızma!» dedi Pehlivan. «Bi< zim usulde kızmak yok, Cuvap ver.» Çevreleri adam dolmuştu. Gü lüsüyorlardı. Adam: «Ben senin ne diyeceeini anladım.» dedi. «Yâni ki gö 7eli severim, genci severim, sulu tarlayı severim, tatlı meyveyi severim, sütlü keçiyi sevprim, yağlı çırayı severim, bişik ekmeği severim, yakın yolu severim, nezük karıyı severim, teze üzümü severim, doğru partiyi severim, istikametli mamiri severim, yaylaları severim, kek lik etini severim, öteki keklikle rl daha çok severim, kölşelerde yatmayı severim, ırât yaşamalan severim Anladın mı?» Adamlar: «Eh.» dediler. «biz de severiz...» Pehlivan: «Siz durun!» dedi. «Size sormadık!» Adama iyice sokuldu: «Çalışmayı da sever mi sin?» dedi. «Eh, mazifem kadar olursa onu da severim.» «Yılda altı yedi gün fazla çalışmayı da sever misin?» «Eh..» «Bak, unutma, sulu tarlayı se verim dedin, altı güa fazla çalışmayı da severim dedin. Şimdi cuvap ver: Durupınar suyunu. Uzun Sayların başına çıkarsalar, oradaki tarlana ağaç dikme yi de sever misin?» Adam, ellerini çırptı: «Geet!.» dedi. «Sabahtan beri bunu mu diyecektin? Oraya kim çıkaracakmış o suyu?» ekiler de gülüştüler. Im çıkaracaksa çıkaracak!» dedi Pehlivan. «Sen orasına ka rışma...» Adamlar gülüşüyorlardı. Pehlivan: «Cıvımayın!» dedi. «Adam gibi durun...» Asasını koltuğuna alıp yarım sdım geri çıktı. Kalabalığı karşısına aldı: «Arkadaşlar, şimdi eyi dinleyin, Mart dokuzu der demez, kazmayı küreği alıp işbaşı yapı yoruz, Bir kişi kaytarırsa ben onu bit ezer gibi ezerim! Hazre ti Ali efendimizin atım> :zi bu lunan kayanın dibinden, Durupınar suyunu çeviriyoruz. Vzun Sayların başından Kızboğan de resıne deviriyornz. Herkese k.*n d f kaüar su. 4**ç dikiyoruz, aTia dikiyoruz! Ben de Tzıın Sa> lar'ın ortasına bir kulübe ya pıp, bemi de kötü avradı yanııra alaraktan orad.ı yasanıaya f.arar vereeeğim Si/i.ı bahca h>rın bekçisi olacaür.n:..» Adamlar, biribirt?»ine hakıvur laöı. Bîri sordu: ı l ' h n bu akıl fcîrrir?» «rînim!» dfdi Pelılsvan. «Has5..tir!» dedi, adam. «Senin mis.. Hass..tir!» Bir başkası: «tmkânı yok senin deÇil.» dedi. Bir başkası: «Koca suyu döndürüp o yana çevirmek lâfınan olmaz!» dedi. Bir başkası: «Hazreti Ali eıeıı dimizin atının ayağının bnlunduğu gayadan alsan. Saylar'a tu tar mı?» dedi. Pehlivan'a «Hastir!» çeken adam. bir daha sordu: «Sahi. kimin bu akıl? Kim kevsetti bunu?» «Ben!» dedi gene Pehlivan. «înanmam ki!» dedi adam. Pehlivan, yarım adım daha geri çekilip: «Bu akıl bmm Öğrrtmenin aklıdır arkadaşlar!» dedi. «Derhal Zircete yazıp fidan şetirtivoruz. Ovıılun hahcasına çekirdekten diktifti fidanla rın da hibe ediyor komsnva!» «Gördün mü, gördün mü herit ço jlunu?» Arkası var
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear