25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT Resimli Roman : 223 BAŞKASININGÜNAHI CUMHUBİYLT Çizen: YVES SAYOL Çeviren: Mazhar KUNT 15 Kasrm 1960 Ankara'da "Caligula,, Yazan: Lutfi AY Devlet Tıyatrosu Başkente yeni ve pek guzel bir tıyatro salonu daha kazandırdı. Hem bu sefer Yenişehrin göbeğinde, Tuna Cad desinm Atatürk Balvanna çıkan ucunda. Burası. Ankaralı okuyuculanmm pek ıyı hatırlıyacakları gioı, geçen yıllarda Beşinci Tiyat ro adı altında, Ankaranın ilk özel liya'csu olmak iddiasıyle faaliyete ceçırilmış, bir süre sonra da Alexis Mollin hemen ağzındaki sigarayı attı ç£.lışmjıarını durdurmak zorunve Ramel'ı takıpederek vaziyet aldı. Ikinci şa da kaimıştı. CüTieyt Gökçer Ankaralıların hıt yanına gelerek tabancayı verdı. Ramel de gittikoe gelişen tiyatro sevgisini Varinot'nun talimatını Alexıs'e nakledıp nereye kadar ilerlıyebıleceğini gösterdi. ve Devlet Tiyatrosunun yıldan yı la büyüyen sanatçı kadrosunu dik (Arkası var) kate alarak burasım teşkılâtına maletmekte tereddüt etmedi. Fakat Yeni Tiyatro'nun eski Beşin ci Tiyatro'ya benzer tarafı kalma mıştır. Beşinci Tiyatro salonu, iki yandaki sıra direkleri, eski püsku koltuklariyle kasvetli bir salonTârık Levendoğlunun belki fazla renkli, fazla süslü, ama iç açıcı dekorasyonu ile şimdi Yeni Tiyatro Başkentin, BüyüK Tiyatrodan sonra, en güzel, en sıcak tiyatro salonlarından biri olmuştur. Bu güzel tiyatro geçen mevsim sonlarında açılmaya hazırdı. Fakat nisan ve mayıs aylanmn bılinen olaylan bu açılışı geciktirmiş ve Yeni Tiyatro perdesini, bu mevsim başı açmıştır. Bu da isabetlı olmuştur, çünkü hazırladığı ilk eser, o günlerin havası içinde, yanlış anlaşılabılir, dış görünüşüyie bir «îsyan Piyesi» sanılabilirdi. tını feda edeceğini söyliyen bir dalkavuğu gülerek öldürten, bir başkasının karısını gozü önünde yatağma goturen) bir Caligula ta nıtıyor. Hudutsuz kudretiyle insanoğlunu, onun dünyasını saran alışkanlıklan, peşin hükümleri, inançları hiçe sayan (kendisini ilâh yerine koyup önünde herkese secde ettirten, onlardan adaklar, sunaklar alarak tapınma geleneği nin mantıksızlığını anlatmaya çalışan) Caligula çok ileri gittiğinin de pekâlâ farkındadır. Bütün insanları ve dünyayı hor gören, son suz bir «yaşama» ihtirası içinde karşısına dikilen her şeyi ve herkesi mahveden bu davranışın ölümle biteceğini çok iyi bilmekte dir. Onun için, Jul Sezar'ın aksine, Romalı asıllerin göğsüne inecek hançer darbelerini âdeta bek ler gibidir. Böylesine fıkir yuklü, beşeri ta rafından çok entellektuel tarafı ağır basan bir piyesin sahneyi aşıp salona inmesi, seyırciye yayıl ması, onu sarması çok güç. Temsilin zevkine varabilecek seyircinin bile, «Caligula»yı önceden okuyup tıyatroya gelmişse, eserden pek bir şey anlamış olacağını sarı mıyorum. Çünkü bu kesif metin, ilk dinleyişte ozüne ve lezzetine varılamıyacak kadar fikir ve teda ilerle yükludür. Gerçek tiyatro eserinin her seyireinin ilk gorüşte, ilk dinleyişte kavrayıp anlıyacağı bir nesne olduğuna, benim gibi, inananlar Camus'nün pi yesini tiyatro değeri bakımından zayıf bulacaklardır. Bununla beraber «Caligula»da (kahramanın, kendisini en iyi anlıyan Cherea ile tartıstığı sahne gibi) fikrin ti yatrolaştığı güzel, başarılı sahneler ve göze hitabeden bir vaka, bir «Quo Vadis» tarafı da var. Eseri sahneye koynvaş olan Mahir Canova da bu ağır metnin, bu tarz eserlere pek alışık olmıyan geniş seyirci toplulukları tarafından anlaşılmaması tehlikesini his setmiş olacak ki, eserin bu tarafı nı belirtmeğe önem vermiş. Camus'nün fikir sembolleri halinde, psikolojik tarafları sılik kişilerini daha etli canlı, daha beşeri, se yirciye daha yakın varhklar olarak göstermek istemiş. Mizansenini, Tarık Levendoğlunun tavanı da kaplıyan stylıse dekorları içinde, bu goruşe gore tertiplemiş. Belki yazarın duşuncesine aykırı, ama eserini seyircimize yaklaştıran bir yorum. Caligula rolu elbette çok guç, çok ağır bir rol. Kartal Tıbet çok kabiliyetli bir genç aktör, ama ne bu güçlügü yenecek tecrubeye, ne de o ağırlığı bır tüy hafıfliğiy le taşıyacak soluğa henuz sahip değıf. Sonra böylesine bir rol han çere kuvvetiyle değil, olsa olsa derin bir «iç yaşama»yla ifadelen dirilebilir. Bunun canlı örneklerini Casonia'da Handan Uran, Cherea'da Üner llsever, Scipion'da Yalın Tolga veriyorlar. Yaşlı Asil'de Muammer Esi, Helicon'da Semih Sergdn, III. Asil'de Atilla Eldem değışik ve başarılı kompozisyonlariyle dikkati çekiyorlar. TİYATRO Varinot kutuda bulunan iki tabancadan birini Ramel'e otekini de Alexis'ın dığer şahidıne verdi ve: «Lütfen muayene edinız, dedı, tabancalar benimdir ve nişangâhları gayet hassastır.» Ramel de: «Sozünüz bızim için kâfı bır teminattır» dedi. Varinot silâhları tekrar alarak bizzat doldurdu ve Ramel'e dönerek: «Lutfen mesafeyi olçünuz, dedi. Yalnız şunu hatırlatmama musaade edinız: Ilgililer bırbırinden elh adım mesafede bulunacak, fakat isterlerse onbeş adım ılerlıyebilecekler. Hattâ bu ılerleme esnasında ıstedikleri anda ateş edebıleceklerdir. Ramel birkaç adım attı ve dedi ki: «Buradan itibaren olçüyorum.» Varinot, oraya bır değnek dıkti. Ramel de evvelâ onbeş sonra yirmi, sonra tekrar onbeş adım saydı. Her defasmda Varinot toprağa bir değnek dıkti. Sonra Ramel dostu Alexis'in yanına yaklaşarak: «Vakit geldi» dedı. Düııyaıuıt en zeıtgin iakat en cimri adanıı Paul Getty; sevdiği kadının uğruna 67 yaşında, yüzünün çizgilerinden kurtulmak için, estetik ameliyat yaptırıyor Ihtiyar adam. ehnd^ki şampan yr sişesini buyük petrol gemisindeki «Getty» adına atıp kırıyor. Gemiye ad koyma türeni. Dünyanın e.ı zengin adamı «Paul Getty» nin 23 üncü petrol gemisi bu .. Dâvetlilerden biraz uzakta duran bir genç kadm da var. Kadm tatlı tatlı el salhyor. Dünyanın en zengin adamının içinden geçenleri bir bir kadın biliyor: Geç kalmış bir aşk. Paul Getty bir avukat çocuğu imiş. On yasında «Oklahama» nın ilk petrol bölgesinin vârisi. O gün aklına koymuş. Buyüdüğü zamarj, her ş?ydea önee «zengin adam» olacak. Okulda bir kaç para ekonomi yapsın diye oğle yemeği yemez olmuş. Delikanlılığında. arkadaşları sevdikleri kızlara siirler yazarken o hâtıra defterine «Mesut bir gün. Babam 25 sent» verdi diye yazıyor. Oksford'u bitiriyor. Lâtince, Yunanca'dan Arapça'ya kadar yedi dil öğreniyor. Kendinı petrol sahalannın kasvetr.ıe gömüyor. Para da para. Durmadan kazanıyor. Bir dansözle evlenîyor. Bir yıl sonra, evde bir iki saat geçiyor, para kazanamıyorum o saatlerde, diye boşanıyor. Bır daha evleniyor. Evlılik kazanca engel diye yine ayrılıyor. Bir tutuldu» diyorlar. Çünki ilk defa kuru otel odalanndan ayrılıyor. Şâhâne bir villa yaptınyor, karısına. Ama içinde yaşıyamıyorlar ki. Bir demedîn kadm zor kaçıyor cimrilığinden. Ikiaci Dünya Harbi Getty'nin zenginliğini kat kat arttırıyor. Fakat hâlâ amacına varmış saymıyor kendini. Hâlâ on para bahşiş verdiğini, bir eğlenceye gittiğini, iyi bir yemek yediğini gören yok. 60 ıaı çoktaa geçmiştir artık. Kmşan elleri sanki para yapmak için yaratılmış. Dünyanın en zengin adamıdır nihayet. Hâlâ bir sekreter bile tutmaz da yazılarını kendi yazar. Akşamları hesabını yapıp kazancım gorüp de rakamlara gülümsem^den yatağna giremez. Ömru. günü Paradır. Tek sevgili paradır. Hayatı bir efsânedir. Yalnız kendinin okuduğu bir zenginlik efsânesi. Derken, iste, 34 yaşındaki bu kadını tanır. Kadm öbürlerine benzemez Onunla evlcımek isterr.ez. Yalnız hayatının kadını olur. Ona kapandığı otel odasmdan çıkmsyı öğretir. Giyinmeyi s^vdırir. Tiyatro, sinemayı sevdirir. Kısaca onu altın mezanndan dıiayaya çıkarır. Simdi, 67 yaşındaki bu âşık. kendine yaşamayı öğöreten sevğilisine hoş gorunmek için yüzün e estetik ameliyat yaptırmak uzere. Tramvagrlar köprüden geçsin mi, geçmesin mi?. Istanbnl'dan Celâl Kaymaslı y»nyor: Tamir dolayısiyle bir kısım vasıtalara kapalı tutulan köprünün, tamiri tajıamlanarak trafiğe açıldığı gazetelerde ilân edildıği halde, tramvaylarm köprüden hâlâ geçirilmemesi, bir kısım fakir halkı, yegâne ucuz ve sıhhî bir nakil vası'asından mahrum etmek suretiyle müşkul durumda bırakmıştır. Şehrin iki yakası arasındaki tramvay irtibatının bir an önce kurulmasını, fakir halkın yegâne ucuz nakil vasıtasından mahrum edilmeaıesıni, gerek îstanbul Belediyesinden, gerek Tramvay idaresinden rica ediyoruz CEVABIMIZ: Belediye ve Tramvay idare«i, bu konuda bırbiriyle çelişen ıkı istek karşısındadır. Halkın biri kısmı, hattâ galiba da buyuk bir! çoğunluğu koprudeki tıkanıkh! ğın önlenmesi bakımından. tram vayların köprüden geçirilmeme1 sini istemekte, bugünkü durumdan memnun gorunmektedir. îstanbulun bir yakasından bteki yakasma 30 kuruş gibi cuz'ı bir ucretle geç.nek imkânını kaybeden halkın bır kısmı da bu durumdan haklı olarak şıkâyetcidir. Düşüncemize göre tramvaylarda aktarma usulunü kabul etmek, iki tarafı memnun etmenin biricik yoludur. Böylece, hem tramvaylar köprüden geçmemış. hem de dileyenler, meselâ 40 kuruş karşılığında, şehrin bir yakasından öteki yakasma gitmek İJikâmnı elde etmiş olurlar. Bunun biricik mahzuru. köpruyü yaya olarak geçmekte toplanmaktadır. Herkesi memnun etmek için bu kadarcık bir zorluğa katlanmağı goze almalıyız!. nünde bulundurularak hazırlanan (Personel kanunu) tasansı; bugünkü hayat şartlarına göre yeniden gözden geçirilerek çıkamaz mi?. Dördü okul çağındaki çocuklarımla 7 nüfuslu ailemi geçindirmek zorunda olduğum maaşımın tutan 400 liradır. Ne bu para iie geçinmeğe ne de beklemıye kudreti'jıiz var. CEVABIMIZ: 1961 bütçe yılında, memur maaşlarının ele ve dikkate ahnacağmı kuvvetle umuyoruz. Çünkü bugün İŞ başında bulunanlar, me murlarla birlikte ayni maddi ıstırabı çekmiş insanlardır. Paul Getty üçüncü dtfa evlenıp ayrılıyor. Yine para yuzunden. Dordü.icü kansı cimriliği yüzünden kaçıyor. Beşincisinde «Bu sefer aşka Ağlamanın gülüncü de ol«r (Dawn AdEms bır fılmınde) Ister kadın ister erkek olun ağlamayı biliniz İngilterede, «psikoterapi» de yepyeni bir usul kullanılıyor: «Göayaşı kürii». Gözyaşı kürü, erkek, kadın, berkese tatbik ediliyor ku. İçe tepilen acılar insanı ondan çok daha fazla hırpalar, erkenden yaşlılığa götürür. Ustelik gözyaşı denen su bir antiseptıktir. Gençken korkmadan ağlayabilir kadın. Belki yaşlandıkça gözkapaklan çabuk hırpalanabilır. Ona karşı da basit bir çare var. Ağlarken uyumamak. Yastîğım yaşlarla ıslatıp fe rahlamak, sonra öylece uyuyakal maktan kolay kolay vaz geçilmez dıyebilirsınız. O zaman. uyanınca ya biraz, ıhk gülsuyunda, ya çayda, ya da papatya suyunda ıslatılmış pamukları goz kapaklannın üstüne koyup 15 dakikacık dinlenmeli. Yalnız güzelLk için değıldir bu. Gözleri korumak içindir de. O bakımdan erkekler de bu küçücük zahmete katlanmah. Eğer, kazara sıkılganlığı bırakıp da ağlarlarsa. Ağlaoıak konusund» yalnız ka dınlan ilgilendiren bir tek şej' vardır. Onu kendilerine sır gibi söyliyelim. Ağlamanın da güzeli vardır. Bazı ağlayış gülunç eder ağlayanı. Bazısı anlam katar. Mânalı ağlayınız. Insanlar eskıden bol bol, ral hat rahat ağlarlarmış. Sevgilinin mezarında sel gıbi yaş akıtan kahramanlan soylerler. Çok daha yakın bir devir, romantizm devresi, erkek gözlerini bile yaşlı fiordu Ama, romantızmin ar kasından gozyaşlarına karşı sert bir anlayış ve terbiye başladı. Düşüp bır yerini acıtan oğlanlara: «Sakın ha. . diyoruz. Erkek olacaksın sen. Ayıp, ayıp.» Kızlara karşı daha yumuşağız. Onları bırakıyoruz, ağlıyorlar. Büyüyunce erkek gozyaslarını içi» ne akıtmayı bellemis oluyor. Kadın. gozyaşı ile gönülleri yola getirebıleceğıni çocukluğundan kalan bir sezgi ile biliyor. Ama bugunün kadını da gözyaşına modası geçmiş, işe yaramaz. gulunç bır şey gözü ile bakmaya başladı. Yok, bütçenin iki ya kasını bir araya getiremedi. Yok, mısafiri ağırlıyamıyacağım dı ye ağlamaları çocukça ış sayıyor artık. Oysa ister erkek olun, is ter kadın, içiniz dopdolu iken boşaltmamak. Asıl çocukça düşünce budur Çunkü, bıle bile kendinize zarar vermiş demek siniz. Kutbunun göbeğinde Atom ilmi Güney Kutbuna gıdecek 3.000 kâşifi ısıtacak ve aydmlatacak kaynağı buldu: Ufacık bir nüklear reaktör. *** Hâlâ araba saltanatı mı? Kadıköy'nnden Ali Ulvi Soyer yazıyor: İçinde geker Şirketinin de sermayesi bulunduğunu işıttığim (Şeker Sigorta) adı altında kurulmuş bir âmme müessesesi vardır. Bu sigorta şırketinin 1960 modeli 39006 îstanbul plâkalı Dodge marka bir otomobilı ve hu susî şoföru vardır. Her nasılsa bu arabaya hususî plâka konmuş olup iş harici saatlerde ve tatıl günlerinde arabayı Umum mudürün evindo, mudürü da direksivonun başında görmek kabıl hariç. hiç bir yerüe bulamıyorum. Bunun nedenini araştırdığım zaman satıcılardan ju cevabı aldım: Kızılay maden suyunu satanlar bize akla ve hayale gelmedik zorluklar çıkarıyorlar.. Boş şişeleri geri alırken de binbır zorluk gösteriyorlar. Bu durum karşısında biz de, bize her çeşit kolaylığı gösteren öteki. özel maden sularını alıp satıyoruz. Suç bizim değil. ticari zihniyetle hareket etmiyen Kızılay idarecilerinindir. CEVABIMIZ: Kızılay zaman zaman, maden suyundan ziyan ettiğini söyler. Nıçın ziyan ettiğini şımdi daha iyi anlıyoruz. Bir çok esnafm ağız birlığiyle bıze de anlattığı bu purüzler ortadan kaldınlmadıkça sağhğımız için zarurî olan bu suyu hiç bir zaman istediğimiz yerlerde bulmak mümkün olmıyacak.. Kızılay, ne yapıp yapıp bu suyun dağıtıcn işini bir yoluna koymalı ve bu umumî şikâyetlerin önüne geçmelidir. Oysa ki Albert Camus'nün ilk eserlcrinden biri olan «Caligula», deli Roma Imparatorundan sadece adını, zaman ve mekân unsurlarını alan, oldukça kuru bir fikir piyesidir Kuruluğu Camus''nün parlak imajlan ve güzel formülleriyle cilâlanmış bir piyes... Giraudoux'nun, Sartre'ın ve tabıî Existentialisme'in tesirlen açıkça piyesinde Camus Kızılay maden suyu görülen görünüşü altında, saf bize, delilik gerniçin bulunmuyor? çeğı anyan, buna mantık yoluyla varmaya çalışan, çevresinde man tstanbnl'dan bir mide hastası tık dışı bulduğu her davranışı, vazıyor; her duyguyu (dalkavukluğu, korSenelerdenberi mide rahatsızlı kaklığı, kıskançhğı) kanla boğan, ^ Çekmekteyim. Bunun için de, zulüm ve günah içinde ruhça, ka devamlı olarak maden suyu ıçzorundayım. En beğendığım faca temiz kalan, fakat dilediğini yapmaktan, salt bır hürriyete sa maden suyu, hiç şüphe yok ki, hib olduğunu ispat etmek için et Kızılay'in «Afyonkarahisar aıaden suyu» dur. Gel gele^lim bu rafını ceset yığını haline getirmek suyu, Kızılay satıs merkezleri | ten çekınmiyen (sağlığı için haya RADYO İSTANBUL 7.26 Açıhş, dilek ve program 7,30 İki mars 7.35 Karışık sabah muziğı 8,00 Haberler 8,15 Şarkılar 8.30 Plâk dolabından 9,00 Chopin «Vals, mazurka ve polonezler» 9,20 Türküler 9,40 Dans müziği 10,00 Kapanıs. 11.57 Açıhş ve program 12.00 İki mars 12.05 Küçük Orkestra 12,30 Şarkılar (Türkân Dizer) 13,00 Flo Sandon's ve Domenico Modugno 13,15 Haberler 13.30 Saz eserleri 13,45 Beraber şarkılar 14.00 Müzik albümün den (A. Dvorak, Z. Kodaly, M. Flotius) 14,50 Esnaf ve sanatkârlar saati 15,00 Şarkılar ve türküler 15,15 Operalardan sahneler «Sevil Berberi Operası» 15,45 Şacha Dıstel ve Ginette Roland 16.00 Şarkılar (Nigâr Uluerer) 16,15 Güney Ameri ka'dan dans muziğı 16.30 Yurttan sesler 17,00 Çay saati melodileri 17.30 Radyo Fasıl Heyeti 18,00 Trafık saati 18,05 Tıjrkçe tangolar 18^0 Konuşma 18,30 Turküler (Neriman Tüfekçi) 18,45 Haberler 19,00 Çeşitli stüdyolardan 19,30 Olaylar ve yankıları 19,45 Şarkılar (Sü heylâ Gürses) 20,00 Yassıada saati 20,30 Her zaman sevilen plâklar 20,50 Sılahlı Kuvvetler saati 21,00 Şarkılar (Tülun Korman) 21,30 Şıir dünyamız 21,40 Viyolonist Ayhan Turan 22,00 Çeşitli stüdyolardan 22,30 Türk yazarlanndan örnekler 22,45 Caz şarkıları 23,00 Haberler 23,15 Müzik minyatürü 23,40 Gece melodileri 23,55 Program 24,00 Kapanıs. U L M A C A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Acı, gerçek îstatıstiklerin acı gerçeği: Insanlar, son bır yıl içinde. çocuklarının kitaplanna harcadıkları paranı.ı 35 mislini sigaraya harcamışlar. *** İSTANBUL'DAN • ıınıınıtnii"» NOTLAR 11 1 Hârika kumaş Hârıka bir sentetik kumas yapıldı: Ne yağ, ne de mürekkep lekesi tutuyor. Üstelik çok ucuz. Görünüşü bıldieimız kumaşlardan fark sız. *** CEVABIMIZ: <= Işin içinde bir yanlışlık oldu1 = ğunu sanmakla beraber. yine de = Doğrusunu söyliyelim, İs ilgililerin dikkatini çekmekten j ^ tanbul Belediyesinin 1 ka = kendimizi alamıyoruz. j Temizlik "" """ bu para ile geçinme | ™.*%^££S£: = E = E E E E ^ = E E ^ E E 3 = ,~ ^ S E ^ S ~ 3 E ^ ^ S 5 = S E Fezayı süpürecek füzeler Göıyaşı, iyi bir işarettir Ağlamayı öğreniniz. Haydi erkekler açık açık ağlamayı geleneğe yakıştıramıyorlar, haklan var, diyelim. Gizli ağlamak da yasak değil ya. Hele kadın, rarra, yoğa değil de, yerinde ağlamasını bilirse gözyaşlan silâh tır. Erkekler kadında cesaret ka dar dokunaklı ağlayısı da severler. 1960 ı.ı en sâde modellerini an bir keme'. Anlatması bıtti bile. Psikiyatrlar. bütün insanlara yoruz. Işte biri daha. Nesı var Ama bır havası var kı kolay koiçlerındeki üzıintü, sıkıntı zehl bu robun? Hemen hiç bir şeyi. lay ele geçmez. Genç, kıvrak, sârini ağlıyarak boşaltmalarını Hafif büzgülü bir etek, incecik de. Bütün güzellikler bir arada. sağlık veriyorlar. Içinizden ağlamak gelince bırakınız dökülsün yaşlar. Kırgınlık, ofke, yorgunluk yüzünden bozulan sinirleri duzeltecek en tabıî ilâç burtur. Zaten en kotü ânı aştıktan sonra boşanır insan. Yani, gözyaşı iyı ijarettır. ingilterede bu «psikoterapi» <Js bir tedavi usulu sayılıyor: Adı da «gözyaşı kürıi». Hasta, ister erkek olsun, i? terse kadın, farketmiyor. Doktor Harold Palmar'ın icat ettıği bu tedavi metoduna gore, kendisini' sıkı sıkı sorgudan geçiriyorlar. Tâ, birden boşaljp ağlayana ka dar. Gdzyaşları akınca ıçi yıkanıyor. Yuzünün aydınlandığı apaçık görüluyor. Erkekler ağlamaktan utanırlar, kadmlar guzelhklerıni bozacağından korkarlar. Erkeklerin belki biraz hakkı var, ajtıa kadmların yok. Gelenek, genel anlayıs hıçe sayılamaz. Fakat gozyaşının insanı çirkinleteceği yersiz bir kor Ve ağlamanın herkese tesir eden «mânalı» sı Hiç bir sös yok, fakat bütün güzellikler var Büyak ilim adamı Sınger, fezâva insan gönderilmerien once, tehlikeli kozmik parçacıkları zaptetmek için supürücu füzeler göndermeyi tasarlamaktadır. Işıklı boya Yeni bir ışıkh boya ile hava alanları 5 mil uzaktan gorülebilecek hal e konulacak. Bu ısık sisten bile g~çebilecek. Ş başarı ile devam ediyor. ğe, ne de beklemeğe Şehrin bır çok semtlerini, = mahallelerini, sokaklannı S kudretimiz var!. dolaştım. îçtimai seviyesi = Keskin'den Ahmet Payas yayüksek muhitlerde çöpler Şj zıyor: "hep ağzı kapalı kaplarda. E Bilineni açıklamak, bilgıç duruYuzde yetmiş nisbetinde Ş ŞEHİR TİYATBOLARI muna düşmemiş olmak için içinhiç bir yerde eskisi gibi = Tepebaşı Tiytarosu de bulunduğumuz geçim sıkıntıçop, kâğıt birikintıleri gör s medim. Görduklerimin de S larını sayıp dökmiyeceğim.. 1950 Saat 18 de temizlik ışçıleri tarafmdan Ş den öncekı geçim şartları gozöEyjrub Üzerine toplanıp süpürüldüğüne şa = Oyun hit'oldum. Eğer iş bu temE poda gider ve belediyenin = Saat 21 de ŞÜKRÜ CANAL'm tâkipleri, suçlulara ceza Ş ÇILGIN DÜNYA kesmeleri gevşemezse, İs ~ Perşembc, Cumartesi hariç her gün yıtanbul, gerçekten güzelliğıneE Tel: 44 21 57 TCKARIDA> AŞAGIÎA: yakışır bır temıziiğe ve Ş 1 Gevezelerın bır türlu yaberraklığa kavuşacaktır. S Kadın terziliğine ait : YENİ TİYATRO pamadıkları menfi hareket. 2 Gelgelelim, ötedenberi, ya 2 Temel Biçki: Butün Lira Saat 13 de Av köpeğine verilen emir, nefesli hut sonradan yakıştırma S kadın elbıselermı sazlardan. 3 Ağır işlerde çalıIstanbullu bazı vatandaşlar = DOMİNO tek bir metot esası şanların sık sık doktüklerı, kuyıldırım cezalarınm tepele ~ Saat 21 de üzerinden hocasız duz hastalığına tutulmuş durumrinde Demokles'in kılıcı Ş öğreten ana kıtap HIRÇINKIZ 15 da (eski terim). 4 Tersi memgıbı asıh durmasına rağ Zj Tapma Çiçek Salı hariç her gun leketimızın kyısında bulunduğu men.. «temizlik kampanya ~ 2,5 i Ho«asız şapkacılık Tel: 44 04 09 bır denızin adıdır, gramerde bır s!» na katılmak şöyle dur Ş tstanbul Tiy»trt»u bahis. 5 Divan edebıyatı şairsun, istemiyerek, daha doğŞ Erkek terıiliğine ait : SÜIJTyMAN ODUR lerimizden birinin adınm yarısı, rusu eski alışkanlıklarını ~ Gömlek ve Pijamalar 7 5 . eski Mısır Tanrılarından biri. 6 Her akşam 21 de bir türiti elden bırakamıya E Sipariş, kıtaplann bedelı , ,,, . Uçucu maddeÇarçamba tenzilâtlı rak şehri kirletme lâüba Ş 50 Krş. posta ücreti ile bir. ı l r lerden alt* mattae, cumartesi, lihklerıne devamda bır ~ hkte Ziya Canal, îstanbul pazar 16^0 da kısmında bamahzur görmüyorlar. On E P.K. 973 adresine gonderılTel: 44 22 36 zan sakal bu^diğinde derhal taahUutlu \ R,O lar, düşünmüyorlar ki her Ş lunan uzvugonderilir. Başlıca Îstanbul  i Ş vatandaş için bulunduğu S K Ü Ç Ü K S A H N E muz. 7 «Hiç şehir keıjdi evi demektir. s kitapçılarmda bulunur. O ÎKÎNCÎ BASKI bır olağanüsinsan, kendi evini ihmal v^ Ş demeli gonderilmez. Komedi 3 perde tülüğü bulunya dikkat,sizlik neticesi bir = Saat 21 de Dünkü bulmacaniD mıyan eski ka i E Çöplük halirn^ getirir mi ve = Cumartesi, Pazar matüıe balledilmi$ «ekll dın başörtuS böyle yerde otururken hu Cuma, 17 de. Tel: 44 02 76 D O K T O R * S zur ve rahat duyar mı? HajŞ su» mânasma ıkı kelime 8 kalabalığın KÂMRAN ŞENEL i ^ yır.. O halde beledij'emiz o « ı t ı c ı K ARA CA TİTATRO Çevrilince «birmânasına bır içine sen de karış!» emır ~ kırleticilere biran fırsat E CİBALt KARAKOLU Dahiliye Müteiıassısı i * S vermemeli, derhal cezayı ^ olur, bır takının tersi. 9 «Du^ Her akşam 21.15 te Beyoğlu, Ağacami Sakuağacıf ^ kesmelidır. Çünkü, tekdir S 1 \ Çarşamba, Cumar zineden iki eksik sayıda başkenti Cad. No. 23 saat 15 18 = ile uslanmıyanın hakkı kö E tesI> a z ^ P " Matine Tahran olan komşumuzun halE tektir. R. = Telefon: 44 55 14 kından insan» mânasma iki ke16 da lime Tel: 44 66 66 nııııııııııııııııımııiMiıııııııımın tiTATftO SOLDAN SAGA: 1 Kongo'nun esas memleketten ayrılıp bağımsız olmak istiyen kısmmın halkından. 2 «Baştanbaşa musıkıli ve şarkılı olan tıyatro eserınin ismi» karşılığı iki kelime. 3 Norveçli pıyes yazarı Ibsen'ın bır trajedisınin adı, Rumca «yaşa!» mânasma gelir. 4 Vücuddeki hastalık belirtisi şişlerden, bir takı, vücudümüzun yönlerinden bırı. 5 Tersi «buyuk bir su içme hasretı» karşılığı eski bir terimdır, iki yüz elli kılo karşılığı bir ağırlık esası. 6 Aslı'nın sevgilisı meşhur bir âşık. 7 «Son derece ısrarlı bır şekılde fıkrini kabul ettirmeğe çalışarak» mânasma eski bir terim. 8 Bazı hayvanlara zıyafet sofrası teşkil eden otlak, ıstırap çekenlerin yarı gizli şikâyet sesi. 9 Jlemurların ve ücretlilerin başlamasını sabırsızlıkla bekledikleri zaman parçası, bir harfin okunuşu, bir sa BiçkiKitapları JI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear