28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
T~" '.*"•?• \ II Ocak 1955 CUMHURlYFr fflDIPLOMAT YASSAN : YAKUP KAUKI KAKAOSMANOGLC Böyük petrol kumpanyalannın yeryüzündeki kudret ve hâkimivetinin ne olduğunu bilenler, seksen yaşına yaklaşmı? yan yatalak bir ihtiyarın (Anglo İranian Oil Company) saltanatına karşı kazandığı zafere ne kadar hayretle baksalar yeridir. Angloİranian Oil Company'e bu saltanat vasfını mecazi ve sembolik olarak vermiyorum. O da diğer emsalleri şibi devletler üstünde btr devlettir. Büyük Britanya Krallğı. bütün o azametli hükumet, idare ve Parlâmento cihazları ve kimbiliı kaç yüz yıllık diğer bütür. resmî ve milli müesseseleıi'e, icab ettiği vakit. bunun iradesine tâbidir; bunun emrinde ve burun menfaatlcri'ni korumak fipcbunyetirıdedir. Bir gün, İngilterenin Tahran Büyük Elçiliği erkân:n"an birine demiijtim ki: «Siz, bu dsvayı yani İran petrollan davasınıyalnız ekonomik tarafırdan alıyorsunuz. Bunu, biraz dma siyasi cephesinden mütalea etseniz ...» demistim de muhatabım hazin hazin gülümsiyerek: «Petrol işmde diplomatlann elinden ne gelir?» cevabmı vermişti. Zamanla, bu sözün bence ne kadar meçhul bir reaüteyi açıkladığını anhyacaktım. Evet, petrol kumpanyaları. adını taşıdıklan devletin dış politika icablarma kafa tutacak derecede bağımsız bir kudrete sahıbdirler. Bu kudret, onlara nereden ge.iyor? Hususi teşebbüslere ve hususî sermayelere istinad etmekte bulunuşlanndan mı? Hissedarlarınm, urnumivetle banka ve borsa âlernine hâkim yüksek finsns magnalan sınıfına mensub oluşlarından mı? Hiç süphesiz ki, aradığnnız «eboblerin bashcası budur. Fakat, petrol kumpanyaları devletler üstü iktidarlannı aynı zamar.da enternasyonal mahiyetlerine de borcludurlar. Bir çeşid petrol Farmasonluğu onları birîbirlerine öylesine tağlamıştır ki, aralanrHa yalnız menfsat değil. adeta kadcr or!sklığı hasıl olmuştur. Hollanda'nın Dusche kumpanyası İngilterenin Angloİratıian'ile, Angloİranian heıhangi bir büyük Amerikan petrol tıöstü ile pek yakmdan alâkalıdır. Birinin uğradığı zarardan öbürleri hemen aynı derecede müteessir olur. Zira, bunların çoğu geri memleketlerde bulunan kaynaklan sömürmekte ve bu memleketlerin hep sömüree şartlan içinde katmasını dilemektedirler. İranın İngiliz petrolcularmı kovması ve kuyularını roillileştinnesi, onun içindir ki, Amerikalılar gibi, Hollandalılar gibi diğer bütün akaryakıt istihsalcilerini, gıiniin birinde kendi başlanna da aynı felâket gelir diye telâşa, endişeye düşürmüştür. Dr. Musaddık. Abadsn havzasını n.il!iieştirdikter, soı.rı niçin bunlann hiçbiri tarafindan ne teknik ne ticarî en ufak bir yardım görmemiştir? Niçin bütüv. (Pipe Line) lar tıkanıp kalmıj: niçin tek bir petrol taşıtı Hurremşehr limanına uframamış ve bütün petrol piyasalan İran İhracatma kapamvermiştir? Bunun sebebi muhtelif milliyetlere mensub büyük petrol kumpanları arasındaki akrabaîık ve hattâ kardeşlik dayanışmalarınöarı başka neye hamledilebilir? Zavalh Musaddık, dışarıya bir darrla petrol satabilmek için her çareye başvurmuî, her kap:vı zorbmıs, fakat, dünya pazarlannı kendine karşı sımsıkı örtülü bulmuştur. Bnsün ise, Abacan tesislerinm yenr'en işletilmesi ve bu pazarların yeniöen açılması, sanırım. Amerik'ft. Hoüanda ve İnsiliz kumpanya'srının ortaklaşa alâkalarma ve iyi niyeHerine kalm'.s bir i=tir. Ben Tahrana gittiğimde İran İnşiltere petrol ihtilâfı henüz hâd bir safhaya girmiş değildi. Biraz yukarıda yazdığım gibi bu ihtilâf, adına GasseGulşayan denüen bir petrol anlaşmasile yarımyamalak bir hal caresine bağlanmıştı. Lskin, bu an'.aşma bir yandan Maliye NaZ'.vı Gulsavan. nbür vandan Angloİranian'ın Müdürü Gasse'ın paraflarını taşımakla beraber ne meclisin tasdikına, ne de umumî efkârın tasvibine erebümişti ve ermesine de imkân görülmüyordu. Bunun, hükumet tarafından her meclise sevki bahis mevzuu oldukça, Dr. Musaddık ağ'ayıp sızlamağa başhyor ve arkasındaki 10 kişiiik muhaUfet grupu takım takım yeni azalarla çoğalıp kabarıveriyordu. Niçe muvafakat mebuslsrı bilirim ki Gasse Gulşayan lâfı açüır açılmaz hemen bu saftan öbiir safa geçerler, yani hükumete dirsek çevirirlerdi. Mecüsteki ekseriyet partisinin bu dağlanışlarını yalnız Musaddığın yarattığı acıklı havanın U* Petrol kumpanyaları adını taşıdikları devletin dış poütikasına kafa tutacik kadar kudretlidirler tesirine değil, çarsıda, sokakta esmeğe başlayan ihtilâl kasırgasının zoruna vennelidir. Zira, (Gasse Gulşayan anlaşması), epey zamandanberi siyasî çevrelerin müzakere ve münakaşa mevruu olmaktan çıkarak ayak takımının yaygaralarma kanşmış gitmişti. Hafta geçmiyordu ki, ellerinde bayraklar ve yaftalarla alay alay nümayişçiler, karşı köşemizdeki İngiltere Büyük Elçiüğinin bahçe duvarlanpı taşlayarak ve hükumet erkânına küfürler savurarak, bizim bahçe parmaklıklarımızm önünden geçen Hıyabanı İstanbul caddesinden meclise doğru akın etmiyeler. (Arkası var) Vücude saniyeniri yüzde ikisinde (acı duyurmadan yapıjan iğne i İ E = E E E Ş E E E = E = E = E E E. E E = E E E =. Ş 1 E E E E = E E. E § = E E Enjeksiyondan sonra kanamaya da mâni olacak şekilde yapılmış bulunan iğneler büyük bir alâka ve rağbet ile karsılandı Enjeksiyonlarda acı duyurmamak için İsveçli bir doktor yenl bir iğne şekli bulmuştur. Yaylı bir mekanizma ile çahşan iğne, vücudün Lstenilen noktasına dik gelecek şekilde dayanmakte ve cild üzerine sıkıca bastırıldıktan sonra yukarı ucundan işaret parmağile bir pompaya basar gibi tazyik edılmektedir. Bu esnada içeriden geçen ince bir maden! boru, muhtevi bulunduğu mayii adaleye, saniyenin yüzde ikisi gibi kısa bir zamanda boşaltmaktadır. Zamsnm kısahğı ile beraber yeni cihczın yapmndaki pratiklik çoktanberi hastalar tarafından beklenen acısız iğnenin kullanılmasım kolaylaştıracsktır. Âlet, umumiyetle silindir şeklinde. başı ile sonu yassı iğnesini içinde teşıyan bir üstüvsneye benzemektedir. Enjeksiyondan sonra kanamaya da mâni olacak tPrzda yapılmış ve diğer iğneler gibi çıkarılıp kaynatılması mümkün kılınmıştır Aynı zamanda kendi kendine iğne yapmak güçlüğünü, acı duyurmamasından ötürü bertaraf etmiştir. At yanşlannda çıkışı kolaylaştıracak usul Malumdur ki yarış atlsrını yarışa başlatmanın yani çıkış, yerlerinde atları bir hizada ve aynı seviyede tutmanm, zaptedilmez muhtac aksak tarsflarıdır. Bunun çaresinı Amerikalılar, gene Amerikaya mahsus bir pra'iıc usul le bulmuşlardır. Birleşik Devletleı ae bu usulün taammüm ettiği. yarısa, b;r otomobilin arkasına takılı. pisti ihata edecek geniş.likte bir mânia ardmdan başlandığı haber veriliyor. Otomobil önde» atiar arkada oim=k üzere sahada yer slan yarısçılar çıkıs işareti veri'dktesı sonra önlerindeki manianm kalktığını, daha doğrusu otomatik bir cıhazla yavlamp içine kıvrıldığ.ru görmektedirler. Bu sırads bunınları boşta kalan atlar, otomobilin ardından seğirtmeğe. başlamakta ve saftan çıkmai için son süratle giden vasıtanuı boş bıraktıgı mesafeyi olaııca hıziarile katetmeğt çalışmaktadırlar. Henuz AvTupaya gelmemis olan bu çıkıs usulfl arabab. st yarırlannda da kuHanıhyor. Romalılardan kalma tek Hçillk araba yanslan bugünku modern seklin» rsğmen tarihf manzarasından bir sey kaybetmemlstlr. Ama ise makinenin dışandan da olsa bir mfidahalesl vardır. Amerikah bu müdahaleyi yapmakta mahzur görmemlstir. Çflnku her jeyi olduğu glbi kabul etmek onun harcı değildir. O, ya yeniyl bulacak veya eskiyl kendi yenlliğine uydurac?ktır. (Alman bannmdan) SAHTE KAHRAMAN^ LAVVRENCE Derliyen: SAMİH SAMİ Lawrence Şamdan ıtiye ve nasıl kaçtı? İngiliz muharrirl Richard Aldington'a göre. Şamın işgal: ve bunu takib eden hâdiseler etrafında hakikat gizlenmiştir ve bu da «tarihin skandallanndan» birini teşkil etmektedir. (Sahte kahraman) adh eserln müellili «vvelâ | u fuali iorm«kUdır: • « Avustralyah askert birliklerin 30 eylul akş?mı Şama girmemeleri hususurida neden bunlara kat'î emirler gönderilmiştir?» İngil:z muhsrririne göre, bu emirlerin gönderilmij olmasının sebebi, bir kaç Arab askerinin Şama, diğer müttefik kuvvetlerinden evvel girmelerine İmkân vermekti. Böylelikle (Arabların Şama ilk önce girdikleri) hus\i5und» dedikodu çıkarılmıştır. Diğer tarrftan Lawrence de, Nuri ve binbaşı Stirling ile birlikte Şama ne zsman girdiğini kat't bir jekilde tasrih etmemektedir. L a * rence'in bu hususta kasden malumat vermedigj anlaîilmıjtır. Lawrence, AI1 Hıza adında blrlslni, Cem?l Paşadan Şam valiliğinl devir almakla vazifelendirmiîH. Fakat bu adamı bedeviler yolda çevirmişler, soymuşlardı ve o da vaz:fesine başlamsk üzere (!) Şama ulaşampmıştı. Cemal Pa$a İse Şam valiliğini, Muhammed Said ve Abdel Kader adında iki Cezayirli Araba devretmiştl. Bu iki Cezayirli uzun zamandanberi Lawrence'e oyun oynam?ktaydılar! Fakat o günlerd» Şamda neler cereyan etti? İngliz muharriri Richard Aldington bu fuali cevablandırmaktan âciz olduğunu anlatmaktadır: « Lawrence dahi Cezryirlilerle Şarr.l'Jarın yardımı üe Faysala kar51 birisy?n hareketi olduğunu itiraf etmiştir. Fakat bu isyan hakkmda sarih malumrt elde edemedim, çünkü siyas! «eSebler dolayısile hakikatler o derece boğulmuj 1 ru ki! Devrin gazeteleri Şam sokaklarından kan sktığından bahseder. La\vrence ise, 5 ölü ve 10 ya'alı olduğunu. Nurinin durmadan mitralyözle ateş ettirdiğini anlatmıstır. Bütün İngiliz m'işahidleri. Faysal ile İngiltere aleyhindeki bu isyan hakkında tam bir sükut muhafsza etmişlerdir. Hakikrt nerede idi? Bunu maalesef bulamadım.» Lawrence. Şam işgal edildikten pek az sonra, 4 ekimde. oradan ayrılmıştı! İngiliz muhrrivi Richard Aldngton «neden bu kadrr erken?» sualini sormustur. kawrcnce. Arablardan bıktığını ve sralarındaki çekismclerdpn artık kaçtığını, 4 senedenberi izin almadan çahştığını, Lawıence'in burada doğru söylemis. olması muhtemeldir diyor! Fakat Lawrence, Avrupa cephesindeki genel kurmaylara yardımını (!) ula$tırmak için »lelacele Şam dan ayrıldığuu ve Londranın yolunu tuttuğunu da anlatmıştır. (Sahte kahraman) adh eserin müellifi bu sözleri alay mevzuu yapmakta ve şu suali de sormaktadır: « Lawrence. Mareşal Foch nez dine, İngiliz Arab irtibft subryı sıfatile mi gitmişti?» Diğer taraftan Almanların. Birleşik Amerika Başkanı Wiîson'a sulh teklflerini 4 ekimde gönderrniş oldukları da hatırlatılmaktarîr ki, aynı tsrihte Lawrence (harbi sona erdirmek için) Şamdan Avrupa cephelerine hareket ediyordu! İngiliz muharriri Richard Aldington'un'lıaydettifme göre; 'Law rence'in Şamdan Londraya yollanmuına b ; r sebeb de, sulh konferansının yskbşmıs olması idi. Loyd George, Fransızlann Filistinden v« Suriyeden «yaklarına kaydırmak İçin Lawrence'in de yardımın« ve onun «siyas! entrikalarına» muhtac bulunuyordu. Faysslın 1918 kasım aymda Beyruttan bir İngiliz harb gemisi ile yola çıktığı, Fransaya vardığı ve oradan da Londraya geçtiği bilinmektedir. Bu seyahatin tertib edilmesinde Lawrence'in tesiri oldu mu? tnglllt muharrlri Richard aldington, koyu Fransız «leyhtarı olan Lawrence'in sebebiyet verdiği bir hâdiseden bahsetmistir. Lawrence ile Faysal. Fr?nsız topraklarma ayak bs=tıklrı zaman Fransız hükumeti Favsalı ve İngiliz ordusunun bir subayı sıfatile Lawrence'i kabul etmeğe hazır olduklarını bildirmişle'di. F'kat Law: rence (Arab kılığı) le ?elirse, derhal memleV«>tten cıkapl'caktı! Lawrence'in Arab elb'seleri lle dolaşmakta ısrar ettiği ve bunun üzerine de Fransadan kovulduğu kaydedilmiştir. fngiliz muhavriri bu hâdisede Fransantn t?mamile haklı olduğunu belirtmist : r. Fakst daha sonra Lawrence. întikam almak hırsı ile, ParLste açılan sulh konferansma Hicaz delegesi olsrk ve Ar?b elbieleri î\< sitrriştir. İngiliz muharrii, b> i gilizin nasıl olup da Hicaz delegesi olarak vzife gördüğünü hayretle sonıyor! GEIJECEK YAZI: Latvrence'in sonıı... 1 Yeni enjeksiyon ifnesrinin kniıanılısı hayvanları yanj yolunu açan engelin kaldırılmasının zorlukları vardır. Ya işaret verilir, atlardan biri geriye teper veya çıkış kaideye j uygunsuz düşer. Biri arkada, di ' ğeri önde kalıp startın ahengini bozar. B:r de can »ıkıcı tekerrürler başladı mı ne atta heve; kalır ve ne de seyirei, tuttuğu hayvandf n umduğunu bekler. Velhasıl çıkış, yarışın mebdei oldufu kadar da neticesldir. Bazı hayv=n vardır; çıktığı gibi yanşı bitirir. Bazısı başlangıçta yaptığı kusuru yol boyunca düzeltraeğe çslışır. Her halde çıkış hatalan, yarışların en cok düzeltilmeğe Çocuklardaki ruhf intibaktızlıklan tedavi edecek bir klinik Ankara 10 (a.a. Ankara Ö*retmenler Yardımlaşma Derneği ile Türkiye psikoloji cemiyeti, Ankara Öğretmenler Yardımlaşma derneğine bağlı olarak, derneğin Yenişehir Tuna caddesi No. 6 daki binasında bir çocuk mediko psikoloji rehberlik kliniği açmak hususunda grekli hazırlıklan tamamlamışlard'r. Diğer memleketlerde mev cud mediko psikolojik kliniklerin bir benzeri olan bu servis bilhassa okul çağında bulunan çocuk ve genclerden tahsillerine engel teşkil edecek muhteîif ruhl intibaksızlıkların, (sosyal, famHyal faktörlere ve uzvl hastalıklara bağlı) «stemli bir şekilde tıbbl ve psikolojik bir kontrola tâbi tutulmasını, tedavisini temin ve takib edecektir. DÜNYA HÂDİSELERİ İki kardeşle evlenen iki arkadaş, aynı oaatte anne oldular Londra 10 (THA) İki kardeşle aynı gün evlenmiş bulunan iki genc kadın, aynı gün ve saatte Soreham hastanesinde iki çocuk dünyaya getirmişlerdir. Brezilyada feci bir tren kazası Rio de Janeiro 10 (a.a.) Brezilyanın Atlanti kıyısı üzerinde bulunan Aracaju şehri yakmlarında vuku bulan bir tren kazasmda, ılk alman haberlere göre, 40 ölü ve 112 yarah vardır. Üniversite Talebe Birliği kongresi bir haftadanberi devam ediyor 1. O. T. Birüğinln bir hafta 8ne» başlıyan genel kongresi devam etmektedir. Kongrenin dünkii oturumu âa diğerleri gibi. gündem harici meseleler üzerinde yapılan münakaşalarla geçmiş ve ancak saat 1630 da tüzük tadiline başlanmıstır. Tüzükte geçen dernek islmlertnin cemiyet olarak değiştirilmesine aid birinci m=.dde kabul edilmiştir. Asli ve mi.işahld üyelere aid lkinci maddenin incel?nmesinden sonra. vsktin gecikmesi i!eri sürülerek kongre bugün saat 13 30 da toplanmak üzere î'l edilmiştir. Bugün yapılacak olan toplantıda tü7ük tadili bi irilecek ve hesab tet; V k komîsyonunım rapom incelenecektir. Birleşik Amerika Kongresi önümüzdeki günlerde gayet mühim bir meseleyi müzakere mevzuu yapacaktır. « Televizyon muhabirleri v« makinelen Kongrenin bütün toplantılarına alınacaklar mı?» Bir taraftan gazeteler, diğer taraftan radyolar buna muhalif değillerdir. Her ikisi dt televizyon tarafmdan mağlub edileceklerlne inanmamaktadırlar. Neşredilen son istatistiklere göre Birleşik Âmerikada 32 milyon televizyon makinesi mevcuddur. Bunlar 422 televizyon merkezi tarafından beslenmektedir. Bu merkezlerin her biri de günde 19 saat devam eden 5 program yayınlamaktadırlar! Bütün nesriyat, 11in paran olarak Am.?rikan televizyon |irketlerine 700 milyon dolar kazanç sağlamıştır. Bu muazzam inkijafa rağmen televizyon ne radyoyu ve ne de gazeteyi devirebilmiştir. 31 aralık 1954 te Birleşik Âmerikada 90 milyon radyo makinetl mevcuddu. Buna otomobillerdekinl d« ilâve edersek 115 milyon radyo makinesine erismiş oluruz! Radyonun rek lamdan kazancı ise son istatistik!ere göre, 650 milyon dolardır. Fakat istikbal televizyonun mu? Televizyon şirketlerinin müdürlerine bakılacak olursa evet! Bunlar 1955 senesinde 6 milyon televizyon makinesinin satılacağını tahmin etmektedirler. Mütehassıslara göre, televizyon şimdiki halde bilhassa geceleri radyoyu ve gazeteyi yenmektedir. Geceleri, akşamları Amerikalılar daha fazla televizvonda okumakta. hâdiseleri takib etmektedirler. Fskat dicer zamanlar ?ene radvo Âmerikada gazete televizyon rekabeti hâd bir safhada mâni olunmahdiT. S Amerikan Kongresinin herhangi bir komitesl önüne çık?aK olan sahid, eğer Istemiyorsa, televizyon nesriyatının durulması şartUr. Televteyon çirketlerinin müdürlerl son iki tahdidl şiddetle reddetmislerdir. Böyle tahdidlerle Kongrt toplantılsnna katılmaktansa hiç katılmamayı tercih ettiklerini bildlrmislerdir. Ttlevizyon sirketleri bOtün kazançlarıru reklâmdan temin etmektedirltr. Kongre teplantılannd^n herhangi birinin reklimdan uzak tutulmaaı dahi onlara zarar verebileceginden, bu teklifi kabule ya^ nafTnsmaktadırlar. *•• Kongrenin hususi bir komisycnu önüne çıkan televizyon mümessilleri, Anayasaıun birinci maddesın» dayanarak «matbuata verilen hakkın kendilerin» de verilmesinl istemislerdir.» Bu talsvizyon mümessUlerint g51% ancak resimleri olduğu gibi akaettiren televizyon sayesind» Amerikan vatandaşlan, kongr* azalannın nasıl çabştıklanru görebil, mektedirler. Bu sebeble de Amenkan gazetelerine tanılan hakkm televizyona da tanmması şarttır. Televizyondan zarar göreceklerinl bllmelerirıe rağmen Amerikan, gazetelerintn müdür'eri tele\izyona karsı, herhangi bir meselenin bütün safhalarını, resimlerle, Amerikan vatandaşlarına arzettikten sonra, ajTiı vatandaşlara gazetelerde neler verebileceklerini düşünmüşlerdir. Gazete müdürlerini bugün içln en fazla düjündüren mssele da budur. *** Televiayonla ilk müeadeleyt glrişenler spor muharrirleri olmuşlardı. Bunlar, televizyonda bütün safhaları tafsilâtile gösterilen bir futbol maçı hakkında neler verebileosklerini düşünmüşler ve nihayet şöyle bir karara varmışlardı: « Televizyon devrinde spor mu harrirleri, maçla birlikte televizyon neşriyatını da takib etmek mec» buriyetindedirler. Bunlar, televuycnda hslka gosterilmiyen kısımları tafsilâtile anlatmalı ve oyunlaT hakkm da da etraflı tafsilât vermelidirler ki, televizyon bunu yapamamaktadır.B Aynı zamanda spor muharrirlerine, televizyonun neşriyatı sıra»ında veremiyeceği, eski maçlarla mukayeseleri. istatistikleri de yazılarına eklemeyi tavsiye edilmiştir. Şimdi, televizyon Kongr» müzakerelerine de girdikten sonra, parlamento muhabirlerirun d« spor i muharrirleri gibi harekat etmeleri 1 tavsiye edilmektedir. îjs ?|> İft ve gazete tel.srlzyonu mağlub et ' mektedırler. *** Bu siddetli rekabete rafmen Amerikan gazete müdürlerinden hemen hemen yüzde 75 i, televizyonun Kongre müzakerelerine almması lehinde bulunmuşlardır. Televizyon makineleri Konşre cahfimalannı takib edebilecek midir? Bu mevrıHa ilk tBr+ı^malar. Me lediği aşk çocuğu idim. Kocası ise, beni piç sayıyor, aile yuvasına sinsice sokulmuş yabancı kuş ynmurtası telâkki ediyordu. Annem, beni kurtarmak için herşeye hazırdı. Stanislas. önce, kansmın. hava teb dili için İsviçreye gittiei bahanesile bir kaç ay ortadan kaybolmasına karar vermiçti. Annem gizlice doğuracak, nevzadı İsviçre içtimai yardım idaresine tevdi edecek, yahud Cenevrede veva Lausanne'da bir kilisenin merdiven basamaklarına bırakacak, başı önünde, mahcub ve nadim. eve dönecekti Program sarihti. Namus kurtanlacakti. Hiç beklenmedik bir hadise bu plânları altüst etti. Bir sabah. Stanislas. annemin odasma fırtına gibi girdi. Yüzü sapsan idi Benzi her zamankinden daha solukru. Kapıyı örttü, karyolaya yaklaşb, pembe ipekliden yorganın üstüne, Dijon postanesinin damgasmı taşıyan bir mektub ath. O sabah gelen mektublann içinden çıkmıştı. Kontun fare gözleri. diken dikcn ka^iarının altında, daha ufalmıştı, Âmirce bir eda ile: Oku! dedi Annem mektub sahibinin el yazısı belli olmasm diye büyük harflerle yazılmış olan şu satırlan okudu: «Bravo. Kont cenabları! Sayın ailenizin bekasını temin için döl yetiştirmek hususund» â d ı bulundugunuza dalr, »enelerdenberi çok Carthy çekişmeleri televizyon vgsıtasile Amerikalılara ulaştırıldığı zaman ortaya çıkrruştı. Bu. bir çok kimselerin hoşuna gitmemisti ve şu*teklif!eri yapmışlardı: 1 Amerikan Kongresine televizyon makineleri gokulmamalıdır. 2 Eğer televizyon şirketlerine Amerikan Koneresinin müzakerelerini takib salâhiyeti verilecek^e. bunların bu nesriyat sırasmda reklâm vsnar?k para tpmin etmplenne çirkin rivayetler duyulmaktaydı. «Sevgili zevcenizin gayritabiî şiş manhğını müşahede etmek fırsatmı bulanlarm hepsi, sizin iftira kurbanı olduğunuzu anladı. Herhalde yakmda baba olacaksmız. Gerçek dostlarmız. Hakkm inayetile, sato halkma. yakmda, varhğma hamdeHecçğiniz ufac:k bir mahluk katılacağını görmekle bahtivsrdırlar. «Sizi tebrik ederiz, Kont cenabları. Champmesnil ailesinl en asil evlâdları arasında görmekle iftihar eden tekmîl Bourgotrne eyaleti, kasaba çanlan bu vaftiz için çahndiğı zaman sevinecektir.» Sadık dostlannızdan mürekkeb B'.r heyet Annem. imzasız mektuba kocası| na uzattı. Kont de Chapmesnil ansızın köpürdü: Münasebetsizliklerin. bak. ba»ımaza neler açtı! Şu İsviçre seyahatini boyuna geciktirdin Şimdi, fazla mütecessis kimseler, karnımn büyüklüğüne dikkat ettiler .işin içyüzünü anladılar. İki kibrit çöpü üstüne oturtulmuş elmaya benziyorsun, hakikat inkâr edilebilir mi? Alaycı tarafı herhalde gözünden kaçmamış olması icab eden su tebrik sahibi sersemler yüzürlden plânlarımızı tamamile değiştirmek lâzım gelecek. Yaböncı memlekete gidip gizlice doğurursan, hem senin kepazelliğir.i. hem benim namu suma sürülen lekeyi kabul rtmiş oiacağii. «CUMHURİYET» in Teirikası: 3 Vr Bekârm Yazan: MALRİCE DEKOBRA^ Starislas. başını salladı; akü başka taraftaydı. Kavak ağaclarına yüzde on beş eksik fiat vermek küstahlığmda bulunan Dijar.lu oduncuyu düşünüyordu. O günlerde bir gün şehre inip bu münasebetsiz herifkı kulaklarmı çekeceMi! Stanislas ayağa kalktı, Annem ona tekrar oturmasını söyledi, mühim bir itirafta bulunacağını ilâve etti. Muhatablarınm yüzü"ne nadiren bakan, konuşurken, bakışlarını. kar Sisındakinin sol kulak memesİTie, yahud kolalı yakasmın arahğına diken Stanislas, fare gözlerini annemin yüzüne dikti. Mühim itiraf ne olabilirdi? Acaba kontes, veresiye astragan bir bolero mu almıştı? Yoksa borsada spekülâsyon mu yaprraştı? Annem, kahramanca bir cesaretie, fakat bir çok dolambaçlı ifadelerle, kocasına, şişmanlığının •ebebi fazla gıda almak olmadığını SE VGILILERI .#«* On dördüncü Louis devrinde Annem, bu tehdidi daha iyi beHrtmek için, yanıbaşmdaki kücük zina mubarek bir şeydi! Bugün kemasanin üstünden bir kibrit çöpü • bairden bir günahtır. Anne olacaks:n. Sürtüklüğünün bu semerealdı. ortasından kırdı, tekrar: sini baska verde. hem de gizli ola Şöyle, dedi. Stanislas ısrar etmedi. Korkak rak dünyaya getirmeni emrediyoGünün birinde, kucağma tı, karşısında, gözünü intikam bü rum. rümüş. iri yan bir adam görmek vumurcağım alıp buraya gelmeği. korkusu daha o anda içini ürpert ipini çekip yüzüme baktıra baktıra beni mişti Anncmin. Etienne'i ele ver (baba) diye viyaklatarak rikkate eetirmeği umuyorsan aldamesi. tabiî. bahis mevzuu değildi. Kocasına şaşırtmaca vermek için. nırsın. Şu anda. dağda bayırda peydahlanmış bir çocuk hazırlabigâne bir cda ile, hemen şu sözÇeviren: HAMDİ VAROĞLU makla meşgulsün. git öyleyse, dağleri ilâve etti: da bavırda yumurfla! söyledi; Cenabhakkın, izdivaçlannı ! Konuşsana, Stanislas? dedi. Suç ortaâım, Joinville okulunO gün, annem. kendi odasmda. takdis ettiğini, kendilerine bir ev Söyliyeceğin bu kadar mı? Bazı | da jimnastik öğretmenidir. Kendilâd ihsan ettiğini anlattı. sinden hesab sormak istedisin za ' Stanislas çalısma odasmda yalnız tedbirler almamız lâzım... başlarına yemek yediler. Stanislas, elektrik çarpmış gibi, nıan ismini ve adresini söylerim. Fare, zınkkadak durmuştu. • * # oturduğu yerden sıçramıştı KenStanislas. kopı ile pencere arasm Kimle işledin bu günahı, aşadisinin, koca olarak, asla zürriyet ğılık kadın? tla tekrar gidip gelmeğe başlamıştı. Bu hâdiseyi takib eden aylar zaryetiştirmesine imkân bulunmadıİkide bir. kollarını havaya kaldın fında. Champmesnil şatosunda cere Annem isyan etti: ğını gayet iyi biliyordu. Bir çok Ben aşağılık kadınsam, SOT de yordu. Bir cokey klüb azası, yahud yan eden faciayı. esrarengiz bir radefalar, doktorlara danışmıştı; on hiçten ibaret bir erkeksin! Bir ka bir komedi fransez artisti tarafm dar sayesinde seçebilmek kudretine lar da, Champmesnil sülâlesini de dın normal vazifelerini yerine ge dan bu duruma sokulsaydı gene sahib olsaydım. bu dramın acıkh vam ettirmek ümidine veda etmesi tirmekten âciz bir bulaşık paçav neyseydi; ama. ipli halkalara tutu 1 safhaları beni korkuturdu Fakat lâzım geldiğini söylemişlerdi. rasile evlenirse. bunu telâfi edecek nup havada ufkî durmaktan, ya | o devrede. zavallı anneciğimin karStanislas, kalktığı yere tekrar başka çareler aramakta haklı olur! hud paralelde hüneılcr yapmaktan ; nmda temsil ettiâim müstakbel rüoturmadı. Kapı ile pencere arasınStanislas dinlemiyordu bile. An başka maıifeti olmıyan bir cambaz şeymin gastrula haline gclen iki da mekik dokuyarak, küçük sa nemi omuzlarından tutup sarstı, diş mukallidinin maskarası olmak, doğ gametiııden bu kadar büyük bir iş londa bir aşağı bir yukan dolaş lerini sıkarak sordu: rusu gücüne gidiyordu. Düşünü beklemek abes olurdu. mağa başladı. Yumruklarını sıkBir gün geldi ki, annemin karnı Suç ortağının adını söyle... yordu. Bir hal caresi arıyordu. Nimıştı, arasıra anneme, tarife sığ Gırtlağını sıkayım... nin büyüklüğünü, şatonun mükelhayet patladı: maz bir bakış fırlatıyordu. Bu ba Ben dini bütün bir katoliğım, lef sofrasındaki yemeklere atfetAnnem bu tehdidi öyle gülünc kışta, hayret, hicab, öfke ile kan bulmuştu ki: boşanma bana yasaktır Öteyandan. mek imkânı kalmadı. Bir karar ver şık, hiç de hayra alâmet sayılamı Adını kat'iyyen öğrenemezsin. piçini. Champmesnil ailesi içine mek meeburiveti kendini gösterrü. yacak bir kin, ifadesi okunuyordu. diye cevab verdi. Hem senin için sokman bahis mevzuu bile olamaz... Kan koca. bir kaç defa harb şuAnnem, kocasının hiç bir şey bu bir devlet olur, çünkü ona ça Bu ailenin ilk kont olan ferdi, rası akdettiler. Annemin nazannda, ben, hayırsöylemeden boyle bir aşağı bir yu tarsan, seni tuttu muydu belini çı boynuzları sayesinde o payeye erişlısile doğmasuu «abırsızlıkla bektar çıtır kırıverir.?. Şöyla! karı dolssmasından sinirlendi: mışti, değil mlT Amerikan gazeteleri, Kongre tartışmalarından uzaklaştırarak televizyonu mağlub etmek istemediklerini sarih bir surette belirtmjf. ierdir. Bunlar müsavi şartlar altında onunla savaşa hazır olduklannı açıklamışlardır. Gazete tel«vizyon harbl, ba »•bebla buyük bir alâka üa takib •dilmektadl», •anri 1.1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear