01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
n Tpmmnı CÜMHURİTET İSVEC MEKTUBU ŞEHİRDEN RÖPORTAJ Hastahane ve liastalıklar Yazan: Hîkmet Tuna Bu yıl Beyoğlunda 5 sinema kapanacak Röpoıtajı yapan: Metin Ergin kışm ea ueux tstanbul ve en muteber eğlence vasrtası olan sinemalar, önümüzdeki ietonun en mühim karaborsa vasıtan olacsğa benziyor. Belediyeye iki senedenberi yapbklan zam taleblerinin kabul edilmemesi üzerine Eey oğlumm sinema sahıblerı, çıkar yolu bankalarla anlaşmakta veya binalan tâdil ederek baçka işlerde iullanmakat bulmuşlardır. Bu yuzden önümüzdeki ainema •ezontma Beyoğlunun » n a ı 5 sineması kapalı vaziyette gieoeğiz. Beş tinerramn birden kapanmasının hal kın eğlencesme nasıl aed çekece^ini r e bılet karaborsasuu n* derece arttıracağını izaha lürum gdrmüyoruz. Bu yüzden Belediye de her ay vergi suretıle elde edilen en az 150 000 lirahk bir geürden mah.um kalmış. olacaktır. Halen Şık sineması ve İpek s!neması kapannus. vaziyettedir. Şık sineması bir k;ç ay evvel muazm bır meblâğ ödenerek Akbank tarafından satın alınmıştır. Içmdeki kiracıîar çıkarıldıktan sonra, î'inanın tâdiline hemen baslanacak ve burası Akbankın bır jubesi haline sokulacakür. İpek einemast ke flç ay evvel Belediye tarafından Şehir Tiyatrosu haline sokulmak gayesile tahliye ettirıldiği halde, kapısına bir kDid takılmakla iktifa edilmiştir. ^Lmni herkes bina bakımından çoK sıkışık vaziyette olduğunu iddia eden Belediyenin üç aydanberi niçın harekete geçmediğim merak etmektedir. Bu şekilde gecen her günün Beledyeyi en az 1000 lirahk vergi gelirinden mshrutn ettiği hesablanmıstır. İpek ve Melek «inemalarımn Şehir Tiyatrosu şeklıne sokuUbilmesi için en az bir buçuk milyon liraya ihtiyac olduğunu hesablıyan Belediye, Melek sinemasının gayrimuayyen bir müddet daha müsteciri tarafından kullanılmasma göz yummustur. Zir» Melek sinemasının biletler üzerinden bir günde ödediği vergi miktsn 2000 lira civarmdadır Fakat Belediyenin kendılerini Melek sinemasmdan her an çıkarabileceeini hesaha katan İpekçiler, Beyoğlunda Atlas sinemasımn yanmda 1500 kısi alabilecek büyuklükte İst'nbulun en luks sinemasmı inşa etrrektedirler. Yent Melek sineması önümüzdeki sezona yetiştirılecektir. Dığer taraftan, Belediye, Sur.ıer sinemasının tahliyesi davasım da kazandığı takdirde (bu şimdılık zayıf bir ıhtimal olarak gorülmektedir), S'imer sineması kendine aid olan Ar sinemasma taşınacak, bu sefer de Ar sineması açıkta kalacaktır. Alkazar sineması ıse bir müdHet e\vel Doğubank tarafından 800 000 lirsya satın almmıştır. Sinema mustecrinin mukavelesi iki ay sonra bıneteceğınden banka tarafından gerekli tadıiâta hemen baslanacaktır. İstanbulun en eski sinemalarından biri olan «Yıldız» m da önümüzdeki ayiarda kapanması tahakkuk saihasma gırmiştir. Binayı tâdil etmek ve üzerine yeni katlar çıkmak için şehrimizin büyuk bankalarından birile anlajan sinema binasınm sahibi, yalnız kiracdsrı çıkarmak hususunda müşkülâtla karşılaşmıs. ve kiracıîar binayı tahLye etmek için taleblerde bulunır.uşlardır. Fakat ihtilâflarm halledılmesi ve sinem.rm banka binası şeklinde tâdil edilmesi gün me selesidir. Son aylarda Taksim sinemasuun müstecıri ile, bmanın sahıbi tanramıs ıı adamlanmızdan Hasan Tahsin arasında da ıhtılâf çıkmışUr. Bugunkü du.uma gore ouıayı si ' nema olarak ı§!etmen:n Vâriı ol ı madığını goren mal sahibı, şehrin en muteber semtinde bu gemj cep | he üzerine buyuk bır otel inşa et ' meğe karar vermiştir S nemamn MERAKLISAHİFELER Derleyen: Hamdi Varoğlu TARİHTEN î İM Temizliğe ve pisliğe dair • * * Kurey A v m p a n u ı en buyuk hastınesi Sodersjkhuaet Stokholm MEktubumu, İskan Jeulmekte olan hastalar, tenkid ve dinavyanın ve iddıa edildiğıne jore, fcte]denni ileri sürmüsler, hastane butun Kuzcy Avrupaıun en büyük leıde çalısanlar da, edındıklerı tecve en modern hastanesı Stok rübeiere gore fıkır'.erinı belirtmi*'holmun ı Sodersjkhuset» hastane lerdır. Bu arada. koğusların 6 ya•ınden yazıyoıum jtoklı olmasından şıkâyet eden has1S00 yataklı olan bu hastanedc telar, 3 yatakh ıkı sıra karsüıkb ortalama hesabla, her gün 600 kişi < rtibde, ortaya düşen yataklarda; er muayene edıimeite ve gene her , . d" bajLa yatanların an.de gun kuçuk buvuk 50 amelıyat lalandırıcı hastahk hallerinden yapılmaktadır. Bu hastanede, hu ı Uıumaîc ve benaerı) rahaUiZ olsusi olarak tek yatakh 80 oda var; lauklannı, çunkü bırıne ıırtlannı 1600 yatağın gen kalan kısmı umu çevırseler, yambaşındakılerınin mi m> koğuslara tahsıs edılmistir. de bulandıncı halını gorduklerıni Modern hastaneleıde koğuş dıye bir «jylemaşlerdır. |ey kalmamış ama, dıl alışnilf da, j Bu mahzuru ortadan kaldıran hal tek yataklı hususî olmayınca ko > aresi, Krıstof X omb'un yumurtaguş dıyoruz. Bu hastanede umumî ( gıbi bir ı e y Odalardakı yatak koğu» 4 yataklı, 2 yataklı ve 1 ya sayısmı dorde ındırmek, lynı metakh odadır. ( *aha dahılınde, yani 48 metre muHajta, amelıyat olmuş, ia, bu • , abbaı sahada, ıkı koğu» yenne, melıyatın bu\ uk veja kuçuk olu her bıri 16 metre murabbaı 4 er yagore, tek \eya ıkı yataklı oda t klı üç koğuş yapılmasına karar ya ahnır. Buıada dort gun kahr. ^ nhyor. Aynı sahada, iki kapı, Ondan sonra dort yatakh koğusa l . pencere, bir duvar ilâvesıle uç€ yatınlır. Hasta, hasta sandığına bolunmuş oluyor. Bu «uretle da dahıl değllse, kı İsvecte hasta san dâva halledılmış oluyor. dığına girmemif hemen hemen hiç B j hastanede yılda 1.800.000 kikımse yoktur, kendısınden gunde 5 lovat elektıık sarfedılmektedır. kuron »lınır. Bu hasta bir aydan Hukumetin hastaneler için tesbit fazla hastanede kalmak zorunda 'ettığı elektnk fıatı, bir kilovat içia ise, bir aydan sonra ücret günde 4 3 j o r e (santım) dir. Kok kömüriikurona indırılir. İcab ederse hasta r ö n tonu hastane için 25 kuronbir yıl hastanede kalabilir. Bu miıd âuı. Yani, resml kuru üzeruKİen det rarfında, yspılan bütün kan bızım paramızla elektrığin küovatı tahhlleri, rontgen muayeneleri, bu i ıi kurusa, kok kömüriinün tonu tun konsültasyonlar tedavı için lâ 'd a aşağı yukan an dört liraya mal zım olan her turlu ılâç, kan, serom olmaktadır. Ancak, kurooun iftira g'.ıkoze, hepsi bu 4 kuron ücret kuvveti bızim paranın en u ild içindedır. Hastadan i kuron alın misli olduğuna goıe, kuronu lıra masına mukabil, hastanın hastane dıye okusamz, gene de bu elektnk ye günlük masrafı, :ç hastalıklaıda V e komur sudan ucuzdur. İ*veçt« 60 kurona, hariciye servislerinde ise, 'maden kömürü, üıtelik bir de it80 kurona mal oluyor kı, bunu sos hal mahdır. Sudan ucuz dedım. yal teşkılât odemektedir. Buradaki gıbı degil, bızdeki tuyu Bir jehır veya kasabanm hasta kasdediyonun. Çünkü burada su, nelerınden ve bu avantaj'.ardan hava gıb:, âdeta beda\adır. Aparfavdalanabilmek için, o jehır veva tımanlardaki kiracılardan nı parakasabada tescil edılmış, yerleşmış («ı diye bj gey almmaz. Para alınolmak, cemaat teşkilâtına kayıd'ı madığı gıbi sarâyat da tahdıd edılbulunmak şsrttır. Aksi takdırde, 'rmş değıldır. Onun için kiralık daidört yataklı koğuşta, rneselâ bu 'relerde su »aati yoktur. kartanede, 5 kuron yerine 35 ku j B u modern hastanenin aynca bir ron, y . n hususî ıkı yatakh odad» l d e kendine mahsus elektrik »an15 yerine 45, tek y?Uk!ı odada V, ıtra'.ı var. Şehrm umuml elektnk yerıne 55 kuron ücret ahnır. |ce'eyamnca bir irua olsa ve cereYukanda koğuşlardan bah?eder yan kesılse, bu kesilif ânında daken. odalarda en çok 4 vatak bu hılî santral otomatik olarak derhal lunduğunu behrtmıştım Koğuş de 'i=lemeğe başlar. Bunun fevkalâdenüen odalarda yatak sayısı dort de Üğı şuradadir: Amelıyat esnasınaiçin daha fazla değıl? ,da bır ânza olsa. amelıyat dev»nı Yalnız İsveçin dığer şehirlerinde e ^* r Afıza oldugunun operatör «lefil, Stokholm'de de eskı hssta |^"' e forfcna varamaz. Hastanenin nelerde 20 yatsklı koğuşlar var. jİeneratorü 6000 voltluk^ar. Bu e1940 da ınşa «hlmiş olan 1400 ya j ı*«rji .3X220 ye tahvıl edilmektedir taklı Kaıohnska hastane=inde koSodersjukhuset'ın çamaşırhaneM ğuş 6 yaUğa ındırümişti Karoüns ,'* e r S u n 15.000 kilo çamssır yıkaka'dan sonra inşa edilmiş olan So jmakta. kuıutup, ütülemektedir. dersjukhuset'ın p'ânlarını hazır j Bu hastane yap Imadan ewel. layan mımar Sederstrom. plân'an mutfak, ya bodıum katına ahnır h l k k hazırlamakta iken. hastanelerden veya hastanenin dısında a\n bır hastalan da davet ederek, hpkim binada bulunurdu. Mutfak bodrum leri, hemşireleri, hadmelen. hasılı kauna yerlestiniince, her türlü bütün ilgıUeri bır aı»>a toplamış, modem tedbır ve teıtıblere lağrmınakaşalı bir toplantı yapmıştır. men, y«nek kokusunun hastaneBu toplantıda hastanelerde tedavi 'nin ıçine yayıunasının dnune geçı hastase binası kmemifti. Mutfağı hastane difinda iaja edflccek ayrı bir bınaya yerl.ştinnek akla en yakın ve uygun trtıb diye kabul edıliyordu. Fakat, bunun da başka mahzurlan clduğunu, bu hastanenin mıman, tıinöje kronometre, günlerce yapmıj olduğu tetkik ve istatisüklerl» ııneydana çıkarmifUr. Şoyle l ı : bır kadın hademe mutfağa gidıp ye]n:eklen araba ile koğuja getirecek [olursa ve mutfakta yemeği venen şsytd kadın ise, bu ikisi, aşağı >ukdrı 20 dakıka lâf atmakl» vakıt i geçırmektedır. Bıri erkek, bıri de kâdm hademe iae, çene çalmak pa|yı 10 dakikaya, hademelerin ikisi de erkek olunca, bu pay 8 dakikaya düşmektedir. Onun için bu hastanenin plânını yapan mımar, bu h.zmettekı hademelen ortadan kal'thrmayı tasarlamıj, mutfağj hastanenin en ust katına almıj, mutfakt^n koğuşlara yemekleri asansörle yollamak şıkkını tercıh etmişür. Bu t^rtıbde hero kokudan kurtubnu# olunuyor, hem de vakıt kaybedümiyor. Yemekler asansörle ajagıya 1 gönderilinee yemeğin aid olduğu kata asansör vardığı zaman, dolap kapısı otomatik olarak açılıyor. Yemek «evkiyabna mahsus asan«orlerın kat kapıları dışardan aeılnuyor. Yemeklerın ısmarlanmasında her hangi bir yanlışlık takdırinde, meselâ on köfte yerın» bea köite gSdderilmif olsa, bu yanlıslık her asansör başında doğrudan doğruya mutfağa bağlı telefonla hemen tashıh ediliyor. Bır fabnkayı andıran eczahanenin yıllık butçesi 2 000.000 kurondur. 130 hekimle birhkte hastane penonelı 2000 kjeıyi buluyor. YUlık butoesi de 40 ıie 60 mılyon kuron arasında oynuyor. *** Bu mün?»?betle. umumî olarak, İsveçin hasta ve hastalıklar dâvası etrafuıda bazı hususları azız okurlara arzetmek isterım. Tutulan LstatİJtiklere gore, İsveçte ortalama olarak, her yıl dokuz yüz bın hastalık vak'ası tesbit edilmistir Bunun % 60 ı beden hastalıklandır. Buna mukabil sosyal teşkdâtın clmdeki yatak sayıs: takriben 100.000 dir. Bu rakama husu»l hastaneler dahil değildir. Sosyal teşkilâtın hastalıklarla mücadele ve hastaneler için her yıl harcardığı para 1.800.000 kurondur. r. Otelin altında yapıiacak büyük mağazalara bankslar ve büvük ticarethaneler pek rağbet ettık'.ermien durum bugünlerde belli olacaktır. Şehrimizin büyük bankalan «on günlerde sinemalara ilâveten Bey18 inci asırda içinde temizlik edevatı bulunmiyan oğlundaki mahallebıci dukkânlarını da satın almağa başlamışlardır. Bey Fransız Akademısı az=sından L« yo odası vardı. Fakat bunlar lüksoğlunda dükkânı bulunan iki rra notre, on altıncı ve on yedıncı asır ten ibaretti. Esasen banyo odası hallebiciye iki büyük banka tara Fransasıadaki temizlik ve pıslık bir tarafa, saray da abdesthane yok telâkkisme tahsıs ettiği bir tetkik tu. Saray halkı, avludan avluya gefından 100.000 er lira hava ödenmristir. Pek yakındfı Beyoğ yazısma şöyle başlıyor: »Şu nâhos çerken, deriden yapılma genig şem lâzım: sıyeler kullanır, pencerelerden fırlurun en işlek semtindeki iki ma müşahedeye katlanmamız latılan pislülerden, bu semsiyelerin hallebici dukkânı da banka haline Babalarunız pis insanlarnuş» Muharrır, hatır gonül gozetme altaıda bannarak korunurdu. 1764 sokulacaktır. Bankacılığın inkişafı bu tempo ile devam ettiği takdirde den bu acı hakikati ortaya attık senesinde yazılmı? bir kitabda Verbir kaç sene sonra Beyoğlunda tan sonra, bahu mevzuu atırlınn sailles sarayı bir çöplük halinde edilmiştır. Saraym dı? ve banka bollupundan geçılemiyeceğ: pıa tnsanlan hakkında, ıbretle osarayın içi kunicak satırlar yazıyor. Kirlıhk, iç pencereleri, hattâ anlaşılmaktadır! on altıncı ve on yedınci aaırlarda. mide bulandıracak kadar mülevıes Bütün bu izahat, Istanbullularm as.ı de'eceye yiıkselmiî, tabiî bu ve leş kokulu idi. Avlular, koridorönümüzdeki sezon sinema ve stadhal almışü. Meselâ On Dordüncü lar, merdivenler idrar ve necaset yom kapılarında hayli macerah ssat Louis, ağırlığı altında ezılecek ka kokusundan, öbek öbek pislikten, ler gcçireceğini göstermektedir. Bu dar fazla mıktarda mücevher takı geçilmez bir halde idi. Sarayın nagunkü durumda sinemanın Ve dıdibinde, nıp parıl parıl, aynalı galerıde arzı zırlar dairesinin duvan eer eğclencelerin karabors^ya duşpndarn ettiği zaman. sabahleyın yu bir kasab, her sabah domuz keser mcsini de no ma! karşıhvacağız. ve kebab yapardı. SaintCloud cad zinu bile yıkamamıç bir adamdı! Ne dıychra? Alîah Beyoğlunda gcrı On sekızmci asır, temizlik ba desı, çirkeflerle ve kedı leşlerile kalan 56 sinemayı korusun' kımırdan gene aynı »eydi. Versa dolu idi. Sarayın murdar kokulan ıJİ;s s.rayı, butun debdebesine ve kralm odasına kadar dolardı. Kal Mlliyetçî Çinin Churchill'e ıhtışamına rağmen, içinde yaşıyan dairesinin kapısı önünde, bir paon bın kışınin sabun ve sünger de ravananuı gerUınde nobet beklicevabı ru.en temizlik edevaüna külliyen yen sisko bir perdedar vardı ki Taipeh, 18 (AJ3.) Mıllıyetçı yab^ncı olduklan bir yerdi. Hari yemeğini orada pışirir, orada yer, Çın D15 İşlerı Bakanı George Yen, kuiâde oymalarla s\ıslü tahta kap orada hazmederdi. İngıltere B.şbakanı Churchill'm ge lamahr, kirlı ellerm tamasıle cıSarayın kral datrestnl lhtiva eçerJeıde yapmıs olduğu, Foımoza lâlauırdı. Birer aşk yuvası olarak den kısmında tütün içmek yasaknuı Birleşmı^ Mılletıeı vesajetıne vucude getinlmişe benziyen buduar ü. Fakat prenslere ve prenseslere, verümesı teklifıni tefsıre değmi larda acayıb kokular dalgalanrrdı. bu arada daha baska bazı hatırh yectk kadar gulunç almakla va>ıf Bu debdebeh odalarda yatıp kal kimselere, taze süt içebilmek içm, landırmış ve ıBu, İskoçyanın Bir kan insanlar, sabahleyin uykudan kendi dsirelerine lnek, keçi ve dişi leşmiş Mılletler vesayetine venl gozlerını açar açmaz yuzlerini bile eşek almmak müsaîdesl verflmisti. mesini tekhfe benzer. Tarihî, sıya yıkamadan giyınirler, yağlı peruVersailles sarayında her yere ser kalarmı bsşlanna geçirırlerdı. si ve etnik bakımlardan. New bestçe girip çıkmak yasak olduğu Versailles saraymda, krala Ye halde, herkes, Snüne boyuna doMexieo veya Lojısıana Bırleşık Amerika için ne Lse, Formoza da nüfuzlu bır kaç saray kadınına hfta laşırdı. Üstelik, laraym içinde hırolmak üzere gerçi iki üç tane ban sızlar da eksik değüdl Bir aab«h Çin için odur» demiştir. Kral On Besinci Louls*nin IAZUBhğını bile çaldılar. Çunkfl nedimlerin, yaverlertn, uşakların, hademelerin, ocakçıbasılann, iç oğlanların, halıcıbaşılann, koltukçub*şıların bolluğuna rağmen, Krala lyi bakılmıyordu. Versaille sarayı rablar ve sular, bardaklard» b«2 t a tardı. On Besinci Louis, yatağmda öyle üşürdü ki, daha gün dogmadan çok evvel çalışma odasına B » ğınır, ocağa odunlan doldumr, h*" tuştumr, üfliye üfliye atef jnkardı. Kraliçenln malyeünde, b e | ytia yetmiş iki tane hızmetkâr vardı. Ba na rağmen, sarayda her taraf toa içinde idi. Bir gün, Kraliçe, yr.tak örtüsü üstünde toz gSrmöç, n ö betçi oda ujEgını sorguya eekrrum, oda uşağı, mesuliyeö hababasıya, hahcıbaşı mobilyacıbaşıya yüklsmiş, nihayet bu toz birikmesinden hiç kimssnin sorumlu olmadıgı t ty dana çıkmıstı. Bu i"=siz güçsüz hizmetkârlar «flrüsü içinde bir tanesi vardı ki vazıfesı lâzımhkçıbasdıktı. Bu kadifa elbiseli, beli kıhçlı, kont rütbell zat, kral uykudan uyanır uyanmaa odaya gırer, elbise dolabı civaruıda bir yerde himmetini bekliyen kab.n mduhtviyatmı muayeneye çitab ederdi. Yegâne vazifsi bu klL Yirmi bin frank maası vardı. Rütbesi icabı, muhitinden saygı görur, evinde, eşini dostunu ağır'achğı zaman çıkardığı peçetelerin cefaaeti dillere destan olurdu. Ama. bu peçetelerin, ilk defa nasıl bir işte kullanılmıa. olduklannı iüsynmek, bereket ki, kimsenin akhndan geçmezdi. Lâznnlıkçıbasımn, bir kısmını kendi evinde kullandığı bu peçetelerin, pıyasaya «jrdüğtt fazlası kendisine oldukça mühim t i r gelir temin ederdi. *•• Ijt'eçte yaygm bir halde bulunan \\e bır mılli derd olmus olan halk ' hastalıklan demlen bazı hastalıkmeğe mezun olanların hepsı, kafile . !ar var ki, bunun başında romahaünde, kâsenın peşisıra içeri girelerdi. Başyaver. yanmda bir heı tizma gehyor. Ondan sonra gelea kim bulunduçu halde, çorba kâikalb hastalıklan, verem, kanser, 5e=e«ıni teslim alır, Krrla uzat'r, Kral ker hastalığıdır. da ancak o zaman, et suyunu içeYapılan hesablar göstermıştir ki, büırdi. Isveçte hastalıklar yuzunden ıstihjsal saha>ında her yıl 300 000 iş yılı Fakat, teşrifat kaidelerinin gtliI kaybolmakLadır. Bunun Tc 60 ım şinde, koca hükümdar, çatı katmda halk hastalıklan denıîen, az veya oturan bir talebe kadar sade h.yat çok müzmınlıği yuzunden malulluk (Model Buyuk Anne) dıye adlandırılan ıhtiyar artıst Marlene Dietrıch. hâlen Lond.ada bir barda sürerdi. Ateşini kendisi yakardı. meydana getiren hastalıklar teşkıl temsıller vermekte. şarkı söylemektedir. Yukandaki resımde Marlene Detrich, bır yardım cemiyeti taıa Versailles saraynn ici öyle ^oc | olurdu ki, krahn sofrasmdaki şa Arkası Sa. 6, Su 8 de fından tertib edilen açık hava toplantısında gorülmektedir. «Peki» dedim, cdışarıdakı o bmlerce kışi ne beklıyor?» Fouche: (Prenses hazrctlerımn ara bulmaya çalıştığı duyulmuş Ja» dedi. «Parıs halkı saatlerdenbeıi Prersesia donmelerını beklıyordu.» «Oyle ise halka bildirin» dedim: BGeneral Bonapaıte muttefıklere teshm oldu ve Malmaısondan ayrıldı Artık evlerıne dönej bilirler» Lafayette' «Sizi gormek istıyor; lar, vatandaş» dedi. «Benı mi eormek istiyorlar?» Başını salladı: «Siz bizi sulha kavuşturdunuz Kardes kanı dokulmeden teshm olduk. Vazıfemzi yerme getırdiniz, vatandaş 9 «Hayır» der gibi başımı salladım. Ahaliye göıünmek ıstemıyordum. Fakat Lafayette ısrar etti: «Bir görünun halka» dedi. ( Nice canlar kurtardınız. Müsaade ederseniz sizi pencereye kadar götüreyim.» Beni ahp yemek odasmın penceıelerinden birine gotuıdu. Cam açıhr açılmaz sokaktakı ahaiinın gürultusü içeri doldu Lafayette penceremn kenanna çıkıp da ahaliye görününce gürültü kesildi. Lafayette halka hıtaben konusmaya başladı. Sesı çınçm btüj'ordu: tVatandaşlar, sulha kavuşUık! General Bonaparte teslim oldu ve •ruuzdaa yetıanuı bir kadın, culb> seven bir milletin kendısır.e, ıleride Kıahçe olmak üzere, Prenses vaptığı. haiktan bir karhn onun kılıcını teshm aldı, tarihî Waterloo k.lıcm'» Lafayette bara yer vermek üzere geri çekılince gilrültu bır kat daha artt. Josephıne'in tavsivesini hat'rlamuş, bır iskemle getirtmiştim. Pren sese kısa boyluluk yakısır mıydı hiç' Iskemlenin üstüne çıktım. kılıcı iki ehmle tutarak. içinde yer yer me^'alelerin yandığı karanhğa I dosrru uzandım. j Gürültü arasında hep aynı kelime'.erin tekrarlandığını duyuyordum. Nihayet ne olduğunu anlaI dım] «NotreDame de la Paix' NotreDame de la Paıx'o dıye hay , kırıyorlardı. I «Sulh meleğımiz!» dıyorlardı bana. cSulh meieğımiz!» j Ağlamaya başladım Ağlamaktan' j başka bır şey gelmedı ehmden. | Pencetcnm onunden içeri gırdım. Arkamdan camı indırdıler. Mıiletvekflleri pek heyecanlıydılar, aralarmda kalınca birdenbire kendımde bir tuhaflık, bir bikeslık hissettim. Hiç birinın de gitmeye niyoti yok gıbiydi. Kılıcı getirdim Napoleon'un başkonsulluk resminin altmdaki masaya koydum. «Misafırlerimize biraz yıyecek, içecek bir sey ikram edeiim» diyordum ama, sarabdaa b«fka sade vişr.e vardı, şurub yapmak içm ayırdığımız vişne. Marie ile beraber «Ne yapalım'» dedik ve milletin müme<;sıllerine bu vişneleri ikram ettik Bir saldirdılar k ! O zaman, sokaktakıler aklıma geldi. Biliyordum: Son günlerde ahah bır parça yiyecek içm. sıraya gırip saatlerce dukkânların ömınde bekhyordu. Msrie i'e ahcıya: «Kilerde ne kadar un varsa hepsını sokaktakı ahaliye dağıtın» dedım. Bizımın acıdığını ilk fark eden Talleyrand oldu. Seke seke kapıya doğru giderken: «Bir yeriniz mı acıyor, Prenses hazretleri?» diye sordu. «Yo, hayır... biraz yorgunum da » dedım. Tek gozlüğünü gözüne tutarak: «Cumhuriyetçi dostumuz Marki de Lafayettî, Prenses hazretlerinin es ki ve yakın ahpablanndan galiba!» dedi. Bunu öyle bir eda ile söylemişti ki tepem attı. KBU odada eli temiz kalmış biri varsa odur» dedim. «Tabiî, Prensesım1» dedi. «Yıl lardanberi taşradaki topraklarındo lâhana yetiştirmekle meşgul, elbette ki elleri temiz kahr'» cKıyıdakö?ede kalmıs filozoflar...» dedim. Arkasını o getirdl: c... Mustebıdlere daima ryi kul olurlar'» Sonra dısandaki un dagıtımı gfl Versailles sarayımn rnunîarhgi hakkında etraflı fikir vermek için uzun uzadıy» yazı yazmağa hacet yoktur. Bir tek tkra, bu husust» en belığ sahid vazifesi görmekteÖte yandan, teşrifat, onu bir e dir: sir gibi kavramı^ü. Meselfi Kralm 1830 senesinde, bir Üıtiyar canı bır kâse et suyu içmek mi lstedi? Tl uzaktaki mutfaklardan, kiz, vakttle çok debdebeli günleetrafmı silâhlı askerler kuşatmış rinl yaşadığı Versailles saraymı olduğu halde, çorba kâsesi arzı en gezrreâe gitmişti Gırıp cıktığı daiodasımn relerı tamyamıyor, kendini yabancı dam ederdi. Kâse, arz bırakıhr, bir muhitte hissediyordu. Büyük mermer masası üstüne sofracıbaşınm muhafazasına tevdi salonlan, rrerasim divanhanelerinl hatırlıyordu. Fakat edılirdı. Et suyunun tadma önce hyal meyal küçük dairelpre girilmce, büsbücasnicibaşı, sonra nöbetçi hekimbaşı bakar, sonra teşrifatçı: «Kralm et tün fasslsdı. Eski eşyaları kaidınlsuyu hazırdır!» diye seslenirdi. O mış, şek'Ueri değiştirilmi? bu odada kapısı açıhr, izir.sız huzura gir lar ona t?mamile yabancı geliyordu. Nihayet kendınne yol gösteren rehber, mar'rızı saraym tamir görmekte olan bır d ie<;ıne getirdL Burada, hir abdetbane küngü pat'amıs. or!a>n murdarl'^a botmıştu. Odanın iK övle p'sti, övle leş eibi kolnıyordu ki mıde bulandınVOT'U. Ihtiyar ma'Vi7, n ı l hali görünce bir sevir.c nidası yükseltü: Hah, şimdi tsnıdım! tşte ben'm zpmanımd ki Versailles' O devirde her taraf bu haldeydi! dedi. Napoleon Elbe'de n geleli daha doksan g\m yck, asaŞı \ukan vüz gun a^^^k o' r 'u. . Araa, bu yüz gı n asır g'bi geldi. Lcirzıe muharebesinde benim o eskı J»anBapt]ste'ım dldü. Desir.'e'nin genclisı de Malmaiscn kökürün bahçesinde, çard^t'T altmda son nefe=!İri verr"i. ikisi bir daha nasıl bir araya gelecekler bilmem. Eu dpftere hunHen sorra tekrar h â t m yaz~c3ğırnı hiç zannetmiyorum. hrb 3 . «Cumhurivet» in Rdebî refrikası:13 ŞMAYLARIN AŞK ILÂHESİ DESİRfiE «General başıbozuk elb'^esi is 'çey değil ki.» ' di, yol açtı da nihayet eve kadar ti^or ve bir muddet daha orada cMuhim değil mi? îsveç Pren gclebildık. ; a'nız başına kslmak ürzururda» ' ?esine karş 1 bu şekilde bır tecavuzEvin onünde meî'aleler yanıyorr'^'lım, sonra kendımi arabada bul de bulunsunlar!» du. Demır kapılar ardına ka1 dum. «îsveç Prenseaine karji değil dar açılmiftı, doğru içeri gırdık. Onümde geniş bır yol. tarlalar. ki onların yaptıkları. Maresal Ber | Arabadan inerk«ı dızım müthiş ağiclar fundalar uzamvoıdu. Ha nadotte'un karısına. Öyle biri de sanomaya başladı. Dişlerımi sıkarak, kılıcı aldım Topallaya topalfıf bir ruzgâr da çıkmıştı. I \ ok artık!» Kont Rosen mengene gibı kapa | Şehrin dış mahallelerine egldiği laya evden içeri girdim. Lafayette beni karşıladı. nan parmaklarımın arasından kılı miz zaman hava kararmaya başlacı aldı, arabanın bir kdşesine koy mjştı. Orada, burada öbek öbek in «Fransa adına teşekkür ededu sanlar toplanmışlar, fısıldaşıp du rim .. vatandaş'» dedı ve, yürümeme yardım etmek üzere, dirseBirdenbire, elımde olmıyarak, ruj orlardı. basımı aıkaya doğıu attım ve aynı Kendi kendime: «Napoleon artık ğimden tuttu. anda dızkspağıma sıvri bir Uf vola çıknrştır, uzu n yolculuğunun | «Bu tanımadığım insanlar da 1 çarotı, muthiş canım yandj. ılk merhalesine aysk ıtmi|tır» dı kim?» dıye sordum. Rosen arabası Jchansson'a itveççe iyoıdum. «Yani, Paris kurtuldu deGüîiımsiyerek: «Mılletin mümesbır şey sesier.di, Johansso n atları mekür.» silleri» dedi. kamçıladı, dort nala surmeye ba|Eve yaklaştığımız zaman, bak «Büyük milletin mümessilleri ladı. Ikınci taş ancak aıka teker tık Bıivük bir kalabalık ağır ajır de çok olur!» leğe geldi. bizim sokağa doğru ilerliyordu. Bunu Talleyrand söylemişti. BaBızım Kontun yüzü kül kesıl Durmak zorunda kaldık. Kalabalık r.a dojru geldi. Arkasındau da tan biri beni tanıuı: mijti. Fouche geliyordu. Yakasında ne «Ahdim olsun, bunu \apan ı Îsveç Pıensesi!» Jiye hay vaz rozet vardı Buvük mılletin o larin yakasını bırakmıjacağım» dı kırdı. bir alay mumessılı, denn bır sesyordıı Bir arıda sanki bütün |»hir hav sîzlık içindt, yerlere kadar eğıldı «Neden?» dedım. «Muhınt bır kırmaya bijladı. JandannaUr gtl ler. rültü^üne kulak kabarttı. Lafayette geldi: "Ne ıyı kalbhsin, kızım' > dedi «Once mılleti sulha kavuşturdun, şımHi de yiyeceğe » Talleyrand, uşağm getirdıği tensiden bir kadeh şarab alırken: «Svet. ne iyi kalbli ve ne zeki'» t'edi. kadeh : ni kaldırdı: «Isveçın şerefine Prensesim!» Tam bu surada gözüme üişti: Fouchı» kılıcı alıyordu «Yo'» diye bsğırdım ve topallava topallaya hemen oraya doğ ru koştum. «Fakat. Fransız hükumeti • » diye hozorlanrh. Gözlerindeki ih' ; ras ışıltısını ılk defa 0 zaman fark ettım. «Hayır» dedim, «bu kılıç Fra n sız hukumetine değil. müttefıkle'e teslim edilmistir General Blücherle Wellington bu kılıcı ne yapa ^ak lannı kararlaştırıncıya kadar ben sakîayacağım.» Kılıa elinden aldım, dizim sancıya sancıya, yatak odama ciVtım Aşağıdakıler daha ne kadar münakaşa ettıler bılmem. Marie beni soydu Dizimı morarnuş ve şişmis gdrünce başını iki yana salladı. Dısandaki gürültü kesilmişti. Oturdum, hâtıra defterime bunlan yazmaya bajladım... ve sabahı ettim. Lafayette ihtiyarlamış, baba. Senin o «Insan Haklan Beyannameti> de ihtiaul fimdi tsveçte<te. PORDUNCU BOLUM Paris. şubat 1818 ( Pıyaronın b ; s i a , Oicar'm yeni v?zdı§! bir parçE.vı c karTiava çahşıvordum, .^Isveç elçisi geldi» dediler. rJ J SpıindİTT. zira şu karanlık, yağj murlu gu') le biri olsa da karşıhklı birer fincan çay ıçsek diye can atıyordum. I Fakat, elçi ireri girer giımez kaj pıyı kapadı, orada durdu. Aramııda koca bir oda vardı. Baküm hiç kmııldamıyor, orada öyle dikilip duruyor, ben kalktun, ona doğru gittim. Pek resmî bır tavırla. yerler» kadar ığilerek selâm verJi. O xaman faıkına vardınr Kolunda tiyah bır şerid \ardj. (Arkası rar)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear