23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Kİ1E") 19 TtfHmsB 199P [ükumet merkezinde =haberleri Kasımpaşada Şu ucuzluğun sırrı dünkü Yazan: Ecvet Güresin (Ankara) îstanbuldaki seker, çay, tuz, gaz, et, su ilâh... buhranlannı gazetel^rde okudukça ne yalan söyliyeyim. bir aya yakın zamandanberi Ankaralı olduğuma şükrediyorum. Canırnz kesme şeker mi istıyor, hemen karşıdaki bakkala haber gonderip aldırabihrsıniz; çay, ibadullah.. Gaz. tuz gibi şeylerin lâfı dahı edilmiyor. İstanbulda 560 kuruşa içıniz vana yana aldığınız bir kilo eti, Ankarada 280 300 kuruaa temin ediyorsunuz. Su, musluklardan güldür güldür akıyor. Sebzeler muhakkak ki İstenbul fiatından yüzde 25 Üâ 40 ucuz. Kısacası, burada her şey bol, her şey hiç olmazsa almabilir gibi.. Bir tek şey yok: o da denlz. Ve Ankaralılar her yaz Ankarada olmıyan şeye, denize doğru koşprlar, kendilerini tatmin ederler, dön.?rler. İstanbullulara tavsiye ederim. han r Ankara boşalmiiken, onlar da yazı burada geçirmenin earesini arasmlar. Bir iki ay d« oUa etli, sebzeli yemekler benizlerine kan, getirir. * * * İlk geldiğim günlerde fcana 4deta merak oldu; Meselfi, aeden doınate* burada «0 kunısadır da, İstanbulda 150 y« «atıhr? Halkı baştsnaşsgı rafistehlik olan ve tabiatln btr eok nimetlerinden esirgenen Ankarada ueuzluğun s ı m nedir? Belediyentn kontrollan mı? Ticaret BaVanlığının aramalan mı?. Hayır... Bunlardan hiç biri değil... Bütün mes«la, nüfusa nlsbetle malm bol gelmealnde ve gıda maddelerinin nakil ve dağıtım teşkilâtının İstanbuldakilere benzememesindedir. Devri pftdi$ahîdenberi asıp ke5en oeleb, toptancı kasab organizasyonu burada «altanat lurememektedir. Kabznnal diktatoryaaı blr törltt kurulamamışür.. Bunlara blr de müstehlık kütlenin ekseriyetinin devlet mekanizmasında dercce derece mühim mevkiler isgal ettiji şeklindeki esnaf kanaatfaıi llâve ediciz; iste Ankarama uctızlujhmdakl sır. gün bir iki konferans partisi tertiblemeden duramazlar2 ev ve 1 ahır yandı. ahırda Hülâsa, öyle bir hale geldi ki bu bulnnan 4 at kıırtnnlamadı demokrasi, yememineiçmemize, gezmemızeyürümemıze, uyumamıKasımpaşada dün sabah bir yanza ve hattâ bütün fızyolojık haregın çıçkmış ve ıtfaiyenin gayretile ketlerimize kanştı. ateşi n büyümesi önlenmiştir. * * * Nalıncı yokuşunda 48 numaralı Içimizedışımız? hu kadar sirdifcine göre, hıç olmazsa, partilere de evden çıkan yangın, bitişikteki eve biraz bu!aşs3, insanın yürefi yan 'de siravet etmif ve ahşab bina kiil mıyacak. Hepimiz de, sokaktaki l haline geimıştir. Alevler 52 numaadamda olduğu gibi, demokrasi lâfı j ralı evi de sardıktan sonra 58, 86, yalnız partilerin ağzında bir sakız ve 8S numaralı evlere .«irayet edeceği sırada Beyoğlu ve Istanbul itdır, çipneyip çiğneyip dururlar. gayreti ile sönMeselâ, ayın 26 sında C. H. P faiye gruplarınm nin Kunıltayı var. Göreceksiniz bu diirülmüştür. Kurultayın havası «yeni» olmıyacak, ateşli hatıbler kürsüye çıkıp bağıracakçağıracaklar. fakat imam gene bildiğini okuyacak. Nitekim partiyi ıslah etmek için bir komisyon kurdular; bu komisyon daha zıyade mutedil tanman rauhteris olrnıynnların hâkimiyeti altinda çalışmalarına basladı. Bugunyarın müzakereler bitecek, rapor hazırlanacak. Fakat her zamanki gibi aksiyona karjı reaksiyon şimdiden görülmektedir. Yok efendim; parti tüzüğünün kelimesine dokunulmazmi|, altıok kalmalıymıs, devletçiliğin dokunulmazlığı varmi} ve nihayet tarih! bir parti imif. Bu çejid söylentiler kurultaya kadar btiyOye büyüye dee vam edlp g*s^ S» benılyor. Öyle zannederira kı, sonunda ıslah komisyonunun rmporu tatbikj için Tannya havale edilecektir. 30 tenelik tarihl Temyiz azasını, profesörU, bir an evvel «mekliye ayırmak T» yerin* yanilcrini getirmek için acelt kanunlar çıkanlırken, bir partüün: cBenim tarlhte yaptığun hlzmetlcr rardır, b«n tarihl partiyim» diy» övünmesi kadar acayib bir şey olamaz. Eskiyt rağbet edilmediğini 1950 dt, hiç olmazsa 1954 t* göremiyenler için y«pılacak fey kendilerin» Allahtan hemen afiyet dllemektir. Aynca Sütlücede Örnek ekmek fabrikası ile gene Kasımpaşada bir ahırtla başeo^teren yangın fazla büyümpdf^ı bastırılmıştır. Bu ahırda Hört at yanmıştır. Yan^ının bir sarho=ım sis;arn«ndan çıktığı anlaşılmıştır. Ankara Mektubları Pazartesi Konuşmaları >ABAHA...I Başvekâletten blr tanin bekliyonz cçen ıcneler, İstanbul sehrl içmda yahuı bir pantaloa gömlekle geBen erkekler uadirdi. tnaanlanmn, giin«f altmda, kSprfi aafahı Bsttede eeket hattâ ydekle pi|er)erdL Aneak akıam aerinli|mde, fttne* bataealma yakm ve batüktan sonra •ayflveye fidhj ceketi, yeleği, bornnbafmı atmak ban bahtiyarUr Içfaı aasib olnrdu. Halbuki elbette öğle flzerl daha haflf, aksam üzeri daha kahnca fiymmek, mantıkl idL Erkek klfcklan, havsaUyı lıyaa etörecek Bo aeaa, « n y a n M baska taraflırındaki ye üniformalardakl inkılıblarm tesirile, bizde erkek kılıkl\n basitlesraeğe yiiz rntru. Halkjmıza dikkat edia: çojn erkek ea> keteh dolaşıyor. Hatta reaml dal> relere •ğrayanlan Mle, memnriar, ftmirler: «Bu ne hürmetsizlik:» diy« Istihfaf erraiyorlar. Bilâkis, onlara gıbta Ik bakrrorlar. Basa nüdürier, kendi lnlsyarlvleri ile: «Her derecedeki amirin karjısına ceketsiz çıkdabilir» diye tamimler yapmif, eksik olmasmkr... Memnriar da rerablamış; U •ahlbI rinin rahat kıvafetlerini artık kıskanmıyoriar. L&kin bana haber r e riidlfine giJre, diğer ban âmlrle», tnırurlaruıa eeketsiı, bormbagsıs firilmesinl hiç ayfun bulmHyorlarnıış. Mcmariar re gömlekle gezea haHt da «Ne ohır ne ohnaz!» diya bu tevatı hiddetlendinnekten korkuyor. rrkek kıyafet lnküabını bahalıyorhr. Oıran için. BaşvekâlettCB t Götn lokle eahsmak ve ber d«*eee âmi» rin kariMina fikntak •erbeettll» diye bir taYBfan rlea edfflyor. | Ba, butfln memlekete yatayatak, c hhat, tasarrof, teahlik, fcrah çai<5ma, eemereH çalıpna rcefleel eaktır. Bflnaflea. MuuıfoJktaB \jt nıyanlar, tstanba] içhı as kılıklan tereih edlyorlar. ÂBAH"râ bizim fransızcamız Bedri Rahmi Eyüboğiu ben aynen atelyede duyduğum gibi tekrarlıyor ve kendisine: Hiç bir sey anlamadıın, demeit istiyordum. Meger bu ıftı kfllhan arfocu 0«: Çakmaml. demege geliyormuş. Atelyede guzel yerin* sadac* Şuet dıyorlardı. Çahşmağa bulo diyor! ardı. İjlerin yolunda gidiyor mu manasma da: Alor sa gaz? diy» ioruyorlardı. Ben ötede beride tanıdığın yaslı başlı Fransularla böyl» konuştukça kardeşim çileden çıkıyordu. Atelyede bellediğim dttnya kadar sdze gazetelerde, kitablarda rasilamayınca enikonu canım »ıkılıyordu. Bu yanm yamalak fransızca Ue Türkiyeye dönmüş, artık bir is tutmak çağına girdik diye eşin dostun kulagını bükmfl»tük. Bir gun bizim Fıkret Adil çıkageldi: Sana guzel bir i» buldum. Hemen yartn sabah Çankınrun Çerkea kazasına hareket et.. Avda iki vüz elli lira. Yemek içmek onlardan. Bir ye bin dua et! Yapılacak iş gayet basit. Her gün fransızcadan yangınlar Şu bizim yabana dil öğrenmek için çektigimiı nkıntıyı düfündükçe, o dilin bafina gelenleri 6» gördükçe Yahud i hemsehrilerimize insanın hak vereceğı geliyor. Onlar ne yapıyorlar biliyor musunuz? Ço cuk henüı kundakta iken üç dile birden baslıyor: İspanyolca, franauEca. türkçe. Bunlardan hangisi ana dili, hangisi baba dlli, hangiai teyx» veya tmca dili oluyor bilmeaı ama ifia »onunda çocuk ilkokul çagına geldi mi buiklet* binmesüıi, yüzmeyi. kürek çekmeyi oğrendiği kadar bu üç dılin de hakkından geliyor. Ama çocuk bu dillerden hangisi İle rüya görür, hangisi 11* dflfünür, hangiat İU küfur eder, aşk mektuîılannı hanaısı ile yazar, if mektublannı hangisine havale «der? B u n t ı incelenmeg» değer doğrusu.. İlkokul çağına gelen» kadar ttç dihn iyi kotü hakkından gelen çocuk buna lisede bir dordüncusünü. yüksek okullarda da bir beşincisini katnrsa bunda şasılacak ne var? Ama bu dilm «t«tukaaını öğrenemiyorlarmı», hepilnl d« yanm yamalak beUedikleri içto hiç birisind* dilin tam manaaı ile tadını çıkaramıyorlarmi|. Meaell bizim Yahudi hemşeriler arasmdan yanlışlıkla oUun bir edebiyat adamı bir türlü çıkamıyormu|. Aralarında çok büyük tenginler yeiistiği halde ibret için bir tek «air, romancı, hikiyeci çıkmamıa. 3 Ürdiinün Ankara Flçisi geldl OrdUnün Ankara e!<lsl AhdUlmcriri Haydar. dUn «aat 1(13fi da Pan Amerlkan uçaSı İle »»hrtmi»* eplmlstlr. Mııallimler Rirliği knmpı O0ctep*dı>kl Mualllmlcr Rlrlltl kampı glttlkc» artan blr alâka efirm^ktedlr. Kamp ldar^ai, TUkubulan mflracaatlrr k»r»mnd« bazı memurlan da kampa mlatflr olarak kabııl* baflamif r* bu mkkMdla jmtak Myuını arttırmı^tır. Memlakrtln muhtallf ycrlerlndcn fel«n öŞr«tm«nl»r, kamptakt uouı bayat »artlarmdan mamnun kaldıkUrraı blldlnn«kt«dlrler. Adamcağız bana kopye ettigim reıba hakkında bir t*y'«r anlatıyordu, aonunda: Anlatablldim ml? dedi. Pek ryi kavrayamamıştım. Atelyede ö j rendiSim frannzca ile: Je n'y pige que dale. Dedim. Adam bir kaç kere ne demek istediğiml «jrdu. Halbuki alb Mbriık blr kM mektub ç«vtre«Mkain. HCINB bu kadar. Ama banim franaıseaiB Senin franaızcan y»tar dt artar bile. Oradakilerin hepsi tsveçli •• Danimarkah. Onlan da dinledim, seni de, Senin fransızcan onlannki yanında bir ifet!. Sene 1935, mrrsim kıjtı. Çarkeş kazactna trea • günlerd» «rifmifti. Devlet hetabına mfiteahhidlerl kon trol aden Nohab firkatind* mOtercim olarak i»« baflıdıgım gün anamdan «mdigim tut burnumdan gelmiştir. Evet İf baait olmaaına basit kii. Dört saUrhk bir mektub türkçeye çevrUecekti. Mektubda anlamadjğım Mr tek kelhn» T»rdı, fakat Allah kahretsln, bütün mektub bu kelimey* dayanıyordu: Gru« kellmesi... Onun arkanndan gelen kelimeyi biliyordum. HJdrolique, ama: Grue?!. Hep ondan bahsediliyordu. Bu Grue olacak musibet bir yerde imij, gelmis, »onra bir kazaya dgrarua, tamlre gonderilmiş, ah bir bu kelimeyi bilsem, Yarabbil. Kızanp boatrdı|lmı g9r«n aaasa komsum, ihtiyar Wr Avuaturyalı: Eier bir y«re takıldmızsa, 8nü nflzde mealek lugatleri rar. Olur aKendi mesleğımiz değil ya? dıyerek yüreğime tu aerpti ama, daha ilk kelimede lugate bağnuyı da bir türlü... Bir ara • kadar bunaldım kl, cinlr bastı. gülmat* bafladım. Benim Fransada atelyelerde ögrendlgim fransızca İle Grue; fahif* demekti. Hidrolique malum. Su 11* iıleyen demek, aen M el d« (ülm* bakabml. thtiyar Avusturyalıya niçm füldüğümü aöyledlgim zaman onu da bir gülmedir aldı. Kahkahalar arasında önfimdeki meslek lufatin* aarıldım, meger Gnıe demek Tİnç demek fanls. Bizimkl de tu 11* lileyen soyundanmıa.. Bundan Otectei tercflm* etmek isten bile degildi. Ama bunu blr d* makin» ile on nüsha yazacaknnu dedikleri taman Fikret Adilin tekrar kulakları pnlamıstır. Franaız, Alman, tngiliı T* Amerikah Museviler aranndan dünya çapında edeblyatçılar çıtnuş da biz Amerikanm tanmmıs romaneın dekiler araaında adını değil memleJames Michener Tfirk edebl keto, mahalleve bile duyuranı olyatalarfle tenunlarda İMiIınayvr mamı». Bunda btr ka« dili aym ıamanda kabullenmif olmanın büyük tkl KOndanbarl fherlmled* bultman Ameıik&mn tanınmıy romancı •• rau bir payı olsa gerek. harrtriertnden Jame» Mlrhener. d«n kırmetll kadııı romanrımız Halld» I dlb AdiTar tle. aakl Ba»h«kaDlardan R«uf Orbayı ıdyaTet ederck kendllerlle hublhalde bulnnmTisttır. Tanınmif romaneı. oSleden »onra Bo>acd« blr v*«lntl yapmif T» ak«am Temtgint Canlı Bahk lokantaamda vemlıtlr Amerlkalı mııharrir. diln kcndlst 1 • 1 BOrOşan hlr arkadaıımır.a, tstanbulda kmlaojh 10 ffln zarfında Tilrk edebly»t4;ılan 11» tanıaacaSını T# Tılrk edeblratı ft»er1nde t^tHki P r de hııHınaragtaı sOTİemls ye "(inrten ırKne e(t»!l<»*n t«tanbulıı (Rüvalar ?ehr!) olarak Ta»ıflandımııstır. Amerlttalı mııl irrlrln memUketlne rtBndüSU » m a n Tilrklye hnkl'inrta Mr nmksle yayınlama•ı ıtıııhtemeldlr PANCAR KOOPERATİFLERi BANKASI A. Ş. ADAPAZARI ŞUBESİ 20/7/1954 Sal: günö «çdacaktır. • •* Bugünlerde Ankarad a henüı fısıltı halinda kulaktan kulağa bir haber dolaşıyor: C. M. P. kapaptılacakmi|. Seçimler blttiğlne, Kırşehir tastrut da çıktıgına göre C.M.P. nin kapatıknak iatenmeainm lebebi pek bilinemlyor. Yalnız, Zafer'de Ne garibdlr k i ıtanbula nlsbe Mümtaz Faik Feniğin dediğine göten bir hayli ucuz olan Ankara re, bu parti e«ki M. P. nin bir denın halkı bu fatian bile beğenmi vamıdır, lider'.er hemen hemen ayyor. El insaf... fttMrfBinaenaleyh bir feyler Sülünmek, vt kapatılan partilarin * * * Muvazaa yolile tekrar açılmannı Havalar da öyle bir ısmıverdl kl, önlemek lânmdır. gündüz 3 4 3 5 derecelik «ıcak inPeki ama, bu açılmayı nasıl önsana âdeta nefes aldırtnuyor. Ney leyeceğiz? se ki. akşamlan gayet serin. hattâ Kanunla; herhald* İki, üç madsaat 24 ten sonra da bayagı »oguk. delik bir kanunla. Pencereyi kapamadığınız takdirde Kimisi diyor ki. k i | devresind* rezleye veya öksüriige yakalandı bir kanun çıkararak C M P. ni kağınızın resmidir. Velhajıl tam bir patacaklar. Kimisi de diyor ki, fevyayla hsvası .. Gflndüz yakar, ge kallde bir celse akdedip partinın ce dondurur. Hani hpkı blzim de hesabı görülecek. Her ne hal ise, yakın zamanda bu C.M.P. ni bir mokrasinin acaib havası gibl. «kolaylık» beklemektedir. Çünkü. * * * bayram değil, seyran degilken Müm Bu demokrasi sözunden de artık taz Faiğin böyle bir iddiayı ortaya hepimize gma geldi, dostlar. Dün atıvermesi akla gelen bir fikrin heyanm ekseri memleketlerinde de men kaleme alınmasına pek benzemokrasi var. hem de blzden daha memektedir. Sonra, dedik^ılann iyisi. daha dörtbaşı mamur oianı da gittikçe arttıîına bakarsn ıız. bu pek çok. dumarun bir ateşi olduğuna kanaat Fakat o memleketlerin hlç blrin getirirsiniz. *5 demokrasi. bizde oldugıı eibl. Önümüzdeki kış devresinde mfikaldmmlarda Hnl^mamaktaHır E = him şeyler olacak gibi görünüyor. < ki Yll^anlılsr Vıaelarini Vsl^'n <*a kendi icad ettikleri şeyin halini bir Şehrîmize jelen Şovyet hariciye RÖrseler. övie tahmin edilir ki, tanı memurlan yamıyaeaklar. yahud tanısalar bile Sovyet RUBVI* Hnriclv*» memıırlariTirr,ahcubh.=tlerinden tanımaz eörü dftn Ivan Matlvef. Ivraberinde eşl Olça ve elçllilt nıpıınırl'irından 2 klşl olduneeeklerdir. Dernokrasi denen nesnenin kırk bin turlü tarifi yalmz ve yalnız b'7r)e yapılır Kiirsüvf çıkstn meh'is lardan her biri «Demokrapi demek ..» diye başlayıp kendine aore bir tarif döktürmedikçe rahat edemez4tl halde ctun nksam trenle ç»'hrlmlze gelmlşlir Hani bir kimsenin yabancı dillerden biririni çok iyi bildiğini anlatabilmek için: Vallahl ana dili gibi konujur, deriı A»; ana dtlinl ne kadar bildiğini ineelemek aklımna bilt gelmez. Yabancı bir dili ana dlll gibi bllmek ne demektirT O dili; nennisinden, masalından, tekerlemelerinden, küfürlerindin tutun da eski r» ytnl edebiyatına kadar bilmek degil midirT Böyl*sin* rastlamak da deterli bir sanat adamına raıtlamak kadar olaganSanayii t^rlipri Serdiknsmın üiiü bir olay »ayılır. • *• AtatüHdin pek be$er Çoruh Horonu tooinntısı Pa»«b«hre tçkl SanaTll tacllerl 8#ndlka^ının fcvkalarie koner'eM dün tnbah Paçahahce Isplrto Fahrlkasmın lok«H»a#!<»«T>0mışır Konsrwl^. baakanlık «fçlmlnl mnteokıb. faallvet rap aA7 olan rfplpp^i(»r 74 tlnrfl maddp^lnln Fransızcayi ana dlli gibi ko<iıırıım"n'i'i •(Boyle oır gortalar kanıınııns «Hre İTarlanmmnı, nuşurum, diyemedim. «tnların «denıriMİnl »e yürd» on hüküm de verebilmek içın benım ların lovprpnden latenme«ılnl llcrt «ılr de onun kadar o dili kavramış ol Ben kendi hesabıma blr parça fransızca öğrenebilmek için akla karayı geçtim. Ara nra canını aeıttığim halde ana dilime karşı sonsuz bir saygı beslediğira için hiç kimseye: TemmHi Ayının DÖŞELİ Talihlilaıi Beledive Memur'nr Yapı kooperatifi Dünktl niiflh.ami7.rta Tîp'pritrp mp murisrı vapı korpprıtlfl kon£rp«!!ndp Saffet Oılrtavın, vml ldarp hpvptlnp seçlldlgl yarılmıçtı Aldıiımır hlr mpk tubda, NMnrl (ivpnln İ77et Taşörpn olduiıı hllrilrllmpktpdir. Bir hisikirt hırsızı yakalanriı GOndo^nn Kurtboiın lsmlııde blr çoruk. splırin mııhfplif vprlprlndp bır cok sahınlnn ald hiMklotlpr olmnktan aanık olarak aranmakta lkı>n ıHln. Sarıvprde hlr blalklpt daha çalnrkpn yakalanmıştır mam lâzım gelmeı mi? Nerede! Konu, mesleğimin bir karış ötet ne aştı mı bizim fransızca dcrhal tukezlemeğe baslıyor. Fransızcasını çeşidli konularda rahat rahat konuşturanlara her zaman büyük bir hayranlık duymuşumdur. Bir yandan meslek tasaları, bir yandan da hafıza fukaralıjı. bunlarm yanıHaşında yanm yamalak lâf etmektense susmavı seçmek. Fransada geçirdiğim ilk seneyi neredıjyse cehenneme döndürecekü. Yedi, sekiz ay kadar Lyon'da kalmıştım. Öğleye kadar resim atelyelerinde çalışıyor, öğleden son ra da mii7P<le kopyalar yapıyordum. Atelvede duyduğum kelimeleri. cümleleri can kulağı ile dınliyoı, bunları aynen Fransızlar gıbı kullanmak için can atıyordum. Resım atelyelerinde bellpdiğim, dört. beş ay uğraşarak papagan eibi tekrarladığım ilk cümleleri duyan Fransızlar gülmeğe başladılar. Fakat üç. dört seneclenberi Fransada okuyan a^abevim kaşlarını çattı: I Bırak bu sacma sözlerl, dedi Öğrendiğin sözlerin hepsi baştan PC"KI ar"o H?m de argonun en H° Acıbademde Çamlıca yolunda 2 Evi Kazamn 2 Talihii 1 KAZIM ÖZYAĞCTLAR (Bursa Şb. Ctiz. 7426) ALİ GÜL (îzmir Şb. Ciız. 8947) Giilhanp parkımla siinnet diiğünü Istanbul Bplpdlrp^i Bahar TP Ç[CPY Bavramı KnmHpsi 31 tpmm'iz "p«fi Oiilhanp Parkmda 1000 çoouğu mınnpt pttirmpp kırir rprmlstlr T^taiıhtıl Vallalnln hlırmpalnrtp vanılirnk düMlnün hn'irlıklirına hjı.lnrmıttır. Stlnnet duüllnıl. 1 a*ıntrw roh«hmn ksriar dpvsm pdprpM loin. o eprp pnrkın arık hava S'hnpolnrtp RPhrlmi7in tnninrnn *p* vp vf MTîntMrlirı faaılfm>! tonoprlpr vprprpklprdlr Avr'ra ^plırlmi'ln hnj;ı mtlp"wp>!plprl h\ı düfriinll dps'pklpmp'i vidp'nıislprdlr Rün 2 Bundan sonra da hediye edeceğimiz Akhlaardan EmeJcH Albay acktab* Size anlata anlata bir tflrrt U imail Yalap baaa ea tiremediğira son uçak seyahatimizde gondermia: de frannzca dilini bir hayli kuıa Bir bankamn reklAnuaı benzettik. Grupumuı arasında fran tırak, Kİlleta faydalanaıaa sızca bilenler çoğunluğu kurdukları ( n u n u ı tarihinde yptıjnıış için Viyanada elıun, Almanyada, icabeti bore saydınv Holandada olsun hepsi fransıaca İ Çernh vUayetiatU HahalB Ik üzerine çalışıldı. Bereket ev aahibraks vardır. Bu «yun, »eyredeıı. lerimizin rransizcan yanmda bizim ITi heyecana düşürür. Ba rakta fransızcamıı pek yabana atılacak gibi değildl Hele Bayan Karasu adi ıÇomh Horonu». Çank horoyanımızda oldukça Moller'e kadar nu: Dert bet evnaeunva elele tata« rak, parmaklartndan ayaklanna kayolurau» vardı. , , dar^ vücudlerinln teknlB ' â n l a n m Ama her neden» Bayan Karasu nutuklara «1 türmedi. Aksi gibi de \e mafsallannı âhenkli bb Mtretta Ikide bir ufak tefek nutuklar çek >ayUndmp, teşkil ettikleri ç e a b e mek gerekiyordu. En sotrunda da ri, hrlamaya âmade bir hale aok> jranamadıra, ben da rransııca dili mak... ve birdenblre blrkaç m*. üstüne fransızca bir nutuk çektim kâs ve heyeeanh hamle Ue bn yay Bu dilin aağlamhjtuu uıun usadı fcütlesini bosahıp başlangıca irta ya Svdüm: finek... esasına bajb«jr. Blr haftadanberi, Avusturyslı | Derier kl: Atatürk, bv horoaa ana doctlanmıa bir taraftan, Holandaiı ceyrederken oynna firmefi ahbablanmıs bir taraftan, Alman Hmiş, fakat; ba yay bosalrma hendivarek ev «ahiblerimlı bir ucundan, bizler fâraında «Bu bir rafan* de öteki ucundan fransızea dilini çemberi bırakıp çekilmls .. çekip çekistiriyoruz. Mübarek hâlâ I Çoruh horonu: Atak ve h a n k e t . dayanıyor!. Bu kadar eziyete daya I' bir nesil yetiştirraek arzu eden, nan bir baska dil olabileceğini san kalkınma devresindeki bir kavnin; mıyor, ve dünyanın en dayanıklı 6'çeceği bir rakstır, dlyebilirim. dili şerefine kadehimi kaldınyorum. Çonıh horonu: N'eşvünema {ağra» daki vücudleri elestikileştirir, mcv. (unlaşiınr, levendleftirir. Çonıh horonu: Güreş gibi zama. na, mekâna, vasıtaya ihtiyacı olBiıyan ve ağız ıslığıyla her köaede oynanılabilen bir eğlence tporudur. Gonul ister ki müsabakaya kabul edilsin, nisyan köşesinde kalmif bu tarihî oyunu millet (örsiia T * bcninısesin. fîURİinkii hava Teçl]köv me'eorololi lstasyonundftn rendl*lmt7e nün. dUn çehrlmİ7fle »zaml nrnklık 4 28. tuw»»T! IK* 4 20 santigrad derece olarak kayde#lml'ştır Ternıonıe^r^Titn e\vplki cıınlere na«»ran Wra7 diiifllır olnnsına raSmen Istanbul halkı dun eene plSjlan doldurnıııştıır Buırın sıraklıfon yukseleoe#l fihmin erlilmpktodır ! TEMMUZ 19 ZİT.KADE 18 Iklndl BÜTÜN EVLER DÖŞELİ 4 yaşında bir çocuk kuyuda ho^uldu Başka mekruhlar geldikçe alâka. cfarlara rereceğim. Bir kongre mi var? Reis evvclâ demokrasi der=i verecek. ondan Yurdumurda en vflksek »ıraklıklar. scmra müz?kere açılacaktır. Beiediye * polisi, trafik polisi dernokrasi vâiz l'rfa ıo Dıvarl'tkırrla •• 41. İ?mlr ve Adanada ı* 3«. Ankarada i 36 «anttleridir Hele otobüs biletçileri. Her erat der^cedlr. V ] E lâlısı. Öğrenmek istiyorsan doğru S ' 5»! dürüst fransızca öğren. • S 3 i « E 1 Meğer, benim a\Tien Fransızlar ü = O cibi döktürdiigiim kplimeler, cüm4 44 1? 21) lfi İS 13 V 21 33 2 34 leler, hepsi hepsi külhanbeyi dili imiş. 9 0C 4 42 8 41 12 00 1 56 6 36 Müze Müdürü ile komışuyorduk Bir ta\fa ağır surette yaralandı YAPI ve KRED1 BANKASI beni aydınlarb Nı'ufer hanım dolayısile bu evde bulunduğunuzu, Nilüfer hanıma aid m?cerayı ise, kendısınin anlatmağa salâhiyeti olm?dığını, sorduğum takdirde sizin söyliveccöinizi bana bildirdi. Orhan Sadide belli belirsiz bir irkilme sezeıek sesini yavaşl.ttr Hayır, yanlıç anlamayın. Şu anda size bu meseleyi sormıyacağım. Söylemek istediğim şey başka Yalnız, hocam... Ağnbeyiniz, bana başka bir şey daha söyledi: Bu vak'ada bir müşkülle karşıla^ırsak yardımınızı bizden esirgemiyeceğinizi söyledi. Siz, yüksek blr mertebeye ulaşmıı bir hukukçusunuz. Bir meslekdaı olarak fizden yardımınızı istiyorum. Aylardır bu evdesiniz. Hâdiselerin yakın aahlditiniz. Elbette esaslı flkirler edinmlşsinizdlr. | u anda tereddfldeEllnl gene adamm omıuna doatfld •ahutan ça koydu. Onun yalnız keder oku yim: Yakaladığımu hangisi katil? Mehmed AU mi? Manaa elâ fözlerine bakarak: Erişemediğim Uhsil uertebe lik mi? Orhan Sadl, »akm btr md» eeıin« arijmiı inaanlars karıı daima hürmet beslerim, dedi. Slze de hem vab verdi: Katil lklsi de dejü. Ne Mehhttrmet, hrm muhabbet besliyoruro. Yok, tevazu göstermeyinlz, öyle!... med Ali, ne Malik. Huıusl bir muhabbet betliyorum. Şâskınlığın yar»ta|ı Meizlikte, Çünkü, merhum babanız hâkim nazh nash y«ğan yağmunıa tupRıza Kerman babamın pek dostuy rakla fuıltısım laittiler. du. Benim bu mesleği seçmeme âSonra tualler birbirini kovaladı: mil olmustur. Ağabeyiniz Naim SaSavcı aoruyor: di Kerrnan ise hem hocam, hem Hangi dellllera dayanarak bu hamimdir. İlk karşılaşmamda sız hükme vardınız? den kuskulandığımı biliyorsunuz. Doktor ioruyoK Ankaraya telefon ettim. Aftabeyi Peki Syleyve katfl UmT nixla Knmiaer aonqron Dtln iabah «aat 3 30 da Kartal ÇlKasımpasada Akarca Bokatında üç mento fıbrikasında kemur beatl'makuTnaralı erde otur«n Hüıeyln Erlo t« olan Sadık oğlu Nâzım Ttpurund» eanın 4 yaçınriakl oSHı MPlımp1 Er çalışan Abdürrahlm adında. blr lsçi, dnean. dun hahrp^e o*narken hoptan komtlrlprln karmasl'.e kazaca raramışkuyu»una dü?ınüş n bogulmuştur j rır. İşçl. »ğır iurette T»r»l»Bd!f:B4aa Tmrunun cc«pdl ltfatye tarafmdan çı I Haydarraşa Numune hMUnesIn» kalkarılmış, tohklkHfa başlanmıştır ı dırılmıştır. Cl MHUKIVETİn TEtKİKASI: KONSOLOSUN KARISI ^ Dıyorsunuz ki, Mehmed AH, îavidan Hanımla evlenmek ıçın lizameddin Beyi öldurmuştür. O halde kendısıle evlenmek için cinayetı göze aldığı kadını nıye öldürmeğe kalkışsın? Doktor. SHTI çenesinde mevhum sakaij çekıştırdi: Evet. şu mesele!. Zaten söylemıştım: Ben doktorum, sizin sahanıza aklım pek ermez diye... Savcı cevab vermedi. Miyop gozlüklerinin ardında gözlerini kısarak komisere bakh: Sen de fikrini söyle bakahm,Mazhar Bej'! rak Cavidan Hanımı öldürmeğe kalkışmış olamaz mı? İkinci aynı tıp cınayeti de Maliğe yüklemek içın? Esefle başını ettı: îallayarak ilâve Çapraz bilmecenin henüz bir kaç hanesi boş. Dolduramadık Meselâ, sabık konsolos, kansını zehirlemeğe niyet ediyor. Onun süt bardağma arsenik koyuyor. Ve isleyeceği cinayeti de, başka birine değil, ellerinde büyüttükleri genc kıza, Nilüfer Hanıma yüklemek 1«tiyor. Hizmetçinin verdiği ifadeden öğreniyoruz bunu... Kasaya İki vak'anın da faili aynı şa eliİ9 kilidlediği halde bardakta hıstır. B=n bu kanaatteyim, efen maktul ihtiyarın izlerinin bulundım Zıra iki vak'a da birbirinin maması da ifadenin dojjrulugunu tıpatıp aynı. Katil, birincide katil de«tekliyor. Şimdi kendi kendimiâleti olarak küskü kullanmış, ikin ze soralım: cide eamdan... *1 Sabık konsolos, kansını Kemal Gündüz bir el hareketile niçin öldürmek istedi?» onuıj devam etmesine mani oldu: «2 Cinayetini neden Nilüfer Farzedelim ki, Nızameddm hanıma yüklemeğe nivetlendı? NeBeyi piyanist öldürdü. Mehraed Ali, den ev halkı arasından onu seçtı? onun cinayet seklinden ilham ala Onu mahvetmeği kurdu?» Komiser, ona takdirle bakıyor: nıyorduk ki, kolay tsrafından ser Bıze ders verdıniz, OThan vet'sahibi olmak için Cavidan Hanıma yanaştı. Onun teşvikile Ni Bey. Bund=ın sonra arastırma ya7ameddin Beyi öldürdü. Eve hır parken dolabları santımlemekle işe sızlama girip çıkışınm sebebi, &ev başlıyacağız. Gosterir mteiniz gizli j gilisile buluşmak. Torununu para gözü bize? Hayhay. efendim. Müsaade e| vana ediyor. Halbuki artık jüphe i yok: Nizameddin Beyi öldüren Ma derseniz evvelâ evrakı getireyim lık ise, şantaj vesikaları yüzünden de.. Bir dakika, Orhan Bey! öldürdü. Bu i} Cavidan Hanımla Yazan N1HAL KAKAMAfiARALJ Kemal Gündüz kanapeden kalilgili değil. *3 Kendi öldürülüşünün bu kıp ona yaklaştı: Doktor heyecanlanmıştı: zehirleme hâdisesile ilgisı v r mı?» Nizameddin Beyde, Malik a Muhavsrenize karışmıyayım «4 Cavidan Hanımı öldürecek diyorum. dayanamıyorum. Kuzum leyhinde vesikalar bulunduğunu, diye mi onu öldürdüler?» Mazhar Bey, neymiş şanUj vesi ona şant'îj yaptığını nereden bili«5 Katil Mehmed Ali ml, Ma kaları? yordunuz? lik mi?.ı Orhan Sadi lçini çektl: Mazhar Güvenli adlt doktordan Mazhar Güvenli: Bu uzun bir hikâyedir, savcı hiç hoşlanmaz ama, artık her sua İkisini de sorguya çektiğimiz lini de cevabsız bırakamaz a. . bey. zaman hakikat anlaşılacakür... de Blliyorum, çok yorgunsunuz, Vesikaların mahiyetini henüz di. üstad. Fakat... biz de öğrenemedik, dedi. Tevkif1Pr]nden evvel bu hakik j f niçin so\ lemediniz? Orhan S.di. sonuncu suali co/ab landırdı: Hnkikoti söylemem onlann akıueı n; dRİştirecek değildı. MJımed Alivi. katle teşebbüsten nası o SF. tevkif edecektiniz. Malıke c.rmince ceza gerekiyordu. Doktor bilgiç bilgtj bajını talladı: ŞanUJ, katil iebeblerlnln beşında gelir degil mi, H V * bey? Cevab vermesine vaklt ktlmadan savcı, kapının açıldıgını lsiterek baıını çevirdi. İçeri giren Orhan Sadiyi gördü. Bize Malikin tantaj reaikalarını verecektinlz, Orhan Bey. Getireyim, efendim. Genc adam tekrar odadan çıkYanmıyan ocakta dalgm bakısja mak üzere dönmüjken, tavcmın serını gezdirerek konuşmuştu. Bir sile duraladı. an döndü, komiserin gözlerini ara Üstad, nerede buldunuz bu dı: vesikalan? Ne zaman buldunuz? Malik hakkında kurduğumuz Orhan Sadi, en kua sekilde hifaraziye nasıl focmuf, «»iTjrfi. Sa kâyeyi «nittü. { Anlasılmasını temenni ederim, komiser bey... Bana öyle geliyor ki, birblrile ilişigi olmıyan ayrı ı y rı vak'alar karsısındayız. Mehmed Ali, henUz kesfedemedığimiı bir sebebden Cavidan Hanımı öldürmeğe kalkıstı. İhtimal, Uhminlerin aksine olarak torununu değil, hâlâ onu seviyordu. Malikin gizlice onun odasına girip çıktığuıı gördü. Kanı beynine sıçradı. Bu i?i yapü. Her ne halse itiraf edecektir, ögreniriz. Evet, biUyorum. Mazhar Güvenli ıordw Nizameddin Bej* (alaa iki meçhul misaflr dejü ml? Degil. Onlara ald malftmaü •!. ce teslim edecegim doayada bulsetkcınıs. Doktor heyecandan kabına nft»mıyor: Peki, gerlye kim kalıyor? M*h med AU ile Maliki llsteden Kİlınce .. Cavidan Hanım...? Birdenbire gözlfri parladı. Yflzflnoe memnun bir tebeuüm belir* dl: Nanl oldu da bunu timdlve kadar dujunemedik, efendim? Ka Üçü birden etrafında toplanm'şlardı. Üçünün de yüzünde aynı ifa â<: Oyunc:ğı elinden ahnTrif çc cuğun kederi. Oldu mu ya, üoşa battılar. Büyük başarı saydık'.aıı olay fıyasko. Yakaladıkları iki Ing»r da aradıklan katil deği'miş me ğene... Katil, ev halkındtn biri mi, Her halde böyle bir iddlada Orhan Bey? bulunmak için karilin kim olduğu Maalesef Byle, efendim. nu biliyorsunuz, üstad? Kim?... Şaban demek ki .. Ka Orhan Sadl, lavcıya baktat rumın namusu belâsına... kahp âşığıyla evlenebilmek için kocasını oldurdu. Malum klâski cinayet .. Halbuki Mehmed Ali Bey onunla evlenmek istemiyordu. Bücmıştı kadının ısrarlarmdan. aklı torundaydı. cBen de şunu ortadan kaldırayım da sarıjın kuklaya sahib ol = \nm» dedi. Hem de mirasa konmuş bir sarışm tuklaya. Nasıl farazıyeTi, savcı bey? Eh, bunca senedir adlî doktoruz. Kulaktan dolma da olsa biz de sizia mesleğe dair bir şeyler öğrendik. Savcı, sinek kovar gibi bir h s reketle bu faraziyeyi kulak arkan ederek Orhan Sadiye sordu.: Hıyır efendim. Katil Ur ka> dındır. Sutllerin altinda ezfllyor. Irtır»bını gizliyememekte. Elâ gSzleri w lak. Kumral saçları terli abuna yapısmıs. Dudaklan kısılmı». Kosuşmakta güçlük çektiği anlafüıyor. Pürfizia bir sesle: ftiraf edeyim, bu h»Hkrt ai» taya atmak benim için manevl b» yıkım oluyor, dedi. Neyler»lnl* H mecburum. Insan olarak mecbun^ Afcıi takdirde, Mehmed Ali, M e Hk .. İşlemedikleri bir luçua fft» nahın: çekecekler. Katil kiın, Orhan BeyT tü elbette Cavidan H.T»T» Serbeat (Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear