26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET Şaka Tarafı GEÇ OLSUN DA... Kadın hizmetçisine tenbih ettı: «Yarın sabah dokuzda bir Işim var. Beni yeriide uyandır. Uyanmazsam sekiz buçukta tekrar sekiz buçukta tekrar uyandırırsuı. bırak öğleye kadar uyuyayım » H1KAYE H. B. BORLAND Vahdef Gülfekin Çeviren: Yazan: Bir kızın gözyaşları \"Güzel Despina,, yı 28 EfcTm 11TI Faili meçhul kalan cinayetler: 3 kim öldürdü? Yazan: Feyyaz TOKAR Pazar kalabalığını hiç sevmediği halde, o gün bahar diye sckağa çıktı. Yavru kuşları. taze otları, körpe yaprakları görmek istivordu. Şehir ortasındaki parktsn ria hiç hcşlanmazdı; onun icin, şaförüne tenbih etti, otomobiii E?.at ikirîe istedi. Sonra kurşuni kostümünü, yürüyüş iskarpinlerini giydi, kıyafetine bir de renk katmak için boynuna da in?ç bir bsşörtü doladı. Aynaya bakarken: «Yaşıcna göre güzelim,» diye düsünüyordu. Bir kaşını kaidırarak, kendikendine gülümsedi ve bir elile saçlarım düzeltti. Saçlan artık ağarTEŞHIS mıştı ama, yumuşakhğını ve dalgalarmı muhafaza ediyordu. Bu GECE YOLCULARI aşlı kadmda hâlâ kendini beğenFoför geceyansından sonra Me J miş bir taraf vardı: sehrin en ta: nınmış berberine giderdi. c ~yeköyüne götürdüğü müşterısinin verdiği parayı az bulmujtu: Şoför tam vaktinde geldi. Kes Taksi bu kadar yazdı ama, tirme yollardan çabucak kırlara çıktılar. Her tarafa çiftler yayılmıştı. Yollarda kolkola dolaşıyorlar, ağaçlann altında el ele tutuşmuş yatıyorlar, yamaçlann kenannda kollarını boyunlarına dolamış oturuyorlardı. Aklına bir isim seldi: Duncan. Fakat bu sadece bir isimdi. hâfızada canlanan bir isim. Ileri doğnı uzanıp şoföre sesendi: «Buralardan uzaklaşahm, Fred. Şöyle arka bir yoldan koINAD ruya çıkalım.» Fred, «peki» der gibi başını salbeyim, hiç düşünmüyorsunuz, l tn ladı ve otomobiii bir yamacın eburadan nasıl döneceğim? teğinden dolanan yola doğnı sürHayli çakırkeyif olan adam cedü. Kadın pencereyi açıp tatlı bavab verdi: har havasını teneffüs etti. Hava taze ot, körpe yaprak ve kır çi Ya sen beni düşünüyor muçeği kokuyordu. O da buralara sun? Karım içeride beni bekliyor. zaten bunun için gelmişti: yepyeBen eve nasıl gireceğim? ni ve taptaze bir dünvanm kokusunu koklamak için. İnsanlar yıldan yıla ihtiyarhyorlar, fakat tabiat her bahar yeniden gencleşiyordu. Hayal ve hakikat BTJLUNAN SAADET Huriye ile Cevriya arasında İ5İtilmiştir: İlk kocamla para için, ikinci kccamla da afk için evlenmiştim. O halde ikisile çok mesud cimuşsundur. Ne gezer! Birincisi benimle aşk için, ikincisi de para için evlenmış. tatlı bir yamaç görü.ürdü. Dun \ gilisile kavga edip kaçan bir kızıcan'la ilk defa orada tanışmışlar ı hatırlamıştı. dı. ı «Böyle bir günde ağlamak yakışır mı?» dedi. «Gözyaşlarını kaSonra kulağma sesler ge'di. Erkek sesi: «Pek âlâ!» diyordu. ra aünlere sakla, kızım.» | Kız eelip onun vanıbaşına otur«Nasıl istersen!» 'du. Kız seîi: «Böyle istiyoruvnl» di «Ona ağlıyorum zannetmeye ccvab verdi. «Fakat nasıl yaptın bunu, Jerry! Hâiâ anhyamıyo yin.» dedi. «Bir daha yüzünü bi| le görm°k istemem!» rum!» Yaşlı kadın: «I=tersm!ı> dedi. Kadın arkasına dönün baktı: Biraz önce yolda gördüsü kız'.a deli ve içinden dev?m etti: «Onun geçtiği sok^klardan aeçeceksin, kanlı idi bunlar. Kendikendine: «Hsp ayıı: hikâ yemek yediği lokantaya sık sık ye!» dedi. «Gencliğin ezelî âerdi: gideceksin... Onu görmek ümidiAsk gibi güzel bir çeyi kendilerî le. Rüyalarında ağlıyacaksın.t Kız: «İkimizden birini tercih ni yaralamak için bir silâh olarak etmesi lâzımBeldiSini kati olarak kullanırlar.» söyledim.» 8iyordu. Biraz daha asağı inip kavsklarm Kızlar niçin böyledir ve niçin altında otlann üzerine oturdu. Güneş tath tatlı ısıtıyor, serin bir erkeklere daima: «Ya ben. va o!» Yol kıvnla kıvnla bir tepeye riizgâr bu sıcakhk içinde bir tüy derler? Duncan da ya Ann'ı. yaçıktı burada bir çifte rastladılar. gibi okşayıp geçiyordu. Derenin hud da Celia'yı tercih etmek zoŞehrin hemen dışındaki çayırlan taşlardan atladıkça çıkardı6ı ha runda bırakılmıştı. arkada bıraktıktan sonra ilk rast fif şırılt.larda pek çekinsen bir hal Yaşlı kadın şimdi bunları düladıklan çiftti bu. şünürken şahsiyetinden tamamile vardı. Kadın gözlerini kapadı. Uzun boylu sarışın bir delikanlı Bir hıçkırık üzerine doeruldu. sıyrılmış, âdeta bambaşka biri giile beyaz gömlekli esmer bir kız Bir kı?. ağlıyordu. Evvelâ haya bi olmuştu. Kız: «Bir yabancıyı bana tercih yoldan yukan doğru çıkıyorlardı. llnde bir hâtıranın canlandığını Fakat kolkola değillerdi; elele de zannetti. Scnra, gözlerini açınca etti.«> diyordu. «Öaha bir hafta tutuşmamışlardı. Hattâ konuşmu kızı gördü. Derenln yanındakı in evvel tanıdığı biri. Kaliforniyayorlardı bile. Kenara çekilip oto ce bir yoldan ona doğnı geliyordu. dan yelmis.» Kadın: «Öyledir.» dedi, nHep mobile yol verdiler. O zaman otoİçlnden: «Deli çbcuk!» dedi. mobildeki kadın başmı çevirip «Oğlanı bırakmış, buraya tek ba ba=ka yerden gelirler.» Sonra düşünmesine devam etbaktı ve kızın mütee»sir. kızgın. şına ağ'.amıya gelmiş! Bilmıyor ki oğlanın da umursamaz gibi bir hiç bir erkek kendisine k;zr.n ka ti: Kleopatra Mısırdan gelmişti, hali olduğunu gördü. dınm peşinden gitmez ama. onun Elena Ispartadan, Celia da İlîiTepede etrafı alçak ve yıkık bir aSladıŞını görünce dayanam?z, i nois'ten Ne tuhaf! İsimlerin hiç duvarla çevrili geniş bir çayır var çinden gelen bir hisle gözyaşlarını bir mânası kalmamıştı art'.k. Kız: «Hem güzel bir şey de dedı. Kavaklann biraz ilerisinden kurutmaya koşar.» ince bir dere akıyordu. Kadın oRüzgâr boynundaki basörtüyü ğü.» diyordu. tomobill orada durdurdu ve atkı dalgalandırdı, o zaman kız da oraKadınlar hep böyleydi: Rakipsiyle minderini alarak: «Ben biraz da biri olduğunun farkına vardı. lerinde güzellik ararlar, fakat fetdolaşacağım,» dedi. Gülümsemiye çalışarak: «A!» tanlıktan başka birşey bulamazConnecticut'taki evl hatırlamış dedi. «Demin siz otomobille ya lardı. Ann güze'di ama, Duncan için Celia her kuvveti mağlub eh. Odaıının penceresinden böyle nımızdan geçmiştiniz, değil mi?» bir çayır ve gene bunun gibi kaKadın derhal cevab vermcdi. O debilecek bir kadmdı. vak ağaçları, küçük bir dere ve na bakarken başka bir kızı sevKız: «Bilirirh,» diyordu «Bazı erk?k!er yeni bir çehre ^iirdüler mi hemen ona tutuiurlar. Fakat Jerry... Jcrry'yle ben n'?ankydık!» Ann'la Duncan da nişanhydılar. Sonra Duncan o pazar Connecticut'daki büyük köşkte Celia ile tanışmıştı. Kadın simdi: «Hepimiz ya Arnlardan biriyiz. yahud da Cf'.ıa'iardan biri,» diye düşün'iyordu. ifAnn'lann kendilerine BÖre bir düjünüşleri var. Celia'ların da. Fakat sonradan iş işten »eçtikten sonra öğreniyoruz ki biz ne dü{ünürsck düfünelinj, hsyat yine kendi yolundan gidiyor.» Kıi. acı acı anlatıyordü: «Dün buluştular. Bugün hesab sordum.» Ann dâ Duncan'dah hesap sormuftu. «O da itiraf etti, değil mi?» «Tabii etti! Jerry baıla yâlâh söylemez.» Kız bu çocuğU hâlâ sevıyordu ki, farkında oltnadan, hemen müdafaaya kalkmutı. O halde öfkesi sadece izzetinefsinin kınlmış olmasından ileri geliyordu. Ann da öyle değil miydi? «Bunun üzerine, siz de yüreğinizden vurulmuşa döndünüz, kızdmız?» «Tabii.» Sanki kızıp bağırmak bir erkeği geri çevirebilirmiş gibi. Nedamet getirmekten hangi erkek hoşlanır? *** Kadın kıza döndü ve an'.atmıya başladı: «Vaktile benim tanıdığım bir kız vardı: Ann. Celia diye bir kız daha vardı. Bir de Duncan admda bir erkek. Kızlar kardeş çocuklan oluyorlardı. Ann'la Duncan evlenmek üzereydiler. O sırada Celia çıkageidi.» Durdu. Gözlerinde hltıranm alevile yanan bir ışıltı belirm^ti. «Ann resim gibi güzei bir kızdı. Fakat Celia'da cazihe vardı ki erkekler bunu derhal keşfederler. Erkekler Celia gibilerde bir takım hülyalara dalarlar, riiyalar görürler. Ann ise onu sadece bir diğer kadın alarak çorüyördu.» Kadın. kıza tekrar bakhktan sonra devam etti: «Ann oğlania kavga etti. çünkü izzeti nefsi kınlmıştı. Nişanlısından ajTildı.» Kız dudaklarında titreyen bir tebessümle kadına baktı: «Celia da oğlanı elde etti. deSil m?» dedi. Kadm: «Yanı onunla eviendi mi, demek istiyorsunuz? J diye > sordu ve başını iki tarafa salladı: nHayır Erkekler Celia gibilerle evlenmezler, rüyalar onları çeker. Fakat ancak bir zaman için. Evlenmrve geünce, kocası olacakları kendilerinden fazla seven kadınlarla evlenirler. Bu dünyadaki Ann'lar o kadar vakuf kadınlardıf ki aşkın incelik!erini kolay kolay öğrenemezler. Halbuk: Ceüa'lann öfrenecek birşeyleri yoktur. dosustan fettandırlar; fakat zeki değillerdir.» Kız merakla sordu: «Demek erkekler o gibilerle Kscm gülümsiyerek: «Asla!» dedi ve ayağa kalktı. «Makul ol, kızım. Burada dur, bekle. Jerry gelince gururu falan unut. Aşkta gururun yeri yoktur.» Kızı orada bırakıp aşağı doğnı inmeye başladı. Biraz sonra derenin başında ayakta durrrıuf, sulara bakan sarıçın genci buldu: «Delikanlı!» diye ses'.endi. Cenc dönüp baktı ve onun durup beklediği yere doğru ge'miye başladı. «Yukanda bir kız var. Ben sizin yerinizde olsam gidip onu teselli ederim. Jerry admda biri için ağlıyor.» Delikanlı, mahcup bir tavırla eülümsedi ve: «Teşekkür ecerim.. Hiç.. hiç zannetmiyordum benim için ae'.ıyacaP'nı,» diyerek tepeye doğru koşa kosa gitmeye başladı. **• Kadın yamactan yukarı sjır ağır tırmanıyordu. Şehre döndüğü zaman alaca karptV.ık olaeaktı. Eskiden pek sevdiei saat; Duncan'm tab'rüe «şeyt&nın dolaşmaya başladıeı saat». Otomobilin yanma «eldiŞi zaman saför hemen fırlayıp kapıyı açtı, hanımının dizlerine battaniyesini örttü ve yerine geçti. »Kısa yoldan mı gidelim. Miss Celia?» diye sordu. Kadın: tHayır,» dedi. »Acelemiz yok.» Miss Celia'nın tekrar yaçıyacağı bir alav hâtıralar vardı. «Erkekler Celia gibilerle evlenmezler.D dive düşünmeye ba|ladı. thtiyar hizmetçi kapının kenarındaki ufak düğmeye dördüncü defa basarken: «Nere\'e gidebilir?» diye düşünüyordu. Demir kapıyı bir kaç defa yumrukladı ve seslendi: «Madam Despina!», «Madam Despina?». Saat dokuza yaklaşıyordu. Hanımının bu erken saatte sokağa çıkması da imkânsızdı. Her sabah ken disine anahtar arbğı pencereye bak tı. Siyah perdeler örtülii dunıyordu. «Madam u\anmış olsaydı perdeleri açardı» diye düşündü. Tekrar tekrar zile bastı ve kapıyı yumrukladı, fakat içeride bir ölüm sessizliği hüküm sürüyordu. *** 24 temmuz 1946. Güneş yavaş ükseliyor. Kavurucu bir sıcak sabahın erken saatlerinden itibaren stanbulu kasıp kavurmaya hazırlanıyor. Galatasaray merkezinin emektar başkomiseri kahvesinden ilk yudumu alırken kapıya iki defa vuruldu ve: «Giro müsaadesi beklenilmeden açılan kapıdan polisin başr belâsı olan maruf randev ucu Despinanın ellilik hizmetçisi Marika Başkomiserin: «Sabah sabah geiçen süzülüverdi. ne ne halt ettiniz?» sualine, Marikanın birden boşanan göz yaşları ve onlan takiben de hıçkırıklan cevab veriyordu. Senelerdenberi Despinayı ve Marikayı gayet iyi tanıyan, onlann türlü çeşid dalaverelerini yakından bilen başkomiser bir lâhavle çektikten sonra sert bir şekilde: «Marika, rol yapmayı bırak da hâdiseyi anlatln deyince, yaşlı hizmetkâr titrek bir sesle hanımının başına bir felâket gelmesin den korktuğunu söyledi. Zabıta âmiri iki polis memuruna Marika ile birlikte Despinanın evine gitmelerini, eğer kapı açılmazsa kırmalannı söyledikten sonra mesleğe intisabının ilk günlerini düşünmeye başladı. O zamanlar Despinaya «Güzel Despina» deniirdi. Muntazam vücudü, koyu kum ral saçlan ve iri siyah gözlerile Despina Beyoğlunda kaç külhanbeyi birbirine düşürtüp sayısız cinayetlere, kaç aile babasını soyup soğana çevirip sayuız felâketlere ^ebeb olmuştu! O zamanlar Despina ile gezen erkekler parmakla gösterilir, onunla kalan genclere gıpta ile bakıhrdı. Fakat gayet zeki olan bu Rum güzeli para çekmesini ve saklamasını bilmiş, Parmakkapıda büyük bir apartıman almıştı. Senelerdenberi de burada gizli gizli randevuculuk ediyordu. Marika ile *** birlikte giden polisler de zili uzun uzun çaldılar, kapıyı defalarca yumrukİadılar, fakat içeriden hiç bir cevab alamadılar. Artık Başkomiserin emrini tatbik zamaıu gelmişti. Kom şu evlerden temin ettikleri çekiç ve keserle demir kapının kilidini kırmağa başladılar. Marikanın hıçkırıklan, gözyaşları gitgide artıyor ve: «Madamım nerelerdesin?» diye haykırıyordu. Polisler bile soğufc kış günlerinde kapısınm önünde saatlerce nöbet tuttuklan Despinaya olan husumetlerini unutmuflar, «Madamcağıza ne oldu acaba?» diye merak ve üzüntü ile sormağa başlamışlardı. Parçalanan kilid yere düşerken Marika kapının arasından adeta içeri uçuverdi. Bunu tüyler ürperten bir çığlık ve yere düşen bir cismin güriiltüsü takib etti. Holü geçip Despinanın yatak odasına koşan memurlar aralanmış kapının ağzında randevucunun. pıhtılaşmış kanlar arasında yüzükoyun yatan buzlaşmış cesedile karçılaştuar. Marika da bir kaç saat evvel hayatma son verılen hanımının üzerine kapanmış, baygın olarak yaüyordu. • ** Deıpinanın katıiini bulmağa çalışan polis çeşidli yollardan yaptığı tahkikat sonunda şu neticeleri elde edebildi: Despina son derece hasis ve men faat düşkünü bir kadınAr. Randevuculuğu gündüzleri yapar ve e» vinden son olarak hizmetçisi çıkar. Gece yatısına gelen misafiri olmadığı gibi geç saatlerde gelenleri camdan kontrol eder ve ancak samimi bir ahpabı ise kapıyı açar. Evde para tutmaz, zira Holanda bankasında kasası vardır. Cesedi tetkik eden morg raporunda meçhul katilin Despinayı bıçakla baynundan vurduğu ve cmıyetin sabaha karşı işlendiği bildirildiğinden zabıta geç saatte eve ge len katilin randevucu tarafından içeri alınmasına dikkat ederek hunun Despinanın yakınlarmdan biri olduğunu tahmin etmiştir. Despinanın mühim bir servete sahib olduğu çok kimseler tarafından ıiilindiğinden katil randevucunun paralarını almak düşüncesile gelmiş. fakat evde para olmadığını görünce onu öldürmüştür. İşte bunlar randevucu Despinanın öiümünü tahkik eden polisin ele geçirdiği bazı ipuclarıdır. Fakat ne kıymeti var! Bir çok defalar ıkhmıza gelen bu hâdiseyi düsünürken gene kendi kendimize soruyoapartımana ruz: Acaba katil kim? I Şu garib dünya! I Amerikanın Salt Lake City şehrinde «sokaklarda kâğıda sarılmamıj çalgı aletile gezmek» yasajsiır. *** Aurelio adında bir İtalyan gece yatarken çıkarıp başı ucuna koyduğu takma dişini ertesi sabah bulamamış, nihayet günlerden ;onra bir farenin çektiğmi anlamıştır. *** William Munch adında 88 yasmda bir Amerikalı bahçesinde. uyuşturucu bir madde çıkarılmasına yirayan bir nebat yetiştirdiği için mahkemeye verilmiş, kendisini bu nebatı kanaryelerinin sesini tatlılpştırmak için yetiştirdiğini iöyliyerek müdafaaya çalısmıştır. Palmyra (Amerika) da bir brkkal, camekânının bir tarafına «Demokratü, bir tarafuıa «Cumhuriyet» diye yazdırmış ve bu suretle her iki zümreyi de tutmak istemiştir. *** Korede bir nöbetçi geceleyin yaklaşan birine: «Parola!» diye ses lenmif, öteki «Bilmiyorum» cevabını verince kendui de: «Ben de bilmiyorum» demiştir. (O gece ıçın parola bu kelimeierden ıbaretti.) *** John Valt adında ve 41 yaşında bir Amerikalı, karısını boşanma davasından, evdeki bütün ağır işleri (tahta sılme, bulaşık yıkama vesaireyi) kendisi üzerine almak suretile vazgeçirmiştir. *** Amerikan Mezarhklar idaresi memlekette daha 200 ıene ihtiyücı karşılayacak miktarda mezarlık sahası bulunduğunu bildirmiftir. *** Kaliforniyada Edythe Hanson adında bir kadın arkadaşlarına: «?.l eylulde gece saat 11,45 te öleceğim» diye haber vermiş ve o gece saat dokuzda yattıktan sonra bir daha uyanmamıştır. *** Kansına kızıp, sokakta ilk rastlayacağı kadınla bir eğlence yerine gitmeğe ahdeden bir Fransız, yirmi dakika zarfında hiç bir eli, yüzü düzgün kadına tesadüf edemmis ve nihayet karşısına gene kcndi kansının çıktığını görerek onunla sinemaya gitmiştir. ıslanmışlardır ki bir daha yağmur duasına çıkmağa tövbe etmişler'iir. *** Tokyoda bir kankoca kavga ettikten sonra ayrı ayrı evlerde yaşamaya başlamışlar, bir zelzeie esnasmda şehirde bütün diğer evler sağlam kaldığı halde bu iki ev yıkılrmş, kankccanm başına dam çökmüştür. *## Andrevv Johns adında bir Amerikalı kedi ile köpeğin gül gibi geçinmelerini temin için bir ilâc keşfettiğini bildirmektedir. Bu ilâcın ne olduğunu henüz açıklamamıştır. *** Fransada onyedinci asırda kurulmuş olan «Bekârlan Koruma Cemiyeti» artık bekârların korunmaya ihtiyacı olmadığı ileri sürolerek feshedilmiştir. *** Yorkshire (İngiltere) de yetişen bir elmaya kabuğu sert olduğu, dişten korkmadığı, çekirdekten yetigtiği ve çabuk olgunlaştığı içm «Churchill elması» adı verilmiştir. #** Bir Amerikalı delikanlı sevgilisine gönderdiği mektubda şu satırlarla başlamıştır: «Sevgilim, senin bir yazıyı çabuk okuyamadığını bildiğim için ben de bunlan gayet yavaş yazıyorym.» Vakit vakit yapılan anketlerde meşhur simalara «En büyük arzunuz nedir?» diye sorarlar. Böyle bir ankete cevab veren meşhur İngiliz hukukçusu Sir Hartley Shawcross diyor ki: «Benim en büyük arzum, Lon drada Kral sarayının yanına gidip toprağı kazmağa ve duvann alttndan bir yol açmağa başlamaktır. Merak ettiğim nokta şu: Acaba, ben işe başladıktan ne kadar zaman sonra benim sular idaresinin bir memuru olmadığımın farkına varacaklar ve orada ne yaptlğımı soracaklar!» BOŞ V\RTİ\İZİ HOŞ GECİUMEK İÇİ1V Görüsünüzkuvvetümiı Zihin Sporları Bir kerede babamla konuş, olmaz mı? SÜRAT FELÂKETTİR Hapisanede iki mahkum konu^uyordu: Sen niçin yatıyorsTin, arkadaş? Otomobiii fazla hızlı süremediğim için. Yoksa hızh sürdüğün için nıi? Hayır. Hızlı süremedim de sahibi peşimden geldi, yakaladı. yalnız dokuzlan klrmızıya boyayınız.ı Duvarda kaç tane kırmızı rakam bulunacaktır? 4 Elimizde 6 tane altın var. Bunların içinden bir tanesi diğerlerinden daha hafiftir. Yani kalptır. Hassas bir terazi veriliyor. En fazla iki defa tartarak kalp parayı bulabilir misiniz? (Bu mesele iki sekilde çözülebilir.) 5 Elimizde iki bardak ve içlerinde eşit miktarlarda su ve şarab var. Su bardağına bir parça şarab dökelim. Karıştıralım. Sonra su bardağındaki kanşım miktanna eşit bir miktar alarak şarab bardağıFakat... iyi biliyordu ki para, ornm içine dökelim. Bu halde su bartak olduğu ahpabına çıksaydı; o dağındaki şarab; şarab bardağındabunu kendisile paylaşmaya razı olki sudan fazla mıdır? Veya tersi?. mıyacaktı. Çünkü pek cimri idi. 6 Bir zamanlar Hitler, YahudiIyi niyet sahibi dostumuz haberi leri Almanyadan çıkarmak için diğeıinden daha evvel almıstı. Bun sebebler uydurmağa çahsıyordu. İşdan istifade ederek cimri arkadaşı portacıhktan yetişme üç Yahudiye nı kırmadan paranın tamamen ken aşağıdaki meseleyi verdi. Çözemedisinin olmasını temin etti. dikleri takdirde akibetleri malumdu. Nasıl?.. Bu üç kişiden birinciye on, ikin3 Bir prenses saray ressamını ciye otuz, üçüncüye 50 portakal çağ:rarak şöyle bir emir verdi: verildi ve şöyle söylendi: «Porta«Sarayın en büyük duvarına kallan hepiniz ayru fiata satacak1 den 100 e kadar oîan rakamlan j smız. Fakat neticede elde edeceğiyazınız. Bütün rakamiarı yeşile, :r,iz kazanc ayru olmahdır!.» 1 Bir sigara tiryakisi parası kalmayınca izmarit toplayarak sigara yapıyordu. Farasiz kaldığı gün lerin birinde 49 izmarit toplamıştı. 7 innarittea bir sigara çıkıyordu. Tiryaki kaç sigara içebilecek der»iniz? 2 İki arkadaş birer piyango bileti almışlardı. Her ikisi de aldıklan bilete diğerini ortak ettiler. Böylece kime bir çey çıkarsa beraber paylajacaklardı. Nihayet piyangonun en büyük ikramiyesi iki arkadaştan birine çıktı. Kendisine para çıkan, hüsnü niyet sahibi bir adamdı. Şansını bir dostu ile paylaşırdı. Yukarıdaki şekilde hangi kısımlan ortadan kaldırmalıdır kl beyaz kıaırnlann mesahasile siyahlannki birbirine denk olsun? Meşhur muammalardan • ' Uç kişinin serveti Uç arkadaş bir miktar para kazanmıslar. Emniyet edilebilir ıhtiyar bir dostlarına giderek bu parayı teslim ederler. Gayeleri, yeniden para kazanmak için başka diyarlara gitmektir. Dostlanna şöyle derler «Bu parayı üçümüz birlikte kazandık. İçimizden biri gelirse parayı verme.» Dostlarına Allahaısmarladık Her ve ayrıhrlar. Sokağa çıktıklan sırada içinde, üçünün müşterek eşyaları bulunan bir paketi yukanda unuttuklarını hatırlarlar. îçlerinden biri geri dönerek yukan çıkar ve o ahpablarına söyle der: «Biraz evvel verdiğimiz karardan vargeçtik. Parayı sana bırakmıyacağız. Onun için arkadaşlar bıraktığınuz parayı geri istiyorlar. • ^utfen şapkanızı çıkanr mısınız? Hiç bir şey goremiyorum. GÜNDÜZ GÖZİLE Kız. delikanhya sordu: Dün gece karnnlıkta beni riçin öptünüz? Şimdi gündüz oidu. aç'kca cevab verin bakayım! Delikanlı içini çekti: Evet, gündüz o'du ve ben ile kendi kendime şimdi bunu soruycrum. AĞLANACAK HAL ç iki adam konuşuyordu: Bizim çocuk pek zeki, dofoısu. Daha bir yaşn.da, lâkırdl »nlıycr! O da bir şey mi. blrader" Btzimki üç aylık. Halimizden öyle anLyor ki! Ya? Nasıl? Nasıl olacak! Mütemadiye?" ağlıyor. YAZiSIZ HİKÂYE Ah nıüıel a 5 k! Adam. pencereyi açarak sokakta arkadaşlarını bekliyen iki kişiye «vereyim mi?» diye sorar. «Evet» diye cevab alır. Böylece paralan *** gelene verir. Antika paralara meraklı bir İrıParayı alan apartımanın arka kaîiliz eski Romalılardan kalma bir pısmdan çıkarak ortadan kaybolur. Bir müddet sonra mesele anlaşı Burada gördüğünüz sekiller kadınlann sık sık yaptıklan hareketlerin para koleksiyonunu on bin lır&ya ır. Dalavereyi yapan ortadan kay birer şemasıdır; yalnıt, kullandıkl«n eşyalann resmi çizilmemiştir. Bu almış, bunların maden bakımınd»n bolur. İki arkadaş mahkemeye mü lureketlere bakarak kadınlann neler yaptıkltntıı tahmin edebilir misiniz? kaç para edeceğini hesablayınca if Ailah insana konuşma kabidoku bin dokuz yüz doksan lira acaat ederek hak iddla ederler \e liyetini susmasını bilmesi için verzarar ettığini görmüştür. paralarını isterler. miştir. #** Hiç bir kabahati olmıyan Oıtiyar Talleyrand Meselelerin halledilmiş şekilleri gazetemizin dost, mahemede söylediği tek bir Yağmur duasına çıkan Afrika ff Daima düşünün, fakat düşün4 üncü sahifesindedir cümle ile meseleyi halleder. köyiülerinden bir kafile, dagosn celerinizden hiç bahsetmeyin. Acaba ne söyledi? 1 köylerine ınincsyi kadar o taoar j Gambett* Bu Kadınlar Ne Siz de bu fikirde misiniz?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear