23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İ...IİIUİ.1 11^ 28 Eylul 1941 Sehir= haberleri Rüya ve Hakikat Uykuda mazi, hal ve istikbal arasında bir mania kalmadığı için, geleceği keşfetmek mümkün oluyormuş. ruyaya gıren va aMazi, hal ve islemi manaya has bir tikbal diye feim Yazan: takım hayalî şekilverdiğimiz üç zakrle karışık ve mümandan, sahib olategayyir bir ha'debildiğimiz bir tadir. Şu halde, ruyanesi, yani «hal» insanları hiç bir zaman memnun edeme ya mazi safhaları gibi, atiye aid bazı sah miş. Elinde bulunan her nimeti hakir nelerin de, parça parça, sızıntı halinde gören gözü doymaz beşer. içinde ya sokulduğuna hükmetmek lâzım. Dunne bu hükme varınca, bundan bir şadığı zamanı da bir türlü beğenemez. Maziye tahassür ve istikbali keşfe gay başka netice çıkarmağa çalışıyor. Acaret, Âdem oğlunun ezelî ve ebedî ip ba, bu şekilde görülen bir rüyada. hatüâsı. Maziye hasret çekerken, o geç fızanın, tahteşşuurun ve hayalin rolü ile, miş zamanı bir vakitler «hal» olarak istikbale aid hakikat sahnelerinin roiü yaşadığını ve o itibarla hor gördüğü ne nispetlerdedir? . Tecrübe, müspet netice veriyor. Gerek nü düşünmiyen insan, istikbali aıaştırırken de ayni gaflet içindedir. Gele kendi rüyalarının safahatını kemalı iticek günlere kavuştuğu zaman, onları na ile bir tarafa kaydeden, gerek ahda beğenmiyecektir. Buna tağmert, ha pablarından bir çoğuna, 15 gün içinde line şükretmez de ileriyi vaktinden ev gördükleri bütün rüyaları not etüren Dunne, bu rüyalardaki hâdiselerden bir vel görmeğe yeltenir. Bir gün gelecek, bu da kolaylıkla o çoğunun, bir kaç gün sonra cereyan elacak, diyen fen adamları var. Kâhin, den hakikat sahnelerine, bir bir, tamasihirbaz, falcı, medyum gibi prnfesyo men benzediğini görüyor. Ölçüye vunellerin nakde tahvil ettikleri hünerler, runca, şu da ayrıca tahakkuk ediyor herkesin yapabileceği alelâde, gündelik ki, rüyalarda, maziye müteallik sahneişler sırasuıa girecektir, gibi \dr naza ciklerle, İstikbale aid safhalar hemen riye karşısındayız. Bize bu imkânı rüya hemen avni nispette mevcuddur. verecekmiş. Bundan beş sene kadar evvel bir İnBu vakıadan nasıl bir hüküm çıkartagiliz müellifin yazdığı bir eser, garbın biliriz? Acaba, hakikatle temasımızı kefen muhitinde, hayli geniş bir müna sen uyku, bizi Dunne'un nazariyesine kaşa zemini açmış, rüya ve hakikat göre tabakalaşan zamana ithal ediyor mevzuu üzerinde, bir hayli fikir çar da, mazi, hal ve istikbal arasında hiç bir pışmaları olmuştu. mânia kalmadığı için, halden bakıp isIsmi J . W. Dunne olan bu müellif, tikbali mi görüyoruz? Bu usule kendieserinde, zaman mefhumunun, bizim mizi yavaş yavaş alışbrmak suretile, istediğimiz gibi kesip biçtiğimiz, par günün birinde, hepimiz, geleceği bütün çalayıp böldüğümüz mütecanis bir bü teferrüatüe görmeğe muvaffak olacak tün olmadığını ispata çalışıyor. Müel mıyız? life göre zaman, tam adedler serisi Dunne, bu sahada bir hayli ilerlediğini gibi bir silsiledir ve bu silsile nihayet söylüyor. Meselâ, rüyalardaki hakikati sizdir. Zamanı, ebediyete kadar yük ölçmek, kendisinde bir meleke haline selen müteselsil tabakalardan müteşek gelince, bir hafta sonra okuyaeağı yeni kil bir lâhzalar serisi; yahud, her birisi bir ütabHi bir sahifeaini, hakikaten kendi sathındaki hayaîi ötekine akset görüyormuş gibi, gözünün önüne getiren üstüste birleştirilmiş aynalar gibi tirmeğe muvaffak olmu?. tasavvur edebiliriz. Yalniî, bu aynaDunne'un rüyaları gibi, bu hayal de ların birbirine aksettirdiği fazla bir belki günün birinde hakikat olabilir. hayal daha var ki, o da ütikbal. Fakat o gün gelinciye kadar, insanların Müellfin, nazariyesine temel olarak daha nice zaman, maziye hasret çekip crtaya koyduğu bu esası etraflıca an hale şükretmekle avunup gidoceklerine H. BtLGtC latmadan evvel, nazariyeyi kurmisma şüphe yok sefceb olan meraklı hâdiselerden bshsedeceğim. Dunne, yani müellif, bir gece rüyasırda kendisini. saatine bak^rken görmüş. Saat tam o anda durmuşmuş ve yelkovan, dördü gösteriyormuş. Dunne uyanmış. kalkıp masanm üstünde duran saatine bakmış. Hakikaten dört ve saat de durmuş. Dahası var. Ayar imkânı olmadığı için, ibreye dokunmadan saati tekrar Ne çalarsın? kurmuş, yatmış. Ertesi gün, kendi saatinin. memleket ayarma elifi elifine Çalmak» mastamu'abık olduğunu hayretle görmüş. nnı hıç incelediniz Demek oluyor ki, Dunne, saatinin bir mi? iki dakika sonra, yani yataktan kalkıp Haydi beraber masanm başma gideceği ana kadar a başlayahm. radan geçecek zamanm sonunda, t?m Kapı çalmak (tadörtte duracağını, rüyada görmüş oıu bii kapıyı omuzlayor. yıp gitmek değil!), Bu garibeyi, ertesi seneler zarfmdft. para çalmak (Allah daha başkaları takib etmiş. Meselâ. korusun!), pala çalmüellif, bir adada büyük bir felâket mak (beıüm gibi vukua geldiğini ve dört bin kişinin öl boşuna uğraşanların işi!) çene çalmak düğünü, gene rüyada görüyor İki gün (hanımlarm kulakları çınlasm!) Bakır sonra, gazeteler, Pele yanardağı indi çalmak (kalay düşkünü tencere.lerin hüfamı haber veriyorlar, kırk bin kişi neri), kalem çalmak (çala kalem! tânin öldüğünü yazıyorlar. Bir sıfır farkla birinin mastarlaşmışı), saz çalmak (mahakikat olan bir rüya! lum), her telden çalmak (eskiden bu Gene bir başka rüya. Büyük bir yan işi yapanlara ayaklı kütübhane dergın; yanan binanm damma sığman gene lerdi), yuf borusu çalmak (bir nevi kızlar, kara dumanlann hücumile bo hakaret), zil çalmak (malum), çan çalğulup ölüyorlar. Ertesi günkü akşam mak (tren hareketlerine işaret), karnı gazetelerinde bir yangm haberi. Teker zil çalmak (vitamini azalmak), düi çallek lâstiği yapan bir fabrika yanmış, mak (İstanbul şivesini beğenmemek), binanın balkonuna kaçan işçi kızlar, boya çalmak (inşaatta boya sirkat etyanan kauçuklarm boğucu dumanile mek değil, boya sürmek), topuk çalmak (bir nevi kusurlu yürüyüş), korna çalzehirlenerek ölmüşler. Dunne, bir gece, kendisini Hartum mak (şoförlerin tahammül edemedıkleri şehrinde görüyor. Perişan kıy^fetli, gü şey), yem borusu çalmak (ha geidi, ha neşten kavrulmuş üç İngilizle konuşu geliyor diye âlemi avutmak), Fikirler IHEM i NALINA MIHINA! Mektebkitabları tamaıtı değil Talebe. bir kısım kitabları henüz tedarik edemedi H. Bilgiç Ne çalarsın? Süt ve musiki ' Yazan: \ ı yor. Bunlar, yaya olarak, Kap müstemAklıma gelen şimdilik bunlar. Eğer lekesinden geldiklerini, içlerinden bi bu mastarın müştaklarını da düşünürrinin sarı hummadan ölmesine ısmak sek: kaldığını söylüyorlar. Bir kaç gün sonra, Çal, çalı, çalar, çalğı, çala, çaldıran, bu rüya da hakikat oluyor. Bir nokçalık gibi kelimeler de buluruz. Sözün tası müstesna. Üç İngilizden biri, san hummadan değil, dizanteriden ölüyor. kısası, çok hünerli bir lâftır. Ben bu mastarın şu on, on beş hüneDiğer bir rüyada, bir yolun sol tarafındaki tarladan fırlayıp kaçan gayet rinden bir çoğunu denedim; bir kısmını büyük bir at görüyor. Rüya, bir gün da yapamadım: Yapamadıklarımı sayayım: sonra, tıpkı ötekiler gibi tahakkuk eHer kapıji çalamam. Para çalmak da diyor, şu farkla ki, hakikatte, tarla yolun solunda değil, sağmdadır ve bey nasib olmadı. Gerçi hiç kimse para çaldığmı söylemez ama bana böyle bir gir kocaman değil. ufacıkfır. Tayyare motörlerini mükemmelleş fırsat geçmedi. Acaba şöyle yarım mütirmek gibi son derece maddî ve ince yon, bir milyon lirahk bir fırsat geçse bir mesleğin sahibi olan mühendis çalmaz mıyım? Doğrusu garavıti edeOnun için Dunne, kendisinde, birdenbire. falcılık mem. istidadları keşfedince. pek tabiî ciarak sakın bana bu kadar once hayrete, sonra da endiseve t'üsü bir para emniyet yor. Fskat. aklı selimi t?alib geliyor. etmeyin. Belki İmreniveririm de şeyn""3İardan nazarive imaline bıslıvor. ilk takjl^'sı mühim nokta şu: Rüya tana uyarım. Yıllarlar her ne kadar tahakkuk ediyorsa da, danberi spor işlerinhakikatle aralarmda mühim farklar de pala çaldım ve mevcuddur. Rüyalar. mühendisin. cr çalıyorum En ziyade muvah âleminden aynen temasa ettiği sahne'er aibi deeil de, önce eörülüo sonra vaffak olduğum şey çene çalmak oldu. Bu çalış ben;m pek B U G ü N ™ hoşuma gider. Bilmem dinleyenler ne çekerler. Tencere olmadığım İçin baktr çalmadım ve hamdolsun bakır çalnuş yekem de yemedim. Saz çalmağa gelince, çocukluğumda Türkçe Sözlii bana keman öğretmek istediler. Altın para bir lira çeyreğine Üsküdar çarşısmdan bir keman aldık. (O zaman Üsküdar çarşısında keman dahi bulunur İPEK/te KAHRAMANLARI D ENİ Z Vazife Aşk Kahramanlık Muazzam ve Müthiş sahneler Ayrıca: MATBUAT U. M. SCHERING llâcları gelmiştir. Her miktarda mevcuddur. Memleket Jurnalı No. 2 Türkçe Sozlii Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine İstanbul Üniversitesi tecrübî psıkobji doçenti doktor Mümtaz Turhan, cYüz ifadelerinin tefsıri hakkında tectübî bir tetkik» adile Üniversite yayın crasmda, çalışma vadisl, metodları ve ları arasında neşreltiği 117 sahiteiik hareket noktası itibarile mütemayiz ve eserinde insanların yüz ifadelerile jest hususî bir mevkı alanların üçüncüsü ollerini tefsir etmek, yüz çizgilerile beden muştur. Bunlardan Sabri Esad Siyavuşhareketlerimizde ifade olunan ruh hal gilin geçen pazar günü bu sütunlarda Mekteblerde derslere başlandığı hal ierini anlamak vadisinde yaptığı psiko çıkan «Karagöz» adlı denemesini görde, talebeler bir kısım kitablarını te lojik tecrübeler neticesinde bu eski me müştük. Yazdığı deneme ingilizce olduğu darik edememelctedirler. Kitabcılar, selenin halline doğru yeni ve kat'î bir ve Amerikada ncçredildiği (ikinci tab'mı mevcudu kalmıyan kitabların temini için adım atmakla temayüz etmiştir. Bu ifa da idrak etmiştir) için memleketimizde Maarif Matbaasma müracaat etmek de ve hareketler ötedenberi başkalarmm eniş bir mikyasta tanınmıyan gene rute iseler de, istedikleri kitabların buruh hayatlarını kavrayabilmemizin esas hiyatçılarımızuı mümtazlarından biri de lunmadığı şekilde cevab almaktadırlar. temeli olarak kabul edildiği, sözle anlaş Ankara Edebiyat fakültesi tecrübî ruhiHalen, Maarif Matbaasmm çıkardığı kimanın yanmda yüz ifadeleri ve jestlerle yat doçentlerinden talebem Muzaffer tablardan eksik olanlar şunlardır: anlaşma olduğu gibi bunîarın ekseriya Şeriftir. «İçtimai ruhiyatuı normları» Türk edebiyatı antolojisi; lise tarih söz diline yardımcı olarak katıldıklan naraile şöhret bulan eserinde içtimai 2, 3; filozifiye başlangıç; mantıü (Ha malumdur. O halde ki sözlerin doğru ruhiyatı tecrübî bir surette temellendirsan Âlî); jeoloji; matematik 1; Geo olarak anlaşılması nekadar mühimse bu mek tecrübesini muvaffakiyetle yaptımetri 3; orta mekteb tarih 1, 3; oku ifade ve harekouerin de doğru olarak ğmdan dolayı en meşhur Amerikan İçma 1; Fransıca 3; ilk mekteb okuma 2, kavranmasına ve yanlış tefsir edilme timaî ruhiyat âHmlerinin takdirli tak3, 5; tarih 4, 5; tabiat bilgisi 4 ve 5 tir. mesine raedar oiacak müspet bilgilerin rızlerini kazanmış ve Amerikan ÜniverHususî tabilerin bastıkları Cemal Arif elde edilmesi da ayrıca mühimdir. Lise ritelerindeki tecrübî ruhiyat seminerleve Saffetin ilk mekteb coğrafya ki tahsiüni memleketi oıan Erzurumda ya ıinde okutulan eserler meyanına girrniştabları da piyasaya çıkarılmamıştır. pan ve bir müddet eski İstanbul Darül tir. Mesleklerini seven ve fedakârlıkla Koksan kitabların bir an evel temini fünununda bulunduktan sonra Alman çahşmaktan zevk alan bu gencîer yeni için Maarif Vekâletine müracaat edil yanın Frankfurt Üniversitesinde «Gs doğan inkılâbcı Türkiyenin halletmeğe miştir. stalt ruhiyatı» uın büyük nazariyecisi uğraştığı binlerce meselenin sıcak ve saWertheimer'ın yanmda doktorasmı mu mimî havasında göz açtıkları gibi lise vaffakiyetle yaparak Alman meslek tahsillerinden başka yüksek tahsillerini Millî Müdafaa Vekili mecmualarında takdirle bahsedilen dok de ya kısmen veya tamamen bu hava şehrimizde tor Mümtaz Turhan gestaltcilik vadisin içinde aldıklan için gitt'kleri daha ileri muhitlerde azamî istifadeyi temin ettiMüdafaai Milliye Vekili Saffet An deki çalışmalarına İstanbul Üniversitesinde de devam ederek insan yüzünün recek ruhî hazır'ığa tamamile sahib bukan dün Ankaradan şehrimize gelmişdaha doğru okunmasını temin eden lunuyorlardı. Türk inkılâbmın çalışkan tir. müspet ve kat'î adımını bütün vesika ve ve idealist gencler üzerinde yapüğı teDahülye Veküi F a * Öztrai da budeliüerile gösteren bu eser 3 kısımla bir sirin ehemmiyet ve kudretini bundan gfün gelecektir. hulâsadan ibarettir. Müellif birinci kı daha iyi gösterecek bir delil olamaz. Teneke tevziatı sımda meselenin tarihçesinj yani tâ Aris Hayatının sonunda Maksim Gorki'nin de Ticaret Ofisinin petrol şirketlerinden to'dan başlayarak zamanımiza gelinciya itiraf ettiği gibi. zihnin en yüksek ve en aldığı 1000 sandık tenekenin tevziatı kadar «fizyonomi> namı altmda yüz ve güc zaferleri hiç şüphe yok ki hakiki yapılmıştır. Takında ikinci bir parti jest diline aid olan buluş, görüş ve naza i'mî zaferlerdir. Arzettişim gene Türk nin daha tevziatı yapılacaktır. riyeleri hatırlaltıktan sonra meseleyi ruhiyatçıları işte bu zaferlerin ilk kahbir de geştalt bakımından kurcalayarak ramanları oluyor. Bundan evvelki birinci Otomobil l&stiği tevziatı da dün başyeni ve orijinal tecrübelerde bulunmuş ve ikinci meşruüyetle Tanzimat harelamıştır. tur. Buradaki yanilik ve orijinallik, mese ketlerinde buna benzer muvaffakiyetleDilenciler toplanıyor lenin an'anevî atomculuk görüşile değil, rin görülmemesi bunların birer inkı'âb Belediye, son günlerde adedi artan Almanların «geştalt» dedikleri «bütün emiklemesinden ibaret olduğunu gösdilencilerle ciddi surette mücadeleye cüliik» gözile ıncelenmesinde ve bu sa termcktedir. Bundan sonra artık gözlekarar vermişti. Bu karann dünden iti yede yeni hakikat uclarının elde edil rim açık gitmiyeceğim. baren tatbikına başlanmış ve şehrin mesindedir. Burada bana bilâihtiyar se\nnc yaçları Mümtaz Turhan, gene ruhiyatçılanmız muhtelif semtlerinden bir çok dilenci döktüren hususî bir teessürün zapteditoplanmıştır. lememesinden dolayı beru mazur görmenizi rica ederim Ne yapayım ki en büyük emeümin ilk ümidlerini görüyorum. Şimdi eserin hulâsasını müellifin ağzından dinliyelim: Tecrid edilmiş, münferid bir tarzda gösterilen resim'erin yüz ifadeleri, kat'î ve sarih olarak bilinmiyor. Herhangi his veya tesir ona yakın yahud onun aksi olan diğer hallerle karıştırılıvor. Ve her resmin yüz ifadesi muhtelfi şekil ve Süt ve musiki manada tefsir ediliyor. İsveçliler, guya iHiçbir his veya teessürün kendine neklerin sütünü armahsus bir yüz ifadesi yoktur. Eğer oltırmak için onlara saydı, onun vasıtasile delâlet ettiği teResmi küşadı : Önümüzdeki SALI akşamı çaigı dinletmiîer.. essür hali daima doğru olarak okunmak du. Şîmdi istavrid balığı bile bulunma İnek başına bir çeylâzım gelirdi. Halbuki bunun böyle oldığını VâNu söylüyor.) rek litre kadar fazla madığı sabit oİT.uşrur. Sultan Hamidin mi, Azizin mi saray süt alınmış. Tecrid edilmiş, münferid bir tarzda lılarmdan bir hanım bana keman öğBunu yazan g&zeİcra edilecek olan gösterilen resmiü ifadesi, aid olduğu siretmeğe başladı. Kendisi bilmcdiği için te ve bize nakıeden tüasyon dahilinde tekrar gösterilince bana nota öğretmedi ve uluorta Bayâti arkadaş bir hayli hayrsttedir. peşrevinden işe başladık. İlk gece keLâkin efendim! Musikinin süt üzerine hemen değişiyor; hatta evveîce hükmemaru çeneme sıkıştırmak yüzünden boy olan tesiri yeni değildir. Bunu İsveçten dilmiş olan ifadenin tam aksi bile olabide yemek ve dans etmek için soframzi temin ediniz. liyor. num tutuldu. Bir hafta, on gün uğraş nlmr.ya hacet yok! Fransızca sözlü olan bu güzel fümin baş rollerinde : tım. Bütün çalgılı kahveler, lokantalar, Şu halde sitüasyon yani münferid bir Bayâtî peşrevinin bir hanesini çıka barlarda hep sütü artırmak için çalğı yüz ifadesi çerçeveleyen bütün, yüz ifarabildim. Ondan sonra bizde de keman çalarlar... Yalnız inek sütü değil, aslan desini tayin, teyid ve hatta tesirini tahhavesi bayatladı. Sarayh har.ıma yol sütü... B. FELEK vil ediyor. Bu itibarla herhangi bir yüz verdik, kemanı da eskiciye sattık. Saz adresini bıraktı. 1 f ilmi Bey, marsın acısını çıkarmak çalmak teşebbüsüm de böylece akim Ertesi gün, Hilmi Bey, hakikaten için, daha ilk zarı atmağa hazırkaldı. geldi. Fakat, kefil hâlâ culunamamışlanırken, mahalle bekçisi karşısına diHer telden çalmak hususunda da bir tı; bulunması ümidi de yoktu. Gene istidadı mahsus göstermiş değiüm. Yuf kildi; bir selâm verdi: kız, gene büyük annesinin mektubun Beyim, dedi, küçük eve bir kiborusu çalar mıyım? dan bahsetti. Hilmi Bey, düşüneceğini O bir nazik meseledir. Şimdi heAe racı var. Sizi görmek istiyor. söyliyerek, işi gene bir gün sonraya Hilmi Bey, elini tavladan geri çekti, sin tahammülü azaldı. İnsan uçağına bıraktı. başım kaldırdı. sordu: geçirdiğini hissediyordu. gibi şeylerse bana da gösterin. bile çıkışamıyor. Onun için bu borunun Evin badanası ve kunturatın şeraiti Adam, için için büyük bir müca Evi gezdirdin mi? Yürüdüler. Ev, sade fakat kullanışlı sesi artık Işitiîmez oldu. Gezdirdim, Beyim. Kirasını da eşyasile; daima iyi kiracılara verildiği bahsine avdet ettikleri zaman, Hilmi dele geçiriyordu. Bir tarafta menfaat Zil çalmak.. Bana düşmez. söyledim. Ev sahibile görüşeyim, diyor. için bakımlı kalan, temiz duvarlarile, Beyin ev sahiblik damarları tekrar dep endişesi, kirayı vaktinde alamamak, Çan çalmak, keza. Hilmi Bey, yazlığını üç yüz liraya hakikaten kusursuz görünüyordu. Buna reşti. Vakıa, o zamana kadar, hiç bir hatta belki de ilk aydan sonra hiç kira Bazı günler karnımın zil çalmasından kiraladığı dört odalı minimini eve mev rağmen, yeni kiracı, evin yeniden ba kiracıya yapmadığı bir hizmeti, bu se yüzü görememek korkusu; öte tarafta, müştekiyim. Lâkin yalnız benimkı dedana edilmesini istiyor, sinirli, meraklı fer yapmağı kabul etmiştL Duvarları birdenbire büyük bir sempati duymağa ğil. Hele şimdi Avrupadaki karınlar siminden ev\el çıkan bu kiratv.dan doısınıverdiği bu layı memnun olmakla beraber, tavlamn bir kadın olduğu için, eski kiracüarm tekrar badana ettirecek, mutfağm, nok başladığı, birdenbire fasılasız çalıyorlar. başından mağlub kalkıcağma fena hal kirile oturmak istemediğini söylüyordu. san bir, iki malta taşını tımamlıyacak, gene kız vardı. Kendi tendinden biie İstanbul şivesiie görüşebildiğim için de canı sıkılmıştı. Kajlarını çattı, diş Hilmi Bey, giyiniş tarzını, mevsimi sokak kapısının kilidini değiştirecekti. gizli tutmak istediği bir hisle, menfaati dil çalmak hünerim yoktur Maamafih leri arasından: üç yüz liralık evine yakıştıramadığı Lâkin, gene kızın, Bursadan gelecek o ikinci derecede görmek istediği anlar istersem onun da antikasını yapanm. Ne münasebetsiz kiracı bu! diye yeni kiracıyı yan gözle süzerek, belli lan büyük annesinden başka h.ç kim oluyordu. Boya çalmak bir hir.erdir ki Kaysesi olmaması işi bozuyordu. Kunturatı Üçüncü gün, gene kızı görmeğe gitserili dostlarımın spesialitesidir; bizim söylendi. Başka zaman bulamamış mı, etmeden istintaka başladı. Malî vaziye gene kız imzalıyacaktı. Fakat, kefil tini öğrenmek, ayda elli liradan, altı gelecek? tiği zaman, kefilden bahsetmedi. İlk haddimiz değil. Homurdanarak kalktı; dışarı çıktı. ay müddetle, kirayı muntazaman verip gösteremiyordu. Halbuki, Hilmi Beyin sözü şu oldu: Topuk çalmam. Kahvenin biraz ilerisinde. sokağm ağ veremiyecğini anlamak için, dolambach nazarında, her şey kefilden ibaretti; ki Büyük valdenizin bir mektubunKorna çalardık ama arabalar kızağa zında bir gene kız duruyordu. Bokçi yollardan giderek maksadını hissettir racının, kim olursa olsun, kıymeti yok dan bahsediyordunuz, yanınızda mı o çekileli o da bitti. tu. nin önüsıra gelen Hilmi Beyi görün meden sualler soruyordu. mektub? Yem borusu çalmak, o bana düşmez. ce. ona doğru ilerledi. Kefil gösteremezseniz, evi maaleBu isticvab esnasında, genc kızın res Getireyim. Aman hatırıma gelmişken bir kere Uzunca boylu, narin yapılı, güler sam olduğunu öğrendi. Evde büyük an sef veremiyeceğim, dedi. Hiç kimse ak Lutfen, daha anlatayım: Tıbbiye mektebinde ders veren bir doktor, talebesine ne yüzlü bir kızdı. Arkasındı, spor biçimi, nesile beraber oturacaktı. Sergiye ha lınıza gelmiyor mu? Biraz düşünün. Mektub geldi. Hilmi Bey, mektuba Akhma gelenler var, fakat kefa şöyle bir göz gezdirdi. Sonra katladı, fesle çalman çalgılarm göğüs hastalık düz bir yün manto, başında, sade bir zırlıyacağı bir, iki peyzai için, bu elet teklifinde bulunamam. Büyük an cüzdanınm içine yerleştirdi. Yan cebinları tevlid ettiğini uzun uzadı izah et bere vardı. Heyeti umumiyesi, bir mev vin denize ve karşı sntlara olan netikten sonra kendilerini muayene et sim geçirmek için üç yü'î lira feda e zaretini fevkalâde beğ^nmiş, o sebeble nem, haftaya gelecek. E=asen, kirayı den, yazıp hazırladığı kunturatı çıkaro verecektir. Onun imzasmı alırsuîîz. dı. Gene kıza uzattı: tirmiye gelmiş olan hastalardan birini decek kadar paralı bir insan olduğunu tutmağa karar vermişti. pek göstermiyordu. Konuşurlarken, gene kızm sözlerin Mektubu da yanımda, bu>urun, okuyun. çağırmış: Buyurun, Hanım kızım, imzalayın, Hanım kızım, mesele kiranm kiHilmi Bey, insanları, hele evine tnlib deki samimiyet edası, Hilmi Bcvi yavaş Gel bakalım hemşari. Nedir hasdedi, pulları hazırdır. çıkan mevsimlik kiracıları, dıima para yavaş. kendisi de farkma varmadan tes min tarafmdan verileceâinde değil. Ha talığın? Kunrurat imzalanmca, Hilmi Bey, ölçüsüne vurmağa alışık olduğu için. hir etmişti. O. iri siy?h gözîerıni de siz vermişsiniz. ha büyük valdeniz ver Efendim, göğsümden hastayım. Tıbu yeni kiracıyı da, o hesablı br'kışile, nize çevirip, san'atkâr ruhunu kavrayan miş. Benim istediğim, muteber bir ke pantalonunun cebinden evin anahtarını kanıyorum. tepeden tırnağa bir defa süzdü. Mua tabiatin güzelliği karşısında mest, Hilmi fil. Meselâ tüccar gibi, yahud devlet çıkarıp verdi. Ne iş yaparsm? İstediğiniz gün taşmabilirsiniz, diyenesinin neticesinden memnun olma Beye, projelerinden, hazırlıyacağı tab memuru gibi. Mızıkacıyım. mış, tavlayı yarıda bıraktığma canı lolardan baksederken, konuştuğu insan Hiç böyle bir kimse tanımıyorum ye ilâve etti Arzu edarseniz, evi silip Bunu ifiten muallim, talebesine dö sıkılmıştı. Fakat, iyi ve fena hiç bir ları daima para ile ölçmeğe alışık oEğer, büyük annemin mektubuna iti süpürecek bir adam bulayım. Bugün tenüp: intıbamı harice belli etmiyen, pişkin lan bu adam. gayriihtiyarî, kendini kap mad ederseniz, alm, sizde kalsın, temi mizlik yapılır, yarm gelebilirsiniz. Gördünüz mü çocuklar. Ne tuhaf bir is adamı olmak iddiasım güttüğii tırıyor; paradan, başka şey düsünmeğe nat yerine geçebilir belki. Veda etti, çıktı. Üç gündür taşıdığı tesadüf! İşte göğsünden mustarıb bir için, zorakiliğini gizlemeğe çahştığı bir alısık olmıyan kafasında. yabancısı olHilmi Bey, kiracı edinmek istediği ağır bir yükten kurtulnıuş, üç gündür mızıkacı. Dediğim gibi san'atımn do tebessümle: duğu garib fikirler can>anmağ<ı bsşlı gene kızı, kefilsizlik yüzünden, elden ilk defa olarak derin bir nefes almıştı. ğurduğu hastalıkla malul. (Hastaya dö Buyurun Hanım kızım. bir emri yordu. kaçıracağmı görüyor, için için üzülünerek) Ne çalarsın? niz mi var? diye sordu. Evini bu gene kıza kiraladıktan son yordu. Hiç bir zaman, hiç bir klrarıya Diye sormuş, hasta da: Gene kız: ra, arada sırada gelip o, denize karşı bu kadar ehemmiyet vermemişti. Ki Davul çalarım! cevabın; vermiş. İstaşfirullah efendim. diye cevab resim yapmakla meşgulken, fırça vu racmın biri kaçarsa ötski bulunur, eVasatî saat Eüanî saat! Bu mua!limin yerinds nlmak istcmem. verdi. Kirahk ev anyordum, sizin e ruşlarmı sevretmek; cok şeyler bildiği vi hiç bir mevsim boş> kalmazdı. Fakat 5.54 Güneş 11.53 vinizi tavsiye ettiler, onun için görüş lâkırdılarından anla=ıİ3n bu san'atkârla bu sefer, böyle düşünpmivor; bir çare mek istiyorum. konusarak hoşça vakit geçirmek ne iyi bulup ressam kızı boş döndürmemek 12.05 6.06 Oğle olacaktı. Evi gezdiniz mi? istiyordu. Nihayet: Gezdim; hatta kirasını da öğrenHilmi Bey, gene kızın, sol kası üs Siz bana adresinizi verin, dedi. 15.26 9.28 | Ikindi ditn. Yalnız, evin bazı noksanları var. tüne eğik beresine: bu berenin iki ya Yirmi dört saat düşüney'm. bakayım. orlan konuşmak istiyorum. nından dalga dalgâ taşan, parlak kes Siz de düşünün. B<f'd kefil olacak biAkşatn 17.59 12.00 Hilmi Bev: tane ren«i saçlarına, hulyalı eö^erine. risi akl'iTza eelir. Yarn sizi eörmeğe 19.30 Yats. 1.31 Evin kusuru olduğunu zannetmi yü?ü"ün. münhem ve prirni; hi=5İni ve aelirim. Kısmetse. olur inşallih. vorum, dedi. Maamafih, bir defa bera ren, köşesiz fakat çok ahîikli hatlaGene kız, şehirde. bir akrnbasmm 10.16 Imsak 4.15 ber gezelim de, gördüğünüz eksikler ne rma baktıkça, hızlı bir ruh istihalesi yanında oturuyordu. Hilmi Beye orsnm İnsanın yüzü Yazan :• Orduya kış hediyesini unııttuk mu ? | Profesör M. Şehib Tunc Burhan Felek | ış geliyor; Türk ordusu, harb içinde değil; fakat hudud boyunda ve silâh başında bit ifadesi, ancak ;çinde kış daha geçirecektir. Kahranıan Mehmeydana geldiği medciği ve onun fedakâr subayını, bu sitüasyon vasıtasile kış da sevgimiz ve şefkatimizle ısıtmak anlaşiıabilir ve an vaziiemizdir. Geçen sene, eylul sonunda, cak onun dahilinde .orduya kış hediyesi» fikrini ortaya attetkik olunabilir. tıktan sonra, ısrarlı ve devamh yazılarla Sitüasyon yalmz yüz ifadeierini değil, bu işi yürütmeğe uğraşmıştım. Alâkasızjestierle beden'i; duruşununun tefîirird hk değil, fakat teşkilâtsızlık yüzünden de tayin ve tahdid ediyor. geç olarak hazırlanan kış hediyeleri, Her sitüasyon, ona iştirak eden şahıslar aııcak şubat sonunda ve mart başında, la, bunların hareketleri ve etrafındaki yani karakış geçtikten sonra, yerine vaeşyadan teşekkül eden bir haricî, bir de rabildi. Bereket versin ki doktor Refik şahioiarının derunî hayatlarının mey Saydam kabinesi, Genelkurmay Başkandana getirdiği derunî sitüasyondan te lığı ve Millî Müdafaa Vekâleti, ordunun şekkül etmek üzere iki unsurdan terek l/üttin giyecek, yiyecek, yakacak ve yaküb eder. Buna bazan müşahidin içinde tacak ihtiyaclarını takdir ve teşekküre bulunduğu deruni sitüasyon da bir un lâyık bir gayretle temin etmişlerdi. Bu, böyle olmakla beraber, kahraman ordusur olarak karışabilir. ya karşı sevgimizi göstermek, sıcak oBöyle bir sitüasyon, eğer herhangi bir yüz ifadesini meydana getirebiliyor, onu dalarımıîda, yuvalarından uzakta yurtayin, tekid, tasrih ve tek manaya trca du bckliyen evlâdlanmızı hatırladığımm ve onunla bir bütün, bir vahdet teşkil göstermek için hazırlanan kış hediyeleedebiliyorsa bu takdirde tam, ve o ifade riııin bahara doğru yerine varması elbette, doğru değildi. için uygun bir sitüasyondur. Ceçen seneki geciknıeden ders alarak Şu halde tek bir şahsa aid yüz ifadesi, bu kış için daha erken davranmak iâmünferid ve tecrid olunmuş bir vaziyetzısndı. Nitekim daha temmuzda, gazete muhtelif manalara geldiği halde bir teler, orduya kış hediyesinin vakünde sitüasyon içinde bulunduğu zaman, yalyetişmesi için, rrkenden işe başlanacanız tek bir manada ve ona uyacak bir ğını yazdılar. Ben de, bu uyamklığı şekiide tefsir olunmaktadır. Bundan da memnuniyet ve teşekkürle kaydettinı. yüz ifadelerinin tefsirinde, asıl rolü biz Fakat, işte birinciteşrine giriyoruz. Kızat kendilerini oynamayıp sitüasyonun sın önciisü olan sonbahar yağmurları oynadığı, bir çok manaya gelen ifadeleri başladı. Öyle olduğu halde, ortada kış tek manaya irca ettiği veya buna yak hediyesi faaliyeti diye hiçbir çalışma laştırdığı, onları • kat'î bir surette tayin eseri göstermiyoruz; hatta lâkırdısım ettiği anlaşılıyor. Sitüasyonun bu tesiri bile etmiyoruz. Şimdiden işe başlamaz • yalnız yüz ifadelerine inhisar etmeyip sak, bu hediyeler, gene geçen seneki gijestler ve bedenin duruşu üzerinde mü bi, kışın değil, ilkbaharda askerlerimizin essir olduğu görülüyor. eline geçecektir. Görülüyor ki doktor Mümtaz Turhan Geçen senekinden daha iyi, daha hızlı «parça» ile «bütün», «cüz» ile «kül» ara ve daha teşkilâtlı çalışmak gerektir. Osmdaki münasebetler hakkında yüz ve nun için muhterem Bayan Mevhibe jest ifadelerinin tefsirleri vadisinde, İnönünün fahrî riyasetlerile şeref vertecrübî tetkiklerıe müspet kat'î hakikat diklcri Hayırseverler Cemiyetinin bütün ler meydana çıkarmış bulunuyor. Ayni şehir ve kasabalardaki şubelerinin şimmesele, «ferd» ve «cemiyet» vadisine, diden faaliyete geçmelerini rica ediyotezyinî san'at, dekorasyon, üslub ve şiir ruz. Geçen senekinden büsbütün baska vadilerine de teşmil edilerek daha geniş bir ruhla çalışmak lâzımdır. Kış erkcn tetkiklere ve o nispette yeni hakikatlere eeleceğe benziyor; bu yıl daha şiddetli ulaştırabilecek bir İsüdaddadır. Zama olınası ihtimali de vardır. Bu işin iki mühim noktası da şunlarnımızın büyük meselelerinden biri de bu nokta üzerinde toplanmakta olduğu dır: 1 Hediye edilecek eşyanın, yeni için Mümtaz Turhanın açtığı yolun kıy tabirile standardize edilmesi, yani askerin en çok işine yarayacak eşyanın mumeti bu itibarla da artmaktadır. ayyen nümunelcr üzerinden hazıtlanAnîaşılıyor ki ferdlerin mana ve kıy ması. 2 Geceıı yıl olduğu gibi, ihtikâıa metlerini hakkile tayin ve tekid etmekte meydan verilmemesidir. cemiyetin çok müessir bir rolü olacak, İstanbul için, Vali ve Belediye Reiviferdlerin kuvvet ve kıymetleri bu role mİ7.in refikalarından ve arkadaşlarından, göre taayyün edecektir. Eı/mcan felâketzedelerine yardım huResimle uğraşanlar bilirler ki renk ve susundaki çok eayretli çalışmanın bir şekiller başhbaşlarına sarih ve kat'î bir aynını rica ediyor ve bekliyonız. tesıre malik de^üdirler. Bunlara muayyen kuvvet, tesir ve manayı veren, onlara etraf teşkil eden, onları bütünleyen renk ve şekillerdir. Bunlar olmadıkça Fitre ve zekât olarak Hava Kuru I cnlsra sarih bir mana ve kuvvet atfe muna vereceğimiz para bütün yıl dilmemektedir. harcadıklanmızın en yerinde ola I nıdır. 8 M. Şekib TUNC SÜNER SİNENÂSIN'da OTEL SAHER SYBtLLE SCHMtDT WÎLLY BÎRGEL WOMFF ALBACH RETTY = Küçük hikâye Teminat Nakleden: M. Tezer Pazar 6 Ramazan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear