22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 11 Eylul 1941 r Kitablar arasında Fahim Bey ve Biz v Abdülhak Şinasinin eseri (Fahim Bey) bu mahluklardan biridir. Fakat nedk? İşte Abdülhak Şinasinin en tath, en ~ munis dille e\Tiıp çevirdiğı sual. Müellifin elıne bir pertavEIZ olarak ve asla duşünmiyerek meşhur dâhi Fabrın boceklerle uğraşışı gibı, bu Fahim Beyın ömrunü bir evirip çevınşı var ki görulecek şey.. Bir araiık insan, Içıe Abdülhak Şinasinin kıtabırdan acaba hikâye uzadı mı diyor ve kâinatın duyduğum hazzm nev'i.. korkunc uğultusu arasında Fahim Beyle (Fahim Bey ve biz) jn san'atkâr mü kım uğraşır? dıye duşünmek istıyor. Ljellifi tarafından neşredilen esere lıayli lıin hemen «İstiğfar» ıle bu fıkirden vaz vakittenberi aşınayım. Şimdi Türk ede geçıyorsuuuz. Tenha bir mezarlığa do'gru biyaünm bu gerçek kazancını yeniden kendisini leşyi ettikçe ruhunuzda ubrovî okumakla zihnimde evvelki intiba'arım âiemler haşrettiren bir cenaza gibi, Fave hürmetim tazelenmiş oluyor.. Kitao fcım Beyln hikâyesi de size necıo ve kihakkında düsünduğüm bazı şeylerbı ba *ar dıkkaüer vererek, dikkatinızi aıkaşma, küçük bir hatıramı kaydetmeıt is sından aJâkayla gezdirıyor. ti/orum: Peştede idim. Mehtablı bir geiFahim Beyle Biz) in muhtelif çeşniceydi. Tuna kıyısında Ruşen Eşrefle ya dfeki yaprakıarından burada muhtelif payalnızdık ve Istanbuldan, bu'nsediynr niımuneier göstermek isterdim. Fakst duk. Ruşen Eşref, bana «Sen Abdülhak bunun için, makalemin tuttuğundan çok Şinasinin tekmil nesirlerini okumadın daha genış yere ihtiyac var. Bmaenaleyh rr.ı? Eğer öyle ise yazık!> dedi. yazımda en faydalı ve en zevk veııci Edebî faaliyetlerın dışında kaldığımı parçadan esefle vazgeçeceğim. Yalruz, Bcyledim. Ve dedım ki bizim eski Babıâli tözlerımi bitirmeden, onümdeki güzel kıcaddesinde şimdi .imal edilen» yenı aia taba müteallik bazı işaretlerde daha bufrangalıkları frerık fabrikalaunda yapı lunmaktan kendimi alamazsaın beni malan Japon taklidi navlun eşyadan da zur gorsünler. Şimdi cserin cahifelerinı aşağı buiuyorura ve zevkimin sıhhatini gene karıştırdım; bilhassa son faslı teşkorumak için bunlardan kaçıyorum kil eden hitabeleri tekrar okudum. F.nTıpkı mağşuş yiyeceklerden çekindığim ies! Enfes! gibi... O zaman Ruşen Eşref şayed AfcBılmem ne münasebet; hikâyenin o dülhak Şinasinin bazı yazılarmı okur nüıaî parçalarını süzerken akuma eski sam, zihnıme edebî bir şifa şeleceğini Bedeusten geldi. Orada, golgeler arasın«öyîemişti. Ve hakikaten öyle oldu. da mumyalaşmış adamlar vardı. Bunlar Abdülhak Şinasi Hisarda, bizim svvei bir çok nefiseler ortasında oruraraK kâh leri «müeddep» kelimesile anlattığımız eskı bir işlemenın, kâh bir giranbaha gibi bir ifade görüyoruz. Acelesiz, va nıücevherin değerine dair '.tonuşurken, karlı, ayni zamanda biraz titiz, fakat içli mcselâ elmastraş bir sürahi üzarınde bir takım ışıklar kıvılcımlanırdı. Şimdi, ve nazik bir «reftar».. Frenk lisanını ve edebiyatını, en bü Abdülhak Şinasinin açtığı gönül mahfayük gıptaiara lâyık derecede iyi bileıı zaları içinde de öyle parütılar görüyomüellif, canım dilimizin tabiî ve külfet rum.. Fahim Beyin, mazium bir kabre siî edasını, hiç hırpalaraadan konuşuyor. benziyen hüzünlü hatırası üzerine, bir Gsyet koiay ve rahat cümleler... Hafta çok samimi cümle, vicdanî bir dua ve bazan uzun ve girift olmalarına rağmen.. bir rahmet gibi dökülmüş, sonri yer yer Bunların arasına asla soysuz ve yapma nice fikir pırıltısı halinde iosforlanmış... cıklı bir takım özengiçlikler sokularrı İnsan bunları (huşu) içinde dinl'yor ve yor. Bilâkis! Büyük ninelerimızin, : hti dinledikçe içleniyor, hissî bir aptest alıyar halalarımızın, içlerinden zaman ve yor. Fahim Beyin sergüzeşti yanında bir temizlik kokuları dağılan eskı sandıkla de Saffet Hanımımız vardır ve bu çehrını bilirsiniz; nasıl ki vaktilo o mazi re, kitabda tıpkı bir türbe sahibinin asıl nıalıfazalarının kapağı kaldırJır, kaldı nıezarı yanmda duran bir kadın sandurılmaz, güzel güzel devşirilmiş «mutetıa» kası gihidir. O kadar manııb, malâlli ve bohçalar görürdük; ve o bohçalara sarılı düşündürücü! *** nadide, nefis kumaş parçaları, çevreler vc saire gözümüze çarpardı, biz de bü Yazım çok uzadı. Halbuki söylemek istün bu şeyleri, dimağımızı bürüyen ma tediklerimi kısaca bile anlatmış değil:m. nevi bir tütsü ortasında seyredcdik; aziz Netıce şu: Bızde Avrupa dehasından istifade emüellifin sahifelerini çevirirken de öyle oluyor. Gönlümde adeta bir buhur, bir dcn san'at ruhuna bulaşmış kötü bir tacdacağı yakan ifadeler buluyorum. İçim raf vardı: Züppe bir alafranga özengiçyumuşayor ve mes'ud oluyortım. Aman lıği! Bunun zevkimizdeki çok zararh tene güzel şeyler; eski zaman evlevinm ba sirni bize iptida Yahya Ksmal öğretzı jjirişikh çıkışıklı ve oymah nakşüni rrişti. Çünkü o garbı iç yüzimden ve gârlı köşeleri, kapılan, tavanları gibi gerçek kıymetlerile bilirdi. Nİtekım şılevhalar.. Sonra ruhlarındaki şark saf irimize getirdiği anlajnş t a m buna en feti, henüz adi bir tatlısu frenklığ'nin berrak misaldir. Görüyorum ki Abdülkezzabıyla aşınıp yontulmamış müslü hak Şinasinin nesir telâkkisi de aym rıan hanımı hayaletleri.. Sonra daha ne seçkinliktedir. O sebeble edebiyatınuz bileyim; beceriksiz ve hileli kübizmden kendisinden pek güzel eserler bekîebezmiş gözleri dinîehdiren, ruh peyzdj mekle hiç yanılmış olmaz. Beyoğlunun insaru havasıziığile bunaltan bix pastahanesinden çıkıp meselâ Galata Mevlevihanesinde Şeyh Gaiibin kabrini zıyarete gıtmek., ne bileyım, herhangi dar ve kasvetli Kuhitin cenderesinden kurtuuıp tjfiıt gânda, Kanhca iskelesınde bıcjtahva ıçrnek... "Yazan: Faztt Ahmed Otobüs seferlerinde yapılan tahdidat Seferlerin bir kısmı ilga, bir kısmı da azaltıldı Benzin tahdidi tobüs seferlerinde pılmıştır. Sirkeci çalışan 6 otobüs dolaj'isile şehrimiz ode bazı tahdidat ya Bakırkby arasında seferden kaldırılmış Sehir haberleri Sovyet tabiye esasları Yazan: Kızılordu, teessüsündenberi geçen 20 küsur yıl içinde, tabiye nazariye ve usuiıerini mütemadi bir tekâmüle tâbi tutmustur. Bu değisiklikler, memlekeıin iktısadî imkânlarınm artması ve umumî o.ürak askerlik tekniğınin inkişaf ile muvazi olarak yapılmıştır. Büyuk Harbin sonunda kurulmağa başiamış olan Kızılordu. «büyük bir harb» in sevk ve idaresi bakımından tabi&tile, 191418 harbinin meydan muharebelerinde toplanmış olan tabiye tecrübe ve derslerinin tesiri alunda kaltnışti. Bununla beraber, Kızılordunun, başlangıcda yapmak mecburiyetinde kaldığı «İç Harb» Birinci Dünya Harbinden bambaşka bir mücadele idi. Bu başkahk, dövüşen ordu mevcudlarınm nısbî zâfı, buna mukabil harekâtın cereyan ettiği sahaların son derece genişhği ve imtidadlı cepheler mevcud olmanıasından ileri geliyordu. Bu İç Harbde, manevra san'atı, yani kumandan için kuvveüerini meydan muharebesinin hududları haricinde düşmanı tehdid eden bir istikamette sevketmek imkânı, pek çok defalar, kıt'aların muharebe meydanındaki tabıyevî faaliyet ve hareketlerinin yerine kaim olmuştur. Bu sayede, ekseriya taarruzî veya tedafüî bir meydan muharebesi vermeden hedefe varmak mümkün oluyordu. Fakat İç Harbin sonuna doğru, müoadele, mahdud arazi üzerinde cereyan etmeğe başladığı zaman, tabiye, az çok rol oynamağa başladj; fakat hiç bir zaman 191418 harbindeki kadar, ve muahharen diğer devletlerin askerî otoriteleri tarafından kendisine atfedilen derecede ehemmiyet kazanamadı. Kızılorduya aid tetkikler : 4 [ 3 * IHEM l .J NALINA MIHINA] Doğru olsaydı... Abidin Daver unsuru telâkki ediyordu; piyade, kıtaatın hareket ve hücumunu teiıf eden unsur, topçu ise, ateş kudreti bakımmdan en müessir silâh idi. Tanklara, piyadenin kudretli yardımcısı olarak kıymet verilmekle beraber, düşmanm ilk müdafaa hattma hücumdan başka bir yerde kullanılması düşunülmüyordu. Tankların, ilk hattından öteye ge? mesi ve derinliğine mücadele imkânını elde etmek için muharebe meydanına komşu sahada düşman cephesini yarmaları, tavsıye edilmiyordu; çünkü, piyade ile tanklar arasında irtibat tesisinin güç olacağı düşünülüyordu. Bununla beraber, tanklar çok olduğu takdirde, talimname uzak hareketler için tank birHkleri teşkilini kabul ediyordu. Bu bir'iklcr. düşman topçusile mücadele edecekler ve uzak hedeflere karşı harekette bulunacaklardı. 1929 taiımnamesinde hava kuvvetlerile süvarinın İstihdanuna daır bol tafsüât vardı. Tayyareciük, en modern silân olduğu içm, daha Iç Harbin ilk devresinde, Kızılorduyu kuranların dikkatini çeknıişti. Bu sebebden, tayyareclhğin inkişafı daha 1928 senesinde çok yukselt bir seviyeye çıkmıştı. 1929 talimnamesiııe göre, hava kuvvetleri, verilen vazıfelerin ifasında, yalnız kara ordusuna yardım etmekle iktifa etmiyecâkler, ayni zamanda, düşmanın gerilerinde. müstakil faaliyetlerde de bulunacaklardı. Memleket tedricen sanayileştikçe Kızılordu da yeniden teslih ve teçhiz ediiiyordu. 1934 e doğru orduya, bütün yeni silâhlar, her çapta topfu ve tank verildiği gibi, hava kuvvetleri de hissedilir derecede ertırıldı. Bu yeni sılâhlar, kıtaların sevkülceyşî ve tabiyevî istihaiinu usullerinin, gözden geçirilip tadiline ımkân verdi. Yeni fikirler, 1936 senes'nin son güna meriyete giren yeni, muvakkat seferî hizmet talimnamesınde yer buldu. Bu yeni talimnamede He muharebe, kat'i bir zafer kazanmak için yegâne vasıta telâkki edildiğinden 9 uncu maddesinde şöyle deniliyordu: «Yeni teknik vasıtalar, düşman kuvvstlerini tertib ve nizamlarının bütün derinliğince ayni zamanda bozmağa müs>a;ddir:er. Yeniden seri bir grupman yaprıak, baskınla çevirme, ricat yollirı üzerine düşerek düşmanın geri mmtakasını zaptetmek imkânları artmıştir. Taarruzun hedefi düşmanı çevirmek ve ezmek olmalıdır.» Yeni tabiye usullerinin esosı, zafeıin başlıca unsuru olmakta devam eden piyadenin emniyetini teminde vukui ge tır. Eyüb Keresteciler hattında çalışan 23 otobüs ve Taksim Yenimahalle arasında çaUşan 18 otobüs bir sabah ve bir akşam gidip gelme olarak günde ikişer sefer yapacaklardır. Çarşamba Mecidiyeköyü hattında 8, Çarfamba Cihangir ve Maçka Beyazıd hatlarında 6 şar, Taksim Yıldız hattında 3 araba çalışmaktadır Bunlar da biri sabah ve biri akşam olmak üzere günde ikişer sefer yapabileceklerdir. Bazı şehirler arası oıobüsleri de yedek parçaları bulunmadağmdan ve kazanc temin edemediklerinden kendi isteklerile çalışmadan çekilmişler ve plâkalannı iade etmişlerdir. Sirkeci Rami ve Kadıköy İçerenköy hatlarında çalışan otobüsler de günde üçer sefer yapacaklardır. Benzin tahdidi dolayısile hasta nakliye otomobillerinden altı tanesi seferden çıkanlmıştır. Yazma ve Dokumacılar kooperatifinin içtimaı ları ve düşünce manzaraları ki göigeli cami şadırvanları halinde seıin ve şırııtılı. Acemi bir frenk mukallidliğinin önü müze yığdığı mahud zina hikâyeierinden bıkıp usanmıştık. Doğrusu, bü'ün o türlü yazılar bana bulantı veriyordu. Ve kendini ckutmak için tek ümidi, teşrihçilerin «nahiyei ican» dedikleri ten parçasına sarıîmakta bulan süpıüntü yığınma edebiyat demekten utanma duyuyordum. Gördüğüm nice cildi de sokak berberlerinin camlıkiamda dizi dizi duran ağır kokulu lâvantalardsn daha baş ağrıtıcı buluyordum. Halbuki Abdülhak Şinasinin üslubunda lâden gibi, kekik gibi bütün kır rüzgârlarının bekâretini ıtırlayan saf ve rahmanî bir koku var. Lâkin şu satırlara bakıp da muharririn, sırf dinî şeylerden, tarüu haöralardan bahsettiği zehabma düşülrnesin. Hiç öyle değil. Edib arkadaşımız, gördüğü Avrupaî terbiyeden ancak kendi öz varhğı kuvvet ve inkişaf bulmu?, paürdısız bir varhğı anlatıyor Dıştan ziyade içe, enden ziyade derinliğe doğru bir mevcudiyet. Bir mevcudiyet ki günlük hayat ve şöhret vitrinlerine asla glremez. Fakat kendisini anlayan seçili hilkatlerin gönlünde hergün daha ılık bir köşe bulur. Ve hatırası, aile yadigârı baxı nefis antikalar gibi müzede değil canevinde yafar. Fazıl Ahmed AYKAÇ \ Doğru değil mi? |Tayyare müsamerelerinde san'atkârlarımız civanmerdlik göstermelidirler Tayyare haftası dolayısile şehrin muhtelif yerlerinde Hava Kurumları tarafından musamereler tertib edilmektedir. Bu suretle evvelki ge ce Boğaziçindeki nahiyelerden birinin tertib ettıği müsamereye gece saat birden sonra iştirak eden bir bayan san'atkânmıan okuduğu üç şarkıya mukabil 70 ve yanındaki üç kişilik saz heyetinin de 100 lira aldıklan öğrenilmiştır. Gerçi bu san'atkârlar bu müsamereye evvelden vaki davet üzerine gelmişlerdır. Fakat. Boğazm bu mütevazi muhitinde halkm tayyareye yardım için verdiği bilet bedelinden mühim bir kısmının asü yerine gidecek yerde şunun bunun eline geçmesinin büyük ehemm:yeti vardır. San'atkârlarımızdan biraz daha civanmerd olmalannı, bilhassa memleketin müdafaası bakımmdan çok kıymetli olan Hava Kurumu müsamerelerinde hiç olmazsa günlük çahştıklan eglence yerlerinde aldıklan paradan fazlasım taleb etmemek hamiyetin; göstermelerinl istemek hakkımızdir diyoruz. r fine verilen çay ziyafeti tstanbul Futbol ajanlığından: Futbol mevsiminin açılış şenliklerinKırk yedi senelik bir hizmetten sonde karşılaşacak olan İstanbul murıte ra tekaüd edilen İstanbul Sıhha: MüHtlerinde yer almak üzere aşağıda isim dürü Dr. Ali Rıza Baysunun yeıine leri yazılı arkadaşların 14 eylul 941 Ankara Sıhhat Müdürü Şuayib tayin pazar günü saat 14 te futbol levazımla edilmiştir. rile birlikte Fenerbahçe stadında hazır Ali Rıza Baysunun memuriyet hayabulunmalan rica olunur. tından ayrılması dolayısile dün Taksim Beşiktaştan: Mehmed AH, Ibrahim, Belediye kazinosunda şerefine bir çay Yavuz. ziyafeti verilmiş, Vali Lutfi Kırdar, deFenerbahçeden: Cihad. Fikret, Esad, vair müdürleri, doktorlar ve yakın Niyazi, Ali Rıza. K. Fikret. Rebfı. Naci, dostları bu toplanhda hazır bulunmuşÖmer, Murad, Naim, Zeynel, Lebib, tur. Aydın. Halk Partisinin Büyükadada Galatasaraydan: Osman, Saim, Favereceği balo ruk. Adnan, Salim, Musa. Enver, Eşfak, Salâhaddin, Mehmed Ali, Arif, Bülend, C. H. P. Adalar kazası idare heyetinden: İsmail, Gazenfer. 13 9,1941 cumartesi günü akşamı Aİstanbulspordan: Badir, Tarık, Senadolu kulübünde verilecek balo davefer. Mükerrem. tiyelerini almamış olan zevatın ocakVefadan: Enver, Süleyman, Fikret. lara veya Büyükadada Şinasi eczanesine Beykozdan; Şahab, Bahadır. müracaatleri rica olunur. **• Futbol mevsiminin açılışı münasebeGece avdet için vapur vardır. tile 14 eylul 941 pazar günü FenerbahTavzih çe stadmda tertib edüen şenlikleri Dünkü nüshamızda Maarü Müdüra teşrif etmek üzere şehrimizde bulu Tevfik Kutun İzmirden avdetine aid nan milll futbolcularla eski sporculann haberin altına mürettib hatası olarak bölge spor servislnden davetiyelerini başka bir adliye haberine aid olan aldırmaları rica olunur. «ceza tecil edilmiştir» şeklinde bir yazı girmiştir Tashih ederiz. SATILIK Futbol mevsiminin açılıj şenlikleri Ticaret ve İktısad Vekâletleri arasında kabul edilen sanayi kooperatifıeri Kızılordunun inkişafı, nihayet, Büyük statüsüne uymak için yazma ve dokuma kooperatifi heyeti umumiyesi dün Tür Harb ve İç Harb derslerinin terkib ve te bede Esnaf Cemiyetleri merkezinde ya lifi neticesini verdi. Fılvaki Kıaalordu, pılmış ve statü okunarak bu statüye muharebeyi itinalı bir surette hazırlagöre kooperatif nizamnamesinde yapı raak lüzumunu, Büyük Harbde öğrenlan tadilât kabul edilmiştir. Yazmacı mişti; İç Harb ise ona manevra meyJini, lar ayrıldığı için kooperatifin isminin teşebbüs ruhunu ve azimli faaliyet arzuYılmaz Dokumacılar Kooperatfine çev suııu aşılamışü. rilmesi takarrür ettikten sonra 1941 Kızılordunun tabiye kaideîeri 1925 sesenesi bütçesi kabul edilmiştir. nesine doğru esas itibarile kat'î şekhni eidı. Fakat, bu tarihtenberi de daimî Büyük bir kaçakçılık bır surette yeniliklere göre değişti. Bu Akdeniz Umanlarmdan İstanbula ge değişiklikler modern muharebe şartlarılen Plâtin vapunında gümrük muha na muvazi ve diğer ordulardakine tamafaza memurları tarafından büyük bir mile müşabih oimuştur'. Yalnız şu kaçakçılık meydana çıkanlmıştır. farkla ki birinci beş senelik p'lâmn tatMuhafaza memurları Plâtin vapunın bikından evvel, teknik vasıtaların azîıda araştırma yaparken gayet mahirane ğı, faaliyet usullerinin tanziminde, garb gizlenmiş küllıyetli miktarda kahve, şe nıemleketlerinde kullanılan malzemeden, ker ve ipekli kumaşlarla mendil vesair geniş surette İstifadeye müsaade etmikadm eşyası bulmuşlardır. Gümrağe yordu. Kızılordunun yeniden teslih ve verilen beyannamede tamamen gizlen teçhizi meselesinin teknik bakımından miş ve kaydedilmemiş olan kahvenin tetkiki 1927 yılmda başlamış, ve 1929 da mıktarı 35 çuvala, şekerin 12 çuvala ve da devam etmiştir. manifatura eşyası da 3.5 balyaya baliğ 1929 a doğru, yeni seferî hizmet taliolmaktadır. Bundan başka münfsrid matnamesi neşredilmiştir. Bu ts'.imatbazı eşyalar da vardır. name, harbe hazırlık talim ve terbiyesiKaçak mallar gümrük ambarlarına anin esaslarını kuruyor; cür'etli ve azimlınmıştır Bu kaçakçılıktan mes'ul olan gemi mürettebatının dün ifadeleri geç kâr hareket fikrine istinad ediyor; düşvakte kadar almmıştır. Tahkikat he rranın imhasım hedef tutuyardu. Yeni nüz ikmal edilmediğinden suçlular müd talimatnameye göre, sevkülceyşî harekâtın hedefini elde etmek için en iyi deiumumiliğe verilmemiştr. vasıta, «muharebe» dir. Muharebeyi Eski Sıhhiye müdürü şere kazanmak için de şu şartlar lâzımdır: 1 Askerlere, ordunun ve muhariblerin maneviyatını muhafaza ve takviye eden bir siyasî terbiye verilmesi; 2 Kat'î bir İstikamette yapıiacak bir taarruz için bütün kuvvetleri ve bütün vasıtaları cemeden bir jnğınak yapılması, 2 Mevcud maddî imklnlara uyan bir harekât plânı hazırlanması, 4 Birliklerin sevkülceyşî ve tabiyevi harekâtı kolaylıkla başarabilmesi, 5 Cür'etkâr ve coşkun bir taarruzla mahirane manevra. 6 Sebatkâr ve aktif bir müdafaa kabiliyeti, 7 Verilen emirlerde vuzuh ve kısalık, 8 Her âmirin ve her askerin crsur ve cür'etkâr olması. teşebbüs (inisiyativ) ruhu; her cür'etkâr karan alabilecek bir mes'uliyet duygusu, 9 Orduda, teşebbüs ruhunu, sebat ve mukavemeti, kendi silâhlarmm kuvvetine sarsılmaz bir iman beslenmes'ni inkişaf ettirmek için başkumandanlığın dnimî bir gayret sarfetmesi. 1929 seferî hizmet talimatnamesl. pivade ile topcuyu muharebenin iki esnslı [ ] Bundan evvelki yazılar 18, 27 • ağustos ve 3 eylul tarihli sayılarımızda çıkmıştır. en, muharib devletlerin propaganda şeflerinden olsaydım. içeriye ve dışarıya aid propaganda neşriyatını birbirinden ayırırdım. Çünkü, memleket halkının inanmaya meyyal olduğu bazı mubalâğalı propagandalara ve zafer haberlerine dısarıdakiler gülüp geçerler; o zaman fayda tirdığı değişıklıktedir. Bundan sonra, yerine zarar hasıl olur. Bütün haberlere piyaaenin en yakın yardımcısı tanklar sıkı bir sansür koymuş; dışandan içeridır. Bunıar sun'î meniaları tanrıfc ede ye havadis sızmasma imkân bırakmarek ve düşman makineiıtüfeK'erıni sus mış. ecnebi radyolannı dinlemeyi meturarak pıyadeye yol açar. netmiş olan memleketlerin propaganda Topçu, gerek kendi hazırlık ateşı es nesriyatı, dahilde az çok muvaffakiyetli nasmda, gerekse tankların doğ''adan neticeler verse dahi, bunlar. bütün mudoğruya hücuma kalktıkiarı sırada hariblerin tebliğlerini okuyan, haberletanklara araziyi haıırlar, düşman topçu rini duyan, radyolannı dileyen bitasunu ezer, onun tank defi ateşi manzu raf memleketlerde. o mubalâğalı neşme?ini tahrib eder; düşmanın derinliği riyatı yapanların zan ve tahmin ettikne tertibinin içine girdikleri zaman ken leri gibi; müsbet değil, menfi tesir bıdi tanklarmı hımaye eder. Topçu tara rakır. jmdan hımaye gören piyade, taarıuza Bu iddiamızın doğruluğunu isbat eden başlayacağı yere kadar, sür'atle ileriler; misalleri, hemen her gün ajans habero andan itibaren, önunde tankJar oldulerinde okuyor ve radyolarda dinliyoğu halde ileri atılır. Piyaie hücum ruz. Bilhassa radyolar. galiba sabit bir grupmanının diğer birliklerile motörlü vesika mahiyetinde olmadıklan için çobıriikler ve süvari birlikleri, böylece cukca pıopaganlara daha fazla yer verhasıi olan gedikten içeri saldırırlar. Bu mektedirler. Bunu. en zeki ve en ince birlikler, uzun mesafe tankarmı takib prapagandacı nlmakla maruf bulunaneaer ve onlarla beraber düşmauın ricat lar da yapıyorlar ve tabiî, lehte değil; yoîiarı üzerine düşmeğe çahşırlar, düşaleyhte netice ahyorlar. manın ateş noktalarını, kumanda heyetlerini ve yaklaşan ihtiyatlarını tahrib ve Böyle mubalâğalı neşriyata bir misal imha ederler. olarak bir iki çün evvel, İtalyanların, Diğer taraftan hava kuvveteri de, düşmanın cepheye doğru ilerileyen takvi batırdıklan İngiliz gemileri hakkındaki ye kıt'alarını tutmağa ve kuşatmadan listeyi gösterebiliriz. Bu listeye göre 10 çıkmağa çabahyan birliklerini imhaya haziran 1940 tan 31 ağustos 1941 tariçalışır. Meydan muharebesi, düşman hine kadar geçen 15 ay içinde İtalyanbirliklerinin tamamile çevrilmesi ve lar Akdeuizde 122 ticaret vapuru, 23 hasım malzemesinin iğtinamile bitmeli sarnıç gemisi. 49 kruvazör, 42 muhrib, dir. Yeni talimnameye göre, bir taarruzî 34 denizalh gemisi, Atlas Okyanusunda meydan muharebesinin şeması ışte böy da 52 şilep. 6 sarnıç gemisi. 4 knıvazör, 2 muhrib, 3 denizalh batırmışlardır. ledir. Denizciliğe meraklı bir gazeteci sıfa• *• Kızılordu, şimdi, bir kısmını yukarıda tile ben bu listede hem eksiklik, hem hulâsa ettiğimiz ve öteki yazılarımızda fazlahk buluyorum. Eksiklik hiç bir İndiğer kısımlannı hulâsa edeceğimiz ta giliz zırhlısınm ve tayyare gemisinin biye usulieri ve kaideîeri dairesinde buhınmayışından ileri geliyor; halbuld muhterem okuyuculanm da pek iyi haharbetmektedir. lırlarlar ki İtalyan resraî tebliğleri ve ABİDİN DAVER ajans haberleri, şimdiye kadar, birkaç İngiliz zırhlısını ve en az bir İngiliz tayyare gemisini batırdıklarını bildirmişlerdi. Bunların son umumî zayiat listesine konuhnası unutulmuş galiba!.. Yarın Bu sütunlarda: Ali Suavi'nin turkçulugu İsmail Hâmi Danişmend'in Mühim bir tetkik makalesini bulacaksınız İaşe Müsteşarı Bursadan geldi İaşe müsteşarı Şefik Soyer, Bursa mıntakasındaki tetkik ve temaslarını ikmal ederek dün şehrimize gelmiş, Ticaret Ofisınde meşgul olmuş ve öğleden sonra Belediyede Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdarı ziyaret ederek burada İktısad ve İaşe Müdürlerinin de iştirakile yapılan toplantıda bulunmuştur. Fazlalığa gelince, yalnız Italyanlar 53 İngiliz knıvazörü, 44 muhrib, 37 denizaltısı batırdıklaruu iddia ediyorlar. Bu rakamlan, doğru olarak kabul etnıemize iki mühim mâni var. Çünkü öyle olsaydı, birincisi İngiliz donanmasında. denizlere hâkim olabilecek bir kudret kalmamış olurdu; ikincisi de, Almanlann hiç bir İngiliz gemisi baiırmanıış olmaları lâzım gelirdi. Filvaki, İtal>anların listesi, Almanlara hiç bir şey bırakmamaktadır. Harb başlarken İngilizlerin 15 tanesi ağır. 49 tanesi hafif olmak üzere 64 knıvazörü vardı; İtalyanlara göre, şimdi 11 kruvazörleri kalmış olmak icab eder. İngiliz filotillâ liderleri ve muhribleri de 194 tane idi, şimdi 150 tane kalmış demektir. İngiliz denizalhlan 62 tane idi; şimdi 25 tane kalmıs olması lâzım selir. Bunlara Almanlaruı batırdıklannı iddia ettikleri birkaç yüz gemiji değil, İngilizlerin Almanlar tarafından batınldığım kabul ettikleri gemileri de ilâve edersek muazzam İngiliz armadasından denizin üstünde çok bir şey kalmaz; fakat o vakit de şn sual karşısmda kalınz: Bir manifatura tüccarı Adliyeye verildi Anadoludan şehrimize manifatura eşyası almağa gelen bazı tacirler vasıtasile dün manifatura toptancı taciri Moris Şayoya bir cürmümeşhud yapılmış ve Cumhuriyet müddeiumumiliğine verilmiştir. Moris Şayonun elinde manifatura tir. eşyası olduğu halde Anadolulu tacirlere malı olmadığını söylemiş Mademki İngiliz donanması, bu kadar çok gemi kaybermiştir; o halde AkBir ölvim denize neden İtalyan donanması hâkim Zlncirlikuyuda İnşaat Usta okuluna Kestane yerken bir birinl ziyaret maksadile giden 65 ya değildir? Benim tuttuğum hesaba göre, İngiliatüccar öldü şında Ali Demir, birdenbire düşmüş, ölmüştür. Adliye hekiml Enver Karan, lerin hepsi hepsi 9 knıvazörü batmışGebzenin tanınmış tüccarlanndan tır; haydi, bir o kadar daha battığl cesedi Morga kaldırtmıştır. Mehmed isminde birisi, bir kaç gün halde gizli tutulduğunu kabul edelim. 18 seneye mahkum oldu evvel. mal almak için şehrimize gel18 eder. 18 nerede, 49 nerede? Kaldl Eyübsultanda, temmuzun 13 üncü gemiştir. Gebzeli tüccar, dün akşam üzeld o 9 İngiliz kruvazörünün hemen hecesi, komşusu Kutsi Isimli genci bir tari Nuruosmaniyede Kapahçarşının ömen hepsini Abnanlar baürmışlardır. vuk meselesinden doîayı çakı ile öldürnünde bir kestaneciden beş kuruşluk mekten suçlu Veli, İstanbul birinci AEvet. eğer. İtalyan listesi doğru olkestane almış ve orada yerken birden ğırceza mahkemesinde, tehevvüren ve saydı, İngiliz donanması çoktan denia bire ölmüştür. Tüccann ceblnden 1241 kasden öldürmekten 18 sene agır hap hakimiyetini ve İngiltere de harbi kaylira çıkmışür. Zabıta, bir zabıt vara se mahkum oimuştur. Suçlu Veli. Kut bederdi. sinin annesine de 1000 lira ölüm tazkasile bunu tespit etmiş, yapılan muaminatl ödeyecektir. Çakıyı saklamakyenede tüccar Mehmedin kalb sekte tan suçlu Mehmed de 3 gün hapse sinden öldüğü anlaşümıştır. mahkum edilmiştir. Teşekkür KUŞ YASTIK. YORGAN. TUYUNDEN YATAK kullanmak hem kesenize ve hera de Clr ÜÜ BİR KUŞTÜYÜ YASTIK I LİRADIR 18000 liraya Yastık, yorganlan da pek ucuzdur. Adres: tstanbul Çakmakçılar, Ömer Balioğlu Kuş Tüvü fabrikası. Telefon: 23027 Tahran büyük elçisi Suad Davazın ani vefatı dolayısile mektubla telefonla. telgrafla, veya bizzat gelerek bizl teselli eden dostlarımıza ayn ayn teşekkür edemedfigimizden bu hususta muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederiz. ' Suad Davaz ailesi AFARTIMAN 1940 yapısı 5 katlı, ayda 147,5 lira kira getirir. 15 metrelik cadde üzerinde ve Fatihin en havadar yerindeki daireleri üç oda ve bir hol, banyo vesairesi olan bu şık apartıman satılıktır. Görmek ve görüşmek için hergün 12 den 15 e kadar İstanbul Ankara caddesi 66 No.da Rauf Yazar'a müracat. Telefon: 20310. M I J m î ı r y a n Efendinin esmer yüzüne hiddetten kan hücum edince üç gündenberi tıraş olmamış sakalmm her kılı birer diken kesildi. Kızı Aga\Tii babasımn böyle birdenbire köpürdüğünü görünce başını önüne eğmiş, sessiz. bir köşeye çekilmişti. Korku ve üzüntüden üst dudağını süsliyen ince tüylerin aralarında şebnem tanelerini andıran terler beliriyordu. Hıntıryan Efendi. kalm parmakh elini hızja önündeki masaya vurdu. Göbeği hoplıyarak, ensesi katmerlenerek haykırdı: Zo... Bu ne kepazeliktir. Dünyanın bu sıkmtılı zamanmda git kucakla para ver. Üstüne de böyle dapdaracık ayakkabı al. Mübarek bülbül çanağıdır, yoksa iskarpin?. Kalk şöyle odanm içinde bir dolaş da rahat gezebiloorsun, yoksa gezemoorsun göreyim! Agavni bütün kudret ve metanetini toplayıp yeni kunduranm ayaklarma verdiği acıyı gizlemek istiyerek babasmın önünde serbest ve lâkayd yürümeğe kalkışmasına rağmen arasıra sendelemekten gene kendini alamadı. Bu vaziyet karşısında Hıntıryan Efendinin pek haklı olarak yeniden bağıracağını tahmin ettiği için yürünü zoraki bir neşe maskesi ile örtmeğe gayret ederek: Babacığım. dedi, sıkoor, sıkoor ama, ayakkabının kabahati yoktur. Parmaklarımın arasında Nuh nebi zama S= Küçük hikâye Yanlış adım Zayi Evrak Çantası 8 '9/941 pazartesi günü Kadıköyden 8.30 postası yapan vapurun orta salonunda bir evrak çantası unutulmuştur. Bulan zatm deru nünde kimseye yaramıyacak olan fatura defterleri ve faturalan aşağıdaki adrese getirdiğinde memnun edilecektir. Yeşildirek, Molla Taş han No. 18 Doğru değil mif mndan kalma nasırlar vardır.'. Adam bir kerecik yüzüne bakmış olHıntıryan Efendi, bu sefer kızmı sa kaşlarını yukaııya kaldınp işaret şiddetle değil mantıkla yola getirnıenin verecek, meseleyi kolayca halledecekdaha kolay olacağına hükmetti: ti. Heyhat. Hıntıryan Efendi, ohladı, Yook evlâdım, dedi, hem on se pufladı, bağırdı, çağırdı, nihayet kakiz lira ver, hem de içine sindire sada oturan dükkân sahibinin muvasindire giyeme Sonra da ayacıklarını fakatini aldı. O zarif, minimini iskarberbad et. Buna kat'iyyen rızam yok pini kızının ayaklarmdan çıkarttı, yetur. Düş önüme bakayım, hangi ma rine geniş, hantal, babayani bir pabuc ğazadan aldınsa oraya gidip bu men seçti Agavni asabiyetten ağlayacak hadeburu değiştirelim. Sana şöyle sere le gelmişti. Fakat Hıntıryan Efendi ruserpe gezeceğin bir kundura seçeyim. hunda tatlı bir saadet kuşunun kanad Agavni, şimdiye kadar bir çok işler gerdiğini duyarak sükunet bulmuştu: de olduğu gibi gene babasmm dedi Oh, dedi, işte ayakkabı böyle olur. ğini yapmıyabilirdi ama, ne çare ki Haydi, bakalım, şimdi sana Asvas semüdarası vardı. Ona pardesülük. bluz lâmet versin! luk kumaşlar aldıracak, üstüne bir de Galatasarayın köşesinde ayrıldılar. şapka parası koparacaktı. Yo sözünü Hıntıryan Eiendi yazıhanesine gitmek dinlemedi diye bunları almayıverirse. üzere tramvaya atladı. Agavni kendi **• kendine düşündü: İskarpini değiştirmek pek kolay ol Eve gidip yalnız başıma oturamadı Malum ya, kunduracılarm şu cağıma biraz hava alayım! sırada burunları pek havada. Agavni Zavallı kız, annesi ölelidenberi çok her an, her dakika içinden: bedbahttı. Gündüzleri yemek ve te Ah ne olur, diyordu, tezgâhtar mizlik işlerinden baş alamıyor, gecebiraz ağır bassa da bu güzel pabucdan leri de babasile burun buruna oturmahrum kalmasam. Böylesini günlerce maktan patlıyordu. Ne olur. o da didolaşa dolaşa güç bulmuştum. Bir da ğer gene kızlar gibi delikanlılarla kolha kabili mi var eie gesireyim! kola dere tepe, kır bayır, kazino plâj dırımı boylamıştı ama, ayakkabısırun teki caddenin ortasında kalmıştı. Bundan iyi fırsat mı olur. Delikanlı hemen koştu, ayakkabıyı kaptı. Tek ayak üzerinde mahzun ve şaşkın beklemekte olan kıza götürdü: Aman matmazel, dedi, bir daha dikkat edin, az kaldı ezilecektiniz. Ne deıneyip dolaşabilseydi Oh... Rahat ayakkabı ile gezmek pek ise bu seferlik geçmiş olsun. de fena değilmiş. Vücudünde hiç bir Agavni yılışık yılışık gülerek: tedirginîik duymuyor, adımlarını iste Çok mersi ama, dedi, eziloorduydiği gibi atıyordu. Lâkin biraz eğilip sam sizin yüzünüzdendir. Elin eksik üstlerine bakınca adeta midesi bulandı. etek namuslu kızını kovalayacak ne Koskocaman, salapurya gibi şeylerdi. vardı?. Koca caddede gözüne başka İkide bir ayaklarmdan çıkacakmış gibi kadın kestiremedin?. gevşeyip oynamaları da caba! Sonra derin bir yeis içinde kendi Gezme, eğlenme, üstelik bir de kos kendine mırıldandı: Şimdi ben bu çamurlu çorab. bu kocaman ayakkabı giy! Ne talihsizlikti atkısı kopuk pabucla ne edeceğim? bu Yarabbi.'.. Delikanlı ellerini oğuşturdu: Parmakkapı tramvay durağmın hiza Ben, dedi, şurada pek yakında sma geldiği vakit bir gencin kendisini takib etmekte olduğunun farkına oturuyorum, teneızülen teşrif ederseniz vardı. Hiç de fena değildi, boylu boslu, çorabınızı kuruturuz, pabucunuzu tasevimli yüzlü, derli toplu bir delikanh. mirciye göndeririz. Siz de biraz dinlenYalnız tam bu menhus pabuclar ayak miş olursunuz. Çünkü büyük bir kaza larmda olduğu güne rastgelmesi ne atlattmız! Gene kız, kınttı, sınttı: aksi tesadüi!. Nasıl olur? Fakat birden yüz vermeğe gelmez. İnDedi Fakat delikanlımn sert ısraıt san kendini pahalıya satmalı. Gencin takibinden kurtulmak istiyormuş gibi ve yumusak bakışlan karşısında fa7 karşı tarafa doğru yürüdü. Hop!. Hızla direnemedi. Razı oldu. Ahmed Hidayet gelen Şişli tramvayının önünden geçeyim derken iskarpinlerinden biri ayaAgavni, hayatta ilk yanlış adımı bağmdan fırlamasın mı? basımn, başma musallat ettiği hantal Düşünün zavallı Agavninin halini. ve geniş ayakkabı yÜ7Ünden atmıstı. Kendisi vakıa siğnenıneden öteki kalAhmed Hidayet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear