Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 Nisan 1941 CUMHURİYET Marcel Prevost Mebusların teşrlî masuniyeti Balkan harbi ve Atlantik harbi Ö ngiltere lle Almanya arasındakl 11 harbin bir cephede temerköz etmeU si ve ild tarnfın gösterdiği harb gayretinin bn cephede kat'î blr zafer kazan mak için hasredilmesi beklendiği haldı harb yapılmış, yeniden dalbndak salmıştır. Harbin bn mahiyeti «lm«mmı sebebleri gayet sarihtir. Almanya, bütün Avrupa kıt'asına hakim kesilmek istiyor ve ba hakimiyet çerçevesinin haricinde kalmak istiyenleri kendine düsman sayıyor. Fakat Almanyanm bn telâkkiye râmetmek istediği milletler, Avrnpamn küçük ve orta milletleridir. Büyük milletlene, ba Alman lradesinin haricinde kalmaktadn. Fransa bile, kafî bir henmete ugramış olduğu halde Almanyanm tahakkümüne büsbflstnn boyun e#memis v* dşbirliği. adı verilen bn aiya•eti kabnl etmemistir. Sovyetler BirHği, bn siyaseün külüyea haridndedlr İngiltere, bn tahakkinn cryaaetile hayat ve memat mücadeesine girismisti. Bütün Avrnpa içindı bn riyasete, istiklâl «• hftrrtyetinl, hatta lstikbalinl nnutureaama kendini teslim eden biricik devlet, italyadır v» İtalya ba siyasete o derece teslim olmustor kl, »on xafer bn siyasete nasib olduğa takdirde dahi ttalyamn milletlerar&sı mevkU eok düşük elaeak ve İtalya Almanyanın bir gölgeei haüne gelecekHr. Belkl ttaiya daba bugtmden ba mevMe düamüş ve mnkadderatmı Almanyanm eline tevdi ederek müstakUlen fSrflnmiveM bb vmrfak haUAhnan tahakknm s)y*«e6 ttarra harldnde büyük devletlerdeB ancak mukavemet gördüğü lçln kendl küçük dovIetlert »rlamakta re bonlar bn giyaseti ya müspet menfl mukavemet göstermeUe, yahnd eamaçar boyun •ğmekle karfdamaJttadır. Harbin j ı j i l m t i *• ^ * ı ^ i n r ması bn yüzdendi v» ba yftzden Almanyanın Yugoslavya v* Yunanistanla harberttğini, hatta harbetmege de tenezzül etmryerek, tahakHiın siyasetinin Uham ettiği bb tabirle, tedib ve tenkU b*r«kâtı yaptığım görüyonu, Yngoslavya ve Yananlstannı tekbatlanna Ahnan latvetin* mukavemet etmelerl, ve Almra Mtvetfad tarmalan elbet beklenemea. Bmnı yapablhnelerl lçta bflynk devleüerden hlj •hnazsa blrinhı bunlara rardım etmest lâznndır. Vt bugün bn büyük devletlerden ancak lldsi bn yardmn yapabllecek vazlyettcdlr. Bunlann biri İngilteredlr, digeri Sovret Birliğidlr. tngKere, Atanura He bflrflk Mr rnnharebeye tarusmus olduğv için, dün Mster Çörçil'in dediği jibl, hilrriyet ve lstiklâlinl müdafaa eden reya edecek olan milletlere ancak mahdnd blr yardımda bulonabilir. Ontm bn ymrdınu genifletmeal ve daha mnesslr bir hale fetinneti lçin hiç olmazsa, Atlantik harbini kazanması, ve ba Myede Amerika ile srasmdaki mavasalanm nl'ibl bir emniyet aitma alınman lazundır. Sovyet Birliği, bn günkü maharebev!, kendisine yabancı bir harb saydığı lçin onnn Alman tahakkümü lle karşılaşan ve bn tahakkümün müthlş taryikmo uğrayan milletlere vardım etmesi beklenmiyor. Bu vaziyetin bir tekım tahavvüHer g^çlrmesi ihtimai haridnde de. ğildir, fakat bn tahavvülletin serl olmıyaeağı görülmektedlr. O halde hürriyet ve IsrlklâHerini kornmak isteyen mllletlerin İngiltereden görecekleri mahdnd vardımdan baaka, çbndilik yüvenebileceklerl ba^ka blr yardım yoktur ve mesele ba mahdad yardımdan Istifade ederek tecavüz hamlesine karşı sebat ve mukavemet gfatermektedir. Yunanistan, İtalyan tecavuzttne karsı ba fekilde mukavemet göstennlf ve ba mnkavemeti büjük bir mnvaffaklyetle Idare etmiştî. Tngoslavyanm da tecmvüre n|r«ma»ı Ihtimalinin kııvvet bnlması ve Bulgraristanm Almanya tarahndan Işgal edilmesi üzerine İnglltere. Ynnanlstana bir ordn göndererek, yardnnım genlfletti. Fakat, bn yardrm da, şüphe yok ki mahdnddur. Ve bn günkü raesele, Balkan devletlerinin ba yardundaB, ayni «ekilde istifade ederek tecavüzü, hiç olmazsa dnrdurmak, ve Atlantik harbinin neticelenmesine kadar mnkavemeti ida. me etmektir. Balkan milletlerlnin bn mukavemeti göstereceklerine Inanmamak için hiç bir sebeb yoktur. Bilâkis davalanna bl hakkin inanan ve her fedakârbğı göze alan bn milletlerin tecavüzü dnrdura caklan muhakkaktır. Alman taarruzu nun en hızh devrinde vnku bulan gerilemeleri tehlikeU bir mahlyet almaktan çok nzaktır. G«çenlerde Mîster Çörçil, önümüzdeH Genc kız, buna inanmış göründü; kısaca: Sen, hiç kahveye gitmezdin de... Onun lçin saşırdım. Dedi. O, Fikriye: Kahvelerin semtlne bile uğrama! Diyebilir miydi? Genc adam, gabahtan akşama kadar, küçücük bir odada, bir başma, sıkılmadan, nasıl otururdu? Kahveden başka bir yere gidemez misin? Demek de biraz gülünc olurdu? Fikri, Remziyeyi «yalanına> inandırmıs oîmasma rağmen, gene terleyordu. Eğer genc kız, Fikrinin ceketinin yan cebine elini soksa, bir üçüncü nevi kâğıd kılıflı cigara paketini bulur, çıkarıverirdi. Fikri, cigara içerken yakalanmış bir mekteb çocuğuna benzeyeceğine değil, yalamnın ortaya çıkmasuıdan utanacakh. Remziye, Fîkriyî, gencliği, güzelliği kadar, merdliği, erkekliği, doğru sözlülüğü lçin de seviyordu. Bir kadının, bir gün gelip, sevgilisini güzeî bulmamağa başlayacağını, Fikri, tabiî ve hatta hakh görebiliyordu; fakat, merdligini kaybederek gözden düşmeyl, kendine yaraşüramıyordu. O gflnden m m , Fikrl, Remziyenin Maruf Fransız edibi vefat etti General Kâzım Karabekir tarafından verilen bir takrir Teşkilâtı Esasiye encümenince tetkik edildi Ankara 10 (Telefonla) İstanbul meb'usu G«neral Kâzım Karabekir, teşkilâtı esasiye kanununun masu. niyetl teşrüyeye taalluk ^.en 17 nci maddesindekl «meb'usluk müddetinln hitamı» kaydile dahilî nlzamnamedeki cdevre sonu> tablrinin «blr devre içlndekl soncu lçtima ın hitamı» manasma alınmasını bir takrirle Mecllse teklif etmlşti. Bu mütaleaya göre, bühassa meb'us lar hakkında açılan davalardaki «devre sonuna talik» kararlannın buna göre tatbik olunması lâzım gelecektl. Takrlrl Teşkilâtı Esasive Bncümeni tetkik «tmiş, bir meb"u sun yeni devrede dahi meb'us seçilmiş olması halinde evvelce verilmlş olan talik kararı hükmünün deva mı icab edeceŞ'ine ve evvelki devre esnasında verilmiş talik kararlan. nm devre sonunda apcak yeniden meb'us seçilmiyenler hakkmda kendiliğinden ortadan kalkarak tatbi katm başlaması lâzım geldiglnç ve şimdlye kadar bu yolda cerevan eden muamelenin degistirilmeslne mahal bulunmadığına karar ver • mistir. Bu mazbata MeclLsin yarınk! toDİantısıhda görügulecektlr. Anadoluya gitmek isteyen halkın kaydına başlandı (Bas tarafı 1 inct lahifede) gitmek istediği yer, hareket edecekleri iskele veya istasyon, beraberlerinde götüreceği eşya miktarına aid malumat sorulmaktadır. Alâkadarlar, bu beyannameleri doldurarak kaymakamlıklara vereceklerdir. Gitmek istiyenler hemen sevkedilecek değillerdir. Bunlann gidecekleri mahaller tespit edildikten sonra ona göre nakil vasıtası temin olunacak, ayni zamanda gideceklerin içtimaî vaziyetleri de gözönünde bulundunılarak kendilerine yer tahsis edilecektir. Her beyanname dokuz kişiliktir. Vilâyet 15,000 kadar beyanname tabettirmişti. Dün bu beyannameler kâmilen tevzi edildiğiııden bugün bir miktar daha tabettirilecektir. Müracaat edenlere kolayhk olmak üzere bu beyannameler ayni zamanda nahiye müdürleri vasıtasile de tevzi olunacaktır. Şehrimizdeki mütekaidin adedi de 15,000 kadarmektedirler. Beyanname venniş olanlara gelince, bu gibilerin sevkleri vilâyetçe tespit edilecek günlerde yapılacaktır. Fakat şimdiki halde sevkleri tarihi kat'î surette tespit edilmiş değildir. Derhal sehirden aynlmak mecburiyeti yoktur Vilâyette alâkadarlarm verdiŞi malumata eöre, şehri kendi arzularile ter . ketmek istivenler idn derhal İstanbuldan aynlmak mecburiveti yokftır. Bu kararın gavesi, kaymakamhklara veriı'ecek beyannamelerle icsbında şehri terkedecek kimselerin miktar ve sdres . lerinin malum olmasıdır. Türk vatandası, mü^lÜTian, gayrimü'îlünıan her^e^ şehri terketmek talebiide bulımır.akta çerbesttir. Ancak şehri terke*mek maksadile müracaatte bulunanlarm derhal sevkleri mevzuubahs değildir. Hükumet, ileride lüzum gördütü takdirde, bu sev. kiyatı devıet vapur ve trenlerile postalar haîinde yapacaktır. Niyet nereye ? Ne o, hayT'ila? Anadoluya mı gidiyorsun? Evet! Nasıl o'ur biraıîer! İs güç sahibi. esnan Aeh'ıYı. eli aya&ı tutar adamsın. 'Ve divp gi^îvorsun? VaVti ge!'nce giderim. Bunun vakti «aati olur mu? Hcm senin Anadoluya akraban olmariıtjjıı bilirim. Her fırsatia ailece p?k tenha o!dv5"n«7iı söyler durursun. Oyledir ama. bu benim Anadoîu l yaVasıra gcçmen e Biâni teskil efmez. Orası öyJe! Lâkin nereye giueceksin? Nereye gidecesim malum! Evet sence ma'um. ama hir «u deriH" bnnn ben de büscm! Hay hay sövleyeyim. Neden sır olsun. Tor»har"Hoğ;)una eideceğim. Aniamadim. Tophane'ioğluna gideceğim. diyo rum. Nerede bu sö>Iediğin yer? Sen ne biçim İstanbullusun yahu! TophaneUoğlunun nerede olduğunu bil miyorsun! Ü^küdarda. İT Haaai Anadoluya gideceğ n de • yince ben de iççrlere çekileceksin sandımdı. Hayır! Bizim o taraflarda babpdan kalma bir yerimiz vardır, oraya gideceğim. Bu sene yaz erken geldi. Iıcy> lâklar, lâleler arınış, yetişemij eceğiz diye korkuyordnm. Ben de şu tekaüd ve işsizleıe bükumetin seyahat kolayhklan yapacağına dair olan be>annamesi üzerine gidiyorsun sanmıstım. Ne münasebet? O beyanname İ«. tanbuîdan gitmesi kalmasmdan riaha faydalı olan tekaüd, eytam ve dniiaria burada işi olmıyan tasrab!8ra aid bir şey. Ondan sana. hsna ne? Ben de senin gibi düsündüğüm için Anadoluya gidiyonım deyince garibse dimdi. Üsküdar Anadolu kıjısı değil mi? Ben ne bileyim o mânaya aldı&ını! Knlaklar kirişte olunca insan her lâftatı türlü mânslar çıkanyor. Evet! Hafbukl sen münevver a. dam olarak geçinirsin! Bö\le an'arda derin düşünmiyenleri teskin edip isin hakikatini ve bu tesebbüsün İstanbulda. ki is güç sahibi insanlara aid obnadığınl anlatacak yerde benden bile şüphe ediynr«un birader! Kusura bakma kardesim! İlk defa işittiğim zaman biraı telâşlanır yibi oU dnm<<<ı ama tabiî derhal geçti. Bırak efendim! Istne eücönc bak! Sana Bektaşile M^levinin fıkrasmı anlatayım! Belld de biKrsin! Anlat bakayım! Bektasi Mcvle\iye sormuş: «Dedo S«ı^r' «Hn tar'katin erVânı nedir"'» Mevlevf cevab vermis: Wr Allah der, dJ>"erİ7! Ya sîzinki nedir?» Bu sefer de Bektasî cevab vermiş: «B't de Allah der. durnruz.» Hüknmet üstüne düseni yapar. Muh. tac. kimsesîz, namösî'd sartlar altırda kendini id!>re edemevip hiilflmetin sırhna kalmnsı muhtetnel olan un<;ıırbn daha d«r<run yer'pre nakletmejn «liisünürü?:. Bnnfîan senin, benim avaklaıup paçalanmızı sıvamamıza mahal ynk! Biz de hü'tumetin bu tedlirini kendi ^ü. kunetimiz ve işîm'ri tP7gâhlamami7İa takviye etmeliyiz! Telâşlftorak drsil! B. FELFK Müteveffa Marcel Prevost (Tişi 10 (a.a.) Fransız akademisi azasından Marcel Prevost, 79 yaşmda olduğu halde, dün ölmüştür. Cumhuriyet Eransız akademisi azasından Marcel Prevost'nun ölümü Fransız edebiyatı için acı bir kayıbdır. Onunla Fransız romanının romantizma ile atüralizma srası devresinin son mümessili de çöküyor. Onda Zola'nın içtimaî mesleleri bir fotograf makinesi sadakatile aksettiren keskin görüşü, Anatole France'ın nükteli hiciv ve istihzasını bulamayız. Hayır, Marcel Prevost, reel yahud Epicure felsefesinin romancısı olmadı. Müspet dünya görüşüne rağmen hassas ve romantik bir mizaca malikti. Bu yaradılış onu bilhassa kadm psikolociasını tahlile sevkettL Bizde Celâl Sahirin şiirleri gibi onun da romanlannm başlıca mevzuunu etraflı ve olgun tetkikile kadm ruhu ve yaradıhşınm tahlilini teşkil eder. Yirminci asır Franstz, bilhassa Parisli kadmının ruhf halini bugün biraz uzak ve silinmiş gelse de zamanında Prevost romanlannın büyük muvaffakiyetlerinin sımdır. uıııımınımıııumnuı;iııiıi
