22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 lkincikânan 1941 RADYO Dün yapılan lik maçları İstanbulspor Beyoğlusporu 3 2, Vefa Kasımpaşayı 3 2, Beşiktaş Beykozu 31, Galatasaray Topkapıyı 8 0, Fenerbahçe de Süleymaniyeyi 6 0 yendiler Lik maçlarına dün kısmen yağmurlu lbir havada her iki sahada da devam edilmiştir. Büyük takımların normal neticelerle yaptığı maçlara mukabil, haftamn bütün cazibesini üstüne toplayan İstanbulspor, Beyoğluspor arasındaki oyun çok heyecanlı olmuş ve neticede IstanbulBpor, rakibini 3 2 yenerek lik puvan cetvelinde iyi bir mevkie gelmiştir. "Aşk, buna derler,, Rosalind Russell'le Melvyn Douglas bu isimde yeni bir film çevirmeye başladılar Holivuddan gelen haberler, sade sinema payıtahtının değil, bütün Amerikanın en şık kadını sayılan Rosalind Russell'in Melvyn Douglas ile birlikte «Aşk, Buna Derler'» isminde yeni bir filim çevirmekte olduklarıru bildirmektedir. Geçen sene şehrimizde ve memleketimizde geçmiş olan «Cıtadelle» filmini seyretmiş bulunanlar oradaki muztarıb kadın tipini pek iyi yaşatmış olan Rosa'.ind'ı pek mükemmeı hatırlarlar. Yeni kcrdelâ isminden de anlaşılacağı veçhile edebiyatm. temaşanm ve sinemacıhğın ötedenberi kendilerine edebî mevzu olarak aldıkları aşkı tasvir etınek'e acaba Rosalind Russell yeni filmmde taşıyacağı baş tuvaletleri bir adııiğe düşmüiçin kuvaforile görüştiyor. yor mu?, Bunu tabiatile şimdi kestiremeyız OrtsunU, «Graig'ın Karısı» kordelâlaAncak filmi gordükten sonra bu hu rında sevgi ve ihtirasın kurbanı olan susta brr fikir beyan edilebilir. Fakat Fahsivetleri pek güzel canlandırmıştır. aşk, şüphesiz dun ve bugün olduğu Birçok tiyatro temsillerinde muvaffakikadar yarın da sene bütün nefıs san yet kazanm'ş obnakla beraber sinemaatların en mühim bir ilham membaı ya intisab edeli ancak beş sene olmuş olmaktan çıkmıyacak, beşeriyet baki olan bir artist için bu vaziyet hiç çüpkaldıkça insanlan kuvvetile kendısine hesiz gurur duyulacak ve iftıhar hısseesir eden bu his te daima şairler, edib dilecek bir zaferdir. ler tarafından terennüm edildıği dere<Aşk Buna Derler!> filminin çevrilcede aktörler ve aktrisler tarafından meğe başlanması Nevyorkta en büyük da canlandırılmak kudret ve liyakatini terzihk muesseseleri arasında da bükaybetmiyecektir. yük bir faaliyet ve heyecan uyandırColumbia şirketi tarafından vücude mıştır. Harb ve Fransanın sukutu dogetirılmekte olan bu yeni eseri idare etmek hususunu Holivudun tanınmış re layısile Holivud stüdyoları artık Pajisörlerinden Alexander Hall deruhde risten elbise celbedemedikleri için fietmiştir. Fılimde yukarıda isimlerini limlerde giyilecek butun kadın kıyazikrettiğimiz baş rolleri oynayacak san fet ve tuvaletlerini Nevyorkta hazıratkârlardan maada şu artistler de mü latmaktadırlar. 8,00 8,03 8,18 8,45 12.30 12.33 12,50 13,05 13,20 Bu günkü program j 13/1/941 PAZAKTESİ Program Haberler Müzik (Pl.) Ev kadını Program Şarkılar Haberler Türküler Müzik (Pl.) 18,03 Caz 19,15 Müzik (Pl.) 19,30 Haberler 19.45 Fasıl heyeti 20,15 Rad. Gazetesi 20,45 Şan 21,00 İstekler 21,30 Konuşma 21,45 Orkestra 22.30 Haberler 22,45 Caz (Pl.) 23,30 Kapanış • 18,00 Program • Lik maçlarmda klüblerin puan vaziyeti Takımlar Beşiktaş Fenerbahçe Galatasaray İstanbulspor Beyoğluspor Vefa Kasımpaşa Beykoz Topkapı Süleymaniye Maç 13 13 13 13 13 13 13 13 13 13 Gahb Berabere Mağlub Attığı 13 10 7 5 6 5 4 3 1 2 Yediği 14 10 18 39 27 35 32 30 60 51 Puan 39 34 30 27 26 25 22 Kadıköy sahasında Kadıköy sahasında ilk maçı İstanbulsporla, Beyoğluspor takımlan yaptı Bir puvan farkla, İstanbulsporun üzerinde olan Beyoğlusporun bu maçma büyük ehemmiyet veriliyordu. Nitekim İstanbulsporun çok canlı bir oyundan sonra galib gelmesi, bu takımı puvan cetvelinde dordüncülüğe kadar çıkarmıştır. İstanbulsporun bu mevkii lik sonuna kadar muhafazası kendisini millî küme kadrosuna dahil edecek mühim bir vaşiyet ve fırsattır. Beyoğlusporun ilk on beş dakika için de iki sayı yapması, İstanbulspora çok çalışma lüzumunu hissettirdi. İstanbulspor yediği ikinci golden sonra bir gol atarak oyuna büyük bir hız verdi ise de devre 2 1 Beyoğlusporun galıbiyetile bitti. İkinci devre İstanbulspor için çok ümiıili bir şekilde başladı. İstanbulspor 14 üncü dakikada beraberlik, 39 uncu dakikada ^ise galibiyet sayılarını yaptı. Ovun 3 2 İstanbulsporun galıbiyetile bitti. 1 3 4 3 2 1 2 4 1 2 3 4 4 6 8 8 8 10 62 48 45 29 29 30 20 14 17 13 21 19 18 Fenerbahçe Süleymaniye İkinci maçı Fenerbahçe ile, Süleymaniye takımlan oynadılar. Fenerbahçe ikinci dakikada Niyazinin, 30 uncu dakikada Yaşarın, devrenin sonlarına doğru da gene Yaşarın şütlerile üç gol yaptı. Süleymaniye takımı takdire şayan bir surette muvaffakiyetli oynadığı halde bir sayı yapamadan ilk devreyi 3 0 mağlub olarak bitirdi. Süleymaniye takırm bütün gayretini ilk devrede sarfettiği için ikinci devrede kuvvetsiz kalmıştı. Fenerbahçenin gittikçe artan tazyikı karşısmda ancak müdafaa yapmak imkânı bulan Süleymaniye 12 nci dakikada dördüncü, 15 inci dakikada Nacinin vuruşile beşinci golleri yedi. Sahada iyi bir hâkimiyet temin eden Fenerbahçe 29 uncu dakikada Yaşarın yaptığı altıncı sayıya bir başkasını ilâve edemedi ve maçı 6 0 kazandı Topkapı kalesine gol oluyor fından hazırlanan sokak koşusu dün büyük bir muvaffakiyetle yapıimıştır. İstanbul sokaklarında şimdiye kadar 600 atletin yarıştığı vaki değildir. 600 atleti bir araya toplamak, hava şartlarının çok bozuk olduğu bir günde bu müsabakayı bu kadar mukemmelıyct ıçinde başarmak alkışlanacak bir mu\raffakiyettir. Eminönü Halkevi ile Gulhane parkı arasındaki yolda en küçük bir şaşkmlık olmamış, atletler yarış yolunu tutan kontrollarm sıkı yardımları ile mesafeyi büyuk bir intizam içinde katederek yarışı bitirmişlerdir. Yarışa iştirak eden 600 atletten hiçbirisinin müsabakayı terketmemesi de işaret edilecek ayrı bir muvaffakıyet savılmak lâzımdır. Müsabakada alınan neticeler: 1 Hüseyin (Fenerbahçe) 6.59.4 2 Kostantin (Mavikırmızı) 7 09 3 Ahmed (San'at Mektebi) 7.12 4 Rustem (Atletikyıldız) 5 Sokrat (Beyoğluspor) 6 Çalikis (Beyoğluspor) Kuleli Lisesi bu musabakaya 200 atletle iştirak etmek suretile rekor addedilecek bir mu\raffakiyet göstermiş ve bu hareketleri de kendilerine verilen güzel bir kupa ile ayrıca takdir edilmiştir. San'at mektebi de 120 atletle yarısa iştirak etmek suretile ayrı bir muvaffakivet elde etmiştir. Müsabakada derece alan atletlere madalvalar verilmiştir. Geniş bir spor hareketini idareye başlamış olan Eminönü Halkevi spor şubesinin bu faaliyeti nazarı dikkati celbeden canlı hareketler sayılmak lâzımdır Mevlid Divam Muhasebat Başkâtib muavinliğinden mütekaid Kemal Batukun kızı «PERİHAN» m hazin ölümünün birinci yıldonümune raslıyan 14 ikincikânun yarınki salı günü öğle namazından sonra Beyazıd camisinde mevlidi şerif okunacaktır. Kendisini tanıyan ve sevenlerin ve arzu eden diğer zevatın teşrifleri rica olunur. TEŞEKKÜR Oğlum, zevcim, kardeşimiz, babara Yahya Alemdarın ölümü dolayısile bize gerek şahsen cenaze merasimine iştirak etmek suretile gerek telgrafla ve gerekse evimize gelmek suretile taziyette bulunan saym akraba ve dostlarımıza ayrı ayn tesekkür etmek kabil olmadığından alenî minnet ve şük ranlarımızın arzını sayın gazetenizden rica ederiz. Valdesi: Cemile Alemdar. Zevcesi: Nezaket Alemdar. Kardeşleri: Veli, Şükrü, Kemal Alemdarlar Oğlu : Sami Alemdar. ' * Vefat Dağcılık kulübünün kongresi Vefa Kasımpaşa maçında Kasımpaşa kalecisi bir gol kurtanyor ğinden heyecan azamî dereceyi bulmuştu. Otuz dakika süren bu mücadele arasında Şükruden pas alan Hakkı kafa vuruşile galibiyet sayısını yaptı. 10 dakika sonra da Şeref Beşiktaşın üçuncü golunu yapınca, esasen devam etmekte olan sertlik biraz daha büyumek istidadım gösterdi ise de buna vakit kalmadan maç 3 0 Beşiktaşın gahbiyetıle bitti. Şeref sahasındaki maçlar Şeref sahasında ilk maç, Vefa ile Kasımpaşa arasında oynandı. Vefa, kargısında ciddî bir rakib olduğunu dakikalar geçtikçe daha kolay anladı. Karşılıklı hücumların biraz daha fazla Vefa lehine olmasına rağmen devrenin 25 inci dakikasında Hakkının yaptığı sayıya bir ikincısi ilâve edilemeden devre 1 0 Vefanın galibiyetlle bitti. İkinci devrede Kasımpaşanın ikinci d.ıkıkada bir gol yapması iki takımı İkinci küme maçları hem beraber bir vaziyete soktu, hem Karagumrük sahasında Şişli Güneş de oyuna ayrı bir heyecan vermiş oldu. takımı 6 1 Galata Gencleri mağlub Büyük kuvvet sarfına mecbur olan Vefa etmiştir. Ortakoy gelmediğinden Feberaberliği bozan sayıyı ancak 15 inci neryılmaz hükmen galib sayılmıştır. dakikada Lutfinin şütile yaptı. Kasımpaşalılar bir iki fırsat kaçırd'ktan sonra Büyük sokak koşusu 3? nci dakikada Hakkınm şütile üçüncü Eminönü Halkevi spor şubesi taraBeşikta; Beykoz golü de yediler. Devre bitmek üzere iken Kas'mpaşa merkez muhacimi bir Son maç; Beşiktaşla, Beykoz arasında gol yaptı. Oyun bu suretle 3 2 Vefanın oldu. galebesile sona erdi. Beşiktaşın ilk anlarda hâkimiyeti alması, Beykozu mümkün olduğu kadar Galatasaray • Topkapı müşkül vaziyetlere sokmuştu. Beykoz İkinci oyunu Galatasarayla, Topkapı kalecisi Necminin takdir edilecek oyutakımlan yaptı. nu maçı çok heyecanlı bir hale soktu Hafta arası Ankarada üstüste iki Beykoz, kalesini iyi müdafaa ettıjri gibi maç yapmış olan Galatasaray takımınBeşiktaş kalesini de tehdidden geri da biraz bezginlik olduğu aşikârdı. kalmadı. Topkapının bilhassa büyük takımlara 37 nci dakikada Beykoz aleyhine vekarşı sarfettiği aşırı enerji karşısında rilen penaltıdan sonra Yavuzun yaptığı Galatasaray bir müddet durakladı. Sahadaki çamurla yapılan mücadele sayı devreyi 1 0 Beşiktaş lehine çekâfi değilmiş gibi bir de kendi müda virdi. faası içine çekilmeği tercih eden bir İkinci devre sert başladı. Beşiktaştan takıma karşı hep merkezden hücum Sabri ve Şükrünün sakatlanmaları, oetmek neticesidir ki Galatasaray ancak' yuna ayrı bir sertlik daha ilâve ettiBütün gayretlerim, onun keskin dikkati karşısmda âciz kalıyordu. Kendisini iknaa muvaffak olamıyordum. Onun benden istediğini, aşkına mukabele etmekliğim hususundaki arzusunu reddettiğimi çok iyi hissediyordu. Bazan, lâkırdı arasında ve tam ben onun itimadım kazanmak için en fazla gayret sarfettiğim sırada, gri ve nafiz göz'erile yüzüme bakıyordu. O zaman ben gözlerimi yere indirmeğe mecbur oluyordum Sanîfi kalbimin en derin noktasma kadar bir sonda sokuyordu. Bu şekilde, üç gün geçti, onun için de benim için de işkence dolu üç gün. Bakışlarında, sükutunda, daima ihtiraslı bir intizar hissediyordum. Sonra, dördüncü gün, evvelâ anlayamadığım o garib düşmanlık başladı. Her zamanki gibi öğleden evvel gelmış ve kendisıne çiçek getırmiştım. Alıcı gözle bakmadan çiçekleri aldı ve lâkayd bir eda ile yambaşına bıraktı. Hediye getirrrıek suretile yakamı kurtarmsyı ümid etmemekliğimi bu lâkaydisile anlatmak isteyordu. İstihfafla: «Bu kadar güzel çiçeklere ne lüzum var?> dedikten sonra, bilhassa bana göstermek istediği, hain bir sükuta gomüldü. Lâkırdı açmağa çalıştım. O, sözlerime, kısaca «Ya!«, «Sahi«, «Tuhaf şey, tuhaf şey» gibi ceVablar veriyor, muhaveremın, kendisini zerre kadar alâkadar etmediğini, bana açıkça ve hakaret edercesine anlatıyordu. Lâkaydisini, ka:sden, hareketlerile de gösteriyordu. Bir kitabla oynuyor, kitabın sahifelerini karıştırıyor, onu sağa, yahud sola bırakıyor, yahud başka şeylerle vakit geçiriyordu. Hatta, bir iki defa, mahsus esnedi, sonra, ben lâkırdı söylerken hizmetkârı çağırıp çinçilla kürkü iyice paket yapıp yapmadığını sordu. Hizmetkârın verdıği müspet cevab üzerine bana döndü: Devam ediniz. Dedi Bu söz, açıkça, şu demekti: «Sohbetinizin benim nazarımda hiç kıymeti yok.» En makul hareket, şüphesiz, açıkça mücadeleye girmek ve ona: «Siz, neüce itibarile benden ne isteyorsunuz? Bana niçin böyle azab veriyorsunuz? İsteyorsanız çekilip gidebilirim.> demekti. Fakat, acele etmiyeceğime dair Kondor'a söz vermiştim. Bu suiniyetli sükutun ağırlığmı bir hamlede defedeoeğim yerde, muhavereyi iki uzun saat, budala gibi uzattım. Nihayet Kekesfalva göründü, son zamanlarda daima olduğu gibi çekingen, hatta her zamankinden daha mütereddiddi. Yemek yesek mi? dedi. Masanm başına geçtık. Edit benim karşımda oturuyordu. Tek bir defa bile gözlerini kaldırmadı ve hiç birimize hitab etmedi. Onun bu sessizliğindekı inadı, hakareti, tecavüzkârlığı her üçumüz de hissediyorduk. Havayı neş'elendırmeğe, bu sebeble, daha fazla gayretle çalışıyordum. Bızim albaydan bahsediyor, zaman zaman mest hale gelen bir sarhoş gibi, onun da her sene, haziranda ve temmuzda «manevra hastalığına» ya 30 uncu dakikada Salimin frikiküe birinci golü yapabildi. İki dakika sonra Salâhaddin Galatasarayın ikinci sayısını yaptı. Devre 2 0 Topkapının mağlubiyetıle bitti. İkinci devre Galatasaray için çok gol yapabilecek bir şekilde cereyan etti Topkapı kalesinin şüt yağmuruna tutulduğu anlarda Salâhaddin 2, Arif 2, Salim ve Gündüz de birer gol yaptılar Gündüz ile Salim birer de penaltı kaçırdılar. Topkapı kalecisinin fedakârhğı aşan bir oyunla birkaç sayı da kurtarmış olması, devrenin nasıl cereyan ettiğine dair kat'î bir fikir verebilir İki takım arasındaki büyük fark, maçı hiçbir suretle heyecanlı bir şekle sokamadı. Tenis Dağcılık kulübünden: Tenis Dağcılık kulübünün senelik kongresi 26 1'941 pazar günü saat 14 te kulüb binasında toplanarak yeni idare heyeti seçileceğinden azanın teşrifleri him roller deruhde etmişlerdir: Binnie rica olunur. Barmess, Allyn Joslyn, Gloria Dickson, Paul Mac Grath, Lee J. Cobb, RoBir hukukçumuzun sina Galli, Leon Maricle. Rosalind Russell'in Melvyn Douglas'la muvaffakiyeti İstanbul ve Lozan Üniversitelerin bu filimde yarattığı aşk sahnelerine Hoden mezun genc hukukçularımızdan livud mehafilinde büyük bir ehemmiFethi Aslanerin 21 birincikânun 1940 yet verilmektedir. Çünkü genc kadın tarıhinde. Lozan Üniversıtesinde hukuk Ciladelle'den maada «Bırak Gece Bizi noktorası tezmı verdiginı memnunı yetle haber aldık. Fethl Aslanerin «aile efradı arasında nafaka mecbunyeti. başlıklı tezi, Üniversıte Rektorlugü riyaseti altındaki bir heyet huzurunda okunmuş, tez sahibınin fikır olgunluğunu gosteren, uslubundaki temizlik ve vüzuh itibarile takdir uyandırmıştır. Fethi Aslaner, tezinin tarihî kısım lan ve haşiveleri hakkmda, komlsvona dahil eksperler tarafından ilerı surü len bazı itirazlara verdıği cevablarda, mevzuuna tamamile hâkim olduğunu gosteren etraflı izahatıle, komısyon azasma kendi fikirlerini kabul ettirmiş ve komisvon tarafından hararetle tebrik edılmiştir. Genc hukukçumuzu biz de tebrik eder, mesleğinde muvaffakiyetler dıleriz Amerikada çevrilmekte olan filmlerden sahneler Ş E H I R TİYATROSU Devlet Demiryolları Adana Işletmesî repartion müfettişi Sadeddin Baran, İzmir askerî hastaneleri göz mütehassıst yarbay Halid Baran ve Devlet Demirvolları İzmit istasyon müdür muavini Fuad Baranm ağabeyleri Emniyet Sandığı satış servisi kontrollanndan Muhiddin Baran uzun müddet tedavi edil« mekte olduğu Haydarpaşa Nümune has> tanesinde vefat etmiştir. Cenazesi 13 1 '941 pazartesi günü Rosalind Russell'in Amerikanm en mezkur hastaneden kaldırılarak Eyübşık giyinen kadınlarından biri sayıl deki aile kabristanına defnedilecektir. ması dolayısile onun bu filim için her hangi bir müesseseye ısmarlayacağı elDİVRİKTE biseler şüphesiz o terzi mağazasına büyük bir reklâm hizmeti görecektir. Binaenaleyh butun terzilik muesseseleri Bilumum gazeteler bayii bu siparişleri almak için birbirlerile musabakaya girişmişlerdir. Rıza Arslan Kitabevi Beyoğlu İstiklâl caddesi KOMEDİ KISMINDA Akşam saat 20,30 da PAŞA HAZRETLERİ BEYOĞLU H A L K sineması Bugun 11 de, akşam 20 de 1 Lorel Hardi: İsviçrede (türkçe) 2 SON GANGSTERLER. Tutulan katil Gaziantebin Ceyde köyünde üç yıl evvel bir cinayet olmuş ve kızkardeşinin istediği erkeğe verilmesine bir türlü n za göstermiyen üvey anasını ödüren Mustafa firar ederek izini kaybettirmişb. Katil Mustafa şehrimizde polisçe yakalanarak Adliyeye verilmiştir. Grace Moore'unMelvvyn Duglas •* • 1940 senesincfe çevirdiği yegâne fılmi Amerihanın Metropoliten operasının^ Başmuganniyesi billur sesli r Joan Blondell ve Melvyn Douglas «Mister WUliam'm at gezintisi» kordelâsında Yarın akşam S Ü M E R sinemasında^ ^ İMPERİO ARJENTİNAnın rakibl î f Dunyaska Arabacının kıziv ESTRELİTA CASTRO nun Alt.n ve Bil?ur sesl I Pek yakında L A L E sinemasında AŞK SERENAD I^^^^^^^^^^^^^^^HTelefon : 4 8 1 ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ . ^ ^ 2 5 kıyor, bütün vücudü sarsılıyordu, Yerinde doğrulmak ve odadan çıkmak istediği anlaşıhyordu. Ve en tabiî, en doğru hareket te bu olurdu. Fakat, köturüm ayakların, koltuğundan ayrılmasına imkân yoktu! Bu mecburî hareketsizlik, öfkesine, kafeste kapalı bir yırtıcı hayvanın vahşetini ve feci aczini andırır bir hal veriyordu. Onun her arzusunu keşfetmeğe çoktanberi alışık olan Öona, sapsarı kesilmiş, onun kulağma: Gidip Jozef'i çağırayım, diye fısıldadı. Babası da korku ile ona yaklaşıyordu. Fakat, bu korku beyhude idi. Çünkü, uşak gelince, Edit, onun ve babasınm refakatinde. uslu uslu çıkıp gitti Odadan çıkarken ne bir veda, ne bir itizar kelimesi söylemişti. Halbuki, sebebiyet verdiği şaşkmlığı, hayretimizden anlamıştı. / sma olursa olsun metin ol! Kondor'a söz verdin, vadin var. Bu asabiyet ve öfke buhranları seni şaşutmasın. Üç güncük daha sabır!» Bu sabrı gösterebileceğimi hissediyordum ve bu emniyet bana cesaret veriyordu. Ertesi gün, vazifemi kusursuz ysptım. Bunun ehemmiyeti vardı, çünkü bu defa, talim meydanma, her zamankinden bir saat evvel gitmiş, ter alnımızdan akıp yakalanmızı ıslatıncaya kadar, delice manevra yapmıştık. Hattâ, bizim haşin albaydan, gayriihtiyarî bir «güzel!» iltifatma nail olarak hayretler içinde kalmıştım. Bu seftr fırtına, Kont Steinhübel'in beyninde patladı. Kont, iki gün evvel, ince ıızun bacaklı yeni bir hayvan almış ve bu halis kan, genc ve haşarı beygiri iyice tecrübe etmemişti. Konferans esnasınds, bir kuşun gölgesinden ürken hayvan, şahlandı. Taarruz esnasmda da, basbayağı gemi azıya aldı ve eğer Steinhübel çok iyi bir suvari olmasaydı, bütün efrad, mükemmel bir attan düşme sahnesine şahid olacaktı. Kont adeta cambazvari bir mücadeleden sonra, azsm hayvanı zaptetmeğe muvaffak okbüdi. Bu muvaffakiyet, üstadane bir iş olmakla beraber, albaydan işittiği sözler, hiç te tebrike benzemiyordu. Albay, homurdanarak, manevrasahasında cambazhane talimleri yapılmasmı kat'! surette yasak ettiğini, Kont hazretleri beygirden anlamıyorsa, hayvanına manejde talim yaptırmasını ve efradm müvacehesinde bu kadar gülünc mevkie düsmemesini söyledi. ( LE BERBIER de SEVILLE ) Şen, Neşeli, Muzikli ve Liiks dekor.u büyük opera filminde biitün sey rcileri gaşyedecektir. yerlerinizi evvelden aldırınız SEVİL BERBERi Yazan: Stefan Ztveig kalandığını anlatıyordum. O manevraların tarihi yaklaştıkça, albayın da daha müteheyyic, daha hırçın olmağa başladığını söylüyordum. Yakanıın bogazımı sıktığını hissedıyor, fakat hikâyemi guzelleştirmek için, gene de, yavan teferrüatle süslüyordum. Fakat yaınız ötekiler zoraki gulüyorlardı. Bu suretle ,Edit'in sıkıcı sukutunu örtmeğe alıştıkları besbelliydi. Edit, üçüncü defa olarak açıkça esnedi. Buna rağmen lâkırdıya devam etmek lüzumuna düşündüm ve şu sırada ,ne yapacağımızı şaşıracak derecede telâş içinde oıduçumuzu anîattım. Dun, iki asker, güneş çarpıp attan düştüğü halde, zalim albayın bizi her gün biraz daha fazla sıkıştırdığını söyledim. Bir kere ata bindikmiydi, ne zaman ineceğimizi bilmijorduk, zira, o manevra teîâşile, bize, en ufak hareketi, yirmi ,otuz defa tekrar ettiriyordu. O gün, bin müşküîâtla vaktinde kurtulabilmiştim, fakat ertesi pün, mutad saatte gelip gelmiyeceğimi bilmiyordum. Bunu bir Allah, bir de şimdilık, kendisini yeryüzünde Aliahın mümessili sanan albayımız bilirdi. Bu sözler, hiç şüphe yok ki, lııç kira Türkçeye çeviren: Hamdi seyi rencide etmesi ihtimali olmıysn, zararsız sözlerdı ve Edit'ın, boşluğa bakan gözlerine tahammül edemedığim için, onun yüzüne bile bakmadan, Kekesfalva'ya hitaben, hem de lâkayd, hatta şen bir eda ile söylemiştim. Birdenbire, bir şıngırtı oldu. Edit, yemeğin başmdanberi sinirli sinirli oynadığı bıçağmı tabağınm içine atmış, bana şöyie haykırmıştı: İyi ya, mademki bu kadar rahatsız oluyorsunuz, kışlada kahn, yahud kahveye gidin. Bu bize bir zarar vermez. Pencereden içeri, sanki birisi tüfekle ates etmiştı ;o kadar afallamıştık. Kekesfalva, yutkunarak: Aman, yavrum, ne yapıyorsun? diye ktkeledi. Edit: Öyle, diye alay etti, bu kadar hırpalanan bir insana ancak merhamet edilir! Niçin bir gün dinlenmesin? Ben kendi hesabıma, kendisine bu izni memnuniyetle veriyorum. Kekesfalva ile Ilona, fütur içinde, bakıştılar. Bu manasız tecavüziin altında gizli şevın ne olduğunu hissed'ycrlardı. Bana doğru dondukleri zaman, hallerin Varoğlu deki endişeden, bu tahrikâmız sözlere mağrur bir cevab vermemden korktuklarını anladım. Kendimi zorladım. Gayet samimî bir tavır takınarak: Esas itibarile hakhsmız, Edit, dedim, buraya yorgun argın geldiğim zaman, neş'eli bir arkadaş olam.yorum. Bu gün canınızı sıktığımı gay°t iyi farkettım! Fakat siz de, biraz daha âlicenab davranmalıydınız... Diışunün ki, yakında, buraya artık gelenuyeceğim, hepiniz gideceksiniz, ev boş kalacak. Bırbirimizi ancak dört gün, hatta üç Ben İlona ile yalnız kaldım. Tayyarebuçuk gün gorebileceğimizi aklım bir den düşen ve başma gelenin ne olduturlü kabul etmiyor: ğunu pek iyi anlayamadan, sersem sörKeskin, muharriş bir kahkaha, sura sem ayağa kalkan bir adam gibiydim. tıma karşı çınladı: İlona: Ha hay! Üç buçuk gün! Ha ha hay! Hiç uyku uyumuyor, dedi, hak Bizden, nihayet ne zaman kurtulacnğını verin. Seyahate çıkacağını düşündükçe günü gününe biliyor! Yarım günîeri bile müthiş surette heyecanlanıyor, hem.. sayıyor. Muhakkak, sureti mahsusada Bilmezsiniz... bir takvim almış, kırmızı murekkeble: Biliyorum, İlona, biliyorum. Her Cuma, hareket! diye işaret etmiştir. A şeyi biliyorum, dedim. Bıldiğim için de ma, dikkat edin! Belki hesabınız ace yarın tekrar geleceğim. leye gelmiştir! Hahay! Üç buçuk gün, *** üç ve buçuk, buçuk... Bu sahnenin verdiği derin teessür iKahkahalar arttıkça artıyordu ve çinde kışlaya dönerken kendi kendime: hem gülüyor, hera fena fena bize ba «Dayan! diyordum, metin ol! Ne oaha
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear