25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 Şubat SAN'AT TENKtDl Yedinci D gr üpu sergisi Yazan: AHMED MUH1B Mahkemede hafızasını kaybetti Ihanete uğrıyan zavallı ŞEHRİN UMUMÎ HİZMETLERİ «D» grupunun yedinci sergisini, her duyan bu taşkin mizaç, bu heyecanını şeyden evvel, <yeni bir klâsisizmaya nejre mal olursa olsun bütün kuvvetile kadın, şimdi hiç birşey doğru> veya «bir Türk resmine doğru> ifade eden bir kabiliyete maliktir. Bu hatırhvamıyor diye alkışlamak lâzımdır. D grupunun nun neticesi olarak hemen hiçbir tablobilhassa ilk sergilerini görenlerden ba su diğer bir tablosuna benzemiyorsa da, Pariste sanayi müesseselerinden biri Trajnvay ve Tünel gibi bütün şehre şamil zıları bu ihtilâlci san'atkârlaruı daima her birinde ayrı bir güzellik bulunu nin sahibi zengin bir adamm karısı, koiki nakliye müessesesinin millileşmesi bir sıtma nöbeti içinde ve sayıklamalar yor. Fakat, onda, bu daima güzel eser cası aleyhine açtığı boşanma davası gö olan halinde devam edip gideceklerini zan vermek arzusu ve baştan bir orijinalite rülürken, fazla sinirlenmiş, başı ağrı îstanbul halkı için büyük bir nimettir netmek hatasma düşmüşlerdi. Bütün o temin etmek kaygusu, D grupunun en mağa başlamış, hemen hemen baygın «şekli bozma» lann, bütün o tabiatten kabiliyetli ressamlanndan biri olan bir hale gelmiş ve ondan sonra da ha,*ı 3 kaçışların, bütün çizgi ve renk ihtilâl Bedriyi başlarken oknak ve kendisini fızasını kaybetmiştir. Nafıa Vekâletinin, umımnî hizmet rinden biri adc^tmrVtedir. Vekâlet, bu lerinin şuurlu neticelere varacak makul tekrarlamak tehlikesine maruz bırak Madam Büten, kocasınm kendisini maktadır. Bence, Bedri Rahmi, büyük başka bir kadmla aldattığını iddia edi müesseselerini millileştirmek hususunda rn"da!"'aletip^e hak'"dır: rü"kü îstanbul bir araştırma olduğunu farketmemiş lerdl Bir san'atın, kendi klâsiğini yap membalara gitmeğe ve paletine kolay yordu. Çok heyecanlı bir halde, dava ki faaliyetlerini anlatmağa tahsis ettiği Beledivesi, MmMcVin UîHindağın zamadıkça, nizamını ve esaslarım kurma ca gelen güzelliklerden sakınmağa ça sını anlatırken, boyuna elini uzatıyor, miz bu yazılarımızın sonuncusuna, Ve manında, bu şirketleri, halkm şikâyetlekâletin, Tramvay kumpanyasınm imti ri^i mvcib olmıvacak bir sureUe idare dıkça var olması mümkün müdür? hşmalıdır. kocasını gösteriyor: Cumhuriyet devrinde Avrupadan dö Derli toplu görünen Cemal Tullu, Bu adam, ölünciye kadar yalmz yazını ve bütün tesisatı 1,750,000 lira °c^H'eoek kudrette olmad'ğını ispat etnen genc ressamlarm memlekete getir ayni kıymetteki renklere fazla yer ver beni eeveceğini vadetti, beni bu vadi ya, Tünel şirketini de olduğu gibi 175 mirtir. diği resim anlayışı, o zamana kadar her diği için formsuz bir tesir bırakmakta ne inandırdı, nikâhımız kıyıldı. Papaz bin liraya satın almağa muvaffak oldu1 Bu idere^izl'k •v''üi"^'" lfanbul Sukesin bildiği, alışageldiği ve sevdiği dır. Fakat meselâ natür mortundaki va önünde de ayni vadi yeminle temin et ğunu takdir ve teşekkürle kavdetmek suzevke taban tabana zıddır. Tahlilî olan lörler, renk kıymetleri dahilinde formu tiği halde, çok geçmeden gözlerini baş retile başlıyoruz. Böylece Nafıa Vekili lar idaresi hakk^da ha^k, müesseseler bu yeni anlayış, o zamana kadar tablo ifade edecek bir tenevvü gösteriyor. ka bir kadına çevirdi ve artık gözleri Ali Çetinkaya, îstanbulun biri cok mü ve meb'uslarm devam edio gidçn şikâvetleri üzerine. N»fıa Vekâleti, beş müda hayattakine tıpkı tıpkısına benziyen Antalya peysajlan, mahallî atmosferi beni'görmez oldu! him ve bütün şehre şamil olan iki nakli tebassıstan mürekkeb bir heyet göndereitibarile, meselâ İstanbuldan yaptığı insan vücudünü, bir teşrih masasmda Kocası, ayağa kalkıyor: ye müessesesini de millileştirmiştir. îs rek su islerini silcı bir murakabe ve tefgibi parçalara bölüyor. ağaclarile, se her hangi bir peysajdan hiç farklı değil! Aslı yoktur; başka bir kadına Cemal Tullunun da diğer bazı arka bakmış olabilirim. lâkin bu, o başka ka tanbulun Kadıköy ve Yedıkule havagazi ti*e tâbi tutmmtur. Bu hevetin verecemasile, meyvalan, dağları ve deniz lerile insan oğlunun gözünde hep ayni daşlan gibi tabiatin ifadesinden zivade, dını sevdiğime delil olamaz. Ben daima şirketleri de satın alınmak üzeredir. Bu ği rapor üzerine Vekâlet îstanbulun su manzara ve nizamda aksetmiş tabiati, tabiat üzerinde kendi iddiasını tekrar severek bir kadına baktım ki, o da işte iki müessese de sataı alındıktan sonra, işinin, halkın ihtiyaclarına göre esaslı ve îstanbulda tek ecnebi sermayeli umumî bir rüya içinde gibi, acayib, anlaşılmaz, ladığı görülüyor. Bütün bunlara rağ şimdi beni dava eden kanmdır! cezrî bir şeKlde halli icin ne lâzımsa men, bu sergideki eserleri, gerek cid Hayır!.. Ooff, başım ağrıyor. Böy hizmet şirketi kalmarmş olacaktır. aslile hiçbir alâkası olmıyan, hatta çirvapacaktır. Etrafı su dolu olan güzel kin bir şekilde deforme ediyordu, Fakat diyeti, gerekse araştırmalan bakımm le hakikati örtmek istedikçe kocam, siîstanbulun, ikide birde, susuz kalması bu tabiat mi, opjeyi ve insara anlamıya dan, diğer sergilerdeki eserlerinden çok nirleniyorum ve başım ağnyor hep Nafıa Vekâleti, îstanbul Elektrik şir gibi, bir facıanm önüne ancak Nafıa Ve^alışan ve resme sırtım vermek istiyen daha olgundur. böyle! ketini satın almakla kalmamış, 16,75 kâletipin himmerile geçilebileceğine şüpbir şuurdu. Bu ŞÜUT, resmî mevzudan İlk defa olarak D grupile resim teş Fakat, ben... kuruşta bulduğu elektrik tarifesini muh he yoktur. ve tabiati taklidden sıyırarak ve onu hir eden Halil Dikmenin bitmiş ve ken Rica ederim, sus! telif tarihlerde indirerek bugünkü normal sırf plâstik kıymetleri içinde mütalea disinin hakikî değerini bize tanıttıracak Kadın, oturuyor. ellerini şakaklanna Sirkeci Kürükçekmece ve Haydarederek yeni bir hayata kavuşturmak, bir eserine maalesef tesadüf edemedik götürüyor, başım tutuyor. Mahkemece, seviyesine, yani 12 kuruşa kadar ten paşa Pendik banliyö demiryollarm'in akadernizımaya düşmüş, büyük formu Ancak bu eserlerinde arayışm istika kadına su getirtiliyor ve bu aralık kadın, zil etmiştir. Bu suretle üç sene gibi kısa sehre de\Tİ meselesine gelince, ana hatnü kaybetmiş resim san'atma yeniden met ve şuurunu görüyoruz. Bu etüdler, başım arkaya atarak ürperiyor, bir kriz bir zamanda tarifede yapılan indirme, lar üzerinde teessüs etmiş olan banliyö can vermek istiyen eşsiz bir hamleydi. plâstik ifadelerin daha ziyade hacimci geciriyor. yüzde 29 gibi mühim bir nispete varBu teşrih masasında parçalanan insan ve renkçi bir zihniyet dahilindeki ter Birkaç dakika süren bu hali geçince, mîştır. Şurasmı istitraden söyliyelim ki işlermelerinin Belediyeye devri Nafıa ; vücudü o zamana kadar bilmediğimİz kibi araştırmalarıdır. Kökü tamamen doğruluyor. Görünüşte iyileşmiştir; lâ diğeT birçök memleketlerde mukavele V ekâletince madchten ?ayrimümkün gö; rülmektedir ve böyle b r vaziyetin, her yeni bir plâstik nizam içinde, yeni bir klâsik olan bu araştırışm mahsullerini kin bakışlan dalgın... lerle taayyün etmiş olan elektrik tarifec form ahenginde, yeni ışıklara ve yeni bundan sonraki sergilerde görmeği di Devam ediniz. Kocamzın sizi al lerini indirmek için hükumetlerin, kanun han^i bir Avrvoa ehrinde de mevcudirenklere bürünmüş olarak tekrar bü leriz. Bu altı etüdde kendini gösteren dattığına delilleriniz nelerdir? yetine ihtfmal ver^emektedir. Filhakilar çıkarmak ve şirketlere tazminat verf 1 tününe kavusacak, pevsaj taze bir güzel ustalık zaten bunu bize bekletiyor. ka, ayrı ha l?r r~ î«r1e olmryan banliyö Kocamm mı? Kim kocam? mek gibi cezrî tadbirlere müracaat yolikle keşfedilecekti. Bu tahlil ister iste Eren Eyüboğlumm eserlerinde tak îşte bu beriyanda oturan Mösyö! işle+mesini, Pelediyeye devretmeğe luna sapmış olduklan bir devirde, Naınez yeni bir terkib doğuracaktı. dire şayan bir ciddiyet ve bir kuvvet Tammıyor musunuz? olmadığı gibi, imkân olsa dahi fıa Vekâletince elettrik tarifesinde bu İste D grupu, Akademi salonlannda görülüyor. Eserleri renk ve valör sağ Kadın, hayretle bakıyor, saçlanm silBeîediyemizin bu isi becerebileceğine f1 netic erin elde edilmesi muvaffakiyetli ki bu yedinci sergisile bu terkib yolun "amlığı bakımmdan metin kalmaktadır. keliyor: inanmak kabil değildir. Yalnız şu var ki bir istir. da esaslı adımını atmış bulunmaktadır. Peysajlarında sezankâri bir öeeniş var. Kat'iyyen! Devlet Demiryollan idaresi, banliyö hatNafıa Vekâleti, elektrik ve tramvay Fakat bugünkü merhaleye gehnek için Bilhassa cami avlusu peysajı bu tarzda Demindenberi sizi aldattığından larınm kârından bir kısmi'nı îstanbul şehtarifelerindeki bu tenzilâtı, yalnız îstanD grupunun genc arkadaşlan senelerce dır. Yaptığı motife çok sadık kalan bu bahsettiğiniz bu adamdır. rire verebilir. Buna mukabil Nafıa Veoetin bir çalısma ve sabır göstermişler resimlerde, bir tazelik, bir yenilik ve bula inhisar ettirmemiş, diğer şehirleri Beni aldattığından mı? kâleti, banliyö hatlarmın kâr getirmedidir. Onlar. hayal ettikleri ve bizim bek bir gizli heyecan seziliyor. Onun bu şü Evet! Başka bir kadınla! mizdeki mümasil müess^selerin tarifeleŞini, b'lâkis zararla islediğini söylemeklediğimiz resmi, bu yedinci sergilerinde urlu ve sağlam arayışı takdir edilme Başka bir kadmla mı? rile de alâkadar olmuş ve bunlarm taritedir. Elbette kârla işledikleri zaman da dahi vermemiş olabilirler. Fakat sadece lidir. öyle ya! Hatırlamıyor musunuz? felerini de yüzde 15 ilâ 40 nispetinde bu merhaleye varmış olmalan, araştır Eugüne kadar iştirak eîtiği sergilerde eîecektir. O vakit bu kârdan îstanbul Kadın, başım sallıyor: maiannda avni hızla devam etmeleri muhtelif tarzlarda arastırmalannı gor Hayır! Artık hiçbir şey hatırlamı ndirmiştir. Belediyesine bir hisse ayırmak mümkünNafıa Vekâleti, 1934 şubatmdan buve kolav resmi de&il, güc resmi arama düğümüz Nurullah Berk, bu defa bize yorum! dür. ları ve Türk resmine plâstik hakkmı üç güzel tüalinde yeni bir terkib"ver Doktor çağırılıyor, Madam Büten'i güne kadar yalmz îstanbulun Elekrik, Şunu da unutmamak lâzım gelir ki vermiş bulunmalan dahi onları takdir mektedir. Umumiyetle kontrasları ba muayene eden doktor, vaziyeti ciddî gö Tramvay ve Tünel sirketlerini satın alle anmamıza kâfi bir iştir. înanılmış kımından alman renklerinde, ilk bakış rüyor, «fazla teheyyücle anî olarak ha mış değildir; diğer satın aldığı müesse Nafıa Vekâleti Devlet Demiryollan vaköhne bir kanaatin kolay ve herkes ta ,a umumî atmosferi yadırgayan bir hal fızası zâfa uğramıştır; suallerle dimağı ieJer de vardır ki onlar da şunlardır: sıtasile îstanbulun imarına da çalışmakrafından beğenilen eserlerini verme var. Fakat bu ilk hamledeki tesir... E eorlanmamalı, dimağınm tam bir sükutadır. Bu çalışmalan şöyle hulâsa ede1 îstanbul Telefon şirketi, n'n yanmda, öz ve dürüst bir anlavışın sasen iyi resim kendini derhal sevdiren na ihtiyacı vardır» diyor. biliriz: 2 İzmir Telefon şirketi, püc ve herkesi üzerinde dffşündüren resim değildir. Buna mukabil kompo Bunun üzerine de celse başka güne 1 Sirkeci istasyonu etrafmın imar 3 îstanbul Rthtım şirketi, mahsullerini vermek, hic değilse bir da zisyonlarmdan kolayca, zahımetsizce elbırakılmıstır. Mahkeme salonunda have tanzimi, 4 Kadıköy Su şirketi, va sahibi olmak çok daha mühim ve de edilmiş bir his güzelliği değil, araş fızasını kaybeden kadın, şimdi tedavi 2 Avrupa hattı üzerinde yürekler 5 îzmir Kasaba demiryollan, taVdire lâyıktır. ;ırma mahsulü, kafadan gelen, sarih o eltmdadır ve her ne sorulsa ezberlemiş TCI d t r : i o c = 1 ; 1 'r n^:n bir rranzara 6 Aydın demiryollan, Sergide, Zeki Faik, BedTİ Eyüboğlu lan, yani bir kelime ile entelektüel o pibi «artık hiçbir şey hatırlamıyorum!» 7 Mudanya Bursa demiryollan, teşkil eden teneke mahallelerinin kaldıve Cemal Tullu, eserlerinin bolluŞile !an bir güzellik var. Zaten kendisi de cümîesini tekrarlamaktadır. nlması ve buralann iman, 8 S\rk demiryollan, na7an dikkati celbediyorlar. Zeki Faik, san'atkâr, filozoftur diyen bir ressamzel tablolarını seyrettiğimiz Abidin Di3 Sirkeci Haydarpaşa arasmda 9 Aeroespresso îtalyan tayyare bilhassa iki büyük kompozisyonla ser dır. <?inin çeşnisini zenginleştirmektedir. Arif Kaptan, daima melânkolik tabi no bu defa plâstik iddiası olmıyan deko iirketi, feribot islemesinin temini. Aikadaşları arasmda en klâsik çalışan ati yapıyor. Bu sergideki eserlerinde, ratif mahiyette bazı eserler teşhir ediDevlet Demiryollan idaresmin yar> 10 Er Frans Fransız »tayyare şirodur. çok daha sağlam, fakat kendisini bir yor. Bunlarm içinde valnız sanginle ceti. pa basladığı ve yaoacagı bu işleri îsBu iki resminde, "klâsik bîr arastır hayli yoracak olan bir anlayışa girmiş yaptığı çıplak kadın plâstik bir eskiz tanbul şehrine ve halkma, Belediyenin Mubayaa edilen sirketlerden îstanbul manın vâzih ve lokal bir ifadesi g6rü olduğunu gördü'k. îki Edirne peysajınm dir. Darağacı kompozisyonu çizgi ve Terkos ve Kadıköy Su kumpanyalarınm kolav kolay ba«aramıyacaqi, bih'ük hizlüyor. Renklerinin biraz karanlık ve mahallî atmosferi bir hayli muvaffak kütle ahengi bakımmdan cok güzeldir. Salih Orallıva eelince, D grupuna ye idaresi îstanbul Belediyesine devredil metler olduğunda a^la şik>he yoktur. kasvetli olmasına rağmen bilhassa form Bu tabiat âşıkı ressam, meselâ îstanbul *** ahengi güzeldir. Diğer eserleri de ge banliyö semtlerini ve diğer şehir motif ni iştirak eden bu genc arkadas, bizi miş olduğu gibi, ahiren satrn alınan ve Bu anketirnizin önümüze koyiığu rek renk, gerekse kompozisyon bakı erini büyük bir sadakatle bize vere tatmin eden bir eser vermiş değil! K?n yakında alınacak olan diqer şirketler de disinde bir araştırma endişesi var. Çi Belediyeye verilecektir. Yalnız Elektrik mından muvaffaktır. Zeki Faikin umu bilir. t'^atler «unlardır: miyetle fazla klâsik bir tesir altmda gö Eşref Üren, kasıdlı ve şuurlu bİT kok çekleri güzel. A Nafıa VekSleti îstanbul sehriidaresi, tesisahnın ve sebekenin ıslahı gibi rünmesini biz bilhassa çok yerinde ve ten çalışmamakla beraber intıbaların Elif Naci, bilhassa kadm portresile teknik sebeblerd<*n dolayı, bes sene müd ne ve halkma büyük bir hizmet ifa ethayırlı bulmaktayız. îlerinin şüurunu daki mükemmeliyet ve renk üvtihabın ve her zaman oidu^u gibi oda iolerile hazırlıyan bu tesirden o, kendi şahsi daki selim zevkile eserlerini sevimli bir nazan dikkati celbedivor. Nacinin her detle Nafıa Vekâleti tarafmdan idare eB Kendisine baplı olan muhtelif yetini muvaffakivetle çıkaracaktır. hale sokmaktadır. Bilhassa natür mortu sergide daha tekâmül efcmiş olduğunu düecekhr. "Tnumî b:7met «''ketlerini f*'n alm r"ilNafıa Vek?leti, sphn alımD Bel°diyeBedri Rahmi Eyüboğlu her zamanki ve iki pevsajı çok güzeldir. Fakat gönül n?örüvoruz, ;1 onun kolaydan ziyade çetin arastırma GruDun vegâne hevkeltrası Zühtü ve devredilen ve ed ecek olan müesse e**inrekte ve burlardan '^anbul Be"ibi güzeT Edirneden getirdiği peysaj; ;1 ;1 lar, mahallî hususiyetlerden uzak ol larla bu şahsî kabiliyetine zengin bir Müridoçlu her zamanki gibi 3 güzel! Bil .erin vaziyetlerile de, kanunlarm mü ^ivesi tarafrc'n ^»re ed °b ecek ohassa kansımn başı P I rn"" **"^ e=°r saadefi nispetipde, yakından alâkadar ve makla beraber aydmlık ve neş'e içinde. ifade şekli vermesini temenni eder. AhmeJ Rusvava gitmeden evvel bircok gü lerinden biri... F°r Tr>pv7uunda «iddetli b'r hevecan hpkbrdan vaz mewu! olrna^ı. kendi mühim va7İfele Nafıa Vekâletinin başardığı büyük işler Alp dağlarındaki altınlar aranıyor Val Moriyana'daki bir ton toprakta 810 gram altın varmış! Avrupada altın madeninin bulundu '?u en yüksek yer, Italyada Val Mori yana civarındadır. Isviçre hududundan iincak birkaç kilometre uzakta, Monte Rozanm pek yakınında, 2560 metre yükseklikte. Kuvarazzola'dan Val Mo riyana'ya kadar yukanya doğru uzanan bu Alp arazisinde, altın bulunuyor. Madenin methali. Palone de Bodile denilen yerde 2505 metre irtifadadır. Yeni keşfedilmiş bir altın daman bahis mevzuu değildir. Ta Romalılar devrinde bile burada toprağın altın tozile karışık olduğu malumdu. Ancak arazi o derecede sarp, dağlıktır ki, Romalılann dağcılık bilgileri, kendilerinin ta Val Moriyana'ya kadar tırmanmalanna yetmivordu; orada altın bulunduğunu bilmelerine rağmen! Daha Umumî Harbden önce, üç İtalyan müessesesi, bu tepedeki altından istifade için başbaşa vermişlerdi. Lâkin, müzakere, mukayese, hesab, kitab so nunda, zahmetlerine tekabül edecek bir kâr temin edemiyeceklerinde karar kılarak, teşebbüsten büsibütün vazgecmedilerse bile, işi bir zaman için bıraktı lar. Birkaç senedenberi eski tesebbüs veniden ele almtmıştı; bu suretle de şimdi Alplarm biricik altın madeni işlet me tesisatı kurulmus haldedir ve kâr getirmektedir. Val Moriyana denilen yerde mevcud her ton toprak 8 1 0 am altmla karışıktır; fakat mütehassıslann tahminlerine göre, çok yukarı larda olan ve henüz el uzatılamıyan damarlarda bir ton toprakta 50 gram altın mevcuddur. Altm daman işletme teşebbüsü üzerine, ötedenberi ıssız bir yer olan Val Moriyana kalabalıklaştığı, modern bir madenciler köyü seklini aldığı gibi Kuvarazzola ve Val Krocette denilen yer •; lerde de ayni kalabalıklaşma, modernleşme izleri görül'müştür. Tesebbüs ileriledikçe, bütün o Alp dağlığı arazisinde, şimdi belli olmıyan yerlerde de altma raslamlacağı umuluyorsa da, bu lıususta kat'î neticeler, ancak uzun zamanla tespit olunabilecektir; çünkü, evvelemirde yollar yapılmak gerektir. | Şimdi iki vazivette o havalinin muhtelif . kısımlan, irişilemez ve bütün teşeb1'» ^ büsleri akamete uğratacak yalçm tansdadır. geçmemektedir. C Bugün Belediye tarafmdan idare edilemiyeceklerine kani oldoıgu müesseleri de, bir müddet sonra, îstanbul Belediyesine vermek üzere tevsi ve tekâmül ettirmektedir. D Vekâlet tarafmdan idare edilen umumî hizmet müesseselerinin kârları, gene kısmen bunlarm ıslahma, kısmen de , İstanbul şehrinin imarına sarfediknekte"| dir. Bu vaziyette, îstanbul halkı da, Be j lediyesi de, Nafıa Vekâletine, bilhassa. bu Vekâleti millet ve memleketin menfaatlerine en uygun biî şekilde idare eden Ali Cetinkayaya teşekkür etmek vaziyetindedir. îstanbulun umumî hizmet fşleri etraH fmda yaptığımız bu anket, başmuharririmizin basmakalesinde istediklerinin k«, men tahakkuk etmiş, kısmen de etmek] üzere olduğunu göstermiştir. Istanbulda çıkan bir memleket gazetesi sıfatile, Naj fıa Vekilimiz Ali Cetinkayayı tebrik etm<*xi bir vazife addederiz. •] Birinci ve ikinci yazılar 25 ikincikâ4 nun ve 4 şubat tarihll sayılarımızda etmiştir. kalkar, bizim iddiamız da kavü nıücer j red olur. Delâil hangisi? Cesed mi? Cesed^ den ne anlaşıhr? Cesed, cesedin vaziyeti, etrafın daki eşya, bircok emareler... Bunlar gö görmeden tayin edilmez. j SELMA ve GÖLGESİ 0+ Tefrika : 40************** Yazan : Server Bedi Fakat ben de bunlarm bir tek sebebden intihar ettiklerini söylemiyorum ki... Ben de itiraf ediyorum, burada hiçbirimizin göremediğimiz bir sır var. Bizim Salknin tezi de akla yakın birşey değil. Böyle cinnet olmaz. Hepimiz azçok sinir ve akıl hastahklarının umumî karakterlerini biliriz. Fakat, bakm şimdi aklıma geldi! isterseniz bunu bir mütehassıs doktora soralım. Nevzad yemeğini yarıda bırakarak heyecanla sofradan kalktı ve bağırdı: Güzel! dedi, en iyisi bu. Evvelcc benim de hahrımdan geçmişti, fakat cesaret edememiştim. Hay hay! Gideliml Hatta bugün, hatta şimdi! Salim ikisinin de yüzüne ayrı ayrı bakarak: Doktorlar bu işten anlamaz, dedi. Onlar hastalıklann umumî nevilerini bi lirleT. Bunlar müstesna vak'alar. Bu dünyada ne acayib hâdiseler oluyor ki kitabda yeri yoktur. Hem deliliğin türlüsü var. Doktorlar bunun birkaç beylik Sen bunu bize hiç ispat edemiyeceksin! dedi. Göreceksiniz. Hayır! îşte senin bütün aldandığın nokta burası. Hayır... Bin kere hayır... Fakat bu kanaat sana nereden geliyor? Bircok vak'alardan... Kedi vakası, at vak'ası, besleme vak'ası, köpek vak'ası... Besleme de mi Selmaya âşıkn ve sevda buhranı geçirdi? On bir ya *a bir k'T çoci'^u... Şerif ve Nevzad birbirlerine baktılar. Salinr'n bu sualine cevab vermek kolay deŞildi. Neyzad itiraf etti: Ben de bunu çok düşündüm ve cevabını bu^madım. Selmanın etrafın daki intiharlar üç seri amile mensub görünüyor: Babasınm, beslemesinin ve iki kocaMİe Halimin intihan ayni sebebden değil. Şerif itiraz makammda başını sallı yordu. Dedi ki: nümunesini bilirler. Her doktor dünyanm her tarafını gezip herşeyi göremez ya... Hasj:anelere filân müracaat eden hastalar ne de olsa mahduddur. 5erif bağırdı: Öyleyse doktorluk yok diyip çık içinden! Herşeyin bir derecesi var. Bunlar fevkalâde vak'alar. Doktorlar bilmez. Hoş bir kere gidip konuşunuz. Gene de eminim ki doktorun söyliyeceği şeyler benimkine yaklaşacak. Fakat daha ev vel vazifelerimiz var. Nevzada bakarak devam etti: Hele sen, bugün mutlaka yalıya ve karakola uğramalısın! Nevzad şiddetli bir red hareketile irkilerek sordu: Niçin? Halim senin arkadaşındı. Bir kere onun başında bulun. Ailesine yardım et. Sonra... bir cinayete kurban olduysa polisi aydmlat. Nevzad iki elini de yukarı kaldırarak bağırdı: Ben buna ihtimal vermiyorum. Kimseye iftira atamam. Açık söyle yim: Bir cinayete imkân göremiyorum. Polisin işine karışamam. Hem böyle elim bir vak'ada benım karakollarda ne işim var? Yalıya da ayak basamam. Selmanın yüzünü görürsem, zaten perişan sinirlerim allak bullak olur. Yalmm önünden geçmeğe bile tahammülüm yok. Halimin hatırasına karşı benim vazife lerim bunlar değil. Annesini teselliye çahşacağım. Fakat o da Sanyerdeymis. Dayısını pek az tanıyorum. Hem bu^ün bu facianın muhitinde durmak bile beni bitiriyor. îskeleye çıkınca ne hale geldığimi gördünüz. Ben, Salim, senden rica ederim. Yalıya git. Kabilse bana vekâlet et ve ne icab ederse yap. Yarına kadar benden birşey bekleme. Görüyorsun ki fena oluyorum. Şimdi sen benim zihnime yeni bir merakın çengelini takün. Bir doktorla konuşmak istiyorum. Şerife dönerek teklif etti: Şimdi seninle îstanbula inelim ve bizim Sabite gidelim. Vak'a ve isim tasrih etmiyerek vaziyeti anlatahm. Bakalım ne diyecek? Meraktan ölüyorum. Bu kadın bir deli midir, canavar mıdır, hortlak mıdır, uğursuz mudur, afet midir, nedir, bir de insan aklının mü tehassısı geçinenlere soralım. Onlar, hiç değilse, buna benzer vak'aların tıbbî edebiyatını okumuşlardır. Böyle şeyler olup olmadığını bilirler. Şerif bağırdı: Çok doğru! Ve sofradan kalkarak, hâlâ yemeğine devam eden Salimin omzuna elini koy du: Evet, sen kal. Yalıya git. Oraya ben de gıdemem. Bihyorsun, kadmı ta nımıyorum. Polis hafiyesi gibi vak'a yerinde dolaşmamız münasebetsiz olur. Hem de kime ne faydamız olacak? Halim yok artık. Bizim onunla arkadaslığımız da tamamilc manevî bir bağ haline geldi. Şimdi polise müracaat etsek tah kikatın istikametini değiştirebilir miyizs Tabiî... Ailesme de söylenir, d a | yısı mı var, kim varsa o da şüphesini pc lise bildirir, tahkikat ona göre yap Bu kadının şimdiye kadar etrafında reyan etmiş ölüm vak'alarının çoğaldıj anlahhr. Polis, müddeiumumî bunlat Salim de sofradan kalkarak: ne bilsin? Bu cinayeti alelâde bir intiha Siz bilirsiniz, dedi, ben bu kadar vak'ası farzetmekte mazurdur. Ten\ söylerim. edilmeli ki nazan dikkati celbedilsiı Şerif sordu: gözü açılstn. Öyle değil mi ama? Faydamız Nevzad elinin kenarile havayı kes var mı? Biz bir cinayete kani değilız. gibi bir hareket yaparak: Ya doktorla konuştuktan sonra Ben o fikirde değilim, dedi, kanaatiniz değişirse? den paso... Birisini cinayetle itham et O zaman senin dediğini yaparız. mek benim elimden gelmez. O zaman iş işten geçmiş olur. Şerif ilâve etti: Niçin? Benden de al o kadar. întihara hukmederler? Cesedin Salim, tevekkül içinde: defnine ruhsat verirler, delâil ortadan (Arkan van
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear