25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 10 İkinciteşrin 1938 Çoktanberi İngiltere hükumetinin, dünyanın en büyük hava defi topunu yapnrdığı ve buna aid tertibatın gizli tutulduğu rivayet edilmekte idi. Dünkü posta ile gelen Londra gaze teleri bu topun plânları ve tertibatı hak kında malumat ver mektedirler. Ingiltere hükumetine aid gayet büyük bir fabrikada hava defi toplarının imali için geceli gündüzlü çalışılmaktadır. Bu topların iki türlü çapı vardır. Biri 4,5 pus (yani takriben 12 santi metre), diğeri 3,7 pus (yani takriben 10 santimetre) ça pındadır. İngilizlerin başlıca hava müdafaa silâhı olan «3,7> pusluk hava defi topunun teferruatmı gosteren plân Hava defi toplan yerden 30,000 ka [A Topun kapağı otomatik olarak kapandıktan sonra todem yani takriben pun tetiğini çekerek ateş eder, B Top ıkapağını elle açmağa 9800 metre irtifada mahsus manivelâ, C Top kapağım kapamağa mahsus otomatik manivelâ, D Kapak açüıp otomatik olarak boş kovanı ki tayyareyi düşü defettiği zaman kullanüan manivelâ, E Elektrik lâmbası, rebilirler. 3,7 çapın F Atıştan sonra 19 kadem geri tepen namluyu tekrar atış daki top (No. 1 A. vazdyetine getiren ve tazyik edilmlş hava ile işliyen cihaz. A.) işaretini taşı G Atış plâtformu, K Nişan teleskopile tarassuda mahsus makta ve bu işaretle mekanizma, H Namluya merıni sürmeğe mahsus alet, İ Mermiyi namluya yerleştirmek için etektrikle işliyen anılmaktadır. cihaz.] îngiltere, müstakbel hava tehlikelerine karşı emniyette bu kullanılan çelik teknik tabirile (son derelunabilmek için silâhlanma i$inde hava cede hassas ve daima canlı) bulunuyor. Bir pusun binde biri derecesindeki defi toplara büyük bir ehemmiyet ver bir yanlışlık bütün işi bozabilir. Mükemmektedır. İngıltere Harbiye Nezaretinin müsa mel tertibat ve ustalara rağmen bir top adesile Stanford ismindeki bir gazeteci üç aydan evvel meydana gelemiyor. Bu top dakikada on iki mermi atmakhava ve defi topları yapan tabrikanın bitadır. Her topun mürettebatı dokuz kişirını gördüklerini gızlı tutması şartile gezdırilmiştir. Gazeteci intıbalarını şöyiece dır. Birkaç dakikada atışa hazırlanabilir. Atış esnasında namlu üç kadem geri anlatmaktadır: teper, müteakıben hava tazyikile yerine Her bıri mükemmel usta denilecek kadar birinci smıf ameleden olan 3500 ki gelir. Kapak otomatik olarak kapanır. En şının çalıştığı bu fabrikada bir çok defi mühim aleti mesafe tehmin eden cihazı topları yapılmakta idi. Harbiye Nazırı dır. Bu cihaz elektrikle idare edilmekte ve Hore Belışa Avam Kamarasındaki son bir kablo ile tooa baSlı bulunmaktadır. beyanatında 3,7 pus çapındaki yeni defi toplarının bugünkü ımal sürati devam ettıği takdırde Ingılteredeki 5 hava defi tümeninin gelecek senenin ortasına kadar arzu edılen şekılde teçhiz edılmış bulunacağını söylemişti. Gezdiğim fabrikanın makineleri dün yanın en mükemmel cıhazlarıdır. Ing:lterenin en muktedir ve maruf mühendisleri burada çalışıyorlar. Fabrika günde yirmi dört saat bilâfasıla işliyor. Fabrika sıkı muhafaza altındadır. Harbiye Nezaretinin resmî müsaade kâğıdını bile fabrikaya girebilmem için kâfi görmediler. Fo toğraflı polis hüviyet varakamı ve diğer evrakımı istediler. Fabrıkadaki mühendi»ler ve amele dışarıda ağızlarını tutmağa mecbur edilmişlerdir. 3,7 ve 4,5 pusluk toplar henüz dünyanın hiçbir tarafında yoktur. Bunlann muh telif 3000 aksamı vardır. Bu parçalardan topun teşekkül eylemesi için 25,000 türlü ameliye yapılması lâzımdır. Lâstikli tekerlekler müstesna olarak bu parçaların ve ameliyelerin hepsi ayni fabrikada yapılıyor. Her büyük ameliye fennî tecrübeye tâbi tutuluvor. Çünkü Bir fakir kız köyüne mil Bayan Radika Radife Plânları ve tertibatı gizli tutulan bu top üç yonlar bırakarak öldü İstanbula bir an evvel ayda ve 25,000 ameliye ile inşa ediliyor ve atıyor Belçikanm Kaggevinne köyü ahalisin kavuşmıya can den otuz iki kişi, hiç ümid etmedikleri bir anda birdenbire zengin olmuşlardır. Bundan seksen sene evvel, bu köyde yaşıyan Dethier isminde bir adamla karısı, sokakta, yan çıplak ve açlıktan yarı ölmüş bir halde, küçük bir krz çocuğu bulmuşlar, çok fakir olmalarına rağmen onu evlâd edinmişlerdi. Çocuk büyümüş, yirmi yaşına gelince evlenmiş, Belçikayı terketmişti. Hatta, Dethier ailesinden ayrıldıktan sonra, onlara bir mektub bile yazmadığı için nankörlükle itham edil miş, uzak memleketlere çıktıgı tahmin edilmişti. Bu tahmin yanlış değildi.. Köylülerin evlâdlığı, filhakika Amerikayı, İngilte reyi, Fransayı dolaşmış, arazi alım satımı yaparak büyük bir servet biriktirmiş, bundan otuz sene evvel Londrada vefat ederek 93 milyon frank tahmin edilen bir Harry Baur servet bırakmıştı. Bu servetin büyük bir kısmı Fransada arazi halinde mevcud Sofya (Hususî) Burada üç piyes oybulunuyordu. nıyan ve maruf artist Harry Baur'un O tarihtenberi yapılan araştırmalar, bulunduğu Fransız tiyatro trupu bükimsesiz olarak ölen bu kadınuı varisleri yük bir rağbete mazhar olmuştur. Harry Baur, gazetecilere verdiği beni meydana çıkaramamıştı. Nihayet, biryanatında şunlan söylemiştir: kaç gün evvel, bu tahkikatla meşgul olan < Balkan memleketlerini ilk olarak bir adam kasabaya gelerek, Dethier a ziyaret ediyorum. Yorucu olduğu için ilesini aramış, bulmuş ve büyük bir mira turneleri sevmem. Buradan İstanbul ve sa konduklan müjdesini vermiştir. Sek Ankaraya, oradan da Atina ve Belgrada sen sene evvelki fakir köylü ailesinin bu gideceğim. En son çevirdiğım filim (Patgünkü ahfadı otuz iki kişidir. Adını büe riyot) dur. işitmedikleri evlâdlıktan kalan milyonları Pariste üzerinde çalıştığımız ve henüz çevrilmesi tamamlanmıyan Volpone filpaylaşmağa hazırlanan bu varisler, ölen kadının avukatile temas etmek üzere mi de yakmda ikmal edilecektir.» Büyük artist bu sözlerinı söyledikten Londraya bir mümessil yollamışlardır. sonra gazetecilere yemek masasında 0Belçika köyü, bu müjdenin geldiği gündenberi büyük bir sevinc içinde çalkanı turan 25 yaşlarmda karısmı göster miş ve: yor. < Gazetecilerin fazla şişirmemeleri şartile söylüyorum ki, Balkanlara beni bağhyan en kuvvetli rabıta, kanmdır. Çünkü, karım Türktür. Babası Bulgaristanın Rusçuk şehrinde doğmuş ve ora dan Türkiyeye hıcret etmiştir.> Harry Baur'ün bu sözlerini gülerek karşıhyan karısı Bulgar gazetecilere izahatı vermiştir: Küçük Kral Kolombo kendisi hakkında şu Kızhk ismim Ra e Ben, Türküm. limanında vapurundan dika Radifedir. Yaşım 25 tir. Babam Rusçukludur. Fakat İstanbula hicret ederek yerleşti ve ben îstanbulda ter çıkarılmadı Siyam Kralı Pra biye gördüm. Sekiz sene evvel îstan jadhipok, tahttan buldan Parise giderek Fransız sahneleindirildiği tarihten rinde rol aldım. Pariste hem tiyatro sahberi devlet işlerıni nesinde oynadım, hem de filim çevir Başvekil idare ed1' dim. Harry Baur'la evlenerek 0, benim vor, Veliahd Anan kocam olduktan sonra Fransız tabiiyeda Mahidal. Lozan tini almış bulunuyorum. Evlendiğim Kolejinde tahsüde denberi san'atı bıraktım. Fakat işte bulunuvordu. He gördüğünüz gibi şimdi kocamın hususî nüz tahta çıkamı kâtibliği vazifesini görüyortım. Çünkü, yacak kadar küçük onun 0 kadar fazla meşguliyeti vardır yasta olan Veliahd, ki, benim yardımım icab ediyor. Yol birkaç gün evvel culuktan kocam fazla yorulduğu için birdenbire memleketine çağırılmış ve fazla içki ve sigara içmemesi lâzımdır> Madam Baur, vatanı olan İstanbula tahsili yarıda bıraktınlmıştır. Buna sebir dakika evvel kavuşmak hevesile yabeb, Japonlann tesiri altında bulunan Başvekilin, eski Krala, tahta avdet im nıp tutuştuğunu da ilâve etmiştir. kânını vermemek istemesidir. Dünyanın en muazzam tayyare defi topu Binbirgece masalı Harri Bor'un karısı gibi bir hâdise bir Türk kadınıdır BERLİTZ LiSAN Mektebi 294, Istiklâl Cad. Lisan mütehassısı Prof. Anjel FRANSIZCA Dersanesi, istimlâk dolayısile Eminonünden Bahçekapıda tramvay yolunda Selâmet Hanma nakletmiştir. Dersler münferid veya müşterektir. Ücretler uygundur. Beyoğlu Fransızca ingilizce ürolog Operatör Böbrek, mesane, idrar ve tenasul yollan hastahkları mütehassıSL Beyoğlu İş Bankası karşısı Emîmevruz sokak 10 Pananiya ap. No. 2 . Telefon: 42203. Pr. Behaeddin Lutîi Varnalı Haftada 3 ders Ayda 4 Lira Kurlan açılıyor. Almanca Kanşık ve nasıl yapıldığı belli olmıyan bayat çocuk gıdalarinle yavrunuzu sıhhatini tehlikeye koyarsınız. Allahın yarattığı gibi saf ve tabiî hububattan yapılmış Siyam Kralınm atlattığı tehlike Hasan özlü unlarını Çocuklarınıza yediriniz. En yüksek evsafa maJlk olduğu gibi itibarile dilnyada mevcud çocuk gıdalannın en mUkemmelldtr, Münakasalara iştirak edebilecek Ankara caddesinde 70 numarada Cemal Azm den dün şu mektubu aldık: «Sayın gazetenizin 9/11/938 gün ve 5207 savıh nüshasmda üçüncü sahife sinin birinci sütununda, devlet arttır ma ve eksiltmelerine fesad karıştırdığımdan bahisle bir sene müddetle mü zayedelere iştirak hakkmdan mahrum olduğuma dair bir fıkra okudum. İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünün 24/8/938 tarih ve 3126 sayılı tebliğiGülle ile oynarken Küçük Kralı kaçırmak üzere bir suine göre, (eksiltme) lere hakkı iştirak kasd tertib edildiği haber almdığmdan Dün sabah, sekiz, dokuz yaşlarmda nezedilmemiştir. Bu yazının neşredil kendisi, Kolombo limanında bulunan ki birkaç çocuk buldukları ağır ve yumesini rica dilerim.» gemıden dışan saldırılmamıştır. varlak bir demir parçasmı birbirlerine Yüksek tktısad ve Ticaret atarak oynarlarken, gülle bu grupun arasmda bulunan sekiz yaşlarmda Fah Mektebi Mezunları cemiyeti r reddinin ensesine isabet etmiş ve za Fitreler letanbul şubesi riyasetinden: vallı çocuğu yaralamıştır. Mektebimızin yüksek ve lise kısım Dün, Müddeiumumiliğe getirilen (Fitre) sini göklerimizin selâlarmdan mezun olmak şartile taşra için meti için harcamağı âded haline Fahreddini Adliye tabibi Enver Karan iki muhasıb istenilmektedir. İmtihan getirdiğimiz « Şeker Bayramı » na muayene etmiş ve yarasım ağır gördü da muvaffak olanlara 165 lira aylık ücartık «Havacıhğa yardım günü» ğünden celbedilen imdadı sıhhî otomoadını vermek çok yerinde olur. bılile hastaneye kaldırılmasına lüzum ret verilecektir. Bu ayın on yedisine ka« Kurban bayramı» na da ayni adı göstermiştir. dar Sırkecide Lîman hanmda cemiyet vermek çok uygım olacağı gibi. reisi Tahsin Yazıcıoğluna müracaat lüFahreddin, otomobile bindirilerek zumu ilân olunur. Cerrahpaşa hastanesine gotürülmüştür. azaldı. Basık, daracık yerlerden geçiyo ğimiz demir kapıyı kurcaladılar!... ruz. Başımızı çarpmamak için iki bükFehmi, benim yanımda daha soğukkanlüm yürüyoruz. Fehmi, bir demir kapının lı görünmeğe çahşıyor: sürgüsünü çekti. Kapı kulakları yırtan bir Farelerdir, dedi. Bizim ayak sesigıcırtile açıldı. Önümüz, büsbütün ka mizi duyunca kaçışıyorlar, onlar olacak!.. ranlık. Tavanlarda elektrik lâmbaları var Başka zamanda olsa, ben farelerden amma yanmıyor. Şimdi buralarda hiç kim korkarım demiyeyim amma pek tiksinirim. senin işi olamıyacağı için hepsi sönük. Feh Şimdi, içimden: mide de, bende de birer elektrik fenen var, Keşke öyle olsa!... diye söylenionları yaktık. Biraz da el yordamile, tu yorum!... Ndkleden: tuna rutuna yürümeğe başladık. Gene yürümeğe başladık. Bir köşeyi ^ KEMAL RAGIB B İşte şimdi, içime bir korku girdi. Bu da dönerken, Fehmi yavaşladı. Elindeki feracık yerlerden, iki büklüm geçmek hiç neri sağa, soîa dolaştırdı. Sonra, durdu: Merdivenden inmeğe başladık. Deha de kolay değil... Sıkıntıdan mı, korkudan îşte burası!..« da ineceğiz. Zavallı Hacı Hüsameddın, mı, yoksa geminin burası daha sıcak oluDedi.' vapurun en derin, en kuytu köşesinde ya yor, hiç hava almıyor da ondan mı, ter Bir kapınm önündeyiz. Cebinden bir tıyor. Sağhğmda, kim bilir, en süslü ka içindeyim!... Bir yandan da dizlerim tit anahtar çıkardı. Kapıyı açtı. îçeriden doğmaralan, kuştüyü döşekleri beğenmezdi. riyor. ru keskin bir formol kokusu geliyor. Hacı Nekadar zengin olursa olsun, işte onu da Ayak seslerimiz demir bölmelere çar Hüsameddinin ölüsü kokmasm, diye ilâçbir yana atıvermişler!.. Dünya, böyle iş pıyor; bundan başka hiç bir gürültü yok... Iamışlar. Açıkçası, akşamdan beri benim te!.. Birden bire durdum; arkamızdan doğ sinirlerimi en çok bozan, işte bu idi: Hep Şurada, iki üç tayfa, başbaşa vermiş, ru bir tıkırtı duyar gibi oldum. Acaba, ölünün kokusunu duyacağım, diye korkucigara içiyor. Bizi görünce uzun uzun bir gelen mi var, diye döndüm, baktım. yordum... Olü de, işte iki adım ötede... bakmaktan kendilerini alamıyorlar. Genc Komiser Fehminin de omuzuna dokun Ciğerlerimize hep onun havası, hep onun bir kız, vapurun komiserile bu saatte ne dum. Onu da durdurdum. Bu tıkırtı, ne kokusu giriyor...^ dolaşıyor?..* denizin çarpıntısına, ne de vapurun gıcır Kapı açık... İkimiz de sanki, girmeğe L Gece de onun için olacak, kapıların pek ısına benziyor. Adeta, ayak sesi gibi... çekiniyormuşuz gibi bir iki saniye, öyle durduk. O aralık sanki içeriden birisi itti; çoğu kapalı... Epeyce dolaştık. Bu doSoluk soluğa : kapı da bölmeleri sarsan bir gürültü ile, laşma bana pek uzun göründü. Duydunuz mu, dedim. ArkamızOrtahğa, gittikçe sessizlik çöktü; ışıklar dan birisi geliyor... Galiba, demin geçti birden bire yüzümüze karşı kapandı!... Vitamin Kalori Gıda Yulaf, Mısır, Mercimek, Türlü, Buğday, Bezelya, Pirinc, Patates, Irmik, Badem, Çavdar Özü Unlarını Çocuklarınıza Yediriniz. RADYOLİN ile Sabah, Öğle ve akşam Her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. Gene koridorda kaldık. bucağı araştırmağa başladık. Bir adam Kim kapadı bunu?... değil, bir adamın burada yatıp kalktığını, Diye kekeledim. yiyip içtiğini gösterecek en ufak bir iz bile Fehmi, dişlerinin arasmdan: yok... Bilmem, dedi. Rüzgârdan mı, yokDeniz, yuvarlak pencerenin camlarma, sa vapur sallandı da ondan mı?... yavaş yavaş çarpıyor, ondan başka da hiç Sakın, içeride birisi olmasın?. bir ses duyulmuyor. Elindeki lâmbayı bana uzattı. CebinÖlüyü, demir karyolaya iplerle bağla den rüvelverini çıkardı. Sağ eline aldı. mışlar; vapur sallandıkça yere düşmesin, Sol elile de kapıyı yeniden açtı. Ben de diye... Iplere bakarken içime bir korku elektrik fenerini tutuyorum... Fehmi, içeriye doğru uzandı. Duvar daha girdi. Zaten dünyada nekadar müdaki elektrik düğmesini çevirdi. Bir tıkır nasebetsizlik varsa, nekadar korkunc şey tı duyduk, fakat lâmba yanmadı. Hep olabilirse, hep böyle zamanda insanın aköyle dişlerinin arasmdan: lına geliyor: Haniya, ölüler hortlarmış, Ampul yok!... diye söylendi. demezler mi?. Başka zamanda olsa, bu Elini uzattı. Elektrik lâmbasını benden masallara gülüp geçerdim. Şimdi elimde aldı. Tavana doğru tuttu; sonra bütün değil, hep bunu düşünüyorum: Hacı Hübölmenin içine gezdirdi. sameddinin ölüsü hortlıyacak olsa, acaba İçeride hiç kimse yok... Hiç bir ses de duyulmuyor. Demek ki kapı, rüzgârdan bu bağları koparabilir mi?!. Düşündükçe işte, hortlak diye, hayalet kapanmış olacak!... diye •çocukluğumuzda neler duymuş, neBurası, komiserin dediği gibi, sekiz on kişinin güçlükle sığabileceği kadar küçük ler dinlemişsek hepsi birer birer gözümün bir bölme... Üst üste yatılacak yerler de önüne geliyor!. var. Bir tanesi kabarık duruyor; üstüne Fehmi, ikibüklüm olmuş, yatılacak yerde beyaz bir çarşaf örtülmüş. Ölü, işte lerin altma bakıyordu; birdenbire doğrulburada yat'.yor... du; etrafı dinlemeğe başladı. Ellerimizde elektrik fenerleri, kıyıyı, iArkast var) Tefrika No.39 Demek, siz de beraber geliyorsunuz?.. Buraya kadar geldikten sonra geriye dönecek değilim ya... Fehmi, sesini çıkarmadı. Konyağını ıçti, bitirdi. Tabancas;nı yokladı. Masan.n ustünde bir ceb feneri duruyordu. Onu da aldı. Çıktık. Ben birdenbire pek neş'ekn miştim. Sanki bir eğlentiye gidiyot gibiydim. Ilk dakikalarımız da pek hoş geçti. Koridorlardan geçerken, kamaralarm kimisinden korultular, kimisinden de fısıitılar, sesler geliyor; arada bir kan kcca kavgalan da işitiliyordu. Kamarotlar, hizmetçiler, kim bilir neler duyar, neler dinler!..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear