Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMULRİYET 14 Eylul 1937 Kirazlar On altı yaşındaydım. Geçirdiğim hastahktan sonra, doktor tebdilihavaya ihtiyacım olduğunu söylemiştL O tarih te, şehre pek nzak olmıyan bir yerde bir sayfiyemiz vardı. Beni derhal oraya gönderdiler. Bu evi, aşıboyası, önündeki çardağı ta ileride mırüdanarak akan ırmağa kadar sedli bahçesile hâlâ görür gibi oluyorum. Annem ve babam benimle beraber gelemedikleri için, beni, çok iyi görüştükleri bir iki komşuya emanet etmişlerdi. Bu komşulardan biri de Madam Serped isminde bir dul kadındı. Sayfiyeye geldiğimin ikinci günü kendisini ziyarete gittim. Büyük bir bostan ku lübesi hissini veren ve damına oturtulmuş iki sivri kule ile büsbütün mana sız bir şekil alan madam Serped'in evi, yansı zerzevata, yarısı meyvaya tahsis edilmiş gayet büyük bir bahçenin ortasındaydı. Dul kadın, bu evde iki kızile beraber oturuyordu. Ziyaretlerine gittiğim o ilk akşam, onları, dutlukta, ağaclann gölgesi al tında buldum. Üçü de oraya toplanmışlar, ellerinde birer dikiş, sessiz, sadasız çalı^ıyorlardı. Dul Madam Serped, zayıf, elmacık kemikleri fırlak, ağa ebedî bir sırn gizler gibi, daima sımsıkı kapalı, incecik dudakları, boncuk gibi gözlerile, bütün mevcudiyetinden huşunet oku nan, yaşlı bir kadındı. Kızlanndan biri, henüz genc, fakat dul bir kadındı. öteki, Kolet admı taşıyan küçüğü, daha çocuk denecek yaşta bir kızcağızdı. Daha ilk görüşte, Madam Pavin denilen genc dula, on altı yaşımın bütün romantik heyecanile, kalbimi vermiş tim. Yüzunün son derece düzgün ve temiz çizgilerinde, çok zeki bakışlı parlak gözlerinin içinde, binbir hulya ile karışık sonsuz bir elem dolaşan bu güfcel kadmın, romantizme susamış ru huma bundan daha başka türîü hitab etmesine esasen imkân olamazdı. O akşamı, genc dulun, içime ezgin likler veren, romantik, aheste, mağ mum sesini ve Madam Serped'in, bahçeden, ekinden, köylülerden ve sebzeden ibaret muhaveresini dinliyerek geçirdim. İhtiyar kadının hayatmda en mühim mevkii işgal eden nesnenin para olduğu, onun bu mevzudan başkasına vanaşmamasından anlaşılıyordu. Veda edip giderken, genc dul ve kız kardesi, beni bahçe kapısına kadar teşyi ettiler; Madam Pavin, mahzun bir sesle: Sık sık bekleriz. Bizi yalnız bırakmazsanız sevaba girmiş olursunuz, dedi. O günden itibaren Madam Serned'in evine sık sık devama başladım. îlk gorüşte bütün kalbimi dolduran genc dula, gitgide daha büyük bir sevgi ile baelandığımı hissediyordum. Therese Pavin'in güzel yüzünü ebedî bir bulut gibi örten hüznü, onun eşini kaybetmiş bir dul olmasına hamle Idiyordum. Fakat, bir gün, ikimiz yalnız kaldığımız sırada, bana, ağlıya ağlıya hayatmı tarif etti: Bu evin havasına artık tahammül edemiyorum, diyordu, burada boğulacak hale geliyorum. Annemin avcu içinde, sanki bir demir kafese kapatılsnış gibiyim. Hayatım, ev işinden, bahçe işinden, ibaret. Artık çekemiyecek lıale geldim. Biraz evvel müthiş bir kavga ettik. Bir parça okşanmak, bir parça şefkat, sığınacak merhametli bir kalb görmek ihtiyacındayım. Menfaatten, paradan başka birşey düşünmiyen bu kadının karşısmda mütemadiyen ısftırab çekiyorum. Hayat menfaatten, paradan ibaret mi? Yirmi iki yasmdayım; hayatımın, bir zindan hayatından farla yok... Gözyaşlannı dindirmeğe çalıştım; onu elimden geldiği kadar teselli ettim. Az kalsın ben de onunla beraber ağlıyacaktım. Therese Pavin'i, hergün ziyaret et meğe başlamıştım. Çocukluktan yeni çıkmış delikanh kalbini kaphyan bü yük, çok büyük aşklardan biri, yüre ğimde yer etmişti. Fakat bu aşkı itiraf edemiyecek kadar cesaretsiz, çekingen bir çocuktum. Madam Serped, kızile aramdaki bu kalb rabıtasının farkma varmıştı. Elinden geldiği kadar bizi yalnız bırakmamağa çalışıyor ve beni gördükçe, ateş saçan gözlerile, yiyecek gibi bakıyor du. Bir gün. artık yüreğimi açmağa, aşkımı Therese'e ilân etmeğe karar ver mis, bu kararla evlerine gitmiştim. Bir girizgâh bulmak için, onu kaçmağa teşvik edivordum: Ah! divordum, ben serbest olsaydım, hareketlerime sahib olsaydım... Sizi alınca götürür, buradan uzaklara kacırırdım... Cümlemin sonunu getirmeğe vakit bulamadım; Madam Serped'in kuru, çirkin. cırlak sesi işitildi: Therese, diye sesleniyordu, gel bakalım. Fasulyeler sulanacak! O günden sonra Therese'i iki gün görememiştim. Üçüncü gün gittiğim za jnan kendisini yatakta buldum. Bar daktan boşanırcasına yağan yağmurun »altinda, annesine yardım etmek için ça«r r toplamış ve o gece, ateşler için•ie yatağa serilmiştL Hastahğın zatur rie olduğu anlaşıldı. Köyün yan cahil, sarhoş doktoru elinde kalan Therese, yarımyamalak tedavi altmda bu hastalığı bin müşkülâtla atlattı; fakat, yeisten, devamlı yorgunluklardan yıpra nan, Madam Serped'in tasamıf merakı yüzünden gıdasız kalan vücudünü, hain, amansız bir mikrob, pençesi içine almıştı. Genc kadın, Snce iyileşir gibi oldu; sonra, yavaş yavaş halsizleşti. Artık, devamlı bir ateş, vücudünü mütemadiyen kavuruyor; gitgide incelen, zayıflıyan göğsünü, fasılasız ök sürükler sarsıyordu. Haftalarca müddet, kalbim sonsuz bir yeis içinde, onun bu aheste sönüşünü, âciz ve biçare, seyrettim. Dutluğa giden yolun başındaki hasır koltukta, sabahtan akşama kadar oturuyor, içini kavuran ateşin. daha fazla parlaklık verdiği güzel gözlerile, tabıatin, kendisi için belki de son olacak, ilkbahar ha zırlıklarını seyrediyordu. Madam Serped, arasıra gelir, içinde merhametten bir zerre bile görünmi yen boncuk gözlerile kızını süzerdi Bu gözlerde, kızının hastalığı ve iş gör meden, bomboş oturusu vüzünden uğranılan zararların, sarfedilen doktor ve ilâç paralanmn üzüntüsü okunuvordu. Nisan sonuna doğru, Madam Pavin, artık odasından çıkamaz oldu. Onu, o sıralarda bir kere daha görebildim Kendi kendinin gölgesi haline gelmisti. Beş on dakika görüşebildik. İki gün sonra ölmüştü. Yatağmın başı ucunda dua etmek istedim; Madam Serped, bu ricamı reddetti. Benden bu kadarcık olsun inti kam alabildiği için memnuniyeti ha linden belli oluyordu. Cenazenin kalkacağı gün, erkenden oraya gittim. Çektiğim ıstırab, bütün büyüklüğüne rağmen bana az geliyordu; sevdiğim ve artık yok olan o kadınla beraber, başbaşa dolaştığımız bahçe yollarını son bir defa daha görerek, bu ıstırabı artırmak istiyordum. Tabiat, bir düğün evi gibi süslenmişti. Havayı, an vızıltıları dolduruyor du; birden, sıcak, güzel bir bahar ko kusu yükseliyor, ağaclar, renk renk mevvalarile pırıldıyordu. Birdenbire, kapınm eşiğinde, Madam Serped, siyah matem esvablarile gö züktü. Jozef! diye seslendi. İki büklüm, fakat hâlâ dinc görünen bir ihtiyar, koşa koşa geldi. Bu, The rese'in çok sevdiği bahçıvan Jozef'di. Onu görünce, gözyaşlanmı tutamadım ve sevdiğim kadını, ölüm döşeğinde uzanmış tahayyül etmekten kgndimi alamadım. Ben, o gün, toprağm altma girip ebediyen elimden gidecek olan Therese'in acısile gözümden akan yaşları silerken, Madam Serped'in, ihtiyar bahçıvana şu emri verdiğini işittim: Jozef, Thoma'yı da yanına al da, ağaclardaki kirazlarm hepsini topla yın! Neredeyse cenazeyi almağa gelecekler. Kalabalık basmadan bu iş bitsin! Çeviren: HAMDt VAROftLT) Kitablar arasında Eflâtun hakkında bir eser Eflatunun ide nazariyesi Yunus Kâzım, 1937 İstanbul Yeni ders senesine girmek üzere bulunduğumuz şu sıralarda felsefî neşriyata kuvvet verildiğini görüyoruz. Felsefî ve içtimaî mevzular üzerinde hayli eserler çıkıyor. Bunlarm arasında bil hassa orta ve yüksek tahsilde bulunan genclerin felsefî terbiyesi için pek mühim gördüğümüz bir kitab hakkında «Cumhuriyet» okuyucularımn dikkatini çekmek istiyorum. Felsefe tarihinin Yunanla başladığı yerleşmiş bir hakikat olarak kabul ediliyor. O halde Avrupa kültür çevresine giren Türkiyede gösterilmesi icab eden felsefe faaliyeti de, Yunan felsefesini tetkikle başlıyacaktır. Bu görüşle ol malıdır ki son zamanlarda Yunan fel sefesinin üç dâhisini teşkil eden Sokrat, Eflâtun ve Aristo hakkında tercümeler ve tetkikler epeyce çoğaldı. Bunu gö ren değerli ve gerçekten filozof mizaclı olan bir felsefe hocası. ayni serive bir unsur ilâve etti ve (Eflatunun tde Nazariyesi) ismi altmda muhtelif görüş lerle dolu, ayni zamanda derli toplu bir kitab çıkardı. Kitab, eserin nasıl dogduğunu izah eden oniinal bir mukaddeme ile başlı yor. Müellif Yunus Kâzım, burada en zivade Alman felsefe müverrihlerin den istifade ettığini anlatıyor. Mukaddemenin sonunda, felsefî meseleler üzerine iğılmiş genc bir mütefekkirin nasıl iki çeşid sevgiyi birbirine bağladığını, «eroz» la «fikir> in nasıl birbirile kaynaştığını görüvoruz. Bu kaynaşmada fikir yaratıcılığının sırrını sez memek imkânsızdır. Eserin birinci kısmı, Alman filozosu Cohn'dan, ikinci kısmı, Friedlein'den alınmış, son kısım ise umumî felsefe tarihinde Eflatunun yaptığı tesirlere hasrolunmuştur. Felsefî kültürü kuv vetli olan okuvucular bu son kısımdan çok istifade edeceklerdir. Diğer taraf tan ilk kısımlar, bilhassa sualli ve cevablı olan ikinci kısım, tahsil sırala rında olan felsefe, içtimaiyat ve hukuk taîebeleri için pek faydalıdır. Yeni tahsil senesinin başında olan felsefe mu allim ve talebeleri, bu kitaba mutlaka basvurmalıdırlar. On iki sene evvel İstanbul Üniversi tesinde Türk tasavvufu hakkında bir tez imtihanı geçiren Yunus Kâzım, on iki senenin sonunda bize Eflâtunu tanıtıyor. Arada geçen zaman, boş durmı yan bir kafanın ayni mesele üzerinde nasıl işlediğini, ayni zamanda nasıl olgunlaştığını göstermektedir. Bu itibarla eseri ayrıca dikkate şayan buluyo rum. Dr. Ziyaeddin Fahri RADYO Jackie Coogan Genc ve güzel Betty Grable ile evleniyor Barbara Stanwick Avrupaya gelerek R. Taylor'una kavuşacak ÇBu aksamki program J 12,30 plâkla Türk musiklsl 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşrlyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 konferans: Emlnönü Halkevi neşrlyat kolu namına Bay Nusrat Safa 20,00 Hamid ve arkadaşlan taralından Türk musikisl ve halk şarkıları 20,30 Ömer Rıza tara fından arabca sdylev 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşlan tarafından Türk musikısi ve halk şarkıları, (Saat ayan) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesl gunün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 23,00 SON. VTYANA: 18,35 PİYANO KONSERİ 19,05 karışık yayın 20,50 ORKESTRA KONSERİ 21,15 PİYANO KONSERİ 21,45 komışma, hikâye 23,15 haberler ve saire 23,25 VİYANA ORKESTRASI. BERIİN: 17,35 KONSER 18,35 edebî yayın 19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,05 gunun akisleri 20,20 MUSİKİ 21,05 haberler 21,15 EĞLENCEU KONSER 22,05 FTLÂRMONIK ORKESTRA 23,05 haberler ve salre23 35 E6LENCEIİ MUSİKİ VE DANS HA VALARI. PEŞTE: 18,05 PİYANO KONSERİ 18,35 konfe rans 19,05 CAZBAND TAKIMI 20,05 konferans 20,35 ORKESTRA KONSERİ 21,30 haberler 22,05 gramofon, hava24,20 ÇINGENE ORKESTRASI 1,10 son haberler. BUKREŞ: 19,05 gramofon, konferans, gramofon * 21,05 RUMEN ŞARKILARI 21,30 SENFONIK KONSER 22,50 MUSİKİ 23,20 gramofon, haberler. BELGRAD: 18,25 MUSİKİ 18,55 gramofon 19,35 KONSER 20,35 ulusal yayın, haberler, gramofon, halk şarkıları 22,35 VIYO LONSEL KONSERİ 23,05 haberler 23,25 KEMAN KONSERİ 23,50 DANS MUSIKISI. LONDRA: 19,05 ORG KONSERİ 19,30 ORKESTRA KONSERİ 20,05 BALALAYKA KONSE RI 20,25 karışık yayın 23,05 KONSER 23,35 haberler, hava ve saire 24,45 gramofon. PARİS [P.T.T.l: 17,50 gramofon 18 05 ORKESTRA KONSERİ 19,35 gramofon, haberler 21,35 FRANSIZ MUSİKISİ 23,35 haberler, gramofon, hava. ROMA: 18,20 DANS MUSİKİSI 18,55 karışık yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 opera yayım. Don Carlos 24,55 hava ve saire. Jackie Coogan'ın müstakbel karısı Betty Grable Charlot ile oynadığı «Yavrucak» filmile diğer birçok kordelâlardaki çocuk rolünde büyük muvaffakiyetler kazanmış olan Jackie Coogan artık büyüdü, delikanh oldu, yirmi iki yaşına geldi. Şöhreti belki eskisi kadar bütün cihanı tutmuyor amma, tiyatro artistliğinde devam ediyor, kazancı da yerinde.. Geçen sene Holivud'da Tobbie Wing'le pek çok görünüyordu. Nişanlanıp evlenecekleri hakkında birçok rivayetler deveran et ti. Fakat iki gencin arası bozuldu, Jackie bu sefer Betty Grable'la ciddî olarak ni?anlandı. Betty bilhassa revü filimlerinde parlamağa başlıyan 21 yaşında genc ve güzel bir kızdır. Düğün yakında yapılacak ve balaymdan sonra Jackie bir stüdyo açacak, karısile beraber fılimler çevirecektir. ^T Eylulde doğanlardan bir kısım daha: Dolores Costello 17 eylul 1905 Amerikada, Eric Linden 15 eylul 1909 da Nevyorkta, Claudette Colbert 13 eylul 1905 te Pariste, Maurice Chevalier 12 eylul 1889 da Fransada, Jackie Cooper 16 eylul 1923 te Amerikada, Conchita Montenegro 11 eylul 1912 de. Dickie Moore 12 eylul 1925 te, Esther Ralston 17 eylul 1902 de, Fay Wray 16 eylul 1907 de. jf Bernstein'in «Mektub Getiren Adam» ismindeki piyesinden iktibas edi len ayni namdaki filim Pariste gösterilmiş ve iyi bir tesir bırakmıştır. Bu kordeânın mevzuu şu şekildedir: Dange isminde bir iş adamı Afrikada çalışmaktadır. Karısı Marie Paristedir. Muavinlerinden Gılbert Dange'a karşı Marie'den o kadar fazla bahseder ki Gilbert gıyaben kadına âşık olur. Gilbert bir aralık Parise giderken Dange ona bir mektub veriyor, Gılbcrt kadına götürüyor, gıyaben âşık olduğu kadına karşı müthiş bir ihtiras duyan delikanh Marie'nin bir zâf anından stifade ediyor. Dange vak'ayı haber alıyor. Delikanh ölüyor, kocası da kansını affediyor. Kanadadan Avrupaya gelmekte olan Barbara Stamvick Eğer dikkat ettinizse, Robert Taylor, Londraya vâsıl olduğu zaman gazetecilere vâki olan beyanatında kendisinm ne bir Don Juan, ne de evlenmek arzusunda bulunan bir delikanh olmadığını söylemekle beraber Holivud'daki en iyi kadın arkadaşının Barbara Stanvvick ol duğunu itiraf etmişti. Amerikada iki artist arasında olan sıkı münasebeti pek iyi bilenler Robert'in yalnız başına se yahate çıkmasına hayret etmişlerdi. 5 ' m " di Barbara'nın otomobille Kanada'ya kadar giderek oradan başka bir isim altmda pasaport alıp bir İngıliz vapuruna bineceği ve Londrada Robert'e mıilâki olacağına dair pek kuvvetli rivayetler deveran etmekte olduğunu bellibaşh Fransız gazeteleri kaydetmektedirler. *ff Vaktile sessiz olarak Brigitte Helm'ın fevkalâde bir meharetle oyna dığı «Nina Petrovna'nın Günahı» filmi sesli olarak yapıhp bitmiş ve Fransanın muhtelif sinemalarında gösterilmeğe başlanmıştır. Paristeki ilk temsilinde başrolleri oynıyan Fernand Gravey'le îtalyan artisti îsa Mıranda çok takdir edilmişlerdir. "A" Jean Arthur «Tecrübe Hayatı» ismindeki filmini çevirmiştir. Yakında Harold LJoyd'la birlikte «Profesör, Dıkkat!» kordelâsmı yapacaktır. •Jf Holivud'da bu sene bilhassa şarkılı ve danslı filimler yapılmaktadır. Şimdiye kadar şarkı söylememiş birçok artistler bu kordelâlarda taganni etmektedir ler. Meselâ Lorette Joung, Eddie Cantor, Sonja Henie müstakbel filimlerinde hep şarkı söyliyeceklerdir. * Amerikadaki R. K. O. şirketi «Vaid Üzerine Ask..» isminde bir fılim hazırlamaktadır. Bu kordelâda başrolü Mıryam Hopkins oynıyacaktır. Ayni kumpanya Jannette Mac Donald'ın kocası Gene Raymond'un verdiği fikir üzerine «İki Sevgilim Var!» ismindeki eserin sinemaya iktibas hakkını da satın almıştır. NOBETCI ECZANELER Borsada umumî vaziyet Tevkîfaneden kaçanlar mahkemede Karar müteakıb celsede tefhim edilecek Dün asliye ikinci cezada katil suçun» dan 25 seneye mahkum Abdullah ile Antakyada amcasmı öldürmekten suçlu Tevfiğin Tevkifhane penceresinin demirlerini kesmek suretile firarlanna ve gardiyan İsmail Hakkı ile jandarma Hurşidin vazifelerindeki ihmal ve dikkatsizli ğe aid duruşmaya devam edilmi§tir. Dünkü celsede iddia makamı, Abdullahın gizlice koguş kapısına anahtar uydurmak ve inşası henüz bitmemiş olan kısımdaki pencerenin demirlcrini kesmek suretile firar ettiği, gerek ifadesinden ve gerek yapılan tahkikattan anlaşıldığın dan ceza kanununun 290 mcı maddesindeki bu suça bemas eden bendle ve Tevfiğin de ayni suçta Abdullaha tamamen şeriki cürüm olduğundan ayni maddede bu suça temas eden bendle ve gardiyan ismail Hakkı ile jandarma Hurşidin de vazifelerinde ihmal ve dikkatsizlik olduğu yapılan tahkikattan anlaşıldığından ceza kanununun 303 üncü maddesi mucibince tecziyelerini istemiştir. Duruşma karar tefhimi için başka bir gün« talik edildi. Cumartesi günündenberi frank ve îngiliz lirası fiatlarmda bir istikrar göze çarpmaktadır. Cumartesi günü Paris Borsasında bir İngıliz lirası karşılığı 138,93 te kapanan frank dün küçük bir salâh göstererek Pariste 138,71 de açılmış, ayni fiatta kapanmıştır. Îngiliz lirası da dün cumartesi günkü fiatmı muhafaza etmiştir. Türk borcu Fransız gazeteleri bilhassa Dange robirinci tahvilleri dün, cumartesinden ünü oynıyan Jean Gabin'le Marie'yi yüksek olarak 14,10 da açılmış ve 14,15 e kadar yükselmişse de akşamüze temsil eden Gaby Morley'i çok methediyorlar. ri 14,05 lirada kapanmıştır. Bu akşam şehrin muhtelif semtlerlnda nobetçi olan eczaneler şunlardır: istanbul cıhetlndeklîer: Eminonünde (Huseyin Hüsnü), Beyazıdda (Cemll), Kuçükpazarda (Yorgi), Eyubsultanda (Hikm«t Atlamaz), Şehremlnlnde (Hamdı), Karagumrukte (Arif), Aksarayda (Sarım), Şehzadebaşında (Asaf), Sa matyada (Erofilos), Bakırköyde (Hilâl), Fenerde (Vitali), Alemdarda (Eşref N e ş e t ) . Beyoğlu cihetlndekiler: Tunelbaşında (Matkoviç), Yüksekkaldı • rımda (Vingopulo), Galatada Topçular caddesinde (Mertez), Taksimde Parmakkapıda (Kemal Rebül), Şişll Osmanbeyda (Şark Merkez), Kasımpaşada (Müeyyed), Haskoyde (Nesim Aseo), Beşiktaşta (Nail HaMd), Sanverde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Üsküdarda (Ahmedlve), Kadıköyünde Söğudlücesme caddesinde (Arman Hulu « si), Büyukadada (Halk), Heybelide (Ta nasl. Açık teşekkür Şiripenceye tutularak Haseki hasta nesine sığmmıstım. Doktor operatör Kâzım İsmail, gerçekten üstadca vap tığı ameliye ile beni bu müthis çıban dan ve hayatımı tehlikeden kurtardı. Kendisine alenen teşekkür etmeği borc bilıyorum. Konya Asarıatika Müzesi müdürii Yusuf Akvurd ALKAZAR sineması Yarın matinelerden itibaren 937 938 senesinin yeDİ filmi Kırşehirde güzel bir Halkevi V«e ^^,*«fc binası Vefat Evrenos ahfadmdan merhum Yusuf Paşanın haremi Bayan Faika müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak dün gece Şehzadebaşında Darülelhan sokağındaki 16 numarah konağmda vefat etmiştir. Bugün saat 15 te mezkur ko naktan kaldırılıp Beyazıd camisinde namazı kıhnacaktır. Kırşehir (Hususî) Üç yıldanberi, enerjik bir başa kavuşan Kırşehir, hummalı bir faaliyetle çalışıyor. Kara kerpiçi yere vuran beton, baştan başa Kırşehir çarşısma modern bir güzellik verdi. înşası hitam bulan Halkevinin kapısım, güzel bir tesadüfle, orta Anadoluda tetkik seyahatine çıkan, kahraman Türk ordusunun Mareşalı Fevzi Çakmağın uğurlar diliyerek açışı Kırşehirliler için unutulmaz bir sevinc kaynağı oldu. Gönderdiğım resim Kırşehirin yeni Halkevi binasını göstermektedir. (Eski Ekler) sinemasında DOLORES DEL RiO İle PAT OBERON ve GLENDA FAREL laratiDdan emsa siz bir tarzda oyDanmış Cidden şavanı hayret ve emsalsiz bir progr m : ŞARK Seven kadının kalbi Aşkı Macerası Aşk Sevgi Musiki ve nîhayetsiz güzellikler filmi Bartın refikimiz 14 yaşında Bartmda muntazaman çıkmakta o lan Bartın refikimiz 14 yaşma girmiştir. Arkadaşımızı tebrik eder, uzun ö mürler dileriz. İzmitteki deniz bayramî Geçenlerde Izmitte deniz bayramı münasebetile yapılan müsabakalann Kocaeli sporcuları tarafından kazanıl dığını muhabirimizin bildirmesine at fen yazmıştık. îzmit îdman Yurdu başkanlığından aldığımız mektubda deni liyor ki: <Deniz bayrammda Karamürsel beş, Yurdumuz üç, Hereke bir bi rincilik almıştır.» Bay T E K i N AFRiKADA Harikalar filmile yeni sinema mevsimine gfiriyor İLK YARIN GECE MELEK sinemasında Baş rollerde Magda Schneider ivan Petroviç ACI «LA MUÇAÇA» Fraosuca sözlu K A L I E N T E PAUL MUNI, BETTY DAVIES MARGARETTE LINDSAY tarahndaD neşeli ve eğlenceli musiki filınıle YILMIYAN ADAM Ayrıca : CIM LONDOS ile D1L SIK Al Müthiş güreş musabakası WK&MR Fraosuca sSzlO heyecanlı fllm. CEZAYİR BATAKHANELERi AŞK KAN GUZELLiK MACERA ve İHTİRAS ŞAHESERi ERTUĞRUL SADİ TEK Bu gece (SUADİYE) plâjınctt ARTİSTLER REVÜSÖ ve KAYNANA Guriş 2 5 4 0 Meşrubat yoktur