25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 Şubat 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER... TELGRAF ve TELSiZLE Hâdiseler arasında Kütle rejimleri ütün demokrasiler ve sosyalizmler ekseriyet namma konuşurlar. Hepsi şunu söyler: «Kütle bizimledir.» Kütle onlann ağzında kimyevî bir basit cisim gibidir: «Kütlenin arzusu», «kütlenin menfaati», «kütlenin iradesi»... Kütlenin portresini bile çizerler, sanırsınız ki onun tek bir başı, tek bir gövdesi, tek bir ruhu ve insiyakları vardır. Halbuki çeşidli demokrasilerin ve çeşidli »osyalizmlerin kütleden anla dıklan hiç te birbirine benzemez. Kütle, hukukî bir müsavatın içine aldığı bütün sınıflar mıdır? Kimine göre evet, kimine göre de hayır: Kütle iktısadî bir müsavatın içine girmeğe savaşan müstahsil sınıflardır, diyen de var. îktısadî müsavat olmazsa hukukî müsavatın hali nice olur? diye sorar birisi; hukuk herşeydir, der ötekisi; iktısad hepsinden evvel gelir, diye ayağını yere çalar berikisi. ADLÎ MUSAHABE Franko kuvvetleri ağır ağır ilerliyorlar Bugünlerde EskuryaPın da düşmesi muhtemel. Madrid civarında milisler mevkilerini tahkim ettiler [Baştarafı 1 tnct sahifedel Dün Jarama mıntakasında yapılan taarruz esnasmda düşman, birçok mevzi " İeri terke icbar edilmiştir. Düşman, ge çen hafta, bu mevzilerden Madrid ile Valencia arasmdaki münakalâtı tehdide kıyam ehnişti. Cumhuriyetçilerin âli kumandanlığı, cumhuriyetçilerin bu cephede 5 kilometro kadar ilerlemiş olduklannı tahmin etmektedir. Düşman birçok silâh ve mühimmat bırakmıştır. Tebliğin nihayetinde, Coria istihkâm" larının hükumet kıtaatı tarafından bom " bardıman edilmiş olduğu beyan olun maktadır. Avila 18 (A.A.) Havas Ajansı muhabirinden: Neşredilen bir tebliğde hükumetçile rin dün Jarama cephesınde yapmış ol dukları iki taarruzun çok şiddetli olduğu, ancak hiçbir netice vermemiş bulunduğu beyan edilmektedir. Saat 5,30 da hükumet bataryalan, asilerin Nacimadrid önündeki mevzilerile Maranosa üzerine şiddetli bir ateş açmıştır. Bundan maksad, Jarama'nın sol sahilinde bulunan Francist'lerin arkasmı çevirmek olduğu anlaşılmaktadır. Milisler, top vcmitralyöz ateşinin te siri altmda olduklan yerde mıhlanıp kalmışlardır. Hükumetçilerin iki tankı tah rib edilmiştir. Sabahleyin milislerin yeni bir hücum dalgası, Francist'lerin siperlerine ulaşmağa çahşmıjsa da tevkif edilmiştir. Öğleye doğru Francist'ler Jarama mıntakasında hafifçe ilerliyerek vaziyetlerini ıslah etmişlerdir. Escurial mıntakasında Robledo de Chavala önünde Francist kuvvetler dün öğleden sonra Escurial'a hâkim olan mühim bir mevzii işgal etmişlerdir . Escurial'ın pek yakında zaptedileceği tahmin olunmaktadır. ve Francist kuvvetlerin bati ve fakat emin bir surette ilerlemekte olduklan beyan edilmektedir. Nazik bir mesele Avukat, nasıl olur da göz göre bir katili müdafaa eder? Yazan : A. Haydar özkent Serbest meslek erbabından ikisinc halk daima takılagelmiştir: Hekimlere ve avukatlara. Hekimlere karşı şöyle der: Her hastalığa sulfato verirler; ameliyat yapar, makası hastanın karnında unuturlar; öyle dil kullanırlar ki hasta beş on Hefa daha kendilerine müracaat etsin ve vizita vermeğ? mecbur olsun... ve arkiMndan şu darbı meseli yapıştınr: Allah hekime hâkime muhtac etmesin!. Hekimlere karsı böyle şajtalı, eğlen celi, biraz da istihzalı davranan halkın karihası, avukat hakkında daha çok in safsızdır. Halk, benliğine sinmiş telâk kiler neticesi olarak avukatın açgözlülü ğünden, şarlatanlığından tutturarak, haklı haksız her işi müdafaa eden lâf ebesi tipini canlandırır. Bu acaba, hskimin yalnız canile ve avukatın malile oyr.a dığından ve mal, canın yongası olduğundan mı ileri geliyor? Halk. bunda hak h mıdır? Aziz okuyucu, avukat, kaybedeceğinı bildiği bir işi neden alıyor da elâlemi dolandırıyor? dersin. Bir avukat, aldığı bir davanın hakîiz olduğunu her zaman bilebilir mi? Unutma ki hükmü veren kendi değil, hâLmd'r. Ve sonra bir mahkemenin hükmü behemhal doğru mu olmak lâzımdır? Iüraz lar, istinaflar, temyizler niçin konulmuştur? Sen de pekâlâ bilirsin ki mutlak adalet ancak Allaha mahsustur, diye bir söz var. Sen ve avukatın haklı olursuruz. Fakat Temyiz sizi haksız çıkanr. Bununla beraber Temyizin dediği de en doğıu olmak icab etmez. Kanun, Temyiz rrahhemesinden üstün bir mahkeme tanımadığı için hepimiz onun hükmü önünde boyon eğeriz. Amma, belki o da hata etmiştir. Adlî hakikat, riyazî hakikat gibi kal'î değildir. tki kere iki dört eder. Bu hıç şaşmaz. Riyazî hakikat, bedahet güneşi altında duru bir kaynaktan fışkınr. frakat bir davada, hukukî bir meselec'e km haklıdır? Bunu hiç kimse kestiremez. Burada şüphe, tereddüd ve, acabalar başlar! Terazinin oku sallanır. Kartunlar nekadar iyi, nekadar düşünceli ya zılırsa yazılsm, gene her iki taraf kendi lehlerine çıkîicak hükümler bulabilirler. Bir mukaveleyi istediğiniz kadar sağlam yazdırınız. Zaman, mekân, buhran gü nün birinde maksadınızı altüst edcek âmiller yaratır, menfaatler çarpışır. iki taraf kendisine çekecek hükümler, keîımeler bulmakta güçlük çekmezler. Ha yatın konunlarla, mukavelelerle duriu rulacağı zaman çoktan geçmiştir. Hayat daima yürür. Kanunun, mahkemenin, avukatın yaptığı, bu yürüyüşü nizama sokmaea çalışmaktır. diyorsun, katil elinde bıçakla kaçıvor, ölü, kanlar içinde yatıyor. Bir avukat yaptığı cinayet tüyleri ürperten bu katilin müdafaasını nasıl olur da kabul eder? Bilirsin ki bu katil yalnız değildir. Onun ailesi, masum çocuklan vardır. Bunlar hakikati görmek istemez ve kocalarının, babalarının kurtulması için feryad ederler. Duygusuz ve merhametsiz dur mak için aşkın insanı kör yapan •esirini bilmemek lâzımdır. Bir ana, bir hemşire, bir kadın, bir kız ve bazan bir nışanh, yahud ıztıraptan bitmiş bir baba gele rek, herkese ve her şeye rağmen, şimdi eskisinden daha çok sevdikleri katil için avukattan yardım isterler. (1) Avukat, daha katili görmeden ve tanımadan onları kabul eder. Gözyaşlarını görür, yalvarmalan, ıztırablan d nler. Onlar çok defa şöyle söylerler: «Bu biçare çocuk!... Kötü kalbÜ değildir. îyidir, usludur, fakat bir zâf da kikasında kendisini cinayete kaptırmıştır. Hastadır; biraz da maktul kendisini kızdırmıştır. Mes'ul değildir. Yahud da onu bu hale sevkeden açhktır... «Gayritabiidir. Mücrimlik babas ndan intikal etmiştir. Onu adaletin pençcsin den kurtarınız. Şimdi daha iyi bakaca cağız. Onu ipten kurtannız ve bize iade ediniz!» Uyanan, canlanan aşkın ıztırabla yakmdan ne derece münasebeti olduğunu görmek isterseniz, istintak dairesinde suçlu ile ailesinin ilk görüşmelerini seyrediniz. Bu biçare kadınlann yorgunluktan bitmiş, açhktan ve uykusuzluktan sararmış, yanakları çökmüş, ağlamaktan gözleri kızarmış bir halde saatlerce istinta km neticesini beklediklerini görmek, bütün düşüncelerini teşkil eden ve bütün ıztırablarına sebeb olan o pek sevd'kieri yavrularını, kardeşlerini veya babalannı tekrar kucaklamak saadetini verecek zamanı nasıl beklediklerini duymak lâ zımdır. Onların kucaklaştıkları dakikada aşk ve mahcubiyet, ıztırab ve af, yalnız hıçkırıklarla kesildiği halde birbirine karışır. Beri tarafta, iki adım ötedc. gar diyanlar, aziz okuyucu, belki sen de dahil olduğun halde Adliye Sarayına gelip gidenler, bu yürekleri eriten manzarayı hissiz ve kayidsiz seyrederler. Ve sonra vakit gelip te ayrılmak icab ettiğinde gözlerini mendılle kapıyan ananm, ablanın son hıçkırığını işitmezler. İHEM NALINA MIH1NA Sırt hamallığının men'i ahiliye Vekâleti sırt hamallığının men'ini istiyor. Bilmem hatırlıyor musunuz? Geçen sene, Bahçekapıda, sırtında ağır bir sandıkla geçen bir hamala bir otomobil çsrpmış ve zavallı, yuvarlandığı zaman başı sandığın altında kalarak ölmüştü. Jstanbulun dik yokuşlannda el arabalarile eşya nakliyatı yapılamıyacağı hakkındaki itirazlara rağmen, Dahiliye Vekâleti, daha o zaman, belediyelere hamallığm ıslahı için tamimler göndermişti. Yanılmıyorsam, Ankara Belediyesi de, bu tamimin isteğini hemen tatbik etmişti. Geçen gün, Karaköyde, bir hamalın arkasındaki ağır yükle düşüp beyni patlıyarak ölmesi üzerine Dahiliye Vekâleti, yeni bir tamimle sırt hamallığının men'ini istedi. Vekâletin isteği pek musibdir. Bu şekil yük taşıma, hem halk, hem de bizzat hamallar için tehlikelidir. Hiç unutmam, bir kış günü, Tophane caddesinde, sırtında hayli kıymetli bir mermer lâvabo taşıyan bir ihtiyar hamal, buz tutmuş kaldırımda ayağı kayarak yuvarlanmış, hem kendi bacağı sakatlanmış, hem de arkasındaki yük parça parça olmuştu. Adamcağız, belki de, kınlan ayağından ziyade kınlan mermere acıyarak hüngür hüngür ağlamıştı. Denilebilir ki her zaman kaza olmaz. Doğrudur; kazalann mahdud olduğunu kabul ederiz. Hatta, üstelik sırt hamallığının medenî bir şehre yaraşmayışını da bir tarafa bırakabiliriz. Fakat sırt hamallığı, hamallık eden vatan çocuklarının sıhhati itibarile de muzırdır. Öyle bir devirde yaşıyoruz ki insanlar, az kuvvet ve az zahmetle çok iş görmeyi ağır ve ehlikeli işlerde sıhhat ve hayat yıpratmamayı şiar edinmişlerdir. Biz ise, kasıkarımızı çıkaran, vücudlerimizi kamburaştıran ve kimbilir, daha ne gibi kusurlara, hastalıklara ve malulıyetlere sebebiyet veren sırt hamallığı ile can telef ediyoruz. Araba ve hayvanların çıkamadığı yokuşları, ağır yüklerin altında ezilmiş, boyun damarları fırlamış ve kan ter içinde kalmış zavallı hamallann çıkışlan, tahammül ve hatta seyredilebilecek insanî >ir manzara mıdır? Hayvanlara fazla yük vurulmasına dayanamıyan hassas insanların, hemcinserinin bu hallerine daha fazla acımaları âzım gelir. Yalnız bir nokta var ki mesele, sadece, medeniyet, hassasiyet, kazalar ve hamallık edenlerin sıhhati bakımlarından hallediiecek bir mesele değildir. îşin iktısadî ve beledî tarafları da vardır. Hamallar cemiyeti reisile Tütün gümrüğü skelesi hamalbaşısının bugünkü Cumhuriyet'te okuyacağınız ıtırazları, meselenin yalnız nazariyatla halledilemiyeceğini gösteriyor. Şehırde henüz öyle yerler vardır ki oralara bir yük yalnız insan sırtile çıkarılabilir. Evlerin, hanlann üst katlarına çıkartılacak eşyayı, rıhtımsız, vinçsiz, iskelesiz kıyılardaki mavna ve yelkenlilerden ahnıp verilecek yükleri, nihayet Yüksekkaldırım gibi merdivenli sokaklardaki dükkân ve evlere taşmacak mallan insan sırtından başka bir vasıta ile nakletmenin imkânı yoktur. Görülüyor ki sırt hamallığının men'i arzusu çok yerinde olmakla beraber, kolayca ve çabuk tatbikı mümkün değildir. Adeta İstanbul plânınm tatbikına ve şehrimizin tam manasile modern ve medenî bir şehir haline gelmesine bağlı bir iştir. Meseleyi ciddiyetle tetkik etmek ve insan sırtı yerine onun yaptığı işi yapa bilecek vasıtalar ve usuller bulmak lâzımdır. Yoksa hamallar işsiz, halk ta hamalsız kalır ve bir nakil buhranile karşılaşınz. Barcelon tekrar bombardıman edildi Barcelone 18 (A.A.) Asilerin tayyareleri, Seira ve Pohla de Segur, elektrik santrallarını bombardıman et " mişlerse de bir netice elde edememişler " dir. Eski Krahn tebriki Londra 18 (Hususî) Eski Ispanya Krah Alfons Malaga'nın zaptı mü nasebetile General Franco'ya hararetli bir tebrik telgrafı çekmistir. Ve kendimizi bildik bileli bu böyle devam eder. Fransanın kararı Kütle çokluk demekse, çokluk Paris 18 (A.A.) Öğrenildiğine sayı ile anlaşılırsa ve sınıflaın şimdigöre, Delbos, ımza etmesi için Reısi ye kadar yapıldığı gibi kabataslak ücumhur Lebrun'e birçok kararnameler, çe, dörde ayırarak saymak lâzım gekararlar ve tamimler takdim etmiştir. lirse dünyanın her tarafında, ençok Bunlann gayesi, gönüllülerin lspanyaya yaygara eden taraflann ekalliyette gitmek üzere hareket edebilecekleri bü olduklan görülür. Demokrasilerin tün deniz ve hava limanlannı müessir biı sırtını sıvayan kapitalistler ekalliyctkontrol altında bulundurmaktır. tedir; asın sosyalizmlerin sırtıro sıBirçok ince tedbirler, hertürlü ahvali vayan proletarya ekalliyettedir. Gaderpiş etmektedir. Bütün bu tedbirler bu ribdir ki asıl ekseriyet, ki her yerde aym 20 sinde geceyansı mer'iyet mev orta sınıftır (esnaf, küçük toprak kiine girecektir. sahibi köylü, küçük artizan, bütün trlandadan da gönüllü gitmiyecek memurlar, bütün ordu, hemen bütün Londra 18 (Hususî) Irlanda par münavverler ilâh...) bu iki ekalliyet lamentosu Ispanyayîa gönüllü gönderil ideolojilerinden birinin sesine katılırmesini yasak eden bir kanun kabul et lar ve kendi sınıf menfaatlerinden miştir. habersiz görünürler Tunusta Fransız • ttalyan çarpışmaları Paris 18 (A.A.) Tunustan alı nan resmî haberlere göre, 13 şubat ak~ şamı, faşist Jtalyanlarla faşizm aleyhta" n îtalyanlar arasmda bir sinemada Malaga'nın işgalini gösteren bir filim yüzünden bir takım arbedeler olmuştur. Tunus'taki Italyan gazeteleri, şiddetli bir mücadele açmışlardır. Madrid tekrar bombardıman edildi Madrid 18 (A.A.) Geceyarısı, 15 Franco kuvvetleri ilerliyor asi tayyare hükumet merkezini yerriden Salamanque 18 (A.A.) Neşredi bombardıman etmişlerdir. Bazı binalar len tebliğlerde Jarama mıntakasında mi" yıkılmıştır. îlk tahminlere göre, 11 ölü ve «Havas» lislerin mukavemetinin gevşemekte olduğu 60 yaralı vardır. Harb sonrası ihtilâllerinin hemen hepsi, bilerek bilmiyerek, bu dört smıfa şuur vermek içindir. Sosyalist ve kapitalist ideallerinin çarpışmasmdan, her ikisinin mahvolması pahasına, orta sınıfın dipdiri çıkarak yeni bir dünya nizamı yaratması ümid edilebilir. Bunun için Türk rejimi ne sosyalist, ne de kapitalisttir ve bu tarafile, bütün sistemlerden fazla bir kütle rejimi olmakla öğünebilir. PEYAMt SAFA Fransız delegesi DuriAlman Nazırı, Leh Mare eux de Parise çağırıldı şalı Smigly Ridz'le Antakya 18 (A.A.) Havas muhabiri bildiriyor: goruştu Varşova 18 (A.A.) Dün Bialo vviecga'da bir av partisi esnasında General Goering, 4 kurd öldürmüştür. Kar olmadığından av partisi pek o kadar enteressan olmamıştır. Reisicumhur Mescicki ile zevcesi, Berlindeki Leh sefiri ve Almanyanm Varşova sefiri, Leh ordusu müfettişi General Sosnowski ve diğer bir takım zevat, bu av partisinde hazır bulunmuşlardır. Smigly Ridz'in bu akşam, beraberinde Harbiye Nazır muavini ve diğer üç General olduğu halde Bialowiecza,ya sideceği söylenmektedir. Mandalar komisyonu sekreteri olup halen Sancak müşahidleri nezdinde bulunan Anker, Halebe hareket etmiştir. Anker, oradan Cenevreye gidecek ve Sancağın hukukî statüsünü hazırlamak üzere konsey tarafından vücude getirilen eksperler komisyonunda çalışacaktır. Diğer taraftan, Suriye fevkalâde komiserinin Sancaktaki delegesi Durieux de eksperler komitesinin ihzarî işlerine iştirak için Hariciye Nezareti tarafından çağırılmıştır. Durieıre, pazar günü Pariste bulunacakhr. General Göring'in Polonya temasları Selânik şehrinin gösterdiği cemile IBaştarafi 1 inct MtHfede"] Sancak rejimi 1 mütehassis etti. Size hararetle teşekkür eder ve dostane kararı sizinle birlikte ilham etmek lutfunda bulunanların hepsi nez dinde samimî sempatime tercüman olmanızı rica eylerim.» K. Ataiürk * * * Haber vetildiğine göre Selânik Bele" diye reisi yakında bir heyetle memleketi" mize gelerek Atatürke, doğduğu evin a" nahtannı ve tapusunu takdim edecektir. Evin içinde, Büyük Şefin zamanına aid eşyalar olduğu gibi muhafaza edilecek ve dahil ve haricindeki hususiyetler aynen ipka olunacaktır. Balkan matbuat kongresi reisinin Atatürke telgrafı Ankara 18 (A.A.) Atinada toplanmış olan Balkan Antantı ikinci mat" buat konferansı reisi Papadakis, Reisi cumhur Atatürke aşağıdaki telgrafı göndermıştır: Atinada 15 şubat 1937 de toplanan Balkan Antantı ikinci matbuat konfe ransı işlerine başlamadan evvel Balkan Antantı milletlerinin kardeşçe dostluğu davasının yüksek hâmısi olan ekselânsı ~ nıza en derin hürmetlerini arzetmeği kendisine ilk vazife bilir. Reis Papadakis Reisicumhur Atatürk aşağıdaki tel grafla cevab vermişlerdir: Papadakis Balkan Antantı ikinci matbuat konferansı Reisi Atina Balkan Antantı ikinci matbuat konfe" ransı münasebetile gönderdiğiniz telgraftan çok mütehassis olarak hararetli teşekkürlerimin kabulünü ve konferans azasma iblâğını rica eder ve mesainizde tam bir muvaffakiyet elde etmenizi temenni eyleK. Atatürk Küçük Antant konseyi toplanıyor Belgrad 18 (Hususî) Küçük Antant konseyi bu sene mart ayı zarfında Pragda toplanacaktır. Çekoslovakya Cumhurreisi Doktor Benes'in nisanda Belgrada ziyareti tahakkuk ettiği takdirde konsey Belgradda toplanarak günün mühim meselelerini tetkik edecektir. Suriye heyeti Paris görüştü elçimizle Paris 18 (A.A.) Suriye Başvekili Cemil Merdümle Suriye Hariciye Nazın Sadullah Cabiri, Türkiye Büyük Elçisi Suad Davazı ziyaret etmişler ve kendisile dostane bir görüşme yapmışlardır. Zagreb konsolosumuz takdir edildi Belgrad 18 (Hususî) Türkiyenin Zagreb konsolosu M. Milan Mari Türk Yugoslav münasebatının inkişafı için fevkalâde hizmetlerde bulunduğundan, Türkiye Cumhuriyeti hükumeti tarafmdan takdir edilmiş ve terfian fahrî başkonsolosluğa tayin edilmiştir. Mrs. Simpson evlenmek istemiyormuş Hindistanda yeni bir arbede Yeni Delhey 18 (A.A.) 1933 senesinde bir akın esnasında maktul düşmüş olan kardeşinin intikamını almak istiyen yerli rüesadan Guljan'ın riyasetindeki Khoroti kabilesine mensub kim selerle vukua gelen müsademe esnasın da iki Hindli asker ölmüş, bir Ingiliz zabiti, bir Ingiliz neferi ve beş Hindli ne" fer yaralanmıştır. Paris 18 Matin gazetesinin Lon dradan aldığı bir habere nazaran, Fran sanın Riviera sahillerindeki İngiliz me hafili arasında deveran eden bir rivayet Windsor Dükünün Mrs. Simpson'la iz divacı şüpheli bir vaziyete düşmüştür. Çünkü Mrs. Simpson'la sıkı teması olanlar kendisinin tekrar evlenmek hakkında hiçbir kararı olmadığını söylemektedir nm. ler. PARİS BORSASI Paris 18 (Hususî) Paris borsasının bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 105,12 1/2, Nevyork 21,48, Berlin 864, Brüksel 362.25, Madrid , Amsterdam 1174,25, Roma 113, Lizbon 95,75, Cenevre 490,12 1/2, bakır 65 66. kalay 237,17,6, altın 142,01, gümüş 20 1/8 Vefat Mahkemei Temyiz azalığından mütekaid Bay Ismail Hakkının refikası Bayan Edibe müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak dün gece vefat etmiş tir. Mevlâ rahmet eylesin. Cenazesi bugün saat 3 te Göztepede Nadirağa sokağında 6 numaralı köşk ten kaldırılarak Sahrayıcediddeki medfeni ebedısine götürülecektir. Suçlularla temas etmiyenler, onlarda ki insanî ıztırabları aylıyamazlar. Bunlar kurtulmak için çırpınır ve son ümidlerini bağladıklan müdafi avukatlanna bütün ruhlarile sarılırlar. Avukat ta nihayet bir insandır. Bir taraftan vazife, diğer ta raftan merhamet duygularile harekete Eğer avukat gelen her işi olduğu gibi gelir ve kendisinden yardım istiyen bu bialır fikrinde isen çok yanılıyorsun. Bir çarelere kanadmı açarsa her halde tenmüşteri işini anlatırken mümkün OIÎH da kide değil, takdire lâyık olmalıdır. yazıhanesinin duvar deliğinden olup bi Kanunu yapan düşünmüştür ki bir tatenleri bir dinlesen... Pek çoğu işini ol rafta itham eden (Müddeiumumî). diğer duğu gibi anlatmaz. Bilerek veya bJmi tarafta müdafaa eden (avukat) bulun yerek kendi gibi avukatmı da kandırmak sun. Biri mahkumiyet, ötekisi beraet isister, mutlaka çok eksik veya çok fazla ter. Avukat ta ayni kazada, ayni gaye söyler. O işine yalnız menfaat ve his göz ile çalışır. Nasıl ki Müddeiumumiyi in Iüğile bakar. Bundan dolayı onu avıb safsızlığından, suçluyu ipe çekmek istelamak pek te doğru değildir. Hak, onun diğinden dolayı tenkid etmiyorsan avu kendi hakkıdır. Bunu (asıl hak) ile kı katı da suçluyu kurtarmak istediği için rıştırırsa mazurdur. Çünkü tehdide ma hırpalama. Müddeiumumî soldan, avu ruzdur. Bunu kazanmak ve yahud kay kat sağdan yürüyerek hedefe vâsıl ol betmemek için çırpınacaktır. Kes;!ecek mak isterler. Bazan müdafaada, suçluyu bir adamın yaşamak için çırpmmasına mahkum etmedense beraet ettirmeyı, yabenziyen insiyakî bir şey ki ancak dava hud daha aza mahkum etmeyi emreden cılarda görülür. yüksek ahlâkî, içtimaî mülâhazalar bu îşte bu şartlar altında müşteri'ini din lunur. Hükmü verecek hâkimdir. liyen avukat, yalnız söyleneni deği', söyAvukat lenmiyeni, gizlenmek istiyeni de anhyaA. Haydar özkent caktır. Karanlıklan aydınlatmak, boş [1] Mehami. Paris barosu eski reisi Henluklan doldurmak, taşanlan bo^a'tmak riRobert'ten Ali Haydar Ozkendin tercüiçin avukatın nekadar uğraştığını b!hen. . mesi. Sahife: 88. Her işi almıyan, haksız ve karınlA biı dava için müşterinin masası üstüne 1oy duğu binlerce lira ücreti hakaret ve nefretle iten Türk avukatları olduğunu söylersem inan. Kanunun mahkemelerle davaclar arasına koyduğu avukatlar olmasa hâkimlerin hali ne olurdu? Önlerine kemiği ve derisi ayrılmış fileto, çörçöpü ve ramuru •temizlenmiş sebze yerine içinden rık Imaz Bir müddettenberi şehrimizde buluve yanına yaklaşılmaz bir kangal dikeni nan Üçüncü Umumî Müfettiş Tahsin çıkardı. Uzer. dün Cerrahpaşa hastanesinde bir Şurasmı da unutmıyahm ki Avukatın amelive geçirmiştir. Ameliyatı profe rolü, kanunun hak dediği şeyi müdafaasör Nissen yapmış ve muvaffakiyetle dır. Belki o kanun, haksızdır. Hâkim gi neticelenmiştir. Zaten vak'a vahamet bi, avukat ta onu münakaşa etmez. Se ten ari bir arızadan ibaretti. Hasta tanin hakikaten birisinden alacağın var da mamen şen ve şatırdır. Kendisine ça hasım avukatı müruru zamandan do'avı buk iyileşme temenni ederiz. seni haksız çıkarmışsa kabahat onun de ğildir. Çünkü alacağını uzun müddet ara Rumen Veliahdi iyileşmiştir mamış onlann davalarına bakılmıyaca Roma 18 (A.A.) Romanya Prenğını kanun emretmiştir. si Michel, tamamile iyileşmiş olup, bu Şimdi bana bir sual soruyorsun: Peki, akşam Floransa'dan ayrılacaktır. Hitler yeni bir nutuk söyledi «Harb bütün milletler için felâket olacaktır» Berchtesgaden 18 ( A . A . ) Eski muhariblerin murah haslarını kabul eden M. Hitler, şöyle demiştir: « Ayni düşünceyi tasıyoruz: Yeni bir harb, bütün mil letler için bir felâket olacaktır.» Führer şu sözleri A l m a n Devlet Reisi ilâve etmiştir: Hitler « Dahilî sulh, teşevvüşe duçar olduğu takdirde Almanyada imar işi tehlikeye düşer. Fakat haricî sulh tehdide maruz kaldığı takdirde Alman milletinin kendine gelmek için sarfetmekte olduğu muazzam mesaiyi tahrib eder.» Tahsin Uzer'e ameliyat yapıldı Üçüncü Umumî Müfettişin sıhhati pek iyidir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear