25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 Şubat 193T CUMHURÎYET 3 SON TELEFON HABERLER... TELGRAF Hâdiseler arasında ve TELSiZLE Konuşan kitab pVansanın, ağırbaşh tabir ettiğimiz gazetelerinin başında gelen Le Temps şu haJberi veriyor: Yeni bir icad, bundan sonra, istediğimiz kitabı gramofonda kulağımızla dinlenebilecek bir hale getirmek üzereymiş. Bu icadı çıkaranlar şöyle düşünmüşler: Sesli filim, sellüloid şeridler üzerinde istenildıği kadar uzun sözleri zaptedebiliyor ;meselâ bir operayı tamamile alarak bize dinletebiliyor da, neden bir tiyatro piyesini veya bir romanı da baştan sonuna kadar okumasm? İcadın esası, bu iş için yapılmış gramofonlarda, plâk yerine, içinde bütün bir kitab metni bulunan sesli şeridler çalmaktan ibaret. «Fransız kitab bülteni» nin son sayısında gördüğü bu haberden bahseden Le Temps muharriri, göz gibi erkek, faal ve müdekkik bir uzuv yerine, kulak gibi dişi, muti ve esir bir cihazı ikame eden bu icadın aleyhindedir: «Telif haklarını müdafaa etmek istemiyoruz, diyor, fikir mülkiyetini tehlikede görmüyoruz, besbelli ki sesli şerid haline konan bir kitab, makine vasıtasile geniş bir yayıma hizmet etmekle beraber, müellife eskisinden fazla olmasa bile, hiç değilse, onun kadar varidat getirir. Fakat okuyucu dinleyici haline gelecek olursa bundan kültür, öldürücü bir darbe yiyecektir. Kulak dişi, göz erkektir: Kulak duyar, fakat göz yakalar, seçer, ayınr ve kazandıklarını zekâya devamlı bir çizgi halinde hâkkeder. Okunan birşey, duyulan bir şeyden çok daha fazla hatırda kalmak şansına sahibdir.» SON HATIRALAR: Fransada malî güçlükler Maliye Nazırı Ayan Meclisinde yeniden izahat vermeğe mecbur oldu Paris 10 (A.A.) Âyan meclisi muvakkat kânunusani bütçesini 67 reye karşı 220 reyle kabul etmiştir. Bütçenin müzakeresi esnasında Maliye Nazın M. Auriol bütçe açığından bahsederek bundan evvelki hükumetlerin de malî güç lüklerle karşılaşarak Fransız bankasının yardımmı istemek ve geçen şubatta Londrada bir istikraz akdetmek mecburiye tinde kalmış olduklarını hatırlatmıştır. 1935 senesinde mutedil nazırlar zama nında tekayyüdata müstenid bir siyaset takib edildiği bir sırada Fransız banka smın kasasından birkaç milyar frank çıkmıştır. Yalnız nisan ayında on iki buçuk milyar sarfedilmiştir. Nazır bundan sonra 1937 bütçesi tahminatının doğru çıktığını söylemiştir. Fevkalâde bütçe masarifatile millî müdafaaya aid masarifattan tevekki edilemiyeceğini bildiren M. Auriol, paranm yeniden kıymetten düşürüleceği ve kambiyonun kontrola tâbi tutulacağı hakkında dola şan şayialan şiddetle tekzib etmiştir. Ondan sonra söz alan M. Caillaux, p e r a k e n d e fiatlarm mesi p a r a d u r m a d a n yüksel düşürülmesinden kıymetinin umulan f a y d a y ı temin etmediğini b e y a n ve vaziyetten e f k â n umumiyenin endişeye d ü ş t ü ğ ü n ü ilâve etmiştir. M . Spiuasse, takriben y ü z d e 3 0 nis • b e t i n d e a r t a n fiatlar meselesi hakkında i z a h a t vermiştir. H a y a t b u nisbette p a halılaşmıştır. H a t i b , demiştir k i : « G e ç e n mayıs a y m d a n b e r i ecnebi memleketlerdeki fiatlar m ü t e m a d i y e n artm a k t a d ı r . F i a t l a n n yükselmesi yevmiye lerin artmasını intac etmekte o l d u ğ u n d a n b u h a l p a r a y ı kıymetsizlendirme çerçevesini aşmak istidadını göstermektedir. nun içindir ki artık Bub u meseleyi hallet SARAY ve OTESi IHEM NALINA MIHINA Bir kaç nokta 1 Halid Ziya Uşaklıgil Ingilteredeki sefaletü oğru mu, uydunna mı oldugunu pek bilmiyorum amma, İngiltere Kraliçesi Victoria (Viktorya.) için şöyle bir hikâye anlatırlar: Kraliçe, bir gün Londranm fukara mahallelerindeki yoksullann evlerini geziyormuş. Bir evde bir kadm, Kraliçeyei Haşmetmeab demiş, yiyecek ekmeğimiz yok! Kraliçe, hayret içinde kalarak ş« snali sormuş: Ekmeğiniz yoksa bisküitiniz de mi yok? Aşağıdaki telgraf haberini okuyunca yukanki hikâyeyi hatırladım. «Londra 10 (A.A.) Işçi pariisin'm «sefalet bö'lgesi» ismi verilen bb'lgede gezmekte olan bir heyeti halen G/oscow bölgesinde tetkikat yapmaktadır. Heyet azasmdan biri NeuOs Chronide gazeiesinde yazdığı bir makalede, bu bölgedeki Vaziyette cenub Galindeki vaziyete nisbetle son senelerde salâh mev~ cud olmakla beraber, kalabalık ailelerin bir tek odada ikametlerine şahid olduğu~ nu bildirmektedir. Baba, ana ve dört çocuktan miileşekkil bir aile bir odada yatıp kalkmaktadır.» İngilterede, baba, ana ve dört çocuktan mürçkkeb bir ailenin bir odada yatıp kalkmasına sefalet diyorlar. Memleketler var ki kınk camlanna mukavva takılmış, yedi odalı bir apartımanda, her biri bilmem kaçar kişiden mürekkeb yedi aile oturuyor. Memleketler var ki güneş görmez bodrum katlarınm, rutubetli zemini üstüne serilmiş otlann üstünde sürü sürii insanlar yas.ıyor. Memleketler var ki bir tek odasında, bir değil birkaç aile oturuyor. Memleketler var ki insanlan ahırlarda hayvanlarla kucak kucağa denilecek bir vaziyette, geceyi geçiriyor. Memleketler var ki fakir halkı, geceleri aralıklarda, viranelerde, sokaklarda yatıyor. Ve bu memleketler bir değil, bir çoktur. Hem de Avrupanın göbeğinde, İngilterenin burnunun dibinde olanlan da vardır. Bu vaziyette, İngilterede altı kişilik aileler, yatacak bir tek oda bul duklarına şükretmeli değil midirler> Halk için, daha fazla rahat ve refah istiyen İngiliz işçi partisini takdir etmekle beraber, bazı memleketlerdeki büyük fakır ve zarureti düşününce bu istek karşısında İngiltere Kraliçesinin «bisküitiniz de mi yok?» sualini hatırlamakta haklı değil miyiz? mek z a m a n ı gelmiştir. İşi ve tevziatı teşk i l â t l a n d ı r m a k lâzımdır. B u n d a n m a a d a istihsalâtın d a çoğalması lâzımdır. K a r ı şıklık devresi geçmiştir. Biz u z l a s m a n m m ü m k ü n o l d u ğ u n u isb a t etrik. Fransız eminim.» ııııııııııııııınııııuıı iktısadiyatında yann d a h a z i y a d e refah alâimi görüleceğinden Amerika Yüksek B. M. Meclisinin mahkemenin ıslahı dünkü içtimaında Amerika Cumhurreisine Birçok kanun lâyihaları dünkü Mecliste yeniden ve mukaveleler müzakere ve tasdik edildi hücum edildi Vaşington 10 ~(A.Â.) Yüksek mahkemenin ıslahı projesi dolayısile teşriî faaliyet tamamile durmamış ise de yavaşlamıştır. İçtimaî kanun lâyihalarından bir çoğu Reisicumhurun projesinin müzakeresinden çıkacak neticeye intizaren bir kenara bırakılmıştır. M. Roosevelt tezini müdafaa etmek îçin hazırladığı delâil hakkında tam bir ketumiyet muhafaza etmektedir. Matbuatta bilhassa muhaliflerin sesleri yükselmektedir. Ankara 10 (A.A.) Kamutay bugün Refet Canıtezin başkanlığında toplanarak Türkiye Yugoslavya afyon anlaşmasının tasdikine aid kanuna ek kanun lâyihasile Türkiye Çekoslovakya ticaret Fınlândıya ticaret ve seyrisefaın muaheve sefrisefain mukaveleleri ve Türkiye desine müzeyyel itilâfın ve bir numaralı munzam protokolun tasdiklerine aid kanun lâyihalarının ikinci müzakerelerini yaparak kabul etmiştir. Bunlardan başka ceza kanununun mer'ıyet mevkııne konulmasına aid ka nunun 27 nci maddesinin tadili ve devlet meteoroloji işleri genel direktörlüğü teşkilâh ve vazifelerine aid kanunlar da Kamutayın bugün kabul ettiği kanunlar arasında bulunmaktadır. Kamutay yarın toplanacaktır. Mecliste hararetli müzakereler Vaşington 10 A.A.) Meb'usan meclisi, âli mahkeme azasmm on sene hizmetten sonra yetmiş yaşmda tam maaşla tekaüd olabilecekle*i hakkında kanunu 75 muhalife karşı 315 reyle kabul etmiştir. Tekaüd yaşmın 75 olması hakkında cumhuriyetçilerin yaptığı teklif büyük bir ekseriyetle reddolunmuştur. Bu münasebetle hükumet partisinden Cox ve Lenneck Roozevelt'in teklifine şiddetle hücum etmişler ve alî mahkeme azası miktannm artırılması bir diktatör lük hükumetine müncer olabileceğini söylemişlerdir. Vekiller Heyetinin içtimaı Bu hatiralarda tarih yapmak ve sıra gözetmek kayidlerile bağlanmamakla beraber onlarda mümkün olabilen tamamiyeti temin için bazı noktalan krsaca ve süratlice tesbit etmeğe lüzum görüyorum. Bunlardan biri: l Sadaret tebeddülüdür. Mart sonu isyanında Sadareri işgal etmekte bulunan Hüseyin Hilmi Paşa o hâdiseden sonra bu makamda kalamıyarak çekilince Abdülharnid Sadarete Tevfik ftaşayı getirmişti. Tevfik Paşa iffetile, namusıle herkesin indınde pek muhterem sayılırdı. O, ne Hüseyin Hilmi Paşa gibi İttihad ve Terakki Cemiyetile irtibat sahibi, ne de Kâmil Paşa gibi Cemiv etin sarih bir muhalifi idi. O zaman için en münasib bir sadriazam ancak o olabilirdi. Fakat yeni Hünkârın cülusu üzerine Cemiyet, nüfuz ve kuvvetinin rücuuna muşahhas bir timsal olmak üzere, 31 mart irticaında çekilmeğe mecbur olan sadrıazamı gene yerine getirmeğe lüzum gördü, ve bu suretle Tevfik Paşaya Londra sefareti verilerek Hüseyin Hilmi Paşaya da Sadaret tevcih edildi. Bu neviden tebeddüllerle alâkası, ancak havanın lodos yahud poyraz olmasile takayyüd mesabesinde kalan, ve bu itibarla o zaman hükumet idaresini ellerinde tutan kuvvetin arzusuna pek muvafık bir siyaset takib etmek dirayetini gösteren Hünkâr, yalnız sarayın tefriş ve tamir işlerini yakından takib etmekle ikBu gürültü asnnda, kitablan da tifa ediyordu. Bu tebeddülün saraya yeyeryüzünün şamatalarına • ilâve etgâne talluku sadaret alayı rasimesinden mek istiyen bir icad aleyhinde, Le ibaret kalıyordu. Temps muharririnin haklı olabilmeBu alayı hemen herkes mükerreren si için, gözün müdafaasını yapmıya görmüş öğrenmişti. Babıalinin meşhur ne ihtiyacı vardı? Dünyadaki bütün caddesile büyük sofası ve divan odası kitabların kuvvetli spikerler ve ak kaç kereler bu alay için, vakit geçirecek törler tarafından okunarak dile gel eğlence arıyanlarla dolup boşalmak hudiğini bir gözönüne getirmeliydi. susunda mümarese sahibiydi. BeşiktaşHele tiyatro kaidelerine göre de oku tan Sirkeci iskelesine bahren gelen bir nacak olursa, bu kadar gürültü yetiş heyet orada kendilerine muntazır olan atmiyormuş gibi, evlerde, mektebler lara binerler, sadnazam ve onunla beraber de, kulüblerde, kahvelerde, meydan değişen yahud yerinde ipka ecLlen şeylarda, yazıhanelerde... milyonlarca hülislâm, önlerinde mabeyn başkâtibi ve kitabm içinden fışkıracak haykınşlar etrafta yaverandan mürekkeb bir halka kulaklanmızı sağır edeceği için, bu ile, yavaş yavaş, caddenın berberlerinabes icaddan kurtulurduk! Kalem, den, kitabcılarmdan, kahve halkından kendisine hücum eden nice saltanat birikmiş kalabalığa, en muhteşem elbisei lan devirmiştir, yazı ile, bütün dira resmiyelerinin şaşaasile göğüslerini dolyet ve basiretlerimizin parlak ve dip duran nişanların iltimaını göstererek bir diri başlangıcı olarak muhafazasma alayı vâlâ halinde yokuşu çıkarlardı. çalıştığımız göz arasına perde çekBu alayı vâlânın asıl hikmeti vücudü, mek istiyen bir Fransız mühendisimabeyn başkâtibinin bir elinde göğsü nin oyuncağından kalemin pervası nün en üst tarafında mukaddes bir nüsha mı olur? ihtiramile taşıdığı al atlas kese içinde saPEYAM1 SAFA daret fermanıydı. Veziri maalismirim... diye başlıyan ve daima çıkan için tezlılı mutazammm oımamakla beraber gelen hakkında pek iltifatla dolu oluşuna nazaran gidene pek te tesliyet verecek bir mahiyet gösteremiyen bu ferman Babıalide büyük ihti ramla karşılanır ve sanki yeni bir şeyler haber verecekmişçesine biran evvel en iyi işitilebilecek bir noktaya vâsıl olmak için divan odasma biribirini itekaka hücum eden kâtiblerin, hademenin, merak sahiblerinden müteşekkil bir kalabahğm arasından teşrifatçıların gayretile açılan yolda, gene öyle vakarla, azametle, ağır ağır ilerliyen heyet, izdihamın az yahud çok olmasına göre, epeyce dar yahud oldukça geniş bir boşlukta mevki alırdı. Burada mabeyn başkâtibi kırmızı tor bayı telsim ederek ve alnına götürerek sadaret mektubcusuna tevdi eder, o da ayni rasime ile alıp torbanin içinden fermanı çıkarır ve gür bir sesle okurdu. Mabeyn başkâtibi sadrıazamı tebrik ettikten sonra çjkardı; ayni merasim pek çok ihtıraslarla Babı Vâlâyı Meşihatte de tekrar edilince artık saraya aid olan vazife biterek hükumet te: Alem gene ol âlem... Devam etmeğe başlardı. Bunun belki gösteriş için, saltanata ve sadarete aid tantana ve debdebe için, ötedenberi mer'i bir an'ane itibarile faydası teslim olunabilirdi; gencliklerinde ata binmekte mümareseleri olsa bile şu yaşhlık halinde Sirkeci iskelesinden Babıaliye kadar binicilik tecrübesi yapmağa mecbur olan sadrıazamla şeyhülislâ mı halka pek te beğenilecek bir şekilde göstermek kabiliyeti yokru. Hele başkâtib bir elile hayvanının dizginlerini idareye, diğer elile atlas keseyi göğsünün yukarı kısmından biraz aşağı inmesin diye münasib bir hadde tutmak için dikkate mecburken, elbisei resmiyesinin sırma şerıdli pantolonu atm karnına sürte sürte dolanıp burgulandıkça bacaklannı baldırlarının yansına kadar açıkta bıraktığını farkederek, bir türlü çaresi bulunamıyan bu rezaletten, alnında biriken soğuk ter damlaları şnpır şıpır atlas torbanın üzerine düşerek, pek gülünc ve ayni za Troçkinin nutku iyi işitilmedi Meksiko 10 (A.A.) Sebebi henüz taayyün etmiyen bir arıza Troçki tarafından radyoda söylenen nutkun Nevyork hipodromundan duyulmasına mâni olmuştur. Nutuk altı bin kişinin önünde okunmuştur. Maliye memurları arasında Ankara 10 (Telefonla) Bolu nvuhasebe müdürü Reşad, Istanbul tahsilât kontrol memuru Ömer, Eyüb Malmüdürü Mehmed Ramiz bir derece terfi ettiler. Samatya Maliye şubesi tahsilât memuru İsmail Hakkı ayni şubenin tahf>lât şefliğine, Adapazan müfettişi Asaf Beyoğlu kazanc tetkiki itiraz komisyonu raportörlüğüne, seker fabrikaları anonim şirketi müfettişi Vasfi de İstanbul tetkiki itiraz komisyonu raportörlüğüne tayin edildiler. Ankara 10 (Telefonla) Bugün Vekiller Heyeti, Meclis içtimaından son Ankara Halkevinde Puşkin gecesi ra saat 1 7 de Meclis binasında toplana rak bir saat devam eden bir müzakeratta Ankara 10 (Telefonla) Bu ayın bulundu. 17 nci çarşamba günü Ankara Halke Gemi adamlarının vinde bir Puşkin gecesi tertib edilecektir. Bu gecede büyük Rus edibinin hatıralan tekaüdlüğü Ankara 10 (Telefonla) Gemi yad edilecek, edebî karakterleri tebarü? adamları hakkındaki tekaüd kanun lâ ettirilecek ve bir film gösterilecektir. yihasınm bir maddesi Meclisin pazarPuşkin ismini alan şehir tesi günkü toplantısmda encümene göndeve sokaklar rilmişti. Encümen henüz maddenin mü Moskova 10 (A.A.) Sovyetler zakeresini bitirmediğinden lâyiha Mec Birliği merkezî icra komitesi, Puşkin'in lısin cuma günkü toplanışmda görüşüle • ölümünün yüzüncü yıldönümü hatırası cektir. Izmitte bir kimya fabrikası olarak, Moskovadaki plastik san'atlar müzesile Leningrad'daki Dram tiyatro kurulacak İzmit 10 (Hususî) İzmitte hüku suna Puşkin'in ismini vermiştir. Keza icra komitesi, Detskö Selo şehmet tarafından büyük bir kimya fabrika< sı kurulacaktır. Kimyevî maddeleri tama r isminin Puşkin ismile değiştınlmesıne mile istihsal edecek olan fabrika modern ve Moskova ve Leningrad'da bazı sokak teknik esaslara göre yapılacaktır. ve meydanlara Puşkin isminin verilme Yüksek Askerî Şuranın /ine karar vermiştir. toplantısı Ankaradan Uludağa gidecek kayakçılar Ankara 10 (Telefonla) Öğrendiğime göre Yüksek Askerî Sura bu ay sonlanna doğru toplantılanna başlıyacaktır. tarifemiz Cumhuriyet gazetesi üç sene evvel ilân tarifesini tanzim ettiği zamana nisbetle bugün üç misli fazla basılmakta ve satılmakta olduğu icin ilân sahiblerine temin ettiği menfaat en az üç beş misli fazlalasmıs ve ihtivar edilen külfet ve mesai dahi o nisbette artmış bulunmaktadır. Adedi tab'ı fazlalığının istilzam ettiği büyük masraf nazarı dikkate alınarak ilân fiatlarında gayrimahsus denecek derecede az bir tezavüd vapmak mecburiveti hasıl olmustur. Bununla beraber daimî müşterilerimiz avrıca hazırlanan tenzilâtlı tarifeden istifade edeceklerdir. Yeni ilân tarifemizde bir sütun itibarile beher santim ilân fiatı aşasıda gösterilmistir. Birinci sahifede 400 kuruş 250 İkinci » 200 Üçüncü » 100 Dördüncü » 60 Diğer sahifelerde 40 Son ilân sahifeleri himize açık olan memleketler Çekoslovakya, Sovyetlerden Ankara 10 (Telefonla) Ticarî tütün alıyor Ankara 10 (Telefonla) Bu bayEmniyet işleri teşkilât ram tatilinde Ankaradaki kadm erkek kanunu kayakçılar bir kafile halinde Uludağa Ankara 10 (Teiefonla) Meclis seyahat edeceklerdir. Bu seyahati An Dahiliye Encümeni bugünkü toplantısınkara Halkevi tertib etmektedir. da Emniyet îşleri Umum Müdürlüğü Çimentolardan alınan teşkilât kanun projesinin müzakeresine başladı. Toplantıda Emniyet Müdürü gümrük resmi Şükrü de hazır bulundu. Ankara 10 (Telefonla) Gümrük tarifesinin A 469 na göre, çimentolardan alınmakta olan gümrük resminin indirilParis 10 (Hususî) Paris borsasımn mesi hakkındaki Vekiller Heyeti karan bugünkü kapanış fiatları şunlardır: gümrüklere bildirildi. Bu tenzilât yalnız Londra 105,10, Nevyork* 21,47, Berlin 40 bin ton çimentoya münhasır kalacak 864, Brüksel 362. Madrid , Amster dam 1173.25. Roma 112,95, Lizbon 95,75, tır. Cenevre 490, 60 Ticarî muvazene vaziyeti le 226.7.6, altın bakır 1/2.1/2 61 1/2, kalay 142,0 gümüş 20. PARİS BORSASI muvazene vaziyeti Türkiye lehine devamPrag 10 (A.A.) Sovyetler Birliğine lı surette açık olan memleketler arasına Çekoslovakya rejisi tarafından 500 Amerika, Filistin, Mısır ve Suriyenin de bin kiloluk Rus tütünü sipariş olun üâvesi kararlaştu ı muştur. manda pek acmacak bir haldeydi. Saraya avdetinde bunu Hünkâra öyle tuhaf bir manzara olarak arzetti ki o alaydan sonra bir daha sadaret alayı yapılmak icab ederse bunun önde başkâtible seryaveri ve arkada sadrıazamla şeyhülislâmı taşıyacak olan, etrafta münasib miktarda süvari ile, landolarda yapılması takarrür etti. Hakikaten ondan sonra da alayı vâlâ gülünclüğünden en mühim kısmını kaybederek bu suretle icra edilir oldu. Bugünden sonra sarayda bir usul daha teessüs etti. Abdülhamid zamanmda sadnazamların, hatta şeyhülislâmla diğer vükelânın muayyen günlerinde Yıldızda ispatı vücud etmeleri mutaddı. Hüseyin Hilmi Paşa bu âdeti haftada iki gün konağından doğruca saraya gelmek ve huzura girmek şeklinde ihya etti. Bittabi o günlerde sadrıazama tahsıs edilen, cephenir. kara cihetindeki büyük salonda matibahı hümayundan ihzar edilen pek mükellef, pek mutena bir yemek verilirdi. Hüseyin Hilmi Paşa selefi gibi sükut eder bir zat değildi, sohbeti pek dolgun ve pek cazibdi. Onun için huzurda uzun bir zaman geçirirdi. Nelerden bahsolunurdu. Bunu bilmiyoruz, fakat pek iyi biliyoruz ki siyasiyattan, umuru hüku metten bahsolunmazdı. Gerek Hünkâr, gerek Sadnazam o zemınlere sevki kelâm etmiyecek kadar perhizkâr idiler. MatfcaJıı hümayun dedim. Bu matbah, matlbahı âmireden büsbütün ayn bir teşekküldü ve mabeynde hususî mahallınde kâindi. Buradan yalnız Hünkârm şahsına mahsus yiyecek ihzar edilirdi. Kendisinden artakalanla da bendegânından bazıları müstefid olurdu. Hakikaten san'atında pek mahir olan ahçıbaşı ile muavinlerinin meharetini bazan bizler de tecrübe ile takdir etmek fırsatını bulurduk. Matbahı âmirede yapılan tasarruf tedbirlerini matbahı hümayunda tatbik etmek muvafık olamazdı. Hatta bu siyaseti bize bir gün hasbıhal arasında Talat ta ihtar etti: «Bütün delikleri hkamayınız!..» dedi. 2 İlk ziyafet. Bir gün, o zaman hâlâ teşrifatii divanı hümayun unvan ve vazifesini muhafaza eden Galib Paşa mutadı olan telâşla saraya gelerek haber verdi: Mısır Hıdmne bir ziyafeti seniye verilecek, dedi. Cülusun hemen ilk günlerine tesadüf eden bu haber bizi epeyce şaşırttı. Ziyafet takımları henüz Yıldızdan Hazinei Hassaya verilmemişti. Dolmabahçenin neresinde ve neyle bir ziyafet ihzar edilebilirdi. Galib Paşa bu telâşı mucib haberin mühim bir kısmını tahfıf edecek b:r ilâvede bulundu. Hükumet erkânı tarafından kendisine verilen talimata tevfıkan ziyafet pek küçük bir şekilde olacaktı. Siyaseten buna lüzum görülmüş ve Hıdiv için bir hükümdara verilecek olan ziyafet mikyasmda bir tekellüfe kalkışılmaması takarrür etmişti. Derhal bir fihris yapıldı. Onun böyle seylerde mesbuk tecrübeleri vardı. Hünkâra, Veliahde, Hıdive tahsis olunan mevkilerden sonra hükumet erkânından mutlaka bulunacak olanlara da yer verilince mabeyn erkânına ancak üç yer kalıyordu. Bu üç yer başmabeyncinin, baş kâtibin ve seryaverindi. Bu dar çerçeve içinde bile sofra on altı kişilık oluyordu. Zülvecheyn denilen büyük sofaya, amele üşüştürüldü, bütün bir gün saray keser taktaklarile gümgüm öterek orada tahta ayaklar üzerinde dermeçatma, fakat muhkem bir sofra kuruldu, sarayın asıl muhteşem vermeil ziyafet takımı alınamıyarak ancak adejji mahdud bir heyeti idareye kifayet edebilecek olan ve sarayda galiba bir tarihte Rusya Çarma ziyafet verilmek için Ulahyaya gönde rildiğinden dolayı Ulah takımı diye anılan küçük gümüş takım getirtilebildi. Velhasıl muayyen gecede hademei hassadan, mızıkai hümayundan, enderun efendilerinden mürekkeb bir resmi kabul ile şanı saltanata lâyık bir ziyafet verildi. Hıdiv Abbas Hilmi Paşa her sene yazın bir kısmmı Çubuklu malikânesinde geçirmek üzere lstanbula gelmek itiya dında idi. Her gelişinde Padişaha ihti ramlannı arzeder ve sarayca da kendisine haiz olduğu mevkiin icab ettirdiği hüsnü kabul gösterilirdi. Bu âdet yeni Hünkâr zamanmda da bu suretle başlıyarak devam etti. Abbas Hilmi Paşa gayet zeki olduğu için ıstanbulda ikametini makamı saltanah ve hükumeti işgal etmiyecek surette geçirirdi. Gene zekâsmın icabatı tabiiyesınden olarak meşnıtiyet zamanmda bu ihtiyat ve içtinab siyasetine fazlasile riayet, fatat saltanat makamma da eksilmiyen bir Maraşın kurtuluşu Yarın Maraşın 17 nci kurtuluş yıldönümüne tesadüf etmektedir. Bu müna sebetle Maraşhların gündüz Eminönü Halkevinde toplanacaklarını ve cumar tesi gecesi Park otelinde bir balo vereceklenni dün yazmıstık. İstanbuldaki Maraşlılar kurtuluşlannı fevkalâde surette kutlulamağa hazırlanmışlardır. Bu arada Eminönü Halkevinde yapılacak merasimde şair Necib Fazıl Kısakürek te bir hitabe irad edecektir. Yarın, Halkevinde yapılacak olan törene her vatandaş serbestçe girebilir. Bir terfi Cerrahpaşa hastanesi dahiliye doçenti Muzaffer Esad. birinci dahiliye pro fesörlüğüne terfi etmiştir. mikyasta hürmet gösterirdi. Bu ziyafetin bende pek nahoş bir hahrası vardır: Onun mürettibi hükumetten ahrrmış, tahmat daıresinde hareket eden Galib Paşa, ve saraya taalluk eden aksamında, Hünkâra arzı ve iradesinin istihsali hususunda salâhıyetmi istimal eden Lutfi Simavi olduğu, başkâtib yalnız cereyan eden müzakeratta bir müşahid sıfatile bulunduğu halde, sofrada kendilerine bizzarure yer verilemiyen birkaç zat bun dan büyük bir izzetinefis meselesi çıkarmışlar ve biçareyi yıllarca sönmek bilmiyen bir husumete maruz bırakmışlardı. O kadar ki hiç istihkak kesbedilmemiş olan bu infialin ezası altında biçare adam hergün bir parça daha zehirlenir ve sabırla sükut ederdi. Garibdir ki o gece ziyafette bulunmak imtiyazına herkesten ziyade istihkakı olan ikinci mabeynci Tevfik Bey istihzarat çin gene herkesten ziyade çırpınıp uğraştı, ve kat'iyyen bir infial eseri göstermek şöyle dursun, belki biraz daha gayretle kendisine bir yer tahsisi çaresi aransaydı, bunu kabul etmiyecekti. Bütün refakat müddetince melekâne evsafile bizleri kendisine meclub eden bu zatın hatırasına şimdilik küçük bir selâm ithafile geçeceğim. Halİd Ziya UŞAKLIGtL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear