24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 Birincikânun 193? CUMHURtyET ASKERLIK BAHISLERI Japon askerinin yürüyüş kudreti çok yüksektir Japon asker ve zabiti hayret edilecek kadar kanaatkârdır, günde yarım kilo pirinc ve birka ç patatesle geçinir Bugün dünyanın en modern ordulanndan birine sahib olan Japonya, beyazlar gibi silâhlanmanın lüzumunu, 1854 ten itibaren anlamış, 1867 de meşhur Mut suhito lmparator olup da modern Japonyanın tarihi başladığı zaman, yeni usul bir ordu ve donanmanın da temeii atılmıştır. Bu ordu ve donanma 1894 1895 te Çini ve 19041905 te Çarlık Rusyasını mağlup etmiştjr. Ve o tarihten beri, Ja ponya, askerlik bakımından dünyanın en kuvvetli devletlerinden biri olmuştur. Japon kara, deniz ve hava ordulan teşki lât, ve teslihat ve teçhizat itibarile çok ileri olduğu gibi efrad ve zabitanının kahramanlığı, tahammül ve mukavemeti de daima hayranlık uyandırmıştır. Çinde harbeden Japon ordusu ile beraber bulunan Avrupa askerî muharrirleri, bu ordudan hayret ve takdirle bahsetmekle beraber, Japonların askerlik bakımından bazı zayu taraflan olduğunu da yazmaktadırlar. katli bir yürüyüşten sonra, bir bataklığa rasgeldik. Erler dizlerine kadar çamura gömülerek yürüyorlardı. Bu, yol yürümeğe en dayanıkl insanların bile bacaklannı titretecek kadar zahmetli bir yürir yüştü. Bataklığı geçmemiz bir saat sürdü. Bataklığm ötetarafına geçer geçmez, asker manga koluna girdi. Albay, hemen atını süratliye kaldırdı ve bütün birlik, koşar adımla komutanmı takibe başladı. Ben hayret ve ıstırabla seyrediyordum. Kunduralannın tabanlarına yapışmış olan çamurlarla askerler, yolda fil izleri bırakarak tam 55 dakika böyle koştular. Bundan sonra, bize beş dakika istirahat lutfedildi. Bu esnada albay Otaka harita üzerinde bana izahat verdi. Bu elli beş dakikalık koşuyu yapmasaydık, bizimle müsabakaya girişmiş olan Akivera birliği alayımızı adamakıllı geçecekmiş. Çünkü, solumuzda yürüyen bu birlik, bizi tam 47 dakika geciktirmiş olan bataklık gibi bir maniaya uğramadan ilerliyormuş. Albayın hesablan doğru idi: Birliğimiz, hedefe birinci olarak tam zamanında vardı. Hem de arkasında bir tek döküntü bırakmadan. Arkamızdan da, on dakika sonra Akivera birliği şehre girdi. değil; centilmence hareket etmek arzusu da zekâdan ziyade seciyeye ehemmiyet verdirir. Romanyada siyasî vaziyet iBastaran 1 tnct sahUeâet diğimiz ekseriyeti elde edememiştik. Bu sebeble kabinenin istifanamesini Krala verdim.» Kabineyi Af. Goga kttrdu Japon askerinin kanaatkârltğı Çindeki Japon birlikleri Şimalî Çinde harbeden Japon ordusu 400,000 kişidir. Bu ordu 1000 kilometrelik bir cephe üzerinde yayılmıştır amma, buradaki cephe tabiri Avrupa harblerinde kullanılan ve azçok birleşik bir hat teşkil eden şekilde değildir. Japon taarruzu ayrı ayrı üç kol üzerinden yapılmaktadır. Japon ordusunda, Avrupa ordularındaki gibi kolordu teşkilâtı yoktur. En büyük tabiyevî Japon birliği tümen, yani fırkadır. Fakat şimalî Çindeki Japon tümenleri de, Rif te Fransızların yaptığı gibi, takviyeli alaylara ayrılarak öyle harbetmektedirler. «Birlik» denilen bu alaylar, seferî mevcudlu bir piyade alayı ile süvari ve topçudan mürekkebdir. Topçu umumiyetle üç bataryadır. Bu birlikler, iaşe hususunda geriye bağlı değildirler. Ekseriya, bulundukları yerde kendi iaşelerini temin ederler. Bu sebeble, çok müstakil ve müteşebbistirler. Japon birliklerine, ekseriyetle b r zabit veya kumandan ismi verilmiştir. Fakat, bunlar, Avrupada ve eskiden bizde olduğu üzere birliğe kumanda eden zatm ismini meselâ «Ali Bey müfrezesi» gibi anılmazlar. Bununla beraber nadiren kumandanının adını veya Japonyada bir yerin ismini taşıyan birlekler de vardır: Japon piyadesinde yürüyüş kudreti Japon askerinin yürüyüş kudret ve mukavemeti, cidden şaşılacak birşeydir. Esasen bu mukavemet, Japon kumandanlığının medan iftiharıdır. Kumandanlık, erlerin daima mükemmel bir yürüyüş formunda olmalanna dikkat eder. Bunun için de Japon ordusunda kunduralara fevkalâde itina edilir. Her alayın kendi hususî kunduracı atölyesi vardır. Her erin kundurası ölçü üzerine yapılır ve askerin ayağında iken kunduralara daimî bir dikkat gösterilerek ayaklan vurmaması temin olunur. Muvazzaflık müddetini bitirmek üzere olan askerleri uzun yürüyüşlere alıştırmak için, bunlara hususî bir idman devresi geçirtilir. Alay, sık sık ve gece gündüz, tam teşhizatla 3035 kilometrelik yürüyüşler yapar. Senenin sonunda bu antrenman devresi, büyük manevralarda yapılan 150 kilometrelik bir vürüyüşle kapanır. Manevralardaki 150 kilometrelik yürüyüş üç gün sıra ile ve günde 50 kilometre yürümek suretile yapılır. Japon zabitlerine, askerin bu harikulâde yürüyüş mukavemetinin sır ve hikırietini sordum. Onlar, bunun en büyük sırn, yürüyüşler esnasında alay sancağınm alayın başında ve daima açık bulunduğunu söylediler. Japon askeri için, sancak, Avrupadı olduğu gibi, silâhlanmış vatanın timsali olmakla kalmaz, onun için sancak, imparatorun tannlığınm da müşrhhas sembolüdür. En mütevazı er bile, Japon ırkının en büyük şefinin gözleri önünde haysiyet ve vakannı kaybetmekten utanc duyar ve asla şikâyet etmeden sonuna kadar dayanır. Bu mukavemetin diğer şaşılacak bir tarafı da, Japon askerinin hiç denilecek kadar az yiyeceğe kanaat etmesidir. Birliklerin tek hayvanla çekilen ve memleketin dar yollarına çok uygun bir şekilde yapılmış olan daracık küçük arabalara (Büyük Harbde bu küçük arabalardan Türk ordusunda da vardı. Bunlara Japonlar dan kopye edildiği için Japon arabası denilirdi.) yüklü ağırlıklan arasında seyyar mutfaklara tesadüf edemezsiniz. Şayed, bazan böyle bir seyyar mutfak görürseniz bu da yemek pişirmek için değil; hazır sıcak su bulundurmak içindır. Asker ve zabit, yanm kilo pirinc ve bir kaç tane kara papatesle geçinirler. Yağ filân yoktur. Pirinc de, patates de sıcak suda haşlanmıştır. Japon ordusu et yemez. Kolera korkusundan balık da yemez. Çay bile içmez. İspirtolu içkilere gelince, bunlar Japon ordusunda şiddetle yasaktır. Böyle bir iaşe usulünde, tabiî yemek gayet çabuk ve kolay pişer; birlikler de, şayed geri ile rabıtaları kesilmişse, bulundukları memlekette bulabildikleri şeylerle kolayca iaşelerini temin ederler. Japon ordusunun geri hizmetleri çok iyi teşkilâtlandırılmış olmasına, kanal ve nehirlerde her biri pirinc yüklü dört veya beş tane ağır dubayı çeken bir sürü motörlü küçük romorkörlerle nakliyat yapılmasına rağmen kıt'alar, ekseriya, bulundukları yerlerin halkından tedarik ettikleri yıyeceklerle geçinmektedirler. Japonların, halktan harb tekâlifi usulile aldıkları şeylerin hemen parasını verdiklerini gördüm. Peşin para ile alışverişin asıl sebebi, defaatle tekrarlanmış olan «biz Çine mürtekib ve hain şeflerin kurbanı olan Çin milletini kurtarmak ve onun saadetini temin etmek için geldik.» iddiasını filiyatla da teyid etmektir. Japon askerinin sivil ahaliye karşı iyi ve dürüst hareket ettiklerini kaydetmek hakşinashk olur. Muharebede şeytanî bir hırsla harbeden Japon askeri, başka zamanlarda bir çocuk ruhile hareket eder, hatta bazan garib bir safiyet gösterir. Bükreş 28 (Hususî) Kral Majeste Tokyo 28 (A.A.) Lady Bird hâKarol yeni kabineyi kurmak vazifesini disesi dolayısile hazırlanan Japon cevabı millî hıristiyan fırkası lideri M. Goga Ingiltere sefirine saat 17,40 da Hirota'yı ya vermiştir. ziyareti esnasında verilmiştir. M. Goga, bizzat Başvekil olmak üzere Tokyo 28 (A.A.) «Lady Bird» yeni kabinevi kurmuştur. vapuruna karşı yapılan taarruz hakkındaFaşist idare mi? ki Ingiliz notasına Japon hükumetinin veLondra 28 (Hususî) Bükreşten bilreceği cevabın bu akşam îngiliz büyük dirildiğine göre, Romanya millî hıristielçisine tevdi olunacağı zannedilmekte yan fırkası lideri M. Goga yeni kabineyi kurmuştur. Yeni kabinenin Roman dir. Japon kabinesinin bu sabah yaptığı yada bir nevi faşist idaresi kuracağı ve toplantıda bu cevab metninin tesbit edilson intihabda kazanan meb'usları topdiği tahmin edilmektedir. lantıya çağırmıyacağı haber veriliyor. M. Hirota saraya giderek ImparatorM. Titıilesco Viyanaya gitti Bükreş 28 (A.A.) M. Titulesco, Vi dan bu metni tasvib edib etmediğini istifyanaya gitmiştir. Kendisini orada mü sar etmiştir. tehassıs bir doktora göstereceği söylenPanay hâdisesinin akisleri mektedir. Vaşington 28 (A.A.) Panay me Çinde beynelmilel imtiyaz mıntakasmda yeniden bombalar atıldı. Japonlar asker ihrac ediyorlaı; demiştir ki: « Japon ordusu beynelmilel imtiyaa mıntakasını bu mıntakada saklı bulunai silâhlardan kurtarmak hususunda beledrj ye meclisi tarafından sarfedilen gayretlerden memnun değildir.» Bu zat, Şanghay'da normal şartlar te essüs etmeden son olarak filî bir harekettı bulunulması lüzumunda ısrar etmiş v < imtiyaz mıntakasınm garbinde bulunai mahallelerin açılması için konulan müh leti Şanghay civarında iki veya üç yü; kişiden mürekkeb Çin çetelerinin faaliy tine atfetmiştir. Japonya, dün Ingiliz notasına cevab verdi ) Ecnebilerin vaziyeti Londra 28 (A.A.) Şanghaydak Japon makamlarının haric ezmemleke hakları hakkındaki beyanatlan Londra da pek gayrimüsaid tesir bırakmıştı. ly haber alan mahfiller, Ingiliz hükumetiniı Şanghay'daki tebaasmın esaslı haklarınm azalmasını kabul etmiyeceğini bildirmektedirler. Bu münasebetle îngiltere hüku meti başka hükumetlerle ve bilhassa A • merika ve Fransa ile istijarelerde biıluna caktır. Muahedeler mucibince idare edileri topraklarda yaşayan îngilizlerin Japon^ y g için Ingili^ kanunlarına tâbi olmamaları efk;n umumiyesi hükumete müzaherefl etmeğe hazırdır. Parlâmentotnz idare kuruldu Londra 28 (Hususî) Romanyadan alınan mütemmim malumata göre, millî hıristiyan fırkası lideri M. Goga'mn mevkii iktidara gelmesi üzerine Ro manyada parlamentosuz blr idare ku rulmuştur. Millî hıristiyan fırkasile teşriki mesai etmekte olan kuvvetli faşist fırkasının programmda ş. mühim maddeler vardır: 1 Sovyetlerle münasebatm kat'ı, 2 Romanyanın komünizm aleyhindeki pakta iltihakı, 3 Musevilerin elinde bulunan gen;ş arazilerin millileştirilmesi. Yeni kabinede kimler var? Bükreş 28 (A.A.) Rador ajansı bildiriyor: Octavian Goga kabinesi saat 21,30 da Kral huzurunda yemin etmiş tir. Yeni kabine şu şekilde teşekkül et miş bulunmaktadır: Başvekil O. Goga nasyonal hıristi yan), Dahiliye Calinesco (nasyonal köylü), Hariciye îstrato Misesco (nasyonal hıristiyan), Maliye, Savo (nasyonal hıristiyan), Endüstri ve Ticaret Gigartu (nasyonal hıristiyan), Maarif profesör Petrovici (nasyonal hıristiyan), Meza hib, rahib Lupas (nasyonal hıristiyan), Kooperasyonlar, Ghtizesco (nasvona! hıristiyan), Adliye, Radulesco Mehen diti (nasyonal köylü), Münakalât, Po tarco (nasyonal köylü), Millî müdafaa, General Antonesca (sabık erkânıharbive reisi), Hava ve Deniz, îrimesco (eski kabineden), İş, Georges Couza (nasyonal hıristiyan), Sıhhiye doktor Banu (nasyonal hıristiyan), Devlet Bakanı, Aleksandr Cuza (nasyonal hıristiyan), Basvekâlet müsteşarı, Hodos (nasyonal hıristivan), birinci dahiliye müsteşarı, îoanid (nasyonal hıristiyan), ikinci dahiliye müsteşarı, Simlan (nasyonal köylü), Millî müdafaa müsteşarı General Teodoresco (eski kabineden). Tahlif merasiminden sonra, hükumet azaları, dinî bir âyinde hazır bulunmuşlar ve bilâhare ilk kabine toplantısını yapmışlardır. Tahlif merasimi esnasında, Kralın nutkuna Başvekil M. Goga cevab vererek yeni kabinenin üzerinde çalışacağı ana hatları tebarüz ettirmiştir. Japon kıt'aları arasında mtisabaka rahu Çinlilerin mutavaatt Şunu da unutmamak lâzımdır ki Japon ordusu Çinde halk tarafından hiçbir mukavemet görmemektedir. Bunun sebebi de şudur: Çinli, harb içinde yaşamağa ve harbin belâlanna tahammül etmeğe o kadar alışmıştır ki, onun kafası, harbi de, seylâb, zelzele ve yahud da kıtlık gibi, tabiî afattan birine benzetmektedir. Çinli fırtınayı atlatmak için eğilmekle iktifa etmekte, kendinden ve yakmlanndan başkasını hor görmekte, herşeyden evvel, uğursuz hayatını, mümkün mertebe, daha az fena geçirmeği ve nihayet tekrar dünyaya geldiği zaman daha iyi bir hayata kavuşmağı düşünmektedir. Japonlar, her yeni bir şehir işgal ettikçe, Çinlileri, yolumuzun iki tarafına dizilmiş ve usanmış, dalgm ve nadim bir halle tath tatlı gülümsiyerek küçük Japon bayrakları sallar selesinin haledilmiş olmasına rağmen Amerika efkân umumiyesi, büyük bir ademi itimad muhafaza etmekte olup bu ademi itimad ufak bir hâdise karşısında derhal yeni bir gerginliğe tahavvül ede cektir. Muhtemel haricî bir tehlikeye karşı memlekette birlik vücude getirmek arzusunda bulunan mümessiller meclisindeki fırkalar rüesası, Amerikanm harbe gir • mesinden evvel bir plebisit yapılmasını teklif eden Ludlow'un takririnin süratle reddedilmesini temine karar vermişlerdir. Diğer taraftap idare, sonkânun içtima Japonlar bir adayı zaptettiler dcvresinde bahriye için munzam kredileı Macao 28 (A.A.) Ağır toplarltf elde etmeğe çalışacaktır. yapılan bir bombardımandan sonra Ja « Amerika gazetelerinin neşriyatt ponlar Macao'nun cenubu garbisinde kâi Vaşington 28 (A.A.) Panay hâ in Wongnau adasına 200 bahriye silâhdisesi dolayısile Tokyo ile Vaşington ara endazı çıkarmışlardır. sında teati edilen notalar hakkında tef Japonlar bunur. için bir kruvazörün sirlerde bulunan Evening Star gazetesi motörü tarafından çekilen vapurlar k«l M şöyle yazmaktadır: lanmışlardır. «Hariciye Nezaretile Tokyo hâdiseyi Harekâta bir nakliye gemisjle 2 muhkapanmış addedebilirler. Fakat Amerika rib de iştirak etmiştir. halkmın da ayni kanaatte bulunduğu Nankin harbindeki Çin zayiatı şüphelidir. Bilâkis birçok kimseler JaponTokyo T> (A.A.) Tebliğ: yanın, Amerika bayrağını, bu kadar ağıî Şimalî Çinde Shantung eyaletinde Sa< bir şekilde tahkir ettikten sonra sadece nnehrin sol sahilinde Tsinan'ın karşısında «beni mazur görünüz» demesini bizim bulunan Japon ordusu 22 ilkkânunda alçaklığımızın ve Uzakşarktaki menfaat Tsinan'daki Çin mevzilerine taarruz et * lerimize yapılan tecavüzün sonu değil meğe başlamıştır. Şiddetli ve anudane bir başlangıcı olarak telâkki etmektedirler.» çok çarpışmalardan sonra Shantung eyaVaşington Daily News gazetesi yazı letinin merkezi olan Tsinan, 26 ilkkânun yor: saat 23,30 da tamamile işgal edilmiştir. Vaşington Japon tarziyesine büyük biı Nankin muharebesinde Çin zayiatmm kıymet atfetmemektedir. Bu basiretkâra bilânçosu şöyle tesbit edilmiştir: ne bir harekettir. Panay'm bir kaza neHarb sahasında bırakılan cesedler, ticesinde bombard:man edilmiş olup ol 73,874, sahra toplan 108, dağ topları mamasının nisbeten az bir ehemmiyeti 19, Siper havan toplan 79, hava müda vardır. Asıl mühim olan nokta Japonya faa toplan 37, hava müdafaa makinelitünra imkân nisbetinde tarziye vermek hu fekleri 7, obüs toplan 19, makinelitüfekler 411, hafif makineliler 956.. susunda zâhiren samimî görümesidir. :J Panay'ın halefi Japon tarziyesi karsıstnda îngiltere Birlikler arasında harikulâde bir müsabaka ateşi ve heyecanı vardır. Yürüyüş süratı ve bir mevkiin zaptı için aralarında hakikî müsabakalar yaparlar. Harekâtı takib eden gazetecilerden biri, bir Japon birliğinin yürüyüşünü şöyle anlatıyor. «Teshien'in zaptından sonra, takib harekâtı esnasında, muharib kıt'alardan birile beraber bulunmak istedim. Koyra adını taşıyan ve albay Otaka'nm kumandası altmda bulunan birlikle hareketime müsaade edildi. Bu birlik, bir gün evvel. 55 kilometrelik bir yürüyüş yapmıştı. Zaten küçük düşmek korkusu JaponBugün kendisine verilen hedef ise 40 yada, gerek sivil, gerekse askerî kilometre masefede idi. Yağmurdan ıs hayatta çok esaslı bir psikolojik rol oynar. lanmış çamurlu arazide bir saatlik meşak Yalnız âciz ve korkak görünmek korkusu Şanghay 28 (A.A.) Panıy'ın yerine kullanılan Ohau topçekeri, crada ahval müsaade ettiği takdirde Nankin'deki Amerika sef aretini açacak olan memurları hâmilen bu sabah Hohsience'a hareket edecektir. Yeniden el bombalart atudı Şanghay 28 (A.A.) Beynelmilel imtiyaz mıntakasınm Ingiliz müdafaa kısmında kâin ChekiangRoad köpsüsünden bu sabah Soochuw nehrinin mansabına doğru giden bir Japon askerî motörii üzerine atılan bomba kimseye isabet etme miştir. Beynelmilel mmtakanın polisi bombayı attığı zannedilen bir Çinliyi tevkif etmiştir. Şanghay 28 (A.A.) El bomba ları hâdisesinden bahseden Japon ordusu namına söz söylemeğe salâhiyettar bir zat diyordu: «Azizim Mis Hart, Bugün size güzel bir havadisim var. Bu haberin ehemmiyetini lâyıkile takdir edeceğinize eminim. Baxterville hapisanesine yeni bir direktör tayin edildi. M. Taylor isminde olan bu zat modern ve insanî fikirlere sahib bir zatbr. Mahpuslar hakkında yeni usuller tatbikma başlamıştır. Şunu demek isterim ki, bir müracaatte bulunursak, Nemirof için yirmi dört saat izin alabileceğiz. Vakıâ kanuna muhaliftir amma, gene mümkündür. Nemirof'un bundan nekadar sevineceğini tasavvur edebilirsiniz. Tabir caizse, onu manen kurtarmış olacağız. Nemirof'u almak üzere Amerikaya ne zaman gelebileceğinizi sormak isterim. Sizi görebileceği zamanı tarife sığmaz bir sabırsızlıkla bekliyor. Fakat, bu sefer hapisane haricinde görmek şartile. îcab eden tedbirleri almaklığım için bana telgrafla cevab verirseniz daha iyi olur. Derhal cevabınızı beklerim. Cowen Garibdir ki, bu mektubun Doris üzerindeki ilk tesiri asabî ve öfkeli bir gülüş oldu. «Benimle alay ediyorlar, diye düşündü, Amerikaya gidebilir miyim bakalım, onu soran yok!» Dalgm dalgm Rene'nin yüzüne bakıyordu. Rene'nin söylediği sözü işitmemişti: Ne dedin? Nasyonal Köylü partisinden ihrac edilenler Bükreş 28 (A.A.) Nasyonal köylü partisi M. Goga ile iş birliği yapan dört azasını partiden ihrac etmiştir. ken gördüm.» İkinci bir yazıda Japon ordusunun zayıf taraflarile Çin ordusunun en mühim noksanından bahsedeceğiz. Londra 28 (A.A.) Bu sabahki în« giliz gazeteleri, Japon tarziyesinin Amerika tarafından kabul edilmesinin gerek Ingiliz efkân umumiyesini îngiltere hü * kumeti tarafından da böyle bir kabule hazırlamak için ve gerek Amerika diplomatik jestinin ve daha sonra da îngiliz jestinin Tokyo'da başka manaya çekil memesi için vaziyeti yatıştırdığını oldukça soğuk bir surette tesbit ve müşahede et mektedirler. 700 Çinli işini bıraktı Londra 28 (A.A.) Reuter ajan« smm Singapur'dan aldığı bir habere göre, Malacca'daki demir madenlerini iş letmekte olan Japon müesseselerinde çalışan 700 Çinli amele bundan sonra Ja « ponlara hizmet etmiyeceklerini söyliyerek işlerini bırakmışlardır. Diye sordu. Rene tekrar etti: Dans eder misin? Doris derhal kalktı. Biraz evvel dans eden kadınla erkek, onlan istihfafla seyrediyorlardı. Rene'nin arkasında gömlek yoktu, fakat Prens de Galles gibi dans ediyordu. Doris, onunla tanışmadan evvel dans bilmezdi. Şimdi öğrenmişti. Gülmeği de biliyordu. Fransızca öğrenmişti. Lisan, en güzel şekilde, aşk sayesinde öğrenilebilir. İçinden «Rene, diye düşüi nüyordu, sen beni çok hoş tuttun, halbuki senden aynlmak mecburiyetindeyim.» Şimdi, bu boş ve kasvetli salonu, en garib teferruatına kadar, bütün vuzuhile gördüğü harikulâde bir haleti ruhiye içindeydi. Çalgıcıların, arkalanndaki çigan kıyafetlerinin altmda, hergün giydikleri pantalonlan vardı. Birisi gözlüklü idi.' Yan duvarın üstünde, koyıı renkli büyâk bir leke vardı. Herhalde rutubetten olsa gerekti. Doris, bu lekeye dikkatle bakınca, onu bir çehre halinde gördü. Çalgı susunca, Doris: Devam edelim. Dedi. Rene el vurdu, fakat nafil* Şampanya ile havyar, masanın üzerinde onlan bekliyordu. Doris, ilk kadehi bir yudumda içti ve tekrar doldurması için garsona uzattı. Fakat Rene şişeyi garsonun elinden kapıp kadehi kendisi doldurdu. (Arkast var) A. D. Vicki BAÜM Yazan: Hamdi VAROÛLU Çevlren: J 58 Doris, Amerikayı, bazan ikinci vatanı gibi kalbine yakın hissediyor, bazan da, adını sade kitablarda okuduğu bir memleket kadar uzak buluyordu. Vapurda, artistler arasında hemen hergün kavga çıkıyordu. Koristlere fena kamaralar verilmişti, tenor azab içindeydi, subret kıskanchğa başlamıştı. Doris ka marasından çıkmıyor; Rene tahlisiye filikalarının arkasına oturup, isimsiz ope rasını bitirmeğe çalışıyordu. yollamadı. Ne yazacağmı bilemiyordu. Rene, operasile çok meşgul olmakla beraber, ona karşı müşfik ve ihtımamkârdı. Atinadan ayrılmadan evvel Doris'e roblar ve ayakkablan hediye etti. Eski es vablarile eski ayakkablan hakikaten gi yilmez bir hale gelmişti. Istanbula vardıkları zaman artık ay rılmaları mevzuubahs değildi. *** Sahne kapısından çıktıklan sırada, Atinada levanten tüccarlann ve bu di Rene: Sana mektub var. yarda mesken tutmuş Fransız kokotları Dedi. Doris, lâkayd: nın karşısında oyun verdiler. Atina, solgun ve çirkin bir şehirdi. Faler'den kal Ya, öyle mi? kan kumlu tozu önüne katıp ortahğı sü Diyerek farfaraya bindi ve farfara, püren sert bir rüzgâr esiyordu. Atinada bir iki tıkırdadıktan sonra hareket etti. muvaffakiyet kazandılar ve on beş gün Doris, Istanbul sokaklannın zayıf ışıklı kaldılar. fenerleri altmda solgun görünüyordu. Bu müddet zarfmda Cicinin dişleri u Rene, onun renksiz çehresine baktı: Yorgun musun? dive sordu. zamağa, hilekâr zekâsı büyümeğe baslamıştı. Doris onun resmini çektirdi. Bazil'e Hayır, hiç yorgun değilim Biraz yazdığı mektuba bu resmi de ilâve etti, gezebiliriz. fakat düsünüp tasmd'ktan sonra mektubn R p ne, farfaraya bir iki yalvardı ve o nu Beyoğluna kadar sürmeğe muvaffak Sokak loştu, fakat içerisi daha loştu. oldu. Sokaklar, biraz OTfel oynadıklan Bir çigan orkestrası, yan uyuklıyarak tiyatro salonu kadar tenhaydı. Bir aralık çalıyordu. Yirmi kadar masadan yalnız Doris: ikisinde müşteri vardı. Üçüncü bir masa Mektublar nerede? diye sordu. da, Rus gömleği giymiş şişman bir adam, Rene, bir elile otomobili idare eder yanında Rus kıyafetli güzel bir kadm ve ken, öbür elile, pantalonunun cebini araş frakh bir genc oturuyorlardı. Şişman adam kalkh, yaklaştı, Doris'i ve Rene'yi tırdı. selâmladı, el vurdu. Rus gömleği giymiş Sahi, dedi, mektublar vardı. Soğuğa rağmen arkasmda caket yoktu. iki hizmetkâr koşarak geldiler. Fraklı Eski, yeşil yün caketini giymiş, gömlek erkek de yerinden kalktı, yanındaki kayerine, boynuna bir atkı sarnv.ştı. Doris dınla birlikte bir dans yapmağa başladı. mektub destesini aldı ve mütereddid, elinDoris, soluk ışığın altında burnunu de tuttu. Karanlık, yazıyı okumağa mâ pudralamağa çalışarak: nidi. ~ Burası kasvetli bir yer, dedi Rene: Rene: Bu mektublar Cezayirdenberi senin Bilâkis, dedi, gayet güzel. Koskopeşinden geliyor. caman yerde kendi kendimize oturacağız. Dedi. O esnada Farfara birdenbire Çalgıcılar da yalnız bizim için çalacakdurdu ve Rene: lar. Zannederim, Kontinantal oteline Rene yemek ısmarlarken, Doris mekgeldik. tublann zarflarına göz gezdirmeğe koDiye ilâve etti. Rene, en yabancı şe yuldu. Mektublan açmadan içindekini hirde bile yolunu kolayca bulabiliyordu. hissetmeğe alışmıştı. Doris, küçük tilkiyi mantosunun cebinde Bunlardan biri avukat Cowen'den gesıkı sıkı tutarak: liyordu. Yaprak sigarası kokan bu zarfı, Gel, Cici. Doris, en sonra okumak üzere ötekilerin Dedi. Cici dehşetli mütecessisti ve mü altına koydu. Kişmiryof'la karısından getemadiyen kafasını dışan çıkarıyordu. len bir kartpostalı en evvel okudu. SalRene, otel kapısının üstündeki soluk, fa vatori'den gelen mektubda, Delmonkat rengârenk ışıklara bakarak bir tered te'nin Nevyork gazetelerinde çıkan tendüd anı geçirdi. îçeriden çalgı sesi geli kidlerinden bahis vardı. En sonra, Doris, vordu. Girdiler. Covven'in mektubunu açtı. Mektub sövle
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear