26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 Birincikânun 1937 CUMHURtYET Tarihten yapraklar Iktısadî hareketler Klering sistemi Başvekil Celâl Bayar, haricî ticareti nıizin en veciz şekilde ifadesini ortaya koydu: « Bizim haricî ticaretimiz, adeta bir hesabı cari şeklindedir.» Filhakika bizim dış ticaretimizin en açık ifadesi, bu olmak gerektir. Çünkü, haricle yaptığımız alış verişte baş prensip clarak gözetilen klering sisteminin hususıyeri, bir nevi hesabı cari vaziyeti arzctmesidir. Bu arada bilhassa bu sene zır.inlerde bir sual olarak beliren müphem bir nok t* da aydınlatılmış bulunuyor. Bu mü him nokta, klering hesablarında karşılıklı vaziyetlerde bizim mevkiimizin ne olduğu hususu idi. Bilhassa, Almanya ile olan klering hesablarında bazı vaziyetlerin doğması bu şüphelere daha fazla yer vermişti. Şimdi bizzat Başvekılimizin ağzından öğrenmiş bulunuyoruz ki, klering hesab lannda memleketimiz asla açıkta değil dır. Esasen işin mantıkî tarafı da bundan başka rürlü olamazdı. Klering hesablarında, Cu^ıhuriyct Merkez bankasında birikmiş olan ve ciyasada kısa veya uzun vadeli birikmis mebaliğ miktarının 57 milyon Türk lirasma baliğ olmasına mukabil müşteri lerimizin içinde yegâne alacaklı vaziyette bulunduğumuz Almanyadaki blokajımr zm 42 milyon liradan 18.5 milyon liraya inmiş bulunması ve diğer taraftan Al manyanın Türk piyasasından veresiye sahşlardan mütevellid alacaklı bulun masını ihracat işlerimizin düzeni hususun* da olduğu kadar istihsal fazlahğmm husule getirebilecegi endişeleri de temelin drn söküp atabilecek bir emniyet noktasıdır. Türk müstahsili ve Türk ihracat çısma tutulan şu kuvvetli yol k?rşıs:nda düşen vazifelerin ehemmiyetinin de bir kat daha artmış olduğuna işaret etmek isteriz. Klering sisteminin bundan evvel Bü yük Önder Atatürkle Başvekilin söyle diği veçhile. haricî ticaretimizdr hiç bir zaman kat'î bir şekil olmamakla beraber, bugün için en muvafık şekil olduğu da şu neticelerden anlaşılmaktadır. , Ne kafa, ne kafa?? Yazan: M. TURHAN TAN evliya yurdlarında saklanabılirdi. Riyakâr sofu ilkin burun kınn etti, fenersiz yakalanan ay yüzlü suçluyu evine almamak istedi. Sonra bu temiz ve pek temiz evden onun da ruhuna belki temizlik bulaşır diye inaddan vazgeçti, kızın içeri girmesine rıza gösterdi, ev halkı uykudaydı Kapının çalındığını bile duyonu: mamışlardı. Sofu, kendi dindarlığma ema Be herif, sen kim oluyorsun ki benet edilen güzel metaı alt katta bir odar.im içinde doğup büyüdüğüm yerleri bir ya götürdü, bir post ile bir yastık gös siirtüğün benine peşkeş çekiyorsun? Sözlerile azarlaymca cubbesini çıkar terdi: Uyu, dedi, korkma. Burada ben dı ve donsuz, gömleksiz yaşadığını müthiş den gayri erkek yok. Ben de elhamdülilhakana göstererek şu cevabı verdi. Işte bu bahşişler değil mi ki beni lâh harama bakmış ve el sunmuş değilim. Mumu yakıp dışan çıktıktan sonra böyle çıplak koydu! Gene bu şair: «Müslümanhk benim bil eşiğe diz çöktü, uzun sakalile o eşiği sü diğim gibi ise yazık o dini taşıyanlara!..» püre süpüre irice bir delikten kızın soyunmealinde bir şiir yazdığî için kendini masını seyre daldı. Karakolda geçen sorkıskananlar tarafından küfürle itham e gu saatleri kızın sinirlerini yormuştu. A dilmiş ve ettirilmişti, katline de hemen he yakta duracak hali yoktu. Çarşafını at men fetva verilmek üzere bulunuluyordu. tıktan, saçlarını çözüp dağıttıktan sonra Zavallı adam can korkusile şuraya bu koyun postuna uzanmıştı, uykuya dalıverraya baş vurdu. Nihayet dost bir hocadan mişti. Başı ucunda yanan mum onun parbir fikir edindi, yakasını kurtarmıya mu lak yüzünden ziya toplamak hırsile tiril vaffak oldu. Bu hoca ona: «Küfrün nakli tiril titriyor gibiydi ve odayı mum değil ve hikâyesi küfür değildir» demişti. Hafız bu yüz andınlatıyordu. da o beytin evveline: «Bir meyhane önünAllahı, Peygamberi, ahireti ve cehenden geçiyordum. Sarhoşun biri şöyle hay nemi çoktan unutmuş olan ihtıtyar sofu kırıyordu» mealinde bir beyit ilâve ederek gene misafirın uyuduğunu görünce dayafeiâketli sözü başka bir ağızdan duymuş namadı, yavaşça kapıyı açtı, hırsız adı gibi görünmeği temin etti. mile yürüdü, kadınm yanına vardı, çılgın Büyük bir kudret ve büyük bir şöhret biı hamle ile dudaklarını sürekli bir güiçinde yan aç yaşamış, üstelik diri diri ya naha soktu. kılmak ve işkencelere uğrıya uğrıya asılKızın korku ile uyanıp da bu ak samak tehlikeleri de geçirmiş olan Hafızm kallı kâbustan kurtulmak için kopardığı memleketinde son derece dindar görünen yaygara ev halkile beraber komşulan da bir hoca vardı. Aptessiz yere basmazdı, ayağa kaldırdığından sofunun ipliği pa~ her gününü oruçlu geçirirdi, başmı sec zara çıktı ve ertesi gün herkes onun yü cadeden kaldırmazdı. Bir karınca çığnezüne tükürmeğe başladı. Hafız da fır memek için adeta tartılı yürürdü. Hulâsa satı kaçırmadı, bir gazel yazdı ve bu şii" Allahlık bir adam görünürdü, herkese rinde: «Sofunun ümmülhabais dediği o elini öptürürdü, evliyadan tanınırdı. acı su bize al bir yanağı öpmekten daha Gene o memlekette, Şirazda, bir de tatlı gelir» dedi, vâkıaya nefis bir telmih yosma türemişti. Güzeller güzeli bir mah yaptı. luktu. Bir içim suydu. Konu komşu de Aradan yüz elli yıl geçti. Hafızın meğil, bütün şehir onun iştiyakını taşırdı, pezarında kemikleri bile kalmadı. Fakat çe altından olsun yüzünü görmek, yürüşıirleri bütün islâm diyannda okunuyor yüşünü «cjfietmek için herkö.!yolunu l»ekafa, Kaımnî Sultan'Sü^yffraTr^l <MKTİ** lerdi, evini tavaf ederdi. ğenenlerden ve divanını sık sık okuyan Kız, güzelliği nisbetinde zeki idi. Çap lardandı. Şarab içerken bilhassa o beyti kın meşrebli olduğu için hergün bir koz neş'eli neş'eli yadederdi, Hafızın ruhunu kırardı, kabuklarını gönülden gönüle a hayırla anardı, bir gün hastalamr gibi olta»dı. Fakat izini belli etmezdi, yaptığı du, kendini hekimlere gösterdi, şarabı br işleri sezdirmezdi. Hafız o «evliya» kılık rakmak nasihati aldı ve bu nasihate uyaIı hocadan iğrenirdi. Çünkü onun riya rak işret sofrasına veda etti. Ayni zamaniçinde yalancı bir irtifa taşıdığmı biliyor da şarabm bütün Osmanlı ülkesinde ya~ du. Hele bu yapma sofunun eamilerde sak edilmesini istedi, meyhaneleri kapattı, kürsüye çıkıp da: hatta Iran Şahma bir mektub gönderdi, Şarab mi?.. Tu... tu. içki mi?.. Acem diyarında da şarabm yasak edil Ha.. ha.. hap tu... Bunlar ümmülhaba mesi tavsiyesinde bulundu. istir. Kötülük analarıdır. Eve sokmak, Padişahın bu hareketi îstanbuldaki ei'ıyazübillah kullanmak değil, adlarını ham sofuları heyecana düşürdü. Şarab ağza almak dahi günahtır! aleyhinde hararetli bir mücadele başladı. Diye işret aleyhinde tüküre sümküre O meyanda bir yobaz ön safa geçti, şaatıp tutmıya başladığını görünce küplere rabı metettiğini ileri sürerek yüz elli yıl binerdi: «Sus behey münafık. Sen ne an evvel ölmüş olan Şirazlı şair Hafızı da larsın şarabdan, şurubdan. Samanını ye, mahkum ettirmeğe ve divanını yaktırmıya suyunu iç, sesini kes!» sayhasile herifin kalkıştı. Fakat Sultan Süleyman, Hafızı boynuna sarılacağı gelirdi. mezannda incitmeğe razı olmadı, müfti Bir gece Şirazlı kız adımını yanlış attı, Ebussüud Efendiden fetva istedi. O da biı tutam nur gibi sızıp girdiği zevk yu şu hükmü verdi: «Hafızın şiirlerinden vasında geç kaldı, eve dönerken devriyebazılan bazı kimselerin duygularmı incr ler tarafından yakalandı, vakitsiz sokak tebilir. Lâkin onu dinlemeden şiirini mahlarda dolaştığı bahanesile sorguya çe kum etmek doğru değildir, böyle bir mukddi, kadınm huzuruna çıkarılmasma hakemeye ise imkân yoktur. O halde şüp" karar verildi. heli görünen şiirleri, akidemize uygun düKadı efendi geceyarısı uyandınlamazşecek şekilde tefsir etmek ve onlan te dı. Bu kadar güzel ve gene bir suçlu da nıiz bir manaya bürümek icab eder!» karakolda alıkonamazdı. Bu sebeble zaDemek ki bu fetva alınmasaydı Şirazb:ta âmiri düşünüp taşındı. Her kalbe gü" da ölen Hafız, yüz elli sene sonra îstannahkârlık iştiyakı aşılıyacak kadar gü zel olan kadını mahud dmdar adamın e bulda idama mahkum edilecekti. Ne kavine göndermeği muvafık buldu. Bu de fa, ne kafa? rece tehlikeli bir güzellik ancak ve ancak M. TURHAN TAN Şarkm büyük şairlerinden Şirazlı Ha fızın fıkraları çoktur. Bu büyük ve kalender ruhlu san'atkâr, sevdiği Türk güze linin tek bir «benine» Semerkandle Bu hara ülkelerini feda edebileceğini bir şiirinde söylediği için Aksak Timurun hu zuruna çıkafılmıştı. Cihangir hükümdar Pariste yakalanan katil Amerikalı dansözü de o öldürmüş Katilin şeriki cürümleri de kendi kendilerine Adliyeye teslim oldular Paris Adliyesi ve zabıtası, bir müddettenberi, faili meçhul cinayetlerle ve esrarengiz tagayyüblerle sık sık karşılaşmakta idi. İçle rinde Mis Joan de Koven isminde A merikalı çok güzel bir de dansöz bu unan bu kayıbların, nasıl bir cinayete kurban gittikleri bir türlü anlaşılamıyor, bu cinayetlerin faili akkında en ufak bir emare ele geçırilemiyordu. Niha yet, Lesobre ismın de bir emlâk sımsarının katili arandığı ırada yakalanan, Alman tebaasından Eugene Weidman, sorguya çekildiği zaman bu cinayeti itiraf ederken, faili meçhul kalmış öteki cinayetlerin de kendi elinden çıktığını söylemiştir. Eugene Weidman, lk cinayeti, ge çen temmuz ayı nın 25 inde ika etmiştir. Bu cinayetin Katilin kurbanları kurbanı Mis Jean de Koven'dir. Pariste, halası Madam Sakheim ile birlikte oturan Mis Koven, o gün birdenbire ortadan kaybolmuştu. Mis Koven, Parisin eğlence muhitlerinde, sevknliliği, harikulâde güzel bacakları ve zenginliğile tanmmış ve sevilmişti. Güzel kadınm, o gece birlikte dansettiği Bobby isminde bir erkekle beraber gittiği, yanında 500 dolarlık bir seyyah çeki bulunduğu söyleniyordu. vt ellerini bağhyarak doğruca polis karakoluna getirmişlerdir. Karakolda ifadesi almmağa başlıyan katil, evvelâ emlâk tellâlı Lesobre'u, parasına tamaan öldürdüğünü itiraf etmış tir. Hüviyeti hakkında sorulan suallere, önce, ismının Sauerbrey olduğunu söyle miş, sonra Karrer demiş, nihayet Eugene Wiedman adınd? karar kılmıştır. Asıl isminin Siegfried Sauerbreg olduğu zannedilen katil, Frankfurtta sigorta acentahğı yaptığı sırada, mensub olduğu şirketin kasasını «soyarak praga kaçmış, orada tevkıf ve memleketine iade edilerek 10 ene hapse mahkum olmuştur. 1925 ten • beri hapiste yatan bu adam müddetini ikmal ederek çıktıktan sonra bu sene zarfında Parise gelmiş, oradt Maurice isminde meçhul bir şahısla münasebet peyda ederek onun vasıtasile Karrer adına sahte evrak ele geçirmıştir. Katilin itıraflan netıcesinde, dansöz Mis Koven'in cesedi, köşkün dış merdi veninin altında gömülü bulunmuş; arka daşı Frommer'in cesedi gene ayni köşkün mahzeninden çıkarılmıştır. Katil Wied man, cinayetlerini itiraf ederken, bir de soyguncu çetesinden bahsetmiş, cürüm ortaklarından üçünü ele vermiştir. Bun ar, kendi halinde, namuskâr bir lokantacının oğlu olan Roger Million, onun metresi, Renee Tricot, namı diğer «Colette» ve Jean Blanc'tır. Köşe PENCERESİNDEN Kırkçeşme kuruyor! azeteler yazdı: Yarmdan sonra İstanbulda Kırkçeşme suyu yok!.. Sebebi?.. Evet. Bu ö nemli kararı Belediyeye aldıran sebeb nedir?.. Bunu gazete sütunlarında bulamadıksa da tahmin etmekten geri kalmadık. Istanbulun her köşesinde bir tanesi görülen dört bin susuz cesmeye kırk kuru çeşme daha katılmasını istilzam eden sebeb sularm pisliği olsa gerek. Şu halde Belediyenin sıhhatimizi korumak için kırk çeşmeyi kuruttuğunu kabul edeceğiz. Fakat gönül isterdi ki çesmeler kurutulacağına sular temizlensin. Vaziyet bu işin ya güç, yahud pek masraflı olduğunu gösteriyor ve bize de ancak bir «yazık» çekmek düşüyor!.. *** Istanbulun karışık ve tabir caizse hayli dalgalı bir su tarihi vardır. Çok eski zamanlarda bu büyük şehrin su ihtiyacı daha ziyade sarnıçlarla temin olunurdu. Bugün de o sarnıçların onda dokuzu kuru olmak şartile artıklarına tesa düf ediyoruz ki en tanınmışlan şunlar dır: 1 Yanıkbodurum camii civanndaki Aspar sarnıçı. 2 Sultanahmed meydanınm sol tarafından gidilerek Küçükayasofyaya doğru inilirken tesadüf olunan Saray sarnıçı. 3 Yalı sarnıçı (Küçükayasofyadan j demiryoluna çıkıldıktan sonra Sirkeci is tikametinde). 4 Binbirdirek sarnıçı. 5 Babıali caddesinin sağındaki A<* cımusluk sokağmda bulunan Botanyat sarayı sarnıçı. 6 Cibali sarnıçı. F.C. Akhisar Bankası Izmirde bir şube açtı îzmir (Hususî) Akhisar Tütüncü ler Bankası, îzmirde bir şube açmıştır. Açıhş merasiminde Vali, şehrin ve Akhisarhların maruf simaları, bankalar mudürleri hazır bulunmuşlar, Akhisar bankasınm faaliyeti ve faydalan teba rüz ettirilmiştir. Bankanın müdürü Rifat da, söz almış, ve bankanın tarihresini yapmıştır. Akhisar Bankası 340 ta tütüncülük sahasında çalışmak üzere kurulmuş, Akhisara hakikaten cok nafi olrmjş ve 929 yıhnda Kırkağacda ilk şubesini, şimdi de îzmir şubesini acmıstır. Bursada tifo vak'alarî devam ediyor Bursa (Hususî) Vilâyet Sıhhat müdürlüğünün yeni bir tebliğine nazaran şehrimizde avın sekizinden onuncu gününe kadar ikisi eski, ikisi yeni olmak üzere yeniden dört tifo vak'ası daha tesbit edilmiştir. Mekteblerde ve umumî verlerde bulunanlara ası tatbik edilmektedir. Çiy yenen sebze^rin satışı Vilâyet Sıhhat meclisinin kararile ya sak edilmiştir. Ancak Bursadaki içme sulannın da hastalığm naklinde birer amil olup olmadıfr tetkik edilmektedır Bazılan bu sulardan bir kısmmın top rak künkler içinde akmasından kolavca tifo mikroblarını a ^ a k t a olduŞunu ileri sürüyorlar. Demir borular içinde sehre gelen sularm da icinden cesid cesid ecnebi mevad veva kum taneleri. too rak parcaîarı çıktığından bu sııların fıltrelerinin boruk oldu^unu iddia ede rek bunların da düzeltilmesi lâzım geldigini söylüyorlar. t Bursaya sevkedPen Tunceli mahkumları Bursa (Hususî) Tunceli asilerin den olup Seyid Rızava avenelik etmekten suclu olarak mahkum edilenlerden yedi kisi, Elâzık .iandarma bölük ku mandanı vüzbası Behretin muhafazası altında sehrimiz hapisanesine getiril mişlerdir. Tarihî eserler rehberi Bursa (Hususî) Halkevimizin mü ze kolu son yaptığı toplantıda şehrimızdeki tarihî eserlerin birer reVıberini hazırlamıya karar vermiştir. Bu rehberde, Bursanın meşhur ve tarihî eserlen birer birer gösterilmiş bulunacak ve yabancı ziyaretçiler icin büyük bir kolaylık temin edilmiş olacaktır. Türk arttırıcılarınm sayısı yıldan yıla cofahyor. Sen de onlara katil. Bankada bir arttırma hesabı açtır. NEVYORK 1939 bevnelmilel sergisi Nevyorkta açılacaktır. Resmimiz Nevyork sergisinin iki sene sonra alacağı manzaravı gösterivor. Ulusal Yurddaş! Arttırma Kurumu Ekonomi ve 7 Çukurbostan mıntakasındakî Katilin itirafları üzerine derhal faa Mosyus, Aspar, Bonos sarnıçlan. ıyete geçen zabıta, bu üç şeriki cürmün 8 Istanbul Belediyesi yakınlarm * takibine çıkmışsa da, bunların, esrarengiz daki Teodosyus sarnıçı. bir telefon haberi aldıktan sonra, bir oto9 Otlukçu yokuşundaki Fatih sarmobile binerek meçhul bir istikamette sa nıçı. vuştuklarını öğrenmekten ba§ka bir ne10 Fethiye sarnıçı. tice alamamıştır. 11 Bizim Yerebatan sarayı dediğiLâkin kırk sekiz saat süren hummalı miz Bazilika sarnıçı. Bunlardan başka Nuruosmaniyede, tmrahurda, Yedikule ile Bakırköy ara smda, Karagümrükte bir takım sarnıçlar vardır. Fakat Istanbul bu sarnıçlarla suya kandırılmış olamazdı, daha başka yollarla da şehre su getirilmek lâzımdı. O sebeble Istanbulun dısından havuzlar Mis Koven ortadan kaybolduktan bir yapılarak, kemerler kurularak, yollar akaç gün sonra, onun muhtelif şehirlerde çılarak, teraziler tesis edilerek bol mik görüldüğüne dair rivayetler çıkmış, hatta tarda su getirilmiştir. Gerçekten birer Mis Koven'in halası, meçhul bir şahıstan şaheser sayılan bu su yollan içinde Eğri fidyei necat talebini ve istenilen para vekemer, Uzun kemer, Bozdoğan kemeri, rilmediği takdirde dansözün öldürüleceCebeci kemeri, Kavasköy kemeri, Asma ği tehdidini havi bir mektub almıştı. kemer, Sultanmahmud kemeri bilhassa Bu esrarlı tagayyübün dedikodusu dadikkate değer mimarî abidelerdendir. ha bitmeden, Paris, esrarengiz diğer bir Eski devirlerde sarnıçlarla, kemerli ve cinayet haberile çalkandı. Couffy isminhavuzlu su yollarile iktifa olunmıyarak de, 28 yaşlarında bir şoför, Tours yolu yeraltmda büyük mecralar açılmış ve bu üzerinde ölü olarak bulundu. Bu cinayete vasıtalarla da şehre su dağıtılmıştı. Bunaid olarak bulunan yegâne emare, şoför Katil Wiedman lardan biri Eğrikapıdan Ayasofyaya ve Couffy'nin, bir hafta evvel, ecnebi olduğu zannedilen 30 yaşlarında kadar bir müş ve beyhude bir araştırmadan sonra, hiç bir başkası da gene Eğrikapıdan Narlı i teri ile pazarlık ettikten sonra onu otomo beklenilmiyen bir hâdise vuku bulmuş, kapıya giderdi. îşte Kırkçeşme suyu debiline aldığından, yo'.da, Orleans'dan ge Weidman'm şeriki cürümleri, kendi a nilen su da bu umumî su haritası içinde çerlerken, birlikte öğle yemeği yediklerin yaklarile gelerek adliyeye teslim olmuş kuvvetli bir kol teşkil ediyordu. den, ve Couffy'nin, erteci salı günü, oto lardır. Derhal sorguya çekilen bu üç mevŞimdi şehir Terkostan katresi bir kumobilinin içinde, ensesinden giren bir kur kufun ifadesi, Widman'ın kanlı faaliyet rus kıymetinde olarak akan ve Kâğıdhaşunla ölmüş olarak bulunduğundan iba leri hakkında bilinen şeylere şu tafsilâtı neden de 2 tenekesi yirmi kuruşa gelen su retti. Şoförün cebindeki 1400 frank pa ilâve etmiştir: ile avunmak zorunda kalıyor. Temenni Roger Million, katili, Frankfurt hapr rası ve kendi malı olan otomobili çalın edelim ki bu iki kaynak da bir gün su mıştı. 30 yaşlarında kadar görünen müş sanesinde tanımıstır. Weidman'ın tahli buharına münkalib olup şehir Kerbelâ lerinm Dikson yahud Duchon gıb> bir yesinden sonra Pariste bulunan bu iki sahrasına dönmesin!.. ki ahbab birlikte iş yapmağa karar ver isim taşıdığı zannediliyordu. Af. TURHAN TAN mislerdir. Millian, kendi ifadesine göre, Bundan bır müddet sonra, teşrinievveWeidman'm tercümanı olarak çalışmağa lin 18 inci günü, Paris civarında, Neu başlamış ve onun, ilk müşteri olarak gaze Sabanca gölünün civarı imar illy'de, Roger Leblond isminde bir gentelerdeki küçük ilânlara bakıp seçtiği cın, ölüsü bulundu. Cinayet, bir otomoediliyor Leblond'un, hakikatte bir kurban diye bil içinde vukua gelmişti. Yapılan tahkiîzmit (Hususî) Tatil günlerinde tsseçildiğinden bihaber bulunmuştur. Wekatta, Roger Leblond'un yanında Praidman, Leblond'u Saınt Cloud'daki ken tanbullularm bile hava alıp gezmek için dier isminde birisi bulunduğu halde evinJi köşkünde tabanca ile öldürüp parasını çeldikleri Sabancanın imarı ve daha den çıkıp gittiği, bir daha da meydanda almış ve gerek Roger Million'u, gerek fazla rağbet bulmasım temin için vilâgörünmediği anlaşılmıştı. o akşam köşke gelen, onun metresi Colett' vetimiz esaslı bir faaliyet sarfetmekteFakat birçok Pradicr'ler yakalanıp dir. ölümle tehdid ederek korkutmuş ve sussorguya çekildiği halde hiç birisinin araNafıa Vekâleti, Hususî Muhasebe ve turmuştur. nılan adam olmadığı anlaşılmış, bu cinaHalk Bankasının istiraklerile iki sene Cürüm ortaklarından üciincüsü olan evvel kurulan imar ?irketi göl kenarmyet de ötekiler gibi sır olup kalmıştı. jean Blanc, Roger Mıllıon'un arkada da kurduŞu kazinornın civarında bir de Ve nihayet, bu kanlı katil, beşinci cişıdır. Weidman'ı da gene onun gibi Frank ° f p l vaptırma*a baslamıstır. nayetini, arkadaşı Arthur Frommeri öl furt hapisanesinde tanımıstır. Blanc, istin dürmek suretile ika etmiştir. tmar jirketi, İstanbrlla Sabanca araYirminci asrın en büyük canilerinden tak hâkimine verdiği ifadede, Le Blond'un ^ında isliven tenezzüh trenlerinin ucuzlu*u nisbetindeki ezivetli seferlerini ıssayılan Weidman'ın yakalanışı şu şekilde katlı esnasında, köşkte kendısının de h zır bulunduğunu söylemı«tir. Şeriki cü lah hususunda da tesebbüsata girişmek olmuştur: Zabıta, bir müddet evvel kaybolan rümlerin her üçü de, Weidman'ın diğer üzeredir. Arthur Frommer'i arıyordu. Frommer'in cmayetlerile hiçbir alâkaları bulunmadıTıbbî müsamereler amcası, yeğeninin, Karrer isminde bir es ğmı, bunları sonradan öğrendiklerini söyGülhane Askerî Tababet tatbikat ki arkadaşile Pariste buluştuğunu, bu ar lemişlerdir. meVteb ve kliniöi ba<;tabibli&inden: Katilin ikametgâhında yapılan araş kadaşının «La Voulzie» denilen bir vil Her sene on beş günde bir defa va • lâda oturduğunu, yeğeninin bulunduğu tırmalar çok şayanı dikkat ipuçları meypılması mutad olan tıbbî müsamere^re yeri bu adamdan öğrenmenin belki kabil dana çıkarmı^tır. Köşkte, doldurulmamış birinc'kânunun 17 nci cuma günü öğleolacağını söylemesi üzerine. zabıta me hüviyet varakaları, kimlere aid olduğu den sonra saat bes bucukta Gülhane murları derhal o köşke gitmiştir. Köşk henüz bilinmiyen Janine, Gilberte ve kcnferans palonurHa Va^iracaktır. Arte, takındığı isimlerden biri olan Kar Clotilde markalı iç çamaşırları, içinde 'u buvuran meslektaşların teşrifleri rirer adını kullanan mahud Weid kırk kadar isim yazılı bir adres defteri ve ca olunur. man oturuyordu. Polis memurlan bir hastabakıcı gömleâi bulunmuştur. Çamaşırlardaki kadın isimlerile adres nm evine gelmesinder. kuşkulanan ka til, onları misafir odasına almış ve bir defterindeki isimlerin, bu azılı katilin ler sil«ilesine, Strazburg'da oturan Keller denbire rövolverini çekerek üzerlerine a meçhul kurbanlarına mı, yoksa daha baş isminde bir adamm i=mi de karışma^tanr. Paris gazeteleri. Weidman'ın ikinci bir teş etmiştir. Polis memurlannın ikis ka cürüm ortaklarına mı aid olduğu heLandru olması ihtimalinden bahsediyor nÜ7 malum değildir. varalanmış olmalar'na rağmen, Weıd Bunlardan baska, bu em^alsiz cinayet lar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear