25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 Birinciteşrin 1937 CUMHURIYET Milliyetperverîere Gijon Fransız hükumeti, İngilteşehri de teslim oldu renin bu hareketi men ri Daha Londra 21 (A.A.) Press Asso Ciation'un bildirdiğine göre. îngiliz hüku meti Kudüs müftisinin Mısıra seyahatini menetmesini Fransız hükumetinden rica etmiştir. (Baştaraft 1 inct sahUeâe) Muhalefet lideri binbaşı Atlee HariSanıldığına göre, Müfti hâlen Fransız Valencia 21 (A.A.) «Tebliğ». ciye Nazırmın nutkunu tenkid etmiştir. makamlarmın nezareti altmda Lübnanda Şimal cephesinde Cur\ıhuriyetd kıtaat, Roma ve Berlinde telâkkiler bulunmaktadır. Brana tepelerinde ve El Collado sathı Roma 21 (A.A.) Havas Ajansı Fransa müsaade verecekmis mailine çekilmişlerdir, ancak Mediana muhabirinden: Beyrut 21 (A.A.) Lübnan müftisi nın cenubunda bir taarruzu püskürtmüşAdemi müdahale tâli komitesinin dün Fransız yüksek komiseri Kont de Marlerdir. Maamafi asi kuvvetler, cenubdan kü celsesi salı günündenberi Romada a tel'e müracaat ederek, Fransız makama Villaviciosa'ya varmışlardır. ğırlaşmış olan havadaki gerginliği izale tının Kudüs müftisi hakkındaki muameCenub cephesinde cumhuriyetçi kıtaat, etmiştir. Maamafih M. Grandi'nin hattı lesini mevzuu bahsetmiştir. Yüksek koLoma de Barrero tepelerini işgai etmişlermiserin, firarî büyük müftiye müşkülât dir. Bu kıtaatm ileri hareketi devam et hareketinin şimdiye kadar ittihaz edilmiş çıkarılmıyacağını söyledıği rıvayet edıliolan hattı harekete muvafık olduğu, yani mektedir. Italyanm bidayetten itibaren gönüllüler >or. Teruel cephesinde cumhuriyetçi kuvElyevm Şamda bulunan Irak Hari meselesinin halli hususunda amelî surette vetler, Cerro Perdigon'a ve Al Campil ciye Nazın Nuri Paşa Sşıid Kudüs büteşriki mesaide bulunmak arzusunu izhar lo Obezas yoluna vasıl olmuşlardır. etmiş bulunduğu ve komiteye iştirakinin yük müftisi ile bir mülâkat yapmıştır. M. Eden'in beyanatı havayı sakinleştirmeğe çalışmak arzu Suriye Hariciye Nazın tarafından ve Londra 21 (Hususî) Avam Ka sunun bir delilinin teşkil etmekte olduğu rilen bir ziyafette, Nuri Paşa, Filistinin marasmın bugünkü celsesinde haricî si de Arab milletleri arasında kendisine bevan edılmektedir. yaset hakkında mühim münakaşalar ceBu prensipler, daha bidayetten itiba terettüb eden rolü ifa edebilmek üzere, reyan etmiştir. Hariciye Nazın M. E ren Italyan siyasetinin prensipleri olmuş bütün Arablann, millî bir hükumetin idaden Akdeniz ve İspanya meselelerinde resi altında hür bir Filistin istedikleıini tur. lngiliz kabinesinin takib ettiği siyaseti söylemiştir. Berlin 21 (A.A.) Havas Ajansı müdafaa ederek şunlan söylemiştir: Yeni hâdiseler muhabirinden: « Akdenizde İngilterenin hususî bir Kudüs 21 (A.A.) Filistinde gece Alman diplomasi mehafili, M. Gran vaziyeti vardır. Akdeniz îngiliz İmparapek ziyade kargaşalık içinde geçmiştir. di'nin beyanatını tamamile tasvib etmektorluğunun candamarıdır. Bu itibarla can Kudüste zabıtaya taarruz edilmiştir. damanmızı müdafaa etmek hakkımızdır. tedir. Hayfa adliye dairesinin altmda bir Berlinde îtalyan teklifinin amelî ve bomba infilâk etmiştir. Bu hakkrmıza meydan okunmasını bek müessir bir mahiyeti olduğu, bir uzlaşmaliyemeyiz, zira bu hakkımızın hiçbir şeKudüs Jeriko yolunda tüfek ateşi yı temine müsaid bulunduğu beyan edil teati edilmiştir. Nablus'ta memurlar bir kilde münakaşaya tahammülü yoktur. Ademi müdahale komitesinde bir an mektedir. Maamafih gönüllülerin çekil çok kişileri tevkif etmişlerdir. laşma elde edilmediği takdirde serbestii mesi meselesinin de bunlar meyanında Yahudi gazetelerinin hücumu hareketimizi istimale karar vermiştik. Zi rolleri Avrupa sulhu için tehlike teşkil eKudüs 21 (A.A.) Yahudi gazera hiçbir devlet mütemadiyen ihlâl edilen den siyasî tahrikâtcılar ithal edilmek su teleri, Yahudilerin muhacereti meselesini bir anlaşmıya ebediyen bağlı kalamaz retile halledilmesi lâzım gelmekte oldu halledecek kanun lâyihasına şiddetle hüğu ilâve olunuyor. dı. cum etmiştir. Bu kanun lâyihasına göre Alman mehafili, tspanyaya beynelmi Filistine kabul edilecek Yahudilerin a Çindeki harbe gelince: Milyonlarca halkın sefaletine sebeb olan muhasama lel bir komisvon gönderilmesi teklifine dedini yalnız âli komiser tayin edecek tın biran evvel kesilmesini temenni ede taraftardır. Bu mehafil, bu komisyonun tir. riz. Yakında Briikselde toplanacak olan tesekkül tarzı, çalışma metodlan v e g ö îkinciteşrin ayı için tesbit edilmiş olan dokuzlar konferansı buna muvaffak ol nüllülerin çekilmeleri için tespit edilecek sabit azamî miktar, bindir. duğu takdirde büyük bir hizkmet ifa et mühlet yüzünden bir takım müşkiilât çıYahudi gazeteleri bu yeni kanun lâyimiş olacaktır.» eizlememektedirler. hasının yapılmış vaidleri ihlâl demek ol»nmMMIHIIIIIIIIIIIIflllllllilltlllllllllllllllllllllllHimHHIimMiııımi' duğunu ve Arablann tazyikı karşısında lngilizlerin göstermiş oldukları bir zâf eserinden ibaret bulunduğunu yazmaktadırlar. ispanya harbinde yeni safha Filistin Müftisi Mısıra gidiyor Komünistler davaya fesat karıştırıyorlar bütün yazıcılarını ve bütün sütunlannı seferber etmek suretile «Siz faşistsiniz, Göbbels'in avukatısınız» diyerek iftirada bulundular ve işi şahsiyata dökmüş oldular. îş şahsiyata dökülünce biz de onların şahıslan üzerinde durmağa mecburduk. Yüzümüze karşı «Faşistsiniz, Göbbels'in avukatısınız!» yalanlarmı savuranlarm takib ettikleri gizli maksadı ortaya koyduk. Komünist propagandası yapan bir kadına sahifelerinde yer veren ve «millî hassasiyet» perdesi altında halkı rejimlerine kanşmadığımız dost devletler aleyhine tahrike çalışanların içyüzlerini tahlil ettik. Hakikat meydana çıktığı için üstadlar artık ne yapacaklanm bilmez bir hale gelmişlerdir. Dün bizi faşistlikle itham ederken bugün «mürtecisinız!» diye feryad ederek meseleyi küfür vadisine sokmuş oluyorlar. Maamafih şuracıkta, komünistler tarafından, kendilerininkinden maada bütün rejimlere birer mürteci damgası vurulmanın eskimiş bir moda olduğunu kaydedelim. Hele bizi acizle, korkaklıkla itham ederken Falih Rıfkı Atayın eteklerine yapışarak «Aman, hakem ol, bana yardım et!» diyen muharrir, mizah mecmualannı süsliyer Yahudi cesaretine dair ne orijinal bir nümune göstermiş oluyor. Bütün bu küfürleri mukabeleye tenezzül etmeksizin reddederken şunlan düşünüyoruz: Mütareke senelerinde, Amerikan mandası propagandası yapanlar mı bize millî hassasiyeti öğretecekler? Izmirin istirdadı sıralarında, dünyalara sığmıyan milletin ulvî heyecanındaki manayı kavnyamıyarak, ırkî insiyaklannın sevkile halka boyuna sükunet tavsiye edenler mi sağa sola «âciz, korkak!» diye haykıracaklar? Daha sekiz on sene evvel îstiklâl mahkemelerinde aylarca sürünenler mi vatandaşları irtica ile itham edecekler? Komünist bozuntusu dönme kadınlar mı Türk halkına Kemalizmden bahsedecekler? Bu misaller daha günlerce sürebilir ve bu bahis nekadar uzarsa onlarm da o kadar işine gelir. Kendi davalarına istemiyerek hizmet etmiş olmamak için meseleye nihayet verirken kendilerine son defa olarak tavsiye ederiz: Bu güzel ve temiz memlekette bulanık hava yaratmak suretile maişetierini temine çalışmaktan vazgeçsinler. Eğer ellerine kalemi aldıklan gündenberi gazetecilik sahasmda uğradıkları muvaffakiyet sizliklerden sonra hâlâ kabiliyetlerine uygun bir meslek seçemiyorlarsa, sırtlanna birer heybe takıp mahalle aralannda, Eskiler alayım! Teranesile de pekâlâ geçinebilecekle rini hatırlasınlar. Türk demokrasisinde ırk ve mezheb düşmanlığına yer yoktur. Bu hür mem lekette menşei ne olursa olsun herkes kendi istidadı sahasında ilerlemekte serbesttir. Fakat Türk demokrasisi sandık lan gibi sağa sola çekilebilecek, bazılan nafakalarını temin etsinler diye memle ketin içinde bulanık hava yaratılmasına tahammül edebilecek köhne, âciz demokrasilerden değildir. Bizim demokrasimiz millî ahengi bozmağa çalışanlara derhal hadlerini bildirmeğe muktedirdir. Hakikî demokrasi de budur. Propagandayı yapan kimdir ? Filân hoca veya falân zümre değil: Bütün Universite \ IBaşmakaleden devam} hukuk fikrini benimsemiş içtimaiyat âlimleri yetişir. Tıbbiye mektebi bize pratisyen hekimler vermekle vazifesini görmüştür. Tıb fakültesi cemiyete tabiatin ve hayatın âlimlerini hediye edecektir. Hulâsa Universite kendi kucağına atılan gencliği ılım fıkrıne aşına kılacak ve onlardan yeni âlimler çıkmasına imkân hazırlamış bulunacaktır. Bunun içindir ki üniversitelerde büyük hocalar çok kere bir ilmin yalnız bir bahsi üzerinde ders vermekle iktifa ederler. Eğer onda muvaffak olmuşlarsa vazifelerini en yüksek derecesinde görmüşlerdir. Hakikî bir âlimin iktısadiyattan herhangi bir bahsi okutması ve diğer birinin tanhten herhangi bir devir üzerinde konuşması, eğer talebeye bu ilimler üzerinde bir hkir vermeğe ve bu meyanda hocanın prensip kavrayışlannı anlatmağa kâfi gelmişse, maksad hasıl olmuş demektir. Hocanın okuttuğu mevzu üzerinde ilmî fikrini ve metodunu kavramış olan talebe o ilmin hepsini tahlil ve terkibe muktedir kılınmıştır. Alt tarafını artık o kendiliğinden yapar, ve hatta bazan daha iyi yapar. Dünyada biribirinden üstün âlimler işte böyle yetişmiştir, böyle yetişir ve böyle yetişecektir. Bu izahattan anlaşılır ki mekteble universite arasındaki fark Htabla ilim arasındaki fark gibi birşeydir. Hiçbir ilmin hiçbir kıtaba sığmıyacaği malumdur. Mektebde okutulur, Üniver* sitede aratılır. Ikide bir yabancı hekim hocalarin san'at ve konsültasyon işleri üzerinde kakılıp kalmaklığımızdan anlaşılır ki muhite, Cumhuriyet Türkiyesinde yaratmak istediğimiz Üniversitenin yukanya hulâsatülhulâsasmı kaydettiğimiz baş fikirlerini tekrar hatırlatmağa ihtiyac vardır. Universiteyi muallimli, mubassırlı bir mekteb gibi tasavvur etmeğe imkân yoktur. Hakikî universite bir memleket içinde başlıbaşına bir âlemdir, ve yüksek bir cemiyetin en büyük nimetidir. Bu müessese o memleketin hergünlük hayatile beraber istikbaline tutulmuş en kuvvetli meşaledir. Almanya son harbin mağlubiyeti felâketlerile zifiri karanlık bir cehennem hayatı içinde bocalarken müteveffa Stresemann: Bereket versin üniversitelerimiz var. Diyerek yalnız bu düşünce ile müteselli olurdu. Bir Gazi Mustafa Kemalin tekbaşına koca bir vatana Halâskâr Başbuğ Atatürk olabildiğinin kâinat kadar büyük saadeti içinde yaşıyan biz Türkler bu hakikati çok iyi biliriz. Ilme ve irfana açılmış binbir zekâdan yüzde onu ve hatta bazan binde biri bir milleti kurtuluş ve yükseliş yollarmda doğru yürürmeğe kâfi gelir. Bütün universite dediğimiz zaman memleketin hayatında derece derece hangi inkişaflara intizar ettiğimizi şimdi daha iyi anlıyorsunuz sanmz. Bu anlayış size Üniversitemizi yaratmak yolundaki teşebbüslerimizin yüksekliğini de göstermiş olmalıdır. O halde bahsin bu azameti karşısında san'at icra etmek ve etmemek, yerli ve yabancı âlim, ilme ve ihtısasa hürmet veya hürmetsizlik gibi sözlerin ne küçük şeyler olduğunu ve kaldığmı hep beraber bir daha görmekte olsak gerektir. Mevcud Üniversitemizin son vaziyetlerini objektif ve sübjektif en hakikî manalarında mütalea edebilmek için bir kere hareket başlangıcı ile hedef arasındaki şahrahı böylece geniş bir kalem darbesile işaret etmeğe ihtiyac varmış demek olur, ve sanırız ki Üniversitemizde kendilerinden is^ifade etmeği düşündüğümüz sayın yabancı hocalar da herhangi bir üniversiteye temeltaşı olan bu ana fikirlerde bizimle beraberdirler. O halde şimdi onlarla ve memleketîe beraber vaziyeti bütün bir soğukkanlılıkla hâdiseler üzerinde görebiliriz. Birçok kasabalar da ihtilâlcilerin eline geçti. Franco'nun Yılbaşından evvel Madrid'i almak üzere Italyadan yeni kuvvetler istediği söyleniyor casını kabul etmiyor sekiz on sene evvel, Istiklâl mahkemelerinde aylarca sürünenler mi vatandaşları irticala itham edecekler? H ntişar etmeğe başladığı gündenberi II müşteri bulamıyan bir meta gibi elden ele devredilip giden şu Tan gazetesi, bilhassa yeni sahiblerinin mülkiyetine geçti geçeli meslek haysiyetini ayaklar altında çiğniyerek küstahlığm hududlarını aşmış, temeli küfre dayanan saldıncı bir hal almış bulunuyor. Memleket içinde karışık bir hava yaratmıya çahştıkları için, çok değil daha on beş gün evvel kafalarına çerpan cezadan uslanmıyan bu zavallı adamlar, medan maişetleri olan «bulanık hava» siyasetinden bir gün bile vazgeçemiyeceklerini kopardıkları iğrenc yaygara ile ispat etmektedirler. Mesele neydi? Nüremberg'de söylediği nutkunda Alman Propaganda Nazın Doktor Göbbels, komünizme karşı müsamahakâr davranmıyan devletlerden bahsederken cümlesinin arasına Türkiyeyi de sokmuş. Nutkun intişanndan haftalarca sonra burada Tan gazetesinde bir yazı çıktı. Bu yazı neden haftalarca gecikmişti, sırası gelmişken anlatıverelim: Bu cümle mahud gazetenin takib etmekte olduğu bulanık hava siyaseti bakımından bulunmaz bir fırsattı. Fakat o sıralarda başka bir fitnefücurlukla meşgul olduğundan ve üstelik bu yüzden cezaya da çarpıldığından hemen işe başlıyamadı. Tekrar çıkmağa başladığı zaman, medan maişeti olan bulanık hava siyasetine uygun böyle bir fırsatı bir daha kolay kolay eline geçiremiyeceğini anladı. Aman bunu kaçırmamak lâzımdı. Derhal yani haftalarca sonra bir başmakale yazarak Almanların aleyhinc attı tuttu. Biz bu yazıda, milyonda bir olsun memleket endişesi bulunması ihtimalini düşünerek, halkı dost bir devlet aleyhine tahrik edici satırlanna rağmen sesimizi çıkarmadık. Hiç birşey yazmadık. Ertesi gün, Son Posta gazetesinde arkadaşımız Muhiddin Birgen cevab verdi, Göbbels'in nutkundan öyle bir mana çıkamıyacağmı, Türkiyede faşizm propagandası yapılmadığmı, lüzumsuz yere, durup dururken Almanya ile aramızı açmıya çahşmanın dürüst bir hareket olmadığmı izah etti. Biz hâlâ susuyorduk. Fakat daha ertesi günü gene Tan'da Sabiha Zekeriyya «Göbbels doğru söylüyor» diyerek Türkiyede dehşetli faşist propagandası yapıldığını, Avrupadaki genclerimizin yüzde sekseninin Almanyada okuduklannı, bunlann birer faşist olarak memlekete dönüp devlet dairelerine yerleştiklerini, faşizmin Türkiye için tehlike gösterdiğini iddia etti. Bu çirkin yazı, Tan gazetesinin ötedenberi takib edegeldiği «bulanık hava» yaratmak siyasetini ayan beyan açığa vurmuş oluyordu: Halkı yabancı bir rejimden ürkütmek suretile ona diğer yabancı bir rejimin propagandasını yutturmağa çalışmak. Artık susamazdık. Kendilerine cevab vermek hakkımız değil, vazifemizdi. Cevab verdik de ne yaptık? Terbiyeli, mutedil bir lisanla, meslek haysiyetine son derece dikkat ederek aldandıklannı söyledik ve telâşa düşmemelerini, lüzumsuz yere dost bir memleket aleyhine hava yaratmağa uğraşmamalarmı tavsiye ettik. Bu tek yazımıza ayni itjdalle cevab verebilirlerdi. Yapmadılar. Bir yazıcımıza ve bir sütunumuza karsı irili ufaklı lngiliz Bahriye Lordu Maltada Büyük Okyanus konferansı Nuri Paşa Müftile konuştu Beyrut 21 (A.A.) Lübnan Müftisi Fransız Fevkalâde komiseri de Martel'i ziyaret ederek Fransız makamatının Kudüs Müftisine karşı aldığı hattı hareket hakkında görüşmüştür. De Martel Kudüs Müfitisine müşkülât çıkarılmıya cağı vadinde bulunmuştur. Şamda bulunmakta olan eski Irak Hariciye Veziri Nuri Paşa Kudüs Müfti sile mülâkatta bulunmuş ve Suriye Ha riciye Nazınnın ziyafetinde söylediği nutukta Nuri Paşa, «Bütün Arablar millî bir hükumetle Filistinin Arab camiasmda uhdesine terettüb eden rolü oy namak üzere hür ve müstakil olmasını bekliyorlar.» demiştir. Akdeniz üslerinin teftişi nihayetlendi Valetta 21 (A.A.) «Malta» Havas Ajansı muhabirinden: Akdenizdeki başlıca deniz üslerini teftiş etmiş olan Bahriye Birinci Lordu Duff Cooper, matbuat mümessille rine beyanatta bulunarak kendisinin ne seyahatine, ne. de bahriye erkânile yap mış olduğu göriişmelere hususî bir mana atfedilmemesi lâzım gelmekte olduğunu, bu görüşmelerin tamamile hususî mahi yette bulunduğunu beyan etmiştir. Ayın 30 unda ve Briikselde toplanacak Brüksel 21 (A.A.) Avustralya, Yeni Zelanda, cenubî Afrika Birliği, Felemenk ve Çin, otuz ilkteşrinde Brükselde içtima edecek olan dokuz devlet konferansına iştiraki kabul etmekte ol duklannı Belçika hükumetine bildirmişlerdir. Tokyoya verilen nota Tokyo 21 (A.A.) Belçika sefiri, M. Hirota'ya aşağıdaki notayı vermiştir: «Belçika hükumeti, lngiltere hükumetinin talebi üzerine ve Amerikanm tas vibile, 6 '1 32 muahedesinde imzası bulunan devletlere, işbu muahedename nin 7 nci maddesine tevfikan 30 ilkteşrinde Uzakşarktaki vaziyeti tetkik etmek ve müessif ihtilâfın hitama ermesini tacile medar olacak dostane çareleri araştırmak üzere Brükselde bir konferans akdini teklif eder.» M. Hirota, Prens Konoye ve diğer alâkadar nazırlarla görüştükten sonra resmî bir cevab vereceğini beyan etmiştir. lngiltere, Amerika ve Fransa sefirleri de M. Hirota'yı ziyaret etmişlerdir. Se fırler, kendisine bu daveti kabul etmesini tevsiye etmişlerdir. Sefirler, konferansın gayesinin asla Japonyaya karşı hasmane tedbirler ittihaz etmek olmadığını tasrih etmişlerdir. Maliye memurları arasmda tayinler Ankara 21 (Telefonla) Elâziz varidat müdürü Nuri Kocaeli varidat müdürlüğüne, Kocaeli müdürü Tevfik Karsa, Urfa müdürü İsmail Hakkı Muşa, Çnrum müdürü Ahmed Fevzi Kon yaya, Van müdürü Seyfi Urfaya, Bahkesir müdürü Nusrat Vana, Eminönü tahakkuk şefi Cemal Sincana, Manisa defterdan İhsan İstanbul varidat mü dürlüğüne, İsparta müdürü Raif Gire suna, Denizli müdürü Nuri İspartaya, Kasımpaşa tahakkuk şefi Mehmed Ali Balıkesir varidat müdürlüğüne, Muş müdürü Hilmi Elâzize, Edirne müdürü Halis Çoruma, Seyhan müdürü Zühtü Diyarbekire, Giresun müdürü Hüsnü Denizliye, İçel müdürü Cemil Balıkesi re, îstanbul eski tahakkuk şefi Avni Edirne varidat müdürlüğüne, Hızan mal müdürü Avni, Ahlat malmüdürlüğüne, Malzgird malmüdürü îsmail Cide malmüdürlüğüne, Cide malmüdürü Hâ mid Malzgirde tayin edildiler. Belgradda Meclis Reisleri seçimi İki tarafta da eski reisler kazandı Belgrad 21 (A.A.) Âyan ve meb'usan meclisleri, dün riyaset divanlar'nı tecdide tevessül etmişlerdir. Meb'usan meclisinin geçen derredeki reisi M. Tchiritch, muhaliflerin namzedi olan M. Lazarewitch'in almış olduğu 115 reye karşı 181 reyle yeniden riyasete intihab edilmiştir. Âyan meclisinde geçen devredeki îeis M. Mageouranitch, muhaliflerin nanı zedi M. Comatchıtch'e verilmiş olan 30 reye karşı 54 rey alarak yeniden intihab edilmiştir. Bu münasebetle siyasî mehafilde âyan ve meb'usan meclislerindeki intihabatm Stoyadinoviç hükumetinin bu iki mecliste sağlam ekseriyetlere malik olduğunu göstermekte bulunduğu beyan edilmek tedir. Belgrad 21 (A.A.) Avala ajan sından: Belgrad meb'usan meclisinin yeni içtima devresinin ilk celsesinde M. Tchıritch, gayet mühim bir nutuk irad ederek ezcümle şöyle demiştir: « Bu içtima devresinde çetin bir mesele karşısında bulunacaksınız: Yeni bir kanunu esasî vücude getir mek zarurî midir, değil midir? Bu meclisin her türlü gayri kanunî temayüllere karşı mücadele edeceğine ve daima kanuniyetin hisarı kalacağına e minim.». Çinliler, Japonları çok müşkül bir vaziyete soktular IBaftarafı 1 tncı sahifedei Muhtelif hava muharebeleri esnasmda Japon tayyareleri, 147 Çin tayyaresini düşürmüşlerdir. Karada bulunan 204 Çin tayyaresi bombardunan edilmek suretile tahrib e dilmiştir. 14 tayyarenin harab olduğu da istihbar edilmiştir. Zayiat yekunu, 365 tir. Bu devre esnasmda Japonlar, 146 tayyare zayi etmişlerdir. Japon tebliğleri Japon ordusunun şimaldeki vaziyet hakkında hiçbir şey bildirmemektedir. Çin tebliğleri ise şimalde Şansi ve Şantun^'da Japonların mağlu biyete uğradığmı kaydediyorlar. Japonlar Taiyuan'ın şimalinde Japon hareketinin şiddetli mukabil Çin taar ruzları yüzünden çok müşkülâta uğradığmı bildiriyolar. Amtung cephesinde ise Japonlar Sarı nehir istikametindeki taarruzlannı tak viye kıtaatmın gelmesine intizaren dur durmuşlardır. YUNUS NAD1 Japonya hâlâ cevab vermedi Hatay heyeti, Esnaf Cemiyeti reislerile konuştu Adliye memurları arasında tayinler Ankara 21 (Telefonla) îstanbul hâkim namzedlerinden Melâhat Denizli hâkim muavinliğine, tstanbul icra memu ru Sadettin îstanbul aza muavinliğine, eski Çankın aza muavini Vecihe Aydın hâkim muavinliğine, Gümüşhacıköy müddeiumumisi Hüsnü, Geyve hukuk hâkimliğine, Fatsa hukuk hâkimi îz zet, Ankara icra memurluğuna, Şerefli Koçhisar hukuk hâkimi İbrahim Fatsa hukuk hâkimliğine, Çerkeş sorgu hâkimi AH, Bilecik müddeiumurniliğine, eski Esme hâkimi Halid. Yozgad hukuk hâ kimliğine tayin edildiler. Tokyo 21 (A.A.) Domei Ajansı Japonya hükumetinin Belçika notasını tetkik edeceğini, çünkü, bu notanın ha taya sevkedecek bazı ifade tarzlarını ihtiva etmekte olduğunu istihbaratına at fen bildirmektedir. Binaenaleyh bu no tanın manasını tasrih için Brüksel ile görüşmeler yapılması icab edecektir. Roma cihan sergisi Roma 21 (A.A.) Duçe, Roma cihan sergisi sarayınm temeltaşını vazet miştir. Japon taarruzu takbih ediliyor PARİS BORSAS1 Paris 21 (Hususi) Paris borsasınıri bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 146,25, Nevyork 29,52, Berlin 1189, Brüksel 498,37*1/2, Amsterdam 1632. Roma 155,35, Lizbon 132.95. Cenevre 680, kurşun 18,6,1, bakır 49 51, kalay 222,15. altın 140,07, gümüş 19 15/16, çinko 17,7,6. Londra 21 (A.A.) Liberal fırkası konseyinin icra komitesi, ittifakla bir karar sureti kabul etmiştir. Bu karar suretinde «Japonyanm taarruzu takbih edilmekte ve lngiltere hükumetinden Brük sel konferansında Japonyaya karşı müspet bir hareket icrasına matuf bir teklifi ileri sürmesi» taleb olunmaktadır. Japonlar maglub ma oluyor? Tentsin 21 (A.A.) Havas ajansı bildiriyor; Antakya 21, (Hususî muhabirimiz den) Milletler Cemiyeti namma Hatay intihabını kontrol edecek olan he vet. bugün saat 17 de Beledive binasında delege ve istihbarat zabiti de bulunduğu halde, esnaf cemiyetleri reislerini kabul etmiştir. Heyet azaları, reislere ihtisaslarıru anlatmışlar ve « Memleketinizi beğendik. Halkı işile, gücile meşgul bulduk. Bilhassa saÇin müdafaa hattı yarılamadı mimiyetle karşılandığımızı kaydetme Şanghay 21 (A.A.) Japonların liyiz» demişlerdir. Taang istikametinde yaptıklan hücumlar Heyet, İskenderuna gitmiştir. Çin müdafaasmı yaramamıştır. Azmi Bir tebliğe göre, her iki taraf da ağır Bir Alman gemisi battı zayiata uğramıştır. Maamafih Japon tebliğleri biraz ilerlediklerini bildiriyor. Amsterdam 21 (A.A.) WesphaHopei mmtakasında dolaşan Royter lia ve Schvvalbe adındaki Alman gemilemuhabirine bir Çinli subay, ancak bir ri, sis yüzünden limanda musademe et zelzele veya bir deniz dalgasının Çin mişlerdir. kuvvetlerine mevzilerini terkettirebileceWesphalia batmış ve mürettebatından ğini söylemiştir. 7 kişi kurtulmuştur. J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear