Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 30 İkincikâmın 1937 Şehir ve Memleket Haberlerij Siyasî icmal Soruyoruz! Tarihi tefrika : 17 Yazan : M. turhan Tan Türk, verdiği sözden dönmez! Şehre giren asker, Türk esirleri kurtardıktan sonra ezanlı ve davullu bir nümayişle geri dönmüştü Ordu, siyasî konuşmalarla, senedleş melerle alâkalanmıyordu. Fakat Rodosta esir hayatı yaşıyan binden fazla T ü r kün hürriyete kavuşabilmeleri için şövalyelerin selâmete ermelerinin şart koşul duğunu duyunca bu alâkasızlık heyeca na münkalib oldu, müthiş bir feveran yüz gösterdi. Yiğit askerler, merhamet edip te canlarım bağışladıklan mağlub şöval yelerin, mazlum Türk esirlerini beş on gün daha zincirde inletmek gibi gerçek ten çirkin bir hareketi ihtiyar etmekten çekinmediklerini görmekle son derece mütessir olmuşlardı. Şehbazların yerden göke kadar hak lan vardı. Çünkü Rodosu almak emeli oradaki Türk esirlerini kurtarmak kaygusundan doğduğu gibi bu uğurda aralanrr da binlerce kurban vermişlerdi. Yer yüzünde ancak hür olarak yaşamıya alışkm olan Türklerin ırkdaşlarından hatta bir tekini esir durumunda görmeğe tahammül etmclerine imkân yoktu. Ordu işte bu imkânsızlıiın kudretli bir timsali halin de Rodosa gelmiş, bürçler devirmiş, hcndekler aşmış ve halâskârlannı bekliyen ırkdaşlanna kurtuluş müjdesini muhteşem bir zaferin kucağına sarıp sunmuştu. Bu hale rağmen mağlubların şöyle hoyrat bir vaziyet almalan elbette infial uyandıracaktı. yük otağın kapısı önünde on beş gemici, zincirler içinde, titreşip duruyordu. Bunlar, Rodos halkından birkaç kişiyi Anadolu yakasma geçirmeğe teşebbüs eden bedbahtlardı. Üstadıazam.uzun müd det onlarm yanında kaldı, divanm dağılmasını bekledi. Fasılasız dökülen yağ mura rağmen o, içine düştüğü sahneyi hayran hayran tetkik ediyordu. Kapıcr lar, çavuşlar, divana girmek nöbeti bekliyen beyler, paşalar hep yağmur altuv daydı. Fakat kimse, yüzünü ekşitmiyordu, açık havada bulunuyorlarmış gibi sakin görünüyorlardı. Yağmur, ehramlar üstüne düşen jaleler gibi bu demir vü cudlü Türkler üzerinde hiç bir ıslaklık vücude getiremiyor gibiydi. Üstadıazam bu hale ve her Türkün endammda beli ren azamete, celâle karşı derin bir imrenti seziyor ve bu imrenişin hararetile kış yağmurunun soğuk temasını duymaz oluyordu. O sırada divanda heyecanh bir mü nakaşa geçiyordu. Vezirlerden bir kısmı suçlu gemicilerin üçer yüz değnek vurulmak suretile cezalandırılmasını, bir kısmı da küreğe konulmalannı istiyorlardı. Hünkâr, iki tarafın da fikrini anladıktan sonra kaşlannı çattı: Onlan, dedi, kendi kadirgalannın serenlerine asmalı! Sadnazam Piri Paşa, sıkıla sıkıla mülâhazasını ortaya attı: Tanrının merhameti gazabmdan yüksektir. Efendimin de şefkati hidde tinden galib olmalıdır. Bu bedbahtlar gerçi ağır suç işlemişlerdir. Fakat bizi beş ay burada alıkoyan, binlerce askerimizi şehid eden düşmanın hayatını ba ğışladmız. Bunlann da kuşça canlarına kıymaym. Bu hareket 10 talebeyi kovmak için bir sebeb teşkil eder mi? Eskişehir muhabirimizden şöyle bir mektub aldık: «Bundan beş alh gün evvel Eskişehir lisesi öğretmenlerinden birinin validesi vefat etmiş ve lisenin onuncu smıf talebesinden 40 kişi cenaze merasimine iştirak etmiştir. Fakat bu hâdise maalesef çok garib ve acı bir netice doğurmuştur. Talebeler mektebe döner dön mez derhal sorguya çekiliyorlar ve saat 19 a kadar meklebde alıkonu yorlar. Uç gün devam eden bu sorgulardan sonra lisenin inzıbat meclisi toplanıyor. Neticede 10 tale be; mecbun tasdikname verilmek suretile mektebden çıkarülıyor. 25 talebeye birer hafta muvakkat tard cezası veriliyor. 15 talebenin de cenaze merasimine işlirak etmemiş olduklan anlasddığından mektebe kabul ediliyorlar. Yani netice itibarile bir cenaze merasimine işiiraklerinden dolayı 10 gencin istikbali mahvolmuştur. Diğer taraftan talebeler, o gün için izin almış olduklannı da söyle mekledirler.» Eğer hâdise hakikaten böyle cereyan etmiş ve bu talebeler, sırf muallimlerinden birinin validesinin cenaze merasimine iştirak ettiklerin den dolayı bu cezaya çarptırılmış larsa hayret etmemek elden gelmi yor. Onuncu sınıfa kadar gelmiş on talebeyi mektebden tardedecek kadar agır bir ceza vermek için herhalde bunlann pek büyük bir kabahat işlemiş olmaları lâzımdır. Bu hâdisenin içyüzünü öğrenmek istiyoruz. Ve hâdisenin hakikî sebebini alâkadarlardan. Balkan devletleri Posta ve Telgraf kongresi ^» Bugün yapılacak içtimadan sonra faalivetine nihayet verecek Milletler Cemiyetinin baktığı işler illetler Cemiyeti konseyi, rju defaki alelâde toplantısmm ruznamesi çok ağır meselelerle yüklü idi. Bunlann başmda siyasî, asken iktısadî, ırkî, harsî ve coğrafî cihetten çok nazik ve gayet mühim olan Iskenderun, Antakya ve havalisi mmtakasının, Fransanın Yakınşarktaki Milletler Ce miyeti vekili olarak idare etmekte oldugu yerlerden çekilmek üzere olması ve bu suretle Milletler Cemiyetinin de bu yer erdeki alâkasının kesilmek üzere bulunması dolayısile mukadderatının yeniden tayini meselesi vardı. Diğer meseleler de Danzig serbest liman hükumetile Milletler Cemiyeti yüksek komiseri arasında çıkan zıddiyetle Madridde siyasî sebeblerden dolayı muhtelif sefarethanelere iltica edenlerin kıbetidir. Bu üç mesele de esas itibarile ve bütün alâkadarlan memnun bırakacak surette halledildi. Bu meselelerden en nazik olanı Sancak namile maruf olan İskenderun Antakya ve havalisinin atii idi. Bu mıntakada, Türkiyenin birçok mühim ilişiklikleri vardır: 1 Hatay ahalisinin ekseriyeti Türk olduğundan bu halkın istiklâllerinin ta nmması, 2 Sancak mıntakası ve bahusus îskenderun körfezi, şarkî Akdeniz havzasınm ve Anadolunun sevkülceyş ciheinden anahtarı olduğundan bu anahtann kimin elinde bulunacağı hususunda T ü r kiyenin, kendi müdafaa ve emniyeti nokasmdan pek yakından alâkadar olması, 3 İskenderun, cenub vilâyetlerinin haride olan ticarî münasebetlerinin en yakın yolu olduğundan bu yoldan ser bestçe istifade etmekte Türkiyenin iktısadî noktadan mühim alâkası bulunması. Meselede, Türkiyenin başlıca alâkadar oldugu üç nokta esas itibarile, hayatî ve mühim menfaatlerimize uygun bir su rette halledildi. Hatay Türklerinin da hilî idaredeki istiklâl hakları tanındı. Sancak mmtakasının arazi vaziyeti Fransa ile birlikte Türkiye tarafından teminat altına alındığından ve gayriaskerî mın » taka haline konulduğundan Türkiyenin çok ehemmiyet verdiği diğer bir dileği de tamamile yerine gelmiş oldu. İskenderun limanından transit olarak Türkiyenin serbestçe istifade eylemesi esası da kabul edildiğinden iktısadî ıhtiyacımız da tatmin edildi. Üç mühim diek ve alâkamızın haricinde Suriye ve Fransanın hususî ilişikleri dahi korun muştur. Suriyenın vasatî şarkın çok içe" rilerine ve Dicleye kadar uzanan uzun hududunun Türkiye Suriye Fransa tarafından üç taraflı bir muahede ile teminat altına alınması kararı ile de, T ü r kiyenin Asyadaki hududlarınm istikra ™ rına aid son bir mesele de halledılmiş oluyor. Musul ve Ağrı dağı anlaşmalan sayesinde, daha evvel Irak ve lranla olan hududlarımızın kat'î surette istikrar bulduğu malumdur. Cenevredeki anlaşmalann birinci e hemmiyeti, ırkî, askerî ve iktısadî dilek lerimizin tahakkukudur. Ikinci ehemmiyeti de, Boğazlann6 son vaziyetini kararlaştıran Montrö anlaşması gibi Cenevre anlaşmasının da Türkiyenin beynelmilel politikadaki mevkiini manen ve maddeten bir ka* daha kuvvetlendirmiş olma smdadır. Cenevre müzakerelerinde, bir cihan devleti olan îngilterenin iki tarafın noktaî nazarlannı yaklaştırmak için sarfettiğı mesai, dünya politikasmda bu büyük devletin bize verdiği büyük kıymet ve ehemmiyetin bir nişanesidir. Anlaşma esaslan üzerinde mutabılc kalmak için iki tarafın gösterdiği hüsnü niyet ve gayretle tavassut edenlerin gösterdiği samimî yardım, şüphesiz teferrüatın müzakerelerinde de görülecektir. Teferrüata aid kararlar Milletler Cemi • • yeti konseyinin ittifakı arası değil, sülü " sanı ekseriyeti ile ittihaz edileceğinden, bu karar da işi çok kolaylaştırmıştır. Bi" naenaleyh artık Sancak meselesinin po litika âleminde kapanmış olduğuna hük" medilebilir. Kongre murahhaslarımn dün Askerî müzeyi esnasında alınmış bir resimleri Balkan devletleri posta ve telgraf | kongresi dün de biri sabah saat dokuz buçukta ve diğeri öğleden sonra saat dört buçukta olmak üzere iki defa top landı. Dünkü toplantılarda beynelmilel nizamnamelerde bazı tadilât teklifleri öne sürülmüş ve Berndeki Tele Com munication merkezine gönderilecek ih zarî kararların da son şekli tesbit ed;l miştir. Bugün yeniden toplanacak olan kongre murahhaslan müştereken hazır ladıklan raporlar üzerinde son bir ko nuşma yaptıktan sonra gelecek sene Kahirede açılacak olan beynelmilel posta ve telgraf kongresine gönderilecek etüdleri havi raporları imza edecekler ve topkn ziyaretleri Başta Yeniçerilerle Sipahiler olmak üzere bütün ordu, mağlub düşmana gösterdikleri şafkati gene muhafaza etmekle beraber, esir Türkleri hemen hürriyetle rine kavuşturmak için harekete geçmiş, şehre doğru yürümüştü. Hepsi silâhsızdı ve bu hallerile mağlub düşmanı ezmek için değil, millî bir borcu yerine getir mek için hareket ettiklerini göstermek istiyorlardı. Lâkin şövalyeler, silâhsız yürüyüşten de telâşa düştüklerinden bütün Hünkâr, sert bir işaret yaptı: şehir kapılarını kapamışlar ve ellerinde Lâla, dedi, yanlış düşünüyorsun. bulundurdukları esirleri de ayaklanmalarına meydan vermemck için Aziz Acze düşen düşman affolunur. Lâkin biziacze düşürmek istiyen dost affolunYahya kilisesine doldurmuşlardı. maz, olunamaz. Bu gemiciler, adadan Silâhsız askerin şehir kapılarını kır adam kaçınyorlardı. Henür. zaptolunan maları beş on dakikalık bir iş oldu ve bir yerden adam kaçırmak kazanılmış zaırkdaşlanna hürriyet getiren dilâverlerle feri küçültmeğe çahşmak demektir. Asılbu hürriyeti sarsılmaz bir iman ile bek mah hainler!.. liyen esirlerin kavuşması Tanrıyı da se Süleymanm bu ağır hükmü niçin ver vinçten ağlatacak bir manzara teşkil etti. diğini divanda oturanlann hepsi seziyorKurtaranlarla kurtulanlar boyuna ku du. O, adadan adam kaçırmak yolunun caklaşıyor ve kocuşuyordu. O sırada bir kapanmaması halinde amcası oğlunun da Sipahi, Türkün hiçbir yerde esir kala bir yol bulup savuşacağını düşündüğün mıyacağını bir kere daha isbat eden bu den sert davranıyordu. Bununla beraber tarihî sahnenin heyecanını şehir dışına da istinad ettiği mantık ta yerinde idi. Henüz aksettirmek istedi, Aziz Yahya kilisesinin düşman vaziyetinde bulunanlara el uzatçan kulesine çıktı, gür sesle ezan okudu. mak ve onlan Anadoluya kaçırmak ger Bir Yeniçeri de Sennikola kulesi maz çekten müsamaha olunur cürümlerden gallarında bulduğu davulu çalarak mandeğildi. Piri Paşa, bir söyleyip iki dinlezaraya şen bir ses daha kattı ve o ezanla mişti, yersiz bir mülâhaza yürüttüğünü bu davul nağmeleri, ayni zamanda, Rodc anlıyarak sıkılmıştı. Hünkâr: dosun Türklüğe kavuştuğunu tarihin ku Düşünüp durma lâla, dedi. Mahlağma haykırmış oldu. kumları gidert, kapıda bekliyenleri de O gün Noelin sabahı idi. Papa Adriyanıma getirt. ye, Senpiyer kilisesinde kutsî dualar o Üstadıazam, on beş gemicinin ölüm kuyordu. Pencere kenanndan ansızın bir hükmünü nasıl bir sükunetle kabul ettiktaş düştü. Yuvarlana yuvarlana Papanm lerine de şahid oldu. Onlara: «Ölecek ayağı altına geldi. Kardinaller ve kilisede siniz» diyen ağız kadar bu emri dinli bulunanlar hayret ve dehşet içinde kalyen kulaklar da titremek bilmiyorlardı. mışlardı. Yazısız bir mektuba benziyen [Arkası ror] taşa bakıyorlardı. Papa, acı acı gülüırr (1) Bu hâdiseyi Spandoçino adlı İtalyan sedi: tarihçi yazar. Hammer de, Türk ordusunun Evlâdlanm, dedi, kilisenin istinad silâhsız olarak şehre girlşini yağmacılığa noktalarından biri bugün düşmüş olacak. atfederek ulvî kıymetinden tecrid etmeğe Bu taş, o sukutu haber veriyor. yeltenir. Yağmaya silâhsız mı gidilir?.. Ve sonra ellerini yüzüne kapıyarak ilâve etti: Lâstik şirketine dair iahkikat Rodos için kana kana ağlıya İstanbul Lâstik Fabrikaları Limited Iım!.. (1) şirketi müdürlüğünden şu mektubu alŞövalyeler, çektikleri korkunun yersiz dık: olduğunu anlamışlardı. Çünkü şehre, <Fabrikamızın muamele defteri tutellerinde sade birer değnek oldugu hal madığı iddiası doğru değildir. Bidayeti de, giren askerler, kimsenin burnunu ka teessüsündenberi musaddak muamele natmamışlardı. Bu da gayet tabiî idi. defterimizi tarifatı kanuniye dairesinde Türk, kendi dileğile verdiği sözden dön muntazam surette tutmakta ve vaki omez. Askerler de, evvelce bağışladıklan lan müteaddid teftişlerle bu hakikat teve Hünkâra da bağışlattıkları canları beyyün etmiştir. Bınaenaleyh, muameincirmeği hatırlanna bile getirmemişlerdi. le defterine taalluku olmıyan mevzuuEmelleri, *sir Türkleri kurtarmaktı. Bu bahs takibatm sebebi, bir içtihad ihtilâfmdan ibarettir. Muamele vergisi ka emele erince sevinmişler ve ezanlı, da nununun 20 nci maddesince tutulması vullu bir nümayişten sonra geri dönmüş emredilen muamele defterile mevaddı lerdi. iptidaiye defterlerinden yalnız muame* Bununla beraber, Hünkâr Üstadıaza le defterinin günü gününe tutulması mm büyük korkular geçirdiğini düşüne mecburiyeti tasrih edildiği halde ayni rek ona tesliyet ve emniyet vermek is mecburiyeti haiz olmıyan ve maddeten tedi, kendisini huzuruna davet etti. Haçı imkânı olmadığı halde, mevaddı iptidakılıca eş yapmış, dini silâh kuvvetile ya iye defterine de teşmil edilmek istenilşatmayı ülkü edinmiş bir tarikatin reisi mesi keyfiyetinden münbais bir ihtilâfolan Üstadıazam, kendi karakterine gö tır ki kanunun sarih metin ve ifadesi re kıyas yürüterek korktuğundan mı, yok ne göre iddiamız muhik olması lâzım sa şaşkınlığından mı, bilinmez, bu dave gelir. İçtihad ve sırf kanunun şekli tatbikı noktasından hâdis olan bu mete icabetten çekinmişti. Fakat şehri değsele vergi mevzuuna taalluku olmaması nekle işgal edip te bırakan ordunun ne ve hukuku hazineyi izrar kasdı gayri kendisine, ne başkasma eza etmediğini mevcud olduğuna binaen elbette hak düşünerek akılh davranmak yolunu tuttu, kımız tezahür ederek yüksek mehakimi Türk ordugâhma gitti. aidince icrayı adalet buyurulacağına Hünkâr, divana riyaset ediyordu, şüphemiz olmamakla bu keyfiyetin gamemleket işlerile meşgul oluyordu. Bü", zetenizde tavzihini rica ederiz.> malanna nihayet vereceklerdir. Balkan devletlerinin posta ve telgraf ücretlerinde yapılması düşünülen tenzilât geçen sene Bükreş kongresinde karar laştınlmıştı. Öğrendiğimize göre tenzilâtı tesbit edecek son kararlar ancak gelecek sene Kahiredeki beynelmilel konferansta alınacaktır. Ecnebi murahhaslar dün de şehrimitde gezintiler yapmışlar, askerî müzeyi, âsarı atika müzesini, gece de posta ve telgraf santralını ziyaret etmişlerdir. Heyet azalan bugünkü son toplantıdan sonra Boğazda bir gezinti yapacaklar, bir kısmı bu akşam ve diğer bir kısmı da yarın memleketlerine döneceklerdir. Soruyoruz! Dün bir katilin idamı istendi İktısad Fakültesi 4 şubatta açılıyor DENİZ tŞLERl Bu adam kızını vermedi Fakültenin birinci sınıIhracat işleri yoluna girdi İhracat mallarımızın sevkı için alı r nan tedbirler müsbet neticelerini ver meğe başlamıştır. îstarfbul, Mersin, Samsun limanla rında toplanmış olan mallar tamamen sevkedilmiş gibidir. Yalnız İzmir lima nında sevkedılecek bir mıktar hububatla Derince ve Haydarpaşada biraz buğday kalmıştır. Bunlar da şubat ayı içinde tamamen sevkedilmiş olacaktır. Mart ayı sonuna kadar İzmir ve İs tanbul limanlarından külliyetli miktarda tütün sevkiyatı yapılacaktır. Bu sevkiyata aid tedbirler şimdiden almmak tadır. Son on gün içinde îstanbul limanma uğrıyan ve buradan mal alan ecnebi şileplerin miktarı 22 yi bulmuştur. diye bir köylü ile karısını fına yazılan talebenin oldurmuştu miktarı yüzü buldu Bundan bir müddet evvel Çatalcada Mustafa oğlu Ali nammda bir genc Asım adında bir köylünün Nuriye adındaki kızını istemiş fakat Asım kızını ona değil başkasma nişanlamıştı. Bundan çok hiddetlenen Ali, eline geçirdıği tabanca ile pusuya yatarak Çatalcadan köye dönen kızm babası Asımı beklemiş ve karısile beraber hiçbir şeyden haberi olmıyan zavallı köylünün önüne ansızın çıkarak müthiş bir mücadeleden sonra tabanca ile kendisini öldürmüştür. Universitede yeni tesis olunan İktısad Fakültesi, derslerine başlamak için ha zırlıklannı ikmal etmiştir. Fakültenin gerek profesör, gerekse memurin kadrosu da tasdik edilerek fakülte dekanlığına tebliğ edilmiştir. Liman idaresinde asrî nakil vasıtaları Liman idaresi İstanbul limanım asrî nakil vasıtalarile teçhize karar vermiş ve bunun için yeniden 40 parça duba, mavna, şat ve saire ısmarlamak kararını vermiştir. Bunlarm arasında tayya re, tank, kamyon ve top nakli için hu susî şekilde yapılmış şatlar da bulunacaktır. Bunlar hep dahilde yaptırıla caktır. Ayrıca Avrupaya bir su gemisile birkaç romorkör ısmarlanacaktır. Liman idaresi önümüzdeki ihrac mev simine kadar İstanbul limanmda nakil vasıtası derdini tamamen ortadan kal dırmak azmindedir. Yeni fakülteye, Üniversite binasmm üst kısmmda yedi oda tahsis edilmiş bulunmaktadır. Fakülte şimdilik Hukuk Fakültesinin doktora sınıfmdan da isti fade edecektir. Şimdiye kadar bu fakültenin birinci sınıfma kaydolan genclerin miktan yüze yakındır. Fakültenin diger Bu sırada Ali, köye doğru kaçmakta sınıflan da önümüzdeki senelerde açıl olan Asımın karısı Nefisenin de arkasın mak suretile tekemmül edecektir. dan koşarak zavallı kadına yetişmiş ve Yeni fakülte şubatın dördüncü per onu da kasatura ile öldürmüş ve dört şembe günü saat 5 te merasimle açılacak küçük çocuğu öksüz bırakmıştır. ve derslere başlıyacaktır. Açılış merasi Alinin uzun zamandanberi Ağırceza mi münasebetile Üniversite Rektörü Ceda devam eden muhakemesi dün bitmiş mil Bilsel bir nutuk söyliyerek bu vesile ve iddia makamı Alinin idamını taleb ile Universitemizin, gün geçtikçe ihraz etmiştir. Dava karar için başka bir gü etmekte oldugu tekemmül ve ilmî mer haleleri hakkında izahat verecektir. ne bırakılmışhr. Cemil Bilselden sonra fakülte de kanı Celâl birkaç söz söyledikten sonra Yunan bahriyesinin kürsüye yeni fakülte içtimaiyat ordinarbahriyemize bir cemilesi yüs profesör Kesler'e terkedecektir. KesDonanmamız Maltadan dönerken has ler o akşam ilk dersini vermiş olacaktır. talanan bir askerimiz Yunan bahriyesiADLÎYEDE nin isteği üzerine Pire Deniz hastane sine yatırılmıştı. Askerimiz iyileştiğinÜç senede nihayetlenen den Yunan bahriyesi bir dostluk ve cebir dava mile göstererek erimizin yanma bir sıhhiye gediklisi ve bir hemşire katarak Bundan üç sene evvel Feriköyünde şehrimize göndermiştir. 15 yaşlarmda Ali Rıza adında bir çocuk Deniz kumandanlığı, Yunan hükume bir bisiklet meselesinden dolayı Talât tinin bu cemilesine dostça bir mukabe admda birini bacağmdan bıçakla yaralede bulunarak Yunan sıhhiye gediklisi lamış ve mahkemeye verilmişti. ve hemşiresini Bristol oteline misafir Üç yıldanberi devam eden bu muhaetmiş, yanlarma bir mihmandar vermiş keme nihayet dün bitmiş ve Ali Rıza tir. Askerimiz, nekahet devresini geçir suçu işlediği sıralarda 15 yaşmda oldumek üzere Deniz hastanesine yatırıl ğundan tenzilen 17 gün hapse mahkum mıştır. olmuştur. Galata Yolcu Salonu projesi hazırlanıyor Liman Umum müdürlüğü Galatada Mumhane caddesinde yapılacak yeni yolcu salonu projesini intihab edecek jüri heyetini tesbit etmiştir. Jüri azasına davetiyeler gönderilmeğe başlan mıştır. 30 kişi kadar olan jüride Vali ve BeIediye reisi Muhiddin Üstündağla Türkofis müdürü Suphi Ziya, Gümrükler Başmüdürü, Muhafaza Başmüdürü, Denizyolları müdürile Başmuharririmiz Yunus Nadi, Ulus Başmuharriri Falih Rıfkı Atay, Akşam Başmuharriri Necmeddin Sadık, mimar Prost, Belediye İmar Müşaviri Ziya ve ecnebi kumpanyalar mümessilleri bulunmaktadır. CEMİYETLERDE Sanayi Umum müdürü şehrimizde Sanayi Umum müdürü Reşad dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Öğ rendiğimize göre, Sanayi Umum mü dürii burada pamuk ipliği tevziat ve ihtiyacı etrafında tetkikler yapacaktır. Pertek kazasında Kızılay Cemiyeti kuruldu Muharrem Feyzi TOGAY Cumhuriyet Bir ampul fabrikası açılacak Bir Türk sermayedar grupu İstan bulda bir ampul fabrikası kurmak için İktısad Vekâletine müracaat etmiştir. Memleketin ilk ampul fabrikası olacak bu fabrikanm kurucuları bütün ihtiyacı karşüamak üzere tertibat almaktadır lar/ n Elâziz (Hususî) Buraya iki saat msafede bulunan Pertek, Tunceli vi lâyetinin şirin bir kazasıdır. Kazaya yeni tayin edilen doktor Adnan Göksel ilk iş olarak kaymakam Sabri Berkenin yardımile bir Kızılay şubesi tesis etmiştir. Gönderdiğim resim şimdiki halde kırk üç azası bulunan bu şefkat yurdunun umumî meclisine iştirak edenlerden bir kısmını b^ir arada göstermektedir. Nüshası 5 Kuruçtnr JTurkiyc Hariç İÇIO şeraiti» •«» Senelik 1400 Kr Altı aylık 750 Üç ayhk 400 Bir aylık 1SO 1700 Kr. 1450 800 yoktur