25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CÜMHURÎYET 9 Mart 1936 Habeşlerde tayyare korkusu başladı Adisababa şehri hemen tamamen tahliye edildi Cenub cephesindeki bozgunda mes'uliyeti görülen Habeş kumandanları muhakeme ediliyor İtalyan Habeş harbi hakkmda, dün saat ona kadar gelen haberlerde mühim birşey yoktur. Mareşal Badoglio, 149 numaralı resmî harb tcbliğinde Eritre cephesinde, Ras Imru ordusunun cenuba doğru perişan bir halde kaçmakta devam ettiğini bildiriyor. Tebliğ esir ve malzeme alındığmdan bahsetmediğine göre Ras Imrunun perişan bir halde kaçmadığuu, bilâkis muntazaman geri çekildiğini kabul etmek daha doğru olur. Habeş hükumet merkezinden gelen haberler ihliyar Harbiye Nazın ve ordu kumandanı Ras Mulugetanın kısa bir hastalıktan sonra öldüğünü ve Adisababanm hava hücumu korkusundan panik içinde olduğunu bildir mektedir. Türk Şairleri Yazan: Sadeddin Nüzhet Ergün Türk tarihinin henüz eksik kalan bir tarafı da edebiyatıdır. Biz bugün «Türk şairleri> deyince dokuz asırlık bir devir içinde yetişen kalem san'at kârlannı anlanz ve anlatmak isteriz. Halbuki Türkün elli asırlık mazbut bir tarihi vardır ve bu uzun tarihın edebiyat tarafı da bulunmak zaruridir. Fa kat küreyi dolaşan Türk. sayısız hâdi selerin haliki olduğu gibi sayısız hâdiselerin yarattığı zelzelelere, tufanlara, fırtmalara göğüs verdi, ve bu akla sığmaz hayat arasmda eserlerinden çoğu nu kaybetti. Bundan dolayıdır ki Sümerlerin, E tilerin, Hünlerin, Hazarlann harblerini, ilim ve san'at yolunda yarattıklan e serleri şöyle böyle bildiğimiz; hü kümdarlarını, elçilerini, büyük kumandanlanm eksik, artık tanıdığımız halde şairlerini ve şiirlerini tesbit edemiyoruz. Heykel yapan bir milletin şiir yazmamasına imkân olmadığına gö re bu bilgisizliğimiz, eski Türklerde şiir ve şair bulunmadığından değil, bi zim eski devirlerden eser tevarüs edemediğimizdendir. Fakat elimize geçen dokuz asırlık vesikalar da tam mıdır?.. Hayır, Onbirin ci asırda ve islâmiyet nüfuzu altmda başlıyan Türk edebiyatınm da ilk de virleri dörtte üç nisbetinde karanlık tır. Ahmed Yesevinin ve telmizlerinin eserleri bile tamamile toplu değildir. Selçuklular devrinden kalma şiirler ise devede kulak denilecek kadar azdır. Ancak Onüçüncü ve Ondördüncü asır Türk edebiyatmdan elimize topluca vesikalar geçmiş bulunuyor. Onbeşinci asırdan sonra ise vesikalar bollaşıyor ve Türk şairlerini eksiksiz olarak tetebbu etmek imkânı vücud buluysr. Demek oluyor ki dokuz asırlık bir edebiyat tarihi yazılabilir, bunun altı asırlık kısmını mükemmel olarak ortaya koymak mümkündür. Fakat bu işi başarabilmek için neler bilmek ve nerelere başvurmak. icab eder? Bu sualin ceva bmı şimdiye kadar dokuz asrın şairle rini bir arada gösterecek mükemmel bir eser vücude getirilmemesinde bulaca ğız. Gerçi zaman zaman yetişen edebi yat tarihçileri tezkere adı verilen eserlerile Türk edebiyat tarihini devir de vir yazmışlardır, lâkin bunlar Periodi que oldukları için eksiktir, hem ihtiva ettikleri hükümler ve eserler bakımm dan ekserij'etle süzgeçten geçirilmeğe muhtacdır. Sonra bu eserler, tama mile basılmış değildir. Birçoğu yazma halindedir. Onları. saklandıkları yerlerden bulup çıkarmak, sıralayıp okumak ve hepsinden bir edebiyat tarihi çıkar mak çok gücdür. Frenklerden Hammer gibi, Kıp gibi, Rypka gıbi Türk edebi yat tarihile ve Türk şairlerile meşgul olanların eserleri de «mükemmel» ol maktan çok uzaktır. Ziya Paşanın Harabatı, Köprülüzadenin Divan Edebi yatı ise birer antolojidir, birincisi Arab ve Acem şairlerinden bir kısmını dahi ihtiva ederek tertib edilmiştir, ikincisi yalnız Türk şairlerine münhasır olmakla beraber seçmeleri almaktadır. Hu lâsa bütün Türk şairlerini bir arada gösteren bir eserimiz yoktur. Sadeddin Nüzhet Ergun işte bu eksiği de tamamlamak istiyor, bütün Türk şairlerini alfabe sırasile ve eserlerile bize tanıtmak himmetini taahhüd edi yor. Bu, rahmetli Emrullah Efendinin tek başma bir Muhitülmaarif yapmıya kalkışmasmı andıran bir irfan hamlesidir. Lâkin bu mevzu, Emrullah Efendinin seçtiği mevzu gibi uçsuz bucaksız olmadığı ve hele Sadeddin Nüzhetin tuttuğu işi mutlaka başaracağına şüp he edilemiyeceği için fasikül fasikül çıkarılmakta olan Türk şairlerinin millî kütübhanemizin en büyük noksanlarından birini tamamlayıcı güzide bir eser olarak itmam olunacağına eminiz. (Türk Şairleri) nin nasıl yazıldığım anlamak için Sadeddin Nüzhetin yal nız bırinci ve ikinci fasikülleri kaleme alırken müracaat ettiği kitabların şu cetveline bir gö zgezdirmek yeter: Ahdî, Asım, Âşık Çelebi, Bursalı Beliğ, Beyanî, Esad, Esrar Dede. Fatin, Güftî, Hüseyin Çelebi, Faizî, Lâtifî, Ramiz, Safayî, Sehî, Mehmed Emin, Salim, Bağdadlı Şefkat, Ali Emirî. Yümni tezkerelerile birçok mecmua, tarih ve kütübhane fişleri ki o tezkere ve mecmu alarm iki üç tanesinden başkası yazmadır. Yukarıda da söylediğimiz veçhile dokuz asırlık bir Türk edebiyat tarihi yazmak ve bu dokuz asır içinde yetişen Türk şairlerini bir araya toplamak ehil olanlar için mümkündür. Lâkin mehazları. vesıkaları elde etmek ve onları mukayese ederek hükümler üzerinde i§lemek bu işin ehli olanlar için de kolay değildir. Çünkü mehazların çoğu yazmadır, vesikalar dağınıktır. Ancak Sadeddin Nüzhet gıbi bir kütübahane kurdudur ki bu yaman güçlüğü yenebilir ve böyle muazzam bir işi başarır. Sadeddin Nüzhet için kütübhane kurdu dedım. Bu kurd, bakımsızlıktan ve ihmalden vucud bulan kurdlar gibi kitabları kemirip ımha etmez. Kitabların ruhile gıdalanır ve aldığı gıdayı ipek Cenub hududunda Yoldan mektublar: kaçakçılık azaldı Üzerinde kaçakçılık yapılan eşya fiatlarını ucuzlatmah Gazi Anteb (Hususî muhabirimiz den) Kaçakçılık. hiç şüphe yok ki, yurdumuzun iktısadî bünvesi üzerinde en menfi rolü oynıyan tehlikeli bir afettir. Bundan üç, beş sene öncesine kadar Mardin, Urfa ve Gazi Anteb gibi Suriye topraklarına pek vakın ve onlarla hemhudud olan ,üç vilâyetimiz, kaçakçılığın membaı sayılırdı. Bu üç vilâyetteki kaçakçılık, ulusal servet üzerinde çok büyük zararlar vücude getirmişti. Coğrafî mevkiin verdiği müsaade dolavısile husule gelen kolayhklar bu mmtakadaki yurddaşlardan birçoğunu bu fena yola sevketmiş ve yabancınm kötü, değersiz malları, büyük müşkülâtla muhafazasına çalıştığımız millî serveti bir anda Suriyeve ve oradan Fransız kasabalarma çekmiştL Cumhuriyet hükumeti, ekonomik varlığı için için kemiren kaçakçılıkla mü cadeleyi ilk mühim iş sayarak (1918) numaralı kaçakçılık kanununa tevfikan teşkiîâtı tevsi ve İhtısas mahkemeleri ni ihdas eylemiştir. İhtisas mahkemelerinden bugüne kadar iyi neticeler alındığı inkâr edile mez. Bu mahkemelerin kaçakçılar üzerinde husule getirdiği tesir dolayısile dir ki, kaçakçılık eskisine nisbetle ve hiç mübalâğasız yarı yarıya azalmıştır. Yapılan teşkilâtın da büyük faydası görülmüş ve kafile kaçakçılığı adeta durmuştur. Ancak, millî servet üzerinde büyük zararlar husule getiren kaçakçılığı kö künden temizlemek için bu tedbirler kâfi değildir. Nitekim, kaçakçılığın di Anadoluda bir dolaşma 2 [*] Her istasyon, Türkün Avrupayı andıran az ve öz birer medeniyet karakolu idi Adisababada bombardıman korkusu Adisababa 8 (A.A.) Havas Ajansı muhabirinden: Halkın bombardıman korkusile dağılması neticesi olarak şehir bir ölüm sükunetine bürünmüştür. Dün saat 22 de "şehrin sokaklannda münadiler dolaşarak, saraydan verilen §u emri ilân etmişlerdir: «Bir hava hücumu ihtimalini karşıla mak üzere, yann saat 6 dan itibaren halk şehri tahliye edecektir.» Bütün gece, şehri terkeden otomobil ler, kamyonlar, beygirler ve kahrların sürekli bir gidiş gelişi yüzünden şehirde cehennemî bir gürültü hüküm sünnüştür. Şafaktan itibaren, içlerinde birçok ecnebi bulunan halkın yansı kırlara çıkmıştı. Mağazalar kapah kalmıştır. Imparator sarayı boştu. Tayyarelerin benzin depo ları boşaltılmış, sokaklar hemen hemen yalnız itfaiye, uzun kıhçlarla müseflâh askerler, gazeteciler ve sinemacılar larafından işgal edilmişti. Bunlar bir tayyare keşfetmek ümidile semayı dürbünlerile araşıtınyorlardı. Fakat dün gökyüzü çok bulutlu olduğundn bu emek beyhude ıdi. Demiryolu üzerinde altı tane Italyafl tayyaresi uçtuğunu ve ttalyanlann beyatıname attığını iddia eden müteaddid ya lan haberler dolasmaktadır. Panikten istifade eden hırsızlar birkaç mağazayı soymuşlardır. Bunlar tevkif ve derhal muhakeme edilerek kırbacdan geçirilmiştir. Içlerinden biri ibret olmak üzere asılacaktır. Adisababa 8 (A.A.) Sarayın boşaltılması bu sabah ikmal edilmiştir. Hükumetin büyük memurları bir bom bardıman ihtimaline binaen gizli bir yere gitmişlerdir. Şehirde sükunet caridir. Hava bombardımanlarına karşı sığınaklar hazırlanmasına faaliyetle devam edil mektedir. Hükumet bütün otomobilleri muhtemel yarahlan yardımla nakletmege mecbur tutmuştur. İngiliz Kızılhaç hastanesi, Kızılhaç ışareti emniyet yerine tehlikeye sebeb olduğuna kani olarak, artık bu işareti kullanmamıya karar vermiş ve Habeş hükumeti tarafından himayesi mümkün olabilecek bir yere nakletmiştir. Ecelile ölen Habej kumandanlarmdcm Ras Mulugeta almak için mütemadiyen baskınlar yapıyorlar. Cenub cephesinde Habeşlerin tazyi kından kaçan GallaBoranalar, himaye miz altına girmek üzere kıt'alarımızın işgali altınd» bulunan araziye sığmmağa devam ediyorlar. Tayyarelerimizden biri Adisababa üzerinde uçmuş, şehre hiçbir taarruzda bulunmamıştır. Geceyansından sonra gelen haberler Tembiende harb devam ediyor Londra 8 (A.A.) Royterin harb muhabirinden: Büyük Habeş genel karargâhile muhaberedeki zorluk sebebile, evvelki gün Tembiende şiddetli bir surette devam ettiği bildirilen muharebeler hakkmda dün de Adisababaya haber gelmemiştir. Fakat gayriresmî haberler Habeşlerin, bilhassa Gojjanda şiddetli tayyare bombardımanına rağmen, çetin bir mukavemet gösterdiklerini bildirmektedir. Gittikçe hâkim olan mütalealara göre, Italyanlar, istedıkleri kadar çabuk silinemiyen Habeş mukavemetini tama men ortadan kaldırmak için fevkalâde bir gayret sarfetmektedirler. Diğer cihetten, Eritre kaynağından aIman malumata göre, Italyanlar, şimalde hâlâ italyan ilerlemesine mâni olmak istiyen düşmanı çekilmeğe mecbur etmek tedirler. Eritreli bir küçiik zabite verilen rütbe Adisababa 8 (A.A.) Bir Eritreli lcüçük zabit Askarı pek yakında Sida nodan buraya gelecektir. Kendisi çok yüksek Habeş askerlik rütbesi olan grasmaç rütbesine yükselmiştir. Habeş hükumeti Eritreden Habeşistana iltica eden lerden bir Tigre kıt'ası teşkiline karar vermiş tir. Cenubdaki bozgunun mes'ulleri muhakeme ediliyor Adisababa 8 (A.A.) Imparatorluk mahkemesi Ras Desta ordusunun Adisababa 8 (A.A.) Harbiye Na bazı şeflerinin muhakemesine başlamış zın Ras Mulugeta kısa bir hastalıktan tır. Bunlar, cenub hudud cephesi ordu sonra vefat etmiştir. sunun çekildiği zaman mes'uliyetleri göİtalyan levazım teşküâtı rülenlerdir. Bunlardan birinin ölüm ce neler yapmtş? zasına mahkum olduğu bildiriliyor. Ras Mulugeta hastalıktan öldii Asmara 8 (A.A.) Röyter Ajansı bildiriyor: * İtalyan levazım servisinin Enderta, Tembien ve Şire muharebeleri esnasmdaki teşkilâtına dair şu tafsilât öğrenil Adigratla Makalle arasındaki mınta kaya 10,000 yük hayvan celbedilmiştir. Bir mıntakadan diğerine kamyonlarla yüzlerce katır nakledilmiştir. 18 saat içinde Makalleden Adigrata 650 otokar vasıtasile bütün bir fırka nakledilmiştir. Tembien muharebesi için 7 milyon tüfek mermisi ve 48,000 top mermisi, Şire muharebesi için 12 milyon tüfek mermisi ve 50,000 top mermisi ve 200,000 bomba hazırlanmıştır. Istihkâm efradı için hergün 3500 kental malzeme, 250,000 torba toprak, 400 kental dikenlıtel, 85,000 demir kazık, 800 kental infilâk maddesi, 55,000 alet ve edevat, 1200 kilometro telgraf teli, 190 su sarnıcı ve 300 telefon ve radyo cihazı kullanılmıştır. İngiliz Kralı Gal muhafız alayınm üniformasile 149 numaralt İtalyan retmi harb tebliği Roma 7 mart 149 numaralı italyan tebliği: Eritre cephesinde, Şoan ordusunun bakiyeleri cenuba doğru perişan kaçışlarına devam ediyorlar. Tigre ve Azebo Galla ahalisi, onlann boyunduruğu alhnda uzun müddet çektikleri mezahimin intik«nını îngiltere Kralı Sekizinci Edvard Gal muhafız alayının tesisinin yirmi bırinci yıldönümü dolayısile yapılan merasimde hazır bulunmuştur. Yukarıda Kralı Gal muhafız alayının üniformasile görüyor sunuz. Yolda İnönünde topraklan gözüm ve gönlümle kucaklamıştım. Gösteriş yapmasını bibniyen Mehmedciklerimizin o saklı ve mutlu gücünü andıran ufak anıtını gördüğüm vakit topraklarda nasıl gezdiğimi bir daha anladım. Delik deşik olmuş topraklarda, delik deşik olmuş göğüslerin arkasında geniş ve korkusuz nefes aldığımız Anadoluda taştan, intizamdan, üstbaş ve makineden birer Avrupa belirten Türkün istasyonla köyü arasınl neden dolduramadığını kendi kendime sordum. Trenin geçişine karşı, durmaz ve kaDevede bir yapı eksikliği var; gövdeft faya sığmaz bir vak'a karşısmda kal tam ve gür değil, düzelmek istemiş ol mış gibi koşup koşup ta oracıkta kor mamış, kamburlaşmak istemiş o da ya kup kalan örgülü saçlı, başı yazmalı, rım kalmış olmasın. Ağaclar da böy ufak yemenili dört ve beş yaşındaki azyeşillıkler tam değil gibi. 0nun için de hk Ayşelerle, bol ve düşük poturlu vedeve ile ağac seyreklikte ve yanmhkta ya şalvarlı azlık küçük Mehmedler babirbirlerine benzedikleri için bana het na şaşan gözlerile sorguma karşılık ağac hep deveyi andırdı. vermiş oldular.. îstanbulun bollukta birbirine giren Toprağı kanile sulayıp kurtardıktan gür yaprak ve dallan yanında, kafamdâ sonra kenedlemeğe koşan Anadolunun, fotoğrafı yaşayan bu cömerd yeşillik kendi canı, kendi köyü, tarlası ve okulerin yanında, Çukurovanın ağaclar> lu için ne vakit bulabildi ne de seyrekdökük saçlı kaldılar. Işık içinde, sıcak leşen can ve kan ordusuna kol ve budak lann altında böyle yarım şemsiyesile katabildi. Köyler, köylülerinin dönen uzanan ağaclar gönlü ve gözü doldur sesini daha dün duydular.. muyor. Sanki evin içindekı sakileri yolÇukurovalılann orta, yan ve üst A lara dizmişler. O sakiler de bu yollann nadoludan Karadeniz kıyılarından a gür bir yeşilliği değil bir süsü olabil Vird edilen cömerd toprağı, ekinden miş... başka pamuğu. pirinci, portakah, muMersinin Akdenize bakan uzun ve gü zu. harubu ile dolan dağarcığı, taşan kizel yolunda yürüyorum. Marmaradan lerine baktım. Bu bolluğa göre dolması kalkıp Akdenize nasıl indiğimi düsü ve düzelmesi gerek olan köylerine ve nüyorum. Beni iki günde buraya silkip şehirlerine baktım. Onlar da geriydi. atan trenden indikten sonra, güneş, top Onlar da, çamur içinde kirli evlerle do.rağı, yeşilliği ve yaşayanları değişik o lu idi. jlan bu bambaşka ülkede beni dimdik Onlar da ışığı kirleten dumanlı ha yürüten bu kolayhk ve çabukluk nere valı kahveierle doluydu. den doğuyor?. Onlann da su durulmamış. üstbaş esYüz binlerce metre uzunluğundaki ki. okuyanı az, eğlentisi içki ve kumardemir rayları kim uzatmış, sıksık köp dı. rüleri kim yapmış ve dağları kim del Ne olacalctı? Her evden altm aksa mis ve bu treni kim yürütüyor? koca yurdun seyrekliği kolay kolay Bu demir raylar, birbirine benzem sıklaşmazdı. miyen soğuk sıcak toprakları o kadar Gazi Antebdeki ihtısas Anadolunun Çukurovalısı, Toroslubirbirine kenetlemiş ve günleri kayna su, Konyalısı neresi olursa olsun oku mahkemesi binası tıp övle bir ekstra vapmış ki, koca A yacak, evi düzelecek, köyler; birbirine ğer yüzde ellisi, bütün şiddetile devam nadoluyu aylarca görmüş ve gezmiş giağ gibi yollarla, ve telefonlarla bağla edip gitmektedir. Kafile kaçakçılığı kal bi, günlere sığamıyacağını hestirdikten nacak, sokaklar kaldırımlanacak, tar mamışsa da bunun yerine arka kaçak sonra bu kısalışa inanamıyor ve Akdelası suya kavuşacak kaba ve acı sular çılığı kaim olmuştur. ' nizle karşılaştığım vakit bu toprak de incelip tathlaşacak. toplantı ve eğlenti O halde, kaçakçılığı menetmek için ğişişine bir tılsım gibi şaşırıp bakıyo yerleri olacak. Anadolunun tarih ve kaen doğru ve güzel tedbir hangisidir? rum. Şaşırma diyorum işte Akdeniz iş rakterine yakışacak piyesi ve oyunları Bunun cevabı basittir: Üzerinde kaçak te mavi ve yeşilliği göze yüz türlü çer radyo konferanslan olacaktı. çılık yapılan eşya fiatlarını ucuzlatmak. çeve ve renk değiştiren Marmaraya Eğer biz bunları para ile yapacağı Fıkrimizi izah edelim: Antebde bir benzemiyen başka bir denizdesin. Ne mızı umuyorsak aldanıyorduk. Bunlan, zamanlar fazla miktarda rakı kaçakçı kıyı yerleri, ne tanyeri, ne de renk deAnadolunun toprağını lâboratuardan lığı yapıhrdı. Vazivet. hükumetimizin ğişmesi Marmaraya uymıyan bir deniz, geçirerek öğrenmiş ve baştan başa plâdikkatinden kaçmıyarak Antebde bü evet Akdenizdesin.. nı kurulmuş bir çalışma ve bu çalışmayük bir rakı fabrikası açıldı. Fabrika Uykuda ve düşte başucumda sarkı yı parasız başaracak bir tek şey var gayet nefis imalâtım ucuza verdi. Bu yor gibi duran seyrek yeşillikli ağaclar, dır. suretle rakı, Türkiyeden Suriyeve ka yanık kurumuş yüzlü adamlar içinde Bu da Anadolunun (imecesidir) A çınlmağa başlandı. Şeker fabrikalarının dolaşırken tuhaf bir boşluk içindeyim. nadolunun ekin ve tarlasmdan bol bol yurdumuzda çoğalması, serveti eriten İçimde bu yer için ayrılmış yaşanmış çeker kaçakcılığını tamamile durdurdu. tek bir gün olmadığı için şaşkın ve bo artan vakit, kol ve emeğini yanyana «para değil yalnız ekmek ve katık vereTuz ve kibrit kaçakçılığı da gene bu se şum. rek» getirip onu kendi yapsm, yolu, obeblerle ortadan kalktı. Hep yolları ve treni düşünüyorum. kulu, tarlası bağ ve bahçesi ve tiyatroDemek oluyor ki, kaçakçılığı maziye Anadolu, köyü az dağıtılmış suyu az, su için, şimdi sıkıntıda yalnız yarm ilekarıştırabilmek için en müessir ve kuv derlenmiş toprağı az. yurddaşı az Anaride ve bollukta görmek için, şimdi belvetli tedbir, üzerinde kaçakçılık yapılan doludan nasıl olmuş ta bu cömerd kaykide ağlatarak ileride güldürmek için eşva fiatlarını ucuzlatmaktan ibarettir. nak belirmiş? çalıştırmak, durmadan uyutmadan çaToprak şimdi yalnızlıktan ve uzak lıştırmavı düşündüm. Geçenlerde gazetemizde görülen alaca ve ipekli fiatlarını ucuzlatmak için lıktan biraz bağırdı mı, canlı bir makiAnadoludan dönüp te îstanbula gel • İstanbul Turkofisinde bir heyet teşek ne sesi uzaklardan bir yıldırım gibi ko diğim vakit bol ve sık ağaclı, değişik otkül ettiği ve kaçakçılığın önünün ?h şup geli.yor ve altın saçan gözler gece lu İstanbula döndüğüm vakit sevindim. nacağı haberi bu havalide çok derin ve sının ses veren ışığı oluyor. Havada ta Bu sevinc gün ışığmda sürüyor. kılıp kalan düdük sesi uzayıp dağılmasamimî akisler bırakmıştır. Geceleri Anadolu o u^ayan dağ ve odan bir düdük sesi daha katılıyor. DeHâlen üzerinde en fazla kaçakçılık vaları sevrek köylerile sırtıma binen mir kolların uzanıp yutamıyacağı su yayapılan eşya, ipekli mensucatla kaput taklarını düşünüyorum. Buralarda o acı bir karanlık oluvor. bezidir. Bursa ve sair şehirlerimizde ol muz omuza çalışanlarm el ve kazması Yeni obasında çoluk çocuğu bırakadukca büyük ipekli fabrikaları vardır. vanıp yıkılamıyacak duvarlar örmüş ve rak kaçmış gibi üzülüyor ve eziliyorum. Bunlarm mamulâtı cenub hududlarımız Türk buralarda taş sırtile buraların ses Günün içinde unutur gibi olduğum A nadolucuğum, gece karanlıklar içinde üzerindeki vilâyetlerde maliyet fiatile sizliğine can veriyor. küçük Ayşeleri küçük Mehmedciklerile satıaş çıkanlırsa pek mühim bir yekun Bana öyle geldi ki bütün Anadolu; tutan ipekli kaçakçılığı kendiliğinden çoluk çocuk, kadın erkek birer kazma sessiz sessiz ağlıyor gibi geliyor. Bil Anadoludan ayrı yaşıyabilecek durur. Çünkü, maddî bir istifade temin kürek yakalamıslar, gündüz ter içinde, mem miyim? edemiyeceğini anlıyan kaçakçı, haya gece harman böceklerini andıran ışıkVAHİD ÖZGÜNER tını hiçbir zaman tehlikeye koymaz. Bu larla karanhğın içine dizilerek, yeme ralarda satılacak olan yerli mamulâta den, içmeden, durmadan, yatıp uyuma(cenub) damgası işlenmek suretüe da dan savaşmışlar. Kan ve canlarının bu demir izini ve taşım ve makinesini bırahilî kaçakçılık ta bertaraf edümiş olur. Atina (Hususî) Yunanistanla Türkıp derin bir sessizlik içinde çekilmişkiye arasında akdolunan ve birinciteşler.. Uzaktan, seyrek köylerinde, kenrin ayının başında mer'iyete giren 6 böceklerınin yaptığı gibi paha biçil dileri için birşey istemeden, tıpkı yurd avlık ticaret anlaşmasının müddeti mart mez eserler haline koyarak insanların için savaşta olduğu gibi, canlandırdıkları topraklara ve geçen yurddaşlara 936 sonunda bitmektedir. Fakat, bu anistifadesine tahsıs eder. laşmanm bir maddesine göre âkidler Mülkümüzde böyle kurdların çoğal bakıyorlar.. den biri nihavet bir ay evvel mukave Her istasyon, Türkün Avruyayı an lenin değiştirihnesini istemezse ayni masını candan dıleriz ve dokuz asır i çinde yaşıyan, eser bırakan Türk şair dıran az ve uz birer medeniyet karako hükümler devam etmek şartile muahelerini bir arada görmek, en doğru bir luydu. Düzgün yapılı. düzgün yürüyüş de daha altı ay devam edecektir. surette tanımak istiyenlerin Sadeddin lü ve üstbaşlı memurlarla makineleşmîş Taleb ve itiraz müddeti 1 mart 936 Nüzhet tarafından ayda iki kere çıka bir havatla, Anadolunun nasıl Avrupabaşında geçmiş ve her iki hükumet munlmakta olan bu kıymetli mecmuayı al lılastığını ve Avrupalılaşacağım duy kavelenin tadılini istememiş oldukla dum. malannı tavsiye ederiz: rından Türkiye ile Yunanistan arasm • Marifet ıltifata tâbidir [*] nk yazı 23 şubat tarlhll sayınuzda daki ticaret anlaşması 1 nisandan iti • Müşterisiz meta zayidir. çıknuştır. baren daha altı ay devam edecektir. Okaliptüs ağaçlan, develer, yanık yüzler, toprağın değiştiğini anlatıyor. O vakit; yine kendi yurdumdayken kendi yurdumdan dışarıda kalmış gibi ya dırgıyorum. Kına gibi topraklara kolay ekilen çok çabuk veren bu topraklar ne güzel.. Yalnız ekinden başka ağaca benzeyen, ağac olan her varlık;seyrek dalh ve seyrek yapraklı.. Ağacların üzerlerine enli veya ensiz düz yeşil birer ten giydirmişler.. Bu yenler sayılacak kadar az ve tepesinden tutulacak kadat bir tutamlık.. Neden bu ağaclar bana, yaşayan bir deveyi düşündürüyor. İstasyonlardan birinde merasim ve tezahürat TürkYunan ticaret mukavelesi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear