Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURIYET 9 Mart 1936 En büyük korku J Cığerleri hasta olanlara mahsus bir şekilde yavaş yavaş sönüyordu. Onun, hergün, saat ikiye doğru, sakin denize karşı otelin pencereleri altındaki sıralardan birine oturdugunu görürdüm. Sıcak güneşin kucağında bir müddet kımıldamadan durur, gamlı gözlerle Akdenizi seyre derdi. Bazan, başı dumanlı dağlara bir göz gezdirir, sonra, kuru iki kemiğe benziyen zayıf bacaklannı ağır ağır kımıldatarak ayak ayaküstüne atar, ve elindeki kitabı açardı. Bu, daima ayni kitabdı. 1 İSTANBUL: 17 inkılâb dersi. Üniversiteden nakil. E. sad Bozkurt 18 orkestra musikisi (plâk) 19 haberler 19,15 operet (plâk) 20 ke. man solo (piyano refakatile) stüdyo san'stSarhoş olarak Karagürnrükten geçen kârlan tarafmdan . 20.30 stüdyo orkestra. bahçıvan Servet yolda rasgeldiği sey lan 21,30 son haberler. Peyami Safa anketimin sual listesini yar satıcı Refiğe sarkıntılık ve küfür etSaat 22 den sonra Anadolu Ajansınm gazetelere mahsus havadis servisi verilectkmeğe başlamış. Refik te yumrukla mu eline alıyor, baştan sonuna kadar oku tir. kabelede bulunmuştur. Servet dayak yor, bir kere, bir kere daha okuyor, sonVİYANA: ra bana dönerek: tan müteessir olarak yanında taşıdığı 17,10 gramofon . 18,05 musikişinas bıçağı çekerek Refiği sol böğründen ya îşte birinci sualine cevabım; diye Brahmse dair . 18.25 hikâyeler 18.40 şarralamıştır. söze başlıyor. kılar 19,10 memleket yaymı . 19,40 ingilizce ders 20,05 haberler, hava rapom ve Refik te Servetin elindeki bıçağı ka Bizde son inkılâbımızı evvelden saire 20,15 ulusal yayın 20,25 zabıta ya. Kitabı açtıktan sonra artık kımıldamaz, parak Serveti göğsünden yaralamıştır. bildiren bir edebiyat var mıdır? diye ymı 20.35 bir bisiklet fabrikasmı ziyaretokur, gözile ve dimağile okurdu. ErimekHer iki yaralı da Cerrahpaşa hastane sormakta, bu inkılâbın «düşünülmüş ve 21.05 koro konseri . 22.05 eski Viyana musine kaldırılmışlardır. te ve sönmekte öTan bütiin zavallı vücusikisi 23,05 haberler 23.15 konser24,05 duyulmuş» olup olmadığına aid bir şüpYOĞURTÇULARIN KAVGASI konuşma 24,20 eğlenceli musiki. dü, bütiin ruhu, akşam serinliği, boğazmı he var gibi görüııüyor. Türk inkılâbmı BERLİN: Seyyar satıcılardan Cemille Yenisehiröksürüklerle kaplaymcıya kadar bu kitaevvelden bildiren bir edebiyatm yokluğu 17,05 konuşma . 17,35 sirrı az bilinen de oturan Şükrü yoğurt satmak mesebın içine gömülür, orada kaybolurdu sanmeslekler 18,05 musiki 18,35 bir kitabın demek, bu inkılâbın hiçbir edebiyat ve lesinden kavga etmişlerdir. Şükrü yotahlili . 19,05 Stutgarttan 20,50 günün ki. fikir tarihine ve tekâmülüne bağlı olmı akLsleri 1,05 haberler 21.15 Frankfurt. ğurt sattığı sırıkla Cemili yaralamış ve Bu adam, sarı sakallı, uzun boylu bir yan, «impulsif = ilcaî» akla eserek tan 23.05 haberler ve saire . 23,45 oda kaçmıştır. musikisi Almandı. Yemeğini, odasında yer, kimse yapılmış bir kaza eseri olması demektir. ARKADAŞINI YARALADI Bey BUDAPESTE: Böyle bir kazayı ve tesadüfü bile tarihî ile konuşmazdı. Garib bir tecessüs beni oğlu Kraağac caddesi 123 numaralı 17.05 opera yayını . 19,40 gramofon bu adama yaklaştırıyordu. Bir gün, ben Birdenbire ürperdik. Ölünün odasın dükkânda yatan Mustafa oğlu Esrefle bir muayyeniyete bağlamak şarttır. Hal20.50 Çingene orkestrası . 21,55 haberler . Edib Peyami Safa 22,15 cazband takımı 23.05 piyano konde elime bir kitab alarak, onun yanma dan, bir gürültü, hafif bir gürültü gelmiş arkadaşı İsmail arasında çıkan kavga buki muasır Türk edebiyatında, son in kılâbımızın en aşağı yarım asırdanberı zarında benim üstadlığımın bu kadar gü seri . 23.45 orkestra konseri. ti. Gözlerimizi derhal o tarafa çevirdik neticesinde Eşref İsmaili bıçakla yarasokuldum ve ayni sıraya oturdum. BÜKREŞ: O, birdenbire bana dönerek, temiz bir ve yatağın üstünden beyaz bir şeyin le lamıştır. Yaralı tedavi altına alınmış, predeterminee olduğunu gösteren açık iz lünc olması gücüme gıtmiyor desem ya 18,20 gramofon . 19 20 orkestra konse. ler vardır. kerlendiğini, yere, halınm üstüne düştüğü suçlu da yakalanmıştır. lan söylemiş olurdum. Bunu kendisine de ri 20,05 haberler 20 25 radyo orkestrası. fransızca ile: 21.30 piyano konseri . 22,10 San konseri . Ne gibi? nü ve bir koltuğun altına yuvarlanarak söylüyor ve ona hemen: BİR YANKESİCİ YAKALANDI Almanca biliyor musunuz Mösyö? 22,35 haberler 22,50 muhtelif eğlence yer Halkın saraya öfkesi Namık Ke Ustad, diye hitab ederek intika lerinden nakil. kaybolduğunu gördük. Bunu, her ikimiz Sabıkalılardan Receb Beyoğlunda Ne diye sordu. malde ve îsmail Safada şiir ve aksion hade, mükemmel surette görmüştük. catibey caddesinde olukçu tbrahırrin mımı alıyorum; üstad diye tekrarlıyo y Hiç bilmem efendim. 20.05 haberler 20.35 dans orkestrası . linde görünür. Tevfik Fikret te ayni is Hiç birşey düşünmeğe vakit bulma para çantasile bir saat kösteğini çahp rum. Bir isim söyleseydiniz... 21.20 askeri konser . 22 05 karışık mupiki Yazık. Mademki tesadüf bizi tanışyan duygularını şiırlerınde söylemiş ol dan, ikimiz de ayağa kalktık. Manasız bir kaçarken cürmü meşhud halinde ya Türk edebiyatının tanınmış her yayını 23.05 musikili pajcalar 23.50 firdı, size paha biçilmez birşey göstermek duktan başka şarktan garbe ve Ortaçağkorku ile deli gibi olmuş, kaçmağa hazır kalanmıştır. imzasında mutlaka bir kalite vardır. Li salon musikisi . 24,20 haberler 24,30 dans isterdim. Su elimdeki kitabı okutacaktım. Üzeri arandığında bunlardan başka dan muasır Avrupa medeniyetine geçmek yakatsiz şöhretler her yerde olduğu gibi orkestrası. • bir vaziyetteydik. Bakıştık. Benizlerimiz PAPTS TRadio Paris]: Nedir bu kitab? birde kaçak çakmak bulunmuştur. Suç istıyakını bildırmış adamdır. Her üç şaii bizde de azdırlar. Zaman onlan tasfiye sapsarıydı. 19.35 senfonik musiki . 22,05 Şan lconsede ideoloji olarak nasyonalist değillerdi; Bu, üstadım Şopenhaurun kendi Kalblerimiz, esvablarımızın kumasını lu hakkında polisçe tahkikat devam et fakat bilhassa ilk ikisinin, henüz yıkılma ediyor. ri 22,35 haoerler 22.50 oda musikisi, elile haşiyeli bir kitabıdır. Her sahifesinde Ve sonra bazı sualleri atlıyarak geçi şarküar. şiirler . 24,50 dans orkestrası kımıldatacak kadar kuvvetle çarpıyordu. mektedir. mış bir imparatorluğun muasır millet ha1,20 hafif musiki. onun el yazısile notlar vardır. JİLETLE YARALADI Mıgırdıç yor. Ilkönce ben konuştum: line geçmeğe şuursuz olarak hazırlandığı ROMA: isminde bir garson, Taksimden geç Kitabı elime aldım ve bana hiçbir şey Millî bir eserin vasfı nedir? Gördün mü? bir devirde «millet» yerine sadece «va 17,25 Asmaradan nakil . 18.20 dans ormekte olan Katerina isminde bir kadını mana ifade etmiyen, fakat dünyada yaşaSualine cevab veriyor: Gördüm. kestrası 19.30 yabancı dillerde yayın tan» ,hatta «ümmet» kelimelerile bu jiletle yaralamış ve yakalanmıştır. Mahallî olması şart değildir 20,05 haberler. fransızca konferans 20 25 mış en büyük üstadlardan birinin ölrnez Olmedi mi acaba? gizli iştiyaklarını ifade etmiş olmalarını «Millî» vasfını tarif etmek uzun. Eğer ingilizce haberler 20,50 fransızca haber. düşüncelerini sakhyan harflere göz gez Olmedi olur mu, koktu bile. tabiî bulmalıdır. Namık Kemal için «ümler . 20.55 Yunanistan için yayın 21.20 Yunan donanmasının kısa bir işaret isterseniz doğru, temiz ve haberler . 21.40 senfonik ses konseri . 22.20 dirdim. Ne yapacağız? met», daha ziyade Türk milletinder zeki bir türkçe ile yazılmış her san'at e komedi 22,50 karışık yayın 23.35 dans manevralan Şopenhaun yakından tanır mıydıArkadaşım, tereddüdle, şu karan verbaşka birşey değildi. Henüz nasyona serinde millî olmanın büyük bir şansı musikisi. nız? diye sordum. di: Atina 8 (Hususî) Yunan donan list fikirlerin Avrupada bile sarih bir ide vardır. «Zeki» diyorum, çünkü fikirsiz Gidip bakalım. Yeisli yeisli güldü ve: masının ikinci torpito muhribleri filosu oloji haline gelmiş sayılamıyacağı de cümleleri temiz türkçe ile yazmak bir ecŞam^ını aldım, odaya girdik. Koca manevralarını bitirerek dün tersaneye virlerde Namık Kemali ümmetçi ve Os Olümüne kadar beraberdim, Mösnebi için de, bir çocuk için de pek ko odanın karanlık köşelerini gözlerimle a dönmüşlerdir. Muhriblerden Speca gelir manlı olarak itham etmenin manası ol yö dedi. Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlarlaydır. dır: rastırdım. Kımıldıyan birşey yoktu. Ya ken karaya çarparak hafif hasara uğra maz. Ve sonra, bana ondan bahsetti, bu ga Türk edebiyatı beynelmilel ede İstanbul cihetindekiler: Son inkılâbımızın yetiştirdiği edib biyatta bir kıymet midir? rib mahlukun, kendisile temas eden kim tağa yaklastım. Fakat, o anda, dehşetten mıs olduğundan havuza çekilmiştir. İki Aksarayda (Ziya NurO, Alemdarda (All ler var mıdır? seler üzerinde yaptığı fevkalbeşer denecek ve şaşkınlıktan donakaldım. Şopenhaur üç günde tamir edileceği söyleniyor. Kıymet olmıya başlamak üzere ol Rıza), Bakırkoyünde fîstepant, Beyazıdda (SıtkK, Eminönünde fSalıh artık gülmüyordu! Ağzını kilidlemiş, ya Edebiyatı inkılâb yetiştirmez; in duğunu sanıyorum. Çünkü yeni Türk e nerde fArif). Karagümrükt« Necati), Fe derecedeki acayib tesiri anlattı: (Arif), Kü. naklarını çukurlaştırmıs, suratını korkunc Hazin bir ölüm kılâbı edebiyat yetiştirir. Son inkılâbı debiyatı, bütün insanlığı düşündüren me çukpazarda (Hikmet Cemil), Samatyada Şopenhaurın öyle korkunc bir tebir surette buruşturmuştu. Beşiktaş, Jimnastik kulübü reisi Fu mızdan ilham alanları kasdediyorsaniz, seleler üzerinde bir rey ve mütalea sahibi (Erofilosh Şehremininde (A Hamdl), Şehbessümü vardı ki, ölümünden sonra bile <• adın karısı ve kulübün müessislerinden kimi mevzu, kimi de haleti ruhiye veya olmak istidadındadır. Eser zikretmive zadebasmda (Universitei.. »• ^• Ölmemiş! diye kekeledim. bizi korkutmuştu. Size, hiç kimsenin bilSeniha dün akşam vpfat etmiştir. C© İfade Oİarak iam«nının edebiyatını yeı }im, mahud antolojinin düştüğü hata Galatada (Merkez"», Hasköyde (Halk), mediği bir vak'asını anlatacağım, belki Kımıldamağa mecalim kalmamiş, hanazesi bugün Beşiktaşta Muradiye kaKasımpaşada (Merkez), Sarıyerde (Nuri), hoşunuza gider. yaletle karşılaşmış gibi, gözlerimi ölüye rakolu sokağında 1 numaralı evinden panlar arasında bütün bugünkü isimleıi lardan birine düşerek dedıkodu canava Şişlide (Merkez>, Taksimde (Matkoviç), sayabiliriz. nnın kuyruğuna basmak istemiyorum. (Kemal Rebül). * * dikmiş, bakıyordum. O zaman, arkada saat 12 de kaldırılacak ve Sinanpaşa ca Yeni ve eski edebiyatımızm üstad Artık şahıslardan fıkirlere geçmek za Üsküdar. Kadıköy ve Adalardakiler: Şopenhaur ölmüştü. Sabaha kadar, şım, öteki şamdanı aldı, iğildi; sonra be misinde namazı kılındıktan sonra YahBüyükadada (Merkez), Heybelide 'Yulan kimlerdir? sualine üstad Peyami Sa manı çoktan geldi. kişer ikişer, yanında nöbet beklemeğe nim kolumu dürttü. Onun baktığı yere yaefendi mezarhğındaki ailesi kabris suf). Kadıkby. Altıyolda (Merkez), Modada fa: Ustad Peyami Safaya teşekkürler e (Moda), Üsküdar, Çarşıboyunda (Ömer Ke. baktım ve yatağın yamndaki koltuğun al tanına defnedilecektir. tarar verdik. nan). Ah üstad bana bu suali sormayı derek yanından ayrıhyorum. Gayet sade döşeli, geniş ve loş bir o tında, yerde, Şopenhaurun, ısırmak üzere nız lâtifesıle cevab veriyor ve onun na SUAD DERVtS Jada yatıyordu. Gece masasının üstünde açılmış gibi duran takma dişini gördüm. Yatağın üzerinden tekerlendiğini göriki mum yatııyordu. Yücel Sabık Gümüşane Mutasarrıfı mer • düğümüz beyaz şey bu takma dişlermiş Bu aylık kültür mecmujusının mart sayı. Benim nöbetim geceyansına tesadüf etbum Tevfik Paşa refikası ve Büyükdesı çok olgun bir şekilde çıktı. Bütün mü. ti. Bir evvelki nöbetciler dışan çıktılar ve meğer. re Belediye tabibi Bay Rıfkımn ka nevverlerin okuyacağı en kuvvetli imzalaîşte hayatımda gerçekten duyduğum rı ve yazıları taşıyor. Yaldızlı bir kapak ben, bir arkadaşla beraber, odaya girip yınvaldesi Bayan Behice kısa bir has en büyük korku o geceki korkum oldu. içinde ve elli sahife olarak çıkan ve on alti yatağın başucuna oturdum. talığı müteakıb vefat etmiştir. Namazı sahifelik bir ilâve veren bu mecmuanm Türkçeye çeviren bugünkü pazartesi günü Eyüb camisinFilozofun çehresinde hiçbir değişıklik HAMDİ VÂROĞLU içinde elliden fazla kıymetli yazı ve şiir de öğleüzeri kılınarak ailesi kabrine yoktu; gülüyordu. Bizim hiç yabancısı vardır. Bu mecmuayı bütün okuyucularırruza tavsiye ederiz. defnedilecektir. Cenabıhaktan merhu olmadığımız o her zamanki tebessüm kıvFransız Tiyatrosu meye rahmet ve ailesine sabır temenMağara nntısı gene dudaklarının kenarında görü HALK OPERETi ni ederiz. Salih Zeki Aktayın. Mağara adlı bir p*>rlüyor, sanki üstad gözlerini açacak, kımılHalk Opereti delik manzum bir pastorali kitab halinde dıyacak, bizimle konuşacakmış gibi geliBu akşam intişar etmiştir. yordu. Kendimizi hâlâ onun dehâsının saat 20.30 da Demircide Gürneyt dağında geçen vaK'a. sı meraklıdır. Okurlanmıza tavsiye ederiz. esiri gibi hissediyorduk. Öldükten sonra, Zozo Dalmas ve Kofinvotisle bize daha kuvvetle tahakküm ediyor giUysrurlarda tababet biydi. Bu eşsiz zekânın kudretinde bir sır İstanbul Universitesi Tıb Tarihi Ensti . Büyük şark opereti tüsünün Uygurlarda Tababet isimli yeni saklıydı. Buyük şark opereti bir kitabı daha intişar etmiştir. Büyük muvaffakiyetle devam Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 Böyle insanlann vücudleri kayboluyor, Eseri. Tıb Fakültesi Tıb Tarihi deontoediyor görünüz. Fiatlar: 35, 50, 60, 75. 100. 125, loc loji docenti doktor A. Süheyl Üner, Turfakt kendileri baki kahyorlar. Sizi temin fan taharriyatından çıkarılan metinlerin sderim ki kalblerinin çarpmamağa başla 300, 400, 500. tetkikile meydana çıkarmıstır. dığı günün gecesinde bu adamlar körYüz sahifeye yakın bu kitab transı^ca Dir bahisle tamamlanmakta ve bundan kunclaşıyorlar. sonra da bircok uygurca yazıların ve o zaArkadaşımla konuşuyor, ondan bahseKongreye davet mana aid tıbbî resimlerin klişelerile zen. ginlestirilmis bulunmaktadır. diyor, onun sözlerini tekrar ediyor, meçTürk Eczacılar Cemiyetinden : Amerikada küçük bir «Fusee fişekli tayyare» nin havada kendi kendine Birliğimizin senelik kongresi 5 nisan Radvo mecmuası hul âlemlerin karanlığı içinde ışık saçan uçup uçamıyacağını anlamak üzere bir tecrübe yapılmış, fakat fişekli tayyare pek 1936 pazar gunü saat 14 te Haftalık «Radyo Programı» nın 9 uncu birer kelimelik ziya huzmelerine benziyen kevinde yapılacaktır. Bütün İstanbul Halarkadaşların nüshası zengin münderecatla çıktı. Radyo fazla bir mesafe katedemeden yere düş müştür. Resimde fişekli tayyare hareket hikmetlerini sayıyorduk. Arkadaşım: gelmesini saygılanmızla rica ederiz. etmek üzere iken görülüyor. sahibi okuyucularımıza tavsiye ederİ7 Geliniz ve görünüz. Şimdi lâkırdı edecekmiş gibi geliyor. Dedi. Korkuya benzer bir endişe ile, onun hareketsiz ve daima gülen yüzüne bakıyorduk. Yavaş yavaş içimizde bir sıkıntı, bir bunaltı, bir kasvet duymağa başladık. Bir aralık, ben: Nem var bilmiyorum amma, vallahi hastayım, dedim. Ve o zaman farkma vardık ki, cesedden fena bir koku çıkıyordu. Arkadaşım, bitişik odaya geçip kapıyı açık bırakmamızı teklif etti, kabul ettim. Gece dolabının üstünde yanan şamdanlardan birini elime aldım, ötekini bırak tım, ve öteki odanın ta öbür ucuna gıdip oturduk. Bulunduğumuz yerden yatağı ve ölüyü görüyorduk. Fakat, hep onun ezici tesiri altında idik. Sanki filozofun gayrimaddî, serbest, mütehakkim ve kadir varlığı, bizim etrafımızda dolaşıp duruyordu. İkisi de yaralandı Peyami Safa ((Edebiyatı inkılâb değil, inkılâbı edebiyat yetiştirir)) diyor a bir seyyar satıcı kavga ettiler Edebiyatımız ne halde? RADVO Bu akşamki program J «Türk edebiyatının beynelmilel edebiyatta bir kıymet olmağa başlamak üzere olduğunu sanıyorum» Nöb*tci eczaneler c VENI ESERLER J Fişekli tayyarede yapılan tecrübe VEFAT H A HALiME Li M E • HALK Operetinde " (Çaflırılar, konferanslar, konoreİeT) Güzeller Resmigeçid tutarak bütün kuvvetile çekti.., 32 Yeni zabıta romanımız : 59 Kanh Rîimece Yazan: Edgar Wallace Evet, zannederim ki vardır, dedi. Ö benim için son derece vefakâr bir dost olmuştur. Tab, düşününüz ki, son seneler zarfmda, benim haberim olmadan miitemadiyen beni sıyanet etmiştir. Bu sada katten mütehassis olmazsam son derece nankör bir iman »yılmaz mıyım? Tab, Yeh Lintrin fedakârlığmın başka bir manası olabiieceğini düşündise de, bunu açrkça töylemedi. Genc kız sözüne devam ederek dedi ki: Gece gündüz evimi beklemesi için •naaçh bir adam tuttuğundan haberiniz mr mı? Ahs taiimi yaparken bunu tesadüfen ögrendim. Yeh Ling, yanıma verdigi nöbetçilerden birisini kazara öldür mek teblikesi atlattığımı size söyiemedi T*b: Evet amma, <!e<îi, rîlyanızm bninci kadar methaldar. geldi. Mahzenin geçidine gelince lâmba Tab, sen misin? diyordu. Azizim Telefon az daha Tabın elinden düşe ları yakabiliriz, dedi. Tab, bu söz üzerine onu kollannın adünyanın en garib bir şeyini keşfettim. cekti. rasına alarak havaya kaldırdı. Reks salondan geçerek yolu buldu, kaTab hayretle sordu: Sen aklını kaçırmışsın oğlum, dedi. pıyı açtı ve önce kendisi dehlize girdi. Bereket versin ki Mösyö Turner o es Nedir o? Öyle mi zannediyorsun? Gel de Şu kapıyı kapa, diye fısıldadı. nada orada değildi, başka tarafta meşgul Karvere bir kelime söylemiyecek kendi gözlerinle gör. Yeh Ling de bu işte Tab kapıyı kapadıktan sonra, Reks dü. sin, anladın mı? Dünyada bundan garib alâkadar. Haydi çabuk ol bekliyorum. elektrik düğmesini çevirdi. Tab, güzel kokuların etrafı kapladığı birşey olamaz Tab. Cinayetin nasıl yapılTab büfeye koştu, ceblerine bisküi dolKoridorun öbür ucunda bir tuğla yığını akşamın alacakaranlığında Ursuladan dığını keşfettim. durdu, pardesüsünü sırtına geçırdı ve so duruyordu. Bir de, üzerine harc dolduayrıhp ta, bisikletine binerek şehrin yoluReksin sesi titriyordu. Tab sordu: kağa fırladı. Kafası karmakarışıktı. Kar rulmus bir kalas vardı. Mahzeni örmeğe nu tuttuğu zaman, kalbi aşk ve minnet Trasmere cinayetinin mi? ver ve Yeh Ling bu işte dahil ha? Nasıl baslamıslardı. Ardına kadar açık kapının tarlıkla doluydu. Evet. Katilin mahzene nasıl gırdığı olurdu bu? içine bir sıra tuğla örülmüştü bile. Yarıyolda tekerleğin lâstiği patladı. ni ve nasıl çıktıgını buldum. Bugün öğReks bu tuğlaların üstünden aşarak Rüzgâr çıkmıştı. Tab esrarengiz eve Tab durmağa mecbur oldu. Bisikletıni leden sonra yapıya nezaret etmek üzere dğru yol aldığı sırada, ıssız Peak caddesi boş mahzeni aydınlattı ve masayı gösteregaraja soktuğu zaman saat ona geliyordu. oraya gitmiştim, tesadüfen bunu keşfet fırtına ile süpürülüyordu. Tab, Reksi rek muzafferane bir tavırla: Yolun son kısmına şakır şakır yağan tim. Anahtarın masanın üzerine konulu ancak bahçe parmaklığını aştıktan sonra tşte, dedi. yağmur altında devam etmiş Doughty su ve diğer hâdiseler o kadar basit, o ka görebildi. Kapının yamndaki bir kemerin Tab, hayret içinde sordu: caddesine gelinciye kadar iliklerine kadar dar basit ki Tab bugün Mayfielde gelip gölgesine sığınmış bekliyordu. Tab, kal Ne? ıslanmıştı. benimle buluşabilir misin? dırımlı avluda bir araba gördü. Masanın iki ucundan tut ta çek. Sıcak bir banyo yapıp, sırtına kuru bir Mayfieldde mi? Reks, onun kulağına iğilerek: Yahu bu masa yere çivilidir, evvelelbıse geçirdikten sonra keyfi yerine gel Seni sokak kapısında bekliyecee;im. Yolumuzu karanlıkta bulabilirit, ce muayene ettik ya. di. Yemek yemek üzere sokağa çıkmadan Karverin adamlarının bizi gördüğünü is diye fısıldadı, yanımda bir ceb feneri Reks sabırsızlıkla: evvel tabakasına sigara doldurmakla meştemiyorum. var. guldü ki telefonun zili çalındı. Tab, tele Sen benim dediğimi yap a canım, Niçin istemiyorsun? Loş, ıssız ve küf kokulu iç avluya gir dedi. / fonda Karverin sesini işiteceğini ümid e Çünkü Karver bu işte gırtlağına diler. Reksin sesi heyecandan titriyordu: derken, kulağına Reksin heyecanlı sesi Tab masanın üstüne iğildi ve iki ucun kısmı henüz tahakkuk etmemiştir. dan Kendine geldiği zaman ensesinde için için bir sızı ve vücudünde umumî bir kınklık vardı. Bir duvara sırtını dayayıp oturmuştu. Ensesini yoklamak için kolunu kaldırmak istedi, fakat muvaffak olamadı. Gözlerini açtı, etrafma takındı. İlk gözüne iliş*» TTJ ayakîarının bir iple bağlanmış olmasıydı. Iplere baktı, hiç bir sey anlamadı, ellerini kımıldatmak istedi.. Fakat kolları acayib bir şekilde idi.. Altından geçen bir iple elleri ve ayaklan biribirine bağlanmıştı. O esnada hafif bir gülme işitti. Gözlerini kaldırınca karşısında Reksi gördü. Delikanlı masanın kenarına oturmuş ağzına bir sigara almıştı. Nazik bir tavırla sordu: Kendini biraz daha iyi hissediyor musun? Bu ne hal Reks? Reks, çocuk bakışlı mavi gözlerini p* rıldatarakl (Arhan var)