25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 Şub'at CUMHURtYET SON MAB E RLEQ vc TELSİZLE TEIEFON TELGRAF Yeni orman Hariciye Vekili geliyor I Tevfik Rüştii Aras, Yugoslav ve Bulgar Başvekillerile mühim mülâkatlar yaptı Belgrad 17 (A.A.) Türkiye Dış îşleri Bakanı Doktor Rüştü Aras bu sabah Belgraddan geçerken istasyonda Başvekil Stoyadinoviçle Yugoslav Dış lşleri Bakanlığı erkânı, Romanya, Yunanistan, Çekoslovak elçileri tarafından selâmlanmıştır. Başvekil Stoyadinoviç trende Dış Işleri Bakanımıza bir buçuk saat kadar refakat ederek görüşmüşler dir. beyanatta bulunmuştur. Hariciye Vekilimiz 933 şubatında Atinada imzalanan Balkan Antantının; Küçük Antanttan tamamen müstakil olmakla beraber alâ kadar devletlerin tamamen ona muvazi bir siyaset takib ettiklerini ve sulh esası üzerinde müşterek bir teşkilât vücude getirdiklerini, başta Fransa olmak üzere büyük devletlerin bu mesaiye sempati gösterdiklerini ve bilhassa bütün Fransız Hariciye Nazırlarının kendilerini teşçi etmış olduklannı söyliyerek demiştir ki: « Tam gayemız, Balkanlarda, Avrupada ve nihayet cihanda sulh ve kar deşliktir. Siyasetimiz de müşterek emniyet sistemine sadakat, Milletler Cemiyetine karşrvecibelerimizi titizlikle tatbik etmektir. Son günlerde bazı değişiklikler ye tasrih edemiyeceğim temayüller Avrupa sulh işlerinin yeniden tetkikini icab ettirdi. Balkan konseyi martta Belgradda toplanacak ve lüzumlu görülen etüdlerde bulunacaktır. Mıntakavî paktlar ve müşterek emniyet meselelerinde bazı tadilât imkânsız değildir. URDDAN AZILAR NALINA M1HINA Yalanlar arasmda 1 kanunu Kereste kaçakçılığmın tamamen önüne geçecek Ankara 17 (Telefonla) Orman kaçakçılığile yapılan mücadelelere aza mî dikkatle devam edilmekle beraber, kaçakçılığın da yer yer, devam ettiği muhakkaktır. Kamutaya verilmiş olan, orman muhafaza teşkilâtı kanunu tatbik edildikten sonradır ki, bu mücadelelerden esaslı neticeler alınabilecektir. Ka nun, ormanlar için de, gümrüklerde ol duğu gibi askerî mahiyette bir muhafaza teşkilâtı ihdas etmektedir. Lâyiha, Meclisin ziraat encümeninde görüşülmekteydi. Encümen. meclis açılınca Iâyiha üzerindeki çalışmalarına devam ede cektir. Şimdıki vazıyete göre, bazan yüz lerce kilometroluk sahalarda ancak bir korucu bulundurulabılmektedır. Hatta geçenlerde sorguya çekilmiş olan bir orman muhafaza memurunun verdiği ce vab kendisini tamamen hakh çıkarır mahiyette görülmüştür. Memur, muhafa zasından mes'ul olduğu sahanın genişliğini hesablıyarak, bunun eski Karadağ Krallığı mesahai sathiyesinden fazla oldugunu ileri sürmüş, tek başına bu sahaya nasıl yetebileceğini sormuştur. Orman muhafaza teşkilâtı kanunu, geçen yıl çok görülen orman yangınla rının azalmasına da, bilhassa müessir olacaktır. Bu vesile ile görüştüğüm bazı alâkadarlar, bir taraftan yeni orman yetiştir mek ve teşçir işlerile uğraşılmakla bera ber, mevcudlan muhafazanın da birinci derecede mühim bir iş olduğu mütalea sında bulundular. Kamutaydan çıkacak olan yeni kanuna, bu noktadan büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Cerablus köprüsü Fıratın kemali şu upuzun köprünün altındadır, çünkü ona kısmet olan ne kadar su varsa burada tamamlanmış oluyor Fıratı Carablusta görmeli, Fıratı Carablusta görmeli. Kulaklarımız bu medihlerle dolu. gün bitmeden oraya yetişmek için. şoförü sıkıstırıyoruz. îkindi vakti Carablusa vardık. Kasabanın kendisi Fransızlar da, istasvonu bizdedir. Bizim istasyon bir dizi yapılarla bir dilim mamurecik halinde bir köy; ötedeki köy de serpilip genişlemek istiyen bir kasaba hasba cığı, rayların berisinden bizim bayrak Fıratı uğurluvor. Rayların ötesinde de Fransız bayrağı Fırata <hoş geldin> derken nehir bu daha alışamadığı ya bancı bavrağa biraz yadırgıyarak bakmaktadır! Meşhur demir köprünün yanmdayız. Herbiri yüzer metroluk sekiz gözden yapılmış, bizim Galata köprüsünün bir buçuk mislinden daha fazla uzunlukta, her gözün iki tarafından yükselen ya rım daire şeklindeki çelik kavislerle sekiz tane beton ayak üstüne gerilmiş hevbetli bir demir kütlesi. Üstü açık kalmış bir tünel, yanları parmaklıkla işlenmiş bir yarma halinde'düpdüz u zamaktadır. Ortadaki raylar sonlara doğru birbirine bitişmiş gibi görünü yor. Yalnız Fırat üstünden trenleri geçirtmek için değil ayni zamanda Alman hendesesini övündürmek için yapılmış bir abide. Tesadüfen o sırada köprüye giren trene bakıyoruz. İstasyonda dururken upuzun görünen tren, köprüye girdikten sonra, ortalara doğru. iki tarafı kara ilmikli bir tezgâhın böğründeki demir bir mekik gibi bodurlaşakaldı! Tren raylarından başka, yanlarda. yavalara ayrılmış ahşab döşemeli yoldan köprünün ortasına kadar yürüdük. Fıratı hakikaten buradan görmeliymiş. Sağıma bakıyorum, dört beş yüz metro genişliğinde koskocaman bir nehir; soluma bakıyorum, gene o genişlikte koskoca bir nehir; ikisini birleştirip bütün suya bakıyorum: Artık bu nehir değil yassı bir Boğaziçi; etraiının tepeleri bastırılmış, yalnız şu burunda, yalnız şu koyun dönemecinde değil, bütün gövdesi ve bütün sathile kendini akmtıya bırakan, girintisiz çıkmtısız, derli toplu, büküntüsü az, ufukları geniş yassı bir Boğaziçi. Bir nehri deniz yarması olan o bo ğaza neye benzetmeli? tşin daha doğrusu şu ki Balkanlarm ötesindeki Tu na çöllerin kapısındaki Carablusa gelmiş. Tunayı bilen hangi Türk bunu gördü de onu hatırlamadı? Tuna illerinde yetisen muallim Naci Fıratı görünce: Tuiıalaştın gözümde gittikçe! Demişti. Ben Tunayı Fırattan beş altı yıl önce Bulgaristan seyahatinde tam dım. Naci Fıratı nerede gördü bilmem. Fakat Carablus köprüsünden görünen Fırat Tunaya benziyor değil Tunanın aynidir. Onun için Nacinin sözünü bir adım daha ilerileterek ve o edaya bü riinerek benim de: Dış Bakanımızın gazetecilerine Yugoslav beyanatı Doktor Tevfik Rüştü Aras, gazetecilere beyanatta bulunarak demiştir ki: « Stoyadinoviçle bir kere daha görüşmek fırsatına nail olduğumdan dolayı bahtiyarım. Balkan Antantının siyasası malumdur ve daima aynidir. Bunun için M. Stoyadinoviçle yalnız Balkan Antantının önümüzdeki konferansmın prograrhı üzerinde noktai nazar teatısınde bulun duk.» Doktor Tevfik Rüştü Aras bundan tonra demiştir ki: « Yugoslavya Kral Naibi Prens Paulun Londra ve Parisi ziyareti, yal nız Yugoslavya için değil, fakat bütün Balkan devletleri için çok büyük bir e hemmiyeti haiz bulunmuştur. Bütün Balkan de^'letleri, aldığı neticelerden dolayı, Prens Paula medyunu şürandırlar.» Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Aras, General Salih, Riyaseticumhur Başyaveri binbaşı Celâl ve Kalemi Mahsus Müdürile beraber bugün saat 16,50 de Sofya istayonuna geldiler. Kendilerini Bulgar Başvekili Köse Ivanof, berabe rinde Sofya Elçimiz Şevki ve Bulgar Demiryolları Umum Müdürü olduğu halid* hususî bir vagonla Bulgar hududunda karşılamışlardı. Sovyetlerin Ankara Büyük Elçisi Karahan Yoldaş ta Tevfik Rüştü Arasla seyahat ermekteydi. Bulgar Başvekili, Hariciye Vekilimizi, Karahan Yoldaşı ve Sofya Elçimizi hususî vagonuna davet etmiş ve konuşarak Sofyaya kadar gelmişlerdir. Sofya istas yonunda Hariciye Vekilimizi, Bulgar Hariciye Nezareti Başkâtibi, Sovyet, Rumen, Yugoslav sefirleri, teşrifat umum müdürü ve muavini, Sofya sefaretimiz erkâni ve gazeteciler karşılamışlardır. Ekspres Sofyada kaldığı müddetçe Hariciye Vekilimiz, Bulgar Başvekilile Kralın hususî salonunda görüstüler. Tevfik Rüştü Aras, kendilerini karşılıyanlar tarafından teşyi edildi. *** Bulgarlarla münatebalımtz Bazı hâdiseler dolayısile Bulgar siyasetinde mes'ud bir değişiklik olduğunu müşahede ettik. Son Cemiyeti Akvam müzakerelerinde Bulgaristan müşterek emniyet nazariyesine uzak durmadığmı gösterdi. Bulgaristanla antant azası devletler arasında iyi dostluk münasebetleri gün den güne kuvvetlenmektedir ve ümid ediyoruz ki onun da bu pakta girmesini temine muvaffak olacağımız zaman uzak değıldir. Türk Rus dottluğu Size karşılıklı hüsnüniyetin nelere kadir oldugunu ispat için bir misal verece ğim. Bugün artık Yakınşarkta eski asırların meş'um Türk Rus rekabeti yok tur. Çarlığın ve Sultanlığın sukutundan sonra iki memleket arasındaki bütün ay rılıklar ve nifak kalktı. 1921 Moskova, ve 1945 e kadar uzattığımız 1925 Ankara muahedelerile yaratılan dostluk ve tam itimadın eski duygular yerine kaim olması için on beş sene kâfi geldi.» Tevfik Rüştü Aras Balkan Antantınm bütün dünyada, Avrupada ve kendi mıntakasında siyasî münasebetlerin nâzımı rolünü ifaya devam ettiğini ve bu mesaisile ayni şekilde bir tabiyenin tekmil dünya için de pekâlâ kabil olduğuna misal verdiğini söylemiş ve: « Biliyorum ki vazivet vahimdir, lâkin Avrupa sulhunu tehdit eden bir Ighlike de yoktur. Akli beserin sulh ve insaniyetin saadeti yollannda yükselen maniTevfik Rüştü Aras Pariste büiundugu alah yıkacağı zaman ise oldukça uzak nralarda Information gazetesine mühim tır.» Kooperatifçilik cemiyetinin yıllık kongresi Ankara 17 (Telefonla) Bugün Kooperatifçilik Cemiyetinin yıllık kon gresi Ankara Halkevinde saat beş buçukta toplandı. Cemiyetin fahrî başkanı Celâl Bayar son dakikada Dahiliye Vekâletinde işi çıktığından gelemiyerek Müsteşar Kurdoğlu Faiki göndermişti. Genel sekreter Alâeddin Cemil senelik raporu okudu ve Karınca mecmuasının neşriyatı hakkındaki idare raporu da aynen kabul edildi. Alâeddin Cemil iç ve dış kooperatif durumuna dair izahat verdi. Izahatı sırasmda kooperatifçiliğin Cumhuriyet Halk Partisi programına dayandığını ve bunun da milliyetçi ve mülkiyetçi oldugunu söyledi. Alâeddin Ce milin bu izahatı beğenilerek alkışlandı. Müzakerenin en hararetli kısmı yapı kooperatifleri üzerinde oldu. Kongre yapı kooperatifleri işinde yardım şekıllerinin tesbiti için hükumet nezdinde teşebbü satta bulunulmasına karar verdi. Memle ket büyüklerine tazim telgraflan çekil mesine karar verildi. Hariciye Vekilimizin beyanatı '"immiMMmillllllllllillllllinililllllllllIllHlllliniHnilllllılımımHimımM, İspanyada seçım îngiliz kabinesinin kargaşalıkları dünkü toplantısı Hükumet her yerde tehlike hali ilân etti Madrid 17 (A.A.) Bütün.Ispanyada, örffidare değil tehlike hali ilân edilmiştir. Bununla beraber, kabine Başbakana !cab eden yerlerde lüzum görüldüğü zaman örfî idare ilânı için salâhiyet venniştir. îzmirde iki morfin kaçakçısı yakalandı Millî Müdafaa plânı yeniden tetkik edildi Londra 17 (A.A.) Kabine saat 11 de toplanmış. millî müdafaamn takviyesine aid plânları tetkik etmiştir. Londra 17 (A.A.) Deniz, kara ve hava kuvvetleri için bütçeye ilâve edilen tahsisat miktarı bu sabah neşredilmiştir. Yekunu takriben sekiz milyon Ingiliz lirasına yükselen bu para, şu suretle taksim edilmektedir: Defiiz 4.850,000, Ordu 1,350,000, Hava 1,611.000. Bu tahsisat, İtalyan Habeş anlaş mazhğı üzerine ittihaz edilen hususî tedbirleri istihdaf etmektedir. Madridde hâdiseler Madrid 17 (A.A.) Saat ikiye doğru, Madridde bir alay toplanmış ve «Af isteriz» diye bağırarak Peurta DelSole doğru ilerlemeğe bâşlamıştır. Carretas sokağında ve PuertaDelSol meydanmda şiddetli tezahürler yapılmış, polis tezahürcüleri dağıtmıştır. Dünkü seçim esnasmda, Ispanyanm muhtelif yerlerinde bazı gürültüler çık mıştır. îki ölü, birçok yaralı bulunduğu haber veriliyor. Madrid 1 7 (A.A.) Amele teşekküllerinin, siyasî mahkumların derhal affmı istemek üzere, yirmi dört saatlik u mumî bir grev ilân edecekleri söylenmektedir. Saat onbirde, birkaç bin kişi Cuatro Caminos mahallesinde toplanmışlar «yaşasın cumhuriyet» diye bağırarak ve Enternasyonal marşını söyliyerek şehrin ortasına doğru yürümüşlerdir. Alayın önünde sosyalist siyasî mah kumlann hepsinin affmı istiyen cümleler yazılı levhalar bulunuyordu. Alayın geçtigi yol üzerinde birçok işçiler, ellerindeki İşi bırakıp kalabalığa iltihak etmişlerdir. Esasen bu sabah bütün Madridde büyük bir heyecan hüküm sürmüştür. îzmir 17 (Telefonla) Muiz ve Tuna oldun bütün bütün bence! Yaşar adlannda iki kişi morfin kaçakDiyeceğim geldi. çılığı yaptıklan için yakalandılar. Bun Her nehrin kemali zevalindedir, malann bir şebeke ile münasebetleri olduğu demki her nehir son dolgunluğunu dözannolunuyor. küldüğü yerde gösterir. Halbuki Fıra Santiyagoda bir yangında 35 tın kemali en sonunda değil, çünkü sona erinciye kadar uzun çöller içinde kişi öldü çok eriyecek; bu kemal yukarılarda da Londra 17 (Hususî) Santiyago dö değil, çünkü henüz bütün sularını topŞiliden gelen telgraflar Valparezodaki lıyamadı; Fıratın kemali şu upuzun sinema stüdyosunda büyük bir yangın köprünün altındadır; çünkü ona kısmet çıktığını ve 35 kişinin alevler arasm olan nekadar su varsa burada tamam da kalarak öldüklerini bildirmektedir lanmış oluyor. Artık bundan böyle ona ler. hem su akmıyacak, hem ondan su akacak. Burası yalnız demiryolunun nehri Parti müfettişi Bursada Bursa 17 (Telefonla) Halk Partisi aştığı ve nehrin Türk topraklarını bı müfettişlerinden saylav Nazmi bugün raktığı yer değil Fırat için artmanın soburaya geldi. Nazmi Fırka teşkilâtım nuna ve eksilmenin başma varılan yer de burası. teftiş edecektir. Yeni silâh fabrikalart kurulacak Londra 17 (A.A.) Hükumet, Avam kamarasmda müdafaa hakkında ce reyan eden müzakerelerden sonra memleketin muhtelif yerlerinde yeni silâh fabrikalan tesisini ehemmiyetle derpiş etmektedir. Woolwich tersanesinin bazı kısımîa rının diğer yerlere nakledilmesi muh temeldir. Keza. hükumetin, bu mesele hakkında birkaç hafta içinde bir be yanname neşredeceği zannedilmekte dir. Kırdıkları Potlar « C umhuriyet» gazetesinin on senedenberi halk işlerinde «esini yükseltmek üzere kullandığı neşir usulleri vardır. Bunlarda, mevzua göre «îstiyoruz», «Soruyoruz», «Doğru değil mi?», «Bu suale cevab isteriz», «Uzun söze ne hacet, düşünelim ibret alalım», «Ne sen sor, ne biz söyliyelim» ve saire gibi başlıklar kullanır ki artık gazetenin adı kadar kendine malolmuştur. ama, karganınki insana gülmek veya kızmak yerine acimak hissi veriyor! D elediyemiz karar vermiş, artık çöpler denize atılmıyacak, yakılacakmış! Yıllardır, denizin ortasına değil; sahillere atılan çöpler, Istanbul kıyılannı mezbeleye döndürmüştü. Şimdi de semt semt tutuşturulacak pislik yangınlarile şehre ve halka kerahet tütsüleri verilecek, demek. Yazın çöpçülerin sokaklardan kaldırdığı toz bulutlanna ilâve olarak dumanı üstünde âteşin bir hizmet doğru«u! Bari çöplerin yakılacağı günü önceden ilân etseler de o gün şehri tahliye etsek! Bir kruvazöre suikasd yapıldı Londra 17 (A.A.) Amirallık, el yevm Chathamda tamirde bulunan Cumberland kruvazörüne bir suikasd yapıldığını haber vermektedir. Bu haber, matbuatta oldukça heye can uyandırmıştır. Çünkü, geçen ilk kânunda, Royal Oak zırhlısı ile Oberon denizaltı gemisine de suikasd yapılmak tegebbüsünde bulunulmuştu. Üç kelimeyi bir araya getirmekten âciz olanlann bizim başlıkları gazetelerinde bol bol kullanmakta olduklarını görüp gülüyoruz. Ve ciddî olarak teklif ediyoruz: Eğer içine bir ruh koymak kabiliyetini gösterebileceklerse muvakkaten «CumBu haberi okuyunca Belediyenin Ishuriyet» başlığını da kendilerine iare ede tanbul halkını, zehirli gaz hücumlarına biliriz! idman ettirmek istediğine hükmedeceği Papağanm mukallidliği hoşa gider miz geliyor Bu yer Fıratın ömrünü de ayrıca ikiye bölüyor. tki kolu da çok yükseklerden doğan nehir buralara kadar hep inerek gelmişti. tki üç bin metroluk i nişi bin kilometroluk mesafeye yükle terek eritti. Kilometro başına iki metroyu aşan bir iniş. Halbuki bundan sonra önünde, geldiği yerin iki misli yol olduğu halde ancak 190 metro inecek. Kilometro başına on santimetro zor düşüyor. Artık bu iniş değil, süzülüş; akış değil, yatıştır. Fıratın enerjisi burada bitti. Carablus köprüsü deyip geçme, bu köprünün iki tarafında iki ayrı Fırat uzanıyor! Birecikte o kadar tasalı akan Fırat burada neye coşkun bir neş'e içinde alabildiğine açılıp serpilmiş? Bütün su larını Türk topraklanndan alan nehir sanki o topraklardan ayrılırken bütün güzelliğini teşhir ediyor, nehrin bu cemilesine karşı bu topraklarda onu işte en bol bir cömerdlikle süsledi. Demir köprünün öteki ucu gürbüz koruluklar içinde kayboluyor. Bütün kıvılar kabarık bir yeşillikle çerçeveli. Artık çıp lak çöllere düşecek nehri son defa gene bizim topraklar giydirip kuşatmıştır. Suya bak, kendi başına güzel; ka rava bak, kendi başına güzel; iki güzelliğin şu kucaklaşmasına bak; bu, on defa güzel. Fakat biz köprünün üstünde daha fazla duramıyacak hale geldik. Galata köprüsünden istediğin kadar Halice bak, deniz derindir, fakat yormaz. Büyük nehirlerde de vapurla istediğin kadar seyahat et; eğlenirsin, o kadar. Lâkin duran bir köprünün orta yerinden bövle büyük bir akar suya fazla bak mak; görenin hep dururken görülenin hep akışı; bu akışta göz adesesini ye rinden oynatarak arkasısıra sürüklemek istiyormuşçasına büğülü bir çekicilik var. Gören göz görülenler gidiverecekmiş gibi oluyor. Ya kulak? Deniz sakinse kulağa söylemez. Dalgalı zamanda da kıyıya çarpan ses gürültü değil nağmedir. Her dalga ayrı ses verir. Sesin çeşidi kulağa eğlence. Halbuki burada koskoca nehrin köprü ayaklarına çarparak, ve kendi girdablarını birbirine çarptıra rak çıkardığı dolgun, derkı, sağır gü rültü; kulak işitmiyor, vonkluyor. Büyük nehirlerin eziciliği meğer asıl böyle belli oluyormuş. Hepimiz Fırata karşı yaslaşmış gibiydik. Köprünün bir orta minare yüksekliğinden bakan gözlerimiz kararmış, kendimizi akan nehre doğru kayıyor sanıyoruz. Nehrin uğul 1 tuları kulaklarımıza çarpa çarpa bir an geldi ki nehir içimize doluyor vehmine düştük. Neye okadar güzelsin Fırat, saEskiden Avrupa gazetelerinin ve a na bakmıya doyamadıktı; ve neye o memleketimizdeki kadar heybetlisin, sana bakmıya daya janslarının bizim muhabirleri, Beyoğlunda oturur, orada namadık işte. kulüblerde, otellerde, kazinolarda duyISMAlL HABlB dukları her yalanı hemen Avrupaya jretiştirirlerdi. Şimdi. a\ni şeyi, Habeşis Mısır Kredi Fonsiye keşidesi tanda yapıyorlar. Gayriresmî yalanlara haydi ses çıkarmıyalım; fakat resmüeKahire 17 (A.A.) 1886 da ihrac e rine ne buvurulur! dilen tahvilâttan 96559 numaraya 50 bin frank isabet etmiştir. 1903 te ihrac edilen tahvilâttan 71603 numaraya 50 bin frank isabet etYeni Bulgar sçfiri miştir. Bulgaristanın Ankara elçiliğine tayin 1911 de ihrac edilen tahvilâttan tahvilâttan 71603 numaraya 50 bin edilen Th. Kristof (Christoff) ay so • nunda memleketimize gelecektir. frank isabet etmiştir. 1891 de Kazanlıkta doğan yeni Bul. Hauptman avukatile görüştü gar sefiri, hukuk fakültesini bitirdiği halTrenton 17 (A.A.) «Yeni Jersey» de gazeteciliği tercih etmiş ve uzun müdAvukat Leibowitz, Hauptmanla dört det başlıca Bulgar gazetelerinde çalış saat görüşmüştür. Avukat, mahkumun mıştır. 1932 de hariciyeye intisab eden hücresinden ayrılırken demiştir ki: Kristof evvelâ Berlin sefaret kâtibliğine, « Vaziyette terakki var. Şimdi doğ oradan da Viyana orta elçiliğine tayin ru valiyi görmeğe gidiyorum.» edilmiştir. Kristof 1933 te matbuat müdürü olarak tekrar gazeteciliğe avdet etmiş, bir sene sonra da Hariciye Nezareti umum kâtibliğine tayin edilmiştir. Yeni elçi 1934 tenberi Belgratta Bulgaristanı temNasreddin Hoca, bahçesindeki molosil ermekte idi. Hariciyeye intisabından zu ortadan kaldırmak için bir çare düşün sonra dahi gazeteciliği terketmiyen yeni müş: Bahçede çukur kazıp oraya göm elçinin muhtelif dillere tercüme edilmiş mek... Kazmaya sanlıp toprağı eşelerken birçok eserleri vardır. bir dostu halini görmü$ ve ne yaptığını Karaya oturan bir gemi sormuş. Hoca anlatmış. Ahbabı bıyık alLondra 17 (A.A.) Winchestertı gülerek: Castle yolcu vapuru Portland civarmda Ya çukurdan çıkan toprağı nereye karaya oturmuş, fakat, üç saat süren koyacaksm? diye sonınca Hoca bir da bir çalışmadan sonra, kendi vesaitüe kika düşünmüş, muammayı halledememiş kurtulmuştur. ve kızmış: Benim o kadar ince işe aklım ermez! Anadolu Sigorta Şirketi, GaBazı gazetelerde, tantana ile ilân edilata ve Istanbul bürolannı birleşlen hikâye filân gibi yazıları gördükçe hatıramızda hep o hikâye canlanıyor. Bu tirerek Dördüncü Vakıf Hanından nevi bayat sünuhatın birer ikişer sene fa Yenipostane karşısındaki büyük sıla ile, eski kolleksiyonlardan kopya e Kmacıyan Hanına nakletmiştir. dilip gazete gazete dolaştığını biliriz de Telefon: Santral 24293 24294. aadaal Direktör: 20531 flyük hâdiseler olunca gaze • telere. doğru havadisler ara sında bir hayli heyecanlı, ya lan yanlış haberler de gelir. Ben, 1908 de başlıyan 28 senelik gazetecilik hayatımda, birçok bu çeşid haberler gördüm amma. şu İtalyan Habeş harbinin havadisleri, adeta bir yalan ve yalancılık rökonı teşkil ediyor. öyle mi değil mi? Geliniz, beraber tetkik edelim. 1 ttalyan Başkumandanı Mareşal Badoglio, resmen hakikati tahrif etti ğini itiraf ediyor. Çünkü kaç gündür, tebliğlerinde, cephelerde sükunet var dir, dediği halde son tebliğinde. Makalle cenubundaki büyük muharebenin ta 11 şubatta başladığını bildiriyor. 2 Mareşal cenablan, pazar günü verdiği 125 numaralı tebliğinde, 15 şubat sabahı, Makalle cenubunda, büyük bir meydan muharebesinin baslamış oldugunu söylüyordu. O gece verdiği tebliğde ise, Makallenin cenubundaki muharebenin 15 şubat sabahı bittiğini bildiriyor. Askerî icablar yüzünden böyle ya pıyor, demeviniz. Bu kadarı askerî 1 cablara da sığmaz. siyasî icablara da... 3 İtalyan ordusu, 9 şubatta taar ruzî harekâta başladığı ve Makalle cenubunda ağır da olsa ilerlediği halde, Avrupa ajanslarının Habesistandaki muhabirleri. <Habesler, Makalle Adua yolunu kestiler; Makalle ihata ve mu hasara edildi; buradaki garnizon İtal yan tayyareleri tarafından iaşe edili yor; paraşütle atılan erzaktan Habeş hatlarına düşenleri, Habeş askerleri zehirli olmas:n dive evvel âköpeklere vediriyorlar, sonra kendileri yiyorlar» di ye sürü sürü martavalları bütün dün yava yutturuyorlar. Hakikatte, Habesistandaki muhabir lerin o memlekette olup biten muharebelerden haberleri bile yoktur. Olsay dı 9 şubatta başlıyan bir İtalyan taarruzu devam ederken yukarıda hulâsa ettiğim vaveleri yumurtlamazlardı. 4 Zaviat listeleri de baştanaşaeı yalandır. İki taraf ta kendi zayiatmı kücük ve ehemmivetsiz, düsman tara fının zayiatmı dehşetli göstererek âlemi aldatmağa çalışıyor. Bugün, baska bir sahifede bir Alman ajansının İtalyan sansüründen geçen şu saçmasını okuvacaksınız: Habeslerin zayiatı fevkalâdeymiş te, İtalyanlardan tek ölü bile yokmuş. O sarp Habeş dağlarında muharebe değil manevra yapılsa, gene birkaç kişi uçurumlara yuvarlanarak ölür... 5 Bir İtalyan kaynağı su haberi dünyanın kulağına fısıldıyor: Habeş İmparatorile oğlu Viliahdin dehşetli arası açılmış.. ilâ. Bu da Romadaki Ajans Uydurmasyonun Adisababa saraymda ki özel avtarınm özel istihbaratmdan .. 6 Ras Desta azledilmiş, Ras Desta bir manastıra çekilerek papaz olmuş, Ras Desta esir düşmüş, Ras Desta öl müş... Hangisi hoşunuza giderse ona inamnız... Bütün bunlar, bir günlük telgraflarm kalbur üstünde kalan yalanlarıdır; her şüpheli haberi ele alsaydım kocaman bir sahife dolardı. N A K iL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear