22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 BirîncîkSntm Î936 CUMHURÎYET SON HABERLER.. TELEFON TELGRAF ve TELSiZLE AntakyaIskenderım Amerikanın yapacağı Fuzulî müdahaleler hak sas Lorene benzer mi? kında tahkikat yapılmasını istiyoruz Peyamı Safa yeni harb gemileri Dahiliye Vekâletinin nazarı dikkatine Tiyatro hayatında, bu son iki sene içinde binbir mahrumiyet ve müşkülâta rağmen muvaffakiyetli mesaisine şahid olduğumuz bir teşekkül vardır: «Halk Opereti». Halk Operetini kuran geac ler, büyük bir mahrumiyete inzımam e den türlü müşkülâtla da mücadele ederek bugün ortada halkm rağbet ve sempatisini kazanmış olan müesseseyi kur muşlar ve şimdiye kadar da yaşatmışlardır. Biz, Halk Operetini kuran ve günlerce aç ve uykusuz kalarak didinen gencIerin maruz kaldıklan son bir muameleyi kaydedeceğiz: Bize verilen malumata ve yapılan şikâyete göre Halk Opereti bu sene temsillerine Maksim salonunda başlamıştır. Bu binanın asıl sahibi Banka Komerçiyale Italyanadır. Banka, burasını Me taksatos isminde birisine kiraya vermiş tir. Metaksatosun Koço Petridis isminde bir ortağı vardır. Banka Komerçiyale îtalyana, Metaksatostan alacakhdır. Alacağına mukabil Maksimin bar kısmına haciz koymuş, büyük salon da Petridise kalmışhr. Petridis te burasını Mahir isminde bir zata kiraya vermiştir. îşte, Halk Opereti salonu bu zattan bir kuntratla kiralamıştır. Mukavele otuz üç gün müddetlidir. Ve operet, bu 33 gün bit tikten sonra beş gün evvelden haber vermek şartile müddeti istediği kadar temdid etmek hakkına maliktir. Halk Opereti bu hakkına istinaden mukaveleyi üç ay müddetle temdid et mek istiyerek mucire mektubla müraca at ediyor. Fakat, bu zat evvelki mutabakati tanımıyarak bu talebi reddediyor. îş bir ihtilâf şeklini alıyor. Ve halledilmesine çalışılırken operetçiler garib bir muameleye maruz kalıyorlar. Karşı tarafın adamlarından olan Andriya isminde bir elektrikçi bir akşam Maksimin dış tarafındaki elektrik kofrasını kopararak, operetçileri ışıksız bırakmak istiyor. Cü rüm ve suçlu tesbit ediliyor. Bu sırada ortaya bir mal sahibi daha çıkıyor. Bu da Banka Komerçiyale Ital" yananın vekilidir. Vaziyet, böyle kar makarışık bir şekilde iken cumartesi günü Beyoğlunda yüksek bir idare âmiri operetçileri çağırıyor ve Maksimi tahliye etmelerini bildiriyor. Halk Operetinin noktai nazan şudur: Ortada mevcud ihtilâf hakkında mah~ kemenin âdil bir karar vermesi tabiidir. İki taraf ta bu karara mutavaata mecburdur. Mahkeme, tahliye kararı verirse bina derhal boşaltılacaktır. Buna rağmen, pazar gecesi temsilden sonra bir komiser iki polisle beraber gelerek operetçilere binayı tahliye etmele" rini tebliğ ediyor. Onlar, polise de, vaziyeti izah ederek binayı terketmek iste * miyorlar. Komiser, binada mahcuz mal olduğunu, bunlann Maksimin asıl ve eski bekçisi tarafından beklenebileceğini, operet heyetinden içeride kimse kalamıyacağını söylüyor ve diyor ki: « Siz kapıda bekleyin. Bekçi Veli içeride kalsın. Sabahleyin tekrar girersiniz.» Çaresiz kalan san'atkârlar iki otomobil tutarak Maksimin iki kapısında kar tipisi altmda aç ve yorgun mallannı ve haklarını sabaha kadar beklemeğe başlıyorlar. Gecenin saat dördünde meydanda be? otomobil peyda oluyor. Yirmi kadar garson fırlıyor ve bunlar binayı böyle bir baskınla işgal etmek istiyorlar. Polis işi haber alıyor ve bu hareketi tecemmu kanununa muhalif görerek baskıncılan dağıtıyor. Bu hareket sabaha karşv bir kere daha tekrar ediyor ve ayni şekilde akim kalıyor. Pazar günü, Beyoğlu kaymakamı o peret mensublaHnı ikinci defa çağırtarak Maksimi derhal tahliye etmeleri lâzım geldiğini çok şiddetli bir lisanla ve ısrarla ihtar ediyor. O gece, temsilden sonra, san'atkâr lar, karşılannda tekrar polisi buluyorlar. Operetçiler: Bu ocağı söndürmek yazıktır. Mahkemenin karan benlensin; diyorlar. Biz idarî salâhiyetimizi kullanmak vaziyetindeyiz. Ziyanmız varsa size 200 lira verilsin. Isrardan vazgeçiniz; ceva bını alıyorlar. Uzun görüşmelerden sonra operetçiler şunu rica ediyorlar: Bizim karşımızdakilere itimadımız yoktur. Gece burada da kalamıyoruz. Anahtarı size verelim. Yarın tekrar sizden alır, binaya gireriz. Anahtar veriliyor. Halk Opereti san'atkârlan ertesi günü provalar için Maksime gelince binanın işgal edilmiş olduğunu görüyorlar. Bana gönderdiği bir mektubdan anlaşılıyor ki muharrir ve mütefekkir arkadaşım Ziyaeddin Fahri, lskenderun Antakyanın Alsas Lorene benzetilmesine muarızdır. Birkaç gün evvel yazdığım bir fıkrayı hatırlatarak: «Bu yazınız, diyor, bana, ötedenberi memleketimizde yapılan yanlış bir mukayeseyi düşündürdü. Daha birkaç hafta evvel de Yunus Nadi, bir yazısmda «yarım asra yakın Alsas Loren için yananların akıl ve mantıktan bu kadar uzaklaşmamalannı temenni ederiz.» de mişti. Siz de Fransızlara şöyle hitab ediyorsunuz: Alsas Lorendeki Fransızlarm istik lâli sizin için neyse bizim için de Sancak' taki Türklerin isiiklâli odur.» Buna benzer cümleler, bizde ötedenberi millî istiklâl vesilesile, ana vatan parçaları münasebetile söyliyen ve yazanların elind« bir ipucudur. Bu mukayese hiçbir zaman doğru olamaz. îstiklâlini istediğimiz Antakya İskenderun havalisi Türktür. Buralardaki Türklük temsil neticesi değildir. Türkün siyasî hakimiyeti buralarda asırlarca devam etmiştir ve etmektedir. Kısası Antakya İskenderun, Türkiyenin herhangi bir parçası gibi bizimdir. Oralarda muhtelif dilden ve ırktan olan kavmî zümreler, bu davanm güdülmesine engel olamaz. Dava, tarihin davası, bu asrın ınandığı millî prensıp davasıdır. Eğer imparatorluk esasma dayanarak, meselâ Osmanlı împaratorluğu nun haklannı ileri sürerek Antakya îskenderunu istesek belki sayıf kalınz; fakat bizim hareket noktamız kan, toprak, dil ve kültür birliği davasıdır. «Alsas Lorene gelince, Ren nehri nin bir tarafını kaplıyan bu mıntaka tamamile Almandır, hatta Almanyanın bazı taraflarından ziyade Cermenliğe bağlıdır. 1871 de Versay sarayında ilân edilen Alman Imparatorluğu, dili, kanı, hisleri ve kültürü Cermen olan bu toprağı kendi ülkesine ilâve etti. 1918 e kadar devam eden bu hakimiyet, yerini Fransız hakimiyetine bıraktı. Bu itibarla dene bilir ki Rur havzasmda, Sar mıntakasmda Fransızlarm tesisine çalıştıklan, fakat muvaffak olamadıkları separatizm Al sas Lorende muvaffak oldu. Hatta bu muvaffakiyete bir kısım Alsas Lorenlilerin de iştirak ettikleri doğrudur. Fakat bu iştirak, yani Fransaya bağlılık, Al sas Lorenin tarih karşısmda Fransız olduğunu göstermez. Nasıl göstersin ki Alsas Lorende konuşulan dil almancadır, hem işten anlıyan âlimlerin fikirlerine göre en eski, en doğru, karısmamış, saf, iptidaî almancadır. îlk Alman edebiyatı buralarda başlamıştır.» Mektubunun esas kısımlarını aldığım Ziyaeddin Fahriye, kendisi gibi daha birçok okuyanlar tarafından da yanlış tefsir edilmesi mürnkün bir cümlemi tav zih fırsatı verdiği için teşekkür ederim. «Alsas Lorendeki Fransızlann istiklâli sizin için neyse bizim için de Sancaktaki Türklerin istiklâli odur» dediğim zaman ben ırk, dil, kültür Fransızlığını kasdet miş değildim; bu eski dava üstünde Alman ve Fransız iddialarının tarihî ve siyasî münakaşasına girmemize de lüzum yoktur. Ben şunu söylemek istiyordum: Alsas Loren, Fransa hakimiyeti için haklı veya haksız nasıl bir şeref davası olmuşsa, bizim için Sancak davası da böyle bir millî iddianın sembolü haline gelmiştir. Ben Fransızlara hitab ederken «sizin için» tabirini kullanarak iddianın kendılerıne raci olduğunu belırtmek istedım. Bu nokta anlaşılmıyorsa memnunr yetle tasrih ederim. «Fransa için» Al sas Loren Fransızdır ve 47 senelik bir tazyik ve esaret rejiminden sonra istiklâlini ancak Fransaya iltihak suretile kazanmış telâkki edilir. Kendi davamızdan bahseden bir yazıda ben bu Fransız tezini münakaşaya lüzum göremezdim; anlatmak istediğim şey Fransa için Al sas Loren nasıl bir şeref ve kan davası ıse bizim içm de Sancağın en az bunun kadar büyük bir dava olduğuna işaret etmekti. Halk Operetinin başına gelenler MESELELER IHEM Al NALINA MIHINA Yunank dostlarımıza bir sual Vaşington anlaşması bitince tezgâha konulacak harb gemilerinin hacmi 288,215 ton tutuyor bilhassa Pasifik denizindeki Amerikan ve îngiliz tahkimatının tehdid ettiği Japon deniz emniyetini korumak maksa dını istihdaf etmektedir. Japonya kendi adalarını tahkim etmemek prensibini Londra deniz anlaşması muhafaaz etmekle beraber Pastifik deParis 30 (A.A.) Londra deniz an nizinde hiçbir üssübahrisi bulunmadı laşması saylavlar meclisinin tasdikına ğını kaydedecektir. arzedilmiştir. Meclisin gelecek toplantı devresi ancak 10 ikincikânundan sonra ttalya yeni bir denizaltı gemisini başlıyacağından anlaşma ancak bu tatuya indirdi rihten sonra tetkik edilebilecektir. Roma 30 (A.A.) Spezia'da bugün Japonya tngilterenin yaptığı teklifi yeni bir denizaltı gemisi suya indirilmiştir. Bu, yeni tipte yapılanların be tetkik ediyor Tokyo 30 (A.A.) Vaşington ve Lon şineisidir. Altmış metre boyunda olup dra deniz anlaşmalarının müddeti bit 650 tonilâto hacmindedir. IBaştaraft 1 inci sahifede\ bir kruvazör, altmış üç torpito ve on sekiz denizaltı gemisinden ibarettir. Bu gemilerin umumî tonilâto miktarı 288,215 tir. miş olmasına rağmen Vaşington anlaşmasının 19 uncu maddesini mer'iyette tutmak yolunda İngiltere tarafından yapılan teklife Japonya, şimdilik cevab vermiyecektir. Fakat bu teklif derin bir surette tetkik olunacaktır. Sevkülceyş ve coğrafî mülâhazalarla Japonya yeni tekliflerde bulunacaktır. Bu teklifler tngiltere bazı silâh fabrikalarımn yerini değiştiriyor Londra 30 (A.A.) Press Associa tion Wovlwich tersanesindeki dört mermi ve mevaddı infilâkiye fabrikasını hava hücumlarına daha az maruz bulunan garb mıntakasına nakledileceğini tevid evlemektedir. nım ımıtııuıınilllinilllllllllllllllinilllllllllllllllllinillintlllin Boğazlar rejiminde bir değişiklik Pariste grevler devam ediyor Geçecek harb gemile Polisle grevciler arasında rinin selâmlanmasında kanlı çarpışmalar tadilât yapıldı vukua geldi Ankara 30 (Telefonla) Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarını 2 nci memnu mıntakalar meyanına ithal eden kararnameye geçiş hususundaki esasları gösteren faslında bir değişiklik yapılmış, 1 numaralı bendindeki (C) fıkrası ye rine şu fıkralar konmuştur: C Karadeniz ve Akdeniz Boğazlarmdan transit suretile geçecek ecnebi harb gemileri sahillerimizdeki bataryalarımızla yani Karadeniz Boğazındaki Anadolukavağı, Akdenizboğazındaki Çimenlik bataryalarile selâmlaşmazlar. D Istanbul limanında tevakkuf edecek olan ecnebi harb gemileri evvelce olduğu gibi Haydarpaşadaki batarya ile selâm teati edeceklerdir. Şu kadar ki torpito muhriblerile yardımcı gemilerin bu top selâmım ifa etmelerine lüzum yoktur. Paris 30 (A.A.) Âmme hizmetleri memurlannın belediye dairesi önünde yapmış olduklan tezahürat esnasında cumhuriyet muhafız kıtaatı zabıta mua vinlerinden M. Poirier, attan düşerek ölmüştür. Altı ajan, yaralanmışhr. On kişi tevkif olunmuştur. Paris 30 (A.A.) Binlerce belediye amelesi ücretlerinin artırılması için dün akşam Paris belediye dairesi önünde nümayişler yapmışlardır. Nümayiş, sükun içinde cereyan etmiştir. Dahiliye Nazırı M. Dormoy, alkışlanmıştır. Belediye meclisine karşı «istifa, istifa» sesleri yükselmistir. Heyeti Vekile toplantısı Ankara 30 (Telefonla) Adananın Ankara 30 (Telefonla) Vekiller He kurtuluşunun 15 inci yıldönümü kânuyeti bu akşam toplandı. Geç vakte ka nusaninin beşinci günü muazzam tezahüratla kutlulanacaktır. Seyhan mebdar müzakerelerde bulundu. uslan bu akşamdan Adanaya hareket Büyük Millet Meclisinin ettiler. Tezahüratta bulunmak üzere toplantısı şehrimizden diğer heyetler de bugünAnkara 30 (A.A.) B. M. Mec lerde Adanaya gidecektir. lisi bugün Nuri Conkerin reisliğinde topDeniz müesseselerinin lanmış, Afyonkarahisar meb'usu Berç bütçeleri Türkerin, Kızılay Cemiyeti varidatmın arAnkara 30 (Telefonla) îstanbul bnlması hakkındaki kanun teklifinin reddine dair Encümen mazbatasını ve hu îzmir Liman idaresile Vangölü işlet dud sahiller sıhhat umum müdürlüğü 936 mesi, Denizyolları, Akay, Fabrika ve Havuzlar bütçeleri bugün müzakere ve yılı bütçesinde 2500 liralık münakale yakabul edildi. Bu idarelerin umumî hepılmasma dair kanun lâyihasını kabul et yetini teşmil eden Meclis bütçesi, Di miştir. vanı Muhasebat ve İktısad Encümenleri Kamutay bundan başka Maarif Ve sabah saat 10 dan akşam geç vakte kakâleti merkez teşkilât ve vazifeleri hak dar çahşarak yeni sene borçlarını tetkik kındaki kanunun 12 ve 13 üncü madde ve müzakere etti. Müzakereler sırasmda İktısad Vekili lerinin değiştirilmesine ve resmî devair ve müessesatile devlete aid idare ve şirket icab eden izahatı vermiştir. Adananın kurtuluşu merasimle kutlulanacak Alsas Lorenin her fırsatta, her mu harrir tarafından bir mukayese elemanı olarak ele ahnması, Fransanın bu toprak üstündeki iddialannın ve hassasiyetinin dünyaca sembolik bir hale gelmiş olmasındandır. Bilhassa muhatabı Fransa o lan bir yazıda onlann daima bu en gergin millî sinirleri üstüne değdirilecek bir kalem ucunun davamız lehine uyandırabileceği tesir ihtizazlannı düşündüm. Maksad sembolik davalar arasında siyasî mahiyette bir teşbihten ibarettir ve besbelli ki ilmî bir mukayese olmaktan uzaktır. «Alsas Loren, dil, ırk, nüfus, kültür, tarih bakımından Sancağın aynidir veya benzeridir» gîbi bir mülâhaza nın peşinde değilim. Nihayet, Ziyaeddin Fahri, bu mukayesenin altmda kalan siyasî bir kinayeye de hiç dikkat etmemiş görünüyor ki, meseleyi ilim zaviyesinden politika zaviyesine naklederek düşünecek olursa, bunu da sezerek maksadımı tamamile kavra ması güç olmıyacaktır. PEYAMI SAFA Hatay, Suriye esaretinde kat'iyyen bırakılamaz! [Başmakaleden devam] talann en büyüğünü irtikâb eylemiştir. Fransa Cemiyete gitmek için meselenin Türkiye ile Cemiyet arasında olduğunu söylüyordu. Halbuki Cemiyete gittiğimiz zaman biz orada karşımıza gene Fransanın çıktığını gördük, ve bize oynanmak istenilen oyunu derhal ve olanca açıkhğile farketmiş bulunduk. Böyle bir oyunun hiçbir meseleyi, ve bilhassa önümüzdeki meseleyi asla hal letmiş olmıyacağını söylemeğe bilmeyiz ki hacet var mıdır? Mademki oyun oynanmıştır, elbette ondan bir fayda çıkacağı umulmuştur. O halde haber verelim ki bu oyundan hiçbir fayda çıkamaz, fakat çok zarar çıkar. Milletler Cemiyetinde Fransa kendi noktai nazarını hâkim kılmağa çalışan bir vaziyet aldı ve Cemiyetin, ikincikâ" nun içtimaına kadar, taraflar arasında bir anlaşma husule gelmesi temennisine şeklen uymakla beraber filen karşı koydu. Milletler Cemiyetinin çalışma usullerini pek iyi bildiğimiz için eğer Fransa şimdiye kadar tuttuğu hattı hareketi deBu garib hâdisenin sonu da operetçilere beş yüz lira verilerek haklanndan vazgeçmeğe icbar edilmelerinden ibarettir. Hikâyeyi anlattık. Hulâsası, Halk Operetile mal sahibleri arasında bir ihtilâf vardır. Bu ihtilâf şu veya bu mahiyettedir. İki taraf ta haklı olduğunu iddia ediyor. Her ihtilâf gibi bu iş mahkemeye gider ve orada halledilirdi. Bizim hayret ve teessürümüzü mucib olan nokta, bir binanın tahliyesinden ibaret olan şu ihtilâf, mahkemelik bir iş olduğu halde ortada bir mahkeme karan olmadan alâkadar idarî makamlann bir taraf lehine harekete geçmeleridir. Bu fuzulî müdahaleler, eğer iddia edildiği gibi hakikaten vakise elbette ehemmiyetle dikjkati celbetmeğe lâyıktır. Biz, işte asıl bu nokta üzerinde îstanbul Valisinin ve hatta Dahiliye Vekâletinin tahkikat yapmalannı ve hakikati meydana çıkarmalarmı istiyoruz. ğiştirmiyerek Cemiyetten behemehal kendi noktai nazarına mutabık bir karar çıkartmakta ısrar edecek olursa o hald« hakkımızın ihkaitı için en muvafık yolu araştınp bulmakta biz hem mazur, hem serbest oluruz. Biz Milletler Cemiyetine, onun hakka ve sulha hizmet edecek bir müessese mahiyetini takviye için girmişizdir. Cemiyetin ıslaha muhtac olduğu, üzerinde ittifak olunan bir hakikattir. Cemiyetin şimdiki noksan halile ihtiyar edeceği yanlış ve haksız bir hattı harekete kurban gitmeği kabul edemiyeceğimizi şimdiden açık ve yüksek söyleriz. Bu bedbin düşüncenin açık ifadesi bu takdirde kendi davamızı kendimizin halletmek ıztırarında kalacağımızdan ibarettir: İ&tediğimiz zaman, dilediğimiz şekil ve surette. Fransaya muvakkaten emanet ettiğimiz Hatay ülkesi Suriye esaretine bırakılamaz. Fransa için en haysiyetli olduğu kadar en menfaatli hattı hareket bu işte Hatay Türklerile Türkiyeyi tatmin edecek hal çaresini bizimle dostça görüşerek bulmasmdan ibarettir. Bu muslihane neticenin istihsali ancak Cemiyetin ikincikânun içtimaına Türkiye ile Fransa arasında bir anlaşma temin ederek gitmekle mümkün olur. Aksi takdirde biz eğer Cemiyetin o içtimaına iştirak edersek belki Cemiyeti terketmek kararını cebimize koyarak öyle iştirak ederiz. Hakkımızı ve haysiyetimizi kimseye çiğnetemeyiz. Türkiyenin tezlil edilmesi ihtimaline karşı ilk yapacağımız iş Milletler Cemiyetine arkamızı çevirmek ve sonra da mukaddes izzeti nefsimizin müdafaası için icab ederse bütün dünyaya yüksek almla karşı koymak olacaktır. lerde ve menafii umumiyeye hadim mü Konyalıların Adana felâketesseselerde bulundurulabilecek vesaiti zedelerine yardımı nakliye hakkındaki kanuna ek kanun lâKonya 30 (Hususî) Konya çiftçileri yihalannın da birinci müzakerelejini Adanalılara yardım olarak iki vagon yapmış ve pazartesi günü toplanmak üze buğday verdiler. Kızılay vasıtasile te re dağılmıştır. berru edilen para üç bin lirayı geçti. Halk teberruata devam ediyor. Yugoslav Bulgar paktı parafe ediliyor Belgrad 30 (A.A.) îyi malumat alan menabiden teyid olunduğuna göre Bulgar Yugoslav paktı yakında parafe edilecektir. Bir dostluk muahedesi mahi yetini haiz olacak olan bu pakt bir müddettenberi iki memleket arasında bilfiil mevcud olan münasebatı teyid edecek ve Balkan vazıyetınin resanet bulmasına hadim olacaktır. Bu paktın intacına müteallik müzake rata Stoyadinoviç'in 1932 de Kriçin sarayında Bulgar Kralı Boris'e yaptığı ziyaret esnasında başlanmıştır. Terfi eden Posta, Telgraf memurları Ankara 30 (Telefonla) Posta, Telgraf umum müdürlüğünün yılbaşında mer'iyete girecek yeni teşkilât kanununa göre hazırlanmış olan terfi, nakil ve becayiş listeleri bugün vilâyetlere telgrafla tebliğ edildi. irkaç gün evvel gene bu sü tunda Atinada çıkan Elefteros Antropos gazetesinin îzmiri miz aleyhindeki bir yazısından bahset miş; Yunanistandan dostluğa yaraşmı yan falso seslerin fazlaca işitilmeğe ba§ ladığım söyliyerek bu falsoları düzelte cek bir orkestra şefi olup olmadığını sormuştum. Elefteros Antropos'un son sayılann dan biri daha elimize geçti. Yunan gazetesi, gene îzmir muhabirinden aldığım söyliverek neşrettiği yeni bir yazıda bakınız, neler söylüyor: «Ticaret Odası azasmdan ve ehemmiyelli tacirlerden birinin bana söylediğine göre, Îzmir piyasası 1929 danberi yedi senedir emsali görülmemiş, büyük bir buhran geçirmiştir. Bu vaziyet, ticaretin tamamile mefluc bir hale gelmesine sebeb olmuşiur. Müstahsiller, faizcilere ve Ziraat Bankasına borclanmışlar ve hakikî bir yese düşmüşlerdir. Fakır ve sefalet müstahsil sınıfım kamçılamıştu. Çiftçiler, ambarlarda çürümek üzere bulunan mallannı satmak için köylerinden piya saya inerler ve akşamları elleri böğründe, omuzları düşük ve kederleri yüzlerine aksetmiş bir halde evlerine dönerlerdi. Müslümanların mukaddes ayı olan ramazan geçen ayın 20 sinde başladu Halk mahallelerinde ayni hava esiyordu. Ikhsadi buhramn devamından duyduk lan keder, müstahsiller gibi işçi ve san atkâr sınıflannın da cehrelerinden akt " yordu.» Yunan gazetesinin muhabiri, îzmirin eski ramazan hayatını ballandıra ballandıra anlattıktan ve vaktile ramazanlann çok neşeli geçtiğini söyledikten sonra, diyor ki: «Eski zamanın neşeli gürültüleri ye rine fısıltdar ve ekşi yüzler kaim olmuştu. Masalarm etrafına toplananlar, başlan m eğmiş, ağır tallt kahvelerini içerlerken sanki talihlerine ağlıyorlarmış gibi fısıldaşıyorlardı. Ramazanm ilk haftasmda Îzmirin bülün merkezlerinde bu manzara göze çarpmakta idi. Son on gün içinde piyasada ansızm bazı canlı harekeller başladı; bilhassa üzüm, incir ve tütün piyasalarında. Bu mallar üzerine ehemmiyetli muameleler oldu ve harice sevkiyat başladı. Aylar danberi bir ölü manzarası gb'sieren li " manda şöyle böyle bir faaliuet görüldü. Harice gidecek mallan uüklemek üzere bazı ecnebi vapurlar limana gelmişlerdi.» Muhabir bundan sonra, iktısad Ve kâletine gönderilen bir raporun suretini elde ettiğini iddia ederek bu rapordan bazı parçalar naklediyor: seneki üzüm mahsulü 88 milyon kilo, incir 28 milyon kilo, tütün 32 milyon kilodur. Bu fazla isühsal müs lahsilleri memnun edecek yerde, bilâ • kis korkutmuşlur. Bu korku da ec nebi piyasalar, bu mahsulleri çek • meden evvel fiatlarm düşeceği ihlimalinden ileri gelmektedir.» «Raporda, mahsulâtm bu fazlalığına rağmen, müstahsillerin vaziyeti ehemmiuetli surelte düzelmediği de zikredilmektedir. «Resmî olan bu rapor, Îzmirin hakikî vaziyetini bütün çıplakhğile ortaya koymaktadır.» Hulâsa, Elefteros Antropos'un îzmir muhabiri, bu yeni yazısında da îzmirin vaziyetini fena göstermeğe çalışnıakta dır. Muhabirin, yazılarında aşılamak istediği fikir şudur: Rumlar ve Yunanlılar varken îzmir mes'ud ve müreffeh bir memleketti; bunlar gittikten sonra, îzmir kötü bir vaziyete düştü; refahmı, saadetini, neşesini kaybetti. Yunanlı dostlanmızın îzmirden haki kate uygun olmıyan bir şekilde bahset melerinin hiç hoşumuza gitmediğini yazmıştık. Türk Yunan dostluğunun iyiliği için, Yunanlı dostlanmızın Izmirle fazla meşgul olmamaları lâzım geldiğini, bil mem, tekrara lüzom var mı? Elefteros Antropos'un îzmir muhabi rinin, îzmir hakkmda ısrarla yazı yaz manndaki sebeb ve hikmeti, biraz kafamızı yorunca anlamakta güçlük çekme yiz. Asıl bizim anhyamadığımız nokta, Yunan hükumetinin JDU yazılara tamanr'° lâkayd kalmasıdır. General Metaksas iş başma geldiği zaman, doğru bir haberi Cumhuriyete bildirdiği için Atinadaki muhabirimizi. [Lutfen sahifeyi çeviriniz] îzmir Amerikan Kolleji binası satın alındı Ankara 30 (Telefonla) Maarif Vekâleti, îzmir Amerikan Kolleji binasını satm aldı. Binaya resmî bir mekteb yerleştirilecektir. Greta Garbo'ya nişan verildi Stokholm 30 (A.A.) Kral, Greta Acıklı bir ölüm Garbo'ya edebiyat ve san'at eserlerinin Kadıköy Ortamektebi muallimlerin en büyük mükâfatı olan nişanmı ver den İhsan Mahvi dün ölmüş ve cena miştir. zesi yüzlerce talebesinin göz yaşları arasında kaldırılarak defnolunmuştur. Paris 30 (Hususî) Paris borsasmın İhsan Mahvi, gerçekten değerli bir muallim ve gerçekten kudretli bir şairdi. bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Fakat taşıdığı (Mahvi) adına tamamile Londra 105,15, Nevyork 21,40, Ber.lin 863, Brüksel 362, Madrid , Amsterdam uygun surette mahviyet içinde yaşardı, 1169, Roma 112,60, Lizbon 95,45, Cenev yalnız vazifesile meşgul olurdu. Pek re 492.37 1/2, bakır 53 54, kalay 233,05, genc denilebilecek bir yaşta ölümü memleket irfanı namına zayiattandır. altm 141,08, gümüş 21 3/8. YUNUS NADİ PARİS BORSASI Bugün A K B A B A nın ilâveli Yılbaşı fevkalâde sayısında: 52 karikatür, 4 hikâye, 1 mülâkat, 16 fıkra.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear