Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 9 Ikinciteşrin 1936 Türk Dili üzerinde TETKİKLER { Şehlr ve Memleket HaberlerîH Halicde yapılan yeni vapurlar Inşaat ilkbahara kadar ikmal edilecek Halic, cumhuriyet dev*inde ^ususî bir ehemmiyet atfedilerek ıslah ve inkişafına çalışılan denizciliğimiz için öğünülecek iki ayrı faaliyete sahne olmaktadır. Bunlardan biri İktısad Vekâleti deniz fabrika ve havuzlannda yapılmakta olan Van gölüne aid vapurlar, diğeri de Şirketi Hayriyenin Hasköyde kencK tezgâhmda yapmakta olduğu yeni vapur dur. Van Gölü îşletmesi için yapılmskta olan küçük vapurların şimdiki halde yedek parçaları ve tekneleri hazıflanmaktadır. Bu vapurların pervaneleri de dahil olmak üzere bütün aksamı burada yapılacak, yalnız bir iki mühim parçası haricden hazır olarak getirtilecektir. Van gölü vapurları buradan parça halinde ambalâj yapılarak gönderilecek ve göldeki büyük atelyede montajı yapılacaktır. Şirketi Hayriye fabrikasında yapıl makta olan 75 numaralı vapurun da inşaatı ikmal edilmek üzeredir. Teknesi kızaklanmış olan bu vapurun kazan ve bb'Imeleri, omurgalan bitirilmiştir. Şimdiki halde baş ve kıç bölmeler yapılmaktadır. Pek yakında makinenin montajına başlanacaktır. Bu vapur dört, beş aya kadar tamam olacak ve önümüzdeki yaz mevsiminde postalara Eaşlıyacaktır. Şirketi Hayriye bundan sonra ikinci vapurunu insaya başlıyacaktır. Kimya sözü de türkçedir IBaştaraJı 1 ıncı sahı}ede\ meşkuk gösteriyor. Bu dört mehazın şehadetile (kimya) sözünün kaynağma henüz va rılamadığını anlıyoruz. Biz bu kay nağa acaba Güneş Dil metodile e remez miyiz? Bir deneme yapalım: Biliyoruz ki Güneş Dil metodile bir kelimenin türkçe ile alâkasının derecesini tayin edebilmek için ilk önce onun, mümkün mertebe, eski anlam ve ses kıymetini tayin etmek lâzımdır. Kelimenin anlam kıymeti. Chimie sözünü, «Larousse du XX eme Siecle» bugünkü telâkkiye göre şöyle tarif ediyor: «Cisimlerin, zer relerindeki atom tevezzüü ve tabiat itibarile, farklı diğer cisimlere tahavvülünü mütalea eden bilik.» Bu tarif kimya biliğinin bugün ermiş bulunduğu tekâmülün bir ifadesi olduğu cihetle kelimenin arkaik delâletine dair bize birşey söylemez. Biz kimya sözünün eski delâletine ancak tarihin kılavuzluğu ile yakla şabiliriz. Yukarıki tarifi aldığımız eser «Chimie» hakkmda verdiği tarihî bilgilere şu tarzda başhyor: «Bedi hidir ki kimyanın orijini en arka çağlara kadar çıkıyor. Milâttan çok önce Çinliler madenleri işletmeyi, barut yapmasını ve seramik san'atını bilirlerdi. Mısırhlar altın, gümüş ve daha bir çok madenleri arıtmak; tezhib, züccaciyecilik, resim gibi sanatlara aşina idiler...» Dikkat edilirse görülür ki müellif gerek Çinlilerin ve gerek Mısırlıların, kimya kadrosu içine alınabilen marifetlerinden bahsederken en başta maden işlemesini anıyor. «Tarih» in birinci cildinin 1314 üncü sahifelerinde şu malumatı bulu yoruz: «Avrupadaki insanlar henüz göl kasabaları ve dolmenler inşa eded 'ukları zamanlarda, şarkta Türkler en mühim san'atları doğuran bir keşifte bulunmuşlardı. Orta Asya yaylalarında, dağlarmda, ormanla rında yaşıyan Türkler tabiatte saf olarak altın ve bakır madenlerine tesadüf ettiler. Bu madenleri ateşte eriterek onlara istenilen şekli verebil mek mümkün olduğunu anladılar. Bu keşif, Milâddan en az 7000 sene kadar evvel vukubuldu. Bundan sonra madenleri, beraber bulundukları unsurlardan ayırıp çıkarmak san'atını öğrendiler. Altın, süs eşyası imalinde kullanıldı.» veya ik, f iğ) terkibi gene fonetik icabı (kuğ), sonra (kuy), (kıy) ve (ki) olmuştur. Manası «su haline getirme» veya «bir şeye suya has olan hareketi verme, yani akıtma.» Filhakika: 1 Kuy mak = dökmek (Bolu, Gerede) 2 Kuy mak = dökmek «Şem kıymek» mum eritip dökmek, yani «mum yapmak» (Rad. II. «Kaz.») 3 Koy mak = izabe etmek Içki düşmanı gencler Diin Halkevinde yıllık kongrelerini yaparak birçok kararlar verdiler Siyasî icmal Ingiltere Italya Musolini, Milanodakî nut" . kunda Akdenizin İtalyanın canevi olduğunun tanınması esası üzerinde Ingiltere ile anlaşmağa hazır bulunduğunu söylemişti. İngiliz Ha rıciye Nazırı da verdiği cevabda, Ak • deniz İtalyanın canı olduğunu tasdik et" mekle beraber İngiliz İmparatorluğunun da candamarı bu denizde bulunduğun dan Akdenizde iki büyük devletin or " taklaşma esası üzerinde, anlaşmağa İn • gilterenin taraftar olduğunu bildirmiştî. Şimdi söz sırası İtalyadadır. Bununla beraber İngiltere Italya ile diğer meselelerde M. Musolininin di leklerine uygun bir surette uzlaşmak is tedığıni şimdiden bılfııl ispat etti. A " disAbabadaki ingiliz sefaretinin general konsolosluğa tahvıl edildığini ve Habeş İmparatoru nezdine memur olup şimdi ! lik mezun bulunan îngiliz sefirinin bir daha AdisAbabaya dönmiyeceğini İn giltere hükumeti resmen İtalyaya haber \erdi. İngiltere Su hareketile Habeşis tanın İtalyaya ilhakını bilfiıl tanımış o • luyor. Bu suretle İtalya Krallığının impara torluğa çevrildiğinin devletler tarafından tanınmasına dünyanın en büyük impa * ratorluğıî tarafından yol açılmış oluyor. Yani İngiltere, İtalyaya en büyük ce mileyi göstermiş bulunuyor. Diğer ta raftan zecrî tedbirlerin kaldırılmasından sonra îngiltere ile İtalya arasında ilk defa bir ticaret mukavelesi akdedildi. Bu mukavelenin îtalya için sonsuz kıymeti vardır. Çünkü İngiltere büyük zararlara katlanmıştır. İtalya zecrî tedbirler dolayısile tedi yesi tatil edilmiş ticarî borcları derhal ve para ile ödemek istemediğini kat'î surette İngiltereye bildirmişti. Ödemek ıstese bıle malî ve dövız vazıyeti buna müsaıd değildir. Ingiltere ise peşin para istiyordu. Bu hesabların bir karara bağlanmaması, İtalyanın dünya piyasala rındaki ve bahusus dünya para işlerınin merkezi Londradaki malî itıbarının düzelmesine mâni oluyordu. Halbuki İtalya bir taraftan zecrî tedbirlerin ağır darbelerile çok hırpalanmış ve sarsılmış olan iktısadî vaziyetini ve harıcî ticaretıni duzeltmek için haricden ve bahusus İngiltereden büyük kredıler almak zarureti karşısinda bulunuyordu. Diğer taraffan Avrupadaki İtalyan topraklarınm beş misli büyüklüğündekı Habeş ülkesinin imarı ve tabiî servetlerının işletilmesi için İtalyanın azim miktarda ecnebi kredisine ve istikrazlarına ihtiyacı vardır. İngiltere, İtalya ile ticaret mukavelesi akdine razı olmakla İtalyanın ayni zamanda büyük malî ihtiyaclarının tatminine yol hazırlamıştır. İngilterenin, İtalyadan bütün istediği Akdeniz üzerinde anlasmaktır. Bu an laşmanın ana hattını İngiliz Hariciye Nazırı söyledi. Lâkin bunun teferrruatı Avam kamarasındaki münakaşa esnasmda meydana çıktı. İngilterede hâkim parti muhafazarkârların sözügeçen en büyük liderlerinden Mister Çörçil Mis ter Edenin nutkundan sonra söz almış \e Akdenizde büyük donanmaları bulunan devletlerin birbirinin bu denizden geçen muvasala yollarına taarruz etmemeği karşılıklı taahhüd ederek bir misak akdetmelerini teklif eylemiştir. Çörçil teklifini daha ziyade izah ederek ingilterenin takib edeceği gayenin Akdenizin serbestisini ve sulhunu muhafaza etmek, büyük Akdeniz devletlerile sağlam ve salim münasebetler tesis eylemek oldu ğunu söylemiş, Sovyetlerin bu işlerde alâkadar edilmesi meselesine de temas ederek daha ewl Sovyet Rusyadakı ahvalin inkişafı neticesini beklemek icab ettiğini beyan etmiştir. İngiltere, İtalyaya yaptığı müsaadelerin ve Akdeniz anlaşması için ileri sür düğü teklıflerin iyi karşılanacağına emin gbründüğünden yeni Lokarno misakının akdi için İtalyaya, Almanyaya ve bunlarla birlıkte eski misakta imzası bulu nan de\letlere yeni tekliflerde bulundu. Artık, İngiltere yapacağını yapmış ve söyliyeceğini söylemiştir. Akdeniz üze rinde anlaşmak ve Avrupa politikasında ışbirlıği yapmak için İtalyadan cevab bekliyor. (T. D.) 4 Grekçe: kheo (cezrî khü) = dökmek, yaymak. 4) um, im: Şimdiye kadar meydana çıkan manayı bir objeye maleden bir ektir. (Kuy+um) demek (kuy) fiilinde bir objenin maruz kalması demektir. 1 Kıyım, kuyum (Rad. II. «Kaz.! Çağ») aynen (der Guss von Metallen) yani maden dökme». 2 Kuyun = (Rad. II. «Osm.») gümüş ve altın masnuatı. 3 Kuyumcu = (Bizim lehçe de, rr~'um.) 4 Kıyımçı = (kazan lehçesinde, Radloffa göre) Metallgiesser, maden dökücü. 5 Grekçe: khumos = yumu şaklık, gevşeklik, usare v. s. 5) ey, iy: Döküm san'atına, 6) ağ: Bu san'attan bahseden ilme işaret eden isimlendirici eklerdir. Neticede (Kuyumeyağ), Grekleri nağzında (khumeya) ve (khemia) şekline girmiş, (kıyımıyağ) da incelerek bizde (kimya) olmuştur. Kimya ilmi basit bir madencilik ten kurtulup, bugünkü haline gelinciye kadar, bir tecrübe ve araştırma vasıtası diye kullanıldığı çağlarda «tecrübe ve miyar» mefhumlarını da ifade etmiştir: 1 Kem = endaze, mizan (Rad. II. «Alt; Tel.; Leb. v. s.») 2 Kimap = imtihan, tecrübe (Rad. II. «Tar.») 3 Kemyu = mizan (Rad. II. «Tel.») Adapazarının Lokman Hekimi tevkif edildi Adapazarı (Hususî) Adapazarında yeni bir Lokman Hekimin esraren giz seromlarla bütün hastalıklara deva lar bulduğu hakkında dedikodulara meydan verdiğini ve şikâyetler üzerine de Sıhhat Vekâletince takibata başlandığım bildirmiştim. Sıhhat Vekâletinin, Vilâyet Sıhhat Direktörü vasıtasile yaptırdığı tahkikat devam ededursun, daha önce Müddeiumumilikçe bu zatın muayenehanesin de bir araştırma yapılmış, Mahmudpaşa isportalarım andıran serom ampullerile dolu masasmdan alınan ampuller Sıhhat Vekâletine gönderilmiştir. Şimdi bu ampullerin memlekete ithali memnu seromlar olduğu anlaşımış ve îğneci doktor, Lokman Hekim diye adlandırılan dok tor Hüseyin Hüsnü Sezer, tevkif edile rek iki gece Adapazarı hapisanesinde misafir edıldikten sonra bu sabah İstanbula, 9 numaralı İhtısas mahkemesine ka çakçılık suçile gönderilmiştir. Yeni Lokman Hekimimizin hikâyesi, şimdilik Adapazarımızdan Istanbula göç etmiş bulunuyor. Dünkü kongrede bulunanlardan bir kısmt Yeşilay Gencler kurumu dün E vücude getirilmesi teklif edilmiştir. Bu minönü Halkevi konferans salonunda teklif alkışlarla kabul edilmiştir. Bun toplanarak yıllık kongrelerini akdetmiş dan sonra da rüştünü ispat etmiyen ve lerdir. Kongreye hep bir ağızdan söy ortamektebi ikmal etmemiş olanların bu lenen Istıklâl marşıle başlanmış ve kon cemiyete dahil edilmemeleri etrafındaki greyi doktor profesör Fahreddin Kerim teklif te aynen kabul edilmiştir. açmış ve çok heyecanlı bir nutuk söyle • Kongre nihayete ererken Atatürke, miştir. Fahreddin Kerim bu nutkunda Ismet Inönüne, Sıhhat ve Maarif Ve Türk gencliğini içki ile mücadeleye da killerile Yeşilayda uzun müddet çalışan vet etmiş ve bu mücadelede kat'iyyen ih Urfa Valisi Atıfa kongre münasebetile malin yer bulamıyacağını söylemiştir. saygı telgrafları çekilmesi kararlaştırıl Içki taraftarlarının yaptıklan propa mıştır. gandanın çok geniş olduğunu anlatan Beynelmilel Içki Aleyhtarhğı cemi • profesör, Türk gencliğini mukabil pro yetinden Türk Yeşilay cemiyetinin iyi çapagandaya davet etmiştir. lıştığını yazan ve bu cemiyet azalannı Fahreddin Kerimin nutkundan sonra 937 de Varşovada yapılacak kongreye cemiyetin Umumî Kâtibi Mükip Ku davet eden bir mektub gelmiştir. Mek tatgu tarafından yıllık çalışma raporile tub heyeti umumiyeye arzedilmiştir. yıllık vezne raporu okunmuş ve rapor • Bu mektubda ayrıca muhtelif millet lar üzerinde konuşmalar yapıldıktan sonra dilekler bahsine geçilmiştir. Dilek lere aid olan içki aleyhtarlarından bir ler bahsinde mühim olarak bir aza tara grupun memleketimize gelmek arzusun fından muhakkak bir Yeşilay marşı da olduğu zıkredılmektedır. ADLÎYEDE Ayasofya Müzesinin kurşunlarını çalıyormuş MÜTEFERRtK Dahiliye Vekili Ankaraya gitti 4 Kemyü = endaze (Rad. «Alt.; Tel.; Leb.; Tar.») Demek oluyor ki (kimya) sözü Güneş Dil teorisi bakımından, «bazı şeyleri eritip dökmek san'atmın biliği» manasına gelir ki tarihe göre de kelimenin orijinel mefhumu bundan başka birşey olamaz. Binaena leyh kelime som türkçedir ve Tür «Larousse» tan, ilk kimyasal mu kün eski ve ana kültürüne de canlı amelenin madenlere tatbik edildiği bir şahid teşkil eder. ni, Tarihten de bu muamelenin basit Dr. M. ALt AĞAKAY bir izabeden ibaret bulunduğunu öğrendik. Şu halde (kimya) nın ilk anlamı «eritmek», «herhangi katı maddeyi akıcı bir hale sokmak, yani ona suyun vasfını vermek» olması [Başmakaleden devam'] icab eder. rile beraber oraya giderek Katalonyanın Şimdi artık, kelimenin etimolojik istiklâlini ilân etmesı ve yeni bir devletin şeklini tesbit ederek mehazını Gü başında fakat ayni gaye uğrunda mücanes Dil esaslarma göre verebiliriz: deleye devam etmesi mümkündür. Bu (1) (2) (3) (4) da, çözülmesi güç, yeni yeni beynelmilel Khumeia = uğ uk uğ + um+ problem'ler doğurur. Katalonya'nın isf (5) (6) tiklâli meselesi eski bir davadır. Sendikaey 4 ağ listlerin ve anarşistlerin hâkim olduğu bu Kimya = iğ + ik + ığ + ™ + iy+ havalıyi asıl Ispanyadan ayrılmıya sevağ keden amil sadece rejim farkı değildir. Not Grekçe (khumeia) sözün Hatta Katalonya anarşist ve sendikade (m) den evvel gelen (u) vokali listleri M. Kaballero hükumetinin temsil uzun okunan bir (u) yani (uğ) ol ettiği müfrit sol partilere oldukça da muduğundan etimolojik şekilde ona ay anzdırlar. rı bir yer vermek mecburiyeti hasıl M. Kaballero burada, îspanyada ololmuştur. duğu kadar kuvvetli bir mücadele birliği 1) Uğ, iğ: (su) anlamına ana kurabilecek mi? köktür. Sonra, Katalonya hükumetinin tanın2) Uk, ik: suyun vasfını tebarüz ması. ettirir. (Suv) zaid (ık), nasıl (sıGeneral Franko, şüphesiz memîeketin vık) olup «su gibi» yani «mayi» an bir köşesinde tehlikeli bir mücadele kaylamına geliyorsa, (uğ) zaid (uk) ta nağının yaşamasını istemiyecek, onu imayni şekilde «mayi» manasma (u ha etmeğe çalışacaktır. Katalonyayı resğuk) oluyor. Çagatay lehçesinde bu men tanıyacak olan devletler bu vaziyet nun (ıkık) sekli «seyyal» demektir karşısinda bitaraf kalabilecekler mi? (B. T. L.). " Görülüyor ki hangi cepheden bakılır(Uğuk, ığık) terkibleri fonetik bir sa bakılsın Madridin alınması, İspanya tasfiyeye uğrıyarak (uk, ik) olmuş meselesini ortadan kaldırmış değil bilâlardır. Bunların birer varyantı olan kis en nazik bir safhaya sokmuştur. (ak) ve (ık) temleri bildiğimiz giKat'î hükümler verebilmek için vazibi, suyun karakterini anlatan (ak yetin asıl şimdiden sonraki inkişafım dikmak ve (ıkmak) sözlerinin teşkiline katle takib etmeliyiz. yarıyor. Lâtince (aqua) doğrudan NADİR NAD1 doğruya «su» manasına geldiği gibi Not Son gelen telgraflardan bazıdeniz, göl, nehir, yağmur gibi dolaları, Madrid şehrinin henüz t^mamile yısile suyu hatırlatan mefhumları da zaptedılmedığmden bahsediyorlar. ifade eder. (Dict. Lat. Fr. ChateKenar mahallelerde devam ettiği ileri lain.) Grekçe (ik mas), rutubet, u sürülen muharebenin yukarıdaki dü sare, vücudün mayi kısımları de sünceler üzermde müessir olamıyaca mektir. ğını buraya kaydetmeyi lüzumlu gör3) Uğ, iğ: Ek olarak manayı ta düm. mamlıyan bir unsurdur. (uk f uğ ] N. N. Ayasofya Müzesinin kurşunlarım çaEvvelki gün şehrımıze |Vİen Dahiliye lar'ak kaçrhâk istiyen itâm'il ismıncle Vekili Şükrü Kaya dün akşamki trenle biri yakalanmış ve dün üçüncü sulh ce Ankaraya dönmuş ve Haydarpaşa ga zada 7 ay hapse mahkum edilmiştir. rında Vali, Emnıyet muduru, hukumet ve Parti erkânı tarafından uğurlanmış Kaybolan güvey bulundu Madrid düştükten sonra Yeni problem'ler Bursa (Hususî) Tam evleneceği sırada ortadan kaybolan ve günlerden beri aranan damad nıhayet bulunmuş ve meydana çıkmıştır. Bursa halkınm büyük bir merak ve alâkasını toplıyan bu hâdısenin kahramanı meğer Akşehre gitmiş imiş. Polis arayıp taramış; nihayet damad Akşehirden çıkıp gelmiştir. Fakat oraya niçin gittiği ve bu seyahati tam evleneceği gün neden ihtiyar ettiği bir türlü anlaşılamamaktadır. Bunu kendisi de söylememektedir. Kalb sektesinden iki ölüm Üsküdarda Çanakçılarda oturan kız mektebi hademelerınden 60 yaşlarmda Huriye evin halâsma girerken sektei kalbden düşüp ölmüştür. Kadıköyünde Muvakkithane cadde sinde 15 numarada oturan Kastuki oğlu 70 yaşında Aleksandros, Moda vapu rıle İstanbula gelırken uzerıne fenalık gelerek düşüp ölmüştür. Yapılan muayene neticesinde ölümün sektei kalbden olduğu tesbit edilmiştir. Antakyada Cumhuriyet bayramından intıbalar Muharrem Feyzi TOGAY Cumhuriyet Nüshatı 5 Kuruştnr JTürkiye Hariç şeraiti I **» Antakya Iskenderun ve havalisinde Cumhuriyet bayramının büyük ve coşkun tezahüratla kutlulandığını yazmıştık. Antakya hususî muhabirimizin gönderdiği yukarıki resimler, bu mes'ud güne aid intıbalardır: Yukarıda sağda Halkevinde Atatürkün resmi altında toplanan gencler, peçesini atarak nutuk söyliyen bir Türk kadını, kırmızı beyaz renklerden yapılmış bayramlık elbiselerini giyen Türk yavruları, aşağıda sağda bayrama iştirak için şapka giyerek Halkevine gelen Türkler, solda Halkevinin bahçesinde Atatürkün büstü etrafında toplanan minimini Türk kızları görülmektedir. Senelİk 1400 Kr Altı aylık 7S0 Ûç ayhk 400 Bir ayhk 150 «• 1700 Kr 1450 800 yoktur