13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CÜMHURfYET 31 Ürincikânun 1§36 Sevgilinin eti J. H. Rosuy Jeune den 189..» da binbaşı Zidlerin idare ettiği sefere iştirak ettim. Bunun için zekâya hacet yoktu; biraz yiizsüzlük kâfiydi. Küçük bir müfreze ile Afrikanm bir kısnıını baştanaşağı dolaşmak ve bir zenci kralına Fransız hakimiyetini tanıtmak lâ2imdı. Müfreze küçük olmalıydı, zira diğer büyük devletler bunu sezmemeliy diler. Diğer taraftan askerlerin fevkalâde cesur olması icab ediyordu, zira iki yamyam kabilesi arasmdan geçilecekti. Zidler, bu sefer muvaffakiyetle ba şarıldıktan sonra para mükâfatından başka rütbesinin de büyüyeceğini bili yordu. Bunun için müfrezenin başına geçti. Fakat haritadan pek anlamadığından yanına Bethuneü almak istedi. Bethune de beni aldı; çocukluk arkadaşıydık. Bu seyahat eski hulyalanmızdan birisinin hakikat olması demekti. Iklim ağırdı. Hepimiz hasta olduk. Hele Bethune ile ben çok zor dakikalar geçirdik. Bazan biribirlerimize fena sözler bile söylüyorduk. Bazan da ikimiz den biri ormana dalar ve saatlerce inzi vadan istifade ederdi. Başka zamanlarda ise, lise hatıralanmıza gömülür, neşe ve kardeşligin bütün benliğimizi sardığmı duyardık. Zidler bizi böyle görünce memnun memnun piposunu içer ve geceleyin hepimiz mes'ud mes'ud uyurduk. Böylelikle yamyamlann memleketine kadar geldik. Diplomatlıkla harikalar gösterdikten «onra bir reisin yanına kabul edildik: Tuhaf değil mi, bu hükümdann, vahşi olmak şöyle dursun, sakin ve halim bir hali vardı. Bizi merasimle yanına aldı, götürdüğümüz hediyeye te şekkür etti, ve Fransa dostu olduğunu söyledikten sonra yanımıza birçok adam verdi. Bunlann arasmda üç tane de zenci kadın vardı. Bu kadınlar Zidlere hiç tesir etmediler. lkisi hakikaten pek çir kindiler. Fakat üçüncüsünün öyle bir vücudü vardı ki bu tenasüb Avrupa kadınlarında bile enderdir. Bu kadın o memleketten değildi. Reis, onu bir komşu hükümdardan esir almıştı. Fakat ona o kadar ehemmiyet vermiyordu. Halbuki şişmanlıktan biçimlerini kaybeden bbür iki fıçıya... Bethune ile ben küçüge âşık olduk. Bu lcadın gencliğinin en güzel çağındaydı; hem de güleryüzlü ve zeki... Sonra da öyle munisti ki..* Ona kur yapmağa başladık. Öyle zannederîm ki ben kendimi Bethuneden fazla sevdirmiştim; fakat kâfir sonradan birkaç cam bilezik ve buna benzer süslerle, kadmın aklını çeldi. Bu vasıtayı erkeğe yakışır bir hareket bulmadım ve düşündüğümü açıkça söyledim. Arkadaşım fena halde içerledi ve bozujtuk. Bununla beraber zenci gene kâh birimize, kâh öbürümüze gülü yor ve kime gideceğini kestiremiyordu. Zavallı esir hertürlü hizmete hazırdı. §unu söylemeği bir vazife bilirim ki Bethune de kadına benim kadar tutulmuştu. Hergün isteklerimiz inceleşiyor ve zaman geçtikçe ihtıraslanmız büyüyor Su. Sonunda bu ihtiraslarımız dehşetleşti. Cenc kadmın bir bakışı, bir gülüşü için iki arkadaş biribirimizi yırtmağa hazırdık. Nihayet döğüştük. Ormanda, boş bir kulübenin arkasmda vuruşacaktık. Zidlerden korktuğumuz için jahidden yazgeçtik. Fakat bu uzak memleketlerde duvarIann kulağı vardır. Zenciler niçin dö ğüjtüğümüzün sebeblerini bilmeden bu na şahid olmuşlardı; bizi gözetliyorlar Sdı. Bazılan, kılıclanmızı kınından çıkar'dığımızı gördükleri vakit Krala haber vermeğe koştular. Hükümdar hemen Tak'a yerine geldi. Biraz evvel Bethuneü kolundan yaralamıştım. Kral birçok hareketlerle bunu beğenmediğini bana an latmak istedi. Bazan büyük mevki işgal eden adamlarına dönüyor, ve bunlar da başlarile tasdik ediyorlardı. Söylediklerinden birşey anlıyamadık. Yalnız bizi banştırmak istiyordu. Bunun için boyuna biribirimize el vermemizi işaret ediyor du. Zidlerin gelmesinden korkarak buna ikimiz de razı olduk. Bundan sonra Krala lutufkâr müdahalesinden dolayı te şekkür ettik. Bütün bunlan işaretlerle yapmıştık. Zira Zidler tercümanımızı beraber gö türmüştü.^ Kral çok ehemmiyet verdiği bir no*kta üzerinde ısrar ediyor, bizse »özlerinden birşey anlamıyorduk. Fakal nihayet bu vaziyetten bir an evvel kurtul mak için başımızla muvafakat işareti yaptık. Kral da adamlanna dönerek bir takım emirler verdi, herkes şiddetle al kışladı; konferans bu suretle sona erdi. Bethune ile yalnız kahnca, biribiri mize sırtımızı çevirdik. Ne ihtirasımız, ne de kinimiz tatmin edilmişti. Günler geçti. Bizi tercümandan başka kimse rahatsız etmedi. Bu adam ikide birde gelir, Kralın ilk mehtabda bizi ziyafet için beklediğini tekrarlardı. Kralın sözlerini ve karannı duyduk tan sonra küçük zencinin neşesi kaçtı. Halbuki Kralın adamlan ondan hiçbir ihtimamı esirgemiyorlardı. Kadıncağızın gözlerindeki parlaklık adeta canlı bir serzenişti. İkimiz de onu avutmak istiyor, kendisini nekadar sevdiğimizi göstermek için elimizi kalbimizin üstünden ayırmı yorduk. Fakat artık bu jestimize tahammül edemez olmuştu, daha elimizi kal dınrken kaçıyordu. Kralın adamlan o nun yüzünde bir gülümseme yaratabil mek için' saatlerce uğraşırlardı. Nihayet ziyafet günü geldi. Kralın nezaketine mukabele etmek için bol bol yiyip içtik. Hükümdar, sofrasından bize birkaç kere et yolladı. Her seferinde Bethunele bana ince ince gülümsüyor ve büyük bir sempati gösteriyordu. O ka dar ki Zidler reisin teveccühünü kazan mak için ne yaptığımızı tercümandan sormağa mecbur oldu. Tercüman anlatmağa başladı: Kral Zidlere üç zenci kadın hediye ettigi vakit müfreze eşfinin bunlara gösterdiği lâkaydi reisin pek tuhafına gitmişti; fakat küçük zenciye olan ihtirasımızı öğrendiği vakit kalbine bir inşirah gelmişti; bununla beraber zevkimize iştirak etmi yor, iki şişman kadmı daha iyi buluyordu; fakat küçük için işi döğüşmeğe ka dar götürdüğümüzü görünce büsbütün hayret etmişti; bu kadmın iki kişiye ye tecek kadar büyük olduğunu ihtar ederek bizi ayırdığını, lâkin oradakî könferah sında en ince etlerini verilecek bu ziya fette bizim yiyeceğimizi vadetmişti. Mxğer anlamadığımız sahne buymuş.. Bethune ile ben sapsan kesilmiş, sî lâhlarımıza sarılarak zenci hükümdan tehdide kalkışmıştık. Fakat Zidler: Geç kaldınız, dedi. Olan oldu. Deliliğinizin sonunu gördünüz. Kral hiddetimizden hiçbir şey anlıyamadı; kadmın pek zayıf olduğuna kızdığımızı zannetti. Evvelâ iki şişmanı ye memizi açıkça tavsiye ettiğini, lâkin bizim bütün aklıselime muhalif olarak çiroz gibi kadmı yemekte ısrar ettiğimizi, tercü manı vasıtasile anlattı. Bethune ile ben uzun müddet hasta yattık. Bugün bile biribirimizle karşılaşmak bize pek ağır geliyor. Zidlere gelince, onun mubarek midesi bu dehşetli macerayı da hazmetti! Ticaret Odasında Büyük memurlar arasında geçimsizlik var Son zamanlarda Istanbul Ticaret O dası yüksek memurlan arasmda bir ge çimsizlik havası hüküm sürmektedir. Bundan bir müddet evvel Umumî Kâtib Cemal Ankaraya giderken reislerden birini yerine vekil bırakmıştı. Halbuki reis Iktısad Vekâleti memuru olmadıg! gibi makamca da Umumî Kâtibden daha üstün bulunmaktadır. O zaman reis bu vekâleti kabul etmek istememiş, fakat Umumî Kâtib Oda memurlanndan hiç kimseyi yerine bırakmak istememekte ısrar edince reis hâdisenin önünü almak için vekâleti kabul etmiştir. Umumî Kâtib Cemal Ankaradan döndükten sonra hastalanmış ve bu defa da yerine Oda, Umumî Kâtiblik me rnurlanndan birini vekil tayin etmiştir. öğrendiğimize göre bu husustaki kanun hükmünce gaybubet uzun sürdüğü tak dirde umumî kâtib vekilinin mutlak IU rette Iktısad Vekâleti tarafından tayin edilmesi lâzım gelmektedir. Çünkü bu rnakam ancak Vekâlet tarafından tayin edilen bir memuriyete aid bulunmakta dır. Işte bütün bunlar Oda memurlan a rasında son zamanlarda bir anlaşama mazhk olduğunu teyid etmektedir. Ve kâletin bu işi bir müfetti; yardımile tahkik ettireceği »öylenmektedir. Muvaffak bir şapka müsabakası J Beyoğlu kız sanat mektebinde bü yük bir şapka mü sabakası yapılmış tır. Müsabakaya talebeden elli bayan iştirak etmiş ve bu sene yaphklan kış modellerini teşhir etmişlerdir. Bu müsabakada hakemlik vazifesini Beyoğlu nun tanmmış şapkacılan yapmışlardır. Talebe yaphklan eserleri birer birer giyerek hakemlere göstermişlerdir. Hakemler ayncn şap kalann işçiliğmi de yakmdan tetkik et Toto Etem mişlerdir. Solda fevkalâde derece kazanan Bayan Sabiha ve birinciliğt kazanan Bayan Madelet Orhan kendi yaphklan Müsabaka netî fapkalarüe beraber cesinde talebeden Bayan Sabiha, Madelet Orhan ve Emi nınmış olan bu şapkacılar kabul ettik leri takdirde bu Bayanlarm bazılannı derne birinciliği almışlardır. Bu birinciler arasmda da Sabiha fev hal birinci işçi olarak alacaklannı »öylekalâde takdir edilmiştir. Bayan Made mişlerdir. Şapkalarm Avrupa modellerinden let Orhan birinci derecenin ikinciliğini ve Emine üçüncülüğünü almışlardır. lkinci farksız olarak ve hatta bazan daha mü dereceyi de sırasile Bayan Enise Münir, kemmel yapıldığı görülmüştür. Son za diğer bir modelle giren Madelet Orhan, manlarda pek alâka uyandıran bu kıy Nevide kazanmışlardır. Üçüncülüğü de metli müessesemizde (900) talebeden Bayan Dürdane Ali, Safiye Salih ve 400 ü şapkacılığa devam etmektedir. Böyle iyi talebeler yetiştifen şapka mu Piraye Halis almışlardır. Netice itibarile birinci olan Bayan Sa allimleri Bayan Nezahet ve Yaşar bü fevkalâde bihaya ipekli bir top, Bayan Madelet tün alâkadarlar tarafından Orhana bir şapka ve Bayan Emineye de takdir edilmektedirler. Biz de Btikbal için beklenen büyük übir albüm hediye edilmiştir. midleri şimdiden tahakkuk ettiren bu kıyBu müsabakada kadınlanmızın gos terdiği kabiliyet hakemler tarafından fev metli müessesemizin idarecilerini ve öğrekalâde takdir edilmiştir. Hatta çok ta ticilerini takdir ederiz. RADYO Bu aksamki program j VIYANA: I 17,10 gramofon . 18,10 çocuklarrn aamâ • nı . 18,35 çarkılar 19,05 spor haberleri v3 saire . 20,05 haberler, hava raporu, ultısal yayın 20,25 konuşma 20.40 eğlencelt konser . 23,05 haberler . 23,15 eski ve y e n | plâklar 24,05 sualler ve cevablar . 24.1Ş sokak haberleri 24,30 cazband tatonu. BERLİN: 17 05 plyes 17,35 karısık yayın re spor * 18,05 gramofon . 18,35 konusma . 19,03 Lâyipzigden . 20 50 güntin aklslerl 21,0^ haberler . 21,15 dans orkestrası 23,05 ha* berler . 23,25 atlı spor haberleri m 23,39 Stutgarttan. BUDAPEŞTE: 18,35 plyano faonseri . 19,15 spor . 19,30 salon muslkisl . 20,05 konferans . 20,35 şani konseri 21,15 İki kısa plyes . 22,05 haber* ler 22,25 gramofon . 22,55 toş sporlan t 23,05 opera orkestrası 24,20 çingene or 4 kestrası . 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 orkestra konseri 19,05 konferanaş 19,45 konferans . 20,05 opera blnasındari naklen: Dle Melsterslnger von Nürenber| operası, eonra gramofonla eğlencell mu * siki. S LONDRA [ReglonaH: ^ 20 05 haberler 20,35 salon muslkisl ^ 21 05 e|lencell musiki . 21,35 astkerl orke«« tra ile İngiliz rmısiklsl 22,30 bir perdelilç opera yayını . 23 35 kan?ık yayın . 24,09 haberler 24,15 operet yayım 24,45 danâ orkestrası. PARİS [P. T. T . ] : 19,05 senfonik musiki . 18,35 org konseri ^ 20,35 senfonik musiki, haberler 20,45 sert^ fonik musiki . 22,05 konferans 22,35 ede* bl yayın . 24,35 haberler. ' ROMA: 18,05 senfonik konser . 19,30 yabancî <JU* lerde yayın 20,05 haberler, Holanda dl t linde konferans 20 25 ingiîlzce haberler « 20,50 fransızca haberler 20,55 Yunanlstan için yayın . 21,10 havadls . 21,20 haber • ler 21,40 karışık yayın . 22,20 konferans • 22 50 koro konseri . 23.20 dans mtısikisi. VİLÂYETTE Bugün yapılacak toplanh Bugün Vilâyette Maliye teşkilâh Tahakkuk ve Tahsil müdürlerile Muhasebei Hususiye müdüründen mürekkeb bir komisyon toplanarak bina ve arazi vergi lerinin muhasebei hususiyelere devri üzerine Maliye teşkilâtından muhasebei hususiyelere geçecek memurlann oetvelini tetkik edecektir. Maliye Vekâleti bu cetvelin süratle gönderilmesini istemiştir. Vekâletin bunu acele istemesinden mak sad Maliye teşkilâtında yapılacak yeni liğe aid kanun lâyihasının ve buna mer but kadronun bu neticeye gore tayin ve tahdidi olduğu zannediliyor. Bugün, Maliyece hazırlanan cetveller üzerinde tetkikat yapılacak ve idarei hususiyelere devredilecek memur adedi tesbit edilecektiı1. Maliye memurlanndan 100 kadannın hususî idareye devredileceği zannediliyor. Melek sinemasının ayrı ayrı haftalarda gösterdiği iki büyUk film birden bugUnden itibaren : Nöbetçi eczaneler Bu gece nobetçi olan eczaneler şun • lardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Sarim), Alemdarda '(AH« dülkadir), Bakırköyünde (Merkez), Be> vazıdda (Sıtla), Eminönunde (Mehmecî Kâzım), Fenerde (Vitali), Karagüm • rükte (M. Fuad), Küçükpazarda (Yor • ği), Samatyada (Teofilos), Şehremi • ninde (A. Hamdi), Şehzadebaşında (Halil). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Mişel Sofronyadis)", Has * köyde (Halk), Kasımpaşada (MerkezJV Sanyerde (Asaf), Şişlide (Halk), Tak • simde (Taksim ve Beyoğlu). i Üsküdar, Kadıkoy ve AdalardakilerS' Büyükadada (Şinasi), Heybelide (TSL* naş), Kadıköy eski Iskele caddesinde (Büyük), Kadıköy Yeldeğirmeninde (Üçler), Üsküdar Çarşıboyunda (ömer Kenan). Üsküdar Hâle sinamesi F E R A H S İ N E M A D A Kiralık Gönül »« Cennette Hırsız KLARK GEBIL JEAN CRAFORD BiNG KROSDV Bugün İ P E K SİNEMASINDA En çok sevilen 2 BUyUk film birden Yeni köyler *~ 1SİLÂHBAŞINA 2 S ARIŞIN KARMEN ; ANNABELLA ViKTOR FRANCEN Fatih kazasının Rami Yenimahalle sine bağlı Küçükköyün bu adla başlıbaşına bir köy olarak, Bakırköy kazasına bağlı Ambarlı ve Evciler köylerinin birIeştirilerek Evciler adile bir köy haline konulması hakkında Belediye Daimî encümeuince verilen karar, Dahiliye Ve kâleti tarafından tasvib edilmif ve key fiyet dün Belediyeye bildirilmiştir. Fransız Tiyatrosu MARTHA EGGERTH Ayrıca : Paramount dünya havadisleri SEANSLARA DiKKAT : Saat 2,30 da S LÂH BAŞINA 4,40 da SARIŞ1N KARMEN 6,40 SiLÂH BAŞINA 9 da SARIŞIN KARMEN ÇARDAŞ FÜRSTİN Marta Egert IBENJAMiNOGigliI ALKAZAR AŞK B A N D O S U Kahkaha ile gulmek, mevsimin en güzel fîlminı ;örmek ve Halk Opereti Bu akşam saat 20,30 da Dost Yunanistanın kıymetli artistleri Zozo Dalmas ve Kofinyotisin iştirakile ECNEBİMEHAFİLDE M. Bellet gidiyor Osmanlı Bankasının Paris şubesi direkÇARDAŞ FÜRSTİN törü Bellet dün sabah Ankaradan IstanGişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 bula dönmüştür. Direktör bir iki gün Fiatlar: 35, 50, 60, 75, 100, 125, loca şehrimizde kaldıktan sonra Parise gide 300, 400, 500 çektir. l I T U R K saheserini gormek için F E R N A N D G R A V E Y'in Büyük muvaffakiyetle devam ediyor. Uâveten: Almanya piyad hazırlıklan bütün sporlara aid büyük film Sinemasınagidiniz SİNEMASINDA Alevlerin bile yakamadığı müd' hiş insan canavarına hangi kadın nişanlı olmak ister? Dehşet, heyecan, merak alâka ve macera filmi olan Olim ZO2 ZOZO DALMAS VE KOFİNYOTİSİN iştirakile N Kadıköy Süreyya Tiyatrosunda •••^ 5unda Ç A R D A Ş F U R S FRANKENŞTAYN'ın NiŞANLIS çılgın bir muvaffakiyetle devam ediyor. Mümessili: BORIS KARLOF Ti N J I Ünyon Fransezde bir konferans Galatasaray lisesi profesörlerinden Mambury dün akşam saat 18 de Ünyon Fransezde Istanbuldaki Bizans saraylarile Topkapı sarayı hakkında bir konferans vermiştir. Konferansta tercümanlarla Universite talebeleri bulunmuşlardır. birde avdet etti ve kapıdan içeri girince oracıkjfm hayret ve taşkınlık içinde du raklayıp kaldı. Evde büyük bir değişiklik yoktu. Yalnız salonun lâmbalan kâmilen yanıyordu. Halbuki o giderken bunlan tamamen kapadığını gayet iyi hatırlıyordu. Acaba yanılıyor muydu? Hayır hayır buna imkân yoktu. Elektrikleri söndürmüs, salonun kapısını da kapat mıştı. Şimdi ise salonun kapısı açık olduğu gibi Reksin yatak odasınm kapısı da açıktı. GARDENM DANSiNG LOKANTA T EP E B A Ş I 3 Ş U B A T P A Z A R T E S i M U Z I K H O L MANETTi DELYA ve DRAGOR ve Avrupadan yeni gelen diğer 8 numaralar V A R Y E T E A K Ş A M I T R U P U MüTHiŞ CAMBAZLAR FOLi BERJERDEN birşey vardı, dedi. Ve bu şey işte şu boş kutuda bulunuyordu. Bakın kutunun kapağı da yatağın üzerinde. Mister Reks ile muhabere edebilir misiniz? O bir iki güne kadar Napolide buIunacaktır. O vakit kendisine bir telgraf çekerim. Fakat hırsızın bu zahmeti ihti yar edecek kadar kıymetli birşey çalmış olmasmı hiç zannetmem. Bund.an sonra ikisi de salona döndüler. Orada Karver bir iskemleye oturarak uzun müddet düşündü. Sonra birdenbire sordu: Ne düşündüğümü biliyor musunuz? Aşağı yukan evet. Su anda ne düşündüğümü biliyorsunuz, ha! Çok ehemmiyetsiz, adeta gülünc birşev için sizi buraya getirtmemdeki mana'izlığı düşünüyorsunuz. Karver başmı salhyarak: Hayır, bilâkis! dedi. Bence bu apartımanda hırsızlık eden adam Tras merevi öldüren adamdır. Fakat şimdi %\7 bu hükmü nasıl, neye istinaden verdiğimi Yeni zabıta romanımız : 27 Kanlı Bilmece Yazan: Edgar Wallace Onun oturduğu bina cvvelce bir tek aîlenin ikametine mahsus bir evken bilâ hare yapılan tadilâtla apartıman haline jokulmuîtu. Sokak kapısı bir tane idi. Her kiracıda bu kapınm bir anahtarı bulunurdu. En üstkatta yaşlı bir musikişinaş otu ruyordu. Onun altındaki katı, matbaacı bir kan koca işgal ediyorlardı. En alt katta ne içls meşgul olduğu pek bilinmi yen bir adam vardı. Onun bir hususî polis teşckkülüne mensub olduğu söyleni yordu. Bu katın üstündeki kat Tab Holland tve Rekî tarafından işgal edilen kattı. Hâdise gecesi olan cumartesi gecesi fTab Holland sve erken döndü, elbisesini îdeğiştirdi ve tekrar sokağa çıktı. Mensub a kcîübüa senelik kongresi toplanaevine ancak sabaha karşı 16 Tab Holland Reksin odasına gitti, lâmbayı yaktı. Odanın içine şöyle bir bakınca kendi dışarıda bulunduğu sırâda cve bir yabancının girmis olduğunu anîadı. Arkadaşının yatağı altında öteberi ile dolu iki tane valiz vardı. Bunlardan birisi oradan alınmıs, vatapm üstüne konmuş, bir maşa ile kilidi kırılmış ve içindekHer yatağın üzerine serilmişti. Diğer valize doknulmamıstı. Herhalde hırsız bu valizde arad'.2;ını bulamamış olacaktı. Çünkü valizin muhteviyatı bir takım eski çamaîirlar, bir kaç kitab ve Trasmerenin gönderdiği bazı mektublardan ibaretti. Kıymetli hiç birşey yoktu. Tab Holland kendi odasına gitti. Burada hiç birşeye el sürülmemişti. Apartımanın diğer odalarında da bir fevkalâdelik yoktu. Holland taharriyatmı bitirince tele fona giderek polis müfettişi Karveri aradı. Müfettis. hâdiseyi haber alınca pek fazla hayret etmiş gö'rünmedi. Maamafıh onun bunu büyük bir ehemmiyetle karşıladığı anlasılıvordu. On dakika sonra oradayım! de di. Polis müfettişi tam on dakika sonra geldi. Tab Holland: EŞer bu hırsızlık gündüz olsaydı vaziyeti kolayca izah edebilirdık, dedi. Çünkü apartımanın sokak kapısı gecenin dokuzuna kadar acık durur. Saat do kuzda son çıkan veya giren kiracı kapıyı kapatır. Kapıcı olmadığı için her kapı çahnışında inip açmak zahmetinden kurtulmak üzere bu çareyi bulduk. Fakat ben geldiğim zaman kapı kapalı idi. Dedigim gibi eğer hırsızlık gündüz olsaydı meselenin halli çok kolaylaşırdl. Nasıl kolaylaşırdl? Bizim mutfağın penceresi koridora bakar. Biraz çevik bir adam buradan kolayca mutfağa girebilir. Karver mutfağa giderek pencereyi muayene etti: Hayır, bu iş te zannettiğiniz kadar kolay değil! dedi. Sizin centılmen kapıvı açarak rahat rahat girmiştir. Mister Reks Landerin bavulunda kıymetli bir şey bulunup bulunmadığını bjliyor musunuz? Hayır. Zavallı Reksin kıymetli hiç birşeyi yoktu. Bittabi s«yahate çıkmadan evvel konduğu miras müstesna! Karver Reksin odasına gitti. Kanştı nlan valizi tekrar bosalttı. îcindekıleri birer birer muavene etti. Sonra: B u valizin içinde mutlak kıymetli soracak olursanız cevab vermekte müş külât çekerim. Fakat ben yaptığım uzun tecrübelerimle biliyorum ki bir insan sevki tabiî ile verdiği bir hüküm karşısında kendi kendisini imtihan etmeğe kalkışırsa haksızhk eder. En eski zamanlarda insan vahşi hayvanların ekserisinin bugün maIik bulunduğu kadar kudretli bir sevki tabiiye malikti. Fakat zamanla, zekânın inkişafı üzerine bu his azaldı. Biz şimdi arasıra onun silik izlerine raslıyoruz. Tab Holland gülerek atıldı: Lâtife ediyorsunuz! Bilâkis gayet ciddî söylüyorum. Arasıra kafamızda bir şimşek parlar. Bazı hadiseleri olmadan veya görmeden bilir, anlarız. Buna hissi kablelvuku deriz. Hissi kablelvuku kuvvetini kaybetmiş bir sevki tabiidir. Fakat biz bunu inkişaf etmeğe bırakmıyoruz. Mantık cenderesi içinde boğuyor, delil isteğile mahvediyoruz. 5imdi ben bir sevki tabiî ile anlıyorum ki Mister Landerin valizini açan a dam bizrnı aradığımız kati'dir (Arkaaı var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear