23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Onbirinci s n No. 3799 w,, „ .e«uP ^ J ^ S S i £££?££ « ee u m h u riyet t*«*. * M rüMHURIYET 7 KİTAPLARI «AZIBLAMIVOg tOMANLAP HIKAYGLER relefon: Başmunarrir ve evi: 22366. Tahrir heyetl: 24298. Idare ve matbaa lusnüle Matbaacıük ve Neşrlyat Şlrketi 24299 24290. Salı. 11 Birincikânun 1934 Pürüzleri Eyeieyelim Dünü b i l , Yarını sevî arakadaşımızda basilan bir yazıda asağı yukarı sunu de mistim: «Bugünün ilori atılısları karşı smda duygu yoksulu yorgun bif gönülle duracak genç, yarradan kendisine zengin bir saygı beklerse şa?anm. Ancak görülen sudur ki bu tikrlü bir anlayıs çarpıkhğı, epeyce düzgün kafada bile yer tutmus.» Aldığım bir iki sorguda seçkin okuyucularımdan birkaçı benden ne demek istediğimi soruyor. Türk <fili çevcesiradeki dileklerimi daha aydm söylememi istiyor. Beni böyle anıp benimle konuş • mak istiyenlere götnlümün en an »evgilerini sunarun. Kullandıklan tektük batıcı sözün tatsızlığmı bir yana bırakıyorum. Yukanda adı gecen yazunı bir daha okudum. Açrkça söylijneyim; fnanıma uygun olmıyan bir yerini gönmedim. Dediklerim şunlar: Biz bugün Türk ulusunun daha geniş bir anlamla bütün Türk erreninin geçmiş varlığına doğru • luk sevee, yalandan kaçınır bir sevjri ve bilgi ısığı yağdırmazsak nasıl olur da yann adını verdiğimiz giiçlü, erkli yargıç bizi kara almhlar sıcasina katmaz? Bir daha söylüyorum. Gerekler se belki bin daha söyliyebilirim. Düşündüğüm budur. Bu düsünceds de a* küçük bir densizlik görmü yorum. Bunu böyle benim gibi, ancak benden çok önce düşünenler olmustur. Hem olmus, hem de acunua bilim islerile uğrasan nice genis kafası bu yöndeki diişüncesini söylemis yazmıştır. Türkçenln yaylasına, öz dilin doruguna çıkarsa orada en serin, en can açıcı havayı bulacağımıza inanıyoruz. Onun içra de en sarp yamaçlann yalçmlıktarı, istediğimiz amaca doğru tırman maktan bizi geri brrakmıyoı. Bu bir! Bunua yannda buna kardeş, bununla atbası bir gider. Ikinci bir ülkü dtha kovalıyoruz dedim. Gene de diyocum. Bu ikinci ülkü Türklüğün evresısel varlık içindeki en uzak, en eski, en ufak belgesini de unutum çükurunda btrakıp çürüt memek duygusudur, kaygısıdır. Demek ki varılmak istenilera dilek, geçmi;i unutmak değil, geleceği gözden uzak tutmamaktP . Bilmem ne demek istediğhnî aydın aydın anlatabildim tni? Dilimiz için olan dileklere gelince: Bunlar sonsuzdur. Ulusumuz için, soyumuz içisı olduğu gibi. Gelecek denilen yolun bitimi var mıdır? öyle ise o yol üzerinde yürüyecek, ilerileyecek olan türkçenin güçleri, giizellikle i, zenginlikleri için neden bir son düşünelim? Ben yukanda söylediğim yazıda şuna benzer sözler kullandım: «Tückçe, dağlarm, tepelerin bağırlarmdan kopup köpüren Çağlı yanlarımıza, söğüdlerin, kavakla • rın arasından sUzülüp ko*an ırmaklarunıza benzesin! Onlar gibi ak, onlar gibi duru olsuo!» dedim. Doğrudur; bu söyleyis biraz ozanca görünüyor. Ancak üzerinde bJr parça durursak sanıcım ki bunda da gölgeli bir bucak bu akmayız. Bu deyimlerle ortaya sürmek istediğhniz anlam nedir? Pek aç?k. Demek istemişiz ki Türk dili, gii zellik, incelik, anlatım coşkunluğun, enginliği gibi bakimlardan büsbütün ulusal varlığı göstersin. Ulusal ses veren bir öz kazansm! Yanlts mı? Kötü mü? Bana demek istiyor' ar ki bîr dilin anlatma, kavrama, duyurma, coştuı.ma gücü bununla biter mi? Biliyoruz ki bitmez. Biter diyen kira? Şunları söyliyen gene biz değil miyiz? Bu dil bilginin, düsüncenin, iç duyulannın en sertinden en yumuşağına, en sığından en derinieıe, en. saırpmdan ea incesine kadar bütün gönül ve us evrenioi gezebilmeü. Nasıl bütün geçtiği kıyıların güzellikleri Fıratın, Kızılırmağın üzsı.'.ade gölgeler bırak» sa bu d'ilin de uğradığı bütün adamhk, ululuk, yükseklîk ülkeleri öylece kendile • rini onun üzerine «ermeli. tşte istediğimiz. Sanırım, sizin dileğiniz de başka tüılü değüdir. ö y l e ise anlaşmamak neden? Gelelim geçmisler sorağına; burada da ileriye sürdüğümüz inandan bir adım bile geri dönmeğe gerek yok. Dediğimizln özü su idî: Var lığımızm geçmiş kurunlarma karşı bilgi, sevgi bağlarımızin günden güne daha sağlam olmasını ta yürekten istemeliyiz. Ancak büyük (UIIM) Başbakanın Trakya seyahati General Ismet Inönü bu sabah Istanbula geliyor Başbakan dün Malkarada tetkikat yaptı, Çorluya giderek yeni muhacir köylerini gezâi Türkiye Dış îşleri Bakanı Cenevreden dönerken Atinaya uğrıyacak Atina 10 Gazetelerin öğren • diklerine göre Türkiye D*? Bakanı Cenevreden Anakaraya dönerken Atinaya uğrıyacaktır. Türkiye Dıs isleri Bakanının bu ziyaretinin bashca ülküsü Uluslar Derneğinin isleri ve hali hazirda Cenevrede top • 4anmakta olan Balkan anlasması Dıs ifleri Bakanlannın kanusmaları hakkmda Yunan hükumetine bilge vermekttr. Cübbe garültüsü diniyor! Istanbul Rumları bu işte bizimle birliktir! Rumlarm yüksek makamlara telgraf çekerek hâdi* seden doğan teessürlerini bildirdikleri söyleniyor Istanbul Rumları ruhanilerin ki vesi meselesi hakkında Atina gazetelerinin neşriyatile oradaki bazı politika adamlarının tesviklerini memnuniyetsizlikle karsılamışlardır. Istanbul Rumlarından bazılarının Ankarada yüksek makamlara tel • graf çekerek bu hâdiseden müte • vellid teessürlerini izhar ettikleri söylenmektedir. Bu isle alâkadar bir Rum dün bir muharririmize sunları söyle mistir: « tstanbul Rumlarinın hatta pek çok rahiplerin bu karardan memnun olmalarına mukabil Atinadaki bu infial ve heyecanın sebebini fırkala nn bitmez, tükenmez mücadele ve ihtilâflarında aramak lâzımdır. Türk matbuatında yazıldığı veçhile bu karar bundan on sene evvel patrikhanede toplanan ve diğer Dün muharriritnize beyanatta bazı memleketlerin ruhanî reisle bultman protettan rahibi Mr. rinin de iftirak ettiği bir loplantıda Çarhz Riggs kabul edilmis, fakat her nedense lar arasmda hiç te iyi tesir bırak tatbikina geçüememisti. Bugün Tür kiye Büyük Millet Meclisinin bu ka mamıstır.» Tekzib edilen bir beyanat rarı ihya etmesinden en evvel bizim Kilise dısinda ruhanilerin dinî memnun olmamiz lâzimken Atinadaki elbise giymesini yasak eden kanu bu lüzumsuz ve tnanasız fena pro[Mabadi 5 inci sahifemizde] paganda ve nesriyat buradaki Rum İunanistanda Suların durulduğu Anlaşılıyor T Çorlu 10 (Telefonla) Başbakan General İsmet Inönü, refakatlerindeki zevatla birlikte bu sabah Tekirdağdan Malkaraya git ti. Güzergâhtaki köyler donar.mış, köylüler yollara dökülmüşlerdi Malkara hakikî bir bayram manzara ve neşesi içinde idi. Bütun halk sokaklarda Başbakanı bekli yordu. Kasabada bir müddet istîrahatten sonra küçük mekteblilerin resmigeçidi seyredildi. Kasabanın gezilmesini müteakıb tekrar Tekirdağa gidildi. Oradan Muradlıya hareket edildi. öğle yemeği trende ye Başbakanımızın Trakya aeyahatindeA iki intıba nildi ve 3 te Çorluya varıldı. hilinde mükemmel binalar yapılAkşama kadar Çorlu civarında mıştı. Başbakan, gösterilen faaliyeni yapılan beş muhacir köyünyeti takdir etti. ~ * den ikisi gezildi. Başbakan ortalık Gece Çorluda mahfilde verflen karardıktan «onra dahi bu köylerziyafette hazır bulundu. Başba dcki tetkikatına devam etti. kan sabaha karşı buradan, gecen Köylere yerleştirilmiş olan RoAvrupa ekspresine binecek, yann manyadan gelmiş muhacirlerle uzun uzadıya görüştü. Köylerde mu fstanbulda olacak, akşamüstü oradan Ankaraya hareket edecektir. hacirler için yeknesak bir pîân da emiz görüşlü M. Papanastasiunun çok yerinde sözlerinden sonra Atina Ajan8i da Yunanistanda bir aralık epeyce yalazlanmış olan duygulann, düşüncelerin yatıştığını bildirdi. Bizim daha ilk gününden söylemiş olduğumuz gibi ruhanilerin kıIıklan. üzerinde onaylanan (kabul olunan) kanun Yunanistanda ters anlaşılmıştı. Türkiyede çıkan bir kanundan dolayı Yunanlıların ürperip ayaklanmaları için elbet ortada bir yanlış anlama olacaktı. Eğer kanun yalnız ortodoksları gözönünde tutan bir düzen olsaydı, Yunanlıların kuşkulanmalarına azçok ön vermek için belki yer bulunurdu. Hayır, iş öyle değîld'r. Kanun geneldir (umumidir). UİU8, din ayırdımı olmaksızm, hatta erkekliği, dişiliği ayırd etmeksizin bütün ruhanileri kendi çevresi içine almaktadır. Müslüman, Hıristiyan, Musevî bütün toplulukların ruhanilerine hiç ayırdsız töre olmak üzere ortaya çıkarılan bu inkılâbcı kanundan dolayı Yunanlılarm telâşa düşmeleri elbet doğru değildi. Adliye tayinleri çıktı Müddeiumumiler, mahkeme reis ve azaları arasında bîrçok değişiklikler var, listeyi neşrediyoruz liye müfettîslerînden Osman Sabri, Yozgad ağırceza reisliğine Malatya ağırceza reisi lbrahim Etem, Afyon ağırceza reisliğine Sinop ihtısas hâkimi Sezai, Balıkesir ağırceza reKonya ağırceza reîsliğine tstan isliğine Usküdar müddeiumumisi bul ağırceza reisi Aziz, tstanbul aHaydar Naki, Kütahya ağırceza ğirceza reisliğine tzmir ağırceza azalığma Alanya azası Emin, Artreisi Suat, Izmir ağırceza reisliğine basmüddeiumumî basmuavini Sü vin reisliğine tstanbul müstantik azasmdan Salih, Eskişehir ağırceza reyya, Diyarbekir ihtısas hâkimli reisliğine Afyon ağırceza reisi lb • ğine Manisa müddeiumumisi Sadık, Diyarbekir ağırceza reisliğine Es • rahim, Bolu ağırceza reisliğine tstanbul azasından Nusrat, Kayseri kisehir ağırceza reisi Osman Ra ağırceza reisliğine Bolu ağırceza miz, Balıkesir ihtısas hâkimliğine reisi Said, Bursa müddeiumumiliğinı Kayseri ağırceza reisi Mesut, Bas • müddeiumumî başmuavinliğine bas Samsun müddeiumumisi Cemal, Ismüddeiumumî muavinlerinden Bed tanbul ikinci ceza reisliğine Balı [Mabadi altıncı sahifede] rettin, Bursa ağırceza reisliğine AdAnkara 10 (telefonla) Yeni adliye tayinleri hakkındaki liste ÂH Tasdika iktıran etmiştir. Bu Iisteye göre su değişiklikler olmustur: Uıuslar Derneğindeki çetin, tehlikeli vaziyet Yugoslavyanın Macarları sınırdışarı etmekten vaz geçtiği haberi havayı biraz düzeltti ama hususî çorüsmelerden netice çıkmıyor Cenevre 10 • Uluslar Demeği konseyinin cumartesi günü Yugos • lav muhtirasi i çin yapmis oldu • ğu toplantı, isin1 dostçasina düzel • . s •• >,j^M tilmesinî pek az umduran bir vazi yet yaratmiştir. Cenevrede bo işle Uisiği olan mahfillerde ve Kü ^ çük andlaşroa ile Balkan andlaşma • si ellerinin mer kezlerinde derin bir hayal inkisari uy?rdirmiftir. M. Lavalin çalışma&ı Soldan itibaren: Ulaslar Derneğindeki U.uslararasi meînçiliz, Fransız ve ttalyan murahhe&lart yanyana hafilde söylenil • diğine göre Yugoslavya M. Lavalin Miilâkatlar konsey toplantismdaki nutkundan mölSabahleyin M. Politis ve M. Yevtiç hrm bir karara yanaşabilecekrir. Bu le göriişen M. Laval öğleden sonra M. karar bazı Macar makamatmin Mar Aloizi, Eden ve Benesle uzun uzadı • silya suikasdinden mes'ul olduğunu ya konuşmus, gerek Yugoslavyayı ve kaydedecek, Yugoslavyayı resmî tahgerek konseyde anlaşma iüzumunu hakikatı tekrar ele almağa davet ede raretle müdafaa etmiştir. cek ve siğinmak hakkmin değiştiril M. Laval, Milletler Cemiyti ada m si için uluslararası bir mukaveîenin lete davet olunduğu bir işi görmez ve en kısa bir zamanda tetkikini tesbit eyu'oslararasi cinayetlere karşı tedbirler liyecektir. Ancak bu proje İtalyan ve almaz ve cezalar tertib etmezse bun Macar murahha&larinm muhalefetile dan çikacak çok vahim ncticeleri gös • karşilasmaktadir. term5'«tir. Müzakerelerin tehiri kararı Dünkü gün Yugoslav ve Macarlarin Fransız, İtalyan ve tngiliz mümes her ikisinin de işine g e l n bir sureti [Mabadı dorduncu sahıfede[ hal bulunamaksizin geçmiştir. IHIMMMtlllHinilllllUIIHIIIIIIIIIIIMMIIUIHIHIIMIIIIIIIIIIIIIIIH'llllllllllllllllliniilllllllllllHIUIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIllinillllllllllllllllllinilllllllllllllllM Kanunun hiçbir topluluğu değil, tek kişiyi bile küçük düşürmek istemediği ortada, herkesin gözü önünde bir gerçekliktir. Kanunun dediği yalnız şudur: Ruhanilerin tapıncaklan dışında ruhanî üstlüklerini (elbiselerini) taşımaları ya sakhr. özenle (dikkatle) bakıldığında bu düzenin dinlere artık değer verdiği bile görülebilirdi. Urba •ile din arasmda nasıl bir bağ olabilir? Hele ruhanî urbalannı sokaklarda gezdirip durmada hangi erdemlik düşünülebilir? Artık olarak kanun başruhanilerîn tapmcak dışında da üstldklerini taşımalanna olabilirlik tanımıştır. Dalıa ne istenebilirdi? Öyle sanıyoruz ki Yunanistandaki yanlış anlama, ilk bakımda kanunun yalnız ortodoksluğu, Rum patrikliğini gözönüne ahyor düşüncesinden doğmuştur. Orada Türkiye ortodoksluğu kaldınyor yanlışına kapıhnmıştır. Bizimse kimsenin dinile alışverişimiz yoktur. Lâik inkılâbcı Türkiye bir topluluğun değil, tek kişinin dahi inanile uğraşmaz. Şu kadarını pek iyi biliriz ki urba ile din olmaz. Papazlar hıristiyan da, papaz urbast «iymiyen diğer ortodokslar hıristiyan değil mi? Yalnız sokakta taşınmıyacak ruhanî kılıktan hıristiyanhk ne yitirir (kaybeder)? Hiçbir nesne yitirmez, belki kazanır. Ancak bizim onu da düşündüğümüz yoktur. Biz hiç kimseye en ufak sekisinde (derecesinde) eksiklik vermediğimiz inanile (kanaatile) yalnız kendi inkılâbımıson gerekliğini yerine getiriyoruz. Yunanistanda çok geçmeden bu gerçekliklerin anlaşılmasmdan kıvanc duvduğumuzu açık sovleriz. Türk Yunan dostluğunun değeri bizim gözümüzde öyle herhangi IMdbadi ücüncu sahifede} Macaristan da Almanya gibi gizlice silâhlanmış! Silâh fabrikaları kurulmuş, 600 tayyare varmış, 500,000 mevcudlu ordu manevralar yapıyormuş! IIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIHMIIIIMIIIIIIIIIIIIIFIirilinillllllMlllllllllllllllllHllllllllllllllllllllllllinilllllllllllllMIIIMIIIIHIIIIIMIIIIIlllllllimimilHltllllimi Macar ordusunun manevralarından bir intıba: Sahra topçulart tayyarelere karşı peçe vazifesini gören ağlar altında Bükreşten Tan gazetesine telgrafla bildirildiğıne göre Universul gazetesi Macaristanın Almanya gibi gizlice silâhlandığını haber vermiş ve şu tafsilâtı nesretmistir: «Trianon sulh muahedesi Macaristana ancak 3^,000 mevcudlu b'r ordu buluhdurmak müsaaaesini verdiği halde halihazırda .Macaristanın tam manasile mücehhez 150,000 kişilik bir ordusu varaır. Macar ordusunun mitralyÖzîeri, eğır topları, tanklar ve 600 bomba ve takib tayyaresınden mürekkeb bir hava filosu mevcuddur. 6000 hafif ve 7500 ağır askerî kamyon, ağır topları çekmeğe mahsus bir çok traktör yapılmıstır. Macar ordusunun esliha ve teçhizatının büyük bir kısmı Macar stanın mııhtelif fabr'kalanncîa * e bilhassa Peşte c.varındaki Gyorda imal edilmektedır. Feştenin ?arbinde tesis olunan zehirli gaz f?V rikasında da hummaalud bir faalıvet vardır. Macaristanın hücra koşelerinIMabadı dordüncü sahifede] YUNUS NADl özenle gözümüzden kaçınnıyaca ğunız bir temel düşünüm var. Dileriz ki geçmise olan bağlarımız ge leceğin önünde elimize bukağı, ayağunıza köstek olmasın! Bundan daha açık ne istersiniz? Bütün evrendeki en ısıklı kafa ile bilim acu nu başka türlü mü düsünüyor? Bundan dolayı dünkü parula bu ^ gün de yann da ina»unızın türesidir: Dünü bil, yarmı «ev.. Birincisini öğree, rkiıacisine koş! FAZIL AHMED Bugfin 3 finefi m*h*tHI* Mnsila terbiyemiı Yazan : Süheylâ Saıme Muhiddın 5 İnCİ tahiSede Spor haberlen
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear