Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
J Kânunuevvel ^=H Cumhuriyet' SON TELGRAFLAR Cemiyeti Akvamda f TAYYARECtUK. Yarını düşünmeliyiz Halkm sezişi, okur yazariann dü şünüşünden daha iyi. Düşmanlarunız, yurdumuzu çiğnedikleri, elimizi, aya ğımızı kıskıvrak bağiıyarak bizi kımıldanmaktan alıkoyduklan zamanlarda, okur yazarlanmız, ya kara düşünce • lere daimış, her şeyden umudu kesmis; yahut ta kurtuluş yolunu bir büyük devletin mandasına girmekte görmüştü. tşte bövle bir sırada halkımız, kurtuluşu kendi gücünde, öz debreni sinde buldu; yer yer ayaklandı. Hal kın bu sezisini. bu debrenîşini Büvük Mustafa Kemal anladı, koştu, halkm başına geçti. Ondan sonra neler olduysa, hep halkın sezişini sezen Mustafa Kemal'in öne Reçmesile, gidilecek yolu J göstermesile oldu. Gecenlerde, tngiliz parlâmentosun • da ünlü liderlerden Baldvin bir nutuk söylemiş; silâhlan bırakma işinden söylerken, sözü tavyarelere getirmiş, bunlann ileride ne korkunç, ne toptan öldürücü bir silâh olacağmı anlatmu. Bu nutku okurken, thriye titriye düföndüm; kendimi değil, benden sonra gelecekleri: Çocuklanmı, çocuklanmm çocuklannı, yurdumun yannki çocuklannı... Bu silâhlar yüzünden ver yüzünün bu^ünkü medeniyeti tehlikeye dSşe cekmis. Medeniyet dedikleri şey nedir ki? Medenivet, maddî bir şevse, yıkılıp dökülecek, ne çıkar? Yer yuzünde Adem oğlu bulundukça, Adem oğlu • nun kafası isledikçe, gücü yettikçe, medeniyeti yeniden yaratır. Bu biriktirüen medeniyet şeylermm ortadan yıkıhp gitmesine acınır; ama, medeniyetî yara tan, kuran Adem oRuIlannm yok yere takım takim, süru sSrü Slmesme daha çok acınır. Medeniyet, bence. Adem oğul'annm kafasındadır; kafalarm oluşundadır. Butrünkü bir adamın kafasile eski çağlarda yasamıs bir adamın kafası arasında öyle büvük bir avkırıhk, düsünüsleri, düyuşlan arasında öyle bir baskalık var ki, kaynaklannı dölden döle, kusaktan kuşağa, soydan soya geçiren, her geçirişte onlara yeni yeni şeyler katan kafada aramahyıa. Düşünöş, seziş, anlayış, duyuş, yarabş güciidür ki bugünkü iç medeniyetinin yüksekliğini, güzelliğini, iyiliğini yapıyor. tşte bunu öldürmemek gerektir. Ya şahlması, gürbüzleştirilmesi gerek olan budur. Yannki savaşlar, taş, demir medeniyetini degfl, bu kafa icincteki medeniyeti yıkacaktır. En çok korkula çak olan da budur. Büyük harp, sayısız yarahcı kafalan öldürmeseydi, Adem oğlu bugünkünden daha çok yarahcı, çok daha iyi, güzel düşünücü olurdu. Her millet, her çağdan ziyade bugün, yann böyle kafalar istiyor, böyle kafalar bekliyor. Gök yüzünden yağacak tonlarca ateş ve ağu, böyle binIerce yarabcı kafayı bir çırpıda biciverecek, yok edecek olursa, Adem oğlunun yannı ne olur ve yer yüzü neye benzer ? Ama ne yapalım? Hakikatler gö zümüzün önünde; süngü gibi gözlerimizi deliyor: Devletler, havadan yağdıracaklan ölümle düşmanlanm ezererek savaşı kazanmak yolunu tuttular. Biz, bunca yokluklan, bunca sıkıntılan cektikten, ölümlerden kurtn'un baslı başma yüce umutlarla yaşar, bir biçime geldikten sonra, bir gün hava yolundan geiecek ölüm fırtınasile yok olup git mek ister miyiz? tşte halk bunu sezi yor: sezdiei için de, İsmet Pasamızın dediğ< Sfibi, bu yoksulluk senelerinde, gene Tayyare Cemiyetine yardım ediyor. Tayyare Cemiyeti yalnız ordumuza tayyare satm aimakla uğraşmıyor. Tayrecfler, tayyare yapan ve onaran mü hendisler yetistirmek te certi'yetin üzerine aldığı bir iştir. Halkm sezdieini kendisine elle tutulur, gözle görülur kılmak gerektir. Halki daha cok uyandırmak, her gün daha uyanık bulun durmak, ona gökten yağacak ölümlere karşı tayyarecilii^imizi ilerletmekten başka yol olmadığmı aniatmak yolunu tutmahyız. Tayyare Cemiyeti, «Havacılık ve Spor» adında güzel bir mecmua çıka nyor. Bu mecmua her evîn sfisü ola cak kadar güzel olduktan başka, çok ise yarar vazılan da basıyor. Şiirler mi istersm, hikâyeler mî istersin, tayyareciliğe dair haberler mi, bilgiler mî istersin? Hepsini mecmuada bulursun. Bu mecmua bin satsa masrafını çıkanr; on bin satsa kazanır; Yüz bm satsa belki bir iki tayyare yapar. Gazetelermuz, halkı tayyareciliğe karşı alâkalandırmak için çalışrmyorlar degii; ama bu kadan yeter mi? Ço eoklan tayyare sevgisme alıştırmak icin ne yapılabilirse, yapmak ta gerektir. Bir takım memieketlerde çocuklann tayyare bayramlan, tayyare eğlenceleri, tayyare müsabakalan vardır; kücük, oyuncak tayyareler yapıp ucururlar. Kimin yaptıği oyuncak tayyare acuşta kazanırsa, o cocuğa mükâfat verirler. Biz de böyle yapmalı, tayyarecflîgi halka sevdirmeğe, tanıtmağa, öğret me$e çalışmalıyız. Yannımıı buna bağhdır. KÂZIM NAMİ llianaKalırsa Rüşvet Dün, Aksam gazetesi, rüşvetin önüne geçmek için şöyle bir çare tavsiye ediyordu: Ceza kanunu yalnız rüşvet alanlan cezalandırmalı; rüşvet verenlere dokunmamalı ki iç gizli kalmasın, rüşvet verenler cezadan korkmıyarak şikâyet edebilsinler. Ben bu gazetenin tavsiye ettiği çareyi pek masumane buldum. Rüşvet veren adamlar, ceza kanunundan korktukları için mi şikâyetten çekiniyorlar? Hayır. Birincisi, rüşvet veren adam da alan kadar o işte kârlı çıkar. Bin liraya malolacak isî bes yüze yaptınr, gerisinî de iki yüz ellişere kırışır. Bu böyle olunca rüşvet veren adamın alana teşekkür etmekten başka hatmndan hiç bir şey geçmez. tkincisi de, hiç bir irtişa vak'asî aleni oimaz. Şahidi, isbatı yoktur. Rüşvet veren adam, sonradan ahiâkî bir rücu ile mürteşiyi haber vermek istese bile isbat edemez ve müfteri vaziyetinde kalır. İrtişa hâdiselerini böyle çocukça tedbirlerle değil, kökün den kurutmağa muvaffak ola mıyorsak, mantiksız yazılarla halkı oyalamıyahm ve onun büyük dertlerine karşı daha samimî olalım. P. S. r apon murahhası bir teklifte bulunan dört milleti tehdit etti miyeti büyük meclisinde söz aian Türkiye müme*sili, mevcut misaklar ah • kâmına riayet edilmesi lehinde olduğunu açıktan açığa beyan etmiştir. Türkiye mümessili, Çin • Japon ih • tilâfının Milletler Cemiyeti misakma ve bu ihtilâfla alâkadar iki tarafın Iâ yiki veçhüe kavranılmış menfaatlerine uygun bir surette halledileceği ümi dinde olduğunu da söylemiştir. M. Matsuoka'nın her müdahelesinden sonra Kanada murahhası, beyanatta bulunarak Japonya'nın noktai nazarrn lehinde bulunduğunu açikça ifade et mîş ve büyük medisten her türlü uz • lasma çarelerine baş vurmasını iste mtştir. Cenevre 8 (A.A.) Büyük mec • lis, Çin Japon ihtilâfına müteaüik u • mumî müzakereler devam etmiştir. M. Aloisi iki taraftan hiç biri mu zakeratın açılması fikrine itiraz etme mis oldugundan bu tarik ile bir netiee îstihsal edilebileceğini serdetmiştir. M. Fon Neurath, Milletler Cemiyetinin mes'eleyi mücerret prensiplere göre halle kiyam etmemesi I&zim geldi ği mütaleasında bulunmuş ve netiee olarak demiştir ki: « Müstakbel ihtilaflann kuvvete mürscaatle işî halî«?tmek usullerîne doğru gitmesi isteniyorsa v« Milletler Cemfyetî nüfuzunun takvîyesi arzu e • diliyorsa bütun devletlerîn askerî kuvvetlerinm tam müsavat dairesinde tevzini icap eder.» îsviçre tarafından verflmiş olan takrîrde 19 lar komitesînin ihtflafm hal line muteallîk teklifler tanzimine meraor edilmesinî telkin eylemektedh. Meclis müzakereleri devam edecektir. Rayiştağ'da Şiddetli arbede... Komünist ve Nazi meb'uslar döğüştüler! Berlin 8 (A.A.) Dün Rayİştag'da reisicumhurun gaybubeti uzun müddet devam eylediği takdirde yerine kimin kaim olacağı mes'elesi dolayisile vahim kargasalıklar olmuştur. Komünist meb'uslar Hindenburg için «darbei hükumet reisi, Versay sistem reisi» demiştir. Bu esnad* bütün komUnistler «kahrolsun Hindenburg» diye bağırmışlardır. Kürsüde NaziIer'İe komünistler arasında bir mücadele zuhur etmiştir. Bu mücadele biraz sonra 50 kadar meb'us arasında ciddî bir kavga şeklmi almış ve bir çokları mecruh olmuştur. Rayiştag reisi, bunun üzerine celseyi tatil etmiştir. Celse tekrar açıldıği zaman, Rayiştag komünistlerle sosyalistler tarafmdan verilen ve doğrudan doğruya veya dolayısile hükumet aleyhinde bulunan takrirleri nazarı itibara almamıstir. Parlâmentonun muvakkaten tatili lehinde bir ekserîyet teşekkül etmesi muhteme] görünmektedir. Cenevre 8 (A.A.) Milletler Cemij£*ti büyük nıeclisinde fspanya, Ir «<ında. Isveç ve Çekoslovakya tnü rae»»illeri tarafından verilen karar sureti projesi, ehemmiyetli bir hâ diseye srb»p olrmıstur Bu karar surjirsde. 1P31 eylulünde vuku bulan hâdîselerdrn sonra, vâsî mikyasta yapılan askerî işgal hareketlerinin meşru bir müdafaa tedbiri suretin de telâkki edilemiyeceği ve Mançuri'de bugün mevcut olan idare şekliıin tanınmasının bevnelmHM ta ahhüt ve mükellefiyetlerle telif e dilemiyeceği beyan edilmistir. Japon murahhası M. Matsuoka, bu karar suretinin Japonya'yı itham eder mahiyette olduğunu söylentif ve fferi almmasinı istemiştir. M. Matsuoka, «bu karar sureti nin tetkik ve müzakere edilmesinin, onu kaleme alanlar tarafından arzu edilmiyen bir takim neticeier doğurabileceğini'» ilâve ettiği zaman, meeliste büyük bir heyecan uyan nrntır. Meclis reisi, umuraî müzakerenin devam edeceğini bildirerek, sükunu temm etmiştir. Japon murahhas heyetuun resmî bir nümessili, gazetecilere valri beyanatmda bu yolda bir karar verilmesinin sırf Japonya'y* hakareti istihdaf eder gibi göründüğünii, cünkü bu karar »uretinin bir çok devletler tarafından uzlaşma teklifİMi Heri sürüldüğü bir sırada tevdi edilmis olduğunu söylemiştir. Reittcnmhnr Vekâleti kanun lâyihatı Berlin 8 (A.A. ) Wolff Ajansı bildiriyor: Rayiştag meelisi, Alman Reisicumhurunun vazifesini ifaya mâni bir mazereti zuhur ettiği takdird*» reisicumbur vekflnginin temyiz mahke • mesi reisi tarafmdan deruhde edi>îbileceğine dair olan kanun lâyihasım ikinci kıraatinde kabul etmiştir. Kontenjana karşı Yeni bir hile usulü [Birinci sahifeden mdbait] lerde bu suretle gelen paketlerin a. dedi pek çogalmıştır. Bu paketlerin içinde bilhassa ipekli eşya ve kadm çorabı bulunduğu söylettımektedir. Keyfiyeti dün alâkadar zevattan tahkik ettik. Dediler ki: « tpekli eşya ithalî memnu eşya olduğu cihetle Avrupa postane lerine müracaat ederek Türkiye'y* paket derunünde ipekü esva fvVcine müsaade olunmamasHJk bildirdik. Binaenaleyh Avrupa paket postanelerinin bu kabil esyayı kabul etmeme» Ieri lâzım gelir. Bunun haricinde kontenjan Hstelerîne dahil bulun mıyan bir kısım eşyanm bu suretle celp ve imrar edilmesi kabîldir. Bu. nun men'i de hükumete ait bir iştir. Yani bu kabil eşya paket halinde postaneye geldiği takdirde imrarına müsaade edilmez dîye bir lâyiha çıkmadıkça veya bir karar verilmedikçe bunların imrarına mümanaat etmek kabil değildir.» Bu izahattan da anlaşılıyor ki açık göz bir kısım tacîr kontenjan listelerme dahil olmıyan ve piyasada para eden eşyanm memlekete getir. tilmesi çaresini bulmuşlardır. Türkiye ve Kanada murahhatlarının beyanatı Cenevr* 8 (A.A.) MiHetler Ce T. D. Tetkik Cemiyetinde Ankara 8 (A.A.) Türk DDi Tetkik Cemiyeti Umumî Kâtipliğinden: T. D. T. C. umumî merkez heyeti, umumî kâtip Ruşen Eşref Beyin reis • liği altında toplanarak idare işieri ve gelen mektuplar hakkında karar almışhr. Umumî merkez heyetinin her hafta B « < " v« «»«^«mba »iinleri saat 14,30 da toplanmasi, l&zım olursa aynca bir Bcuncti toplanma yapıhnası da kararlaştinlmıştır. Yalmz önumuzdeki pa zar günü bu seferlHt olarak saat onda başlıyan uzun bir toplanma yapılacaktır. Lugat kolu tarafından hazırlanan prensipleri gösterir maddeler konuşulmuş ve umumiyet itibarile karar altına alınnuştır. fspanya'da eski bir M. Troçki Hesap temizlendi J i r nazir ve altı ceneral mahkum oldular Madrit 8 (A.A.) Prirao de Riv«ra'am darbei hükumet teşebbüsü dola yısil» mes'ul olanların davasına ait karar bugün nesredilmistir. Ceneral Martinez Amido, hiyaneti vataniye ile itham edilmintir. Kendi si, 24 sene Balearet adalarında kâin Mahon'da ikamete mahkum, medenî ve siyasî hukuktan mahrum edilmistir. Ceneral Aizpuru, ceneral Cabo Fredric*. ceneral Berrenguer, ceneral C* valeat seriki cürüm addedilmişler, muhtelif mahalierde 12 sene müddetle mecburî ikamete mahkum, siyasi ve me • deni hukuktan ve telnüt hakkından mahrum edilmişlerdir. Diğer 6 kisi, 8 sene mecburî ikamete mahkâm olmuşiardır. DiktatörHHc zamanındaki ad'iye na nn Gatopont, 6 sene müddetle payi tahttan teb'it edilmistir. Diger 14 kisi daha kısa müddetle muhtelif cezalara çarpılmıslardtr. İtalya'dan geçti Sabık komser doğru İstanbul'a geliyor Marsflya 8 (A.A.) Troçki ile yf.nmdakiler, ttalya hükum^tince verilen mösaade üzerine saat 15/30 da simendiferle VintmiflVe hareket et r.'istir. Torino 8 (A.A.) Troçki, saat 00/15 te Marsilya'dan buraya gelmiştir. Her türlü beyanatta bulunmaktan istinkâf eden Troçki, İtalya'yi katetmek arzusunda bulunduğunu, bazı şehîrleri ve bilhassa Mflano'yu ziyaret etmek istediğini söylemiştîr. Troçki, Cenevre'y* doğru yoluna devam edecektir. Mflano'ya mı gideceğinî yoksa Catan'e, Atina ve tstanbul'* nüiteveccihen vapura mı bîneceğmi bilmemekted ir. Oktruva tarifesi genişletile Beynelmilel çekirğe kongresine gidiyoruz cek mi? Ankara 8 Belediyelerin oktruva varidatı çok azalmış oldugundan îstanbul Belediyesi vaziyeti Dahiliye Vekâletine bildirmiştir. Bu yüaden şehre ait humetlerin ifası güçleşmiştir. Şimdiye kadar oktruvadan istisna eduen eşya ve maddelerden de resim almman düsü • nühnektedir. Vekâlet bu iş için bele diyelerin mütaleasmı alacak ve tstanbul Belediyesinin hazuladığı esas üzerinde yürüyecektir. Konya 8 (A.A.) Malul Gaziler cemiyeti Konya mıntaka merkezi, şehrrmizdeki harp malullerine birer kat kışlık elbise yaptıracak, merkeze merbut köylerdekliere de tehumIuk zahire tevzi ed'ecektir. Ankara 8 (A.A.) 15 birmci kânunda Beyrut'ta beynelmilel çekirğe mScadelesi komitesine hükumetimiz namma Devlet Şurası azasından ve ha şerat mütehassularmdan Süreyya ve Ziraat Umum Müdürü Tevfik Beyler iştirak edeceklerdir. Murahhaslarnmz yakmda Suriye'ye gideceklerdır. 5 devlet arasında mözakere Cenevre 8 (A.A.) Beş rfevlet murahhaslarmin Norman Dawis plânmm t^tkikini tehir etmek hususunda mutabık kalmış olduklan teeyyüt etmektedir. Son mükâlemeler esnaıında İngil•re, Italya, Amerika ve Fransa murahhariarı «konferansın başlıea gayelerinden birinin Almanya'ya ve muahedeler mucibince silihlanndan tecrit edilmiş olan diğer milletler, bütün milletlere müsavi etnnti «elftmet temin eden beynelmilel bir rejim dahflinde teslihat sahasinda hu kuk müsavatı temin etmek olduğu» hususunda mutabık kalmışlardır. Almanya, M. Von Neurath'i konferaasa iştirake mezun kıldıği takdirde müzakerata bu esasa müsteniden başlanılacaktır. Berlin'in cevabt bugün bekleniyor. Troçki Cenevre'de Cenvre 8 (A.A.) Troçki, Cenevre'ye gelmiştir. Bir saat sonra evvelâ Milano'ya ve daha sonra Venedik'e girmek üzere Cenevre'den hareket etmistir. Troçki, Venedik'te vapura binerek tftanbul'a dönecektir. Konya'da malullere yardım Bulgar Yugoslav hudut komisyonu toplanıyor Potta ve Telgraf Umttm MüdarS Dahiliye Mösteşarı Ankara'da Ankara 8 (Telefonla) istanbul'da bulunan Dahiliye Müsteşan Hilmi Bey bu sabahki trenle An kara'y* »vdet etti. Ankara 8 (A.A.) Bugün öğle • den sonra C. H. Fırkası grupu Tekir • dag meb'usu Cemil Beyin riyasetinde toplanarak Dahiliye Vekâletme ait isler üzerinde dört gündenberi devam eden müzakereyi ikmal etmiştir. CUMHURİYET'in tefrikan: iran, ingiltere'ye cevap verdi Londra 8 (A.A.) tngiltere hükum«tmm tran'in Anglo Persan Oil imtryazınm feshedilmemis olduğu hakkradaki cevabım tebelluğ ettiği resmen haber verilmektedir. Koeln kruvazörO devri âleme çıktı Ajansın teblijji Amerika'ya giden altmlar Nevyork 8 (A.A.) Dün ingiltere, Fransa ve Hindistan'dan buraya 6 rarlyon 550 bin dolar kıymetinde altın gelmiştir. vaylar, aksam üstleri gibi kalabahk... Epey bekledikten sonra Beyazıt tramvayı geldi Güçlükle atladım... Sabah tramvaylan, daha ruh sıkıcı... Kimse ile göz göze gelmek tstemiyorum. Çünkü herkeste, çalışmağa, didinmeğe mecbur, mahkum insanlann işe hasırlanma titizliği, hırçmlığı var... Ah, bu mütevekkil insanlarm sessiz ştkâyetleri... Hepsi, erken yetişmek, işe erken başlamak için telâş ediyor... Haklan var; yorgunluk sinirleri uyuşturur. Hmçlannı, işten alacaklar! Yanı başımda, koyu nefti, havı dökük pardesüsünün yakasını kaldırmış, kup* kuru bir adam, hiç durmadan, ara vermeden boğuk boğuk öksüruyor: Oh! Canıma yetti vallahi! Arkadaşı, kolundan tuttu, arabanm içerisine doğru çektî: Sabah ayazmda durma... tçeride yer var mı sanki? Var, yokj bh* tecrübe edelim... Hasta olacaksin! Kupkuru adam, pardesüsünün kalkık yakası içine büzüldö, dar omuzlannı Celâl B. tetkik seyahatine çıkıyor Ankara 8 İküsat Vekili Celâl Bey yakında memleket dahiiinde bir tetkik seyahati yapacaktır. kaldırdı: Hasta değilim de... Bugün ya taktan zor kalktım... Bir fincan süt, boğazımdan aşağı inmedi... Bu ay, iki kere izin aldım. Yol verirler, diye tekrar izin istemefe korkuyorum... Yatak gözümde tütüyor... Hani, Allah gay ret veriyor de dolaşıyorum... Evet, Allah gayret veriyor... Bu gayret, verdiği acılann, sefaletlerin diyeti, kefareti, sadakası mı acaba? Allah, gayret veriyor... Ya, bundan da mahrum etse, bu lutfunu da esir gese... Yol yakınlaştıkça çarpmtım arhyor... Evi, ne halde bulacağım? Ne yapıyorlar? Fazla düşünmemeli... Düşünmek, doğru değil... Benim için, bötün olmuş olacak vak'aian, hâdiseleri olduklan gibi kabul etmekten başka çare yok! Beyazıt'ta tramvaydan indim. Kendi kendime şaşıyorum. Çok içtiğim gecelerin sabahı, şakaklanm zonklar, beyim uğuldardı. Bugün, başımda ne ağn, ne de ağırlık var. Dizlerim de titre miyor... Wilhelmshaven 8 (A.A) Koeln krovazörü, dünya etrafmda bir cevelân yapmak üzere bugün limandan hareket etmiştir. Bu seyahat, 1933 senesi birinci kânununun 12 inci gününe kadar devain edecektir, Atina 8 (A.A.) Grevciler, tekrar işe başlamağa karar vermişlerdir. Allah gayret veriyor... Sokağın başma gelince durdum. Sıra evler arasında, bizim evin boyasız cumbası da görünüyor... Topuklanma ses çıkartmadan yürüyorum... Dişlerim kilitlenmiş, çenem kısılmış... Adımı sorsalar, söyliyemiyeceğim... Sağımızdaki evin kücük oghı, çantasını sallıya sallıya mektebe gidiyor... Karşılaştığımız zaman, şaşalar gibi oldu, dikkatli dikkatli bana baktı, döndü, eve doğru kostu... Benden mi korktu? Mahalleye bu kadar yabancı mıyım ? Yüzüm çok korkunç? Köşedeki evin hizmetçisi, kapının önünü süpürüyor; başmı kaldırdı, beni gördü, hemen içeri girdi. Bu yol, beni sıkıyor... Acele yürüyüp geçmek istiyorum... Ayaklanm, birbirine dolaşıyor, »endelemekten de korkuyorum... Çocuğun dönüp tekrar girdiği sağımızdaki evin önünden geçerken, burundan, nezleli bir ses homurdanıyor: Ay, küçük bey, bu semtleri de bilir miymiş! Nasıl olmuştur, evin Sofya 8 (A.A.) Bulgar hudut muhafızlan 5 birinci kânun sabahı Yugoslavya arazisinden gizlice Bulgaristan'a geçmek istiyen bir çok kimseyi yakalamışlar ve ellermden silâhlannı almışlardtr. Bu münasebetle yann Bul gar • Yugoslavya hudut kumandanlan mes'eleyi tahkik etmek üzere toplanacaklardır. Bundan maada Yugoslavya hükumeti geçen gün hudutta vuku bulan bazı hâdiseleri tetkik etmek üzere muhtelit Bulgar Yugoslavya hudut komisyonun da toplanmasım istemişbr. Bulgar hükumeti bu teklifi kabul etmiştir. Binaenaleyh muhtelit komityon da yanndan itibaren Pirot'ta toplanacaktır.' yolunu unutmamış... Şaşmalı... Pash bir kadın sesi, cevap veriyor: Ayol efendi, o, eski mirasyedi! Tadı damağında kalmış bir kere... Dert, eziyet çekmeden hazıra konacak.. Evîmizin önündeyim. Çıngırağa elimi uzatamıyorum. Köşedeki evin hizmet • çisi tekrar kapıda göründü, beyaz başörtülü, bir kadm başı daha uzanmış, parmaklarile beni gösteriyorlar. Çmgırağı çekerken, parmaklanm elektrik teline dokunmuş sribi bütün vücudüm ispazmozlar geçiriyor... Taşlıkta bir terlik sesi sürünüyor... Kapının tek kanadı yan acıldı. San, irin yüzlü bir ihtiyar kadm, beni tepeden tırnağa süzüyor. Ensemden belkemiğime soğuk bir demir şiş saplandı; dondum, kımılda namıyorum... Acaba başka yere mi taşmdılar? Cumbanın penceresi sürüldü. Başımı kaldırdım; Müzehher sarkmış bakıyor: Ağabeyim... Çığhk içeriden aksediyor: Posta ve Telgratn Umum Müdürü Fahri Bey dün paket postanesine iriderek beynelmilel ticarî paketle rin sevkine ve bunlar hakkında tatbik olunacak tenzilâtlı tarifeye dair tetkikat yapmıştır. Zara hâdisesi Belgrat 8 (A.A.) Belgrat Da • rülfünunu talebesi dün darülfunun salonunda toplanmış ve Zara'da Yugoslavya aleyhinde yapılan nSmayişIeri protesto etmiştir. Roma 8 (A.A.) Belgrat*tan gelen Zara'daki Yugoslavya konsoloshanesinin nümayişciler tarafından taşa tutulmuş olduğuna dair olan haber kat*î surette tekzip edilmektedir. Vahim arbedeier vuku bulmuş olmasına rağmen zabıta, nümayişçflerin konsoloshane binasma yanaşmalanna mâ« ni olmuştur. Ağabeyim geldi, Niyazi... Ağabeyim geldi... Kapının önünde duran san irin yüzlü ihtiyar kadm geri çekildi: Buyurunuz, beyefendi. Eşikten adımımı atarken omuzla • nmda iki gülle ağırlığı duyuyorum, belim bükülüyor. thtiyar kadm, îğilip benî etekledikten sonra doğruldu. Başörtüsünün ucile gözlerini siliyor: « (Mabadi var) Atina'da grev bitti Tipi^indi! Yasan: MAHMUT YESARt Ne mSnasebetsiz şeyler düşunâyo • rom... Sokaklar yavas yavaş uyanı • yor... Sütçüler mahalle aralannda ses dokuyorlar... Bir çatana düdüğü, siste kalnnş gibi uzun uzun ötüyor... Tramvaylann da çanlan sıklaştı... Caddeye çıkinca, köşe başındaki tütüncünün önünde gayriihtiyarî dur • dum. Dükkân sahibt, ne istediğimi sormağa lüzum görmuyor, bir soda açıyor, bir bardağa doldonıp uzatıyor. tttraz etmeği hatınma btlfr getrrmiyonım, sodayı îçiyonım. Tütüncü, bir paket sigara il« bir de gazete veriyor: Akşama mı hesap göreceksînîz? Aklım başıma geliyor... Hâlâ mı? fCim bilir, arbk ne zaman uğranm? Boreumu ödeyip yürüyorum... Tram Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Türkiye Hariç 2700 Kr. 1450 800 Yoktur şeraiti Senelik Altı aylık Üç aylık Bir aylık 1400 Kr. 750 400 150