14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
€ÖKİ TELGRAFtlAR Türkiye Yunanistan RESİMLİ ROMAN TEFRÎKAMIZ: 7 Bir vaz dinlemek istedim ve Istanbul tarafındaki mesçitlerden birine gittim. Dış kapının öniinde bir kör dilenci. Ayakta, arkasını duvara dayamış, hiç kımıldamadan duruyor. Avluda, hepsi çarşaflı sekiz on kadın, iki üç küme halinde fısıldaşıyorlar. Aralarından geçerken biraz durakladım. Bol çarşafların yarı yarıya örttüğü büyük vücut hareketlerile ve sinirli bir fısıltıyla mühim bir şey münakaşa ettikleri anlaşılıyor. Kulağıma üç beş kelime çarptı: «İmam haklı... O çıfıt sarı hafız...» öteki de, hafızı müdafaa ediyordu. Camiden iki çarşaflı kadın daha avluya çıktılar ve hemen o kümeye katıldılar. Bir tanesi: A!.. Vallahi bu keçi sakallının va'zları sinirime dokunuyor, dedi. Kabahat vâizde mi? Keçi sakallı da mı? Ben bu mes'eleyî halletmek için camiye girdim. Muallim sınıfta olmadığı vakit çocuklar nasıl gürültü edeılerse, orada da muhtelif seslerden raiirekkep acayip bir beste yükseliyor: Orada da münakaşa var. Ve, vâiz, kürsüde, mağlup bir sesle, kendini hiç kimseye dinletemeden va'z veriyor. Zavallı hatip, cemaat üzerinde bütün otoritesini kaybetmiş. Kadınlar arasında süslü bir genç kız dikkatimi kendisine çekti: Elinde kalem, kâğıt, habire not tutuyor. «Bu da mı gazeteci?» Dedim ve hemen yanına yaklaştım: Affedersiniz, ben de muharririm, ne yazdığınızı merak ettim! Dedim. Genç kız bu tecessüsümü tabiî karşıladı ve cevap verdi: Ben muharrir değilim, Darülfünun talebesindenim, buraya «tatbikî içtimaiyat» etütleri yapmıya eldim. Ya!.. Hadi hayırhsı... Burada ne ibi mühim şeyler görüyorsunuz? Bence bu mesçitler yalnız ibadet yeri değil, ayni zamanda mahallenin kulübü vazifesini görüyorlar. Buraya, bilhassa kadınlar, komşuya gider gibi geliyorlar ve aralarındaki müşterek mes'eleleri burada hallediyorlar. Acayip!.. Ya şu vaize ne buyurursunuz ? Mesçit NALINA MIHINA Bizim (Agâh) lar!. Bilmiyenler bilsinler ki: Bizim tahrir ailemizde her ikisi de agâh olan iki (Agâh) vardır. Biri mes'ul müdürümüz M. Agâh, diğeri «Günün ilhamları, davuldan ilhamlar» muharriri Agâh İzzet... Gerçi bunlann her ikisi de kalender, her ikisi de deryadil ve hoşsohbet iseler de gazetedeki rolleri başka başkadır. Burasını bilmiyen karilerimiz iki Agâh'ı birbirine karıştırıyorlar. Meselâ mes'ul müdürümüz M. İyi davul çalıyorsun amma, filânca fıkranı beğenmedim. Amerikan serveti Ankara'daki miizakerat Seiıede bir milyondan faztabiî safhadadır. Fakat la kazananlar 496 kişiye henüz bitmiş değildir baliğ oluyor thtilâflı mes'eleler Hariciye îradı senevî bir milyon dolarVekilimizin riyasetinde dan fazla olanlar yirmi hallediliyor kişidir Ankara 3 (Telefonla Yunan sefiri Hariciye Vekilini ziyaret ederek bir müddet görüşmüştür. Mülâkatta Tevfik Kâmil Beyle M. Fokas hazır bulundular. Tahkikatıma göre müzakerat iyi bir safhada cereyan etmekle beraber henüz bitmiş degildir. Müzakerat doğrudan doğruya Tevfik Kâmil Beyle M. Fokas arasında yapılmaktadır. Bazan iki devlet murahhasınm ihtilâf ettikleri mes'eleler Hariciye Vekilinin riyasetinde ve Yunan sefirinin iştirakile toplanılarak halledilmektedir. Bugiınlerde Yunan Sefirinin Tevfik Rüştu Beyi sık sık ziyareti bu sebepledir. Washington 3 ( BTK7) 1928 senesine ait irat vergisi tahsilâti hakkında neşredilen bir cetvel Amerika'da umumî servetin pek ziyade arttığını göstermektedir. Yıllık iradı bir milyon dolardan fazla olanlarm miktarı 1927 senesindekine nazaran 206 fazla ile 496 kişiyi bulmaktadır. Senede beş milyon dolardan fazla iradı olanlar ise 20 kişiden ibarettir Bnnların adedi geçen sene beşi geçmiyordu. Borsa temettülerinin yekunu dört milyar yedi yfiz seksen altı milyon beş yüz on iki bin yedi yüz yetmiş bir dolara baliğ olmuş'ur 1927 senesine ait temettü miktarı iki mi'yar sekiz yüz doksan dört milyon beş yüz seksen bir bin dokuz yüz yetmiş üç dolardan ibaret idi. Nevvyork borsasında geçenlerde görülen iflâsların Amerikalıların mukannen varidatı üzerinden büyük bir tesir yapmış olması ihtimal dahi'.indedir Bununla beraber cihan tarihinde Amerika'nın şimdiye kadar bu derece azim blr servete malik olduğu görüîmemiştir Mes'ele mi çıkacak Bir prctesto hey'eti dün idareharemizi ziyret etti, onutakibende,.. Aldığımız bazı teessür mektuplarını dercetmek mecburiyetinde kaldık, gönderenlerin arzıdarını kırmamak için bugünkü tefrikamızı tehir ederek onun yerine bu mektup ve telgraf ları neşrediyoruz. Bu vaziyetten müteessir olduğumuzu bir daha tekrar ederiz, Geçenki küçük müecsif ilân mes'elesi malumdur. (Yaldız) romanının tamamını ele geçirmek için sabık arkadaşımız Aka Gündüz'ün Ankara'dan gönderdiği iki garip, garip olduğu kadar ağır manalı ilânını dercetmiştik. Bu hadisenin umumî teessür ve teessüfle kapandığmı tahrnin ediyorduk. Yanılmışız. Teessürün ne kadar şamil ve esaslı olduğunu dün matbaamıza vaki olan bir ziyaretle bir kaç mektuptan anladık. Her nasılsa düştüğümüz çirkin vaziyetten sıyırılmanın yegâne çaresını müracaat edenlerin arzularını yerine getirmekte buluyoruz. Bunun içindir ki hadiseyi olduğu gibi ve mübalâğa etmiyen bitaraf bir gazeteci sıfatile naklediyoruz: Dün saat on beş raddelerinde isimleri bizce maruf bir kaç hanım ve beyefendiden mürekkep dokuz kişilik bir hey'et matbaamızı ziyaret etti. Müdürümüz tarafından hürmetle kabul olunan muhterem hey'et kısa bir mukaddemeden sonra geçenki (Daktilo aramyor) ile (Satılık ev aranıyor) unvanlı ilânlardan hem muharririni, hem müessesemizi nezaketle protesto ettiler. Vaziyetimizin incelijjini kendilerine bir defa daha tekrar ettik, ve daha ilk gününden itibaren müteessir ve muztarip olduğumuzu söyledik. Müessesemiz namına vaki olan itizarımızı kabul etmek lutfunda bulunan hey'et, Aka Gündüz'e hitaben yazdıkları protesto fıkrasının bu sütunlara dercinde ısrar etti. Protesto aynen şudur: «Daktilo ve ev ilânında ihtiyar ettiğiniz şekil ve tarz bizi son derece hayret ve teessüre düçar etmiştir. «Her kütüpaneye ve her aile arasına bilâkaydü şart girebilen eserlerinizle bu ilânlarınız arasındaki derin uçuruma baktıkça gözlerimiz kararıyor. «Kiralık bir daktilo ve satılık ev bulmak için gidilecek yollar ve çareler çoktur, ahlâkî akidelerimizle istihza edercesine hareket etmek hakkını haiz olmadığınızdan sarfı nazar, bilhassa sizden bunu kat'iyyen ümit etmezdik. «Eseflerimizin hududunu ve derinliğini ölcmek kabil degildir. Bu feci mes'elede su götürecek hiç bir tevil ve cevap bulamıyacağınıza eminiz. Bizim gibi yaşını başım almış vatandaşları müteessir eden o ilânlarınız acaba gençler arasında nasıl bir tesir hasıl edecektir, ve etmiştir? «Hakkınızdaki muhabbetimizin inkisara uğramasını bir tarafa bıraktıktan sonra cemiyetin zihniyet ve ahlâkına vaki olan alenî tecavüzünüzü alenen protesto ediyor ve cevabınıza intizar etmiyoruz efendim.» (İmzalar mahfuzdur) dız) romanınm resimlerini yapan kıymetli san'atkârımız İzzet Ziya Beye hitap etmektedir: «Aziz meslekdaşımız İ. Ziya Beye: « (Yaldız) namında bir romanm resimlerini yaptığınızı, gazetede okuduk. Herkese ve her mevzuda resim yapmak hakkınızı inkâr etmiyoruz. öğrendiğimize göre (Yaldız) romanı da şöyle böyle bir san'at eseri imiş. Binaenaleyh resimlerini yapmakta tamamen serbest ve haklısınız. Yalnız meslek ve dostluk namına şunu soruyoruz: «Daktilo ve ev ilânını nesretmek cür'etini gösteren öyle bir gafil vatandaşla artık tesriki mesaiye imkân bulabilir misiniz? «Gecen güne kadar bizim de sevdiğimiz o adamın her hangi bir eserine bu ilânlardan sonra resim yar> mak ve selâm vermek hususundaki fikrinizi öğrenmek istiyoruz. San'atla ahlâkın münasebeti olup olmadığı burada mevzuu bahis değildir. Yaldız veya başka bir roman san'at eseri ise o iki ilân muhakkak ki bir ahlâksızhk eseridir. Cüret'kârına karşı olan teessürlerimizi ifade etmek bile bir tenezzüldür. Cevabınıza intizar ediyoruz aziz ve temiz meslekdaşımız efendim.» Yunan emlâkinin listesi Komisyondan, vazıyet edilmiş olan Yunan emlâkinin listesi istenilmiş ve gönderilmiştir. Hazırlanmakta olan itilâfname projesini M. Dokas veya Yunan sefirinin Atina'ya götureceği muhakkaksa da günü belli degildir. M. Dokasın hafta sonunda itilâfname projesini Atina'ya gotureceği hakkında Ankara'dan bir refikimize gelen telgraf haberi aneak müzakeratın neticesinde tahakkuk edecektir. Müzakeratta. bütün muallâk mesaile temas edilmiş ve Yunanistan'daki evkaf mes'elesinin de başka bir suretle diğer bir cepheden tetkik edilmekte olduğu anlaşılmıştır. AgAh İzzet B. Agâh B. İKtısat prcgrarrı Ankara 3 [Telefonla] Iktisat Vekili Şakir Bey evinde iktisat proeramının tetkile meşğuldur. Tetkikatı bu hi fta sonunda bitecektir. lâziz meb'usl ğu Aukara 3 (Telefonla) JVVerhum Mustafa Beyc»en münhal Elâziz meb'usluguna Donanma Erkânı Harbiye Reisliğinden mütekait Ahmet Beyin manzetliği muhtemeldir. Londra 2 (A.A.) Hir çok gazete muhabirleri teslıhat mas nfinin Ingiliz hükumet adam'annı hakıkî suretıe meşgul etmekte oldugunu beyan etmektedirler. Dün bir nutuk s ö l e m i ş slan M. Snovden, heyecanlı bir formül kullanmıştır. Mumaileyh, demiştir ki: u Ben bu salona girelidenberi teslihatımız içın 28 bin lira sarfettık* M. Snowden bund&n sonra İngilterenin borçlarından bahsetmiştir. Memleketin mall ahvali hakkındaki bu endişe bahrive birinci lordunun Surrey ve Northumberland zırhlılarından başka diğer iki zırhlının inşasından İngilterenin sarfınazar etmiş olduğunu beyan etesini izah etmektedir. Mutahassıslar, bundan İngilterenin diğer devletlerin de ayni veçhile tahdidatta bulunmalarını elde etmek istedigi neticesini çıkarmaktadırlar. Paris 2 (A.A.) Debat g zetesi M. Tardieu'nün Londrada güzel bir manevra çevirmiş olduğunu yazı • yor. Frantanın vaziyeti lngilterenin tesliiıatı ciddi surette tenkis etmek teklifi ile ttadül talebeden Italyanı ı teklifi arasında pek müşkil ve sıkışık di. Fransanın intikal tezinin kabul edilmesi münakaşa götürmez bir muvafakiyettir. Protesto hey'eti Hariciye ve Maliye Vekillerinin mülâkatı Ankara 3 ( Telefonla) Hari ciya Vekili Tevfik Rüştü Bey, Maliye Vekili &araç< glu Şlikrü Beyi ziyaretle bir miiddet konuşmuştur. Mülâkatın Hariciye Vekâlet bütçesile alâkadar olması muhtemeldir. Londra konferansinda Agâh İzzet Beye de diyorlarmış ki: Yahu, nedir senin bu halin? «Sorabilir miyiz?» «Allah bete rinden saklasın!», «Var kıyas et!» «Doğru değil mi?», «Uzun söze ne hacet!», «Bu suale cevap isteriz!» gibi serlevhalar altında rasgelene çatıyorsun!... Karilerimizin daha uzun müd det yanılmalarına meydan bırakmamak için keyfiyeti isim ve re simlerile beraber tavzih ediyorum* Muhterem karilerimin bundan sonra Agâh'lann Mimlisi ile İzzetlusuna birbirine karıştırmıyacaklarını ümit ederim. Gözel San'atlar Akademisinde ıslahat İzzet Ziya Beyin cevabı Birliğin mektubunu dercetmezden evvel Ankara'da' Hakimiveti Milliye ressamı san'atkâr tzzet Ziya Bev arkadasımıza telefonla okuduk. Neşrine muvafakat ettiğini bildirdikten sonra bize şu cevabı neşrettirdi: «Muhterem Birlik arkadaşlarıma, «Fevkalâde hayırhah ve samimî olan mektubunuzu şimdi telefonla okudular. Hakkımda beslediğiniz muhabbet ve itimada bilhassa teşekkürle derhal cevap vermeğe müsaraat ediyorum: «O iki ilânın neşrinden bir gün sonra, yani gazete buraya gelip te okur okumaz tahrir hey'etimiz müvacehesinde Aka Gündüz Beye şu sözleri söyledim: Resimlerimi iade ediniz ve sizinle münasebetimi kestiğimden dolayı mazur görü nüz. t «Bu hareketim için bütün heyeti tahririyemizi işhat ederim. Binaenaleyh mektubunuzdan haberdar ol madan iki gün evvel arzularınız tamamen ifa edilmiştir. Bunu bir meslek vazifesi telâkki ettiğim için yaptım. Mes'elenin diğer cephesine gelince matbuatın yazı kısmile alâkadar olmadığım için mütalea dermeyanına kendimde hak bulamıyorum. Muhterem arkadaşlarımın da bu yolda hareket etmelerinin muvafık olacağı zannındayım. En derin saygılarımı takdim ederim aziz ve temiz arkadaşlarım.» Yol ve mektep inşaatı için bir hey'eti fenniye teşkil edildi Vilâyet, lnşa ettlrmekte olduğu yol ve köprülerle 53 mektebin ihale ve tesellüm muamelesile meşgul olmak üzere Mühendis mektebi müdürlerinden mürekkep blr heyeti fenniye teşkil etmiştir Bu suretle yolsuzluk ve sui istimale meydan verilmiyecektir. Ankara 3 [ Telefonla ] Güzel San'atlar Akadem^inde yapılacak ıs ahat ve tekemmulât hakkında MOdUr N°"k t«srn»ii R e v hir nn ie hazırlıyarak vermiştir. Projenin yakında tetkikine başlanacaktır. Türk Kadınlarını yükseltme cemiyeti İzmir 2 (A.A.) Türk kadın ları yükseltme cemiyetinin mahallatta hanımlardan teşk 1 ettiği ko miteier faaliyete geçmişlerdir. Mekteplerdeki fakir çocuklar bu miinasebetle muntazam yemek \emege başlamışiardır. Faaliyet, teşmil ve tezyit edileoektir. Hâkimler n terfi I stesi Ankara 3 (Telefonla) Hâkimlerin terfi listesini hazırlamak iizre Mahkemei Temyizden gelen riiesa faaliyete başladılar. Rüesa iki kısma ayrılmıştır. Temyiz reısi Ibsan, Başmüddeiumumî Nihat Beyler hâkimlerin tasfiye komısyonuna, diğer Temyiz rüesası bükkâmın terfii komısyonuna tefrik e. ilmiştir. O da erkek olduğu için sesini duyuramıyor. Bundan anlayınız ki bu kadınların hepsinde feminizm temayülleri vardır. Genç kız ilâve etti: Ben Kadın Birliğinde de azayım. Bu hanımların hepsini aza yapmak istiyorum. Gelsinler de, bizim Birlikte kadın hatipleri dinlesinler. Her şey gibi hitabet san'atini de erkeklerin elinden aldık. Doğrusu hakkınız var... Meselâ ben buraya bir erkek hatibin va'zını dinlemeğe gelmiştim, fakat dersi alarak çıkıyorum. Müsaadenizle. SERVER BEDİ ötekinin berikinin elinde kalan emlâki metruke İskân memurlarile polis memurlarmdan ve mahallât ihtiyar heyetlerinden bazılarının emlâki metruke veya mübadil emlâkinde bilâ bedel oturmakta oldukları veya bunları kaydettirmediklerl hakkında bir ihbar vaki olmuştur. Mülkiye müfettişliği bu hususta tafsilât istemiştir. Yakında tahkikata başlanacaktır. Esrarıengiz mektuplar Galata Postanesi kutularında esrarıengiz bir çok mektup zu hur etmiştir. Bunlann üstlerinde adres olarak eski yazı ile beşer olan herkes tarafından okunsun gibi garip cümleler bulunmak tadır. Postane bunları derhal top lattırarak açmadan hükumete tevdi etmiştir. radık, fakat bulamadık. Dün öğleden sonra HakimiyetJ Milliyeden çıkmış, bir daha gelmemiş. Bize her halde telefon etmesi için haber bıraktık. Bugün her halde görüşeceğimizl ümit ediyoruz. Bugün (Yaldız) ın neşrine devam edemedik. İtizar ederiz. ki... Neden canım? Daha bir hafta bile olmadı. Sabbek, hiddetle dişlerini gıcırdatıyordu: Galiba, 15 yirmi gün olmadan için rahat etmiyecek?... Nuran'ı da yavaş yavaş hiddet, ateş basıyordu: Sabiş, haksız değil... Dün, seni arıyacağım, diye sinemaya gidemedim. Yaptığın adeta zulum... Dürdane, bu sıkı hücum karşısında serin kanhlığını kaybetmemişti: Demek, hepiniz hazırsmız? Sabbek'le Nuran bir ağızdan bağırdılar: Hazırız. Çok iyi... Hepiniz de şayanı tebriksiniz! Nuran, yüzü pençe pençe kızarmış, topuklannı yere vurdu: Alay mı ediyorsunuz, küçük hanım? Alay değil... Takdir ediyorum. Alabadi var Başı keoilen şaki Izmırde zeriyatçok iyı İzmir 3 (A.A.) Bir haftadanberi fasıla ile yağan yagmur ve arada açan güneşten çiffçi çok memnundur. Mülhakattan alınan haberlere nazaran zeriyat miktarı geçen seneye nisbetle bir buçuk misli fazla tahmin olunmaktadır. Atina 3 (Hususî) Meşhur şakilerden Babanis takip müfrezeleri tarafından bir müsademe neticesin* itlâf edilmiştir. Maktul şakinin başı kesilerek Alasonya'ya götürülmüş teşhir edilmektedir. M. Venizelos bu çetebaşının ve çetenin tenkilinden dolayı hükumetin memnuniyetıni beyan etmiştir. Türk Fransız muahedesi dün imzalandı Paris 3 (A.A.) M. Briand ve Türkiye sefiri Fethi Bey bugun öğle üzeri Türk Fransız dostluk uzlaşma ve hakem muahedesini imza etmişlerdir. Resmî dairelerin işgal ettiği miilî emlâk Kayip Rus Ceneralı Paris 2 (A. A ) Polis, ceneral Koutıepoff'un kaybubeti hakkınaa kemali faaliyetle tahkikat icra etmektedir. Mubtelif izler üzerinde yürünmüşse de hiç bir netice elde edılmemiştir. Sabbek, merak, bayretle karışık bir bakışla: Neresine? Dedi. Makinenin sap kayışını, belkemerine geçirmiş, kendisine yuk olmadan taşıyor. İşte bu, bir buluş, bir hususiyettir! Şık, cidden garip! Fatma, tek gözünü yumarak baktı: Değil mi? Tebrik ederim, Fati... Bu , bir mazhariyettir. Ne diyorsun, Sabiş? Bu, müstesna bir şey... Neler konuştunuz? Tabiî «kamp» tan bahsettik, bir müddet umumî konuştuk, sonra birdenbire: Vay, siz de bizim klüptensiniz, öyle mi? Dedi. Sabbek, hasetle ellerini birbirine vurdu: Sen, işi müthiş ilerletmişsin, Fatl! Ne zannediyorsun ya? Peki, ne cevap verdin? Klube, kayıtlı olduğumu söylesem, hiç tesaduf etmedik, filân, der. O vakit muşkul mevkide kalacağım. Şimdlye ka Ankara 3 ( Telefonla ) Remî dairelerin işgali altında bulunan millî emlâke ait binaiann eşhasa effiz edılmesi tamim olunmustur. Tefrika numara«ı: 56 Kandilli Rasatanesinden verilen malumata göre tazyik, dün saat 7 de 754 ve 14 te 753 tür. Ruzgâr lodostan esmiş, sür'ati saniyede 10 metreye kadar çıkmıştır. Hararet ise azami 15, asgarî 10 dereBirliğin mektubu ce idi. Güzel San'atlar Birliği riyasctinBugün rüzgâr mütehavvil olarak esecek hava bulutlu olacaktır. Yağmur da den aldığımız bu mektubu da aymuhtemeldir. nen dercediyoruz. Mektup (Yaldar, klttbün candan, hararetli bir taraftarı idim, fakat bu kış kaydolunacağım, dedim. Gayet nazik blr tavırla teşekkür etti: Sizin gibi taraftarları olması, klübümüz için ne şeref! Dedi. Klübe girebilmek için de, iki aza tarafından takdim edilmek mecburiyetinde olduğumu söyledi. Fırsatı kaçırırmıyım ya?.. Klübe intisap edemiyişim biraz da bu sebepten! Dedim. Ah, ne kurnazsın, Fati! Bu kadarcık kulpu da çeviremezsem, yazıklar olsun bana... Ne ise, ben. bunu söyler söylemez, Ekrem atıldı: Bu şeref i, bana bırakacaksımz! Dedi. Minnttar edersiniz, dedim. Bir parça daha konuştuk, ayrıldık. Nasıl, sevinmekte haksız mı imişim? * Dürdane'nin hazırhğı blr türlü bitmedlğinden «kamp» a çıkamıyorlardı. Onun itinası, afır davranışı, arkadaşlarım sinirlendiriyordu. Sabbek, hemen her gün Nuran'a uğrıyor, hırçın hırçın söyleniyordu: Nora, bu hazırlık, daha çok sürecek mi? Bilmem ! Öyle görünüyor. Çocuklara karşı rezil olacağız, vallahi... Bu hazırlık bitip tükenmiyecek mi? Nuran da Sabbek kadar hırçın, titizdi: Dün akşam telefon ettim, kuçük hanım, terziye gitmiş! Gelin gidiyor, sanki! Ama ne kadar, ama ne kadar... Ne çadırı bulsaydı, ne yardım etseydi! Hepsl kendisinin olsun... Çocuklar bizim için, bunlar, ne pasaklı kızlar, hâlâ derlenip toplanamıyorlar, demezler mi? Hayır, biraz daha uzarsa, beybabam, ciciannem, lzin vermekten cayacaklar diye korkuyorum! Sen, şimdi telefon ediver. Artık, telefon, filân edemem. Utanıyorum, canım! Telefona, annesi babası geliyor. Ne söyliyeceğimi şaşırıyorum. Israrla aranışından da manalar çıkarır. Belki de inadına, işi naza bindirir. O maksatla ağırdan almadığı ne Bugünkü hava ••••••••ııııtııMlllllltlflllinilllltllllllltlııııiH.Lt» » . tzzet Ziya Bu mes'elede bitaraf olmak vazifemizdir. Onun için protesto ve birlik mektuplarından, İzzet Ziya Beyin verdiği cevaptan Akayı'da haberdar etmek istedik. Telefonda amalum! Doğru! Ümit olunur. İstersen kalk, beraber gidelim. Sabbek'in teklifi Nuran'ı düşündürdu: Ben, mütereddidim. Bir an evvel tereddütten kurtulalım. Gittik, çocuklarla konuştuk. Ne dedinse, razı oldular. Onların da elini kolunu bağladık. Haydi, biz, ne ise, fakat başkaları Durdana Hanımefendinin nazını çekerler mi? Tabiî çekmezler. Kendimize lânet ettirmiyelim. Pekl, Sabiş, gidelim. Dürdane Sabbek'le Nuran'ı kayıtsızlıkla karşıladı: Dün akşam, benl telefonla aramışsın, Nora? Sabbek, Nuran'dan evvel cevap verdi. Dora, seninki, çeyiz hazırlığını da geçti. Daha bekliyecek miyiz? Dürdane Sabbeğ'in şikâyetine gülüverdl: Acelen ne bu kadar, Sabişciğim? Bir iki güne kalmaz, gideriz. Bu, bir iki günün sonu geldiği yok Mahmut Yesari Gayriihtiyarî elini cebine götürüp mendilini çıkarmış, hakikaten sulanmış gibi ağzını siliyordu: Haldun Nedret'in fotoğrafı, dürbünü meşhurdur. Kayışları omzundan çeçirir, sallana sallana yürür, Ekremin de fotoğraf makinesi var. Fakat neresine asıyor, bil bakayım?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear