16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 nisan 2020 4 Elli yıl boyunca FAS yönetiminİN stratejik tercihlerinden biri, her alanda pazar Afrika Kartalı’nın yanıltıcı İyimser gözüken makroekonomik veriler ve göz alıcı altyapılar ile devletin temel hizmetlerinde var olan devasa eksiklikler arasındaki uyumsuzluğu nasıl açıklamak gerekir?.. Ekonomist Akesbi’ye göre, “Politik sistemle ekonomik sorunlar arasında bir bağ kurmak gerekiyor. FesOujda arasındaki otoyol çok pahalı, bu nedenle kapasitesinin yüzde 10’u kadar çalışabiliyor. Yatırım seçimlerinin halkın ihtiyaçlarıyla bir ilgisi yok.” Pıerre PUCHOT* Baş tarafı 1. sayfada Halbuki bu pastadan sadece küçük bir azınlığın pay alma şansı var. Önemli göstergelere bakıldığında, 6. Muhammed’in Fas’ı farklı bir görünüme bürünüyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından oluşturulan İnsani Gelişme Endeksi doğruları söylüyor: Ülke, 2019 yılındaki endekste (7) “orta insani gelişme” kategorisinde 121. sırada yer alıyor. Bu yer, “yüksek insani gelişme” kategorisinde değerlendirilen Cezayir (82.) ve Tunus’un (97.) çok gerisinde. Krallığın meziyetlerini överken sık sık komşu ülkelerdeki çatışma ortamını örnek gösteren Faslı elitlerin canını sıkan bir durum söz konusu. Bu 121. sıra acı bir gerçeği açığa vuruyor. (İslam referanslı) Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (PJD) hâkim olduğu mevcut hükümetle işbirliği yapan bölgesel kalkınma uzmanı Taieb Aisse’e göre, “Yurttaşların yüzde 10’u en uç noktada, tam bir yoksulluk içerisinde yaşıyor. Yani bu, hiçbir şeyleri olmadığı anlamına geliyor. Hiçbir gelirleri yok. Çok tehlikeli bir durum!”. Söz konusu mutlak yoksulluğun yanı sıra, orta sınıfın kendisi de burada “vitrin” olarak adlandırılan durumla ülkenin gerçeği arasındaki uçurumsal farktan zarar görüyor. Altyapı olmadan... Bu vitrin, ülkenin kuzeyine doğru gittikçe daha da görünür bir hal alıyor. Casa Voyageurs Garı, Rabat veya Tanca’daki garlar gibi ışık saçıyor. Ama okyanus boyunca saatte 314 km. hızla giden hemen hemen tamamı dolu olan hızlı trenin camlarından ilk andan itibaren görünen manzara şu; sac, tuğla veya betondan konutların yer yer sıralandığı sıkıştırılmış topraktan gözün görebildiği kadar geniş alanlar. Yetkililer, 2003 yılındaki terörist saldırıların faillerini barındıran Kazablanka’nın kapısındaki yoksulluk cebi Sidi Moumen gibi simgesel gecekondu alanlarını boşalttı. Buranın sakinleri yavaş yavaş başka yerlere, azami beş katlı, birbirinin aynı onlarca binadan oluşan toplu konut alanlarına yerleştirildiler. Altyapısı ve ulaşımı olmayan alelacele inşa edilen bu siteler, Fransa’nın 19501960’lı yılların ortasında yaptığı tercihleri hatırlatıyor. Fransız banliyöleri bu tercihler sonucunda bir daha kendini toparlayamadı. Buralarda yoksulluk ortadan kaldırılmıyor: kent merkezlerinden ve yabancı ziyaretçilerden uzakta sadece yer değiştiriyor. Geçen yıl yapımı tamamlanan Tanca’daki plaj boyunca uzanan kordon boyu, eski içkili lokantaları ortadan kaldırdı, alkollü işsiz güçsüz takımını ve çeşitli uyuşturucu satıcılarını uzaklaştırdı. Geceleri eski kentin kenarındaki ışıklandırılmış surlar Cebelitarık Koyu’na bakan eşsiz bir manzara sunuyor. Ancak, halkın kaygıları çok daha farklı. Şehirdeki bir devlet okulunda öğretmenlik yapan 30 yaşındaki Samira T., “Fas’ı anlatmak çok basit: yapacak bir şey yok, işler her yerde hep ters gider, en basit bir resmi kâğıdı alırken bile... Size böcek gibi davranırlar” diye yakınıyor. Bu öğretmenin kişisel deneyimi, ülkenin Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın sınıflandırma yapmak için değerlendirmeye aldığı alanlardan biri olan eğitimdeki geri kalmışlığını ortaya koyuyor. ‘Eğitim şartları kötü...’ “IŞİD’e katılan birçok erkeğin çıktığı son derece muhafazakâr bir kent olan Fnideq’te, zor bir ortamda dört yıl boyunca öğretmenlik yaptım. Tanca’ya atanınca günlük hayatımın Fas’ın turizm merkezlerinden Kasbah kalesi Game of Thrones’in yanı sıra Ridley Scott’un ünlü filmi Glatyatör’e de ev sahipliği yapmıştı. iyileşeceğini düşünmüştüm. Oysa bunun tam tersi oldu: benim için gerçekten cehennemin başlangıcıydı.” Genç kadın on sekiz ay süren ve anksiyolitik ilaçlarla tedavi gördüğü bir depresyondan daha yeni çıkmış. Bugün 49 öğrencili bir sınıfta Fransızca ders vermeye hazırlanan genç öğretmen sözlerine şöyle devam ediyor: “Oysa bu semt o kadar yoksul değil. Öğrencilerin neredeyse hepsinin tableti var. Ama eğitim şartları çok kötü.” Ve tüm bunlar da ayda 520 Avro kazanmak için. “Ben her şeyden yoksun kalmış ücra bir köyde büyüdüm. Ama en azından devlet okulu sayesinde başarma şansımız vardı. Bugün ise seviye artık çok düşük.” İmkânı olan aileler özel okullara yönelseler bile bu okulların seviyesi de devlet okullarınınki kadar eşitsiz. Fas veya uluslararası kaynaklı birçok raporda bu kritik durumun altı çizilmiş. Sèvres Uluslararası Eğitim Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmada, “Fas eğitim sisteminin ilerlemesi ve misyonlarını yerine getirmesini sağlayacak radikal bir reformun yaşamsal olduğu” (8) belirtiliyor. Aralık 2017’de hükümetin başına daha yeni tayin edilen El Osmani bir şok tedbiri gündeme getirdi: Ücretsiz yükseköğrenime son verilmesi. Fas Ekonomik, Sosyal ve Çevre Konseyi bu seçimi onaylamadı. Eski Microsoft yöneticilerinden olan ve 20072012 yılları arasında Sanayi Bakanlığı yapan Konsey Başkanı Ahmed Réda Chami bu durumu şöyle yorumluyor: “İnsanlara iki defa ödeme yaptırılıyor: önce vergilerle, sonra da onları özel kurumlara gitmeye teşvik ederek.” Başbakan ise gerek bu önlem kararını, gerekse icraat bilançosunu şu sözlerle savunuyor: “Sınıflara düşen öğrenci sayısını önemli ölçüde azalttık. Artık bu sayı 40 öğrenci civarında. 49 öğrenci bir istisna. Daha genel anlamda, 2004 yılından beri yok sulluğu yarı yarıya azalttık. Fas ilerliyor!” Öğretmen Samira T’nin tek hayali ise ülkeyi terk etmek. İki yıl içerisinde “onuruna yeniden kavuşacağı” Kanada’ya yerleşmeyi umut ediyor. ‘Vitrin hastaneler...’ İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında dikkate alınan bir ikinci kıstas ise sağlık. Othmane Boumaalif, “Fas’ta durum çok basit: sağlık sistemini en baştan oluşturmak gerekiyor” diyerek konuyla ilgili üzüntüsünü ifade ediyor. 38 yaşındaki bu pratisyen hekim, Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmalarının izinde 2011 yılında ortaya çıkan “20 Şubat” hareketinin militanlarıyla aynı kuşaktan. Ekonomi ve toplum üzerine düzenli olarak notlar hazırlayan Demokratik Anfass Hareketi’ne başkanlık eden Boumaalif, sözlerine şöyle devam ediyor: “Sorun yapısal. Bizde hastayı ilk önce muayene edip, daha sonra patolojisine göre yönlendiren aile doktorluğu sistemi bulunmuyor. Fas’taki bir hasta, eğer altı aydan önce bir randevu almayı başarırsa doğrudan uzman doktora gidiyor ya da eğer varsa, üniversite hastanesine veya dispansere başvuruyor… Tam bir kargaşa söz konusu ve insanlar çoğu zaman kendi kendilerini tedavi etme yoluna gidiyorlar.” Peki, Körfez ülkeleri işbirliğiyle inşa edilen gösterişli yepyeni hastane kompleksleriyle ilgili ne düşünüyor? “Çok iyi teçhizatlandırılmış bir avuç vitrin hastane inşa edildi. Ama insanların bu hastanelerin ücretini karşılaması mümkün değil! Diğer yandan Fas devasa bir tıp çölü olmayı sürdürüyor; üstelik pratisyen doktorların çoğu artık diplomalarını tanıyan Almanya’ya göç ediyor.” İyimser gözüken makroekonomik veriler ve göz alıcı altyapılar ile devletin temel hizmetlerinde var olan devasa eksiklikler arasındaki uyumsuzluğu nasıl açıklamak lazım? Rabat Ziraat Okulu’ndan yeni emekli olan eko nomist Najib Akesbi’ye göre, “Politik sistemle ekonomik sorunlar arasında bir bağ kurmak gerekiyor. Bir köyü diğer bir köye bağlayan kırsal alandaki yolların eksikliği her yerde hissedilirken eğer politik sistem bir otoyol programına öncelik tanımaya karar veriyorsa, bu tercihlerin sürdürülebilir olması mümkün değil. FesOujda arasındaki otoyol (gişelerde) çok pahalı, bu nedenle kapasitesinin yüzde 10’u kadar çalışabiliyor. Yatırım seçimlerinin halkın ihtiyaçlarıyla bir ilgisi yok.” Demek ki ekonomik dengesizliklerin birincil nedeni kaynak eksikliği değil. Ekonomist, sözlerini şöyle sürdürüyor: “İyi bir yatırım oranımız (yüzde 32) var ama bu oran ne yeterince büyüme ne de yeterince istihdam sağlıyor. Peki, bunun sebebi ne? 10 yıl önce, bir büyüme puanı 35 bin iş imkânı anlamına geliyordu. Bugün ise bu rakam 10 binden az. Büyük yatırım çalışmaları insanlara sadece geçici bir süre için iş imkânı sağlıyor. Üstelik yatırlarımın yüzde 70’ini de kamu fonları oluşturuyor. “Fas kalkınma modeli”nin birinci başarısızlığı işte bu.” Elli yıl boyunca rejimin stratejik tercihlerinden biri, her alanda pazar ekonomisine ve özel sektöre bel bağlamak oldu. Devlet tarafından büyük ölçüde desteklenen özel sektörün zamanla özerkleşerek ana yatırımcıya dönüşeceği fikriyle hareket edildi. Oynanan bu bahiste açıkça kaybedildi. Özel sektör çok zayıf ölçüde yatırım yapmasının yanı sıra aktif nüfusun sadece yüzde 10’una istihdam sağlıyor (yani 36.6 milyonluk nüfusta 12 milyon aktif kişi arasında 1.2 milyon çalışan). Dikkat çekici bir diğer olgu ise hayalet çalışanlarla ilgili. Bu 12 milyon aktif kişi arasında yer alan 2 milyon kişi aktif olarak gösterilmelerine rağmen ücretlendirilmiyorlar. Bu kategoride özellikle aile işletmesi bünyesinde çalışan tarım işçileri veya zanaatkârlıkta çalışan gençler yer alıyor. Tren hattı varken hızlı tren inşası... Ahmed Réda Chami durumu şu sözlerle açıklıyor: “Beklediğimiz yüzde 6 ile yüzde 7 büyüme oranlarına ulaşamadık. Hiç kimseye özel bir ayrıcalık tanımayan, daha sürdürülebilir bir büyümeye ihtiyacımız var. “Hardwarealtyapılar üzerine çok yatırım yaptık ancak software yazılım (burada artı değer anlamında) alanındaki yatırımlarımız yeterli seviyede olmadı.” Bu metafor ilk başta kulağa hoş gelse de sınırları hemen ortaya çıkıyor, özellikle de Güney’deki hizmetlerin çoğu eksikken. Kazablanka ve Tanca arasında zaten bir demiryolu hattı varken neden hızlı tren inşası için borçlanıldı? Oysa bunun yerine ülkenin önemli deniz kıyısı kentlerinden olan ve aynı zamanda daha güney bölgelere bir ara istasyon olabilecek Agadir için tren inşa etmek daha iyi olmaz mıydı? Bu konu, kendisi de Fas’ın Güney Batı bölgesi Souss doğumlu olan Başbakan’ı rahatsız ediyor: “Ben hükümetin başına geldiğimde bu karar zaten alınmıştı. Yani bu durum benden kaynaklanmıyor. Ben şunu söylüyorum: ‘Hızlı treni muhafaza edelim ve Agadir için de bir tren inşa etmeye çalışalım.’ Hemşerilerinin çoğu onunla hemfikir değil. Akesbi’ye göre, “Hızlı tren ülke için bir felaket”. Ekonomist hızlı tren hatlarını verimli kılmak için başlangıçta bilet fiyatlarının 80120 Avro arasında belirlenmek zorunda kaldığını, bunun da Fas’ın orta sınıfı için çok pahalı olduğunu hatırlatıyor. Bunun üzerine devlet fiyatları suni olarak indirdi ve KazablankaTanca arası tek yön yolculuk 25 Avro daha az oldu. Akesbi şunları ekliyor: “Aradaki farkı Ulusal Demiryolları Bürosu ödüyor ve böylece vergi mükelleflerinin kapatmak zorunda olduğu açığı daha da vahim bir hale getiriyor. Tren bileti alırken ödemediğimizi, vergilerimizle ödeyeceğiz.” Turizmin tapınağına dönüşen Marakeş’in simgesi olan JemaaelFnaa Meydanı’nda (9) Kral’ı öven kocaman bir afişte “yirmi yıllık icraat” ve “ekonomik kalkınma” ibareleri yer alıyor. Ama buradan üç yüz kilometreden az bir mesafedeki (400 bin nüfuslu) Agadir’in delik deşik kaldırımları, bu “kalkınmadan” herkesin nasiplenmediğini hatırlatıyor. Otobüs garının su sızdıran sararmış duvarları, Marakeş tren garının ihtişamıyla mukayese edildiğinde, rejimin ekonomik tercihlerinin sorgulanmasına yol açıyor. Art arda dizili eski yüzlü binalarıyla kent merkezi bir harabeye dönüşmekte. Şehirde bir zamanların parıltısını yansıtan en az üç saray bulunuyor; ama ülkenin kuzeyini ve yabancı ülkeleri tercih eden hükümdar, çok nadiren bu yapılara teşrif ediyor (10). İktidarın hakkaniyetten uzak tercihlerinin kurbanı olan Agadir artık geri kalmışlığa mahkum cezalı bir kent. “Oysa eskiden Marakeş’le aramızda büyük fark yoktu. Şimdiyse burası bambaşka bir dünya.” Müşterileri arasında hızlı yemek sektörü zinciri McDonald’s da bulunan, 37 yaşındaki bu reklam alanı pazarlayıcısının iş hacmi 20122019 yılları arasında 100 bin Avro’dan 40 bin Avro’ya kadar düşmüş. “Reklam pazarının yüzde 12’si Marakeş’teyken, şirketleri artık yüzde 4 pazar payına sahip Agadir’e nasıl çekebiliriz?” Emekli öğretmen Muhammed Jaouhair ise zamanını, Güney karayoluyla araları bir buçuk saatlik mesafede olan Agadir ile Sidi Ifni arasında geçiriyor. “Geçen gün köyde beni akrep soktu” diye anlatırken bir yandan da bize telefonuyla çektiği siyah eklem bacaklının fotoğrafını gösteriyor. Ülkenin güneyindeki Emaziğ toplumunun tanınması için mücadele eden Akal (Berberi dilinde “toprak”) ağının bir üyesi olan Jaouhair, sözlerine şöyle devam ediyor: “Orada bir üniversite hastanesi bulunmadığı ve doktordan randevu alma umudum olmadığı için bir dispansere gittim. Benim için yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler! İyileşme umuduyla kaygılar içerisinde 24 saati yatarak geçirdim.” ‘Rant, kayırma...’ 6. Muhammed de aynı biçimde kasım ayı başında MarakeşAgadir arasında bir tren yolu bağlantısı kurulması konusunda “ciddi biçimde düşünülmesi” yönünde bir çağrıda bulundu (11). Ancak Fas’ın içinde bulunduğu güçlükler sadece sarayın tartışma götürür tercihlerinden kaynaklanmıyor. Bunlar aynı zamanda yapısallar; Fransız sömürge döneminde de var olan ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle