Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 6 NİSAN 2020 Brezilya’nın YÜZDE ELLİSİ DEVLET ELİNDE BULUNAN kara altın devi Petrobras... Derin sularda özelleştirme Anne vıgna* Y irmi bin işçi seferber olmuş, yüz otuz fabrika, platform ya da rafineriye kilit vurulmuş... Yirmi beş yıldan beri Brezilya petrol sektörü Şubat 2020’deki kadar düzenli ve tutarlı bir grev görmemişti. Rio de Janeiro Devlet Petrol İşçileri Birlikçi Federasyonu’nun (FUP) yönetim kurulu üyesi Sergio Borges Cordeiro’ya göre, bu hareketi grevci işçilerin bir tehdit konusunda “halkı uyarma” isteği açıklıyor. Söz konusu tehdit “Hükümetin Petrobras’ı özelleştirmek istemesidir.” Petrobras ne midir? Karma bir şirket olarak doğduğu halde, 1995 yılında yüzde 75’i, bugün ise yüzde 50.2’si devletin elinde bulunan, en büyük LatinAmerika şirketi olan Brezilya’nın kara altın devidir. Bununla birlikte, hükümete inanacak olursak Petrobras’ın satışı şu an için söz konusu değildir. Ekonomi Bakanı Paulo Guedes, “hırslı” bir kamu şirketleri devri programını duyururken piyangoyu ve “darphane”yi de içine alarak PTT hizmetlerinden bankalara kadar on yedi şirketin adını zikretti. Listede, Latin Amerika’nın en büyük elektrik üreticisi Electrobras ya da LatinAmerika’nın Sao Paulo bölgesindeki Santos’da bulunan en büyük limanı gibi birkaç “mücevher” de yer alıyordu. Ancak Petrobras konu edilmemişti... Şirketin çalışanları paranoyaya mı kapılmışlardı? Tam olarak değil. Şirketin adı zikredilmemişti, ama bütün kafalarda o şirketin adı vardı. Guedes’in o şirket ile ilgili gizleyemediği düşünceleri hep aklındaydı, bir ay sonra da “şirketi özelleştirme niyetini (1)” açığa vurdu... Oysaki proje halkın hoşuna gitmiyordu ve bu hoşnutsuzluk sadece silahlı kuvvetler bünyesinde de mevcut değildi (2): 2019 yılı ağustos ayında Datafolha Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen bir ankete göre, Brezilyalıların yüzde 65’i Petrobras’ın özelleştirilmesine karşı çıkıyordu (yüzde 27’sinin bunu istemesine karşılık). Halkın tasvip etmediği bir operasyon planlandığı takdirde yapılması gereken neydi? Bu fikri inkâr etmek: Şubat 2020’de, Ekonomi Bakanlığı’nın özelleştirmeden sorumlu müsteşarı Salim Mattar, “Petrobras’ın özelleştirilmesi federal hükümetin planları arasında değil” diyerek ortalığı yatıştırmaya çalıştı. Kongre’nin onayı gerekiyor Öyleyse özelleştirme var mıydı, yok muydu? Sonuçta bu sorunun yanıtı pek önemli değildi, zira şirketin satışı iyiden iyiye başlamış bulunuyordu. Petrobras Mühendisleri Derneği’nin (AEPET) Başkanı Felipe Coutinho, “Bu bölüm bölüm, sektör sektör yapılan bir özelleştirmeye benziyor” diye açıkladı. Yönetim buna elbette, “yatırım azaltma stratejisi” demeyi tercih ediyor. Küçük adımlarla gerçekleştirilen bu yaklaşımın nedenlerini mi soruyorsunuz? Öncelikle Petrobras’ın boyutu pek az adayın satın alabileceği bir mücevherdir. Fakat asıl sorun Kongre’nin onayını alma zorunluluğudur: “Şirketi tek bir defada satmak Kongre’nin onayını gerektirir ve bu onay her türlü kamu şirketi özelleştirilmesinin temel şartıdır. Oysaki hükümet milletvekili ve senatör çoğunluğuna sahip değil.” Petrol devini bir sucuk doğrar gibi parçalamak her zaman Brasilia’nın başlıca projesi olmadı. Bu fikir ilk olarak İşçi Partisi’den (PT, sol) Devlet Başkanı Dilma Rousef’in azledilmesi sonucunda 2016’da iktidara gelen Brezilya Demokratik Hareketi’nden (MDB, sağ) Michel Temer’in geçici hükümeti tarafından dillendirildi. 10 rafineriden sekizini satma adımı... Petrobras, daha önce devletin ekonomiyi yönetme tarzında anahtar bir rol oynuyordu. Özellikle de 2005 yılında, denizde kalınlığı 2 bin metreye ulaşabilen tuz kayası rezervleri olan bir tabakanın altında, 5 bin ile 7 bin metre derinlikte gömülü olan dev yatakların keşfedilmesinden bu yana. Luiz İnacio Lula da Silva (İşçi Partili) iktidarda iken (20032010) Brasilia, Petrobras’ı ülkenin iktisadi kalkınmasını teşvik etmenin bir yolu olarak gördü. Brasilia’ya göre, muazzam petrol zenginliği gemi şantiyeleri geliştirilmesine, araştırma ve geliştirmenin teşvik edilmesine, küçük alt müteahhitlik sanayilerinin çoğalmasına ve binlerce istihdam yaratılmasına olanak sağlamalıydı. Kısaca, ülkenin sanayi sektöründe çeşit bakımından yükselmesine yardımcı olmalıydı. O dönemde Petrobras, petrol üretiminin artmasını rafinerilerinin büyümesi ve gelişmesi ile birleştirdi ve daha sonra üretim, dönüştürme ve dağıtım bir bütün olarak düşünüldü. Brezilya, dün şekerkamışı ihraç ederken toz şeker ithal ediyordu... Şimdilerde ise ham petrol ihraç edip benzin ithal ediyor. Koronavirüs nedeniyle ham petrolün varil fiyatının iyice düştüğü şu dönemde bu mantık, inandırıcılığını daha da kaybediyor... Değişim süreci Roussef’in 31 Ağustos 2016’da azledilmesiyle başladı. Şirketin yeni yönetimi tuz kayası havzasındaki rezervlerin işletilmesi üzerinde yoğunlaşmaya karar verdi; burada amaç, “lojistik” adı altındaki faaliyetlerinin çoğunu satma pahasına, kendisine mali bir manevra alanı açmaktı. 2017’de ülkedeki 34 bin benzin istasyonunun yüzde 70’i piyasaya satışına sunuldu. 2019’da ülkenin kuzeyindeki 4 bin 500 kilometrelik gaz boru hattı şebekesi olan Transportadora Associada de Gás (TAG), 7.8 milyar Avro karşılığında Fransız Engie enerji grubunun ve Kanada Mevduat Sandığı’nın kucağına düştü. Petrobras, yabancı ülkelerdeki faaliyetlerinin tümüne son verdi; söz konusu ülkeler, Afrika’da (Nijerya, Angola, Gabon, Benin ve Ekvator Ginesi); petrol arama ve dağıtımı alanında ortak girişim halindeki faaliyetlerinden ayrıldığı Latin Amerika’da (Arjantin, Uruguay, Şili, Kolombiya ve Para na göre (4), Petrobras dünyada üretimi en çok artan petrol şirketidir. Bu gidişle üretim bakımından Rus Rosneft’in ve Çinli PetroChina’nın önüne geçen ilk ulusal şirket olabilir. Petrobras’ın 2019’daki kârı da bir rekora ulaştı. 2013’teki cirosu 50 milyar Avro, kârı ise 4.7 milyar Avro’ydu. 2019’da birinci rakam yüzde 21 oranında, ikincisi ise yüzde 130’dan fazla arttı. Bu artışlar, aktif satışlarının, üretim artışının ve maliyetlerin düşüşünün ortak sonucu idi. Aynı yıl üzerinden, işçilere ödenen brüt ücrette yüzde 8.9 oranında kesinti yapıldı (4 yılda 22 bin 900 personel kadrosu iptal edildi) ancak 2020 yılı kâr paylarının yüksek olduğu bildirildi: 2018 yılındaki 1.6 milyar Avro’ya karşılık 2.7 milyar Avro... Bu oldukça çekici rakamlara rağmen, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde (INEEP) petrol, gaz ve biyoyakıtlar konusunda araştırmacı olan William Nozaki elde edilen sonucu alkışlamıyor: ihraç ediyor ve benzin ithal ediyor. Koronavirüs nedeniyle ham petrolün varil fiyatının iyice düştüğü şu dönemde bu mantık, inandırıcılığını daha da kaybediyor. Petrobras, bu yatırım azaltma stratejisinin haklılığını çok yüksek bir borç ile açıkladı. Bu durum, kendi yönetiminin görüşüne göre, 2014’ten itibaren ortaya çıkan kötü bir yönetimin ve rüşvetçiliğin sonucudur. 2015’te şirketin borcu, 64.3 milyar Avro tutarında bir iş hacmine karşılık 100 milyar dolara ulaştı. Bu nedenle ona bugün dünyanın en borçlu şirketlerinden biri gözüyle bakılıyor. Özel bir danışmanlık ajansı olan Brezilya Altyapılar Merkezi’nde danışman olan Adriano Pires’e göre, saptama basittir: “Petrobras’ı İşçi Partisi yıktı. Sözüm ona enflasyonu dizginlemek için pompa fiyatını denetim altına aldılar. Böylece yapay bir biçimde istihdam yaratmak için şirketi kuzeydoğuda rafineriler kurmak zorunda bıraktılar. Bu Brezilyalıların yüzde 65’i Petrobras’ın özelleştirmesine karşı çıkıyor. guay) ve nihayet, Chevron’daki Pasadena rafinerisinin 509.7 milyon Avro karşılığında satışı ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. 2020 Şubat ayının sonunda, şirketin başkanı Roberto Castello Branco, 10 bin kilometre uzunluğunda bir gaz dağıtım şebekesi olan Gaspetro’da sahip olunan sermayenin yüzde 51’inin satışa çıkarıldığını ilan etti. Petrobras’ın, Brezilya’da sahip olduğu on üç rafineriden sekizini yıl içinde satmayı taahhüt etti. Şirket aynı zamanda azotlu gübre fabrikalarını, petrokimya ve biyoyakıtlar alanındaki projelerini terk etmeyi ve onshore (ülke topraklarında bulunan) ve pek derin olmayan denizdeki offshore işletmelerini devretmeyi planlıyor. Ancak “özelleştirme”den söz edilmiyor! Bu strateji bazı sonuçlar üretiyor: Ocak 2020’de Petrobras tarihinde ilk defa günlük 4 milyon varile eşdeğer olan petrol çıtasını aşıyor, bu da 2012’ye nazaran yüzde 100’lük bir sıçramadır (3). Enerji alanında uzmanlaşmış Rystad Energy ajansının bir raporu “Petrobras ister özel ister kamusal olsun sektörün geri kalanına ters bir seyir göstermektedir. Diğer şirketler genelde faaliyetlerini bütünleştirmeye, üretim zincirinin tümünü, dağıtımı, satışı ve türev ürünleri denetlemeye, kısaca kuyudan pompaya kadar her aşamada hazır bulunmaya çalışırlarken Petrobras, bundan böyle ham petrol ihraç etmekle yetiniyor. Üretimle sınırlı kalmamasını sağlayan imkânlara sahip olması nedeniyle şirketin bu feragati anlaşılır gibi değil.” Sonuç ise; Brezilya 2016’dan beri ham petrol ihracatını daha az katma değer ile büyütüyor fakat daha fazla benzin ve mazot ithal ediyor. İhracat çoğunlukla Çin’e gerçekleştiriliyor, benzin ise yüzde 60 oranında ABD’den geliyor. İşte bu nedenle, Petrobras Mühendisleri Derneği (AEPET) ona pek de pohpohlayıcı olmayan “XXI. yüzyılın yeni kolonisi” adını taktı. Brezilya dün şekerkamışı ihraç ederken toz şeker ithal ediyordu, bundan böyle ham petrol arada rüşvetçiliği işin içine katmıyoruz.” Başka bir deyişle, devletin müdahaleciliği ve ülkenin gelişmesini sağlamak için büyük işletmeyi kullanma girişimi, bir yandan da rüşvetçiliği teşvik ederek onu yıkıma götürdü. ‘İflas masalı...’ Sao Paulo Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Politik İktisat Profesörü ve konu hakkında bir araştırmanın yazarı olan Gilberto Bercovici, durumu bir başka biçimde değerlendirmeyi öneriyor: “Petrobras’ın iflası, onun özelleştirilmesini haklı göstermeye yönelik bir masaldır.” Yarının faaliyetini hazırladığı takdirde, bir borcun ille de kötü olmadığını belirtiyor. Petrobras’ın borcunun, “20092014 arasında çok derin sularda delme teknolojisine sahip olmayı amaçlayan yaklaşık 272 milyar Avro’luk bir yatırımdan kaynaklanmaktadır” açıklamasında bulunuyor. “İnandırılmak istendiği gibi kesinlikle rüşvetçilikten ileri gelmemektedir. Borç büyüktür, ama projeler kârlıdır. Biz bugün bunu saptıyoruz.” Petrobras bundan böyle “deep offshore” ya da en derin yatakların işletilmesi konusunda en üst düzeyde olarak kabul edilmektedir. Ancak, şirketi satma kararı iktisadi bir nedenden ziyade, dünyanın ideolojik açıdan okunmasından ileri geliyor: Petrobras’ın şu andaki başkanı, kendisinin yakın bir arkadaşı olan Ekonomi Bakanı tarafından atandı. Her ikisi de 70’li yılların sonunda Chicago Üniversitesi’nde eğitim aldılar. Monetarizme koşulsuz inanan bu iki adam, devletin piyasa ile rekabet edemeyeceğini değerlendiriyor, dolayısıyla da alenen olmasa da özelleştirmelerin hızlandırılmasını savunuyor. 2018’de seçilmiş olan Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ise onları dinliyor. Onun hükümeti, Ulusal Kalkınma Bankası’nın (BNDES) olduğu kadar İktisat Sandığı’nın (bir kamu bankası) da elinde bulundurdukları Petrobras hisselerini sattı. Böylece Bolsonaro’nun işbaşına geldiği dönemde yüzde 62.7 olan denetimi yüzde 50.2’ye geriledi. ‘Yerel içerik koşulu azaltıldı’ Aynı şekilde 2005 yılında tuz kayalarındaki petrol rezervlerinin keşfinden sonra Brezilya Petrobras’a rekabet karşısında bir “rüçhan hakkı” ayırarak bu rezervleri açık artırma ile satmıştı. Onun “ganimet”i keşfetmek için gerçekleştirdiği yatırımlar bu kararın haklılığını kanıtlıyordu. Dolayısıyla da Petrobras satışa çıkarılan başlıca blokları elde etmişti. Mevcut hükümet Petrobras’ın “rakipleri karşısında” (5) “ayrıcalığını” kabul ettiği bir düzenlemeyi iptal etme isteğine ek olarak rezervlerin açık artırma ihaleleri yoluyla satışını daha da sıklaştırdı. Böylece uzmanlaşmış Brezilya Enstitüsü İNEEP tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, bugün Exxon, Total ve BP firmalarının her biri sırasıyla tuz kayaları havzasında işletilecek 11, 6 ve 4 milyar varil petrole sahip bulunuyorlar. Çokuluslu şirketleri kendi ülkesine çekme arzusunda olan Brezilya’da yerel içerik koşulunu azalttı, bu koşul, yabancı şirketler için rezerv işletmelerinde Brezilya’dan gelen araçgereçleri ve teknolojileri kullanma zorunluluğudur. Brasilia’da geçerli olan ideolojiye göre, kurallar dayatmasına gereksinim duymadan, rekabet ve açılım kendi başlarına yatırımı kamçılamaya yeter. Brezilya’da enerji piyasasını düzenlemekle görevli olan Ulusal Petrol Ajansı’nın (ANP) Başkanı Décio Oddone, “Aşırılıklar içeren bir yasal düzenleme piyasayı korkutur. Ben, Petrobras’ın artık üstlenemediği yatırımları artırmak amacıyla bu sektörü rekabete açmak için her şeyi yapıyorum” diyor. Bu ifade William Nozaki’yi gülümsetiyor: “Kamu ona yer açtığı zaman, özel sektör ‘nihaye’ yatırım yapabilir dendiğini hep duyuyoruz. Fakat, tarih bize olayların böyle gelişmediğini öğretiyor.” 1954’te Başkan Getulio Vargas, “Ulusal, fakat sermayesi özel olan bir petrol şirketi” kurmak istiyordu. Böylesine geniş bir arazide petrol aramakla pek ilgilenmeyen özel sermaye gelmedi. Petrobras, işte bu nedenle kamu şirketi olarak doğdu ve ilk petrol yataklarını keşfetmeden önce 20 yıl boyunca yalnız başına yatırım yapmak zorunda kaldı. Fernando Henrique Cardosa’nın neoliberal hükümeti, Petrobras’ın ülkenin hidrokarbonları üzerindeki tekeline 1997’de son verdiğinde hiçbir şey değişmedi. Özel sektör işletmecilikte her zaman kamunun yerini tutmaz... “1997 2007 dönemi boyunca hiç kimse derin sularda petrol arama alanında risk almadı. Shell ile Chevron sorunu bir süre inceledikten sonra risklerin çok büyük olduğuna hükmederek geri çekildiler ve Petrobras kendi başına işe girişti” diye sürdürüyor Nozaki. Sonuç olarak, yüksek maliyetli petrol arama kamunun, kâr getiren işletme ise özel sektörün payına düştü. (*) Gazeteci (Rio de Janeiro) Çeviri: Ahmet Öylek 1 “Guedes, Temer yönetiminde başlatılan Petrobras’ın özelleştirme sürecini yineliyor”, Estadao de SP, São Paulo, 22 Ağustos 2019. 2 Referans makalesi: “Raúl Zibechi’yi okuyunuz, “Brezilyalı askerler ne istiyorlar?”, Le Monde diplomatique, Şubat 2019. 3 Ulusal petrol ajansı. 4 Ucube Araştırma ve Analizi, Rystad Energy, Kasım 2019 5 Gilberto Bercovici, “Karma sermaye şirketlerinin varlık tasfiye düzenlemesinin anayasaya uygunluğu”, Revista de Direito, Federal Ekonomi Avukatları Birliği (ADVOCEF), Brasilia, 2019. 6 “Tercih kaybı Petrobras’ı rahatsız etmiyor”, Valor Economico, São Paulo, 21 Ocak 2020.