24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 Mayıs 2017 Çarşamba Akademi 11 Elisabeth NoelleNoelleNeumann’ın 1974’te geliştirdiği “suskunluk sarmalı” (die Schweigespirale) kuramı uluslararası bir okur kitlesine ulaştı. görüşlerine katılmaktadır. NoelleNeumann için bu bir dayanaktır: İnsan, toplumsal doğası itibarıyla diğer insanlar tarafından dışlanmaktan korkar, sevilmek ve sayılmak ister. Bu eğilimin insanın toplumsal yaşamını sürdürebilmesine katkıda bulunduğunu kabul etmek durumundayız. Fakat şu çelişki de göz ardı edilemez: Rasyonel, bağımsız düşünceyi, erginliği ve sarsılmaz yargıları bilinçli bir biçimde överiz. ... Demokratik toplumlarda kamuoyunun açık işlevi, hükümetleri denetlemeyi, muhalefet etmeyi, eğitimli, sorumluluk ve bilgi sahibi ergin vatandaşların rasyonel siyasi katılımlarını kapsar; totaliter rejimlerde bu anlamda bir açık işleve sahip bir kamuoyunun varlığından söz edilemez. Kamuoyunun örtük işleviyse, toplumsal denetim, yani bireylerin farkına varmadan toplumu bir arada tutmak için bireylere ve hükümete uyguladıkları uzlaşma baskısıdır. Platon’un “yazılı olmayan yasalar”, Cicero’nun “publicam opinionem”, Richelieu’nün, “lois pariantes” olarak adlandırdığı, binlerce yıldan beri gözlemlenen fakat çok farklı kavramlarla dile getirilen, John Lock’un “on binler arasından tek bir kişi bile kamuoyuna, moda ya da şöhrete dayanan hukuka karşı gelmeye cesaret edemez” diye tarif ettiği, Rousseau’nun “şimdiye dek başıma gelen en korkunç şey, toplum içinde yalancı, iftiracı, hırsız olarak görülmem ve bunların yüzüme karşı söylenmesidir” dediği duruma ilişkin NoelleNeumann “ahlak bekçisi” olarak tanımlanan kamuoyunun örtülü ve açık işlevine dokunur. “Güpegündüz”, “sadece tenhalarda değil”, “alenilik, alenen” görülme duygusu dehşeti daha da artırmaktadır. “KamuoyuToplumsal Kabuğumuz”: Burada, insanın bireysel ve toplumsal olarak ikiye ayrılabilecek çifte doğası söz konusudur. İnsan bireysel doğasının bilincindedir, ama toplumsal doğasının ya pek az bilincindedir ya da bilincinde değildir... Birey sürekli çevresini gözlemleyerek hangi davranış ve ifadelerin toplumdan dışlanma tehlikesini beraberinde getirdiğini, nelerin denilmesi, nelerin denilmemesi gerektiğini “doğru siyasi tutum”u, nelerin moda, nelerin “in”, nelerin “out” olduğunu öğrenmeye çalışır... Suskunluk sarmalı kavramına göre, dışlanma korkusu duymayanlar ya da dışlanmayı göze alanlar toplumu değiştirme olanağına sahiptirler. “Sarmal”ın sürekli değişim halinde olan bir süreç olduğunun altını çizen NoelleNeumann kişiler ve/veya grupların çevrelerindeki değişimi takip ederek kendilerini bunlara uydurmaya çalıştığını söyler. Bir görüş artık yaygınlığını kaybedip geri plana düşmeye başladığında kişiler saf değiştirip “yükseliş eğilimi”ne giren görüşe yaklaşır. NoelleNeumann’ın kuramında “Yaygınlığını kaybeden görüşü her koşulda/daima savunan” kişi ve grupların yeri bir istisnadır. Çünkü bu kişiler için toplum tarafından “dışlanmak” veya “saygı görmek” önemli değildir... NoelleNeumann toplumdan dışlanma korkusu konformizme yol açar; topluma “aykırı” gözükmeden yaşama, sarmalı oluşturur diyerek sözü Tocqueville’e bırakıyor: Yaşam koşulları eşit değilse ve insanlar birbirinden farklıysa, toplumda bazı çok bilinçli, çok bilgili, tinsel açıdan çok güçlü bireylerin yanı sıra, cahil ve dar kafalı yığınlara da rastlarız. Aristokrasinin egemen olduğu dönemlerde yaşayanlar, bir kitleyi temel almaktansa, üstün bir insanın ya da üstün bir sınıfın kılavuzluğunu seçme eğilimindedirler. Oysa eşitliğin yaşandığı toplumlarda tam tersi olur. İnsanlar ne kadar eşitleşir ve benzerleşirlerse, tek bir insana ya da belirli bir sınıfa körü körüne bağlanma eğilimi azalır. Kitleye inanma eğilimi giderek artar ve sonunda insanları yöneten kamuoyu olur... İnsanların eşit olduğu toplumlarda bireyler benzeştikleri için birbirlerine güvenmezler ama bu benzerlikleri kamuoyunun yargılarına neredeyse sınırsız bir güven duymalarını sağlar. Herkes eşit oranda bilgi sahibi olduğu için gerçeğin çoğunluğun yanında olmamasına ihtimal verilmez. l Meydan okuyanlar Kamuoyuna meydan okuyanlara NoelleNeumann’a göre “marjinaller, sapkınlar, sıra dışı kişilerdir. “Kamuoyunu değiştirebilecek olanlar, dışlanmaktan korkmayanlardır...” Ancak “karşılıklı bir cehalet” söz konusudur. Halk, halk hakkında yanılır. Moda kamuoyudur... Başka birçok kişiyle aynı yönde hareket ettiği duygusu bireyi heyecanlandırır ve büyüler... Goethe’nin dile getirdiği gibi: Eğer bir taraf fazlasıyla ön plana çıkıp kalabalığı etkisi altına alırsa ve bu durum, karşı taraf geçici de olsa bir köşeye sinip saklanmak zorunda kalana dek devam ederse, o hâkim unsura dönemin ruhu (Zeitgeist) adı yerilir ki, bir müddet daha varlık gösterecektir bu. l İnternetin etkisi Öte yandan NoelleNeumann, ölmeden önce interneti fark eder: İnternetin yarattığı yepyeni mecralar, insanların “soyutlanma korkusu”ndan sıyrılabildiği ve böylece “suskunluk sarmalı”nın oluşmadığı özelliklere sahiptir. İnternet, aynı düşünce yapısına ve benzer görüşlere sahip insanların birbirlerini bulabildikleri yerleri barındırır... Türkçeye Murat Özkök’ün kazandırdığı Kamuoyu: Suskunluk Sarmalının Keşfi bugün bize hâlâ çok şey söylüyor. n KAYNAKÇA Elisabeth NoelleNeumann, Kamuoyu: Suskunluk Sarmalının Keşfi, çev. Murat Özkök (Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 1998).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle