24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Akademi 3 Mayıs 2017 Çarşamba Bir KHK incelemesi: Akademisyen ihraçları İrem Özbay OHAL kapsamında çıkarılan 672, 675, 677 sayılı KHK’lerin ardından 7 Şubat 2017 günü Resmî Gazete’de yayımlanan 686 sayılı KHK ile 330 akademisyen dahil 4464 kamu görevlisi işten çıkarıldı. Bu 330 akademisyenin 115’inin Barış İçin Akademisyenler (BAK) Bildirisi imzacısı olmaları dikkat çekti. İhraç edilenler arasında Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu, Doç. Dr. Murat Sevinç, orkestra şefi İbrahim Yazıcı gibi kamuoyu tarafından tanınmış isimler de yer alıyor. Yazımızda bu KHK’lerin hukuki açıdan problemlerini ve yapılan ihraçların doğurduğu hak ihlallerini inceleyeceğiz. lKHK’lerin hukuki sorunları OHAL KHK’leri Meclis’ten yetki kanunu almaksızın çıkarılabilir. Temel hak ve özgürlüklerin kullanımını kısmen veya tamamen durdurabilir. Burada uyulması gereken tek sınırlama Anayasa Madde 15’te belirtilen milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklerin ihlal edilmemesi, ölçülülük kriteri ve sert çekirdek hakların dokunulmazlığıdır. Nitekim hukuk devleti ilkesi gereği KHK’lerin anayasal sınırlar içinde kalması esastır. Bu çerçevede mevcut OHAL KHK’lerinin hukuki yönden son de 1rece problemli olduğu görülmektedir: Konu bakımından OHAL KHK’si olağanüstü halin gerekli kıldığı hususlarda yapılmak zorundadır. OHAL ilan edilmesinin sebebi ülkedeki 15 Temmuz darbe girişimi ve terördür ve KHK’nin amacının bununla ilişkili olması gerekir. İfade özgürlüğü çerçevesinde düşüncelerini beyan eden BAK imzacısı yüzlerce akademisyenin 15 Temmuz darbe girişimine herhangi bir dahli yoktur ve ihraç edilmelerinin terör ortamının ortadan kaldırılmasına 2hiçbir faydası olmayacağı açıktır. İkinci sorun zaman bakımından sınır konusundadır. OHAL KHK’leri OHAL süresince geçerli olmalıdır. OHAL kalktıktan sonra bunların yürürlükte kalmalarında Zeynep Küçük hukuki yarar bulunmamaktadır. Yani OHAL KHK’si ile yapılan düzenlemeler ancak geçici olabilir. Buna rağmen sayılan KHK’lerde akademisyenler kalıcı olarak meslekten men 3edilmişlerdir. KHK’lerin meslekten ihraç edilen kamu görevlileri bakımından getirdiği yaptırımlar, Anayasa Madde 15’te öngörülen ölçülülük kuralına uymamaktadır. Bu kişilerin, haklarındaki iddia bağımsız ve tarafsız yargı önünde sübuta ermeden meslekten ihraç edilmeleri, Anayasa Madde 27’deki bilim ve sanat özgürlüğü kapsamında onların öğretme, üniversite öğrencilerinin de öğrenme hakkına yapılmış keyfi ve ölçüsüz bir müdahaledir. Hakkında terörle ilişkisi olduğu şüphesi olan akademisyenlerin bu kanıtlanana dek üniversitelerden geçici uzaklaştırılmaları mümkünken, kalıcı şekilde görevlerine son verilmesi anlaşılabilir değildir. Ayrıca demokratik bir toplumda çalışma hakkı, herhangi bir işte çalışma suretiyle geçimini sağlamaktan daha özel bir anlam taşır ve insanların uzmanlaştığı mesleği icra etme özgürlüğünü ihtiva eder. Oysa üniversiteler muhalif görüş bildiren akademisyenlerinin işine son verme eğilimindedir. Bu durum akademik özgürlüğün ne hale geldiğini acı bir biçimde gözler önüne seriyor. Bu kişiler pasaportları iptal edildiği için yurtdışında da ders veremeyeceklerdir. Yani çalışma hakkının bütünüyle engellenmesi söz konusudur. Bu KHK’ler, sonuç olarak, konu ve zaman bakımından anayasaya aykırıdır. Madde 15/2’de belirtilen sert çekirdek haklara dokunulmaması kuralını ihlal etmiştir çünkü masumiyet karinesine aykırı işlem yapılmıştır. Anayasal hak olan düşünce ve ifade özgürlüğü, bilim, sanat hürriyeti ile çalışma hakkını sınırlamada Madde 15’teki kriter bakımından ölçüyü aşmıştır. l Hak arama yolları Bu düzenlemeler karşısında mağdur olanlar çeşitli iç hukuk yollarına başvurarak haklarını arayabilirler. Hukuki yolların etkililiğini denetim ve yargılama mekanizmalarının işleyişini gördükten sonra değerlendir mek daha doğru olacaktır. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu OHAL Komisyonu, Başbakan tara fından seçilecek üç kamu personeli, Adalet Bakanı tarafından seçilecek bir hâkim/savcı, İçişleri Bakanı tarafından seçilecek mülki idare mensubu bir kişi, HSYK tarafından Danıştay ve Yargıtay’dan seçilecek tetkik hâkimlerden iki kişi olmak üzere toplam yedi kişiden oluşacaktır. Bu komisyonun kurulmasıyla yeni bir iç hukuk yolu yaratılmış oldu. Dolayısıyla komisyona başvurulmadan Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yapılması veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidilmesi mümkün değil. Her ne kadar hükümetin idari bir denetim makamı oluşturması ihlallerin giderilebileceğine dair bir umut ışığı yakmış görünse de bizim bazı endişelerimiz var. İlk olarak, alt komisyon veya kurullardan oluşan sistematik bir yapısı dahi bulunmayan yedi üyeli komisyon 90 bin mağdurun itirazına nasıl yetişecek? Komisyonun insan haklarını ilgilendiren ve ağır sonuçlar yaratan bu düzenlemelere dair başvuruları üstünkörü inceleyip karara bağlaması son derece yanlış ve adaletsiz olacaktır. İkinci olarak, yedi kişilik komisyonun üyelerinin ikisi hariç tamamı hükümet tarafından atanmakta. Hükümetin atadığı yetkililer, hükümetin çıkardığı KHK sonucu yapılan ihlal ve haksızlıkları acaba gerçekten hukuk çerçevesinde ve tarafsızca değerlendirip tespit edebilecekler mi? Anayasa ile koruma altına alınmış “bağımsız ve tarafsız” yargının dahi bu niteliği uzun zamandır sorgulanıyorken, teknik olarak bir yargı mercii olmayan, dolayısıyla kendisinden “bağımsız ve tarafsız” olması hukuken beklenemeyecek olan OHAL Komisyonu ne kadar adalet dağıtabilecek? İdari Yargı Yolu Anayasa madde 125 uyarınca “İdarenin tüm eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”. İdare mahkemeleri KHK metninin aslının hukuka uygunluğunu denetlemeye madde 148 uyarınca muktedir değildir ancak öznel idari işlemleri denetleyebilir. KHK metninde ekli listelerdeki ihraç edilen her bir isim ayrı bir öznel idari işlem sayılmalıdır. Nitekim Danıştay da bu tür işlemlerin incelenmesi için ilk derece idare mahkemelerinin yetkili olduğunun altını çizmiştir. ?KİMDİR İrem Özbay, Bahçeşehir Üniversitesi, Hukuk Fakültesi’nde öğrenci. Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Fransızca ve İngilizce biliyor. Çocukluğundan beri müzikle ilgileniyor. Pek çok koroda koristlik ve solistlik yaptı. Felsefe, edebiyat ve sosyoloji diğer ilgi alanları. Zeynep Küçük, Boğaziçi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü’nde öğrenci. Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Fransızca ve İngilizce biliyor. Lise yıllarından beri edebiyat, müzik ve resim faaliyetlerini birlikte götürüyor. Anayasa Mahkemesi a) İptal yolu: Anayasa madde 148 açık bir şekilde OHAL KHK’lerinin esas ya da usul denetiminin AYM tarafından yapılamayacağını söylüyor. Ancak Türk Anayasa doktrinine göre anayasaya aykırı olan OHAL KHK’leri AYM’ce denetlenebilmelidir. Çünkü aksinin kabulü, olağanüstü hallerde her ne kadar kâğıt üzerinde anayasal sınırlar bulunsa da pratikte yürütmeye denetimden muaf, sınırsız bir yasama gücü kullanma yetkisi verilmesi anlamına gelecektir. Yakın geçmişte AYM madde 148’deki hükme rağmen iki kez OHAL KHK’lerini iptal yoluyla denetlemiş ve konu bakımından anayasaya aykırı olan KHK’lerin OHAL KHK’si sayılamayacağına, bunların olağan zaman KHK’leri gibi anayasal denetime tabi olacağına dair hukuk devleti ilkesinin gereğini ortaya koyan içtihatlar oluşturmuştur. Bahsettiğimiz KHK’lerin de anayasaya aykırı olduğu çok açıktır. AYM, önüne gelmiş metnin anayasanın öngördüğü gerçek bir OHAL KHK’si niteliğinde olup olmadığını incelemek >>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle