Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 Nisan 2017 Çarşamba Akademi 11 ?KİMDİR Dilek Özhan Koçak, 7 Şubat 2017 tarihli 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. Giresun Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü’nde doçent olarak çalışıyordu. Üç buçuk yıl önce lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisi olduğu ve yaklaşık on yıl araştırma görevlisi olarak çalıştığı Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nden ayrılarak Giresun Üniversitesi, İletişim Fakültesi’ne atanmış ve fakültenin kurulmasına lisans ve lisansüstü düzeyinde katkı sağlamıştı. Lisans düzeyinde İletişime Giriş, İletişim Kuramları, Tüketim Kültürü, Siyasal İletişim, Araştırma Yöntemleri; doktora düzeyinde Toplumsal İletişim ve Kültür, Kent Mekân Kültür dersleri verdi, veriyordu. 201415 güz döneminde TÜBİTAK doktora sonrası bursu ile Berlin Teknik Üniversitesi, Kent Çalışmaları Enstitüsü ve Humboldt Üniversitesi, Georg Simmel Kent Araştırmaları Enstitüsü’nde kent ve enformalite üzerine çalıştı. Kent, mekân, hafıza konularında uluslararası yayınları vardır. Şu an bellek ve mekân konularında çalışmalar yürütüyor. 19. Yüzyıl İstanbul’unda Kültürel Dönüşümün Sahnesi: Osmanlı Tiyatrosu (2011) ve Orhan Kemal Koçak’la birlikte hazırladığı Whose City Is That? Culture, Design, Spectacle and Capital in Istanbul (2014) (Türkçesi: İstanbul Kimin Şehri? Kültür, Tasarım, Seyirlik ve Sermaye [2016]) başlıklı kitapları vardır. >>araya getirecek ve kolektif hafıza ya da kimliğin üretimini sağlayacak geleneksel bir grubun varlığını gerektiren ortak dil, din, ırk, ritüel, hatırlama figürleri ve hafıza mekânları ya da ortak bir ideoloji olmadan kolektif hafızanın üretiminin gerçekleşmesi nasıl mümkün olacaktır? Kolektif hafızanın işlevinin her şeyi muhafaza etmek değil, elemeyle birlikte genelleştirmek olduğunu düşünürsek, bu eleme kim tarafından yapılacaktır? Ne hatırlanmak için ayıklanırken ne lunutulmak için çöpe gönderilecektir? Ritüel devamlılıktan metinsel, oradan dijital devamlılığa Bugün, nasıl ritüel devamlıktan me tinsel devamlılığa geçiş, hafızanın yeniden düzenlenmesini gerektirdiyse, metinsel devamlılıktan, dijital devamlılığa geçişte de kolektif hafızanın yeniden düzenlenmesi gerektirmekte içinde anlamlandıramadığı duyguların karşılığını bulur. l Hafızasız toplum Sinemadaki benzer örnekleri dahil distopik anlatıların ortak konuların dan biri geçmişten kalan her bir kı rıntının değişmesi ya da ayıklanma sı gereğidir. Çünkü “kanıtın otantik parçası dahi kural koyucuların güçle rini temellendirdikleri geçmişin res mi uyarlamasını ezme gücüne sahiptir.”15 Çünkü hafıza geçmiş korku lar gibi geçmiş umutların da yeniden hatırlanmasını sağlayabilir.16 Böyle ce, yalnızca bugünü yaşayan, geçmi şiyle bağlarını yitiren, hafızasızlaştı rılan, unutan insan geçmişi sorgula mayacaktır. Kolektif hafızanın izlerini taşıyan yapılar ya da hatırlama figürlerinin Totaliter rejimler vatandaşlarını tutsaklaştırmaya onları hafızalarından ederek başlarlar. Adını kâğıdın tutuştuğu ısı derecesinden alan Fahrenheit 451’de Ray Bradbury geçmişin tanığı ve taşıyıcısı olan kitapların yakılarak yok edildiği bir distopik anlatı kurar. ya da geçmişin yeniden üretiminin araçları olan ritüel ve anlatıların, bugün enformasyon ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte sürek dir. Peki nasıl? Bugün hangi araçlar kolektif hafızayı üretip muhafaza edebilir? Ya da bugün internet küresel hafızanın olanağını mı yaratmıştır? Eğer öyleyse küresel hafızanın üretimi ve aktarımının zemini olan bilgisayar veritabanı ve internet insanları bir araya getirmek için nasıl bir ortak zemin bulacaktır? Küresel hafızanın aktarımı ve böylece kalıcılığı internet ile mümkün olacak mıdır? Küreselleşme ve kültürlerin birbirlerinin içine geçmesiyle birlikte artık ulusal hafızanın sınırlarını kıran ve hatta onu genişleten bir yapı olarak küresel hafızadan bahsedilse de bu hafızayı kalıcı kılacak pek çok etmenden yoksun olduğumuz bir dünyada yaşamaktayız.10 l Hatırlamaunutma yakarak yok edilmesini konu edinir. George Orwell, 1984 romanında, yalnızca kolektif hafıza yitiminden değil, aynı zamanda yurttaşların zorla unutturulmaya karşı hafızalarını savunma savaşından bahseder.13 Ayrıca Yevgeni Zamyatin, Biz’de, A. Huxley, Cesur Yeni Dünya’da özgürlüğü engellemenin geçmişi denetim altında tutmakla mümkün olduğunu bilen totaliter devletlerden bahsederler. Bu devletlerde geçmişin bilinebileceği tüm kayıtlar ve kitaplar yok edilmiştir. Bu romanların üçünde de kahramanlar “geçmiş’in unutulmaktan kurtarılıp yeniden anımsanıp ‘yaşanan zamanla’ bütünleştirilmesi aracılığı ile” özgürlüklerini tekrar elde edebileceklerinin fark ederler.14 Biz romanının kahramanı D503, özgürlüğüne ondan koparılmış olan doğay liliğinin sağlanmasında yaşanan sorunlar, belki de uzun vadede distopik anlatılarda bahsedilen toplumları öncelemektedir. Geçmişine sahip olamayan ya da geçmişi iktidarlar tarafından gasp edilen toplumların kim olduklarını bilebilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri, bugün ile bağlantı kurabilmeleri, bugünü anlayabilmeleri ya da eleştirebilmeleri mümkün değildir. Hafızasız toplum, hafızasız insan, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, kimliksiz insana ve topluma karşılık gelir. Hafıza yitimi bir şeyleşme tipidir, daha doğrusu, şeyleşmenin başlıca biçimidir ya da daha genel bir ifadeyle17 “bütün şeyleşme bir unutmadır.”18 Geçmişi hatırlamak bizi bugünde tanımlar, anlamlı kılar, gelecek için tasarım yapabilmeye yol Hafıza ve hatırlamanın öznesi her zaman tek tek bireyler olmasına rağmen, her bir bireyin yine de onların anılarını kurgulayan “çerçeveye” bağımlı olduğunu söyleyen Halbwachs hatırlama ile birlikte unutmayı da açıklar. Buna göre bir insan ve elbet la tekrar bütünleşmekle kavuşabileceğini anlar. Cesur Yeni Dünya’da Vahşi, annesinin eşyalarında arasında bulduğu Shakespeare ile içinde bulunduğu toplumu daha iyi kavrayabilir. 1984’te Winston, geçmişi anlatan Goldstein’ın kitabını okuduğunda, açar. İnsan ancak geçmişine sahip olmakla “şimdi”nin aldatıcı görünümlerini eleştirebilecek ve böylece direnebilecek yetiye sahip olabilecektir. Bu nedenle hatırlamak aynı zamanda bir adalet arayışıdır, teslim olmamaktır, direniştir. n te bir toplum, geçmişi sadece bağlan tı kurduğu ilişki çerçevesinde yeniden kurgulayabiliyorsa, bu ilişki çerçevesi dışında kalan her şeyi unutacaktır.11 Zaman ve mesafenin ölümü, enformasyon sürecinin gelişen hızı, kimliklerin parçalara ayrılması, kültürün homojenleşmesi küresel dünya * Maurice Halbwachs, On Collective Memory (Chicago: University of Chicago Press, 1992). 1 Elie Wiesel’den aktaran Giorgio Agemben, Tanık ve Arşiv, çev. Ali İhsan Başgül (Ankara: Dipnot, 1999), 33. 2 Jan Assmann, Kültürel Bellek, çev. Ayşe Tekin (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2001). 3 Paul Connerton, Toplumlar Nasıl Anımsar?, çev. Alaeddin Şenel (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1999). 4 Lev Manovich, The Language of New Media (Cambridge: The MIT Press, 2002), 191. 5 Rob Kitchin, Cyberspace: The World in Wires (Chishester: John Wiley and Sons Ltd., 1998), 2. 6 J.L. Borges, “Funes ve Sonsuz Bellek”, Gölgeye Övgü içinde, çev. Münir H. Göle (İstanbul: İletişim nın unutma ile karakterize edilmesi Yayınları, 1994), 11617. ne yol açmakta; akışkanlık, kökensizlik ve görüntüler, mesajlar ve insanların yolculuklarının hızı hafıza ve kimlik bağlantısının kaybını büyütmektedir.12 7 Umberto Eco, “Her Derde Deva”, Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler içinde, haz. Catherine David, Frederic Lenoir ve JeanPhilippe de Tonnac, çev. Necmettin Kamil Sevil (İstanbul: YKY, 2000), 216. 8 Manovich, The Language of New Media, 199. 9 Eco, “Her Derde Deva”, 217. 10 Daniel Levy/Natan Sznaider’den aktaran Mithat Sancar, Geçmişle Hesaplaşma (İstanbul: İletişim, 2014), 2022. 11 Assmann, Kültürel Bellek, 40. l Distopik anlatılar 12 Barbara A. Misztal, “Collective Memory in a Global Age: Learning How and What to Remember”, Current Sociology 58: 1 (2010), 3536. Unutma ve hafıza kaybı distopik anlatıların da en çok üzerinde durduğu konulardan biridir. Bu tür anlatılarda totaliter rejimler, vatandaşlarının ak 13 Connerton, Toplumlar Nasıl Anımsar?, 2728. 14 Martin Jay, Diyalektik İmgelem, çev. Ünsal Oskay (İstanbul: Ara Yayınları, 1989), 387. 15 Aleida Assmann, “Canon and Archive”, Cultural Memory Studies An International and Interdisciplinary Handbook içinde, haz. Astrid Erll ve Ansgar Nünning (Berlin/New York: Walter de Gruyter, 2008), 105. lını tutsaklaştırmaya onları hafızalarından ederek başlarlar. Örneğin Ray Bradbury’nin Fahreneit 451’i, geçmişin tanığı ve taşıyıcısı olan kitapların 16 Herbert Marcuse, Tek Boyutlu İnsan, çev. Aziz Yardımlı (İstanbul: İdea, 1997). 17 Russell Jacoby, Belleğini Yitiren Toplum: Adler’den Laing’e Konformist Psikolojinin Eleştirisi, çev. Hakan Atalay (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1996), 29. 18 Theodor W. Adordo ve Max Horkheimer, Aydınlanmanın Diyalektiği, çev. Nihat Ülner, Elif Öztarhan Karadoğan (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2010).