Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kadın mücadelesinden geldiler şimdi meclise yürüyorlar İşte Türkiye’de ‘80’lerden bu yana çok yol alan, kadınların hayatında önemli farklar yaratan ve son yıllarda politikaya ciddi bir ağırlık koyan kadın hareketini Meclis’e taşıyacak adaylar... 7 Haziran Genel Seçimleri için milletvekili adayları açıklandığında, “kadın adaylarda patlama” yorumu yapanlar çok oldu. E dile kolaydı; 1935’te ilk 17 milletvekiliyle kadın temsilini yüzde 4.5 eşiğinden açan TBMM, sonraki 72 yıl boyunca bu oranı bir daha asla yakalayamamıştı. Sadece son iki seçimdir kadın milletvekili sayısında yukarı doğru bir graik çizebilen TBMM, önce yüzde 9, sonra yüzde 14.4’le testosteron düzeyini birazcık gerileti. Önümüzdeki seçimler içinse gösterilen kadın aday sayısı 510 gibi bir rakama ulaşarak gerçekten tüm zamanların rekorunu kırdı. Ne var ki listelerin seçilebilir yerlerine konan kadınların sayısı 100’ü bile bulmadı. HDP barajı geçer ve iyi ihtimalle hepsi seçilirse, 7 Haziran seçimleri Meclis’teki kadın temsilini en fazla yüzde 18’e yükseltebilecek. Tabii ki daha önce Meclis’te böyle bir kadın oranı olmadı ama 4 puanlık bir artışa da "patlama" demek pek mümkün değil. Partiler arasında en fazla kadın aday gösteren, yüzde 48’le HDP. Bu, kadın hakları mücadelesi veren kadınların talep etiği yüzde 50’ye neredeyse eşit. Buna karşılık AKP yüzde 18, MHP yüzde 11 oranında kadın adaya yer verdi. CHP ise tüzüğünde yüzde 33 cinsiyet kotası olmasına rağmen yüzde 18.7’de kaldı. Üstelik AKP 32, CHP 41, MHP 52, HDP ise 4 şehirde hiç kadın aday göstermedi. Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde de TBMM’de kadın temsili, her zamankinden yüksek olsa da bir kez daha düşük kalacak. Öte yandan bu seçimlerin, birinci sıralarda her zamankinden daha çok aday olması ya da Meclis’te temsile kamuoyu ilgisinin tavan yapması gibi nedenlerle kadın görünürlüğünü artırdığı da bir gerçek. Ayrıca kadın adaylarda bir çeşitlilik; farklı kesimlerin bir araya gelmesinin oluşturduğu bir renklilik de gözleniyor. Mesela kadın hareketinden gelen adaylar; feminist politikanın aşina olduğumuz yüzleri… Çoğu HDP’den. Çünkü CHP bir kez daha onlar arasından aday göstermeye yanaşmadı, hata bazılarını son gün, son saatlerde listeden çıkardı. AKP’nin ise kadın hareketiyle son aylarda yaşadığı çatışma ve polemikler malum, adayları da ona uygun. MHP’ye gelince, birkaç deneyimli politikacısı dışında, seçilebilecek yerde kadın adayı bile yok. Bu yazının konusu, Türkiye’de ‘80’lerden bu yana çok yol alan, kadınların hayatında önemli farklar yaratan ve son yıllarda politikaya ciddi bir ağırlık koyan kadın hareketini Meclis’e taşıyacak adaylardan sadece bazıları... Emel Armutçu @earmutcu KADIN ÇAĞLAR DEMİREL Kardelen Kadın Evi’nden Meclis’e HDP Diyarbakır 6’ncı sıra adayı Çağlar Demirel 1969 Diyarbakır Pasur (Kulp) doğumlu. Dicle Üniversitesi’nde hemşirelik eğitimi aldı. O tarihten itibaren Aile Planlaması Derneği, Umut Işığı Kadın Kooperatii, Kadın Adayları Destekleme Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarında, kadın ve aile sağlığı, kadın emeği, kadın hakları, kadına yönelik şiddet alanlarında çalıştı. Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) ve Bağlar Belediyesi'ne bağlı Kardelen Kadın Evi'nin kuruluşunda yer aldı. Kardelen Kadın Evi’nde beş yıl çalışmaları koordine eti. 2009 yılında Mardin'in Derik ilçesine DTP'den belediye başkanı seçildi. Uluslararası Kürt Kadın Konferansı Girişim Komisyonu’nda da yer alan Demirel, KCK davasından üç yıl tutuklu kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra kadın çalışmalarına kaldığı yerden devam eti, şimdi de bu çalışmaları Meclis’e taşımaya hazırlanıyor. 17 MAYIS 2015 Filiz Kerestecioğlu Çağlar Demirel FİLİZ KERESTECİOĞLU Kadınlar Vardır’ın bestecisi ve söz yazarı HDP'nin İstanbul 2'nci bölge 2'nci sıra adayı Filiz Kerestecioğlu, 1961 Gölcük doğumlu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1987 yılından bu yana avukatlık ve feministliği aktif olarak birlikte yürütüyor. Çankırı’da bir hakimin, kocasından şiddet gördüğü için boşanmak isteyen bir kadının talebini, “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” atasözüne dayanarak reddetmesi üzerine düzenlenen Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü’nün tertip komitesi başkanıydı. 12 Eylül döneminin ve Türkiye’de feminiz8 min ilk "kitlesel" eylemi sayılabilecek bu yürüyüşün ardından gelen tacizci erkeklere karşı “Mor iğne”, “Geceler de sokaklar da bizim”, “Bedenimiz bizimdir” gibi pek çok kadın hakları kampanyasının içindeydi. Feminist ve “kadınlara mahsus” Pazartesi dergilerinin yayın kurulunda, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın kuruluşunda yer aldı. O dönemden bugüne tüm eylemlerde hep bir ağızdan söylenen, 2008 yılında yayınlanan Güldünya Şarkıları albümünde de ünlü kadın sanatçılar tarafından seslendirilen Kadınlar Vardır şarkısının söz yazarı ve bestecisi de oydu. Bugün ŞirinAhmet Tekeli Kadın Hukukçu ları Destekleme Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan Kerestecioğlu, Osmanlı’dan bugüne verilen mücadeleyi anlatan Kadınlar Vardır belgeseline de imza atı. Kerestecioğlu politik bakışını sadece kadın haklarıyla çerçevelemiyor. Kendini bazen şiddete uğrayan kadın, bazen Kürt, bazen Ermeni, bazen LGBTİ, bazen de yok yere kesilen bir ağaç ya da öldürülen bir katır olarak hissediyor. Ama ağırlık kadına yönelik şiddet ve aile hukukunda… Mücadelesini "kadınlar için" değil "kadınlarla birlikte” olarak tanımlıyor. Malum, HDP'nin sembolü bir ağaç. Renkleri ise mor, yeşil, kırmızı, sarı... Onun kalbi daha çok mor tarafında.