17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Merkez Efendi Mezarlığı MEZBELELİKTEN ÇIKAN TARİHİ YAPI ŞİMDİ KAFE Bu ibadethanenin karşısı eskiden bir mezbelelikti. Oto tamircileri, mezar taşı imal eden mermerciler falan vardı. Bundan on sene önce bu alan boşaltılınca barakaların arasından önemli bir tarihi yapı çıktı. Bu eser tamir edilerek Manastır Kafe adı verilen güzel bir mekan ortaya çıktı. Yorulduysanız oradaki gül, lavanta ve biberiyelerin çevrelediği bu kafede dinlenebilirsiniz. Kafenin sağ tarafında Ermeni Gregoryan Mezarlığı yer alıyor. Mehmet Vakıf Üniversitesi ile Medeniyetler İtifakı Enstitüsü’ne tahsis edildi. Ama kapısı ziyaretçilere açık tutuldu. Ayda iki kez de sema ayini düzenleniyor. ARAYA SIKIŞAN ÇAKMA OSMANLI KONAKLARI Eski İstanbul Otogarı bu semtin hemen bitişiğindeydi. Bu nedenle yarım yüzyıl boyunca mezbelelik haline dönüşen Merkez Efendi ve çevresi, caminin ve Mevlevihane’nin onarımı sonrasında büyük bir ilgiyle karşılaştı. İki ibadethane arasında kalan ve eski küçük araziler ve boşaltılan oto sanayi sitesi büyük bir rant alanına dönüştü. Şimdi burada çakma Osmanlı konakları yükseliyor. Betonarme yapının üzerine ahşaplar çakılarak inşa edilen bu konaklara muhafazâkar burjuvazi rağbet gösteriyor. Sulukule ve Yedikule bostanlarında olduğu gibi burası da yakında bir getoya dönüşecek gibi görünüyor. HRANT BURADA UYUYOR Ermeni Gregoryan Mezarlığı en çok ziyaret edilen yerlerden biri çünkü bu suskunlar deryasında, yaşarken sesi özgür ve gür çıkan bir büyük adam yani Hrant Dink uyuyor. Buraya kadar gelmişken hem Hrant’ın hem de burada yatan büyük kemancı Nubar Tekyay’ın mezarını ziyaret edebilirsiniz. 12 EYLÜL TARİHİ AYVALIK MEZARLIĞI Bahçeden çıkıp sağa döndüğünüzde “Gasilhane” tabelasını göreceksiniz. Bu tabelayı takip ederseniz Ayvalık Mezarlığı denilen bir yere ulaşacaksınız. Burası 12 Eylül öncesi ve sonrasının tarihi gibi. 1975’te açılan bu gömü yerinde 1970’lerde katledilen ülkücülerle devrimciler yan yana yatıyor. Birinin mezar taşına bir Türk bayrağı işlenmiş, diğerine Nazım Hikmet’in “Ben yanmasam / Sen yanmasan, Biz yanmasak / Nasıl Merkez Efendi Tıbbi Bitkiler Bahçesi MERKEZ EFENDİ TIBBİ BİTKİLER BAHÇESİ Yenikapı Mevlevihanesi’nin hemen arkasındaki yol sizi önce Merkez Efendi Tıbbi Bitkiler Bahçesi’ne sonra da Balıklı Rum Manastırı’na götürüyor. Zeytinburnu Belediyesi tarafından kurulan bu güzel bahçede Türkiye’de yetişen tüm kokulu ve şifalı bitkiler hayat buluyor. Memleketin uzak köşelerinde aromatik bitkiler ve botanik bilimleri üzerine eğitim gören öğrenciler buraya gelip staj görüyor. Yakında bir botanik enstitüsüne dönüşecek olan ve 14 dönüm üzerine kurulan bu bahçe İstanbul’un önemli renklerinden biri. Geçerken mutlaka uğramanızı tavsiye ederiz. Dün başlayan Merkez Efendi Geleneksel Tıp Festivali 24 Mayıs'a kadar sürecek. Bu yıl 16’ncısı gerçekleştirilen bu festival kapsamında organik gıda, aromatik ve şifalı bitkiler üzerine konferanslar düzenlenecek, konserler yapılacak, türlü çeşit yemekler sunulacak. 17 MAYIS 2015 çıkar karanlıklar aydınlığa” şiiri. 1 Mayıs 1977’de Taksim’de öldürülen işçilerin mezarı da burada, 1978’de hayatı sonlandırılan genç bir polisin de. 12 Eylül döneminde işkencelerde öldürülen çok sayıda insan evladını da aynı yere gömmüşler. Bu mezarlık vahşice yazılmış bir senaryo sonrasında ortaya çıkan vahşetin belgesi gibi duruyor. Yolunuz düşmüşken ve yüreğiniz de kaldırıyorsa burayı da ziyaret etmelisiniz. GREK ALFABESİYLE TÜRKÇE YAZITLAR BU MANASTIRDA Tekrar Tıbbı Bitkiler Bahçesi’ne dönüp bahçenin arka kapısındaki yoldan yüz adım kadar yürüdüğünüzde İstanbul’un ayakta kalan üç manastırından biriyle karşılaşacaksınız. 5'inci yüzyılda inşa edilmiş bu manastır adını, bünyesinde yer alan ayazmada yüzen balıklardan alıyor. Rum Ortodokslar tarafından kutsal ve şifalı kabul edilen Osmanlı taklidi yeni konaklar su kaynakları üzerinde kurulan küçük ibadethanelere ayazma adı veriliyor. Bu ayazmanın suyunun da göz hastalıklarına ve aşk acısı çeken kederli insanlara iyi geleceğine inanılıyor. Bu manastırın iki önemli özelliği bulunuyor. Birincisi patrik mezarları burada. İkinci özellik ise ibadethanenin avlusunda yer alan döşeme taşlarında gizli. Mermer bloklardan oluşan bu döşemelikler aslında mezar taşları. Şu anda Topkapı–Yedikule arasında yapılan otoyol arazisinin üzerinde eskiden Karamanlı Türkofon Rumlara ait büyük bir mezarlık yer alıyordu. 1950’lerde bu yol açıldığında bu mezarlık da ortadan kaldırılıyor. Balıklı Rum Manastırı’nın başpapazı Yorgo Efendi, bu mezar taşları denize dökülüp tarihe karışmasın diye yolu yapan mühendise rica ediyor ve at arabalarıyla taşları manastıra taşıyor. Avluya döşenen bu taşlar sayesinde Grek alfabesiyle Türkçe yazan bu kavmin önemli bir belgesi de korunmuş oluyor. 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle